• Sonuç bulunamadı

A- Tanımı, Tarafları, Konusu, Sebebi ve Unsurları

5- Kefalet Sözleúmesinin Unsurları

a- Kefilin Borcunun Fer’i (Yan) Borç Olması

Kefalet sözleúmesinin her zaman mevcut ve geçerli bir esas borcun varlı÷ını gerektirmesi sebebiyle kefilin yükümlülü÷ü bir di÷er yükümlülü÷e, yani esas borçtan kaynaklanan yükümlülü÷e ba÷lı olmaktadır. Bu ba÷lılı÷ı ifade etmek için, kefalet sözleúmesinin fer’i (yan) bir sorumluluk do÷urdu÷u söylenir. Kefilin borcunun fer’ili÷i hukuki dayana÷ını, kefalet sözleúmesinin alacaklıya güvence vermek amacıyla

207 TANDOöAN, Borçlar s. 694; YAVUZ, s. 495; AKøPEK, ùebnem/Erkan KÜÇÜKGÜNGÖR, Sözleúmeler Rehberi, Ankara, 2000, s. 372; SÜCÜLLÜ, s. 9.

208 TANDOöAN, Borçlar s. 694; ÖZEN s. 54.

209 ÖZEN, s. 55.

yapılmasında bulur. Kefalet sözleúmesinin en önemli özelli÷i fer’iliktir. Çünkü kefalet sözleúmesini asıl karakterize eden úey bu özelli÷idir210. Taraflar arzu etseler dahi, kısmen veya tamamen kefaletin fer’ilik niteli÷ini ortadan kaldıramazlar211. Gelecekte do÷acak bir borca veya geciktirici úarta ba÷lı bir borca kefil olunabilmesi kefilin sorumlulu÷unun fer’ili÷ine aykırı düúmez. Böyle bir sözleúmede kefilden talepte bulunabilmesi için, kefalet sözleúmesinin yapıldı÷ı sırada do÷mamıú olan esas borcun sonradan do÷ması gerekir. Aynı úekilde esas borcun ba÷landı÷ı geciktirici úart gerçekleúmedikçe kefilden talepte bulunulamaz. Yine kefaletin müteselsil olması fer’ili÷ini etkilemez212.

Fer’ilik ilkesinin bir di÷er görünümü de kefaletin esas borcun kaderini takip etmesidir. Kefalet sözleúmesi ile güvence altına alınan alacak baúkasına devredilir ise kefalet sözleúmesinden do÷an haklar da yeni alacaklıya geçer, güvence altına alınan alacak ortadan kalkarsa, kefaletten do÷an haklar da son bulur. Yine ortadan kalkmıú olan esas borcun tekrar canlanması durumunda, fer’i nitelikteki kefilin sorumlulu÷u da tekrar canlanır. Bu sonucun gerçekleúece÷ini yasa bazı durumlarda açıkça öngörmüútür (Örne÷in bkz. BK m. 93, m 178).213

Kefilin sorumlulu÷unun asıl borçlunun sorumlulu÷undan daha fazla olmaması da fer’ilik ilkesinden çıkan sonuçlardan birisidir. Bu ilke kefilin sorumlulu÷unun esas borçlununkinden fazla olmasını engellerse de, daha düúük olmasını engellemez214.

Kefalet sözleúmesinin fer’ilik ilkesi uyarınca kefil esas borçlunun sahip oldu÷u bütün savunmalara sahiptir. Bu savunmaların itiraz veya def’i karakteri taúıması kefil açısından bir fark do÷urmaz. Esas borçlu bu savunmaları yapmasa, hatta bu savunmalara dayanma hakkından feragat etse bile kefil bundan etkilenmez. Kefaletin

210 REøSOöLU, Kefalet s. 2; TANDOöAN, Borçlar s. 695; ARAL; Borçlar s. 422; ÖZEN, s. 67;

PELLUMBø, s. 20; ùAHAN, s. 6, SÜCÜLLÜ, s. 10.

211 TANDOöAN, Borçlar s. 695; REøSOöLU, Kefalet s. 2-4; AKKANAT, Halil, Kefaletin Fer’ili÷i ølkesi ve Banka Ticari Kredi Sözleúmeleri, Prof. Dr. Necip Kocayusufpaúao÷lu øçin Arma÷an, Ankara, 2004, s. 280; SÜCÜLLÜ, s. 10.

