• Sonuç bulunamadı

2.3. ÖRGÜTSEL BAĞLILIĞI ETKİLEYEN FAKTÖRLER

2.3.1. Kişisel Faktörler

Çalışmanın bu kısmında örgütsel bağlılıkla ilgili kişisel faktörlere yer verilmiştir. Bu bağlamda yaş, cinsiyet, eğitim durumu, medeni hâl, çocuk sayısı, örgütte çalışma süresi ve pozisyonda kalma süresi, kişilik özelliği, iş düzeyi, yönetim, ücret, örgüt büyüklüğü, örgüt kültürü ve tipi, rol çatışması ve belirsizliği, örgütsel adalet, örgütsel ödüller, alternatif iş imkanları, profesyonellik örgütsel bağlılık ilişkisini araştıran çalışmalara değinilmiştir.

Yaş: Yaş ile örgütsel bağlılık arasındaki ilişkiyi araştıran araştırmacıların çalışmaları incelendiğinde bazı sonuçlar güçlü bir ilişkiye işaret ederken, bazı bulgularda da herhangi bir ilişkiden söz etmek mümkün olmamaktadır. Mathieu ve Zajac (Mathieu ve Zajac, 1992: 171) yaş ve örgütsel bağlılık arasında pozitif ilişki saptamışlardır. Meyer ve arkadaşlarıda (Meyer ve diğ., 2002: 345) yaptıkları çalışmada yaşın örgütsel bağlılıkla pozitif korelasyon gösterdiğini belirlemişlerdir. Ek olarak Angle ve Perry (Angle ve Perry, 1981: 14) ile Hrebiniak(1974) yaş arttıkça örgütsel bağlılığın arttığını savunmuşalardır.

Stevens, Beyer ve Trice (1978); Morris ve Sherman (1981); Hartman ve Bambacas (2000); Gümüş, Hamarat ve Erdem(2003) ; Wahn(1998) yaptıkları araştırmalarda yaş ile örgütsel bağlılık arasında anlamlı ilişkiye rastlayamamışlardır.

Bunun yanında bazı araştırmacılarda örgütsel bağlılığın farklı boyutları arasında değişen ilişkiler tespit etmişlerdir. Abdullah ve Shaw (1999) yaş ile duygusal bağlılık arasında güçlü bir ilişki bulurken devam bağlılığı arasında anlamlı bir ilişkiye rastlamamışlardır.

Diğer taraftan Meyer ve arkadaşları devam bağlılığı ile yaş arasında güçlü bir ilişki bulmuşlardır. Yapılan araştırmaların da gösterdiği gibi yaş ile örgütsel bağlılık arasındaki ilişkinin ne yönde olduğu konusunda kesin bir şey söylemek mümkün değildir.

Ülkemizde Sofres’in 2002 yılında 19.840 çalışan üzerinde yaptığı araştırmada ise, yüksek yaş gruplarının çalıştıkları şirkete daha bağlı kaldıkları ortaya çıkarılmıştır.

Örneğin 18-24 yaş şirkete bağlılık yüzde 49 düzeyinde iken 50 yaş ve üzeri kesimde şirkete bağlılık düzeyi yüzde olarak değişmektedir. Özkaya ve diğerlerinin, yöneticilerin örgütsel bağlılık derecelerinin belirlenmesine yönelik yaptıkları araştırmada, örgütsel bağlılık ile yaş grupları arasında negatif ilişki tespit edilmiştir. Daha genç olan çalışanların, orta yaş grubunda çalışanlara göre, örgütlerine daha az bağlı kaldıkları

ortaya çıkarılmış; 41-50 yaş grubunda olanların örgütlerine devamlılık bağlılığı ile bağlı oldukları tespit edilmiştir (Özkaya, Kocakoç ve Kara, 2006: 94).

Yaşın örgütsel bağlılıkla olumlu ilişkisinin olduğunu savunan araştırmalarda buna sebep olarak yaş ilerledikçe çalışanların seçeneklerinin azaldığı düşüncesinden dolayı bağlılıklarının artığı görülmektedir (Tekin, 2002: 60-61).

Cinsiyet: Cinsiyet, değişkeni açısından, kadınlarla erkeklerin örgütsel bağlılık dereceleri konusunda bir fikir birliğine varılamamış ve yapılan çalışmalarda farklı görüşler ortaya çıkmıştır.

Örgütsel Bağlılık ile cinsiyet ilişkisini açıklamaya yönelik, İş Modeli ve Cinsiyet Modeli olmak üzere 2 yaklaşımın öne çıktığı görülmektedir. İş modeline göre; kadın ve erkek çalışanların bağlılık düzeyleri arasında belirgin farklılıklar yoktur. Cinsiyet modelinde ise durum tam tersine, bağlılık düzeylerinin birbirinden farklı olduğu görülmektedir (Bozak, 2006: 27). Cinsiyet modelinde, kadınların erkeklere oranla daha az bağlılık sergileyecekleri görüşü savunulmaktadır.

