• Sonuç bulunamadı

2. İÇSEL BÜYÜMEYE YOL AÇAN DİĞER FAKTÖRLER VE TEKNOLOJİK

1.4. Kamu Kesimi ve Büyüme

Ekonomik büyümede devletin rolü iktisadi düşünce tarihinin gelişimine paralel olarak değişen bir seyir izlemiştir. Esasen kalkınma süreci ile birlikte değerlendirilmesi gereken bir yapıda, devletin işlevleri ekonomik ve siyasi konjonktüre göre

şekillenmektedir. 1980’li yıllardan sonra ortaya çıkan dünyada küreselleşme olgusu ile finansal serbestleşmenin devletin ekonomi politikalarındaki etkinliğinin azaldığı

belirtilmektedir. Bu düşünce hem liberal yaklaşımın kuramsal önermelerine hem de

teknolojik gelişmelere bağlanabilir. Küreselleşme sürecinin kalkınma aşamasında olan

GOÜ’in finansal krizlerle ve arz şoklarıyla karşı karşıya kalmalarına neden olduğu,

devletin ekonomiye müdahalesinde yaşanan sorunların da bu gelişmeyi beslediği

yönündeki fikirler literatürde geniş yer bulmaktadır. Dolayısıyla GOÜ’de kamunun

ekonomideki yerinin ne olması gerektiği ve müdahale alanları konusunda bir fikir birliği

olmadığı, ülkelerin kendilerine özgü politikalar geliştirmeleri gerektiği gerçeği ortada

durmaktadır. Nitekim 1960’dan sonra Doğu Asya ülkelerinde başlayan mucizevi büyüme

ve kalkınma süreci de keynesyen görüşlerin yerini liberal akımlara bıraktığı dönemle

paralel olarak gerçekleşmiştir. Bu ülkelerdeki büyüme ve sanayileşme hamlesinde yoğun kamu politikalarının uygulandığı görülmüştür.

İçsel büyüme modelleri devletin ekonomik büyüme ve kalkınmada düzenleyici rolünü ön plana çıkarmaktadır. Kamunun özel nitelikli mal ve hizmetlerin üreticisi olarak değil, fakat bütçe politikası aracılığıyla dışsallığa sahip mal ve hizmetlerin üretmesinin ekonomik büyümeyi olumlu etkileyeceğini vurguladığı için, bu öngörüsü onu neoklasik büyüme modelinden farklı bir noktaya koymuştur. Devlet dış ticaret, eğitim, sağlık, vergileme, teknoloji geliştirme, sermaye birikimi gibi alanlarda izlediği politikalarla, yönlendirici bir rol üstlenmektedir. Bu alanlardaki gelişmeler dikkate alındığında, kamu politikalarının rolü de ortaya çıkmaktadır.. Bu nedenle devletin ekonomik büyüme üzerindeki etkisi çok kapsamlı bir inceleme alanıdır. Barro’nun (1990) modeli, yatırım harcamaları ve transfer harcamaları arasında bir ayrıma giderek, bir bütün halinde kamu yatırım harcamalarının ekonomik büyüme üzerindeki etkilerini incelemektedir. Yapılan ampirik analizler bu yönde değerlendirilmektedir. Bir kısım analizler ise toplam kamu

135

Türkiye’de kamu harcamaları sürekli yükselen bir seyir izlemiş ve vergi gelirleri yetersiz kalmıştır. İzlenen vergi politikaları üretimi teşvik etmek yönünde olabildiği gibi, 1990’lardan sonra bütçe açıklarının166 kapatılmasına dönük uygulanmıştır. Ateş (2001) Türkiye’de kamu harcamaları ve vergi politikalarının uzun dönem ekonomik büyüme üzerindeki etkilerini VAR modeliyle araştırmaktadır. Kamu harcamaları cari, yatırım ve transfer ayrımına dayalı olarak GSMH’ya oranları şeklinde olup, 1930-1996 dönemini kapsamaktadır. Vergi politikalarının etkisini göstermek üzere, 1924-1996 dönemi için toplam vergi gelirleri, dolaysız vergi gelirleri ve dolaylı vergi gelirlerinin GSMH’ya oranları kullanılmaktadır. Etki-tepki fonksiyonları, kamu harcamaları ve vergilere gelebilecek dışsal şokların uzun dönemde kişi başına GSMH’nın büyüme oranını

