• Sonuç bulunamadı

Bu bölümde 1980’li yıllarda ortaya çıkan içsel büyüme teorisi ve onun üzerine uluslararası düzeyde yapılan ampirik çalışmalar çerçevesinde, Türkiye ekonomisinin geniş

bir analizi yapılmıştır. Türkiye ekonomisinin planlı döneme geçiş sürecini de kapsayacak

şekilde, ama özellikle 1980 sonrası döneminin ekonomik büyüme performansını belirleyen

kaynaklar incelenmiş ve bu konuda yapılmış ampirik çalışmalara da yer verilmiştir. Türkiye’de ekonomik büyüme sürecinde sermaye birikiminin önemli katkısı bulunmaktadır. Buna karşılık istikrarlı büyüme oranlarının sağlanamadığı görülmektedir.

İstikrarsızlığa neden olabilecek faktörlere bakıldığında, özellikle enflasyon, yüksek reel faiz, kurumsal sorunlar ve finansal piyasaların yetersizliği gibi başlıca konuların belirleyici olduğu görülmektedir. 2000’li yıllarda içsel büyüme teorisine yönelik çalışmalar gelişmekte olan ülkelerin bu sorunlar nedeniyle karşılaştıkları güçlüklerin, teorinin öngördüğü sonuçların ortaya çıkmamasında önemli rol oynadığını ortaya koymuştur.

Beşeri sermaye ve teknolojik gelişmenin boyutları incelendiğinde, Türkiye’de bu

alanlardaki gelişmelerin çok yetersiz olduğu tespit edilmiştir. Beşeri sermaye ve eğitime

ilişkin göstergelerin olumsuzluğuna karşın, bu değişkenlerin Türkiye’de ekonomik

büyümeyi olumlu etkilediği sonucunu veren çok sayıda analiz bulunmaktadır. Teknolojik

geliştirme çabalarında ise, uygulanan bilim teknoloji politikaları ve hedefler açısından

1980 sonrası çok önemli mesafeler kaydedilmiştir. Ancak, “ Türkiye’nin, bilim ve

170

politika tasarımının olmaması değil, ya 1967 ve 1983’te ortaya konmuş olan politikalarda olduğu gibi, varolanların uygulanmaması, ya da 1993 sonrasında olduğu gibi, tam olarak uygulanamamasıdır”222. Temel teknoloji göstergelerinde, örneğin AR-GE harcamalarının GSMH içindeki payı ya da patent sayılarındaki performans çok düşük düzeyde bulunmaktadır.

Türkiye’de teknolojik gelişmeye yayılmalar yoluyla katkıda bulunan dış ticaret

faaliyetleri ve DYS yatırımları hem hacim olarak hem de nitelik olarak incelenmiştir. Buna

göre, sektörel yönelim bakımından üretim, dış ticaret ve DYS yatırımları teknoloji

seviyesi yüksek alanlara doğru bir gelişme göstermiştir. Buna karşılık, ulusal ölçekte

teknoloji geliştirme kapasitesinin yetersizliğinin getirdiği elverişsiz ortam, bu

mekanizmalardan elde edilecek kazanımların az olmasına neden olmaktadır. Kamu politikalarının bu konuda daha etkili olması gereği ortaya çıkmaktadır.

222

Göker Aykut; (2004) “Pazar Ekonomilerinde Bilim ve Teknoloji Politikaları ve Türkiye”, Ed. Mahmut Kiper, ‘Teknoloji’ içinde , TMMOB, Mayıs, Ankara, s.207.

