• Sonuç bulunamadı

Derecelendirilmesi

Soruşturma veya kovuşturma evrelerinde olay veya olgu hakkında, delillere ve olgulara dayanan, içinde yanılma payı bulunan tahmin olarak da tanımlanabilecek olan şüphenin, sınıflandırılması, genel olarak yanılma olasılığına göre; basit, makul, yeterli veya kuvvetli olarak yapılmaktadır.77 Öğretide şüphenin kuvvet dereceleri

yönünden farklı sınıflandırmalar da bulunmaktadır.

74 Örnek olarak mağdurun kurşun vücuduna isabet etmeden hemen önce bir kalp krizi sonucu ölmüş olmasının mümkün ancak bu durumun tek başına, sanığın bereaatine yetecek bir şüpheye sebebiyet vermeyeceğini de belirten Feyzioğlu, yapılan tıbbi araştırmalar bu şüpheyi muhtemellik düzeyine taşır ve söz konusu şüphe ayrıntılı bilimsel incelemelerle giderilemezse, sanığın bereaatine hükmedilmesinin gerektiğini belirtmiştir. Bkz.: Feyzioğlu, Vicdani Kanaat, s. 308-309.

75 Şahinkaya, s. 227. 76 Şahinkaya, s. 227.

77 Çolak/Taşkın, s. 112 vd.; Koruma tedbirlerinde yapılan işlemlerin haklı olup olmadığı sorunu ancak

Bir görüş şüpheyi kuvvet derecesi yönünden, başlangıç (basit) şüphesi ve yoğun şüphe olarak iki ana gruba ayırmış, yeterli ve kuvvetli şüpheyi de yoğun şüphenin alt grubu olarak değerlendirmiştir.78 Diğer görüş ise asıl ceza davasında

şüphenin kuvvet derecesi ve tali ceza davasında şüphenin kuvvet dereceleri şeklinde ikili bir ayrıma gitmiştir. Bu görüş asıl ceza davasında kuvvet derecelerini; makul sebep ve makul şüphe, suç işlendiği izlenimi veren hal (başlangıç şüphesi) ve yeterli şüphe (kovuşturma evresine geçilmesi) şeklinde ayrıma tabi tutmuştur. Tali ceza davalarındaki şüpheyi ise, asıl ceza davası görülürken ortaya çıkan ikincil meselelerde, örneğin arama kararı verilmesi, iletişimi denetlenmesi ve tutuklama kararı gibi serbest ispat kurallarının uygulanması gereken ve belli bir şüphenin ortaya konulmasının arandığı durumlar olarak belirtmektedir.79 Bir diğer görüş ise şüphenin

derecelerine göre şüphenin ayrımını, 1) Basit 2) Makul 3)Yeterli 4) Kuvvetli 5)İspat için yenilmesi gereken şüphe şeklinde yapmıştır. 80

CMK’daki düzenlemelerde yer alan ayrım ise; basit, makul, yeterli ve kuvvetli şüphe şeklindedir. Öğretideki çoğunluğun81 da, yasanın yapmış olduğu

düzenlemelerden yola çıktığı görülmektedir. Yani bizim ve çoğunluğun da yaptığı ayrıma göre şüphenin dereceleri; basit, makul, yeterli ve kuvvetli şüphedir. Soruşturma evresinin başlayabilmesi için "”basit şüphe" (5271 sayılı CMK m. 160) yeterli olduğu halde, arama işlemine başvurulabilmesi için "”makul şüphe" (5271 sayılı CMK’ nın 6526 sayılı yasa ile değişmeden önceki ve CMK'nın 6572 sayılı yasa ile yapılan değişiklik sonrasındaki m. 116), tutuklama ve iletişimin dinlenmesi gibi tedbirlere başvurulabilmesi için “kuvvetli şüphe"” (5271 sayılı CMK m. 100, m. 135), Cumhuriyet savcısının şüpheli hakkında dava açabilmesi için de "yeterli şüphe"

mevcuttur. Bu nedenle kesin haklılık yerine görünüşte haklılık ile yetinilmesi zaruridir. Bkz.: Aksoy, Şemsettin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Uluslararası Yargı ve Yargıtay Kararları Işığında Önleme ve Koruma Tedbiri Olarak Arama, Ankara 2007, s. 104; Dolayısıyla koruma tedbirlerinde aranan ve tezimizin konusu olan ‘şüphe’ noktasında da yanılma olasılığı bulunmakta ve bu yanılma derecesine göre ‘şüphe dereceleri’ne ayrılmaktadır.

