• Sonuç bulunamadı

Nüfusun kent merkezlerinde ve sanayileşen bölgelerde giderek artması planlı büyümenin önemini artırmaktadır. Kentte, konut anlamında ihtiyaçlar karşılanırken veyahut karşılanması yönünde tedbirler alınırken, insanların fizyolojik ve sosyal yönden gelişimi için yeterli önlemler alınamamaktadır. Kentlerde huzurun ve evrensel anlamda örnek olabilecek kentlerin tüm kent paydaşlarına ve dünyada yaşanan gelişmeleri düşünerek hareket edecekleri politikalar oluşturması önem kazanmıştır. Dünya genelinde yaşanılabilir kent kavramının giderek duyulması karar alıcıları kentin yaşam koşullarının herkes adına düzenlenmesi zorunluluğunu da ortaya çıkarmaktadır. Bu ihtiyaçları düşünen politikacıların, sivil toplum kuruluşlarının vatandaşların çocukları kentte özgür yaşamak adına sorumluluklar üstlenmesi gerekmektedir.

Çocuk yaşantısını özgürleştirmek çocuğun ve çocukluğun tanınması, tanımlanması, ihtiyaçlarının farkına varılması, içinde yaşadığın çevrenin, toplumun etkilerinin bilinmesi gerekmektedir. Yapılacak bu çalışmaların tümü çocuk politikası kapsamında değerlendirilmektedir (Etiler, 2007:402). Çocuk düşüncesi ile yapılan bu çalışmalar ve isimlendirmeler genel olarak bir bütünlük içinde ele alındığında başarılı olabilecektir. İnsan, çevre, bireysel farklılıklar, kent yapısı ve çocuğun yaşam koşulları altında geleceğin yetişkin adayı çocuk; mekân ve birey bağını sağlıklı kurması gerekmektedir. Bu bağdan sonra çocuk kendini yaşadığı kentte özgür hissedebilecektir (Alpan, 2015: 204).

Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, çocukların yaşadıkları yer neresi olursa olsun çocukların temel haklarını kullanması adına evrensel kararlar almıştır. Alınan kararlarda çocukların katılım hakkının, gelişimlerinin ve özgürlüklerinin gerçekleşmesi için çocukların ve gençlerin kendilerini ilgilendiren konularda, olaylara etki edecek şekilde yer alma hakkı tanınmıştır. Çocukları ilgilendiren konuların başında ise çocukların yaşadıkları çevre ve yaşanılanlara kendileri adına karar verebilmeleri baş sıradadır. Katılım hakkını kullanan çocuğun, kendini daha özgür hissederek yaşadığı bölgeyi kabullenmesi daha kolay olmaktadır (Oktay ve Pekküçükşen, 2017: 310).

Kentsel mekânların çocukların kullanımlarına ve gelişimlerine uygun olarak planlanarak tasarlanması, süreçlere çocukların dâhil edilmesi kentsel planlama sonuçlarının daha sağlıklı olmasını sağlamaktadır (Ermiyagil ve Gürçınar, 2015: 15). Bu konuda en yetkili olan belediyeler çocukların problemlerini görerek, görünen problemlere çözümler üretecek güce sahip durumdadır. Bu kapsamda belediyeleri çocuk dostu kentler oluşturmada, oluşturulan bu kentlerde çocuğun huzurlu, mutlu olarak hayatını devam ettirmede kilit taşı durumundadır (Özservet, 2015: 40).

Belediye ve yerel yönetim kapsamında çocuklarla ilgili katılımı düzenleyici kararlar alınmasının, çocuklar üzerinde olumlu yönden etkisi vardır. Fakat alınan kararların yüzeysel ve kâğıt üzerinde kalacak şekilde planlar içinde yer alması yaşantıya uyarlanmaması, ayrı problemleri de beraberinde getirecektir. Yerel yönetimlerin evrensel anlamda çocuğa tanınmış hakların daha dar kapsamlı, bölge özelliklerine göre tanınması, her yönetim değişikliği ile çocuğa tanınan hakların uygulamasında olan değişiklikler, hakların sürekliliği konusunda tutarsızlık meydana getirebilmektedir (Özer, 2013: 254).

Evrensel değerler düşünüldüğünde çocuğa ve çocukluk dönemindeki bireylere verilen haklar çocuğu en az yetişkinler kadar özgür ve huzurlu yaşatmaya çalışmaktır. Çocuk için gerekli olan tüm ihtiyaçları onların yararı ilkesi göz önünde tutularak uygulamak, uygulamaya gayret etmek çocukların sağlıklı bireyler olarak yetişmelerine yardımcı olacaktır. (Güz ve Şahin, 2018: 80-83).Çocuk Dostu Kent, amacı ile hem sosyal uyumu sağlamlaştırma hem de evrensel normlara uygun birey kazanmada çocuk adına merkezi ve yerel anlamda yapılabilecekler bulunmaktadır (Şen ve Tuncer, 2017: 421-422).

 Çocuk haklarının sağlanmasının insani bir zorunluluk olduğunun bilinerek gerekli tedbirlerin alınması,

 İstismara uğrayan çocukların maddi ve manevi desteklenmesi, istismara uğrayabilecek durumda olan dezavantajlı çocuklara yönelik tedbirlerin alınması,

 Kültürel yaşantının ve eğitimin verimli olması için ekonomik yeterliliklerin destelenmesi konusunda çalışmaların yapılması,

 Merak duygusunu kaybetmeden özgür bir şekilde araştırma yapmasına fırsat verilmesi,

 Çocuğa toplum içinde verilen değer ile birey olduğunu hissetmesi ve bu düşüncenin toplum tarafından farkına varılması,

 Çocuk haklarının diğer bireylerin kullandıkları haklardan ayrı bir hak olarak görülmemesi eşitliğin sağlanması yönünde gereklilik olduğunun bilinmesi,

 Yaşama olan bağlılıkların ve enerjilerin sürekliliği için maddi açıdan ve manevi yönden doyuma ulaşmaları için uygun ortamların sağlanması,  Çocuğun çocuk dostu okul kapsamında, çocuğa fırsat eşitliği içinde yararlı

bilgiler edinmesinin sağlanması,

 En önemlisi ise insani yaşamanın ölçütü olan temel hak ve özgürlüklerin çocuğun yaşadı yerin, cinsiyetin, kültürel özelliklerin, yaşının ve benzeri tüm farklılıkların sağlanması çocuk için, çocuğun özgürlük içinde büyümesi için yapılması gerekenler arasındadır.

Çocuk adına yapılacak birçok iyi uygulama ve örnek verilebileceği bir gerçektir. Çocuk hakları kapsamında verilecek bu örneklerin sayısının çok olması, çocuğun bu haklarından bir nevi mahrum kaldığını göstermektedir. Yukarıda verilen örnekler çocuklar adına yapılacakları Çocuk Hakları Sözleşmesi, maddeleri kapsamında düşünmek önelidir. Tüm dünyada geçerliliği olan bu maddelerin gerçekleşmesi hedefi ile herkese sorumluluklar yüklenmektedir. Çocukluk dönemini atlatan her yetişkin, kendinden sonra gelen geleceğin yetişkinlerine karşı sorumlulukların gereğini yapması gerekmektedir. Bu noktada öncü olacak olan merkezi yönetimler ve yerel yönetimler kendileri veya sivil toplum kuruluşlar aracılığıyla bu görevi sürdürürken toplumsal yapı içindeki insanlara da yol göstermeyi devam ettirmek durumundadır (Işıklar ve Kırcı, 2016: 7-8).