• Sonuç bulunamadı

KLAS‹K GEL‹R DA⁄ILIMI TEOR‹S‹

Belgede GEL R DA ILIMI VE YOKSULLUK (sayfa 24-28)

1776’da bas›lan Milletlerin Zenginli¤i isimli eseri ile modern iktisat biliminin temel-lerini atan ve böylece Klasik ‹ktisad›n babas› olarak addedilen Adam Smith’in te-mel u¤rafl› alan› üretimin ve dolay›s›yla refah›n nas›l artt›r›labilece¤i olmufltur.

Smith, bu çerçevede bir ekonomik büyüme teorisi gelifltirmeye çal›flm›flt›r.

Smith, söz konusu eserine zenginli¤e nas›l ulafl›laca¤›n› sorgulayarak bafllam›fl ve “eme¤in üretken gücünde en büyük iyileflmeyi” neyin sa¤layabilece¤ini sorgu-lam›flt›r. Smith bu noktada anahtar kavram›n iflbölümü oldu¤unu belirtmifl ve da-ha sonra o meflhur örne¤ini vermifltir. Buna göre, iflçiler teker teker toplu i¤ne üre-tirlerse her iflçi günde en fazla 20 toplu i¤ne üretebilmektedir. Fakat toplu i¤ne üretimindeki 18 farkl› ifli (telleri kesme, do¤rultma, bafl›n› takma vs.) 18 farkl› iflçi yapt›¤› zaman, günlük toplu i¤ne üretimi 40.000’e kadar ç›kabilmektedir (Smith, 1965 [1776]: 3-5).

Smith, oluflturmaya çal›flt›¤› iktisadi büyüme teorisi çerçevesinde, ekonominin genel anlamda; iflçiler, sermayedarlar ve toprak sahipleri olmak üzere üç s›n›fa ay-r›ld›¤›n› ve söz konusu ekonomide üretilen toplam gelirin bu üç s›n›f aras›nda; ifl-çilere ücret, sermayedarlara kâr ve toprak sahiplerine rant olmak üzere da¤›t›ld›¤›-n› ifade etmifltir. Bu çerçevede Smith, modern anlamda fonksiyonel bir gelir da¤›-l›m› teorisi oluflturmaya çal›flm›flt›r.

Adam Smith (1723-1790), ‹skoç filozof ve iktisatç›. ‹ktisat biliminin kurucusu olarak kabul edilmektedir. Ahlak felse-fesi profesörü olmas› nedeniyle ekonomi konusundaki dü-flüncelerinde bu bilimin etkisi aç›k olarak görülmektedir.

Smith, ahlak felsefesinin konusunu insan mutlulu¤unun ve refah›n›n oluflturdu¤unu söylemektedir. Dolay›s›yla ahlak felsefesi ve ekonomi aras›nda bir iliflki kurarak, ekonomide ve do¤al olaylarda bir düzen oldu¤unu ve bunun gözlem ve ahlak hissi ile tespit edilebilece¤ini ifade etmektedir.

Adam Smith’in, 1776 y›l›nda yay›mlad›¤› Milletlerin Zen-ginli¤i adl› kitab› ‹ktisat’›n bir bilim hâline gelmesini sa¤la-m›flt›r. Ayr›ca bu eser dünya çap›nda ses getirmifl, birçok di-le çevrilmifl ve Adam Smith hayattayken de birçok bask› yapm›flt›r. Smith, bu eserine zenginli¤i tart›flarak bafllam›fl ve “eme¤in üretken gücünde en büyük iyileflmeyi” ne-yin sa¤layabilece¤ini sormufltur. Verdi¤i cevap ise iflbölümü olmufltur. Bunun nas›l olaca¤›n› da günümüzde meflhur olan toplu i¤ne üretim faaliyeti ile aç›klam›flt›r.

Smith’e göre milletlerin zenginli¤inin as›l kayna¤› emek unsurudur.

