• Sonuç bulunamadı

Kovuşturma Yapılmasına Yer Olmadığı Kararı İle

D. Soruşturma Evresinin Sona Ermesi

1. Kovuşturma Yapılmasına Yer Olmadığı Kararı İle

CMK’nin 172/1. maddesine göre Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hallerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verecektir. Yani iki durumda bu karar verilmektedir. Bunlardan

188 Centel/Zafer, Muhakeme, s. 89-90. 189 Şahin,Cumhur, CMH, s. 33.

birincisi kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi, ikincisi ise kovuşturma olanağının bulunmaması halidir.

Kovuşturma olanağının bulunmaması hallerinden kasıt, şüphelinin ölümü, af, zamanaşımı, şikayet süresinin dolması, ön ödemenin yerine getirilmiş olması veya uzlaşma gibi dava şartlarının gerçekleşmemesi halleridir.190

Kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi konusuna, tezin diğer kısımlarında yer verildiği için bu kısımda, yeterli şüphe oluşturacak delil bulunmadığından verilen kovuşturmaya yer olmadığı kararına ve genel olarak kovuşturma olanağının bulunmaması hususu ile kovuşturmaya yer olmadığı kararının denetimine değinilecektir. Önödeme ve uzlaştırmaya ilişkin olarak yasada özel düzenlemelerin bulunması nedeniyle, kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesini gerektiren bu iki kurumu ayrı başlık altında inceleyeceğiz.

Kovuşturma olanağının bulunmamasından bahsedilebilmesi için, muhakeme koşullarının gerçekleşmemiş olması ve gerçekleşme olanağının da bulunmaması gerekir. Yani muhakeme şartı gerçekleşmemiş ama şartın belli bir süre sonra gerçekleşme ihtimali var ise, kovuşturma olanağının bulunmadığından bahsedilemez. Örneğin; zamanaşımı veya şüphelinin dava ehliyeti, uzlaşma, önödeme olumsuz muhakeme şartı iken, şikayet, izin, talep gibi olumlu muhakeme şartları vardır. Şartın belli bir süre sonra gerçekleşme ihtimali var ise, yasada bu yönde bir düzenleme bulunmasa da, Cumhuriyet savcısı bu şartı beklemek üzere durma kararı verebilmesi gerekir. Uygulamada Cumhuriyet savcısının herhangi bir karar vermeden beklediği, muhakeme şartı gerçekleşmediği ve gerçekleşmeyeceğinin de tespit edildiğinde kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiği görülmektedir.191

Yeterli şüphe oluşturacak delile ulaşılamaması nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildikten sonra aynı fiilden dolayı soruşturma başlatılabilmesi ve kamu davası açmak üzere iddianame düzenlenmesi dört halde söz konusudur. Birinci hal, yeni delil elde edilmesi halidir. Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar

190 Öztürk/Tezcan/Erdem/Gezer/Kırıt/Alan Akcan/Özaydın/Tütüncü/Vıllemın Altınok/Tok, s. 610; Şahin,Cumhur, CMH, s. 114.

verildikten sonra kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak yeni delil elde edilmedikçe ve bu hususta sulh ceza hakimliğince bir karar verilmedikçe, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz. (CMK 172/2) Ancak bu hüküm kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi halinde söz konusudur. Çünkü bu halde, işin esasına yani şüphelinin suçu işleyip işlemediğine yönelik bir takım değerlendirmelerin yapılması zorunludur. Buna karşılık kovuşturma olanağının bulunmaması halinde ise, işin esasına girmek suretiyle şüpheli aleyhinde değerlendirme yasağı içermektedir.192 Birinci hal olarak belirttiğimiz yeni delil elde

edilmesi de tek başına yeterli değildir. Bunun diğer deliller ile birleştiğinde kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturacak düzeyde olması ve sulh ceza hakimliğince bir karar verilmesi de zorunludur.193

İkinci hal ve üçüncü hal kovuşturmaya yer olmadığı kararına itiraza ilişkindir. İkinci hal itirazın kabul edilmesi, üçüncü hal ise itirazın reddedilmesi durumunda söz konusudur. CMK’nın 173/1. maddesine göre, suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hakimliğine itiraz edebilir. Bu durumda

CMK’nin 173/3 maddesi uyarınca sulh ceza hakimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer Cumhuriyet başsavcılığından talepte bulunabilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir. Sulh ceza hakimliği istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir. (CMK 173/4) Bu halde sulh ceza hakimliğinin kararı üzerine Cumhuriyet savcısı iddianame düzenlemek zorundadır. İtirazın sulh ceza hakimliğince reddedilmesi üzerine, Cumhuriyet savcısının yeni delil elde etmesi üzerine iddianame düzenleyebilmesi

192 Örneğin, “şüphelinin eyleminin ..suçunu oluşturduğu anlaşılmış ise de,..yıllık zamanaşımı süresi dolduğu..” şeklinde bir kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilemez. Bkz.: Şahin,Cumhur, CMH s. 114.

CMK 173/6 hükmü uyarınca mümkündür. Bu halde itiraz konusunda ret kararı vermiş olan sulh ceza hakimliği, sadece yeni delilin varlığını tespit ile yetinmeyecek, bu delilin kamu davası açmak için yeterli şüphe sebebi oluşturup oluşturmadığını da takdir edecek ve ona göre önceki verdiği kararını ortadan kaldıracak ya da kaldırmayacaktır.

Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 05/04/2012 tarih ve 2012/2909 Esas 2012/4004 Karar sayılı kararında, şüphelinin olay yerinde olduğu ve dosya içerisinde yer alan fotoğraflarda orada bulunan topluluğa köy meydanında hitap ettiği, yolun trafiğe açılması için olay yerine gelen Bergama Kaymakamı ve ilçe jandarma komutanının toplulukla görüşmesi sırasında ön sırada yer aldığı ve görüşme yaptığı dikkate alındığında Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine dair kararın isabetsiz olduğu, şüpheli hakkındaki mevcut delillerin kamu davasının açılmasını gerektirir nitelikte bulunduğu, bu delillerin mahkemesince takdir ve değerlendirmesi gerektiğinden itirazın bu yönden kabulüyle kamu davasının açılmasına karar verilmesi gerektiğinden bahisle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca kararın bozulmasına karar verilmiştir.

Takdir yetkisinin anlaşılabilmesi ve doğru uygulanabilmesi için, bu yetkinin temeline bakılmalıdır. Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresinin asıl yetkilisi olarak soruşturmaya başlamasının ardından, soruşturma sırasında maddi gerçeğe ulaşmak için nasıl bir yol izleyeceğine ve hangi kanıtların toplanması gerektiğine ilişkin olarak ise, herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Bunun nedeni suçların çeşitliliği ve toplumsal yaşamın karmaşıklığıdır ve böyle bir düzenleme yapılsa da çok da isabetli olmayacaktır. Çünkü karşılaşılan her olayda izlenecek yolu belirleyebilecek bir düzenleme getirmek mümkün değildir. Bu nedenle benzer olaylardaki hareket tarzı yoluyla kazanılan ve mesleki birikim olarak isimlendirilebilecek tecrübe, yargısal kararlar ve öğreti ışığında maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için izleyeceği yolu belirleyecektir. Yani Cumhuriyet savcısının maddi gerçeğin ortaya çıkartılması amacına yönelik olarak hangi tür olaylarda hangi

yolları takip edeceğine ilişkin mevzuatta net bir düzenleme bulunmamakla birlikte tamamen de belirsiz değildir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu ‘nun 04/12/2007 tarih ve 2007/2-247 Esas 2007/257 Karar sayılı kararında, Cumhuriyet savcısının gelen şikayet dilekçesi üzerine, müştekinin ifadesinin alınmasından sonra telefonları kullandığını belirttiği eşinin ifadesinin alınması, cep telefonları numaralarının ayrıntılı görüşme kayıtlarının telefon şirketlerinden getirtilerek incelenmesi ve sonucuna göre soruşturmanın yönlendirilmesinin maddi gerçeğe ulaşma açısından zorunlu olduğu belirtilmiş, bunların yapılmaması durumunda soruşturma evresinin tamamlandığından söz edilemeyeceği, bu açıdan şikayet dilekçesi üzerine Cumhuriyet savcısının ifadesini aldığı şikayetçinin somut ve araştırılması gereken iddialarına karşın, "...müştekinin gizli numaradan aranıp hakaret edildiği hususunda mücerret iddia dışında delil bulunmadığı..." gerekçesiyle verdiği kovuşturmaya yer olmadığına dair kararının, maddi gerçeğe ulaşma yolunda gerekli olan ve CMK'nın istediği anlamda etkin bir soruşturmanın yapıldığından bahsedilemeyeceğine değinilmiştir.194

YCGK'nin kararında belirttiği örnekteki gibi yetersiz araştırmaya dayalı olarak verilen yeterli şüphe oluşmadığından bahisle verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın yerinde olmadığı tartışmasızdır. Bu şekilde takdir yetkisinin yanlış kullanılmak suretiyle kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesinden bahisle kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilmesi halinde, kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karara itiraz mümkündür ve itiraz üzerine kararın kaldırılmasına karar verilmelidir. Buna ilişkin olarak Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 25/11/2015 tarih ve 2015/14764 esas- 2015/18239 karar sayılı kararında: "...olaydan sonra düzenlenen trafik kazası tespit tutanağında şikayetçinin idaresindeki aracın hızını kavşağa yaklaşırken azaltmadığından ve geçiş hakkı olan araçlara ilk geçiş hakkını vermediğinden tamamen kusurlu olduğu, şüphelinin ise kusurunun bulunmadığının belirtildiği, bu tespit üzerine başkaca hiçbir araştırma yapılmaksızın, kolluk marifetiyle yapılan

soruşturma ile yetinilerek şüphelinin olayda kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş ise de; olaydan hemen sonra düzenlenen trafik kazası tespit tutanağı ve olay yeri fotoğraflar ile diğer deliller bir bütün olarak incelenip değerlendirildiğinde; olaya konu dört yönlü ışık kontrolsüz kavşağa yaklaşan ve seyir yönüne hitap eden dur levhasına rağmen geçiş önceliğine uymadan kavşağa giren sanığın kusurlu olma ihtimaline binaen, CMK'nın 170/2. maddesi uyarınca suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe bulunmasına rağmen verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde itirazın reddine karar verilmesinde isabet görülmediği... "belirtilmiştir.195

Yeterli şüphe oluşturacak delile ulaşılamaması nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildikten sonra aynı fiilden dolayı soruşturma başlatılabilmesi ve kamu davası açmak üzere iddianame düzenlenmesine ilişkin dördüncü ve son hal ise CMK 172/3. maddesinde düzenlenen etkin soruşturma yapılmadığına ilişkin AİHM kararının bulunmasıdır. Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın etkin soruşturma yapılmadan verildiğinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmesi veya bu karar aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru hakkında dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda düşme kararı verilmesi üzerine, kararın kesinleşmesinden itibaren üç ay içinde talep edilmesi hâlinde yeniden soruşturma açılır. Yasadaki bu düzenleme uyarınca AİHM kararının kesinleşmesi sonrasında Cumhuriyet savcısının soruşturma açması zorunludur.196