değiştirmediğini göstermektedir. “Büyüme literatürü çerçevesinde söylenecek olursa, kamu

harcamaları ve vergilemenin yalnızca ‘düzey’ etkisi görülmekte, ‘büyüme’ etkisi ise uzun vadede gözlenememektedir”167. Sadece transfer harcamalarının yüksek iç ve dış borç faiz

yükü nedeniyle, ekonomik büyümeyi negatif yönde saptırdığı görülmüştür.

Artan ve Berber’in (2004) çalışmaları, 1987-2003 döneminde Türkiye’de kamu

harcamaları, yatırım harcamaları, ihracat ve ithalatın GSYİH ile ilişkilerini araştırmaktadırlar. Eş-bütünleşme analizi sonuçlarına göre, “kamu harcamalarındaki yüzde

10’luk bir artış, ekonomik büyümeyi yüzde 2.4, yatırım harcamalarındaki yüzde 10’luk bir artış, ekonomik büyümeyi yüzde 5.1 ve ihracattaki yüzde 10’luk bir artış, ekonomik büyümeyi yüzde3.1 arttırmakta iken, ithalattaki yüzde 10’luk bir artış, ekonomik büyümeyi yüzde 3.1 oranında azaltmaktadır”168. Yapılan nedensellik testlerinde ise, kamu harcamaları ve ekonomik büyüme arasında tek yönlü bir ilişki bulunmuştur. Bu ilişkinin yönü ekonomik büyümeden kamu harcamalarına doğrudur. Yani ekonomik büyüme arttıkça kamu harcamalarının da artması beklenmelidir. Dolayısıyla uzun dönemde kamu harcamalarının ekonomik büyümeyi arttıracağı şeklinde kesin bir nedensellik ilişkisi kurulamamaktadır.

166 Bütçenin faiz ödemeleri dışarıda bırakıldığında fazla vermesi, faiz harcamalarının kamu bütçesi üzerinde,

dolayısıyla vergi gelirleri üzerinde yarattığı tahribatın bir göstergesidir. IMF ile yapılan Stand-By

anlaşmalarında “faiz dışı fazla” göstergesi esas alınmaktadır. Çünkü bu fazla ne kadar yüksek olursa, bütçe kaynaklarıyla borç ödenmiş olacaktır. Yani borcun tekrar borçla kapatılması süreci yavaşlayacaktır.

167Ateş Sanlı;(2001) “Kamu Harcamaları ve Vergi Politikalarının Uzun Dönemli Büyüme Sürecine Etkileri:

Yeni İçsel Büyüme Modelleri Açısından Bir Bakış ve Türkiye Örneği”, V. Erc/METU Uluslararası Ekonomi Kongresi, 10-13 Eylül, ODTÜ, Ankara.

168 Artan Seyfettin, Metin Berber;(2004) “Kamu Kesimi Büyüklüğü ve Ekonomik Büyüme İlişkisi: Çoklu

136

Uzay (2002) 1971-1999 yılları arasında zaman serilerini kullanarak, Türkiye’de kamu büyüklüğünün GSYİH’yı nasıl etkilediğini analiz eden bir ampirik çalışma yapmaktadır. Kamu kesimi büyüklüğünü göstermek üzere, kamu harcamalarının GSYİH’ya oranı kullanılmakta ve regresyonda ayrıca sermaye birikimindeki artış ve işgücündeki artışın yer aldığı iki sektörlü bir üretim fonksiyonu tahmin edilmektedir. Modele kamu harcamalarının artışı dahil edilerek farklı bir değerlendirme yapılmaktadır. Elde edilen sonuçlara göre, “kamu harcamalarındaki artış büyümeyi olumlu yönde

etkilerken, GSYİH’dan kamu harcamalarına ayrılan pay olarak tanımladığımız kamu

büyüklüğü büyümeyi olumsuz yönde etkilemektedir. Yani kamu harcamalarındaki artış