Öte yandan Smith’in cevab›n› arad›¤› di¤er sorular ise üretimin ve ticaretin nas›l maksimumlaflt›r›labilece¤i ve bu suretle “evrensel bollu¤un” nas›l gerçeklefltirilebile-ce¤i olmufltur. Smith’in bu sorulara net bir cevab› vard›r: ‹nsanlara ekonomik özgür-lükleri verildi¤inde bu hedefler gerçekleflebilecektir.

Smith, iktisadi modelini ise üç unsur üzerine kurmaktad›r. Bunlar; a) Özgürlük, b) Rekabet, c) Kiflisel ç›kard›r.

Smith, ekonomide elde edilen toplam gelirin iflçiler, sermayedarlar ve toprak sahipleri aras›nda ne flekilde da¤›t›laca¤› hususunda da iki temel etkenin önemli oldu¤unu öne sürmüfltür.

Gelir da¤›l›m›n› belirleyen birinci etken; iflgücünün, sermayenin ve topra¤›n kendilerine has özellikleri ve bu faktörlerinin birbirleri aras›ndaki iliflkilerdir. Ör-ne¤in, mevcut ifllerin koflullar›, gerektirdi¤i vas›f düzeyleri, co¤rafi konumlar›, ça-l›flma süreleri vb. faktörler iflin ücret düzeyini etkiledi¤i gibi, iflçiler ile patronlar›

aras›ndaki yap› ve pazarl›k gücü farkl›l›klar› da iflçilerin ücret düzeyini etkilemek-tedir. Bu noktada Smith, Milletlerin Zenginli¤i’nde flöyle demektedir:

“‹flverenler her zaman ve her yerde, iflçi ücretlerini mevcut düzeyinin üstüne ç›-karmama hususunda z›mni fakat daimi ve tek biçimli bir beraberlik içindedirler.

(...) Gerçekte bu beraberlikten söz edildi¤ini nadiren duyar›z, çünkü bu ola¤an bir fley ve hatta hakk›nda söz edildi¤ini kimsenin duymad›¤›, eflyan›n tabi-i durumu gtabi-ibtabi-i btabi-ir fleydtabi-ir. ‹flverenlertabi-in bazen tabi-iflçtabi-i ücretlertabi-intabi-i bu düzeytabi-in btabi-ile alt›na düflürmek için özel iflbirliklerine girdikleri de olur” (Barber, 2007: 53).

Öte yandan, Smith’e göre ücret seviyesinin belirli bir seviyenin alt›na düflme-mesi gerekmektedir. Bu noktada, asgari ücretin çal›flanlar›n sa¤l›kl› ve üretken ka-labilecekleri bir seviyede bulunmas› zorunludur. Zira çal›flanlar›n sa¤l›klar›n› bo-zup üretkenliklerini azaltacak derecede düflük ücret haddi iflveren aç›s›ndan da kötüdür.

Smith’e göre gelir da¤›l›m›n› belirleyen ikinci etken ise ekonominin genel du-rumudur. Ekonominin bulundu¤u konjonktürel devre fonksiyonel gelir da¤›l›m›n›

etkilemektedir. Yani, büyümekte olan bir ekonomide ücretler yükselecek, küçül-mekte olan bir ekonomide de ücretler düflecektir. Dura¤an durumdaki bir ekono-mide de ücret seviyesi afla¤› yukar› ayn› kalacakt›r.

Öte yandan, Smith’e göre ücretler ile kârlar aras›nda da z›t yönlü bir iliflki bu-lunmaktad›r. Çal›flanlar›n ücreti artt›kça iflverenin elde etti¤i kâr da kaç›n›lmaz ola-rak azalmaktad›r. Bu yaklafl›m çok temel ve statik bir anlay›fla dayanmaktad›r: ‹fl-veren, çal›flanlar›na ücret olarak ne kadar çok ödeme yaparsa, maliyetler de o öl-çüde artacak ve böylece iflverenin elde etti¤i kâr da o ölöl-çüde azalacakt›r.