212 TANDOöAN, Borçlar s. 695, ÖZEN, s. 68; PELLUMBø, s. 21.

213 REøSOöLU, Kefalet s. 3; ÖZEN, s. 68.

214TANDOöAN, Borçlar s. 695; REøSOöLU, Kefalet s. 3; ARAL; Borçlar s. 423, PELLUMBø, s. 21;

ÖZEN, s. 68; SÜCÜLLÜ, s. 11.

fer’ili÷inden ve kefilin esas borçluya ait tüm savunmalara sahip olmasından kaynaklanan bir alt sonuç ta úudur: kefil olunan borç esas borçluya karúı muaccel olmadıkça, kefilden talepte bulunulamaz. Alacaklının haklarının kullanılması bakımından da kefilin sorumlulu÷unun esas borca ba÷lılı÷ı açıktır. Esas borcun muaccel olması için esas borçluya muacceliyet bildirimi yapılması gerekiyor ise alacaklı esas borçluya yapaca÷ı muacceliyet bildirimini kefilin de bilgisine sunmalıdır. Ancak sadece kefile yapılacak muacceliyet bildirimi müteselsil kefalette dahi borcun muaccel olması sonucunu do÷urmaz. Yine alaca÷ın esas borçluya karúı ileri sürülmesi dürüstlük kuralına aykırı düúüyorsa bu durum alacaklının kefilden talepte bulunabilmesini de etkiler. Ayrıca asıl borçlu sadece a÷ır kusurundan sorumlu ise, kefil her türlü kusurundan sorumlu tutulamaz215.

Fer’ilik ilkesinin ispat hukuku açısından görünümü, kefilden talepte bulunan alacaklının, kefalet sözleúmesinden baúka esas borcu do÷uran hukuki iliúkiyi ispat etmek zorunda olmasıdır216. Kefalet sözleúmesinin varlı÷ı ve geçerlili÷i tartıúma konusu olmamasına ra÷men, asıl borç iliúkisinin varlı÷ı veya borcun miktarı tartıúmalıysa bu konu açıklı÷a kavuúturulmadan kefilden talepte bulunulamaz.

Fer’ilik ilkesi uyarınca kefalet sözleúmesinden do÷an alacak, esas alacaktan ba÷ımsız olarak devredilemez. Ancak esas alaca÷ın devri yasa gere÷i kendili÷inden kefaletten do÷an alaca÷ın da devri sonucunu do÷urur217. Kefilin bu sonuca karúı çıkma olana÷ı yoktur. Ancak kefil ile alacaklı, kefalet sözleúmesinden do÷an hakkın alaca÷ın devrinden etkilenmeyece÷ini ve yeni alacaklıya geçmeyece÷ini kararlaútırarak sözleúmesel bir devir engeli getirebilirler. Kefalet sözleúmesinde böyle bir hüküm bulundu÷unda kefalet sözleúmesinden do÷an alaca÷ın, yeni alacaklıya geçmeyece÷inden ve fer’ilik ilkesi uyarınca eski alacaklıda kalması da mümkün olmayaca÷ından, devir ile birlikte son bulaca÷ı söylenebilir. Yine alaca÷ın devri sırasında eski alacaklı ile yeni alacaklı anlaúarak, esas alaca÷ın fer’i niteli÷indeki kefalet sözleúmesinden do÷an

215 TANDOöAN, Borçlar s. 695, ÖZEN, s. 71-72, PELLUMBø, s. 21, SÜCÜLLÜ, s. 11.

216 TANDOöAN, Borçlar s. 696; ARAL, Borçlar s. 424; REøSOöLU, Kefalet s. 4; ÖZEN, s. 73;

ùAHAN, s. 6.

217 Yarg. 19 HD 21/05/2003 tarih ve 2002/7795 E. – 2003/5255 K. Sayılı kararında, bankanın kredi sözleúmesinden do÷an alaca÷ını BK m 162 uyarınca temellük eden kiúinin, kredi borcu için kefil olan kiúiye karúı, kefalet sözleúmesinden do÷an alacak hakkını da devralmıú sayılaca÷ını açıklıkla ortaya koymuútur (YKD, Kasım-2003, C.29, S.11, s.1742).

alaca÷ın, devrin kapsamı dıúında kalmasını kararlaútırabilirler. Bu halde de kefalet sözleúmesi son bulur218.