Wolverton ve diğerlerinin dekanlar üzerinde yaptıkları araştırmada, cinsiyetin örgütsel bağlılığı çok fazla etkilemediğini ortaya çıkarmışlardır. Boon ve Arumugan, erkek çalışanların kadın çalışanlara göre daha güçlü örgütsel bağlılığa sahip olduğunu ortaya çıkarmışlardır. Kadınların, örgüt dışında ailevi sorumluluklarının daha fazla olması, erkeklerin ise geçimini sağlama durumuna sahip olması ve örgüte daha çok zaman ayırması, bu sonucun en büyük nedenleri olabilmektedir (Boon ve Arumugam, 2006: 110).

Sofres’in araştırmasında ise, kadınların çalıştıkları şirkete erkeklerden daha bağlı olduğu ortaya çıkarılmıştır. Global ortalamada kadınların şirkete bağlılık düzeyleri %51 iken, erkekler için bu oran %49 olarak tespit edilmiştir. Kadınların ve erkeklerin hem iş hem aile yaşamındaki benzer oranlara sahip olması örgütsel bağlılık oranlarının da birbirine yakın olduğunu ortaya çıkarmıştır. Özkaya ve diğerlerinin araştırmasında, kadınların örgütlerine daha bağlı olduklarını tespit etmişler; bunun nedeninin, kadınların gerek evlilik, gerekse çocuk gibi değişken etkenlerden etkilendikleri ve yeni iş fırsatlarını değerlendirmekte tereddüt ettiklerini belirtmişlerdir (Özkaya ve diğ., 2006:

86).

Eğitim Seviyesi: Yapılan çalışmaların sonuçları tamamıyla tutarlı olmamasına rağmen, eğitim ile örgütsel bağlılık arasında zayıf düzeyde olumsuz bir ilişki vardır. Bu

ilişkinin nedeninin, eğitim düzeyi yüksek kişilerin beklenti ve taleplerinin örgüt tarafından karşılanamaması olarak görülmüştür (Steers, 1977: 53).

Eğitim ile örgütsel bağlılık arasındaki ilişkiyi cinsiyet faktörüne değinilerek yapılan araştırmalar da mevcuttur. Örneğin, Cohen cinsiyet ve eğitim düzeyi faktörlerine değinerek, alt kademedeki çalışanlar arasında eğitim seviyesi düşük olan kadınların daha fazla bağlılık gösterirken, üst kademedeki çalışan ve eğitim seviyesi yüksek olan erkeklerin daha fazla bağlılık gösterdiklerini belirtmiştir (Bozak, 2006: 29).

Profesyonel insanların örgüte katılması onların işe bağlılığını artırmakta ama örgüte bağlılıkları aynı düzeyde kalmaktadır (www.isletme.istanbul.edu.tr).

Yang’in yapmış olduğu araştırmada, eğitim seviyesi yüksek olanların duygusal bağlılıklarının daha yüksek olduğu ortaya çıkmıştır. Özkaya ve diğerlerinin araştırmasında, lise mezunu olan çalışanların; gerek yüksek okul/fakülte, gerekse yüksek lisans yaptığını söyleyen çalışanlara göre, örgütlerine daha fazla devamlılık bağlılığı içinde bulunduğunu tespit etmişlerdir. Normatif bağlılık gösterdikleri tespit edilen lise mezunu çalışanların, üniversite mezunlarına ve yüksek lisans yapanlara oranla, kurumlarına daha fazla normatif bağlılık içinde bağlı oldukları da belirtilmiştir (Özkaya ve diğ., 2006: 87). Dolayısıyla, eğitim seviyesi ile örgütsel bağlılık arasında negatif bir ilişkinin olduğunu söylemek mümkündür.

Bunun yanında Buchko ve diğerleri (1998) örgütsel bağlılık ile eğitim düzeyi arasında olumlu ilişki bulmuşlar ve olaya farklı açıdan yaklaşarak çalışmalarında buldukları olumlu ilişkiyi “ekonomik koşulların ve iş imkanlarının sınırlı olduğu ülkelerde eğitimli çalışanların örgütsel bağlılık derecelerinin yüksek olabilir” şeklinde değerlendirmişlerdir.

Medeni Hal: Yapılan araştırmalara göre, evli veya bekar olmanın, örgütsel bağlılık üzerinde etkisi olabileceği tespit edilmiştir. Bu ilişki zayıf düzeyde olmasına rağmen olumlu bir ilişkidir. Buna karşılık, medeni halin zorunlu bağlılıkla ilişkili olabileceğini söylemek mümkündür. Bunun nedeni ise, evli bireylerin genelde bekarlara göre daha fazla finansal yük üstlenmeleridir.