171

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

TÜRKİYE’DE İÇSEL EKONOMİK BÜYÜMENİN BELİRLEYİCİLERİNİN ZAMAN SERİLERİNE DAYALI EŞ-BÜTÜNLEŞME YÖNTEMİ İLE ANALİZİ

İçsel ekonomik büyüme teorisinin gelişmekte olan ülkeler için öngördüğü büyüme

stratejilerinin, Türkiye ekonomisi için sınanması amacıyla bu bölümde zaman serileri analizine başvurulmaktadır. Türkiye’de eğitim ve teknolojik gelişme ile ekonomik büyüme

arasında teorinin ileri sürdüğü gibi bir ilişkinin varlığı araştırılmaktadır. Türkiye üzerine

yapılan bu tür zaman serisi analizlerinde karşılaşılan en büyük sorun, teknolojik gelişme

göstergelerine ait uzun dönemli serilerin bulunmayışıdır. Özellikle AR-GE istatistiklerinin

ancak 1990 yılı sonrası OECD verileriyle karşılaştırılabilir nitelikte olması, teknolojik

gelişmeye dayalı uzun dönem ekonomik büyüme ilişkisini ortaya koymak bakımından

zaman serisi analizini mümkün kılmamaktadır. Ayrıca AR-GE faaliyetlerinin gelişmiş

ülkelerle kıyaslandığında çok düşük düzeyde olması nedeniyle 1980’lerden bu yana dışa

açık bir büyüme stratejisi izleyen Türkiye’de daha çok dış ticaret yoluyla ortaya çıkan pozitif teknolojik yayılmaların katkısının araştırılmasını gerektirmektedir. Bu çerçevede ilk

aşamada içsel ekonomik büyümenin belirleyicileri eş-bütünleşme (cointegration) tekniği ile araştırılmaktadır.

Durağan olmayan zaman serileri ile yapılan eş-bütünleşme analizleri, seriler arasındaki uzun dönemli ilişkileri ve hata düzeltme(error correction) modelleri de kısa dönemli ilişkileri ortaya koyması açısından tercih edilmektedir. “Eş-bütünleşmenin ekonomik yorumu şöyledir: Eğer iki (ya da daha fazla) seri uzun döneme yayılmış dengeli bir ilişki biçiminde bağlantılı ise, bu durumda seriler kendi kendilerine stokastik trend (örneğin durağan değil) içerseler bile, seriler zaman içerisinde birbirleriyle yakın bir

şekilde hareket edecekler ve onlar arasındaki fark durağan olacaktır”223. Böylece aralarında

eş-bütünleşme ilişkisi olan serilerin kısa dönemde dengeden sapmalarını ve uzun dönemli

dengeye ayarlanma sürecini ortaya koymak mümkün olmaktadır. Bunun için hata düzeltme mekanizması kullanılmaktadır.

223

Harris Richard;(1995) “Using Cointegration Analysis in Econometric Modelling”, Prentice Hall/Harvester Wheatsheaf, s.22

172

Eş-bütünleşme analizleri tek denklemli, iki değişkenli (univariate) ve çok denklemli, çok değişkenli (multivariate) modellerle yapılmaktadır. Birinci tür tekniklerin en eskilerinden Engle-Granger (1987) yöntemi tahmin edilen statik bir modelin hata teriminin durağanlığı halinde eş-bütünleşmenin varlığından bahsetmektedir. İkinci tür modellerin en bilineni sistem yaklaşımı ile çok denklemli modelleri kullanan Johansen (1995) eş-bütünleşme tekniğidir. gibi en çok bilinen eş-bütünleşme analiz tekniklerine göre, seriler arasında eş-bütünleşmenin varlığına bakılabilmesi için öncelikle serilerin aynı

dereceden durağan olmaları gerekmektedir. Ancak bu durum böyle seriler arasında

mutlaka arasında eş-bütünleşme olacağı anlamına gelmemektedir. Analizde kullanılacak

eş-bütünleşme yöntemi ilk aşamada serilerin durağanlık derecelerinin belirlenmelerini

gerektirmemektedir.

Buna karşılık ampirik analizin ikinci bölümünde kullanılacak VAR metodu

serilerin durağan olması halinde uygulanabileceğinden, analizlere başlamadan önce

serilerin zaman serisi özellikleri araştırılmıştır. Bunun için hem geleneksel birim kök

testleri hem de yapısal kırılmaları dikkate alan birim kök testleri yapılmıştır. Bu testler

sonucunda durağan olduğu belirlenen serilerle VAR analizi ve ona dayalı nedensellik testlerine başvurulmuştur.

