• Sonuç bulunamadı

Kredi Kartı Sözleúmelerinde ùahsi Teminatın Hukuki Niteli÷inin

G- Para Borcunun Tekeffülü - Bir Fiilin Tekeffülü Kriteri

I- Kredi Kartı Sözleúmelerinde ùahsi Teminatın Hukuki Niteli÷inin

Uygulamanın Bakıúına Ö÷retide Getirilen Eleútiriler

I- Kredi Kartı Sözleúmelerinde ùahsi Teminatın Hukuki Niteli÷inin Belirlenmesi Sorununa Uygulamanın Bakıúı

Ülkemizde kredi kartı uygulaması 1960’lı yıllarda baúlamıú ancak bu dönemde yaygın bir úekilde kullanılmadı÷ından konu yargı kararlarında tartıúılmamıútır.

Ancak özellikle 1990’lı yılların ikinci yarısından itibaren kredi kartı kullanımının artması ve yaúanan ekonomik krizler sonucu kart hamillerinin borçlarını ödeyememesi ile kart kuruluúlarının kredi kartı sözleúmelerinde kendilerine (Borçlar Kanununun kefile tanıdı÷ı haklar nazara alındı÷ında) kefalet sözleúmesine göre daha fazla haklar tanıyan garanti sözleúmesine kaymaları sebepleriyle kredi kartı sözleúmelerinde úahsi teminat veren üçüncü kiúiler hakkında yapılan icra takibi ve açılan davaların artmasıyla konu uygulamada da tartıúma konusu olmuútur.

Yargıtay 1990’lı yılların sonlarında ve 2000’li yılların baúlarında verdi÷i ilk kararlarında bankalarla, bankaların kredi kartı kullandırması için úahsi teminat veren kiúilerin yaptıkları garanti sözleúmelerinin içeri÷ine de÷inmeksizin ve ö÷retide garanti sözleúmeleri ile kefalet sözleúmeleri arasında ayrım yapılması için kabul edilen temel ve yan kriterleri kullanmaksızın “… kredi kartı üyelik sözleúmesinde davalının imzasının üst bölümünde yer alan garanti úerhi içeri÷inden tarafların kefaleti de÷il, garanti sözleúmesini amaçladıkları anlaúılmaktadır.” ibareleriyle verilen teminatın garanti

557 TURAN, s. 44.

sözleúmesi oldu÷unu kabul etmiútir558. Hatta Yargıtay aynı kararlarında “Sözleúmede yer alan müúterek ve müteselsil borçlu ibareleri sözleúmenin amaçlanan niteli÷ini de÷iútirmez. Baúka bir deyimle, BK.nun 18/1.maddesi uyarınca de÷erlendirildi÷inde olayımızda aynı yasanın 141. maddesi hükmünün uygulanamayaca÷ı da ortadadır.”

gerekçesiyle, teminat veren asıl borçlu ile birlikte müteselsilen sorumlu olmayı üstlenerek, do÷rudan temel borç iliúkisine atıf yaptı÷ı ve asıl borç iliúkisine paralel bir sorumluluk üstlenmesi sebebiyle teminat taahhüdü fer’i bir nitelik kazandı÷ı halde, bu kriteri di÷er kriterlerle birlikte de÷erlendirerek sonuca ulaúmak yerine sözleúmenin garanti sözleúmesi olması sebebiyle müteselsil borçluluk hükümlerinin dava konusu olayda uygulanamayaca÷ına karar vermiútir.

