• Sonuç bulunamadı

2. İÇSEL BÜYÜME TEORİSİ VE TEKNOLOJİ BOYUTU

2.2. İçsel Büyüme Modelleri

2.2.1. Dolaylı Teknolojik Gelişme ve Rekabetçi Piyasalara Dayalı Modeller

2.2.1.2. Lucas’ın Beşeri Sermaye Modeli

Beşeri sermaye faktörünün ekonomik büyüme ile ilişkisini açıklayan bir içsel büyüme modeli Lucas (1988) tarafından geliştirilmiştir. Bu modelde beşeri sermaye büyümenin itici motoru olarak gösterilmektedir. Lucas çalışmasında beşeri sermayeye dayalı üç model ele almaktadır.

- Fiziksel sermaye birikimi ve teknolojik gelişme modeli

- Eğitim yoluyla beşeri sermaye birikim modeli

- Yaparak öğrenme yoluyla beşeri sermaye birikimi modeli53

Bu modeller içinde eğitim yoluyla beşeri sermaye birikiminin incelendiği mekanizma

merkezi bir role sahiptir. Model Solow’un neoklasik büyüme modelinin kapalı ekonomi varsayımını kabul ederek, Schultz (1963) ve Becker (1964)’ın beşeri sermaye kavramını

kullanmakta ve teknik olarak Arrow (1962), Uzawa (1965) ve Romer (1986) modellerindeki fikirleri benimsemektedir54.

Modelde iki tür biriktirilebilen sermaye bulunmaktadır: Fiziksel sermaye ve beşeri

sermaye. Bir bireyin beşeri sermayesi onun genel beceri seviyesi olarak yorumlanmaktadır. Beşeri sermayeye, h(t), sahip bir işçinin diğer işçilerden daha verimli olduğu varsayıldığında, beşeri sermaye teorisi bireyin bugünkü zaman tercihlerinin gelecekteki beşeri sermaye düzeyini belirleyeceğini öngörmektedir. h beceri düzeyindeki bir işçinin zamanının u(h) kısmını bugünkü üretime ayırdığı farzedilirse, beşeri sermaye birikimi için

1-u(h) kadar zamanı kalacaktır.

Diğer taraftan model, bir bireyin beşeri sermaye birikimi sonucunda kendi verimliliğindeki artışı içsel etki olarak değerlendirirken, beşeri sermayeli bireyin başka bireylerin verimliliği üzerinde ortaya çıkardığı olumlu katkıyı dışsal etki olarak

yorumlamaktadır. Dışsal etki diğer bireylerin beşeri sermaye birikimi için zaman

ayırmalarına gerek kalmadan verimliliklerinin artmasına neden olmaktadır. Ekonomide

53

Lucas Robert E.;(1988) “On The Mechanics of Economic Development”, Journal of Monetary Economics, 22, s.3.

48

toplam olarak N kadar işçi olduğu ve bunların benzer olduğu varsayılmaktadır. Bu durumda etkin işgücü, Ne=uhN dır. Üretim fonksiyonu ise,

[

]

1

( ) ( ) ( ) ( ) ( )y a

Y AK t β u t h t N t −βh t

=

olarak yazılır. Teknoloji seviyesi, A, sabit varsayılmaktadır. Fonksiyonda ( )y a

h t terimi beşeri sermayenin dışsal etkilerini göstermektedir. Modelde beşeri sermaye birikim

denklemi,

[

]

.

( ) ( ) 1 ( )

h t =h t δ −u t

olarak ifade edilmektedir.

[

u t =( ) 1

]

olduğunda hiç beşeri sermaye birikimi olmamaktadır.

Çünkü bireyler tercihlerini bugünkü üretimden yana kullanmışlar ve eğitime zaman

ayırmamışlardır. Diğer bir uç durum ise

[

u t =( ) 0

]

olmasıdır. Bu durumda bireyler bütün zamanlarını eğitim için ayırmaktadırlar ve h(t), δ gibi bir maksimum oranda büyümektedir. Dolayısıyla bu iki uç durum arasında azalan getiriler bulunmamaktadır. Diğer taraftan beşeri sermaye birikiminin maliyeti bugünkü tüketimden vazgeçilmesi

olduğundan, içinde bulunulan dönemde denge büyüme oranı etkin büyüme oranına

ulaşamayabilir ve refahı olumsuz etkileyebilir. Bunun için modelde devletin eğitimi

sübvanse etmesi bu etkiyi ortadan kaldırmaktadır.

