• Sonuç bulunamadı

2. POL İTİK DAVRANIŞ VE ÖRGÜTSEL POLİTİKA KAVRAMI

2.4 Örgütsel Politika Algısı Kavramı

2.4.2 Örgütsel politika algısının öncülleri

2.4.2.1 Kişisel etkiler

Ferris ve arkadaşlarının (1989) geliştirdiği örgütsel politika algısı modeline göre, algılamayı etkileyen kişisel özellikler içerisinde yaş ve cinsiyet faktörlerinin bulunmasının yanı sıra; Makyavelcilik ve öz-izleme gibi faktörlerin de etkili olduğu söylenebilir. Beşeri özellikler açısından örgütsel politika algısında yaşanan değişiklikler incelendiğinde; kadınların, yaşça büyük olanların, azınlıkların ve alt düzey çalışanların örgütlerini daha politik algıladıkları; aynı zamanda eğitim seviyesi yüksek kişilerin de örgütsel politika algılarının diğerlerine nazaran daha düşük olduğu öne sürülmüştür (Ferris v.d., 1989:159; Parker v.d., 1995:893). Kişilik özelliklerinin örgütsel politika algısını etkilediği yönünde yapılan bazı çalışmalara karşın yaş, cinsiyet, eğitim durumu ve azınlık durumu ile örgütsel politika algısı arasında ilişkinin tespit edilemediği çalışmalardan da söz etmek mümkündür (Atinc v.d., 2010:501).

Örgütlerde politikanın yoğun olarak yaşanmasına uygun bir zemin olan günümüz işletmelerinde, çalışanların sahip oldukları bireysel özelliklerin etkisiyle politik algılara sahip oldukları ileri sürülebilir, çünkü bireyin politik algısını oluşturan şey, sadece örgütsel ortam değil aynı zamanda karakteristik özellikleri de onun örgütü politik olarak algılamasında önemli bir etken olarak değerlendirilebilmektedir.

Örgütsel politika algısını önemli oranda etkileyen bir faktör olması sebebiyle kişilik özellikleri, ayrıntılı olarak analiz edilmesi gereken bir faktör olarak değerlendirilebilir. Yapılan bir çok araştırmada örgütsel politika algısı ile arasındaki pozitif ilişkinin çokça desteklendiği ve örgütsel politikanın önemli bir belirleyicisi olduğu öne sürülen Makyavelist kişilikte birey, sadece asıl amacına ulaşmayı hedeflerken; onu amacına ulaştıracak standartların ve yolların üzerinde pek durmaz (Atinc v.d., 2010:513). Böyle durumlarda birey, kendi ilkelerini ve çalışma arkadaşlarının hassasiyetlerini önemsemeden sadece ulaşmak istediği nihai sonuca odaklı faaliyetler sergilemektedir. Bu açıdan bakıldığında çalışanların bilinçli olarak uygulamış oldukları etkileme taktikleri başka çalışanlara örnek teşkil edebilmekte ve döngüsel olarak birbirini takip eden politik bir yapı sürecine girilebilmektedir.

İçinde bulunduğu durumun zorunluluklarına göre hareket eden Makyavelist kişi için, bireysel çıkarları ve amaçları herşeyin üstünde gelir, bu yolla da çıkarlarının gerçekleşmesi için örgütsel kaynakları ve başka bireyleri kulanır. Örgüt içerisinde güçlü tarafta yer almak veya bizzat kendi gücünü korumak isteyen Makyavelist kişiler, çeşitli etkileme taktikleri yoluyla politik davranışlar sergileyebilir ve örgütü politikleştirebilirler (Ertekin ve Ertekin, 2003:107; Yılmaz, 2012:45). Bu duruma maruz kalan başka çalışanlar da bir süre sonra örgütün politik yapısının farkına vararak bu atmosferi benimseyebilmekte ve kendileri de aynı yolları kullanarak sonuca ulaşmayı tercih edebilmektedirler.

Örgütsel politika algısı ile doğrudan ilişkili olduğu öne sürülen kişilik özelliklerinden biri olan öz-izleme kavramı ise, bireylerin farklı durumlar karşısında kendi tepkilerini gözlemleyerek, karşılaştıkları farklı durumlara göre davranışlarını uyarlamalarını ifade etmektedir. Öz-izleme davranışı yüksek ve düşük öz-izleme davranışı olarak iki grupta ele alınmaktadır. Birey karşılaştığı her duruma uygun olan ve onu sonuca götürecek çeşitli yöntemler arasından örgütteki konumunu koruyacak yöntemi tercih ederek politik davranabilmektedir. Yüksek öz-izleme davranışına sahip bireyler, başka bireylerin belirli durumlarda nasıl bir tavır sergiledikleri ile ilgilenmekte ve gelişen tüm durumsal faktörlere göre davranışlarını o yönde değiştirmektedirler. Örgüt içerisindeki konumunun ve çıkarının gerektirdiği gibi politik davranışlarda bulunmak, yüksek öz- izleme davranışına sahip bireylerin istedikleri sonuca ulaşmak için kullandıkları en etkili yöntemdir. Buna karşılık, düşük öz-izleme davranışına sahip bireylerin

kendilerine yol gösterici olarak kullandıkları araçlar; duygu, düşünce, değer yargıları ve tutumlarıdır. Bu kişiliğe sahip bireyler, davranışlarını koşullara uygun olarak şekillendirmeyi tercih etmemekte ve farklı koşulların farklı davranışlar gerektirdiğine inanmayarak sürekli aynı tavırları sergilemektedirler. Dolayısıyla düşük öz-izleme davranışına sahip bireyler, her koşula uygun davranış geliştirme konusunda yetersiz oldukları için politik manevralar yapma konusunda da kimi zaman sıkıntı yaşamaktadırlar (Yılmaz, 2012:45).