78 Öztürk/Tezcan/Erdem/Gezer/Kırıt/Alan Akcan/Özaydın/Tütüncü/Vıllemın Altınok/Tok, s. 436 vd. ;Öztürk/Erdem/Özbek, s. 593 vd.

79 Yenisey/Nuhoğlu, s. 559-561. 80 Yayla, s. 117.

81 Eryılmaz, CMH, s. 43; Centel/Zafer, Muhakeme, s. 90.; Gültekin, Şüphe Makale, s. 124 vd; Gültekin, İddianame, s. 118 vd.; Tamöz/Kocabey, s. 49.; Aksoy, s. 104.; Parlar/Hatipoğlu, s. 434.

(5271 sayılı CMK m. 170/2) bulunması aranmıştır.82 Görüldüğü üzere yasamızda,

ceza muhakemesinde önemli bir yeri olan “şüphe” kavramının ne olduğu ile şüphenin derecesine ilişkin tanımlama ve tespitlerde, ceza muhakemesinin evreleri göz önünde bulundurulmakta ve başvurulacak koruma tedbirlerinden yola çıkılmaktadır. Yani doktrinde şüphenin derecelendirilmesi ceza muhakemesinin evresi ve başvurulacak koruma tedbirleri ile yapılmakta, belirlenen şüphe dereceleri bunlarla ilişkilendirilerek tanımlanmaktadır.

Bu çalışma boyunca değineceğimiz gibi, şüphenin varlığı ve şüphenin derecesi ceza yargılaması için büyük önem taşımaktadır. Muhakeme sürecinde şüphe bazen zayıf bazen kuvvetli olacak, şüphenin kuvvet derecesi ölçen unsur ise eldeki delil ve emareler olacaktır. Diğer bir deyişle şüpheyi tarif etmeye yarayan delillerin kuvveti, şüphenin de kuvvet derecesini belirleyecektir.83

V. ŞÜPHENİN BELİRLENMESİ VE DEĞERLENDİRİLMESİNİN YAPILMASI

Ceza muhakemesinde karar verme yetkisine haiz yetkililerin, toplanan delillerden sonuç çıkarıp bu sonucu kararlarında kullanmalarına “delillerin değerlendirilmesi” denir.84 Delillerden kanaat sahibi olacak ve karar verecek kişi,

muhakemenin evresine göre farklılık gösterir. CMK’ya göre delilleri değerlendirme yetkisi yalnızca hakimler için değil Cumhuriyet savcıları için de söz konusudur.85

Örneğin, yapılan soruşturma sonucunda birtakım değerlendirmeler neticesinde kamu davası açmak için yeterli delile ulaşamadığı kanaatine varan Cumhuriyet savcısı,

82 Yenisey, Feridun, Mukayeseli Hukukta Arama, İfade Alma ve Hukuka Aykırı Deliller, İstanbul 2006, s. 11

83 Şahin, İlyas, "Türk Ceza Yargılaması Hukukunda Koruma Tedbirleri Bakımından Esas Alınan Şüphe Kavramının İncelenmesi", Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, C. 20, S. 3, Y. 2014, http://dspace.marmara.edu.tr/handle/11424/4802 , s. 110. ( E.T. 20/04/2019).; Öztürk/Tezcan/Erdem/Gezer/Kırıt/Alan Akcan/Özaydın/Tütüncü/Vıllemın Altınok/Tok, s. 436. 84 Öztürk/Tezcan/Erdem/Gezer/Kırıt/Alan Akcan/Özaydın/Tütüncü/Vıllemın Altınok/Tok, s. 382. 85 Akbulut, makale, http://jurix.com.tr/article/3334; Öztürk/Tezcan/Erdem/Gezer/Kırıt/Alan Akcan/Özaydın/Tütüncü/Vıllemın Altınok/Tok, s. 383.

kamu davası davası açmak üzere iddianame düzenleyemeyecek, kovuşturmaya yer olmadığına karar verecektir.86