Wolverton ve diğerleri, evli veya bekar olma durumunun örgütsel bağlılığı önemli derecede etkilemediğini ortaya çıkarmışlardır. Özkaya ve diğerlerinin araştırmasında, duygusal bağlılık ve normatif bağlılık ile medeni durum arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur (Özkaya ve diğ., 2006: 88).

Çocuk Sayısı: yapılan araştırmalarda, çocuk sayısı ile örgütsel bağlılık arasındaki ilişkiye yönelik bir fikir birliğine varılamamıştır. Bronstein (1987), Betz (1994) gibi araştırmacıların yapmış olduğu çalışmalarda, çocuk sahibi olmanın erkek çalışanlarda örgütsel bağlılığı artırdığı; Covin ve Brush (1991) tarafından yapılan çalışmalarda ise, çocuk sahibi olmanın kadınların olduğu kadar erkeklerin de örgüte olan bağlılığını artırdığı yönünde bulgular elde edilmiştir (Aktaran: Bozak, 2006, s.30).

Gayle ve Uhlenberg (2000), çocuk sahibi olmanın bireylerin üzerinde ekonomik yükü artırması nedeniyle, çocuk sahibi olmak erkeklerin örgütsel bağlılığı üzerinde olumlu bir etken iken, kadınların çocukların bakımıyla ilgili sorumlulukları nedeniyle, kadınların örgütsel bağlılığı üzerinde olumsuz bir etken olduğu sonucuna varmışlardır.

Örgütte Çalışma Süresi: Kişi, kendisi ve ailesi için başka bir örgütte daha iyi fırsatlara sahip olma olanağı bulunmasına rağmen, hala çalıştığı örgütte kalmakta ısrar ediyorsa burada örgütsel bir bağlılıktan söz etmek mümkün olabilir. Ancak, bir örgütte çalışma süresinin uzun olması, örgütsel bağlılığı göstermede yeterli olmayabilir. (Balay, 2000: 55)

Duygusal bağlılıkla ilgili gerçekleştirilen teorik ve amprik araştırmaların birçoğunda, örgütsel bağlılığın duygusal bağlılık boyutunun, çalışma süresi ile ilişkili olduğu belirtilir. Buna göre, duygusal bağlılık işe girdikten sonra hızlı bir azalma, ardından devamlı bir yükselme göstermektedir.

Çalışma süresi ile ilgili gerçekleştirilen bazı araştırmaların bulgularına göre;

örgütte çalışma süresi arttıkça, çalışanın işletmeden elde ettiği kazançlar da artacak ve bu kazançlarda örgütsel bağlılığı etkilediği için, çalışanın yaşı arttıkça örgütsel bağlılığı da artacaktır.

Örgüt içerisinde herhangi bir pozisyonda çalışılan süre ve örgütte çalışılan toplam süre ile örgütsel bağlılık arasında da bir ilişkinin bulunduğu belirlenmiştir. Buna göre, çalışanın örgütteki toplam çalışma süresi ile bağlılık arasında olumlu yönde bir ilişki bulunurken, aynı pozisyonda geçirilen yıl sayısı ile bağlılık arasında ters bir ilişki bulunduğu ortaya çıkmıştır (Aktaran: Yalçın ve İplik, 2005, s.399).

Kişilik Özelliği: Çalışanların kişisel özellikleri ile örgütsel bağlılık arasındaki ilişkiyi açıklamaya yönelik yapılan çalışmalara bakıldığı zaman, motivasyon, başarı güdüsü, ilgi odakları, yetki ve sorumluluk alma isteği gibi birçok kişilik özelliklerinin örgütsel bağlılığı etkilediği tespit edilmiştir.

İş Düzeyi: Çalışanların örgüt içinde üst kademeye terfi etmeleriyle birlikte örgütsel bağlılıkları da artmaktadır. İş pozisyonları yüksek olan bireylerin örgütten elde ettiklerinin de buna bağlı olarak yükseleceği, böylece örgütsel bağlılık düzeylerinin de güçleneceği ileri sürülmektedir. Çalışanın örgüt içindeki rütbesi artıkça onun örgütsel bağlılığını ve örgütü benimseme ve destekleme hususundaki tutumları da değişecektir.

Eğer bir kimsenin herhangi bir nedenle rütbesinini daha alt kademeye düşürecek olursak örgüt lehine davranması azalacaktır (Eren, 2004: 72).

Kişisel özellikleri oluşturan bu faktörlere bakıldığında, her birinin farklı anlam düzeylerinde ve derecelerde örgütsel bağlılığı etkilediğini söylemek mümkündür.