• Sonuç bulunamadı

Ceza muhakemesi hukukunda şüphe

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ceza muhakemesi hukukunda şüphe"

Copied!
225
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

CEZA MUHAKEMESİ HUKUKUNDA

ŞÜPHE

Yüksek Lisans Tezi

Hazırlayan

Zehra YILMAZ

Danışman

Prof. Dr. Berrin AKBULUT

(2)

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Bilimsel Etik Sayfası

Ö ğr en ci ni n

Adı Soyadı Zehra YILMAZ

Numarası 104234001016

Ana Bilim / Bilim Dalı Kamu Hukuku Anabilim Dalı

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tezin Adı Ceza Muhakemesi Hukukunda Şüphe

Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.

(3)

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Yüksek Lisans Tezi Kabul Formu

Öğ

renci

ni

n

Adı Soyadı Zehra YILMAZ

Numarası 104234001016

Ana Bilim / Bilim Dalı Kamu Hukuku Anabilim Dalı

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı Prof. Dr. Berrin AKBULUT

Tezin Adı Ceza Muhakemesi Hukukunda Şüphe

Yukarıda adı geçen öğrenci tarafından hazırlanan Ceza Muhakemesi Hukukunda Şüphe başlıklı bu çalışma 08/10/2019 tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği/oyçokluğu ile başarılı bulunarak, jürimiz tarafından yüksek lisans tezi olarak kabul edilmiştir.

(4)

İÇİNDEKİLER ÖZET ... vi ABSTRACT ... vii KISALTMALAR ... viii GİRİŞ ...1 BİRİNCİ BÖLÜM CEZA MUHAKEMESİ VE ŞÜPHE I. CEZA MUHAKEMESİ ...5

A. Genel olarak ... 5

B. Ceza Muhakemesinin Amacı ve Görevi ... 7

C. Ceza Muhakemesinin İşleyişi ... 9

II. CEZA MUHAKEMESİ İLE ŞÜPHE KAVRAMININ İLİŞKİSİ ...13

III. CEZA MUHAKEMESİNDE ŞÜPHENİN ÖNEMİ ...16

IV. CEZA MUHAKEMESİNDE ŞÜPHE ...21

A. Kavram ve Tanımı ... 21

B. Niteliği ... 23

C. Derecelendirilmesi ... 26

V. ŞÜPHENİN BELİRLENMESİ VE DEĞERLENDİRİLMESİNİN YAPILMASI ...28

VI. CEZA MUHAKEMESİ HUKUKUNDA HAKİM OLAN BAZI İLKELER VE ŞÜPHE İLE İLİŞKİLENDİRİLMESİ ...30

A. Hukuk Devleti İlkesi ... 30

B. Maddi Gerçeğin Araştırılması İlkesi ... 32

C. Soruşturmayı Başlatma ve Araştırma Mecburiyeti İlkesi ... 33

D. Kamu Davası Açma Mecburiyeti İlkesi ... 33

E. Delillerin Serbestliği İlkesi ... 35

F. Resen Araştırma İlkesi ... 36

G. Şüpheden Sanık Yararlanır ilkesi ... 37

H. Suçsuzluk Karinesi ... 43

İKİNCİ BÖLÜM SORUŞTURMA EVRESİNDE ŞÜPHE I. İşleyiş Süreci Ve Şüphe İle İlişkilendirilmesi ... 56

(5)

A. Soruşturma Evresinin Başlaması (Şüphenin Edinilme Şekilleri) ... 58

1. Kendiliğinden ( Doğrudan Doğruya) ... 58

2. İhbar ... 59 3. Şikayet ... 59 4. Talep ... 60 5. Müracaat ... 61 6. Mütalaa ... 62 7. Tutanak ... 63

B. Soruşturma Yapılmasına Yer Olmadığı Kararı ile Soruşturmaya Başlanılmaması ... 64

C. Soruşturma Evresinin Amacı ve Şüphe ile İlişkisi ... 66

D. Soruşturma Evresinin Sona Ermesi ... 66

1. Kovuşturma Yapılmasına Yer Olmadığı Kararı İle ... 66

2. Kamu Davasının Açılması İle ... 71

3. Kamu Davasının Açılmasına İlişkin Takdir Yetkisinin Kullanılması İle ... 73

a. Cezayı Kaldıran Şahsi Sebep Olarak Etkin Pişmanlık Hükümlerinin Uygulanmasını Gerektiren Koşulları veya Şahsi Cezasızlık Sebebinin Varlığı ... 73

b. Kamu Davası Açılmasının (İddianame Düzenlenmesinin) Ertelenmesi 75 4. Uzlaşma ve Önödeme ... 76

II. Şüphenin Derecelerinin Koruma Tedbirler ile Bağlantılı Olarak İncelenmesi . 78 A. Genel olarak ... 78

B. Basit Şüphe ... 79

C. Makul Şüphe ... 86

D. Yeterli Şüphe ... 117

E. Kuvvetli Şüphe ... 137

III. Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat ... 163

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM KOVUŞTURMA EVRESİNDE ŞÜPHE I. KOVUŞTURMA EVRESİ ...167

A. Genel Olarak ... 167

B. Delil Kavramı ... 171

1. Genel Olarak ... 171

(6)

3. Delil Çeşitleri ... 172

4. Şüphe Sebepleri ve Delil Kavramı ... 173

5. Delil Serbestisi, Delillerin Elde Edilmesi, Ortaya Konulması, Değerlendirilmesi ile Şüphenin İlişkisi ... 176

a. Delillerin Elde Edilmesi ... 176

b. Delilerin Ortaya Konulması ve Tartışılması ... 178

c. Delillerin Değerlendirilmesi ... 179

d. Delil Yasakları ... 182

e. İspat, Şüphenin Yenilmesi ve Vicdani Kanaat ... 186

II. KANUN YOLU EVRESİ ...195

SONUÇ ...202

KAYNAKÇA ...207

(7)

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Öğ

renci

ni

n

Adı Soyadı Zehra Yılmaz

Numarası 104234001016

Ana Bilim / Bilim Dalı Kamu Hukuku Anabilim Dalı

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı Prof. Dr. Berrin Akbulut

Tezin Adı Ceza Muhakemesi Hukukunda Şüphe

ÖZET

Şüphe üzerine başlayan ceza muhakemesinde, şüphenin bertaraf edilerek yerini şüpheden arınmış maddi gerçekliğe bırakması amaçlanmaktadır. Bu amaca ulaşmak için birtakım işlemlere başvurulmaktadır. Yapılan işlemler genellikle, geçmişte olup biten olaya ilişkin delillerin, maddi gerçeğin ortaya konulacak şekilde toplanması ve muhafaza altına alınmasına yöneliktir. Şüpheden belirliliğe giden bu sürecin tamamında karşımıza şüphe kavramı çıkmaktadır. Bu çalışmada, muhakeme makamlarının yaptığı birçok işlemde aranan şartlardan olan “şüphe” kavramından ne anlaşılması gerektiğini ortaya koymaktır. Çalışmamızın birinci bölümünde, ceza muhakemesi ile şüphenin ilişkisi ve ceza muhakemesinde şüphenin önemine değinilerek, ceza muhakemesi hukukunda hakim olan ilkelerin bazıları şüphe kavramı ile ilişkilendirilerek açıklanmıştır. İkinci ve üçüncü bölümlerinde ceza muhakemesi evreleri, vicdani ispat sistemi ve delil kavramı ile şüphenin dereceleri detaylı şekilde irdelenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesi, Koruma Tedbirleri,

(8)

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Öğ re nci ni n

Adı Soyadı Zehra Yılmaz

Numarası 104234001016

Ana Bilim / Bilim Dalı Kamu Hukuku Anabilim Dalı

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı Prof. Dr. Berrin Akbulut

Tezin Adı Suspicion in Criminal Procedure Law

ABSTRACT

The criminal The criminal procedure, which started on suspicion, aims to eliminate the suspicion and leave its place to the material reality free of doubt. In order to achieve thisaim, a number of procedures are used. The procedures are generally aimed at collecting and preserving the evidence of the past event in such a way as to reveal the material truth. The concept of doubt emerges in this entire process from doubt to specificity. In this study, it is aimed to reveal what should be understood from the concept of “suspicion formed which is one of the conditions sought in many transactions of the reasoning authorities. In the first part of our study, the relationship between the criminal procedure and the suspicion and the importance of the suspicion in the criminal procedure are explained and some of the principles prevailing in the criminal procedure law are explained with the concept of the suspicion. In the second and third part, the stages of criminal procedure, the system of conscientious proof and the concept of evidence and the degree of suspicion are examined in detail.

Key Words: Suspect Benefit Suspect Principle, Protection Measures,

(9)

KISALTMALAR

AİHM : Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi AİHS : Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Bkz. : Bakınız

C. : Cilt

CD : Ceza Dairesi

CHD : Ceza Hukuku Dergisi CMK : Ceza Muhakemesi Kanunu

CMUK : 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu

E. : Esas

E.T. : Erişim Tarihi

K. : Karar

m. : Madde

Prof. : Profösör

PVSK : Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanunu RG : Resmi Gazete

s. : Sayfa

S. : Sayı

TBB : Türkiye Barolar Birliği TBMM : Türkiye Büyük Millet Meclisi TCK : Türk Ceza Kanunu

THD : Terazi Hukuk Dergisi

vd. : Ve devamı

Y. : Yıl

(10)

GİRİŞ

Başta ceza kanunu olmak üzere mevzuatımızdaki kanunlar tarafından suç olarak kabul edilen bir eylemin işlenip işlenmediğini, işlenmişse bu eylemin kim tarafından ve nasıl işlendiğini, bu eylemin yaptırımının ne olduğunu ortaya koymak amacıyla, bir dizi faaliyetin gerçekleştirilmesi ile ortaya çıkan sürece ilişkin kurallar sistemi olarak tanımlayabileceğimiz ceza muhakemesinde, maddi gerçeğe ulaşılmaya çalışılmaktadır. Bu amaca ulaşmak için birtakım işlemlere başvurulmaktadır. Zira suçun işlenmiş olabileceğinin öğrenilmesi ile başlayan ceza muhakemesinde, geçmişte olup biten olaya ilişkin delillerin, maddi gerçeğin ortaya konulacak şekilde toplanması ve muhafaza altına alınması gerekmektedir. Bunu sağlayan araçlar olarak düzenlenen koruma tedbirleri, kişilerin temel hak ve özgürlüklerine müdahale niteliğini taşıyarak, hükümden önce haklara müdahale edilmesi sonucu doğurmaktadır. Bu sebeple ceza muhakemesi süresince Anayasanın temel hak ve özgürlüklerine ilişkin maddeleri dikkate alınmak zorundadır.