Cumhuriyet savcıları, soruşturma evresinde maddi gerçeği araştırmakla görevlidir. Diğer bir deyişle işlendiği iddia edilen suçun kim tarafından ve nasıl işlendiği gibi noktaları ortaya çıkarmalıdırlar. Bunun için emirlerindeki adli kolluk görevlileri aracılığıyla şüpheli lehine ve aleyhine olan delilleri muhafaza altına alacaktırlar. Cumhuriyet savcısının suç şüphesi üzerine başlattığı soruşturma süresince elde ettiği delilleri bir değerlendirmeye tabi tutması gerekmektedir. Delil elde etmek amacıyla yaptığı işlemler sırasında, yasanın aradığı şartların oluşup oluşmadığını belirlemek amacıyla eldeki mevcut delillerin söz konusu şartlar yönünden yeterli olup olmadığı yönünden de delilleri değerlendirmektedir. İşte Cumhuriyet savcısı delilleri değerlendirirken, CMK’nın aradığı şartlardan olan “şüphe”nin bulunup bulunmadığını ve şüphenin derecesini belirleyecektir. Yani delil değerlendirmesi sırasında mevcut şüphenin de değerlendirmesini yapmaktadır.

Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere yasada toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturması durumunda kamu davası açmasının zorunlu olduğu hükmü bulunmasına rağmen, Cumhuriyet savcısının kamu davası açmak için yeterli şüphenin bulunup bulunmadığını takdir yetkisi ve bu nedenle de delilleri değerlendirme yetkisinin varlığı inkar edilemez.

Cumhuriyet savcısının delilleri değerlendirme yetkisi yalnızca suçun işlendiği konusunda yeterli şüphenin ve delilin bulunmasıyla ilgili değildir. Bunun dışında koruma tedbirlerine başvurma yetkisi bulunduğu hallerde, ilgili tedbirlerden her hangi biriyle ilgili olarak yasadaki koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespitinde de delilleri değerlendirme yetkisini kullanmaktadır.87 CMK’nın 217/1.

maddesindeki hüküm delillerin serbestçe değerlendirmesi ilkesinin benimsendiğini kabul ettiğinden, Cumhuriyet savcısı da delilleri serbestçe değerlendirecektir. Ancak delillerin serbestçe değerlendirilmesi kabul edilmiş ise de, CMK’nın keyfiliğe de izin

86 Şahin,Cumhur, CMH, s. 114.

verilmiş olduğu söylenemez.88 Bu bağlamda koruma tedbirlerinde aranan şartlar ve

koruma tedbirine ilişkin gerekli şüphenin bulunup bulunmadığı, bulunuyorsa derecesine ilişkin değerlendirme sırasında, ilk olarak dikkat edilmesi gereken, şüphenin mevcudiyetini haklı gösteren iz, eser, emare veya delilin bulunmasıdır. Yani şüphenin varlığının objektif değerlendirme yapılarak, sübjektif ve soyut varsayımlardan hareket edilmeksizin şüpheye ilişkin değerlendirme yapılmalıdır. Diğer bir deyişle ceza muhakemesi hukukunda delillere dayanan sistem benimsendiğinden, mahkeme tarafından sanık hakkında karine ve varsayıma dayalı olarak mahkumiyet hükmü kurulamayacağı gibi, Cumhuriyet savcısının da kamu davası açıp açmayacağına ilişkin yapacağı değerlendirmeyi karine veya varsayıma dayandıramayacaktır.89

Şüphenin belirlenmesi ve şüphe derecesinin belirli olayla ilgili olarak değerlendirilmesinde, dikkat edilmesi gereken bir diğer husus da, uygulanacak tedbire göre eldeki delillerin değerlendirmesinin ayrı ayrı yapılmasının gerekliliğidir. Örneğin bir hırsızlık olayının gerçekleştiğine ve bu suçun şüpheli kişi tarafından işlendiğine dair kuvvetli şüphe bulunabilir ve şüpheli bu nedenle tutuklanmış olabilir ancak şüphelinin otomobiline el koyabilmek için, bu aracın suçta kullanıldığına dair delil ve şüphe yok ise el koyma işlemi yapılamayacaktır.90

VI. CEZA MUHAKEMESİ HUKUKUNDA HAKİM OLAN BAZI İLKELER VE ŞÜPHE İLE İLİŞKİLENDİRİLMESİ