Sermayenin pay›na düflen kâr haddi de Smith’e göre zamanla azalma e¤ilimin-de olacakt›r. Bu noktada, Smith sermaye verimlili¤inin zamanla azalaca¤›na vurgu yapmakta ve böylece kaç›n›lmaz olarak sermayenin üretimden elde etti¤i pay da zamanla düflme e¤iliminde olmaktad›r:

“Bir ülkede sermaye düzeyi artt›kça, onu kullanmak suretiyle elde edilecek kâr da kaç›n›lmaz olarak azal›r. Herhangi bir yeni sermayeyi ülke için kazanç

getire-Smith, bu üç unsurun iflçiler, toprak sahipleri ve sermayedarlar aras›nda bir “do¤al ahenge” yol açaca¤›n› savunmufltur. Buna göre, kifliler kendi ç›karlar›n› en üst sevi-yeye ç›kar›rken toplumun refah›n› da art›rmaktad›r. Smith, bu mekanizman›n “gö-rünmez el” oldu¤unu söylemektedir.

Adam Smith, 1790 y›l›nda 67 yafl›ndayken ölmüfltür ve Canongate’de bir kilisenin bahçesine gömülmüfltür. Milletlerin Zenginli¤i’nden baflka Smith’in Ahlaki Duygular Teorisi ile Glasgow Üniversitesi’nde verdi¤i derslerin ö¤rencileri taraf›ndan tutulmufl notlar›ndan oluflan iki kitab› daha vard›r. Ölümünden sonra yine baz› yaz›lar› As-tronomi Tarihi ad›yla yay›nlanm›flt›r.

Kaynak: tr.wikipedia.org; Skousen, 2007; Küçükkalay, 2010.

cek flekilde kullanmay› sa¤layacak bir yöntem bulmak giderek daha zor hâle ge-lir” (Barber, 2007: 57).

Klasik iktisad›n önde gelen isimlerinden David Ricardo da bir gelir da¤›l›m› te-orisi ortaya koymaya çal›flm›flt›r. Ricardo’nun gelir da¤›l›m› tete-orisinde üç temel var-say›m bulunmaktad›r:

- Emek-De¤er Teorisi geçerlidir. Üretilen bir mal›n tüm de¤eri, onun üreti-minde kullan›lan emekten kaynaklanmaktad›r.

- Azalan Verimler Kanunu geçerlidir. Üretime aç›lan her yeni toprak daha az verime sahiptir.

- Ücretlerin Tunç Kanunu geçerlidir. Buna göre, ücretler geçimlik seviyenin üzerine ç›kt›¤›nda nüfus artacak ve ücretler tekrar geçimlik seviyeye döne-cektir. Tersi durumda da nüfus azalacak ve ücretler yükselerek tekrar ge-çimlik seviyeye ç›kacakt›r. Böylece, uzun vadede ücretler hep gege-çimlik se-viyede kalacakt›r.

David Ricardo’nun gelir da¤›l›m› teorisinde kulland›¤› temel varsay›mlar nelerdir?

Ricardo, 1817 y›l›nda kaleme ald›¤› ve 1821 y›l›nda son hâlini verdi¤i ünlü ese-ri Politik Ekonominin ve Vergilendirmenin ‹lkeleese-ri Üzeese-rine isimli kitab›n›n hemen giriflinde, topraktan elde edilen ürünün; iflgücü, sermaye ve makinenin ortak kul-lan›m› ile ortaya ç›kt›¤›n› ve söz konusu üretimin de toprak sahipleri, sermayedar-lar ve iflçiler aras›nda paylafl›ld›¤›n› ifade etmifltir. Öte yandan, Ricardo’ya göre söz konusu üretimin toplumsal s›n›flar aras›nda rant, kâr ve ücret fleklindeki paylafl›m›

zamandan zamana ve toplumdan topluma de¤ifliklik gösterecektir. Zira gelir da¤›-l›m›; topra¤›n verimlili¤ine, sermaye birikimine, nüfusa, vas›f düzeyine ve uzman-l›¤a ba¤l› olarak de¤iflmektedir.