1982 Anayasası temel hak ve hürriyetlerle ilgili olarak sınırlama sebeplerine yer verirken AİHS'ni temel hareket noktası olarak kabul etmiş, 13. maddesinde "Temel hak ve hürriyetlerin özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği, bu sınırlamaların, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı" hükmüne yer vermiştir. Anayasamızın “Cumhuriyetin nitelikleri” başlıklı 2. maddesinde “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik, sosyal bir ‘hukuk’ devletidir.” hükmüne yer verilerek devletin nitelikleri arasında sayılan “hukuk devleti” ilkesinin gereği olarak, her ne pahasına olursa olsun maddi gerçeği ortaya çıkarmak ve suçun işlenmesi ile bozulan düzeni kurmak mümkün değildir. Zira hukuk devletinin gereği olarak devlet kendi koyduğu kurallar çerçevesinde hareket etmek zorundadır. Bu nedenle ceza muhakemesi, muhakeme süjelerine tanınan haklara ve muhakeme yapılırken

(11)

izlenmesi gereken usullere ilişkin ilkelere uygun olarak yapılmalı, kanuna ve hukuka uygun olarak maddi gerçeğe ulaşılmaya çalışılmalıdır.

Çalışma konumuz olan şüphe kavramı, soruşturma evresini başlatmada, temel hak ve özgürlüklerle yakından ilgili olan koruma tedbirlerine müracaat edilmesi aşamasında,şüphenin yenilmeye çalışılarak vicdani kanaatin oluşturulmasında, bir ön şart şeklinde sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Şüphe üzerine başlayan ceza muhakemesinde, maddi gerçeğe, diğer bir deyişle şüphenin bertaraf edilerek yerini şüpheden arınmış gerçekliğe bırakması amaçlanmaktadır. Zira atılı suçun işlediği yönünde başlangıçta bulunan şüphenin, aşamalar ilerledikçe yenilmesi veya yenilememesine göre muhakeme sonlanacaktır. Eğer sanığın, suçu şüpheye yer vermeyecek biçimde işlemiş olduğu ispatlanabilir ise, hakim maddi gerçeğe ulaşıldığı vicdani kanaati ile sanığın mahkumiyetine karar verecektir. Aksi halde, yani sanığın suçu işleyip işlemediğine ilişkin yenilemeyen şüphe bulunuyorsa, hakim şüpheden arınmış maddi gerçeğe ulaşılmadığı için, şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince, sanığın beraatine karar verecektir. Hakimin verdiği karar yani hüküm, sübjektif bir kanaat olarak karışımıza çıkmakta ise de, delile dayanıp, akıl ve mantığa uygun şekilde gerekçelendirilmiş bir sonuçtur. İşte tüm muhakeme boyunca ulaşılmaya çalışılan vicdani kanaat, hakim tarafından delillerin serbestçe değerlendirilmesi ve soyut bir kavram olan şüphenin yenilip yenilemediği ile ilgilidir. Bu çalışmanın amacı ise, maddî gerçeği ortaya çıkarmayı amaçlayan ceza muhakemesinin tamamında karşımıza çıkan ve muhakeme makamlarının yaptığı birçok işlemde aranan şartlardan olan “şüphe” kavramından ne anlaşılması gerektiğini ortaya koymaktır. Zira şüphe kavramı soyut ve değerlendirilmeye muhtaçtır. Uygulayıcıların delillere dayalı değerlendirmesi ve kanaati ile somutlaşacak olan şüphe kavramı; maddi gerçek, delil, ispat, vicdani kanaat gibi ceza muhakemesinin kavramları ile iç içedir. Bu nedenle ceza muhakemesi hukukunu oluşturan kurallar ile muhakeme süreci irdelenerek, muhakemenin çeşitli aşamalarında elde edilen delil, belirti ve emarelerin ortaya koyduğu şüphenin belirlenmesi ve değerlendirilmesinin yapılması noktasında, bu konudaki normatif kurallar ile uygulamadaki durum ortaya konulmaya ve uygulayıcıların

(12)

karşılaşılabilecekleri aksaklıklar ile aksaklıklara ilişkin çözüm önerileri öne sürülmeye çalışılmaktadır.

Bu nedenle tez çalışmamızı “Ceza Muhakemesi Hukukunda Şüphe“ ana başlığı altında üç bölümde inceleyeceğiz.

Çalışmamızın birinci bölümü, ceza muhakemesi ve şüphe başlığı altında incelenmiştir. Bu doğrultuda çalışmanın bu bölümünde, konunun daha iyi ortaya konulabilmesi için öncelikle genel olarak ceza muhakemesi, ceza muhakemesinin amaç ve görevi ile ceza muhakemesinin işleyişine değinilmiştir. Daha sonra ceza muhakemesinde şüphe kavramı (tanımı, niteliği, derecelendirilmesi, belirlenmesi ve değerlendirilmesi) irdelenmiş, ceza muhakemesi ile şüphenin ilişkisi ve ceza muhakemesinde şüphenin önemine değinilerek, ceza muhakemesi hukukunda hakim olan ilkelerin bazıları şüphe kavramı ile ilişkilendirilerek açıklanmıştır. Bölümde konuya ilişkin olarak Yargıtay kararları eklenmiş ve uygulamaya yönelik değerlendirmeler yapılmıştır.

Çalışmamızın bu bölümde uygulama ile gelişen, değişen ve yoruma da müsait bir kavram olan şüphe kavramı, yerleşik uygulamalar ile mevzuatımızı birlikte ele alarak somutlaştırmak amaçlanmaktadır.

İkinci bölümün başlığı soruşturma evresinde şüphe olarak belirlenmiştir. Öncelikle soruşturma evresinin işleyişine, soruşturma evresinin başlangıcındaki şüphenin edinilme şekillerine ve soruşturma evresi ile şüphenin ilişkisine değinilmiş, hukuk sistemimizde yeni bir kurum olan soruşturma yapılmasına yer olmadığı kararı açıklanmıştır. Soruşturma evresinin sona ermesi kısmında, hem kamu davasının açılması hem de kovuşturma yapılmasına yer olmadığı kararı ile Cumhuriyet savcısının takdir yetkisini kullandığı haller, tez konumuz olan şüphe kavramı ile bağlantılı olarak açıklanmıştır. Son kısımda ise şüphenin dereceleri koruma tedbirleri baz alınarak detaylı olarak açıklanmış, koruma tedbirleri nedeniyle tazminat konusuna da tez konumuz ile ilgili olması dolayısı ile değinilmiştir.

Üçüncü bölümün başlığı kovuşturma ve kanun yolu evresinde şüphe olarak belirlenmiştir. Kovuşturma evresi ve kanun yolu evresi başlıkları altında inceleme

(13)

yapılmıştır. Kovuşturma evresine ilişkin kısımda, vicdani ispat sistemi ve delil kavramı detaylı olarak incelenmiştir. Delillerin özellikleri, delil çeşitleri, şüphe sebepleri ve delil kavramı ile delil serbestisine değinilerek; kovuşturma evresinin temelini oluşturan delillerin elde edilmesi, ortaya konulması ve değerlendirilmesi, delil yasakları ile ispat, şüphenin yenilmesi ve vicdani kanaat detaylı şekilde açıklanmıştır. Kanun yolu evresine ilişkin kısımda ise hukuk sistemimizde yer alan olağan ve olağanüstü kanun yollarına ilişkin genel açıklamalara yer verilerek, kanun yolu evresindeki şüphe kavramı irdelenmiştir.

Çalışmanın sonuç kısmında ise, tez içerisinde detaylı şekilde anlatılan çeşitli konularda yararlanılan kaynaklardan edinilen bilgiler ışığında konu ile ilgili genel bir değerlendirilmede bulunulmuş, tekrarlardan kaçınmaya çalışılarak yalnızca tez konusu ile ilgili önemli konularda kişisel kanaatimiz ortaya konulmuştur.

(14)

BİRİNCİ BÖLÜM

CEZA MUHAKEMESİ VE ŞÜPHE I. CEZA MUHAKEMESİ

A. Genel olarak

Ceza muhakemesi, ceza hukukunun ihlal edildiği yönündeki iddianın doğruluğunun araştırılması faaliyetidir.1 Bir suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse bu

suçun kim tarafından işlenmiş olduğu ve yaptırımının ne olacağı sorununa çözüm getirmek amacıyla gerçekleştirilen iddia, savunma ve yargılama niteliğindeki bir dizi faaliyetten olarak da tanımlanabilen2 ceza muhakemesi, toplum düzenini bozan bir

fiil ile suç işlendikten, fail bulunup hakkaniyete uygun (adil) şekilde yargılandıktan sonra, hak ettiği cezaya çarptırılması için yapılan kollektif faaliyettir.3

Ceza muhakemesi hukuku, uyuşmazlığı oluşturan konunun öğrenilmesinden sonlandırılmasına kadar takip edilmesi gereken işlemler ile bu süreçteki hukuki ilişkilere ilişkin olup muhakeme hukukunun da bir parçasıdır.4 Tez konumuz olan

ceza muhakemesinde şüphe ile bağlantılı tanımlara göre ise ceza muhakemesi, kanunda tanımlanan herhangi bir suçun işlendiği şüphesinin öğrenilmesi ile başlayan ve hükmün kesinleşmesine kadar devam eden süreç5; bir kişinin fiilinin suç olduğu

1 Şahin, Cumhur, Ceza Muhakemesi Hukuku I, Gözden Geçirilmiş ve Güncellenmiş 9. Baskı, Ankara 2018, s. 27.

