• Sonuç bulunamadı

2. POL İTİK DAVRANIŞ VE ÖRGÜTSEL POLİTİKA KAVRAMI

2.4 Örgütsel Politika Algısı Kavramı

2.4.2 Örgütsel politika algısının öncülleri

2.4.2.2 Örgütsel etkiler

Ferris v.d. (1989) tarafından geliştirilen modele göre örgütsel etkilerin; merkezileşme, biçimselleşme, hiyerarşik düzey ve kontrol alanı olmak üzere dört faktörden oluştuğu ileri sürülmektedir. Bu faktörlerden ilki olan merkezileşme, örgütün üst yönetiminde gücün ve kontrolün nasıl uygulandığını belirtmektedir. Merkezileşmenin yüksek olduğu örgütlerde üst yönetim tarafından verilen emirler alt yönetim tarafından koşulsuz itaatle uygulanmaya çalışılır ve bu tip örgütlerde ast üstünden bir emir alıyorsa itiraz etme yetkisine sahip değildir. Çünkü bu tip örgütlerde üst yönetim tarafından alınan kararlar örgütü başarıya götüreceği düşünülen ve uygulanması gereken kararlar olarak düşünülmektedir. Bu sebeple söz konusu örgütsel ortamda alt kademe çalışanları örgüt içerisindeki faaliyetlerini gerçekleştirme aşamasında kontrolü kaybettiklerini düşünecek

ve karar veren pozisyonunda bulunan üst yönetime yönelik politik davranışlarda bulunacaklardır. Merkezileşmenin düşük olduğu örgütlerde ise; alınan kararların belirleyicisinin kimi zaman üst yönetim iken kimi zaman alt kademeler olduğu görülmektedir. Bu durum alt kademe çalışanların örgütsel işleyiş ile ilgili belirsizlikler yaşamamasına ve örgüte yönelik politik algılarının düşmesine yol açmaktadır. Merkezileşmenin derecesine bağlı olarak politik tutumların değişkenlik göstermesi, aralarındaki ilişkiyi destekleyici niteliktedir (Ferris v.d., 1989:159).

Örgütsel etkiler içerisinde yer alan ikinci faktör olan biçimselleşme, bir örgütü şekillendiren kurallar bütünü olarak ifade edilebilirken, aynı zamanda söz konusu standartların ve yazılı olması gereken kuralların tüm çalışanlar ile paylaşılmasını ifade eder. Örgütsel prosedürlerin açık ve net olarak belirlenmiş olduğu ve biçimselleşmenin yüksek olduğu örgütlerde çalışanlar genellikle iş yapma usulleri ile ilgili bir belirsizlik yaşamamakta ve dolayısıyla politik manevralara ihtiyaç duymamaktadırlar. Çalışanların bu tip örgütlerde örgütsel yapıya ilişkin rol belirsizliklerinin azalması ve kendilerinden isteneni açıkça bilmelerinin sağlanmasıyla, çevrelerini kontrol edebilmeleri mümkün olmaktadır. Bu tip örgütlerde, çalışanların kariyer planlamalarını yapabilmesinin ya da örgütsel kaynaklardan daha çok pay alabilmesinin kuralları açıkça belirtilmiştir. Örgütsel kuralların açıkça belirlendiği şeffaf örgütlerde, çalışanlara örgütsel faaliyetler ile ilgili karar verme fırsatı verilmediği için politik davranışlara az rastlanmaktadır (Andrews ve Kacmar, 2001:367; Muhammad, 2007:235).

Örgütsel politika algısını etkileyen üçüncü faktör olarak ifade edilen hiyerarşik düzey ile ilgili çalışmalara göre politika, örgütteki üst kademelere ait bir kavramdır ve politik davranış üst kademe yöneticilerde sıklıkla görülmektedir (Ferris v.d., 1989:162, Miller ve Nichols, 2008:223). Bununla birlikte örgütsel politika algısının alt kademe çalışanlar içerisinde yaygın olduğunu gösteren bazı araştırmalar da bulunmaktadır. Buna göre, alt kademe çalışanları örgütte gerçekleşen faaliyetlerin tüm aşamalarında yönlendirici olmadıklarından, örgütlerini politik algılayarak daha sık politik davranış sergileme eğiliminde bulunmaktadırlar (Valle ve Perrewe, 2000:362). Bu bağlamda, üst kademe yöneticilerinin stratejik kararlar vermeleri ve örgütü başarıya götüren önemli noktalarda bulunmaları, onların örgütü politikleştirmelerine sebep olmaktadır. Bununla birlikte stratejik kararlara katılımı olmayan alt kademe çalışanlarının da örgütte kalma

mücadelesini kazanma veya üst kademelere doğru yükselme çabaları, örgütü politik algılamalarına sebep olmaktadır.

