• Sonuç bulunamadı

Kentin Çocuğun Yaşamına Etkileri ve Yaşanılan Olumsuzluklar

Toplumsal düzen ve yapı içinde günden güne değişimler ve değişikler meydana gelmektedir. Aile yapıları, eğitim düzeni, teknoloji, sosyal medya, kentleşme, nüfusun artması, çekirdek aile yapının ortaya çıkardığı sonuçlar gibi birçok faktör bu değişimlere birkaç örnek olarak verilebilir. Toplumsal temel yapıyı meydana getiren insanlar arası iletişim ve etkileşim, insanların birbirleri açısından dikkat etmesi gereken hassasiyetleri ortaya çıkarmaktadır. Bazı durumlarda bireyler toplumsal yaşantıya ve iletişimin önemine dikkat etmediğinde sorunlar ortaya çıkabilmektedir (Aslan, 2002: 25).

Toplumu oluşturan en küçük yapı olarak aile, kendi içinde de farklılıklar göstermektedir. Bulunulan çevrenin ve aile bireylerinin kişilik özellikleri aile yapısının oluşmasına etki etmektedir. Aile kendi yapısını hayatın akışı içinde oluştururken, gözden kaçırılan veya yaşadığı sorunlar görmezden gelinen çocuklar olmaktadır. Sadece aile açısından problem yaşamakla kalmayan çocuk, eğitim, sağlık, yaşama ve temel ihtiyaçlarını karşılama noktasında da yetersiz kalmaktadır (Karadeniz, 2011: 25). Çocuğun kent yaşamında hangi şartlarda yaşamak zorunda kaldığını ve yaşam şartlarının çocuk adına iyileştirilmesi için genel durumu bilmek yararlı olacaktır.

Çocuğun yaşadığı sorunlarda hayatı öğrendiği ve yaşamla tanıştığı aile yapısının etkisinin incelenmesi önemli bir etkendir. Yaşadığımız yüzyıl aile kavramı çekirdek aile yapısında ve çocuğa verilen değerin fazla olduğu bir yüzyıl olarak ifade edilse de arka planda çocuğun aile içerisinde yaşadığı olumsuzlar bulunmaktadır. Çocuk ailesinde güvenlik ve aitlik duygusunu tatmak, temel ihtiyaçlarının giderilmesi duygusunu karşılamak ister. Sosyal ilişkilerin, karar alma, sağlıklı gelişim ve toplumsal diyaloğun ilk basamağı olan yapı ailedir. Çocuk anne ve babasından gördükleri ve gelişim adına desteklendiği ölçüde ilerleyen yıllarını daha sağlık şekilde geçirebilecektir (Aslan, 2002: 27).

Aile yapısı içinde özellikle geleneksel aile yapısında görülen başlıca çocukların yaşadığı sorunlar; çocuğun özgürlüğünün istenilen düzeyde karşılanmaması, demokratik karar alma sürecinde çocuğun görüşlerine yer verilmemesi, çocuk ile aile içi iletişin yeterli düzeyde olmaması, bireysellik düşüncesinden ziyade biz kavramı üzerine yaşamın odaklanması, eğitimin önemsenmemesi, kız erkek çocukları arasında ayrımın olması, çocukların ekonomik gelir olarak düşünülmesi geleneksel toplum ve geleneksel aile yapılarında çocuk adına yaşanan olumsuzluklar olarak karşımıza çıkmaktadır (Aslan, 2002: 28).

Geleneksel toplumdan sanayileşmiş ve çağdaş topluma doğru yol alındığında da aile yapısında önemli değişiklikler kendini göstermektedir. Geleneksel toplumda yaşanan birçok sorunda çocuk, çağdaş toplum yapısına geçişte kendine yeni bir görünüm ortaya çıkarmıştır. Kentleşme ve evrensel değerlerin toplumsal yapıların değişmesine ve süreç sonunda aile yapılarının etkilenmesine neden olmuştur. Kent ailesi, geleneksel ailenin üstlenmiş olduğu birçok görevi başka kurumlara ve kişilere aktarmıştır. Eğitimin aile içinde değil eğitim kurumlarına aktarılması, boş zamanların aile ile değil kurs ve etkinliklerle bakıcılar gibi aracılar ile giderilmesi aile bağlarının zayıflaması sorununu ortaya çıkarmaktadır. Genel olarak günümüz aile yapısında çocuğun yaşadığı problemleri sıralamak gerekirse (Aslan, 2002):