Kefalet sözleúmesi fer’i olsa da BK. 176 maddesi uyarınca borcun nakli durumunda, sorumlulu÷un devam etmesini kabul etmeyen kefil alacaklı tarafından sorumlu tutulamaz. Kefilin borcunun devam etmesi ancak buna rıza göstermesine ba÷lıdır. Kefalet sözleúmesi yapılırken, esas borç kim tarafından üstlenilirse üstlenilsin kefilin sorumlulu÷unun devam edece÷i, kefilin esas borçlu sıfatındaki de÷iúiklikleri peúinen kabul edece÷i kararlaútırılamaz. Bu konuda baútan ve peúin olarak ortaya konacak rıza BK m. 176/2 hükmünün anlaúma yoluyla ortadan kaldırılması anlamına gelir ki, BK 176/2 hükmünün emredici bir hüküm oldu÷u düúünülür ise kefalet sözleúmesine konacak bu úekildeki hükümlerin geçersiz olaca÷ı daha iyi anlaúılacaktır219. Kefil rızasını gerçekleúen her borç nakli için özel olarak, borcun nakli gerçekleúene kadar ve en geç borcun nakli anında220 – ö÷retideki hakim görüúe göre yazılı olarak221 - bildirmelidir.

Kefilin sorumlulu÷unun fer’ili÷ine yasayla getirilmiú istisnalar da mevcuttur.

Bunlardan ilki øøK 295/1 maddesi uyarınca konkordatonun tasdik edilmesi üzerine, borçlunun konkordatoda belirlenen oranda yükümlü olmasına ra÷men kefilin konkordatoya muvafakat etmeyen alacaklıya karúı alaca÷ın tamamından sorumlu olmasıdır222. Di÷er bir istisna bir cari hesapta bulunan borç kalemlerinden birisi için verilmiú kefaletin, cari hesabın kat edilmesi ve bakiyenin onaylaması üzerine son bulmamasıdır. Söz konusu kefalet, onaylanan bakiye için güvence teúkil etmeye devam eder223. Bir di÷er istisna da Medeni Kanun 629 hükmünden kaynaklanmaktadır. Bu

218 PELLUMBø, s. 22; ÖZEN, s. 73-75, SÜCÜLÜ, s. 11.

219 GRASSøNGER, Gülçin Elçin, Borçlar Kanunu’na Göre Kefilin Alacaklıya Karúı Sahip Oldu÷u Savunma ømkanları, østanbul, 1996, s. 141; REøSOöLU, Kefalet s. 246-247; ÖZEN, s. 80.

220 OöUZMAN, Kemal/M. Turgut ÖZ, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, østanbul, 2005, s. 967;

GRASSøNGER, s. 140; ARAL, Borçlar s. 423; ÖZEN, s. 80;Aksi görüú için TANDOöAN, Borçlar s. 761; REøSOöLU, Kefalet s. 246 Yazarlara göre, kefilin sorumlulu÷unun devamına iliúkin rızası, borcun nakli gerçekleútikten sonra da verilebilir ve bu takdirde icazet hükmünde olur.

221 TANDOöAN, Borçlar s. 761; REøSOöLU, Kefalet s. 246; OöUZMAN/ÖZ, s. 967; GRASSøNGER, s. 139; ÖZEN, s. 80; Kefilin Rızasının yazılı olmasını aramayan, hatta örtülü olarak verilebilece÷ini kabul eden düúünce için bkz. TEKøNAY, S. Sulhi/Sermet AKMAN/Haluk BURCUOöLU/Atilla ALTOP, Tekinay Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, østanbul, 1993, s. 277.

222 SÜMER, Altay, Konkordato ve Yeniden Yapılanma Hukuku, østanbul, 2005, C. 2, s. 948;

REøSOöLU, Kefalet s. 4; ùAHAN; s. 7; ÖZEN, s. 81; PELLUMBø, s. 21.

223 AYRANCI, Hasan, Kefalet Sözleúmesinde Asıl Borcun Belirli Olması ølkesi ve Cari Hesaba Kefalet, (Cari Hesaba Kefalet), GÜHFD, C.IX, S.1-2, Y.2005, s. 107 vd.; ÖZEN, s. 82; PELLUMBø, s. 21.

hükme göre esas borçlunun mirasçıları, mirası tutulan defter gere÷ince kabul etmiúler ise, deftere yazılmayan alacaklardan ötürü bir sorumlulukları yoktur. Alaca÷ın deftere yazılmaması alacaklının kusuruna dayanmıyorsa mirasçının sorumlulu÷u zenginleúmeyle sınırlıdır. Bu úekilde esas borçlunun mirasçılarının sorumlulu÷u sınırlanmıú oldu÷u halde, bu borç için kefil olmuú kiúinin sorumlulu÷unda herhangi bir sınırlama söz konusu olmaz224.