Ancak Yargıtay bu dönemde verdi÷i kararlarında garanti sözleúmelerinde limit gösterme úartı bulunmamasına ra÷men “Hangi riskin garanti edildi÷i belirlenmeden do÷muú ve do÷acak her türlü borcun garanti edildi÷inden söz etmek, boyutları belli olmayan (belirsiz) bir edimin garantisi anlamına gelir ki, bu da garanti sözleúmesiyle ba÷daúmaz. Hal böyle olunca, garanti sözleúmesi düzenlendi÷i anda garanti edilen edimin sınırlarının açıkça belirlenmemiú olması yada bunu belirlemeye yarayan koúul ve açıklamaların sözleúmede yer almamıú bulunması halinde garanti edenin sorumlulu÷undan söz edilemez. Sözleúmenin düzenlendi÷i tarihte asıl borçluya açılan kredi miktarının belli oldu÷u yada asıl borçlu yönünden kredi limitinin belirlenmiú bulundu÷u kredi sözleúmelerinde garanti eden, garanti etti÷i edimin boyutlarını görmekte ve risk gerçekleúti÷inde sorumlu olaca÷ı miktarı tahmin edebilmektedir. Böyle bir durumda asıl borçluya verilen kredi borcu miktarının ve ferilerinin garanti kapsamında kaldı÷ı açıktır. Ancak, özellikle süresiz garanti sözleúmelerinde asıl borçlunun kredi limitinin sonradan yükseltilmesi halinde garanti verenin baúlangıçtaki iradesinin yükseltilen limiti de kayıtsız úartsız kapsamına aldı÷ı söylenemez. Garanti edenin, limit artıúlarından sorumlu tutulabilmesi için sözleúme koúullarındaki de÷iúikliklerin garanti verene bildirilmesi, onun da bu de÷iúikliklere karúı çıkmamak suretiyle muvafakat etmesi gerekir. Garanti verenin muvafakati olmadan akdi iliúkideki koúulların borçlu aleyhine a÷ırlaútırılması veya borçlunun yeni birtakım yükümlülükler üstlenmesi garanti kapsamı dıúında kalır. Zira, BK.nun

558 Yarg. 19. HD. 07/03/2000 T. 1999/7669 E. – 2000/1841 K. ve 19. HD. 28.4.2000 T. 14 E. - 3252 K. (Meúe Yazılım øçtihat ve Mevzuat Bankası, Versiyon 2.0.0.49).

98.maddesi yollamasıyla akde muhalefet hallerinde de uygulanması gereken aynı yasanın 44/1.maddesi hükmü ve iyi niyet kuralları karúısında garanti alan (banka) kendi kusurlu davranıúıyla borcun artmasına sebebiyet vermiú olaca÷ından böyle bir durumda garanti edenin artan borçtan sorumlu tutulması düúünülemez. Öte yandan, sözleúmede limit aúımının da garanti edildi÷i durumlarda limit ne miktara kadar aúıldı÷ı taktirde garanti edenin sorumlu tutulaca÷ı hususu da tartıúılması gereken bir konudur. Önceden sınırı belirlenmemiú ise, asıl borçlu yönünden saptanan kredi limitinin makul (kabul edilebilir) ölçülerde aúılması durumunda garanti verenin aúılan limitten de sorumlu tutulabilece÷i ancak, makul ölçüler dıúındaki aúırı limit aúımının (garanti verenin açık yada zımnî muvafakati olmadıkça) garanti kapsamı dıúında kaldı÷ının kabulü gerekir559.” gerekçeleriyle garanti vereni bankaca yapılacak limit artırımlarına ve kart hamilince yapılabilecek limit aúımlarına karúı korumaya çalıúmıútır.

Ancak kararı veren 19. Hukuk Dairesi üyelerinden Gültekin NAZLIOöLU banka ile asıl borçlu arasında düzenlenen kredi kartı sözleúmesinin aynı zamanda úahsi teminat veren davalı yönünden de garanti sözleúmesi niteli÷inde oldu÷u yönündeki ço÷unluk görüsüne katılmasına ra÷men, “Taraflar arasındaki sözleúmede garanti edilen belirli risk kredi kartı ile yapılacak harcamalar ve çekilecek nakdi avanslardır.

Garanti, sözleúmelerinde garanti edilen risk sınırının önceden belirlenmesi de zorunlu úart de÷ildir. Sözleúmede yer alan do÷muú ve do÷acak borç sözcükleri kredi kartı ile yapılacak borcu kastetmektedir. Kaldı ki sözleúmede limit aúımı halinde garanti verenin sorumlu olaca÷ını hükme ba÷lamıútır. Garanti sözleúmelerinde riskin önceden sınırının parasal olarak belirlenmesinin gerekli oldu÷unu kabul etmek sözleúmenin kefelet oldu÷u sonucunu do÷urur. Bu halde taraflar arasındaki kredi kartı sözleúmesinin bir garanti sözleúmesi olmayıp kefalet oldu÷unun kabulü gerekir. Oysa sözleúmenin garanti niteli÷inde oldu÷unda ittifak vardır.” gerekçesiyle garanti verenin kredi kartı kullanımından do÷an tüm borçlardan sorumlu oldu÷unun kabulüne karar verilmesi gerekti÷ini savunarak, Dairenin “… garanti sözleúmesinin yapıldı÷ı tarihteki kredi koúulları dikkate alınmak suretiyle garanti veren davalıların sorumlulu÷unun belirlenmesi gerekti÷i…” gerekçesine karúı muhalefet oyu kullanmıútır560.