2 Öztürk, Bahri/Tezcan, Durmuş/Erdem, Mustafa Ruhan/Gezer, Özge Sırma/Kırıt, F.Saygılar/Alan Akcan, Esra/Özaydın, Özdem/Tütüncü, Efser Erden/Vıllemın, Derya Altınok/Tok, Mehmet Can, Nazari ve Uygulamalı Ceza Muhakemesi Hukuku, Güncellenmiş 12. Baskı, Ankara 2018, s. 27 ; Özbek, Veli Özer/Doğan, Koray/Bacaksız, Pınar/Tepe, İlker, Ceza Muhakemesi Hukuku, Gözden Geçirilmiş 11. Baskı, Ankara 2018, s. 37; Toroslu, Nevzat/Feyzioğlu, Metin, Ceza Muhakemesi Hukuku, 17. Baskı, Ankara 2017, s. 2; Yenidünya, Caner/İçer, Zafer, Ceza Muhakemesi Hukuku 1. Baskı, Ankara 2016, s. 1-2 ;Öztürk, Bahri/Erdem, Mustafa Ruhan/Özbek, Veli Özer, Uygulamalı Ceza Muhakemesi Hukuku, En son Yeniliklerle Gözden Geçirilmiş ve Genişletilmiş 8. Bası, Ankara 2004, s. 29.

3 Yenisey, Feridun/Nuhoğlu, Ayşe, Ceza Muhakemesi Hukuku, Güncellenmiş 6. Baskı, Ankara 2018, s. 67.

4 Eryılmaz, Mesut Bedri, Ceza Muhakemesi Hukuku Dersleri, 1. baskı, Ankara 2012, s. 27.

5 Akbulut, Berrin, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Gözden Geçirilmiş ve Genişletilmiş 5. Baskı, Ankara 2018, s. 36.

(15)

şüphesi üzerine başlayan ve bu şüphenin ortadan kalkmasına (yenilmesine) kadar devam eden faaliyetlerdir.6

Ceza muhakemesi hukuku ile ceza hukuku birbirinden bağımsız ancak her ikisinin de konularının suç ve ceza olması nedeniyle birbirleriyle ilişkileri fazla olan iki hukuk dalıdır. Ceza muhakemesi hukuku ile ceza hukukunun farkına kısaca değinmek tezimizin konusu yönünden faydalı olacaktır. Zira suçun işlenmesi sonrasında yürütülen muhakemeye ilişkin işlemler, devletin bozulan toplumsal düzeni sağlama ve hukuki güvenliği sağlama yükümlülüklerinin gereği olarak yapılmaktadır.

Ceza muhakemesi hukuku, soyut kurallar içeren ceza hukukunu, adeta hayata geçiren hukuk dalıdır.7 Bu tanımlama doğrultusunda öğretide ceza hukuku, maddi ve

şekli anlamda ceza hukuku şeklinde ayrıma tabi tutulmaktadır. Maddi ceza hukuku kavramı ile suçlar ve ceza yaptırımlarının neler olduğu yani ceza hukukunun genel ve özel hükümleri kast edilmektedir. Şekli ceza hukuku kavramıyla ise, bir suçun varlığının nasıl araştırılıp kovuşturulacağına ilişkin hüküm ve normlar ile yetkili kişi ve kurumlar yani ceza muhakemesi hukuku kast edilmektedir.8 Bu doğrultuda

yapılan diğer bir ayrım ise dar ve geniş anlamda ceza hukuku ayrımıdır. Bu bağlamda dar anlamda ceza hukukunun suçları ve cezaları incelediğini, geniş anlamda ceza hukukunun ise dar anlamda ceza hukuku dışında ayrıca ceza muhakemesi hukuku ve infaz hukukunu da ifade ettiğini belirtebiliriz.9

6 Cin, Onursal, Ceza Muhakemesi Hukuku Temel Bilgiler-Örnek Sınav Soruları ve Pratik Çalışmalar, 1. baskı, Konya 2012, s. 13.; Yurtcan, Erdener, Ceza Muhakemesi Kanunu Şerhi, Mart 2019 Tarihi İtibariyle 7165 sayılı Yasayla Birlikte Güncellenmiş 9. Baskı, Ankara 2019, s. 30.

7 Centel, Nur/Zafer, Hamide, Ceza Muhakemesi Hukuku, Yenilenmiş ve Gözden Geçirilmiş 15. Baskı,

İstanbul 2018, s. 10 ; Diğer bir deyişle ceza muhakemesi, suç şüphesinin ortaya çıkmasından (suç haberinin alınmasından) itibaren şüphenin yok edilerek suçun faili olduğuna inanılan kişiler hakkında kararın kesinleştiği ana kadar uzanan, iddia, savunma, yargılama ve denetim muhakemesi sürecini kapsayan kuralları içeren bir şekil hukukudur. Bkz.: Eryılmaz, CMH, s. 28.

8 Bu yöndeki tanımlama doğrultusunda suç şüphesi ile bu şüphenin yenilmesi arasında geçerli olacak olan kuralların ceza muhakemesi hukukunu oluşturduğu söylenebilir. Bkz.: Ünver, Yener/Hakeri, Hakan, Ceza Muhakemesi Hukuku, 14. Baskı, Ankara 2018, s. 1.

(16)

B. Ceza Muhakemesinin Amacı ve Görevi

Suç, insanlık tarihi kadar eski bir sosyal vakadır ve kamu düzeninin bozulmasına neden olur. İşte ceza muhakemesinin görevi de suçun işlenmesiyle bozulan kamu düzeninin tekrar sağlanmasıdır. Bu görevi yerine getirirken temel hak ve özgürlüklere müdahale niteliğindeki işlemler, hukuka uygun şekilde tesis edilmelidir. Suçun işlenmesiyle bozulan kamu düzeninin yeniden tesisi amacı ile başlayan, iddia, savunma ve yargılama olmak üzere bir dizi faaliyetten oluşan ceza muhakemesi, hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde maddi gerçeği araştırmaktadır ve maddi gerçeğe ulaşmayı hedefler.

Suç şüphesi ile başlayan ceza muhakemesinin amacına ilişkin olarak öğretide farklı görüşler bulunmaktadır:

Baskın görüşe göre ceza muhakemesinin amacı, insan hakları ihlaline yol açmadan, maddi gerçeği araştırıp bulmak ve adaleti sağlamaktır.10 Baskın

görüştekilere göre ceza muhakemesi faaliyetinde amaç, maddi gerçeği ortaya çıkaran, yargılama kurallarına tam uygun biçimde verilen ve hukuki düzen ile barışı kurmaya yarayan karara ulaşmaktır.11

Bir diğer görüş, ceza muhakemesinde amacın, şüpheli ve sanığın haklarına saygılı biçimde, maddi gerçeğe ulaşmak olduğunu kabul etmekle birlikte, bu amacın tarihi süreç içinde, üç farklı aşamadan geçtiğini ifade edilmektedir. Bu aşamaları ise; suçlunun cezalandırılması, sanığın korunması ve şüpheli ve sanığın haklarına saygılı bir şekilde gerçeğin araştırılması safhası olarak belirtmektedir.12 Bu görüş ile benzer

şekilde ceza muhakemesinin üç aşamadan geçtiğini belirten bir diğer görüşe göre,

10 Şahin,Cumhur, CMH, s. 27; Öztürk/Tezcan/Erdem/Gezer/Kırıt/Alan/Akcan/Özaydın/Tütüncü/ Vıllemın Altınok/Tok, s. 29.; Eryılmaz, CMH, s. 31-32; Özbek/Doğan/Bacaksız/Tepe, CMH, s. 39-40; Cin, s. 14; Birtek, Fatih, AİHM, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay Kararları Işığında Ceza Muhakemesinde Delil ve İspat, Genişletilmiş ve Güncellenmiş 2. Baskı, Ankara 2017, s. 7; Öztürk/Erdem/Özbek, s. 33.

11 Ceza muhakekemisinin amacı, maddi gerçeğe ulaşmanın yanı sırada yargılama hukuku kuralllarına riayet edilerek toplamdaki hukuki barışı ve düzeni de kurmak şeklinde, karmaşık amaçlar topluluğu da denebilir. Bir yandan suçluların cezalandırılması amaçlanırken, diğer yandan suçsuzları koruma ve yargılama faaliyetlerinin yargılama kurallarına uygun şekilde yapılmasını da amaçlar.Bkz.: Yurtcan, Şerh, s. 31-32.