b- Kefilin Borcunun Tali (økinci Derecede) Borç Olması

Kefaletin varlı÷ı nasıl geçerli bir borca ba÷lı ise, o asıl borcun takibi yapılmadan tali bir borç olan kefalete baúvurulamaz. Kefalet sözleúmesinin tali (ikinci derecede) bir borç olması dar ve geniú anlamda incelenebilir. Geniú anlamda talilik her türlü kefalet sözleúmesinde karúımıza çıkar ve kefalet sözleúmesi alacaklıya teminat verme amacını taúıdı÷ından, alacaklının kefile baúvurması esas borçlunun ifa yükümünü zamanında yerine getirmemesi üzerine söz konusu olur. Esas borçlunun muaccel hale gelmiú borcu ifa etmemesi olgusu gerçekleúmeden kefil sorumlu tutulamaz225.

Kefil, peúin dava (tartıúma) def’ini kullanarak, kendisine baúvuran alacaklıdan, öncelikle esas borçluyu takip etmesini isteyebiliyor ise, kefilin sorumlulu÷u dar anlamda tali bir sorumluluktur. Kefile baúvurmak isteyen alacaklının, öncelikle esas borçluyu takip etmek ve rehinleri paraya çevirmek zorunda olması kefilin sorumlulu÷unun dar anlamıyla tali bir borç oldu÷unu göstermektedir. Dar anlamda kefilli÷in daha da sertleúti÷i kefalet türü zarara kefalettir. Zarara kefil olan kiúiden talepte bulunmak isteyen alacaklı, kefilin tartıúma def’ini ileri sürmesi gerekmeksizin, önce esas borçluyu takip etmek zorundadır. Zarara kefil olan kiúinin sorumlulu÷u, esas borçlunun takibi üzerine elde edilemeyen alacak tutarına indirgenmiútir226.

224 DURAL, Mustafa/ Turgut ÖZ, Türk Özel Hukuku Miras Hukuku, østanbul, 2003, C. IV, s. 417;

ANTALYA, Gökhan, Miras Hukuku, østanbul, 2003, s. 282-283, TANDOöAN, Borçlar s. 696;

REøSOöLU, Kefalet s. 4; ùAHAN, s. 7; ÖZEN, s 82; PELLUMBø, s. 21.

225 PELLUMBø, s. 22; ÖZEN, s. 88.

226 ÖZEN, s 89.

Bazı yazarlara göre227, talilik sadece adi kefalette söz konusu olur; müteselsil kefalette borç muaccel oldu÷unda do÷rudan do÷ruya kefile baúvurulabilece÷inden, müteselsil kefalette talilik söz konusu olmaz. Bazı yazarlar ise228 asıl borç muaccel olmadan müteselsil kefalette muaccel olmayaca÷ından ve paradan baúka borçlar için, yani edimler için kefil olundu÷unda, asıl borcun yerine getirilmedi÷inin tespitinden sonra kefilin borcu do÷aca÷ından müteselsil kefalette de talilik söz konusudur.

Kanaatimizce dar anlamıyla talilik sadece adi kefaletin özelli÷idir. Ancak kefalet sözleúmesinin tüm çeúitleri geniú anlamda tali sözleúmelerdir.

c- Kefilin Borcunun Asıl Borca Yabancı Bir Borç Olması

Kefalet sözleúmesiyle, kefil baúkasına yani üçüncü bir kiúiye ait bir borç için kiúisel sorumluluk üstlenir. Yani geçerli bir kefalet sözleúmesinin do÷abilmesi için baúkasına ait bir borç olması gerekmektedir. Kural olarak asıl borcun tarafları dıúında bir kimse tarafından tekeffül edilmesi halinde kefalet söz konusu olabilmektedir. Bu nedenle bir kimsenin kendi borcuna kefil olması mümkün de÷ildir229. Ancak kefil olmak isteyen esas borçlu ile alacaklı arasında esas borç baúkasına devir edildi÷inde hüküm ifade etmek üzere, yani úarta ba÷lı olarak kefalet sözleúmesi yapmak mümkündür. Esas borcun baúkasına nakledildi÷i anda hem kefalet sözleúmesinin ba÷landı÷ı geciktirici nitelikteki úart gerçekleúir, hem de esas borçlu kefilden baúkası olur230. Yine bu özellik sebebiyle kefil kendi alaca÷ı için kefil olamaz. Ancak bazı yazarlara göre231 bir alaca÷ın úimdiki alacaklısının bir kefalet belgesi imzalaması, söz konusu alaca÷ı devralacak kiúiye yapılmıú bir icap niteli÷indedir. Alaca÷ı devralan yeni alacaklının bu icabı kabul etmesiyle kefalet sözleúmesi kurulmuú ve eski alacaklı kefil sıfatını kazanmıú olur. Yine kefalet borcu ile esas borcun sonradan aynı kiúide birleúmesi (örne÷in kefilin miras gibi bir sebeple asıl borçlu durumuna girmesi) mümkündür. Bu durumda alacaklının kefalet sözleúmesinden sa÷layaca÷ı yararlar saklı