Model, dışsal etkilerin (dışsallıklar) olmadığı durumda da sürdürülebilir bir büyüme

olacağını tahmin etmektedir. Yani sadece içsel etkiler de verimlilik artışını sağlayarak

teknolojik gelişmeyi besleyebilmektedir. Ancak dışsal etkilerin varlığı yayılmaların güçlü

olmasına sebep olarak sermaye birikimini daha fazla arttırmaktadır. Lucas’a göre beşeri sermaye birikimi büyümesinden daha ziyade, fiziksel sermaye birikimi büyümesi ekonomik büyümeye katkıda bulunmaktadır. Modelin öngörülerinden bir diğeri de, farklı beşeri sermaye ve fiziksel sermaye sahip ekonomiler arasındaki geçiş dinamiklerine ilişkindir. Örneğin başlangıç beşeri ve fiziksel sermaye birikim seviyesi düşük olan ekonomiler, yüksek olan ekonomilere göre sürekli düşük kalmaya devam edecektir. Bunun sebebi, beşeri sermaye birikiminin ve dışsallıkların yüksek olduğu varlıklı ülkelerde söz konusu faktörün getirisinin daha fazla olmasıdır. Bu getiri işçilerin ücretleri olduğuna göre,

49

varlıklı ülkelerde herhangi bir veri düzeyde beceriye sahip işçi açısından, fakir ülkelere göre daha yüksek ücretler geçerli olmaktadır. Böylece Lucas’ın modeli, ülkeler arasında gelir seviyeleri ve büyüme oranlarındaki farklılıkların açıklanmasında, beşeri sermaye birikimi ya da donanımındaki farklılıklara bağlayan teorik bir çerçeve sunmaktadır.

Diğer taraftan Lucas beşeri ve fiziksel sermaye faktörlerinin uluslararası hareketliliğine göre, marjinal verimliliklerindeki değişmelerin büyüme oranı farklılıklarını

açıklayabileceğini ileri sürmektedir. Örneğin fiziksel sermaye hareketleri serbest fakat

beşeri sermaye ve emek faktörü hareketli değilse, fiziksel sermayenin getiri oranlarının

ülkeler arasında eşitlenmesi beklenmektedir. Buna karşılık beşeri sermayenin getiri

oranlarının eşitlenmesi mümkün olmamaktadır. “Bu, fiziksel sermayenin marjinal

verimliliğindeki farklılıkları azaltacak, fakat beşeri sermayenin marjinal ürünlerindeki

farklılıkları arttıracaktır. Bu yüzden artan getiriler, sermaye hareketinin göç baskılarını ortadan kaldırmak için neden yeterli olmadığını açıklayabilmektedir. Az gelişmiş bir

ülkede yaşayan bir birey, daha gelişmiş bir ülkeye hareket ederek daha fazla

kazanabilmektedir”55. Faktör hareketliliği ile ilgili olası bir başka durum ise, her iki

sermaye türünün serbest dolaşımıdır. Lucas’a (1988) göre bu şartlar altında faktör verimliliğindeki değişmeler, yayılmaların içsel ya da dışsal olmasına bağlı bulunmaktadır.

Sadece dışsal etkilerin varlığı halinde veri beceri düzeyindeki işgücünün ücret oranı ülkenin refahındaki artışla birlikte yükselecektir. Böylece işgücü hareketi zengin ülkelere doğru olacaktır.

Beşeri sermaye faktörünün içsel ekonomik büyümenin açıklanması için oluşturulan bu modelin öngörüleri, Romer’in (1986) bilgi yayılmaları modeline benzer sonuçlar vermektedir. Dışsallıkların varlığı her iki model için de çok önemli role sahiptir. Ancak dışsallıklar faklı kaynaklardan doğmaktadır. Romer’de (1986) dışsallıklar bilgi üretimine yapılan yatırımlardan, bu modelde ise beşeri sermayeye yatırımlardan ortaya çıkmaktadır. Bu yönden iki modelin teknolojik gelişmeye ilişkin yaklaşımlar benzerdir. “Lucas’ın

(1988) model kurgusu tamamlanmış değildir. Çünkü model yeni malların üretilmesine

neden olan faktörleri içermemektedir. Lucas yeni malların üretileceğini varsaymaktadır”56.

55

Romer Paul M.;(1990) “Increasing Returns and New Developments in the Theory Growth”, NBER Working Paper, No.3098.

56

CBO Papers;(1994) “Recent Developments in the Theory of Long-Run Growth: A Critical Evalution”, Washington, s.20.

50

Bu nedenle beşeri sermaye modeli, teknolojik gelişmenin beşeri sermaye birikiminin artmasıyla kendiliğinden sağlanacağı imasında bulunmaktadır.