559 Yarg. 19. HD. 14/12/1999 T. 4793 E. 7676 K.; 07/03/2000 T. 1999/7669 E. – 2000/1841 K.;

28/04/2000 T. 14 E. - 3252 K.; 18/12/2000 T. 7107 E. – 8738 K. tarihli kararlar (Meúe Yazılım øçtihat ve Mevzuat Bankası, Versiyon 2.0.0.49).

560 Yarg 19. HD. 07/03/2000 T. 1999/7669 E. – 2000/1841 K.; 28/04/2000 T. 14 E. - 3252 K.

sayılı kararlar (Meúe Yazılım øçtihat ve Mevzuat Bankası, Versiyon 2.0.0.49).

Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 18/12/2000 tarih ve 7107 E. – 8738 K. sayılı bozma kararına karúı Ödemiú 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin direnme kararı vermesi üzerine sorun Hukuk Genel Kuruluna intikal etmiútir. Hukuk Genel Kurulu 04/07/2001 tarih ve 2001/19-534 E, 2001/583 K. sayılı kararı561 ile somut olayda banka ile kart hamili arasında imzalanan “Kredili Bankomat-Kart Sözleúmesi” altında yer alan ve bu sözleúmeye yollama yapılan “Bu sözleúmede yer alan hükümlere göre, Bankomat 724 kart hamili ve ortak kart hamillerinin yükümlülüklerini, do÷muú ve do÷acak tüm borçlarını garanti etti÷imden, bu kredi sözleúmesinde belirtilen limitlerin, bankaca tek taraflı olarak veya hamilinin talebi üzerine tespiti ve artırılması veya kart türünün de÷iútirilmesi ve kartın yenilenmesi, Bankomat 724 kartın kaybedilmesi, çalınması, úifrenin deúifre edilmesi hallerinde do÷acak borçlar da dahil olmak üzere, bankaca ödenmesi istenecek mebla÷ları herhangi bir limite ba÷lı olmaksızın, protesto çekmeye, hüküm elde etmeye ve kart hamilinin rızasını almaya gerek olmaksızın ve bu borçlular ile bankanız arasında ortaya çıkacak herhangi bir uyuúmazlık ve bunun akıbet ve kanuni neticelerini dikkate almaksızın, bankanızın ilk yazılı talebi ve talep tarihinden ödeme tarihine kadar geçecek günlere ait bankanın uyguladı÷ı akdi kredi faizinin %50 artırılması suretiyle hesaplanacak faizi, komisyon; banka ve sigorta muameleleri vergisi, kaynak kullanım destekleme fonu ve di÷er her türlü masrafları birlikte ödemeyi gayri kabili rücu olarak kabul ederim.” úeklindeki úahsi teminat taahhüdünün banka ile úahsi teminat veren arasında yapılmıú bir garanti sözleúmesi de÷il, kefalet sözleúmesi olarak kabul edilmesi gerekti÷ine karar vermiútir.

Hukuk Genel Kurulu’nun bu kararının gerekçesine göre banka ile úahsi teminat veren arasındaki sözleúmenin niteli÷inin tespit ve yorumunda ö÷reti ve uygulamada (11/06/1969 tarih ve 1969/4-6 sayılı øBK562) her ki sözleúmenin birbirinden ayırt edilmesi için belirlenen kıstaslar kullanılmalıdır. “Bu kıstaslardan ilk gurubu yardımcı olarak belirlenen kıstaslardır ki, bunlar ana hatları itibariyle;

sözleúmede kullanılan deyimler, üstlenilen rizikonun niteli÷i, borçlu yerine ifa veya tazminat ödeme yükümlülü÷ü, para borcunun tekeffülü veya bir fiilin tekeffülü gibi kriterlerdir. Bunlar, aúa÷ıda belirtilecek ana kıstasların yanında kullanılması mümkün