227 TANDOöAN, Borçlar s. 696-697; ARAL, Borçlar s. 425; ùAHAN, s. 8.

228 YAVUZ, s. 768; REøSOöLU, Kefalet s. 5; SÜCÜLLÜ, s. 13.

229 TANDOöAN, Borçlar s. 699, REøSOöLU, Kefalet s. 9; YAVUZ, s. 496, UYGUR, s. 9282;

KARAHASAN, s. 1204; SÜCÜLLÜ, s. 16; ÖZEN, s. 95.

230 TANDOöAN, Borçlar s. 699; REøSOöLU, Kefalet, s. 9; ÖZEN, s. 95-96, PELLUMBø, s. 23.

231 REøSOöLU, Kefalet s. 9-10; ÖZEN, s. 96.

kalacaktır. Ayrıca alacaklı ile kefil sıfatlarının sonradan birleúmesi halinde kefalet borcu sona erer232.

d- Kefalet Sözleúmesinin Tek Tarafa Borç Yükleyen Bir Sözleúme Olması (øvazsız Olması)

Kefalet sözleúmesi kural olarak tek tarafa borç yükleyen sözleúmelerdendir.

Büyük ço÷unlukla kefalet sözleúmesiyle kefilin üstlendi÷i edime karúılık, alacaklının kefile karúı bir taahhüt ve sorumlulu÷u yoktur. Ancak bu özellik fer’ilik özelli÷i gibi kefalet sözleúmesinin zorunlu özelliklerinden birisi de÷ildir. Kefilin üstlendi÷i edime karúılık alacaklının da bir karúı edim üstlenmesi mümkündür. Yine sıkça rastlandı÷ı üzere borçlunun kefile menfaat sa÷laması kefalet sözleúmesinin tek tarafa borç yükleyen bir sözleúme olmasına (ivazsız olmasına) tesir etmez233.

e- Kefalet Sözleúmesinin Ba÷ımsız Sözleúme Olması

Kefalet sözleúmesi, asıl borcu do÷uran sözleúmeden ayrı bir hukuki nedene dayanan ve ayrı bir içeri÷i bulunan tamamen ba÷ımsız bir sözleúmedir. Geçerlili÷i bakımından asıl borca tabi olan kefalet borcu, asıl borçtan ba÷ımsız olarak úarta ba÷lanabilir veya kefalet borcu için ayrı bir vade kararlaútırılabilir. Yine ba÷ımsız bir sözleúme olması sebebiyle kefilin borcunun asıl borçtan daha sınırlı olması da mümkündür. Kefilin alacaklıya ödemede bulunmasıyla asıl borç de÷il, kefalet borcu sona erer ki kefilin bu durumda alacaklıya halef olması da kefalet sözleúmesinin ba÷ımsız bir sözleúme oldu÷unu gösterir. Di÷er yandan kefil hakkında yapılan icra takibinin ve açılan davanın kefilin ikametgahının bulundu÷u adli mercilerde

232 TANDOöAN, Borçlar s. 700; REøSOöLU, Kefalet s. 9; YAVUZ, s. 496; SÜCÜLLÜ, s. 17.

233 AKINTÜRK, s. 297; REøSOöLU, Kefalet s. 6; TANDOöAN, Borçlar s. 694-695; YAVUZ, s. 768;

ARAL, s. 425; ZEVKLøLER, s. 396-397; ùAHAN, s. 8; ÖZEN, s. 89-95; PELLUMBø, s. 22-23, SÜCÜLLÜ, s. 13-14.

gerçekleúmesi de kefalet sözleúmesinin, esas borcu do÷uran asıl sözleúmeden ba÷ımsız bir sözleúme oldu÷unun göstergesidir234.