 Ailelerin iş yoğunluğu sebebiyle çocuğun kişisel gelişimine ve duygusal doyumuna zaman ayıramama,

 İletişim araçlarının ve teknolojinin çocuğun gelişimine olan olumsuz etkisinin fark edilip gerekli önlemlerin alınamaması,

 Ev yapısının çocuğun ihtiyaçlarını karşımada ailenin çocuğun görüşünü almaması,

 Aile içi problemlerin çocuğa yansıtılması ve çocuğun anne, baba sevgisinden mahrum bırakılması,

 Çalışan annelerin çocukta karşılanması gereken güven duygusunun karşılayamaması veya eksik kalması,

 Ailenin ekonomik yeterliliğe sahip olmamasından kaynaklı çocuğun sağlıklı gelişmesinin sağlanamaması,

 Anne babaların çocuklarına nasıl yaklaşacaklarını bilmemesinden kaynaklı, bağların çok sıkı veya mesafeli olması gibi örnekler, çocuğun doğrudan veya dolaylı olarak yaşadığı problemlerin başlıca olanlarıdır.

Çocukların yaşadığı problemlerin en önemli sebepleri arasında yer alan yoksulluk ise çocukların yaşam şartlarını ve kalitelerini, ailelerin çocukları üzerindeki etkisini de değiştirmektedir. Çocukluk döneminde yoksulluk ile karşılaşan çocuk, yetişkinlik dönemine sağlıklı bir şekilde ulaşamamaktadır. Yoksulluğun tanımı evrensel anlamda bir bütünlük sağlamaktan öte ülkenin tüketimi ve gelişimine göre değişebilmektedir (Avcı, 2003). Yoksulluk ile yaşamak zorunda kalan çocukların eğitim ve sağlık yönünden eksik kaldığı ve bu eksikliklerin giderilmesi için çalışmak zorunda kaldığı görülmektedir. Çocukların çalışmak mecburiyetinde kalması çocuğun fiziksel, zihinsel ve sosyal anlamda yeni sorunlarla karşılaşmasına neden olmaktadır. Bu durumun en önemli sonucu olarak da çocuğun temel haklarını kullanamaması sorununu ortaya çıkarmaktadır (Kurnaz, 2007: 48).

Yoksulluğun çocuğun ailesine etkisi doğrudan, çocuğa ise dolaylı olarak ailesi aracılığıyla etki etmektedir. Yoksulluk içinde olan ailelerin ve çocukların yaşayabileceği genel sorunlar, çocuğun iş gücü kaynağı olarak görülmesinden dolayı çocukluk haklarından ve temel haklardan mahrum bırakılarak çalıştırılması, eğitimden mahrum kalan aile ve çocukların ucuz iş gücü olarak görülerek yoksulluğun daha da derinleşmesi, barınma, korunma ve beslenme gibi temel ihtiyaçların giderilememesi, dezavantajlı ailelerde yaşanan yoksulluğun aileyi daha zor duruma düşürerek aile yapısının bozulması ve olumsuz etkilenen çocukların

durumu çocukların ölüm oranlarını etkilediği gibi çocuğun çocukluk döneminde yoksulluk kaynaklı yaşadığı, yaşayabileceği problemler arasında yer almaktadır (Gönen vd., 2002).