Yüksek öz-izleme ve düşük öz-izleme ile ilgili yapılmış çalışmalarda yüksek öz-izleme davranışı ile politika algısı arasında anlamlı bir ilişki bulunmasına rağmen, düşük öz- izleme davranışı ile politika algısı arasında anlamlı veya doğrusal bir ilişki belirlenememiştir (Atinc v.d., 2010:513).

Kişilik özelliklerinin örgütsel politika algısını yönlendirmesine yönelik olarak Ferris ve arkadaşlarının (1989) önerdiği modele bazı çalışmalarla katkılar sağlanmıştır. Bu bağlamda “kontrol odağı”özelliği ile örgütsel politika algısı arasındaki ilişki incelendiğinde, dış kontrol odaklı bireylerin daha kaderci tavırlar sergiledikleri ve yaşadıkları olayları kader veya şans gibi etkenlerle anlamlandırmaya çalıştıkları gözlemlenmiştir. Kaderci tutumları sebebiyle daha pasif ve edilgen bir tavır sergileyen ve olayların gelişiminde etkisiz olduklarını düşünen yapıda olmaları, onların politik davranışlar göstermelerini engelleyen bir durumdur. Buna karşın iç kontrol odaklı bireylerin, tüm faaliyetlerin gidişatını ve gerçekleşmesini etkileyecek güçte olduklarını düşünmeleri, onların çeşitli etkileme taktiklerine daha çok başvurmalarına ve politik davranışlar sergileme konusunda daha istekli davranmalarına sebep olmaktadır (Yılmaz, 2012:45). Dolayısıyla iç kontrol odaklı bireyler örgütün atmosferini politikleştirme konusunda daha aktif tavırlar sergilemekte ve başka çalışanları da bu yönde etkilemekte iken; dış kontrol odaklı bireyler, olayları akışına bırakarak herhangi bir etkileme taktiğine başvurmamakta ve sonuç olarak örgütün doğal yapısını değiştirmemektedirler. Ferris ve arkadaşlarının (1989) önerdiği modele sonradan eklenen diğer bir değişken olan “olumlu ve olumsuz etki” kavramında ise; bireyin örgütsel ortama olumlu ya da olumsuz yaklaşmasının onun politika algısını etkilediği ifade edilmiştir (Ferris v.d., 2002:193). Örgütsel ortama ve bireysel çevresine olumlu bir tutum sergileyen bireylerin, çalışmaya hevesli, işini coşkuyla yapan ve mutlu bireyler olduğu; bu tutumlarının da politik olan örgüte karşı kullandıkları olumlu bir savunma mekanizması

olduğu öne sürülmektedir. Bu davranışları sergileyen bireylerin, örgütün politik olduğuna yönelik algısı düşük seviyede seyretmektedir.

Örgütsel ortama ve bireysel çevresine karşı olumsuz tutumlar sergileyen bireylerin ise; agresif bireyler oldukları ve olumlu tavırlar sergileyenlerin aksine; daha kızgın tavırlar sergiledikleri öne sürülmektedir. Bu tip kişiliğe sahip bireyler, örgütsel ortamda yapılacak bir haksızlığa karşı daha hazırlıklıdırlar ve bu sebeple de tüm faaliyetleri olduğundan daha politik görme eğilimindedirler. Buradan yola çıkarak sergilenen olumsuz tutumlar ile örgütsel politika algısı arasında doğrusal yönlü bir ilişkinin varlığından söz edilebilir (Adams v.d., 2008:551).

Yılmaz (2012), çalışmasında örgütsel politika algısını etkileyen kişilik özellikleri arasında “narsisizm”i de ele almıştır. Bireyin, tüm yönleriyle kendini aşırı beğenmesi ve her durumda başarılı olacağına dair aşırı özgüveninin olması şeklinde tanımlanan narsisizime göre, bireyin çıkış noktasının güç ve başarı olduğu ifade edilmektedir. Narsist özellikte olan bireyler hem özel yaşantılarında hem de iş yaşantılarında tüm ilişki ağlarını kendi menfaatlerinin doğrultusunda kurmakta ve örgüt içi hiyerarşi basamaklarını hızla tırmanmak için politik davranışlar sergilemekten kaçınmamaktadırlar (Yılmaz, 2012:45). Bu kişilikte olan birey, sahip olduğu gücü diğer çalışanlara kaptırmamanın tüm yollarını titizlikle inceleyerek, onu başarıya götüren nihai yolu kullanmaktan çekinmemekte ve politik faaliyetleri başlatıp örgütü politikleştirme faaliyetlerine kaynaklık etmektedir.