(17)

bugünkü safhayı vurgulamak için kullandığımız maddi gerçeğin araştırılması gayesi mutlak değildir ve her ne pahasına olursa olsun korunması gereken yüksek menfaatlerin varlığı dolayısı ile bugünkü muhakame hukukunda üç hedefe birlikte varılmaya çalışılmalıdır. Bahsedilen üç hedef ise; maddi gerçeğin araştırılması, insanlık onuruna saygı gösterilmesi ve masumların cezalandırılma riskinin azaltılmasıdır.13

Diğer bir görüşe göre maddi gerçeğe ulaşmak, ceza muhakemesinin tek amacı değildir. Adil yargılamanın gerektirdiği birçok başka amaç da söz konusudur. Bunlar, şüphelinin ve sanığın haklarının korunarak yargılamanın yapılması, bireysel hak arama fillerinin önlenmesi, kamusal barışın sağlanması ve verilen kararların infaz edilerek ceza hukukunun amaçlarının gerçekleştirilmesidir.14

Maddi gerçeği bulmak amacını kabul eden bir diğer görüş de, ceza muhakemesinin insan hakkı ihlaline yol açmadan maddi gerçeği bulmak, adaleti sağlamak ve hukuki barışı korumak şeklinde üç amacı olduğuna değinmektedir.15

Daha önce de belirttiğimiz gibi suçun işlenmesi ile bozulan kamu düzenini ve güvenliğini sağlama görevini yerine getirmek amacıyla yapılan yargılama faaliyetlerinin, bireylerin temel haklar ve özgürlüklerine dokunması nedeniyle sınırlarının ve koşullarının belirlenmesi de hukuk devletinin bir gereğidir. Yani ceza muhakemesinin amacı, maddi gerçeği her ne pahasına olursa olsun ortaya çıkarmak değildir.16 Bu hukuk devletinin bir gereğidir. Bu nedenle bireylerin temel hak ve

özgürlükleri hukuk kuralları çerçevesinde sınırlandırılabilir, muhakemeye ilişkin işlemler de bu çerçevede gerçekleştirilebilir. Diğer bir deyişle amacı maddi gerçeğe

13 Yenisey/Nuhoğlu, s. 70. 14 Ünver/Hakeri, s. 9-10.

15 Karakehya, Hakan, Ceza Muhakemesi Hukuku, 2. Baskı, Ankara 2016, s. 9.; Yenidünya/İçer, s. 4-5.

16 Ceza muhakemesinin amaçlarını maddi gerçeğe ulaşarak gerçekleştireceğine de değinen Eryılmaz, maddi gerçeği de şöyle tanımlamıştır; Ceza muhakemesi sürecinin işletilmesi sonucu varlığı öğrenilen bir suçun nasıl işlendiğinin ortaya çıkarılmasına ve failin kimliğinin belirlenmesine "maddi gerçek" adı verilir: Eryılmaz, CMH, s. 31.

(18)

ulaşmak olan ceza muhakemesi sürecinde17 bu amacı gerçekleştirmekle yükümlü

süjelerin, ceza muhakemesi faaliyetinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesinin sağlanabilmesi için somut durum ve koşullara göre başvurulabilen koruma tedbirleri başta olmak üzere muhakemeye ilişkin tüm faaliyetleri, bireylerin temel hak ve özgürlüklerinin sınırlandırılabilmesine dair hukuksal sınıra aykırı gerçekleştirmemesi, şüpheli ve sanık hakları olmak üzere temel hak ve özgürlüklere aykırı davranmaması gerekmektedir.

Ceza muhakemesinin amacını, maddi gerçeğe ulaşmak ve yapılan yargılama sonucunda yargılama konusu uyuşmazlığı çözüme kavuşturarak hüküm kurmak olarak belirtebiliriz ki bu da ceza muhakemesinin amacı ile şüphenin mutlak bir ilişkisi olduğunu ortaya koymaktadır. Bu bağlamda ceza muhakemesinin amacının suç işlendiği yönünde oluşan şüphenin yenilmesi olduğu söylenebilir.18

Ceza Muhakemesi Kanununda da görüldüğü üzere "şüphe" kavramı muhakeme sürecinin her aşamasında farklı isimler ve nitelikler ile karşımıza çıkmaktadır. Ceza muhakemesinde şüphe, soruşturmayı başlatmak ve kamu davasını açıp açmamaya karar vermekte olduğu gibi koruma tedbirlerine başvurmakta da önemli bir kriterdir. Ayrıca hükme gerekçe yapılan deliller ile şüphe yenilmeye ve olayın üzerindeki sis perdesi aranmaya çalışılırken olaya ilişkin şüphenin yenilememesi halinde, evrensel hukuk ilkesi haline gelmiş olan şüpheden sanık yararlanır ilkesinin işletilerek olayın gri kalan kısmı nedeniyle beraat hükmünün verilmesinde de şüphe kavramı karşımıza çıkmaktadır.19

C. Ceza Muhakemesinin İşleyişi

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 2. maddesine göre ceza muhakemesi "soruşturma" ve "kovuşturma" olmak üzere 2 evreden oluşmaktadır. Soruşturma evresi, kanuna göre yetkili mercilerce suç şüphesinin öğrenilmesinden

17 Şahin, Cumhur, Ceza Muhakemesinde İspat, Ankara 2001, s. 19; Benzer şekilde Gültekin ise:

"Ceza muhakemesinin varlık sebebi suç şüphesidir."demiştir. Bkz.: Gültekin, Özkan, Öğretide ve Uygulamada İddianame ve İddianamenin İadesi, Ankara 2011, s. 118.

18 Cin ise ceza muhakemesini;" Ceza Yargılaması faaliyetinin suç şüphesini bertaraf etme süreci " olarak tanımlamıştır.Bkz.:Cin, s. 25.

(19)

iddianamenin kabulüne kadar geçen evreye; kovuşturma evresi ise, iddianamenin kabulüyle başlayıp, hükmün kesinleşmesine kadar geçen evreye denilir. (CMK m. 2 ) Soruşturma evresi, kanunun da açıkça belirttiği üzere suçun işlenmesi anından değil suç şüphesinin öğrenilmesi anından başlamaktadır. Bu aşamada henüz bir suçun işlendiğinden değil ancak bir suç iddiasının varlığından söz edilebilir.20 İhbar, şikayet

veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir halin öğrenilmesi ile başlayan soruşturma evresinde, Cumhuriyet savcısı kamu davası açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere işin gerçeğini araştırmak üzere işlemlere girişecektir. (CMK m. 160/1)

Ceza muhakemesinin yapılanmasının tarihsel gelişiminde, ilk önce oluştuğu görülen kovuşturma evresine ( son soruşturma/ davanın görülmesi), mahkemelerin iş yükünün zamanla artması nedeniyle iddiaların bir hakim tarafından araştırılmasından sonra kovuşturmaya geçilmesi ihtiyacı nedeniyle, bir hakim tarafından gerçekleştirilen soruşturma aşamasının eklendiği görülmektedir. Bunun da iş yükünü azaltmaya yeterli olmadığı anlaşılınca, ayrı bir muhakeme sujesi tarafından araştırmanın yapıldığı evre olarak soruşturma evresinin ortaya çıktığı, böylece muhakeme şemasının davanın hazırlanması ve davanın görülmesi olarak temel iki evreye ulaştığı görülmektedir.21 Hukuk sistemimizde, gereksiz yere dava açılmasını

önlemek, kovuşturmanın çabuk ve sağlıklı şekilde yapılabilmesini sağlamak amacıyla dava açılmadan önce hazırlık yapılmasına gerek vardır.22 İşte bu nedenle

soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına alacaktır. (CMK m. 160/2) Böylelikle soruşturma evresinin sonunda toplanan deliller suçun işlendiği hususunda yeterli şüpheyi oluşturuyorsa Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyecektir. (CMK m.170/2)23

20 Şahin, Cumhur, Ceza Muhakemesi Kanunu Gazi Şerhi, 1. Baskı, Ankara 2005, s. 89. 21 Centel/Zafer, Muhakeme, s. 17.

22 Toroslu/Feyzioğlu, s. 264.

23 Şahine göre, soruşturma evresinde ulaşılabilen bütün deliller toplanacak, suçu oluşturan olaylar bu delillerle tek tek bağlantı kurularak açıklanacaktır: Şahin, Şerh, s. 522.

(20)

İddianamenin düzenlenmesinin ardından iddianamenin değerlendirilmesi safhası karşımıza çıkmaktadır. CMK'nın 2. maddesine göre iddianamenin değerlendirilmesi süreci soruşturma evresinde yer almaktadır. Hükümde, iddianamenin kabulüne kadar soruşturma evresinin devam ettiği açıkça belirtilmiştir. Doktrinde ise yasaya göre soruşturma evresinde yer alan iddianamenin değerlendirilmesi (ara muhakeme) ve kovuşturma evresinde yer alan kanun yolları muhakemesini, ayrı bir evre olarak kabul etme eğilimi de bulunmaktadır.24 CMK'nın

170/2 maddesinde yer alan soruşturma evresinin sonunda toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturması halinde Cumhuriyet savcısının iddianame düzenleyeceği yönündeki hükmü karşısında, iddianamenin hazırlanmasının soruşturma evresinin son işlemi olduğunu savunan bu görüş, CMK’nın 175/1 maddesine dayanarak iddianamenin kabulü ile kovuşturma evresinin başladığını belirtilmektedir. Bu nedenle, iddianamenin değerlendirilmesi sürecinin ne soruşturma aşamasına ne de kovuşturma aşamasına dahil olduğunu savunmaktadır. Bu görüşe göre ceza muhakemesi soruşturma, ara muhakeme ve kovuşturma olmak üzere üç aşamalı olarak kabul etmelidir. Görüşü savunanlar, CMK’nın 2. maddesindeki soruşturmanın, suç şüphesinin öğrenilmesinden iddianamenin kabulüne kadar geçen evre olarak tanımlanması yönünden değerlendirmede bulunulduğunda, ancak soruşturma aşaması geniş anlamda düşünüldüğünde iddianamenin değerlendirilmesi aşamasının soruşturma evresine dahil olduğundan bahsedilebileceğini belirtmektedirler.25

İddianamenin değerlendirmesi sürecini bir ara muhakeme evresi olarak kabul eden bir diğer görüş ise, ilk görüşten farklı olarak, ceza muhakemesinin dört evre

24 Eryılmaz, CMH, s. 315.

25 Kahraman, Erkut Güçlü, "Yeterli Şüphe Kavramının İddianamenin İadesi Kurumu Bakımından Değerlendirilmesi",

http://www.google.com/url?sa=t&rct=j&q=&esrc=s&frm=1&source=web&cd=14&cad=rja&uact=8& ved=2ahUKEwjZ97fDoMrgAhWcXRUIHc6BAcI4ChAWMAN6BAgHEAI&url=http%3A%2F%2Fh ukuk.deu.edu.tr%2Fdosyalar%2Fdergiler%2Fdergimiz-16-1%2Ferkutguclukahraman.pdf&usg= AOvVaw3kYqQiqEUWHFnj-F5cLRNB , s. 142. ( E.T. 20.02.2019).; Gültekin, İddianame, s.293; Centel/Zafer, Muhakeme, s. 17-19; Benzer görüş için Bkz.;Özbek/Doğan/Bacaksız/Tepe, CMH, s. 38-39; Ünver/Hakeri, s. 79; Yenidünya/İçer, s. 8-9.;Öztürk/Tezcan/Erdem/Gezer/Kırıt/Alan Akcan/Özaydın/Tütüncü/Vıllemın Altınok/Tok, s. 40.; Ara muhakemenin ayrı bir evre olduğunu belirten yazarlar, yasada teknik anlamda soruşturmanın bir parçası olarak düzenlenmiş bulunması nedeniyle, bu süreci devre olarak nitelemenin yerinde olduğunu da belirtmiştir.bkz.: Centel/Zafer, Muhakeme, s. 17-19.