Görsel medya araçlarının çocuklar üzerinde etkisi, tartışılmaz bir gerçek haline gelmiştir. Görsel medya ve iletişim araçları çocukların, çocukluk döneminden ergenlik dönemi sonuna kadar ailesi ve çevresiyle olan iletişimi ve hayata bakış açısını etkilemede ilk sıralarda yer almaktadır. Bilgisayar, televizyon, internet ve benzeri teknolojik gelişmelerin olumlu yanlarının yanında, olumsuz etkileri de oldukça fazladır. Konu başlıkları değişse de yaş ve gelişimsel dönemleri itibariyle her gelişmeden ilk etkilenen çocuk olmaktadır. Görsel iletişim araçları ve teknolojik araçlar, çocuğun en yakın arkadaşı olmakta, beslenme alışkanlıklarını çabucak değiştirebilmekte, özendiği konu başlıkları değişebilmekte ve örnek aldığı kişiler de yanlış davranış sergileyen karakterler olabilmektedir. Beden ve ruh sağlığını etkilemenin yanında, okul başarılarında düşüşler, depresyon, uyku bozuklukları, davranış problemleri çocukların yaşadığı diğer olumsuzluklar arasında yer almaktadır (Çamurdan, 2007: 26).

Yaşadıkları olumsuzluklar sebebiyle risk altında olan çocuklar toplumsal yapıda karşılaşılan bir diğer önemli konudur. Korunmaya muhtaç çocuklar olarak da ifade edilen çocuklar yaşadıkları zorluklar sebebiyle özel kurum ve kuruluşlar aracılığıyla veyahut bizzat devlet tarafından sahiplenmesiyle yaşamlarını devam ettirmektedir. Anne babası olmayan çocuklar, kötü alışkanlıklar edinmiş çocuklar, cinsel ve fiziksel istismara uğramış çocuklar, madde bağımlılığına yakalanmış çocuklar, günümüz dünyasında yaşanılan çocuklar adına giderilmesi zorunlu hale gelen problemlerdendir. Gelecek nesillerin sorunsuz bir toplumsal yapıya sahip olmaları için günümüzde yaşayan çocukların yaşadığı problemleri görmeleri, gelecekte yaşanılacak olumsuzlukları önlemek adına alınacak en önemli tedbir olacaktır (Çoban, 2015: 792).

Ekonomik sebepler, ailesel problemler, eğitim eksikliği, çevresel faktörler ve benzeri etkenlerden dolayı çocuklar suça sürüklenmektedir. Suça sürüklenen çocukların sokakları mesken edinmeleri ve küçük yaşlarda çalışmak mecburiyetinde kaldıkları görülmektedir. Suç işleyen çocukların yaşam şartlarının istenilen düzeyde

olmaması bu durumun belirgin nedenleri arasındadır. Toplum içinde ciddi problemleri beraberinde getiren çocukların işledikleri suçların sonuçları ve sokak çocuğu kavramının yanlış anlaşılması, kısıtlı yönden analiz edilerek çözülebilecek sorunlardan değildir. Toplumsal bir sorun olan çocukların sokakta yaşamaları ve çocukların suça itilmesi evrensel değerlerle ve temel haklar bünyesinde çok yönlü incelenmesi gereken karmaşık bir sorundur. Toplumsal anlamda çocuğun durumu siyasal ve sosyal yönden çocuğun irdelenmesi, kültürel yapıdaki çocuğun yeri, ekonomik nedenlerin etkisi gibi birçok yönden çocukların yaşadığı bu tip sorunlara çözümler aranması gerekmektedir (Güngör, 2008: 29).

Çevresel faktörler, sosyal ve fiziksel yapı ve gelişmelerden etkilenen en önemli kesim yaşlılar ve çocuklardır. İnsan hayatını etkileyen insanın dışında gerçekleşen fakat insanın etkisinin çok fazla olduğu çevrenin, çocuğun fiziksek ve sosyal açıdan gelişmesinde çok fazla etkisi bulunmaktadır. Toprağın ve suyun kirlenmesi, hassas bünyeye sahip çocukların, yoksulluk içinde yaşayan ailelerdeki çocukları olumsuz etkilemektedir. Besinlerin kirlenmesi, genetiği değiştirilmiş yiyeceklerin artması, hava kirliliği, konut ve çevresinin çocuğun ihtiyaçlarına cevap vermemesi, hava kirliliği, radyasyon, kimyasal atıklar, sera etkisi gibi problemler gelişim döneminde olan çocukları etkileyen olumsuzlar arasındadır. Fiziksel çevrenin çocuklara yaşattığı olumsuzluklar, sosyal çevrede bulunan konut, okul, sokaklar, konut yakın çevresi gibi çocuğun hayatında olan diğer faktörlerin gelişmesine olumlu etkisinin yanında, olumsuz etkileri de bulunmaktadır (Güler ve Çobanoğlu, 1994: 20-24).