Bu çerçevede, Ricardo’ya göre, iktisat biliminin temel problemi, gelirin üretim faktörleri aras›nda ne flekilde da¤›t›laca¤›d›r (Ricardo, 1821: 1). Böylece Ricardo, gelir da¤›l›m›n› iktisattaki en temel konu olarak gördü¤ünü aç›k bir flekilde ortaya koymufl olmaktad›r. Ricardo bu noktadan hareketle iktisat bilimine önemli katk›-larda bulunan Adam Smith ve John B. Say gibi iktisatç›lar›n gelir da¤›l›m› hususun-da çok az tatmin edici bilgi ortaya koyduklar›n› ifade etmektedir (Ricardo, 1821: 1).

S O R U

D ‹ K K A T SIRA S‹ZDE

DÜfiÜNEL‹M

SIRA S‹ZDE

S O R U

DÜfiÜNEL‹M

D ‹ K K A T

SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE

AMAÇLARIMIZ

AMAÇLARIMIZ

N N

K ‹ T A P

T E L E V ‹ Z Y O N

K ‹ T A P

T E L E V ‹ Z Y O N

‹ N T E R N E T ‹ N T E R N E T

1

David Ricardo, Hollanda’dan ‹ngiltere’ye göç eden bir ailenin o¤lu olarak 1772 y›l›nda do¤mufltur. Ya-flad›¤› dönemde, ‹ngiltere’de ekonomi tarihinin önemli olaylar›na tan›k oldu¤u için Ricardo’nun il-gisi de bu alana yo¤unlaflm›flt›r. ‹ktisadi düflünce ta-rihinde üzerinde en çok durulan, iktisadi düflünce tarihine damgas›n› vuran ve çeflitli yönleriyle en çok tart›fl›lan iktisatç›lardan biri olmufltur. Adam Smith’in meflhur eseri Milletlerin Zenginli¤i’ni yaz›l-d›¤› tarihten 23 y›l sonra 1799’da okudu¤u ve bu ki-taptan çok etkilendi¤i bilinir.

1817 senesinde kendisine ün kazand›ran eseri Poli-tik Ekonominin ve Vergilendirmenin ‹lkeleri’ni yay›mlam›flt›r. Bu eserin yaflad›¤› dö-nemde büyük yank› getirmesi onun 1819 y›l›nda Portarlington üyesi olarak Avam Kamaras›’na seçilmesini sa¤lam›flt›r.

Öte yandan Ricardo, üretilen mallar için mutlak bir de¤er ölçüsü aram›fl ve ara-d›¤› cevab› da emekte bularak Emek-De¤er Teorisini ortaya koymufltur. Ricardo’ya göre bir mal›n de¤erini, o mal›n üretiminde kullan›lan eme¤in miktar› belirlemek-tedir. Yani, Ricardo’ya göre üretilen bir mal›n tüm de¤eri, o mal›n üretiminde kul-lan›lan emekten kaynaklanmaktad›r (Ricardo, 1821). (Bununla birlikte, Ricardo Emek-De¤er Teorisinde kendisini tam anlam›yla tatmin eden bir sonuca ulaflama-m›flt›r. Ricardo, ölmeden yaklafl›k bir ay önce bir meslektafl›na, “az bir emek har-canarak üretilmifl bir f›ç›da 3 veya 4 y›l bekletilen flaraba (...) nas›l olup da 100 sterlin de¤er biçildi¤inin içinden ç›kam›yorum” diye yazm›flt›r (Skousen, 2007 )).

Bu noktada, sermayedar›n da toprak sahibinin de üretimden ald›¤› pay hakl› bir pay olmamakla birlikte, üretimin gerçeklefltirilebilmesi için söz konusu üretim fak-törlerinin sahiplerine de üretimden pay verilmesi zorunludur.