(21)

olarak incelemesi gerektiğini savunmaktadır. Bu görüşe göre ceza muhakemesi; 1)soruşturma evresi, 2)ara soruşturma evresi, 3) kovuşturma evresi ve 4) hükmün yerine getirilmesi evrelerinden oluşmaktadır. Ara soruşturma evresi olarak belirtilen ikinci evre ise, iddianamenin düzenlenmesi ile başlayıp, iddianamenin kabulü veya iadesi ile son bulmaktadır.26

Bizim de katıldığımız diğer bir görüş ise, soruşturma evresinin iddianamenin kabulüne kadar geçen evreyi ifade ettiğini, iddianamenin mahkemeye verilmesi ile bunun mahkeme tarafından kabulü arasındaki aşamanın soruşturma evresi içinde tanımlandığını ve bu aşamayı bir ara muhakeme evresi olarak nitelemenin, kanunun düzenleme biçimine uygun düşmeyeceğini açıkça söylemektedir.27 Bu görüş,

kanunun sistematiğiyle de desteklenebilir. Çünkü iddianamenin iadesi soruşturma evresi başlığını taşıyan CMK’nın ikinci kitabında düzenlenmiştir.28 İddianame

mahkemeye verildikten sonra da halen soruşturma evresi devam etmekte, on beş gün süreyle yine soruşturma evresi sürmekte, bu süre içinde mahkemeye soruşturma evresi içinde adeta geçici bir değerlendirme yetkisi verilmektedir.29 Yasanın açık

düzenlemesi karşısında iddianamenin değerlendirilmesi aşamasının soruşturma evresine dahil olduğunun kabulü gerekir. Nitekim 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile hukuk sistemimizde yerini alan iddianamenin iadesi kurumu ile, soruşturma evresinin gerekli titizlikle yapılmasının ardından Cumhuriyet savcısının dava açmaya yeterli şüphenin bulunduğu kanısına varması üzerine hazırladığı iddianame, mahkeme tarafından yasada belirtilen hususları içermemesi halinde iade edebilecek ve bu durumda Cumhuriyet savcısı soruşturma işlemlerine devam edecektir. Yani henüz soruşturma evresi bitmemiş durumdadır ve mahkemenin iddianameyi kabulüne kadar soruşturma evresinin devam ettiğinin kabulü yerinde olacaktır.

26 Yenisey/Nuhoğlu, s. 546.

27 Şahin,Cumhur, CMH, s. 32-33; Benzer görüş için bkz.:Eryılmaz, CMH, s. 315; Toroslu/Feyzioğlu, s. 282; Cin, s. 15.;Karakurt ,Ahu, “Türk Ceza Muhakemesi Hukukunda İddianamenin İadesi”, http://portal.ubap.org.tr/App_Themes/Dergi/2009-82-513.pdf, s. 8. (E.T.10.05.2019).

28 Karakurt, s. 8. 29 Şahin, Şerh, s. 492.

(22)

Kovuşturma evresi ise, iddianamenin kabulüyle başlayıp hükmün kesinleşmesine kadar geçen evredir. Görüldüğü üzere ilk derece ve istinaf yargılaması ile temyiz incelemesi kovuşturma aşamasına dahil kabul edilmektedir. Bu bağlamda dar anlamda kovuşturma, eski kanun sistemindeki son soruşturmaya karşılık gelecek şekilde ilk derece mahkemesindeki yargılama aşamasını ifade ederken, geniş anlamda kovuşturma ise bunun yanı sıra olağan kanun yollarını da kapsayacak şekilde anlaşılmalıdır.30

II. CEZA MUHAKEMESİ İLE ŞÜPHE KAVRAMININ İLİŞKİSİ

Ceza muhakemesinde şüphe, ceza muhakemesinin en önemli kavramlarından biridir. Zira ceza muhakemesine yön veren ve ceza muhakemesi sürecini yürüten kavram şüphedir. Öyle ki ceza muhakemesi boyunca yenilmeye çalışılan şüphe yargılamanın sonunda tam anlamıyla ortadan kalkmamış ise, şüphe veya şüpheye eşlik eden varsayımlara dayanarak mahkumiyet kararı verilemeyecektir.31 Suçun

işlenmesiyle bozulan kamu düzeninin yeniden tesisi amacı ile başlayan ceza muhakemesi, suç işlendiği yönündeki suç şüphesinin ortaya çıkması ile başlayıp, hakkında suç isnat edilen kişi yönünden vicdani kanaate varılarak verilen kararın kesinleşmesi ile son bulacaktır. Bu nedenle ceza muhakemesi sürecinin en önemli kısmı, mukakeme makamlarınca ortaya konulan iddia ve savunmalar ile yapılan yargılama neticesinde şüphenin yenilip yenilememesidir. Zira ceza muhakemesi, başlangıçtaki şüpheyi yok etmeyi ve maddi gerçeğe ulaşmayı amaçlamaktadır. Ceza muhakemesini başlatan şüphe ve vicdani kanaatin birbiri ile bağlantısı önemlidir. Tezimizin bu kısımda şüphe ve vicdani kanaat hakkında kısaca açıklama yapılmakla yetinilecek, bu kavramlar sonraki bölümlerde detaylı olarak anlatılacaktır.

Şüphe, ceza muhakemesi sürecinin başlatılabilmesi ve devamı için bulunması gereken temel bir olgu olup, kişileri soruşturma organlarının keyfi, gelişigüzel ve ayrımcı işlemlerinden korumak için hukuk sistemimizce öngörülen ilk süzgeçtir.32

Vicdani kanaat ise, maddi uyuşmazlığı çözmeye yetkili makamın, soruşturmada,

30 Şahin,Cumhur, CMH, s. 34-35. 31 Eryılmaz, CMH, s. 104. 32 Eryılmaz, CMH, s. 43.

(23)

muhakeme faaliyeti sonucunda aklında rehber yaparak ve hukukun koyduğu usul ve esaslar içerisinde kalan, maddi olayın oluş biçimine dair ulaştığı, kendi açısından şüpheye yer vermeyen bir kanaattir.33 Diğer bir deyişle vicdani kanaat, maddi

gerçeğe uygun olduğu yönünde şüpheden arınmış bir sonuçtur.34

Ceza muhakemesi hukukumuzdaki bu iki kavrama ilişkin olarak, ceza mahkemelerinin şüpheyi yenme yükümlülüğü ve vicdani kanaat oluşturmasının hukukumuzdaki asıl dayanağının AİHS’nin 6/2 maddesi ile Anayasamızın 36/1 ve 38/4 maddesinde düzenlenmiş olan suçsuzluk karinesi olduğunu söyleyebiliriz. AİHS'nin 6/2. maddesinde: "Bir suç ile itham edilen herkes, suçluluğu yasal olarak sabit oluncaya kadar masum sayılır" şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir. Anayasanın 38/4 maddesinde: “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.” hükmü ile suçsuzluk karinesi bir temel hak olarak düzenlenmiştir. Anayasanın 36/1 maddesinde ise; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” denilerek açık bir şekilde adil yargılanma hakkına yer verilmiştir.

Ceza mahkemelerinin şüpheyi yenme yükümlülüğü ve vicdani kanaat oluşturmasının hukukumuzdaki diğer bir dayanağı olarak ise, Anayasanın 138/1 ile CMK'nin 217. maddeleri gösterilebilir. Anayasanın 138/1. maddesinde “ Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler.” şeklinde vicdani kanaatin düzenlendiği görülmektedir. CMK'nin 217/1. maddesine göre “Hakim, kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış delillere dayandırabilir. Bu deliller hakimin vicdani kanaatiyle serbestçe takdir edilir.” Yani mahkemece muhakeme sürecindeki iddia ve savunma dinlenerek ve gerektiğinde araştırma yaparak bunların doğruluğu belirlenmeye çalışılacak, sonuç olarak kurulan hükümde bir sentez yaparak iddianın

33Feyzioğlu, Metin, Ceza Muhakemesinde Vicdani Kanaat, 2. Baskı, İstanbul 2015, s. 172.

34 Yavuz, Mehmet, "Ceza Muhakemesinde İspat Sorunu", http://www.google.com/url?sa=t&rct= j&q=&esrc=s&frm=1&source=web&cd=46&cad=rja&uact=8&ved=2ahUKEwjVw8iXocrgAhXHVB UIHWMMDos4KBAWMAV6BAgFEAI&url=http%3A%2F%2Fwww.acarindex.com%2Fdosyalar%2 Fmakale%2Facarindex-1423934889.pdf&usg=AOvVaw3JoxI04stc0vQ5U559f0TD, s. 167. (E.T. 01.03.2019).

(24)

mı savunmanın mı gerçeğe uygun olduğuna karar verecektir.35 İşte tam bu nokta

iddianın doğruluğu konusunda tam bir kanıya ulaşılamadığında, yani suç işlediği iddia edilen kişinin suç işleyip işlemediği hususunda yenilmeye çalışılan şüphe yenilemediğinde, şüpheden sanık yararlanacak ve sanığın beraatına karar verilecektir. Şüpheden sanık yararlanır ilkesi ile bağlantılı olarak şüpheyi yenme zorunluluğu nedeniyle ceza yargılamasında mahkeme, olaya ilişkin şüphesini yenerek vicdani kanaatini oluşturacaktır.