özel yatırımlar için dışsallıklar yaratarak özel yatırımlardaki artışı teşvik etmekte, ancak

kamu büyüklüğündeki artış bir yandan yozlaşmaya, dolayısıyla kaynakların etkin olmayan

dağılımına yol açarak, büyümeyi olumsuz yönde etkilemektedir”169. Benzer şekilde

Ulutürk (2001) 1963 yılını başlangıç alarak 31 yıllık bir dönemde, toplam konsolide bütçe

harcamalarındaki yıllık büyüme oranının incelenen dönemde GSMH’yı arttırdığını tahmin

etmektedir.

Kamu harcamaları kalemlerinin ayrı ayrı ekonomik büyüme üzerindeki etkilerini araştıran Kar ve Taban (2003), eğitim, sağlık, sosyal güvenlik ve altyapı harcamalarının

GSMH’ya oranını bir üretim fonksiyonu şeklinde ele alarak eş-bütünleşme testi yapmaktadırlar. 1971-2000 dönemine ait yıllık verilerle elde edilen sonuçlara göre, “Türkiye’de eğitim ve sosyal güvenlik harcamalarının ekonomik büyümeyi pozitif ve sağlık negatif olarak etkilerken, altyapı yatırımlarının etkisi olmadığı ortaya çıkmaktadır”170. Böylece kamunun bütçe politikalarının etkinlik ve verimlilik ile ilgili sorunları olduğu anlaşılmaktadır. Demir ve Kutlar (2003) Türkiye’de kamunun ekonomik performansı olumsuz etkilemesinin nedenlerini açıklarken farklı bir yaklaşım ortaya koymaktadırlar. Devletin üretimi ve izlediği politikalarla pozitif dışsallıklar yaratması gerekirken, makroekonomik istikrarsızlığın nedeni olabileceği gösterilmektedir.

169 Uzay Nısfet;(2002) “Kamu Büyüklüğü ve Ekonomik Büyüme Üzerindeki Etkileri: Türkiye Örneği (1970-

1999)”, Erciyes Üniversitesi, İ.İ.BF. Dergisi, Sayı.19, Temmuz-Aralık, s.168.

170

Kar Muhsin, Sami Taban;(2003) “Kamu Harcama Çeşitlerinin Ekonomik Büyüme Üzerine Etkileri”, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, 58(3), s.164.

137

Tablo 3.4: Kamusal Dışsal Maliyet-Ekonomik Performans İlişkisi

Kaynak:Demir Osman, Aziz Kutlar;(2003) “Türkiye’deki Geri Kalmışlığa Farklı Bir Yaklaşım: Yüksek Kamusal Dışsal Maliyet-Düşük Ekonomik Performans”,Gazi Üniversitesi, İ.İ.B.F. Dergisi, 5(1), s.78.

İçsel büyüme yaklaşımı bu tür politika bozukluklarının ülkeler arasındaki büyüme

farklılıklarını açıklayabileceğini vurgulamaktadır. “Türkiye ekonomisinin yeni bir yapısal

değişim sürecine sokulamaması sonucu, toplumun üretken kesimlerinin geri plana atılarak

rantiye kesiminin ön plana çıkarılması, sermaye birikiminin toplumun üretken olmayan kesimlerinde yoğunlaşması, özel sektörün yapısını büyük ölçüde devletin sağladığı

rantların belirlemesi, yatırım programlarında ve sektör tercihlerindeki çarpıklıklar gibi sorunlar kalıcılaşmıştır”171. Türkiye’de kamudan kaynaklanan sorunların görünüş biçimleri

Tablo 3.4’de belirtilmektedir.

2. TÜRKİYE’DE İÇSEL BÜYÜMEYİ BELİRLEYEN FAKTÖRLERİN ANALİZİ