561 Karar için bkz. øùGÜZAR, s. 202-214; AÇIKGÜL/AÇIKGÜL s. 224-232.

562 Kararın tam metni için bkz. Meúe Yazılım øçtihat ve Mevzuat Bankası, Versiyon 2.0.0.49.

olan fer’i nitelikteki kriterlerdir. Yine ö÷reti ve anılan øBK.da belirlenmiú olan ana kıstaslara gelince; bunlardan ilki, asli-fer’i yükümlülük kriteridir. Buna göre, garanti veren ba÷ımsız bir borç altına girmekte olup, bu yükümlülü÷ün bir baúka borç ile ilgisi yoktur. Kefalette ise, asıl olan bir baúka borcun (temel iliúki) olması ve verilen teminat ile o borcun ödenmesinin sa÷lanmasıdır. Ö÷retiye göre de, bir baúka borç iliúkisine yollamada bulunulması fer’ilik karinesini teúkil eder. Ana kıstaslardan ikincisi, yükümlülü÷ün kapsam ve niteli÷i teúkil eder. Buna göre, asıl borçlu gibi yükümlülük altına girme amacını taúıyan sözleúme kefalet, asıl borçlunun borcunu aúabilecek, bir baúka deyimle, lehine taahhüt altına girilen alacaklının hiçbir úekilde zarara u÷ramayaca÷ını temine yönelik sözleúme ise, garanti sözleúmesi olarak nitelendirilmesi gerekmektedir. Ana kıstaslardan bir di÷eri ise, menfaat kıstası olup, buna göre kefalet iliúkisinde kefalet verenin bu iliúkide bir yararlanma amacı almadı÷ı halde, garanti sözleúmesinde ilke olarak, böyle bir teminat verenin yararı oldu÷udur. Nihayet, ana kıstaslardan bir di÷eri ise, kiúiye yönelik teminat verme kıstası olup buna göre teminatın bir kiúi göz önünde tutularak verilmesi kefalete iúaret olacak, böyle de÷il de objektif olarak belli bir sonucun gerçekleúmesi amacına yönelik olarak verilmesi halinde, garanti sözleúmesinin amaçlandı÷ı kabul edilecektir (Bütün bu açıklamalar için bkz. Prof. Dr. S. Reiso÷lu, Türk Hukukunda ve Bankacılık Uygulamasında Kefalet, Ank. 1992 sh. 78 vd., Prof. Dr. H. Tando÷an, Borçlar Hukuku, Özel Borç iliúkileri, C. II 3. Bası, Ank. 1987, Sh. 818 vd., Prof. Dr. K. Tunçoma÷, Türk Borçlar Hukuku, øst. 1997 Cilt l, Sh. 980 vd., Dr. H. Becker, øsviçre Medeni Kanun ùerhi, Borçlar Kanunu, Genel Hükümler, Madde 111)”

Hukuk Genel Kurulu kefalet ve garanti sözleúmelerinin ayırt edilmesinde kullanılması gereken kriterleri bu úekilde belirttikten sonra, belirtti÷i kıstasları somut olaya uygulayarak, “"Garanti ùerhi" beyanı ve bu beyanda kullanılan sözcük ve deyimleri feri kıstaslardan olan "sözleúmede kullanılan deyimler" kıstasına göre ilk bakıúta bir garanti akdinin oluútu÷u intibaı bırakıyor ise de, sadece bu deyim ve sözcüklere dayanılarak sözleúmenin niteli÷inin belirlenmesi do÷ru olmayaca÷ı gibi, mümkün de de÷ildir. Nitekim, yukarıda de÷inilen 11.6.1969 gün ve 4/6 sayılı øBK.563’da da Banka Teminat Mektuplarında kullanılan kefalet sözcü÷ü vurgulamasına ra÷men, bu iliúkinin bir kefalet de÷il, garanti sözleúmesi niteli÷inde oldu÷u açık bir úekilde

