• Sonuç bulunamadı

1.3. KOBİ’lerin Ekonomideki Yeri ve Önemi

1.3.1. KOBİ’lerin Dünya Ekonomisindeki Yeri ve Önemi

Bu gün tüm ülkeler, KOBİ’lerin öneminin ve bunların ekonomik büyüme, sosyal birleşme, istihdam, bölgesel ve yerel kalkınmaya sağladığı katkıların farkındadırlar. KOBİ’lerin sahip olduğu bu önem tüm ülkelerde şu yaklaşımı ve değerlendirmeyi beraberinde getirmektedir; sağlam ve sağlıklı bir KOBİ yapısı ekonomik gelişmenin, politik istikrarın ve sosyal barışın vazgeçilmez şartı, en önemli güvencesi ve temel taşlarından biridir (Müftüoğlu, 1989:35).

Bağımsız olarak ayakta kalma ve başarma güdüsü ile yönetilen KOBİ’ler, bir ekonominin canlılığının barometresidirler ve o ekonomiyi kemikleşmekten ve çökmeden korurlar. Zira KOBİ’lerin ekonomide ürettikleri katma değer, istihdam ve ihracat gibi bilinen ve doğrudan ölçülebilen ekonomik yaraların yanında, bir ekonomiye sağladıkları en önemli katkılardan biri de o ekonominin tümüne kazandırdıkları “dinamizm” dir. KOBİ’lerin yapılarından kaynaklanan bu dinamizmleri ekonomiye de yansımaktadır. Dinamizm kavramı ile bütün şartlara uyum sağlayabilen veya ani değişikliklere ve etkilere karşı kendini konumlandırabilen, kendisini yenileyebilen bir mekanizma akla gelmektedir. Ekonomide bu dinamizmi küçük olmanın sağladığı avantajla KOBİ’ler gerçekleştirebilmektedirler. Zira pazarda meydana gelebilecek ani bir değişme ve talep değişikliğine cevap verme durumunda, büyük işletmelerin bu ani değişikliklere cevap vermesi hem zaman hem de maliyet bakımından pek mümkün olamamaktadır (Çatal, 2007:32).

İşletmelerin piyasa şartlarına uyum sağlama kabiliyeti olarak tanımlanan esneklikleri ile piyasayla sık ve kolay iletişim kurarak, tüketici tercihlerindeki değişmeleri hemen fark edip buna bağlı olarak gerekli üretim değişikliklerini kısa

sürede yapmaları mümkün olabilmektedir. KOBİ’lerin büyük işletmelere göre daha esnek bir yapıya sahip olduklarını söyleyebiliriz. Ayrıca KOBİ’ler yenilikleri daha kısa sürede ve daha az maliyetle gerçekleştirmektedirler. Çünkü KOBİ’ler genelde büyük işletmelere göre sınırlı bir pazarda ve tek bir malın üretimi üzerinde yoğunlaşmaktadırlar. Yani ürün çeşitlendirmesi yerine tek bir mal üzerinde uzmanlaşıp piyasa liderliğini ele geçirerek kar elde etmeyi düşünmektedirler. Tek bir ürün üzerinde ihtisaslaşmak işletmeye rekabet avantajı sağlayacak ve ürün geliştirme konusunda büyük işletmelere göre daha istekli olacaktır(Çatal, 2007:33).

KOBİ’ler büyük işletmelerin yapamadığı ya da yapmak istemedikleri yeni fikirlerin, ürünlerin ve hizmetlerin genellikle temel kaynağını oluştururlar. Çünkü büyük firmalar ölçek ekonomisinin maliyet avantajından yararlanmak amacı ile makine, araç gereç ve işgücüne yaptıkları büyük yatırımlar nedeniyle aynı ürünü uzun süre üretmeye bağlı kalacaklardır. Halbuki KOBİ’lerin aynı ürünü uzun süre üretmek gibi bir mecburiyetleri yoktur. Çünkü ölçek ekonomileri küçüktür. KOBİ’lerin üretim sürecindeki bu esnekliği ile sahiplik ve yöneticilik fonksiyonlarının birleştiği karar mekanizması ile büyük ölçekli işletmelerin bürokratik yapısıyla karşılaştırılınca KOBİ’ler yeni yönetim ve organizasyon yapılarına, yeni üretim yöntemlerine, yeni ölçek tekniklerine, yeni pazarlama stratejilerine ve kendilerini kolaylıkla uyarlayabilecekleri biçimde yüksek ölçüde bir esneklik ve yenilik kabiliyetine sahip olabileceklerdir(Sarıaslan, 1996:25).