Ricardo, bütün topraklar›n ayn› özelliklere sahip olmas›, ayn› kalitede olmas› ve toprak arz›n›n s›n›rs›z olmas› durumunda topra¤a herhangi bir kiran›n ödenmeye-ce¤ini ve böylece rant›n ortaya ç›kmayaca¤›n› belirtmifltir. Fakat, topra¤›n s›n›rs›z olmamas›, toprak kalitesinin bölgeden bölgeye de¤iflkenlik göstermesi ve nüfusun zamanla artmas› gibi sebepler yüzünden toprak sahiplerine rant fleklinde üretim-den pay ayr›lmaktad›r. Ricardo’ya göre, bir bölgede birinci kalite topraklar›n tü-kenmesinden sonra, ikinci kalite topraklar›n üretime koflulmas›yla birlikte birinci kalite topraklar için an›nda rant do¤makta ve rant›n miktar› da birinci kalite top-raklar ile ikinci kalite toptop-raklar›n kalite fark›na ba¤l› olarak de¤iflmektedir. Daha sonra, üçüncü kalite topraklar›n da üretime koflulmas›yla birlikte, ikinci kalite top-raklar için de rant ortaya ç›kmakta ve birinci kalite toptop-raklar›n rant› daha da art-maktad›r. Yani, tar›mda Azalan Verimler Kanunu geçerlidir (Ricardo, 1821).

Bu çerçevede, Ricardo’ya göre rant›n artmas› için ya toplumun zenginleflmesi ya da nüfusun artmas› gerekmektedir. Baflka bir aç›dan, nüfusun artmas›yla birlikte rant-lar da sürekli artma e¤iliminde olacakt›r. Zira nüfus artt›kça daha az verimli toprakrant-lar üretime aç›lacak ve böylece de daha verimli topraklar›n rant› da giderek artacakt›r.

Ricardo, Adam Smith’in hatal› olan Mutlak Üstünlükler Teorisini, Karfl›laflt›rmal›

Üstünlükler Teorisi ile ikame etmifl ve böylece serbest ticaret anlay›fl›na çok güçlü bir tez kazand›rm›flt›r. Öte yandan da emek-de¤er kuram›n› savunmufl ve mutlak bir de¤er ölçüsü aram›flt›r. Emek-de¤er kuram› daha sonra Karl Marx’›n kullanaca¤›

art› de¤er kavram›n›n da temelini oluflturmufltur.

Ricardo, Adam Smith’in aksine günlük hayattan oldukça kopuk biçimde ve ard› ar-kas› kesilmeyen varsay›mlara ve genellemelere dayanan soyut modeller kurmufltur.

Bu yaklafl›m daha sonralar› Ricardocu Kötü Al›flkanl›k olarak tan›mlanm›flt›r. An-cak, Ricardo’nun hem takipçileri ve hem de karfl›tlar› Ricardo’nun iktisat bilimine getirdi¤i en büyük yenili¤in bu soyut yöntem oldu¤u konusunda hemfikirdirler. Yine Ricardo, ekonometrinin kurucusu olarak da kabul edilir.

Bunun yan›nda, iktisat biliminde gelir da¤›l›m› meselesini ilk defa detayl› olarak Ri-cardo ele almaya bafllam›flt›r. Smith, ekonomik büyümenin nas›l sa¤lanaca¤›n›

araflt›r›rken, Ricardo ise üretimin nas›l bölüflülece¤ine hususuna odaklanm›flt›r. Ri-cardo, azalan verimler yasas› çerçevesinde, daha verimli ya da piyasaya daha ya-k›ndaki toprak sahiplerinin diferansiyel rant elde ettiklerini söylemektedir.

Ricardo, 1823 y›l›nda 51 yafl›ndayken Gatcombe Park’ta ölmüfltür.

Kaynak: tr.wikipedia.org; Skousen, 2007; Küçükkalay, 2010.

Öte yandan, Ricardo’ya göre, al›n›p sat›lan di¤er her fleyde oldu¤u gibi,

eme-¤in de bir piyasa fiyat› ve do¤al fiyat› vard›r. Emeeme-¤in do¤al fiyat›, çal›flan›n kendi-sini ve ailekendi-sini geçindirebilece¤i düzeydeki ücrettir. Böylece, g›da ürünlerinin ve-ya di¤er temel ihtive-yaç ürünlerinin five-yatlar›ndaki bir art›fl, eme¤in do¤al ücretini de artt›racakt›r. Ricardo bu noktadan hareketle nüfusun artmas›yla birlikte, g›da ürün-lerinin ve temel ihtiyaç malzemeürün-lerinin fiyatlar›n›n artaca¤›n› ve bunun do¤al bir sonucu olarak da eme¤in do¤al fiyat›n›n da yükselece¤ini ifade etmektedir (Ricar-do, 1821).