563 Kararın tam metni için bkz. Meúe Yazılım øçtihat ve Mevzuat Bankası, Versiyon 2.0.0.49.

kabul edilmiútir. Ana kıstasların dava konusu sözleúmeye uygulanmasına gelince;

yukarıda da de÷inildi÷i üzere Davalının garanti beyanı kredi kartı sözleúmesinin hemen altına alınmıú ve bu beyanın baúlangıcında da kredi sözleúmesine yollama yapılarak bu sözleúmeden do÷an ve do÷acak borçlar için davalıdan teminat beyanı alınmıú olmakla, garanti beyanı asli unsur olmaktan çıkmıú, fer’i nitelik yani kefalet amacına yönelik oldu÷u intibaı borçluya verilmiú bulunmaktadır. Keza, bu beyanın genel anlamından teminat verenin ba÷ımsız bir borç de÷il, kredi kartı müúterisi asıl borçlunun sorumlulu÷u yüklenilmiú olmakla, ikinci ana kıstas bakımından da bir garanti sözleúmesinin varlı÷ından söz edilemez. Di÷er bir ana kıstas olan, teminat veren kimsenin bu sözleúmeyi yapmakta menfaati oldu÷u belirlenemedi÷i gibi, bu husus davacı bankaca da ileri sürülüp kanıtlanabilmiú de÷ildir. Nihayet, kiúiye yönelik teminat verme amacı gerek sözleúme, gerekse garanti beyanından açıkça anlaúılmaktadır. Zira, verilen teminat, kredi sözleúmesinin müúterisi ve asıl borçlusu Hüseyin isimli kiúinin borçlarım karúılamaya yöneliktir. Ba÷ımsız ve objektif bir amaca yönelik teminat verilmiú de÷ildir. O halde, tüm ana kıstasların uygulanması sonucu davalının garanti beyanı adı altındaki beyanlarının bir garanti sözleúmesi amacı ile de÷il, kefalet amacı ile verildi÷i sonucu ortaya çıkmaktadır. BK.nun 18. maddesi uyarınca da davalının bu iradesinin bir kefalet amacına yönelik oldu÷unun kabulü gerekir. Hiçbir menfaati olmayan, ticari bir gaye gütmeyen, sadece dostane iliúkiler nedeniyle tüketime yönelik banka kredi kartı kullanmasına imkan tanımak için verilen teminatın amacına aykırı olarak yorumlanması yasanın yukarıda anılan hükmüne aykırılık teúkil eder. Nitekim øsviçre Federal Mahkemesi de 17 Kasım 1987’de verdi÷i bir kararda gerçek kiúiler tarafından verilen garantilerin daha ziyade kefalet olarak görünmeleri gerekti÷ini ifade etmiútir (Bkz. Jdt 1988 1 189 Yargıtay Kararları Iúı÷ında Kredi Kartları Prof. Dr. Erden Kuntalp, Ticaret Hukuku ve Yargıtay Kararları Sempozyumu XIII. 1996 sh: 297) Asıl kredi sözleúmesinde limit belli oldu÷una ve garanti beyanında da bu sözleúmeye yollama yapıldı÷ına göre, 12.4.1944 gün ve 14/13 sayılı øBK. gere÷ince, kefaletin asli unsuru olan limit belirlemesinin kefalet sözleúmesinde de gerçekleúti÷inin kabulü” gerekir gerekçeleriyle somut olayda verilen úahsi teminatın kefalet sözleúmesi olması gerekti÷ine karar vermiútir.

Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin Baúkanı Y. Mete GÜNEL ve aynı dairenin üyesi ùükrü SARAÇ ise “… sözleúmenin bütünü incelendi÷inde görülece÷i gibi hiçbir yerinde "kefalet" yada bunu ça÷rıútıracak kelime veya deyime yer verilmemiútir…