Kanunda tanımlanan herhangi bir suçun işlendiği şüphesinin öğrenilmesi ile başlayan, bu şüphenin yenilmesi ile varılan vicdani kanaat sonucunda verilen hükmün kesinleşmesine kadar devam eden ceza muhakemesi süreci boyunca devam eden faaliyetler ile şüphe kavramı da yakından ilgilidir. CMK’nın 2. maddesindeki hükme göre yetkili mercilerce suç şüphesinin öğrenilmesi ile soruşturma evresi başlayacaktır. Suç işlendiğine ilişkin mevcut şüphenin deliller aracılığı ile kuvvetlendirilmesi, delillerin toplanması ve korunması için başvurulacak işlemlerde, özelllikle de başvurulacak olan koruma tedbirlerinde, şüphe kavramı karşımıza sıklıkla çıkmaktadır. Örneğin; tutuklama koruma tedbiri için kuvvetli suç şüphesinin bulunması aranacaktır. Soruşturma evresi sonunda toplanan delillerin, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturması halinde Cumhuriyet savcısı tarafından düzenlenecek iddianame ile, suç işlediği düşünülen şüpheli hakkında suç isnadında bulunularak, kovuşturma evresine geçilmesi sağlanacaktır.

Sonuç olarak, ceza muhakemesi sürecinin başlangıcı olan soruşturmaya başlanılması ve soruşturma işlemlerinde, delillerin elde edilmesi ve korunması sürecinde ve bu süreçte başvurulan koruma tedbirlerinde, kamu davasının açılması ve kovuşturma sürecinde ispat ve vicdani kanaatin oluşmasında, kısacası ceza muhakemesinin başlangıcından sonuna kadar şüphe kavramının karşımıza çıktığı görülmektedir.

(25)

III. CEZA MUHAKEMESİNDE ŞÜPHENİN ÖNEMİ

Sosyal bir varlık olarak insan, içinde bulunduğu toplumun belirlemiş olduğu belirli kurallar çerçevesinde yaşamaktadır. Tarih boyunca da toplum düzeninin sağlanması amacıyla toplum tarafından kabul görmeyen davranışlar cezalandırılmıştır. İşte genel olarak toplumda “yasaklanan” ve “cezalandırılan” davranışlar, zamanla hukuk kurallarına dönüşerek “suç” ve “ceza” kavramlarını ortaya çıkarmıştır. Ceza muhakemesi hukuku ise, başta Türk Ceza Kanunu olmak üzere kanunlar tarafından suç olarak kabul edilen bir eylemin işlenip işlenmediğini, işlenmiş ise eylemin kim veya kimler tarafından nasıl işlendiğini belirleyerek, söz konusu eylemi yapan hakkında yapılacak faaliyetler sonucunda uygulanacak cezayı belirleyen kurallar sistemidir.

Hukuk kuralları tarafından yasaklanan bir eylemin yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise kim tarafından yapıldığına ilişkin tereddüdün giderilmesine ilişkin bir dizi faaliyetten oluşan ceza muhakemesi, “soruşturma” ve “kovuşturma” olmak üzere iki evreden oluşur.36 Ceza muhakemesindeki soruşturma ve kovuşturma evrelerinin

ayrımının temeli “şüphe”dir.

Ceza muhakemesinde soruşturma, failin suç teşkil eden bir hareketi yapıp yapmadığı konusunda “şüphe” ile başlamakta37, bu şüphe kuvvetlenirse muhakeme

devam etmekte, şüphenin yerine belirlilik ve kesinlik geldiğinde ise muhakeme sona ermektedir. Demek oluyor ki, hukuk devleti ilkesi esasları çerçevesinde yapılan bir ceza muhakemesinde en azından belirti düzeyinde olayı ispata yarayan delil olmadan şüpheden söz edilemez. O halde belirti düzeyinde delil olmadan ceza muhakemesinin çarkları dönmeye başlamaz; hiç bir ceza muhakeme hukuku işlemi yapılamaz. Çünkü bir ceza muhakemesi yapılmasının ve böyle bir ceza muhakemesinin varlık sebebi “suç şüphesi”dir.38 Diğer bir deyişle ceza yargılamasının temeli, kesinliğin söz

36 Bu hususta ögretideki farklı görüşlere daha sonraki bölümlerde yer verilmiştir.

37 Gökçen, Ahmet, Ceza Muhakemesi Hukukunda Basit Elkoyma ve Postada Elkoyma, 1. Baskı,

Ankara 1994, s. 66 ; Centel/Zafer, Muhakeme, s. 90.; Şahin, Cumhur, Sanığın Kolluk Tarafından Sorgulanması, Ankara 1994, s. 28.

38 Öztürk/Tezcan/Erdem/Gezer/Kırıt/Alan Akcan/Özaydın/Tütüncü/Vıllemın Altınok/Tok, s. 436; Centel/Zafer, Muhakeme, s. 91.

(26)

konusu olmaması veya belirsizlik olarak tanımlayabileceğimiz şüphenin yenilmesi ve gerçeğe ulaşılması amacına dayanır.39

Maddi gerçeğe ulaşma amacında olan ceza muhakemesi açısından, şüphenin varlığı veya yokluğu ve kuvvet derecesi büyük önem taşımaktadır.40 CMK’nın 2.

maddesine göre bir kişiye şüpheli sıfatı verilebilmesi için dahi şüphe gerekmektedir. Bu maddede yapılan tanıma göre “soruşturma evresinde, suç şüphesi altında bulunan kişi”ye şüpheli denilmektedir. Yani bir kişinin cezalandırılabilir bir fiil işlediğine dayanan şüphe, her suçlamanın bağlantı noktasını oluşturur. Böyle bir şüphe, öncelikle ceza kovuşturma organlarının ilerlemesi ve bununla bağlantılı tedbirleri belirli istikamete yöneltmesi için vesiledir ki, burada muhakeme sujelerinin yapacağı faaliyetlerin kapsamı da muhtemel şüphenin yoğunluğuna göre belirlenecektir.41

Ceza muhakemesi hukukunda hakkında suç şüphesi ile adli işlem yapılan kişilerin statüsüne ilişkin ayrımının temeli de “şüphe”dir. Yürürlükteki kanunun kaynağını oluşturan Alman Kanununda suç işlediği sanılan kişi üzerindeki şüphenin kuvvet derecesine göre, değişik terimler kullanılmaktadır. Sanı (zehap) derecesindeki şüphe, basit şüphe olarak kabul edilmekte, şüphe somut fiili olgularla desteklenirse kişi “şüpheli” statüsüne sokulmaktadır.42 Basit şüphe kuvvetli şüphe ayrımının, insan

hakları açısından taşıdığı önem dikkate alınarak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesine ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin içtihadı da değerlendirilmek suretiyle, hakkında soruşturma yapılan kişi “şüpheli” olarak nitelendirilmiştir.43 Diğer bir bakış açısıyla ceza muhakemesinde soruşturma

evresinde hakkında suç şüphesi ile adli işlem yapılan kişilere “şüpheli”, kamu davasının açılmasından ve iddianamenin kabulüne karar verilmesinden sonra ise

39 Yurtcan, Şerh, s. 333.

40 Yenisey, Feridun, Uygulanan ve Olması Gereken Ceza Muhakemesi Hukuku Hazırlık Soruşturması ve Polis, İstanbul 1987, s. 42.

41 Demirbaş Timur, “Soruşturma Evresinde Şüphelinin İfadesinin alınması ve Müdafilik”, http://jurix.com.tr/article/2819 , s. 2. ( E.T. 16.05.2019).

42 Yalvaç, Gürsel, Ceza ve Yargılama Hukukuna İlişkin Temel Kanunlar, 6. Baskı, Ankara 2010, s.

731.

43 TBMM, 22.Dönem, 3. Yasama Yılı, 698 Sıra Sayısı, https://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/ donem22/yil01/ss698m.htm , s. 14. ( E.T. 01.05.2019).

(27)

“sanık” denilmesi kabul edilmiştir.44 Burada şüphelilik ve sanıklık ayrımı, şüphenin

derecesine ve yoğunluğuna göre değil, ceza muhakemesi evresine göre yapılmıştır.45

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun sistematiğine bakıldığında, “şüphe” ve “şüphenin derecesinin” ceza muhakemesinin tamamında önemli olduğu görülecektir. Daha sonraki bölümlerde daha detaylı şekilde açıklanacağı üzere, şüphe kavramının iddianamenin düzenlenmesinde olduğu gibi, kamu davasının açılmasının ertelenmesi, kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair kararın verilmesi, önödeme, uzlaştırma gibi birçok işlemde de karşımıza çıktığını belirtmek isteriz.

Suç işlendiği şüphesi ile başlayan soruşturma evresi, şüphenin yeterli yoğunluğa ulaşması sonucu düzenlenen iddianame ile son bulurken, kovuşturma evresi ise söz konusu şüphenin yenilmesi ile son bulmaktadır. Ayrıca söz konusu evrelerde temel hak ve özgürlükler ile yakından ilgili olan koruma tedbirlerine başvurulurken de şüphe ve şüphenin derecesinin ön planda olduğu görülmektedir. Bir suç şüphesi ile ilgili olarak uygulanan bu tedbirlere başvurulabilmesi için, her tedbir açısından kanunda öngörülen derecede suç şüphesinin varlığı gerekmektedir.46

CMK’da düzenlenen koruma tedbirleri adli niteliktedir. Başka ifade ile bir suç şüphesi ile ilgili olarak uygulanacak tedbirlerdir.47 Nitekim kanunumuz tutuklama,

arama gibi koruma tedbirlerinde “şüphe”, “emare”, ”şüphe sebebi” vb. şekilde şüpheyi aramıştır. Kanunun düzenlenmesinde, farklı koruma tedbirleri için farklı derecede şüphe arandığı görülmektedir.48 Şüphe ve şüphenin derecelerini açıklamaya

44 Tamöz, Mehmet/Kocabey, Hüseyin, Türk Hukukunda Telekomünikasyon Yoluyla Yapılan Önleme ve Adli Amaçlı İletişimin Denetlenmesi, Gizli Soruşturmacı Görevlendirilmesi, Teknik Araçlarla İzleme, Ankara 2009, s. 48.