1. TÜRKİYE EKONOMİSİ İÇİN İÇSEL EKONOMİK BÜYÜME MODELİNİN BELİRLENMESİ

Bu analizde kullanılacak modellerin teorik ve ampirik çerçevesinin oluşturulmasında üç ayrı çalışmadan yararlanılmıştır. Tuncer (2002)224 ve Utkulu ve Özdemir (2004)225 yatırım, beşeri sermaye ve çeşitli dış ticaret değişkenlerini kullanarak, Türkiye ekonomisi için içsel büyümeyi araştırmışlardır. Diğer çalışma ise Kuzey Kore’de yatırım, ihracat ve ekonomik büyümeyi içsel büyüme açısından inceleyen Feasel, Kim ve Smith’e (2001) aittir226. Her üç çalışmada da farklı zaman serisi analizi teknikleri (özellikle

eş-bütünleşmeye dayalı) kullanılarak aşağıdaki gibi bir üretim fonksiyonundan

yararlanılmaktadır.

224

Tuncer İsmail;(2002), a.g.m., ss.1-25

225

Utkulu Utku ve Durmuş Özdemir;(2004) a.g.m., ss.245-266.

226

Feasel Edward, Yongbeom Kim ve Stephen C. Smith;(2001) “Investment, Exports, and Output in South Korea: A VAR Approach to Growth Empirics”, Review of Development Economics, 5(3), ss.421-432.

173 ) , ( t, t t t f A I Z Y =

Burada Yt çıktıyı, At teknolojik bilgiyi, It yatırımı ve Zt ise beşeri sermaye ve ithalat-ihracat

gibi değişkenlerini temsil etmektedir. Temel Solow büyüme modellerinde At dışsal olarak

belirlenmekte ve politikalardan etkilenmemektedir. Dolayısıyla politika değişiklikleri yoluyla ekonomik büyümede meydana gelecek gelişmeler sadece geçici olacaktır. Buna karşılık içsel büyüme modellerinde teknolojik bilgi politikalardan etkilenmekte ve böylece teknolojik bilginin gelişmesine katkıda bulunacak her türlü politika kişi başına ekonomik büyüme oranını uzun dönemde kalıcı olarak arttıracaktır. Bu çalışmada kullanacağımız üretim fonksiyonu şöyledir.

) ,

,

( t, t t t

t f LYAT LOKUL LITH LIHR

LKBG =

Logaritmik düzeyde değişkenler arasındaki eş-bütünleşme ilişkisini araştırmak için bu

üretim fonksiyonunun ekonometrik analizinde kullanılacak toplu model şu şekilde ifade edilebilir. İçsel büyüme teorisinin Türkiye ekonomisi için analiz edilmesinde bu model

tercih edilmiştir.

t t t

t t

t LYAT LOKUL LITH LIHR e

LKBG =β0 +β1 +β2 +β3 +β4 +

Üçüncü bölümde, Türkiye ekonomisi içsel büyüme teorisinin AR-GE modelleri çerçevesinde incelenmiştir. Bu çerçevede Türkiye’de AR-GE faaliyetlerinin çok düşük seviyede olduğu tespiti yapılmıştır. Ayrıca Türkiye ekonomisinde ayrı bir AR-GE sektörünün bulunmadığı da görülmüştür. Bu nedenle yukarıdaki model, dolaylı teknolojik gelişmeye dayalı ve dışsallıkların varlığı nedeniyle fiziksel ve beşeri sermaye birikimi yoluyla ekonomik büyümeyi açıklamak üzere kullanılmaktadır. Alt kısımda nasıl oluşturulduğu açıklanan dış ticaret değişkenleri ise, Türkiye ekonomisinin dış ticaret ortaklarının bilgi stoklarından elde edebileceği yayılmaları göstermek üzere modele

eklenmiştir. Böylece Young (1991), Chuang (1998), Lichtenberg ve Van P. Potterie (1998), Chuang (2002) ve Coe ve vd.’nin (1997) içsel büyüme teorisi kapsamında teorik ve ampirik analizleri, Türkiye ekonomisi için test edilecektir.

174