sözleúmedeki söz ve deyimler titizlikle seçilmiú olup tarafların gerçek iradelerinin kefalet de÷il, garanti oldu÷unu en ufak bir kuúkuya yer vermeyecek úekilde ortaya koymaktadır. Zira, davalı ba÷ımsız bir borç üstlenmiútir. Kefaletteki fer’ilik unsuru olayımızda mevcut de÷ildir. Çünkü tekeffül edilen borç, asıl borçlunun ödemesi haline ba÷lanmamıú, banka talep etti÷i anda ödenece÷i kararlaútırılmıútır. Bu hal ba÷ımsız bir borç üstlenildi÷inin açık göstergesidir. Öte yandan, kefaleti aúan bir yükümlülük söz konusudur. Bankanın hiçbir úekilde zarara u÷ramayaca÷ı garanti edilmiútir. Kartın çalınması, kaybedilmesi, úifrenin deúifre edilmesi hallerinde do÷acak borçların da garanti edilmiú olması bunu göstermektedir. Kefalette sadece borçlunun borcu ödememesi halinde borcun tekeffül edilmesi hali mevcuttur. Olayımızda ise borcun ödenmemesi dıúında kalan birtakım olaylar sonucunda oluúabilecek zararlar da garanti altına alınmıútır. Böylece, somut olayda, kefaletteki úahsa ba÷lılık ilkesinden de söz etmek mümkün de÷ildir. Netice esas alınmıútır. Bu da kefaletin de÷il, garanti sözleúmesinin amaçlandı÷ını göstermektedir. Sözleúmede "banka ile borçlular arasındaki uyuúmazlık ve bunun akıbet ve kanuni neticeleri dikkate alınmaksızın bankanın ilk yazılı talebi üzerine borcun ödenece÷i" kararlaútırılmıútır. Bilindi÷i gibi adi kefalette asıl borçluya gidilmeden ve onun hakkındaki takip semeresiz kalmadan kefile baúvurulması mümkün de÷ildir. (BK. m. 486) Sözleúmede "müteselsil" ibaresi olmadı÷ına göre kefalet olarak yorumlandı÷ında ancak adi kefalet biçiminde düúünülebilir ki, bu halde anılan sözlerin sözleúmede yer almaması gerekirdi. Tüm bu nedenlerle, dava konusu sözleúmenin kefalet olarak yorumlanmasının mümkün olmadı÷ı, tarafların gerçek iradelerinin garanti sözleúmesi yönünde belirmiú ve birleúmiú bulundu÷u açıkça anlaúılmaktadır. Garanti sözleúmesinin sorumluluk sınırının ne olması gerekti÷i ise dairemiz bozma kararında ayrıntılı úekilde ortaya konmuútur.” gerekçeleriyle Hukuk Genel Kurulu kararına muhalif kalarak karúı oy kullanmıúlardır.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04/07/2001 tarih ve 2001/19-534 E. – 2001/583 K. sayılı kararından sonra da Yargıtay Hukuk Daireleri gerek bu karara atıf yapmak suretiyle gerekse de kararın gerekçelerinden yararlanmak suretiyle kredi kartı sözleúmeleri sebebiyle verilen úahsi teminatların, bankalarca sözleúmelerin garanti sözleúmesi oldu÷unun iddia edilmesine veya savunulmasına ra÷men, garanti sözleúmesi

olarak kabul edilmemesi, kefalet sözleúmesi olarak kabul edilmesi gerekti÷i yönünde kararlar vermiúlerdir564.

Hatta Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, úahsi teminat verenlerin “garantör”

sıfatıyla imzaladı÷ı ve kredi kartı üyelik sözleúmesinden ba÷ımsız olarak düzenlenen,

“…ùubeniz ile ø.. E.. arasında imzalanan 08.07.96 tarihli kredi kartı üyelik sözleúmesinden Bankanıza karúı do÷muú ve do÷acak tüm borçları, herhangi bir limite ba÷lı olmaksızın aúa÷ıdaki hükümler çerçevesinde garanti etmeyi kabul ve taahhüt ederim.

1. ùubeniz ile borçlu ø.. E.. arasındaki 08.07.96 tarihli kredi kartı üyelik sözleúmesinden do÷muú ve do÷acak borç nedeniyle, Ben M.. D..-M.. B.. garanti veren kiúi olarak borçlu ile beraber müúterek ve müteselsil borçlu sıfatıyla borçlunun kredi kartı kullanımından do÷muú ve do÷acak borcundan sorumlu bulundu÷umdan, borçlunun borcunu kısmen veya tamamen yerine getirmedi÷i tarafınızdan aúa÷ıdaki adresime yazılı olarak bildirildi÷i takdirde protesto çekmeye, hüküm elde etmeye ve borçlunun rızasını almaya gerek olmaksızın garanti etti÷im borcu ilk yazılı iste÷iniz üzerine derhal ve hiç bir sebep ileri sürmeksizin tamamen ve nakden ve talep tarihinden ödeme gününe kadar geçecek günlere ait sözleúmede belirtilen temerrüt faizi, Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi, Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu, komisyonu ve her türlü masrafı ile birlikte ödeyece÷imi,

2. Bankanızca úahsımdan talep edilecek kredi kartı borcunu ödememden sonra borçlunun kredi kartı hesabına borç kaydedilecek nakit çekme ve alıúveriú tutarlarını da bu borçlar için yürütülecek akdi faiz, komisyon, Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi ve Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu ile birlikte ödeyece÷imi,