45 Şahin,Cumhur, CMH, s. 31. 46 Ünver/Hakeri, s. 303.

47 Ünver/Hakeri, s. 302; Koruma tedbirlerinin ortak özellikleri arasında”şüphenin belli bir yoğunlukta olması” da bulunmaktadır. Bkz.: Öztürk, Bahri/Eker Kazancı, Behiye/Soyer Güleç, Sesim, Ceza Muhakemesi Hukukunda Koruma Tedbirleri, Son Değişikliklerle Güncellenmiş ve Gözden Geçirilmiş 2. Baskı, Ankara 2017, s. 24.

48 Koruma tedbirlenine ilişkin düzenlemelerde, genel olarak “şüphe”kavramına yer verilmiş olmakla birlikte, şüphe kavramına yer verilmeyen düzenlemeler de bulunmaktadır. ( Örneğin yakalama koruma tedbiri) Bu şekilde şüphe kavramına yer verilmeyen koruma tedbirlerine ilişkin olarak, bu tedbirlere başvurulabilmesi için şüphenin aranıp aranmayacağı ve aranacak ise şüphenin derecesinin ne olması gerektiği yönünde, doktrindeki görüşlere daha sonraki bölümlerde yer verilecektir.

(28)

geçmeden önce, şüphe kavramıyla yakından ilgili olan söz konusu koruma tedbirlerine ilişkin kısa bir açıklama yapmakta fayda görmekteyiz.

Koruma tedbirlerinin ön şartlarından şüphenin belli bir yoğunlukta olması, orantılılık, yasayla düzenlenmiş olma ve gecikmede tehlike bulunması şartlarının yanı sıra görünüşte haklılık da bulunmalıdır. Görünüşte bir koruma tedbirine başvurulması bakımından bir haklılığın gerçekten varolduğu hususunda kuvvetli bir ihtimalin mevcut bulunmasıdır. Görünüşte haklılığın mevcudiyetinde kesinlik aranmamakla birlikte, mevcut olma ihtimalinin bulunması ve ilk bakışta haklılık gerekli ve yeterlidir.49 Diğer bir deyişle koruma tedbirlerine başvurmanın haklı olup

olmadığı tam olarak ancak muhakeme sonunda ortaya çıkacağından, koruma tedbirlerine başvurulurken kesin bir haklılık aranmayacaktır.50 Koruma tedbirlerine

yargılama sırasında başvurulmasının bir zorunluluğun gereği olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle yargılama sırasında koruma tedbirlerine başvurmanın en azından ilk bakışta haklı olması, incelendiğinde görünüşte haklı olduğu sonucuna varılması aranır. Görünüşte haklılık, koruma tedbirlerine başvuru yönünden, çoğu zaman hazırlık soruşturmasında “şüphe sebebi” teşkil eden olaylardır.51 Koruma

tedbirleri, bir tehlike tedbiri türü olduğundan, ancak bir hakkın tehlikede olduğunu gösteren olaylar mevcut olduğunda uygulanabilmektedir. Hakkın bulunup bulunmadığının araştırılması da zaman alacağı için görünüşte haklılık ile yani tedbire müracaat için soruşturma veya kovuşturma konusu suçun işlendiğine ve tedbire müracaat edilmesinde yarar bulunduğuna ilişkin belirli derecede bir şüphenin

49 Cihan, Erol/Yenisey, Feridun, Ceza Muhakemesi Hukuku, 2. Baskı, İstanbul 1997, s. 203; Şahin, Cumhur, CMH, s. 275; Kunter, Nurullah/Yenisey, Feridun/Nuhoğlu, Ayşe, Muhakeme Hukuku Dalı Olarak Ceza Muhakemesi Hukuku (İkinci Kitap) Hüküm Verme Görevi ve Ceza Muhakemesinin Yapısı, 17. Bası, İstanbul 2010, s. 92; Yurtcan, Erdener, Ceza Yargılaması Hukuku, Bilinkişilik Kanunun CMK Sonbahar 2016 Değişikliklerini İçeren Aralık 2016 Tarihi İtibariyla Güncellenmiş 14. Baskı, Ankara 2017, s. 338-339; Tosun, Öztekin, Türk Suç Muhakemesi Hukuku Dersleri, Genel Kısım, C. 1, 4. Bası, İstanbul 1984, s. 824; Centel, Nur, Ceza Muhakemesi Hukukunda Tutuklama ve Yakalama, İstanbul 1992, s. 9; Özbek/Doğan/Bacaksız/Tepe, CMH, s. 254 ; Özbek, Veli Özer, Ceza Muhakemesi Hukukunda Koruma Tedbiri Olarak Arama, Ankara 1999, s. 21.

50 Kesin haklılık arandığı takdirde, muhakeme bitmeden hiç bir koruma tedbirine başvuralamayacağından, bir ihtimalden hareketle görünüşte haklılık ile yetinme zorunluluğu bulunmaktadır. Bkz.: Şahin,Cumhur, CMH, s. 275.

51 Şahin, İlyas, Türk Ceza Yargılama Hukukunda Yakalama ve Gözaltına Alma, 2. baskı, Ankara 2004, s. 46.; Cihan/Yenisey, s. 203.

(29)

bulunması aranmaktadır.52 CMK’da da görünüşte haklılığın bulunup bulunmadığını

her bir koruma tedbiri için sebepler ve şartlar öngörmek suretiyle tayin etmiştir. Bu noktada özellikle suç şüphesinin varlığı ve yoğunluğu önem kazanmakta, şüphenin yanında ayrıca her bir koruma tedbiri için ayrı şartlar aranabilmektedir. Yani bütün bu şartlar ve kanunun aradığı şüphe derecesinin varlığına uygun hareket edildiği takdirde, görünüşte haklılık gerçekleşmiş olacaktır.53

Koruma tedbirleri ile şüphenin ilişkisine ilişkin olarak Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 16/05/2019 tarih ve 2016/1015 esas 2019/434 karar sayılı kararında koruma tedbirleriyle çoğu zaman henüz gerçekten bir suçun işlenip işlenmediği ya da işleme muhatap olan şüpheli tarafından işlendiği yargı kararı ile sabit olmadığı halde, gecikmesinde sakınca bulunmasından dolayı görünüşte haklılıkla yetinilerek gerek şüphelinin gerekse şüpheli statüsünde olmayan üçüncü kişilerin temel hak ve özgürlüklerine müdahale edildiğini, bu nedenle koruma tedbirlerine ölçülü bir şekilde, görünüşte haklı olan ve gecikmesinde sakınca ya da tehlike bulunan hallerde başvurulması gerektiği vurgulanmıştır. Ayrıca kararda arama koruma tedbirine ilişkin olarak, tedbirin ön şartlarından olan görünüşte haklılığa göre, arama tedbirine ancak bir hakkın tehlikede olduğunu gösteren olaylar mevcut olduğu takdirde başvurulabileceği belirtilmiştir. Hakkın bulunup bulunmadığının araştırılması zaman alacağından ve tehlike gecikmeye müsaade etmediğinden haklı görünüşle yetinilmek zorunludur. Ancak buradaki şüpheyi destekleyen emarelerin var olması ve belirtilen konularda şüphenin somut olgulara dayanması şarttır. Başka bir anlatımla, arama sonunda belirli bir şeyin bulunacağını veya belirli bir kişinin yakalanacağını öngörmeyi gerektiren somut olgular mevcut olmalıdır. Örneğin; meydana gelen bir hırsızlık olayının soruşturması sırasında; olay öncesinde benzer şekilde hırsızlık yaptığı söylenen kişilerin soruşturma konusu olaya karıştıklarına, evlerinde bu suçun delillerinin bulunduğuna dair somut bir olgu yoktur ve bunlara yönelik şüphe, makul şüphe olarak kabul edilemeyecektir.54 Yani kararda da açıklandığı üzere "olgu" ve

"sebep" kavramlarının, soyut değil somut durumların varlığını ifade ettiğini ve ortaya

52 Yaşar, Osman, Yeni İçtihatlarla Uygulamalı ve Yorumlu Ceza Muhakemesi Kanunu, Cilt 1, Güncellenmiş 8. Baskı, Ankara 2018, s. 839.

53 Şahin,Cumhur, CMH, s. 275.

(30)

gerekçeleriyle konulması gerektiği açıktır. Bir koruma tedbirinde gerekli olan suç şüphesinin bulunduğunun söylenmesi için, bunun varlığını ortaya koyan olguların ve sebeplerin de açıklanmasının gerekmektedir.

Görüldüğü üzere şüphe kavramı, ceza muhakemesi sürecinin başlatılabilmesi ve devamı için bulunması gereken, kişileri muhakeme organlarının keyfi ve gelişigüzel işlemlerinden korumak için hukuk sistemimizce öngörülen ilk süzgeç olarak karşımıza çıkmaktadır.55 Soruşturma ve kovuşturma organlarını verdikleri

birçok kararda ve başvurulan koruma tedbirlerinde önemli rol oynamaktadır. Bu nedenle şüphe kavramının ceza muhakemesi sistemindeki her hangi bir kavram olarak görülmemesi gerekmektedir. Benzer olaylarda benzer nitelikte kararlar çıkması, kişilerin hangi durumlarda hangi koruma tedbiri ile karşılaşılabileceklerinin ortaya konulması ve kişiler arasındaki adaletin de sağlanması için, şüphe kavramının tam olarak anlaşılması gerekmektedir.