Ricardo’ya göre eme¤in piyasa fiyat› ise tamam›yla piyasa koflullar›nda, emek arz ve talebi taraf›ndan belirlenmektedir. Emek k›t oldu¤unda eme¤in piyasa fiya-t› yüksek olmakta, emek bol oldu¤unda da eme¤in piyasa fiyafiya-t› düflük olmaktad›r.

Bununla birlikte, eme¤in piyasa fiyat›, do¤al fiyat›ndan sapmalar gösterse de so-nunda eme¤in do¤al fiyat›na dönme e¤iliminde olacakt›r. Zira eme¤in piyasa fiya-t›, do¤al fiyat›n› afl›nca iflçiler refah içinde ve sa¤l›kl› bir yaflam sürecekler ve daha çok çocuk sahibi olacaklard›r. Böylece iflgücü arz› artacak ve sonunda da eme¤in piyasa fiyat› do¤al fiyat›na gerileyecektir. Eme¤in piyasa fiyat›n›n, do¤al fiyat›n›n alt›nda olmas› durumunda da çal›flanlar geçimlerini sa¤layamayacak ve en temel gereksinimlerini bile karfl›layamayacak duruma geleceklerdir. Bu durumda da nü-fus zamanla azalacak ve iflgücü arz› daralacakt›r. Böylece de eme¤in piyasa fiyat›, do¤al fiyat›na kadar yükselecektir.

Ricardo’ya göre, bir ekonomide toplam gelir paylafl›l›rken, sermayedara düflen pay, toplam gelirden toprak sahiplerinin pay› olan rantlar ve iflçilerin pay› olan üc-retler düflüldükten sonra kalan miktar olmaktad›r. Bu noktada, sermayedar›n pay›

olan kâr ile iflçilerin pay› olan ücretler aras›nda ters yönlü bir iliflki bulunmaktad›r.

Bu çerçevede, sermayedar kâr›n› ancak iflçilerin ücretlerini düflürmesi durumunda artt›rabilecektir. Zira, sat›lan ürünün fiyat› sabittir ve sermayedar›n elde etti¤i kâr, iflçilere verilen ücretin seviyesine göre de¤iflkenlik gösterecektir.

Öte yandan, sermayedarlar›n elde etti¤i kâr oran› da zamanla azalma e¤ilimin-de olacakt›r. Zira, Ricardo’ya nüfusun artmas›yla birlikte daha verimsiz topraklar›n üretime aç›lmas› sonucunda g›da maddelerinin fiyat› yükselecek, böylece serma-yedarlar iflçileri geçimlik ücret düzeyinde tutabilmek ad›na, iflçilerin nominal ücret-lerini artt›rmak durumunda kalacaklard›r. Bunun sonucunda da sermayedarlar›n elde etti¤i kâr oran› düflmüfl olacakt›r (Ricardo, 1821).

Böylece, Ricardo’nun oluflturdu¤u gelir da¤›l›m› teorisine göre, iflçi ücretleri ge-çimlik düzeyde kalmakta, sermayedarlar›n elde etti¤i kâr oranlar› da zamanla düfl-mektedir. Öte yandan, Azalan Verimler Kanunu gere¤i, toprak sahiplerinin elde et-ti¤i rantlar da zaman içinde artmaktad›r. Bu durumun do¤al bir sonucu olarak, ge-lir da¤›l›m› zaman içinde toprak sahiplerinin lehine, iflçi ve sermayedarlar›n da aleyhine olacak flekilde de¤iflmektedir (Barkai, 1959: 240).

Belgede GEL R DA ILIMI VE YOKSULLUK (sayfa 24-28)