3. Kredi kartı sözleúmesinin 19. maddesinde belirtilen kredi kartının kaybedilmesi ve çalınması halinde kredi kartı sahibinin hesabına gelecek nakit çekme borçları ve harcamalardan üye ile birlikte, kayıp veya çalıntı ihbarının Kredi Kartı Merkezi'ne ulaúmasından sonra yurt içinde geçerli kartlar için 15 (onbeú) gün, yurt dıúında geçerli kartlar için de 30 (otuz) gün süreyle sorumlu olaca÷ımı,

4. øúbu sözleúmede yer alan yükümlülü÷ümün üyenin borcunun kalmadı÷ı,

564 Aynı mahiyetteki Yarg. 11. HD. 21/12/2001 T. 7344 E. – 10063 K; 28/01/2002 T. 2001/10654 E. – 2002/506 K.; 03/12/2002 T. 6465 E. – 11252 K.; 15/09/2003 T. 7730 E. – 7816 K.; 08/12/2003 T.

4557 E. – 11483 K.; Yarg. 13. HD. 11/11/2003 T. 8945 E. – 13480 K.; 09/06/2005 T. 3463 E. – 9750 K.; 21/06/2005 T. 6415 E. – 10589 K.; 05/07/2005 T. 6577 E. – 11498 K. sayılı kararlar için bkz.

akip-Açıklamalı Kanun øçtihat Programı, Versiyon 4.0.

bankaca úahsıma bildirilene kadar devam edece÷ini gayri kabili rücu olarak beyan ve taahhüt ederim…” úeklindeki úahsi teminat taahhüdünü kefalet sözleúmesi olarak kabul eden yerel mahkeme kararının Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 22/11/2007 tarih ve 4539 E. – 10422 sayılı ilamı ile “Uyuúmazlık, takibe dayanak yapılan 19.7.1996 tarihli

"Garanti Sözleúmesi"nden kaynaklanmaktadır. Yerel Mahkemenin sözleúmeyi kefalet olarak yorumlamasında isabet görülmemiútir. Zira, taraflar arasında kredi kartı sözleúmesinden ayrı ve ba÷ımsız bir "Garanti Sözleúmesi" akdedilmiútir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 4.7.2001 tarih, 2001/19-534 Esas, 2001/583 Karar sayılı kararına konu olayda oldu÷u gibi kredi kartı sözleúmesi altına "Garanti ùerhi" baúlıklı bir bölüm yazılarak taraflarca imzalanmıú de÷ildir. Hal böyle olunca anılan Yargıtay kararı somut olay bakımından emsal olarak kabul edilemez. Dava konusu 19.7.1996 tarihli ba÷ımsız olarak düzenlenen "Garanti Sözleúmesi"nin özellikle 1 ve 3.

maddelerindeki açıklamalar gözetildi÷inde sözleúmenin BK.nun 110.maddesi çerçevesinde bir garanti sözleúmesi oldu÷unun kabulü gerekir. Bilindi÷i gibi Garanti Sözleúmelerinde kefalette oldu÷u gibi limit úartı bulunmamaktadır. Kuúkusuz belirsizli÷in garantisi olmaz ise de somut olayda belirsizlikten söz edilemez. Çünkü, davalıların garanti ettikleri borcun banka kayıtları üzerinde yapılacak incelemeyle belirlenmesi mümkündür.” gerekçeleriyle bozması ve yerel mahkemenin ilk kararında direnmesi üzerine verdi÷i bir kararında565, 04/07/2001 tarih ve 2001/19-534 E.

2001/583 K. sayılı kararının gerekçesindeki kriterleri aynı úekilde uygulayarak ve bu gerekçelerine “Hukuk Genel Kurulu’nun yukarıda atıf yapılan 4.7.2001 gün ve E:2001/19-534, K:2001/583 sayılı kararına konu olayda, garanti beyanı kredi sözleúmesinin içerisinde yer almakta iken, somut olayda, davacı Banka önce dava dıúı

2001/583 K. sayılı kararının gerekçesindeki kriterleri aynı úekilde uygulayarak ve bu gerekçelerine “Hukuk Genel Kurulu’nun yukarıda atıf yapılan 4.7.2001 gün ve E:2001/19-534, K:2001/583 sayılı kararına konu olayda, garanti beyanı kredi sözleúmesinin içerisinde yer almakta iken, somut olayda, davacı Banka önce dava dıúı