Gelişen ve değişen dünyada çocuğun yeri de günden güne değişmektedir. Çocuğun geçmişten günümüze benzer davranışlar sergilediği düşünülse de toplumsal değişimlerin ve yenidünya düzeninde çocuğun birçok yönden sorunlarla karşılaştığını görmek mümkündür. Evrensel ve yerel birçok örneğin verilebileceği sorunlara karşılık genel anlamda çocukların yaşadığı sorunları görmek ve alınacak tedbirleri irdelemek çocuk yararına olacaktır.

Yoksulluk ve ekonomik yetersizlikler sebebiyle aile içi çatışmasının çocuğun kişisel gelişimine olumsuz etkisi, dezavantajlı çocukların kendilerini toplum içinde kabul ettirmede yaşadığı sıkıntılar, dezavantajlı ve özel gereksinimi olan çocukların gelişimlerine uygun tedbirlerin alınmaması, düzensiz kent ve yapısının

yoğunluğu ile çocuğa zaman geçirecek uygun şekilde tasarlanmış alanların yetersiz olması (Tandoğan ve Ergun, 2013: 135).

Değişen toplumsal yapıdan kaynaklı rol karmaşası, kuşaklar arası ve kültürel farklılıklardan kaynaklı çocuk ebeveyn çatışması, görsel medya araçlarının etkisiyle suça yönelme ve kendini ispat etme çabası, kendine, ailesine, çevresine ve yaşadığı topluma karşı güvensizlik, çevresinde ihtiyaçlarını giderecek alanlarının olmaması sebebiyle çevresine aitlik hissedememe, çocuğun fiziksel ve ruhsal doyuma erişmesi için güzel bir çevrede, konut yakın çevresine konumlandırılmış oyun alanlarının yetersiz olması (Acar, 2012: 29).

Fiziksel, sosyal ve zihinsel olarak çocuğun gelişimini gerçekleştireceği yeterli alan olmaması, uygun olmayan koş ve şartlarda çalıştırılma zorunda bırakılması, eğitim ve gelişim yönünden istediği hedefleri gerçekleştirecek fırsatları bulamamak, temel haklar başlığındaki yaşama, sağlık, barınma, güvenlik ve özgür düşünce haklarını istediği gibi kullanamama çocuğun günlük yaşantısında karşılaştığı problemler arasında sayılabilmektedir (Küntay, 2017: 259)

Kent kavramı herkes için farklı anlamlar ifade ettiği gibi çocuk açısından da farklı algılamaları içermektedir. Her çocuk yaşadığı çevre ve sosyal dokusu neticesinde yukarıda bahsedilen sorunlara benzer sorunlarla karşı karşıya kalmaktadır. Yetişkinler yaşadıkları sorunları çözmede hayat tecrübeleri ve haklarını daha etkili kullanarak bu sorunları çözme yoluna gitmekte ve arayış halinde olmaktadır. Yetişkinler kadar yeterli donanıma sahip olmayan çocuklar için karar vericiler tarafından tedbirler alınması en önemli başlangıç noktasıdır. Düşünüldüğünü hisseden çocuk, çevreye ve insanlara karşı empati duygusu içinde çevresini daha çabuk anlamlandıracak, faydalı olma yollarını deneyerek çevresine faydalı bir birey olabilecektir. O sebeple çocuğu ilgilendiren konularda ve çocuğa katkı sağlayacak tüm bireylerin ve kuruluşların çocukların yaşadığı problemleri oluşmadan daha evvel görmeleri, haklarını kullanmalarına fırsatlar sunmaları, yaşanılan sorunların azalmasına olanak sağlayacaktır (Uslu ve Güneş, 2017: 33-34).