Bağımsız olarak ayakta kalma ve başarma güdüsü ile yönlendirilen ve yönetilen KOBİ’ler bir ekonominin canlılığının da göstergesidir. Çünkü KOBİ’lerin ekonomide yarattıkları katma değer, sağladıkları istihdam ve gerçekleştirdikleri ihracat gibi genelde bilinen ve doğrudan ölçümlenebilen yararlarının dışında ekonomiye sağladıkları en önemli katkı o ekonominin tümüne kazandırdığı “dinamizm” dir (Sarıaslan, 1996:15).

Bununla beraber KOBİ’ler daha ucuz ve daha çok sayıda istihdam sağlamaktadırlar. KOBİ’lerin sermaye eksikliği nedeniyle emek yoğun üretim alanlarına yönelmesi, diğer bir ifade ile tam otomasyon vb sistemlerden çok işgücünün geçmişe göre daha yüksek olan teknolojilerle birlikte harekete geçtiği işletme yapısı nedeniyle büyük işletmelere oranla daha az sermaye ile daha çok

istihdam yaratmaktadır. Nitekim KOBİ’lerin bir kişi istihdam etmek için yaptıkları yatırım harcamasının büyük işletmelere oranla 1/3 oranında olması bu durumun en açık göstergesidir. Ayrıca büyük oranda işletme sahibinin yaşadığı bölgede kurulduğundan ülke geneline yayılmış durumdadır. Bu durum genellikle büyük yerleşim yerlerinin etrafında yoğunlaşmış olan büyük işletmelere karşı ekonomik faaliyetlerin bölgeler arası dağılımının dengelenmesine yardımcı olmaktadır. Bölgedeki ekonomik canlılığın artması da göçün önlenmesi, bölgesel kalkınma gibi çok önemli sosyal yararları artırmaktadır. Dolayısıyla KOBİ’ler gelir dağılımını olumlu yönde etkileyerek sermayenin büyük sanayi kuruluşlarında ve az kişinin elinde toplanmasını önlediği gibi toplumda gelirin gerek fonksiyonel gerekse bölgesel düzeyde dağılımında dengeleyici rol üstlenmektedir(Bağrıaçık, 1989:18). Ülkenin refahı açısından temel ilkelerden biri mülkiyetin tabana yaygınlaştırılması olduğuna göre bunun gerçekleştirilmesini sağlayabilecek en uygun yollardan biri KOBİ’lerin sosyal ve ekonomik hayattaki varlıklarının sürekli olmasıdır.

Bir diğer yararda KOBİ’lerin çalışanların eğitimine sağladığı katkı ile ilgilidir. Sonuçta KOBİ’ler birçok kalifiye elemanın ilk teknik eğitim aldıkları ya da almış oldukları teorik bilgileri uygulamalı olarak öğrendikleri bir eğitim merkezi durumundadır. Bu işlevleri hem insan kaynaklarının niteliğinin artmasında hem de KOBİ’lere oranla kalifiye eleman ihtiyacı daha fazla olan büyük işletmelere insan kaynağı sağlamada önemlidir.

KOBİ’ler gerek bağımsız bir girişim olmaları gerekse büyük işletmelerin faaliyetlerini tamamlaması bakımından da önemlidir. Büyük işletmelerin yetenek ve ana faaliyet alanı dışında gördükleri veya üretimin verimli olmadığı, öz yeteneklerini kullanmasını engellediğini düşündüğü süreç veya işlemleri başka işletmelere, çoğu zamanda KOBİ’lere giderek daha fazla yönlendirmek zorunda kalmaları KOBİ’lerin büyük işletmeleri tamamlayıcılık özelliğini arttırmıştır. Bu işlem veya süreçler sadece tamir, bakım, servis, taşıma temizlik gibi destek hizmetlerini değil örneğin otomobil motoru, süspansiyon sistemi gibi önemli ancak ana faaliyet konusu olarak tanımladığı süreçler dışındaki tüm üretim işlemlerini de kapsamaktadır (Özgül, 2005:18-19).