IV. CEZA MUHAKEMESİNDE ŞÜPHE A. Kavram ve Tanımı

Şüphe kavramı sözlükte; "Kuşku, kuruntu”56 olarak tanımlanmıştır. Şüphe,

belleğin çeşitli alternatifler arasında seçme yapma konusunda tereddüt etmesi, hangisinin doğru olduğunu kestirememesi, bir şeyin olup olmadığı hakkında tereddüte düşme şeklinde de tanımlanmaktadır.57 Aynı şekilde kuşku, zan, san, zihnin

bir konuda kesin bir sonuca varamayıp duraksaması58; aklın, bir önermenin, bir

iddianın, varsayımın, delilin gerçek olup olmadığı arasında inanmak yada

55 Eryılmaz, CMH, s. 43; Bu bölümde ceza muhakemesinde şüphenin önemine ilişkin açıklamalarda kısaca değindiğimiz konular, aşağıdaki bölümlerde detaylı şekilde anlatılacaktır.

56 Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlük, 10. Baskı, Ankara 2005, s. 1875.

57 Develioğlu Ferit, Osmanlıca Türkçe Ansiklopedik Lugat, 24. Baskı, İstanbul 2007, s. 1157.

58 Yılmaz, Ejder, (Öğrenciler İçin) Hukuk Sözlüğü , Yenilenmiş 7. Baskı, Ankara 2017, s. 726;

İpekçioğlu, Aksoy Pervin, Yakalama ve Gözaltına Alma Koruma Tedbirleri, http://www.google.com/url?sa=t&rct=j&q=&esrc=s&frm=1&source=

web&cd=1&cad=rja&uact=8&ved=2ahUKEwjO1NTM25_iAhUNEpoKHcNSA2IQFjAAegQIBRAC &url=http%3A%2F%2Fhukuk.deu.edu.tr%2Fdosyalar%2Fdergiler%2Fdergimiz9ozel%2Fpaksoy.pdf &usg=AOvVaw0p TdiHF nndx FMLnIMYLKpz, s. 1235. ( E.T.16.05.2019).

(31)

inanmamak şeklinde gidip gelen tereddütlü hali59; belleğin çeşitli alternatifler

arasında seçim yapma konusunda tereddüt etmesi, seçeneklerden hangisinin doğru olduğunu kestirememek veya bir suçun işlenip işlenmediği konusunda tereddütte düşmedir.60 Diğer bir tanımla ceza muhakemesinde şüphe, soruşturmanın başında

yetkililerin delillere dayanan tahmininden ibaret iken, soruşturmanın daha sonraki evrelerinde ve kovuşturma evresinde, iddiayı destekleyen deliller ile savunmayı destekleyen delillerin yetkililere eşit değerde görünmesinden ve yetkililerin bu nedenle savunma veya iddia aleyhinde veya lehinde net bir kanıya varamamalarıdır.61

Şüphenin en genel tanımı ise, inanç ve inançsızlık arasında kalan ve öncelikle bir yargıdan veya hükümden önce hissedilen tereddütle ortaya çıkan duygudur.62

Yasada tanımı bulunmayan şüphenin öğretide farklı farklı tanımlandığı görülmektedir. Tez konumuz olan ceza muhakemesinde şüpheyi, doğruluğu delillerle ispat edilmeye muhtaç bir iddia veya tahmin olarak tanımlayan bir yazar,63

bu iddia veya tahminin ceza muhakamesi sürecinde araştırılacağına ve araştırmada mesafe kat edildikçe iddia veya tahminin yerini maddi gerçeğe bırakacağına, neticede işlenen bir suç tespit edilirse failin isnat edilen fiilden mahkum olacağına değinerek şüphe kavramının muhakeme sürecindeki yerini belirtecek şekilde açıklamıştır. Diğer bir yazar şüpheyi, zihnin çeşitli alternatifler arasında seçme yapma konusunda tereddüt etmesi, hangi seçeneğin doğru olduğunu kestirememesi hali olarak tanımlarken64, soruşturma ve kovuşturma makamlarının delillere ve

olgulara dayanan tahmini olarak belirtenler de bulunmaktadır.65 Şüpheyi, bir olguyla

ilgili gerçeğin ne olduğunu kestirememekten doğan kararsızlık, genellikle karar

59 Gültekin, Özkan, “Ceza Muhakemesi Hukukunda Şüphe Kavramı”, Terazi Hukuk Dergisi, Y. 5, S. 46, Haziran 2010, s. 127; Feyzioğlu ,Vicdani Kanaat, s. 307-308.

60 Centel/Zafer, Muhakeme, s. 90; Öztürk/Erdem/Özbek, s. 592.

61 Öztürk/Tezcan/Erdem/Gezer/Kırıt/Alan Akcan/Özaydın/Tütüncü/Vıllemın Altınok/Tok, s. 436; Kaymaz, Seydi, Ceza Muhakemesinde Telekomünikasyon Yoluyla Yapılan İletişimin Denetlenmesi, Yenilenmiş ve Gözden Geçirilmiş 4. Baskı, Ankara 2015, s. 223.

62 http://tr.wikipedia.org/wiki/%C5%9E%C3%BCphe, ( E.T. 11.04.2012). 63 Eryılmaz, CMH, s. 43.

64 Gökçen, s. 66; Çolak, Haluk/Taşkın, Mustafa, Ceza Muhakemesi Kanunu Şerhi, 2. Baskı, Ankara 2007, s. 112.

65 Parlar, Ali/Hatipoğlu, Muzaffer, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu Yorumu, C. 1 , 2. Baskı, Ankara 2008, s. 434; Centel/Zafer, Muhakeme, s. 90.

(32)

verme sürecini etkileyen ve karar verilmesi yada bir fikir sahibi olunması gereken bir konu veya olgu hakkında emin olamama durumu olarak tanımlamak da mümkündür.66

Başka bir yazar ise sözlüğe göre şüphenin, bir olguyla ilgili gerçeğin ne olduğunu kestirememekten doğan kararsızlık olduğunu belirtmiş, Webster'in genellikle karar verme sürecini etkileyen ve karar verilmesi ya da bir fikir sahibi olunması gereken bir konu/olgu hakkında emin olamama durumu ve Black’in aklın, bir önermenin, teorinin veya ifadenin gerçek olup olmadığı konusunda inanmak ve inanmamak arasında gidip gelmesi olarak şüpheyi tanımladıklarına değinmiştir.67

Bizim de katıldığımız tanımlamayı ve açıklamayı yapan diğer bir yazara göre, bir kanıyı destekleyen nedenler ile karşıt kanıyı destekleyen nedenler eşit değerde ise veya bize eşit değerde görünmekteyse, bu nedenler arasında seçim yapamayıp arada kaldığımız halde, o hususta şüphenin söz konusu olduğu söylenebilir. Bu bağlamda ceza muhakemesi hukukundaki şüphe, soruşturmanın başında yetkililerin delillere dayanan bir tahmininden ibaret iken, soruşturmanın sonlarına doğru ve kovuşturma evresinde iddiayı destekleyen delillerle savunmayı destekleyen delillerin yetkililere eşit değerde görünmesinden ve bu yetkililerin bu yüzden savunma veya iddia lehinde veya aleyhinde net bir kanıya varamamalarından ibarettir.68

B. Niteliği

Ceza muhakemesi hukuku, suç ve suçlu kavramlarının yanı sıra bu sistemin işleyişi için önemli bir kavram olan “şüphe” ile şekillenmektedir. Zira ceza muhakemesi şüphenin ortaya çıkması ile başlayacak, soruşturma makamlarının yapacağı işlemler mevcut şüphe ile belirlenecektir. Bu belirleme yapılırken ise, şüphenin derecesi de önem taşıyacaktır. Başta Anayasamız olmak üzere yasalarda temel hak ve özgürlüklere müdahale niteliği taşıyan işlemlerden olan soruşturma

66 Şahinkaya, Yalçın, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi Kararlarında ve Türk Hukukunda Suçsuzluk Karinesi, Ankara 2008, s. 152.

67 Feyzioğlu, Vicdani Kanaat, s. 308; Eryılmaz ise şüpheyi,doğruluğu delille ispat edilmeye muhtaç bir iddia veya tahmin olarak tanımlamıştır: Eryılmaz, CMH, s. 43.

68 Öztürk/Tezcan/Erdem/Gezer/Kırıt/Alan Akcan/Özaydın/Tütüncü/Vıllemın Altınok/Tok, s. 436; Gökçen, s. 67; Kunter/Yenisey/Nuhoğlu, s. 8; Öztürk, Bahri, Ceza Muhakamesi Hukukunda Koğuşturma Mecburiyeti (Hazırlık Soruşturması), Ankara 1991, s. 52.

Referanslar

Benzer Belgeler

Wingspread tarafından yapılan sınıflamaya göre yüksek ve orta tip malformasyonlu anorektal malformasyon olgularının yaklaşık %60'ında bazı tip

Đnternetten alış-veriş yapmakla birlikte, interneti yoğun olarak kullanan tüketiciler bunun yanı sıra; “internette aldığı bir ürün hizmete göre,

Bu rağbet ve teveccühün sebebi, bu eserin, hakikati, meçhul kal­ mış bir devri, meçhul kalmış fakat bilinmesi hepimiz için faideli ve lâzım, on beş yirmi

Ömer Behiç (Ahmet Leventoğlu) ve karısı Nilgün (Arşen Gürzap), Tur­ gutlu'da mutlu bir yaşam sürmektedirler.. Ancak Ömer Behiç'in Tibbiye'den arkadaşı Bekir

Aııkaramn bir meydanında, yüksek bir kaidenin çok yukarı kal­ dırdığı bir at ve onun üstünde Anadolu halk mücadelesinin saikı ve kumandanı olan, M ustafa

• Sementasyon testleri sentetik çözelti ve orijinal çözelti üzerinde gerçekleştirilmiş olup, sentetik çözelti üzerinde sementasyon parametreleri (çinko tozu boyutu

Entegre demir çelik üretim tesisleri alt birimleri arasında yer alan kok fırınları yüksek fırınların ihtiyacı olan metalürjik kok kömürünü üretmek için

Buna karşın, medikal ya da cerrahi nedenli ilk yatışın ardından gerçekleşen cerrahi nedenli tekrar yatış önlenemez olarak değerlendirilmektedir (Medicare Payment