Dördüncü ve son faktör olan kontrol alanı ile örgütsel politika algısı arasında olumlu anlamda bir ilişki olduğu iddia edilmektedir. Kontrol alanı kelime anlamı olarak; örgüt içerisinde bir karar vericinin iş yapma usulleriyle ilgili emir verebildiği ve kontrol edebildiği kişi sayısı olarak tanımlanmaktadır. Üst yönetimde bulunan karar vericilerin kontrol alanının genişlemesi, emir verebildikleri alt kademe çalışan sayısının artması anlamına gelmektedir. Buna göre, karar vericiye bağlı alt kademe çalışan sayısı arttıkça, karar verici her birine daha az zaman ayıracak, bu durum da çalışanlarda belirsizlik ve karışıklık hissi oluşturarak örgütsel politika algısının yükselmesine sebep olacaktır. Bunun aksine bazı çalışmalarda ise örgütsel politika ve kontrol alanı arasında herhangi bir ilişkinin bulunmadığı da ifade edilmiştir (Atinc v.d., 2010:513).

Örgütsel politika algısını etkileyen dört ana faktörün yanı sıra; örgüt içi normlara sıkı sıkıya bağlılık anlamında kullanılan örgüt kültürünün ve çalışanların adil bir yönetim politikasının uygulandığına yönelik duyguları anlamına gelen örgütsel adaletin de örgütsel politika algısını yönlendiren faktörler olduğu ileri sürülebilir. Örgüt kültürü ile politika arasında dikkate değer bir ilişkinin olduğu ileri sürülmektedir. Kurallar, prosedürler, normlar, hikâyeler, seremoniler veya sembollerin çalışanlar tarafından benimsenmesi sonucu yerleşik bir düzen haline gelmesi örgüt kültürünü meydana getirmektedir. Dolayısıyla bu durum örgütlerde alınan politik kararların topluluklar halinde alınmasında büyük ölçüde etkili olmaktadır.

Örgüt kültürü ile politika kavramları birlikte düşünüldüğünde örgütsel politik kültür kavramı meydana gelmektedir. Örgüt kültürü ile ilişkili olan örgütsel politik kültür, çalışanların amaçlarına nasıl ulaştıklarını, amaçlarına ulaşırken nasıl bir yol izlediklerini, hangi yöntemleri izleyerek, hangi kriterlere önem vererek ilerlediklerini açıklamaktadır (Yılmaz, 2012:46). Örgütsel politika ile örgüt kültürü arasındaki ilişki sadece genel hatlarıyla açıklanmış, ayrıntılı olarak bu iki kavramın arasındaki ilişkinin varlığına yönelik detaylı bir çalışmaya rastlanmamıştır.

Örgütsel adalet ile örgütsel politika algısı arasında ise doğrusal olmayan bir ilişki saptanmıştır. Örgüt içerisinde ücretlerin, ödüllerin, cezaların ve terfilerin ne şekilde uygulandığı, bu kararların nasıl alındığı ya da alınan bu kararların çalışanlara nasıl ifade edildiğinin, çalışanlar tarafından algılanma şekli olarak belirtilen örgütsel adaletin,

özellikle süreç adaleti boyutu ile örgütsel politika algısı arasında anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir. Kararların alınmasında kullanılan örgütsel prosedürlerin adil, tutarlı, düzeltilebilir, etik ve şeffaf olduğunu gözlemleyen çalışanlar, bu prosedürleri kontrol edebileceklerine inanmakta ve bu durum onların örgütsel politika algılarını düşürmektedir. Zira alt kademe çalışanlar örgütte adaletli olunmadığı yönünde bir tutum içerisine girerse, örgütü politik olarak algılayacak ve politik oyunlara girerek cevap vermeye çalışacaklardır (Muhammad, 2007:235).