• Sonuç bulunamadı

Çocuk Dostu Kent Düşüncesinin Kente Olan Etkisi

Geçmişten günümüze şehirler farklı yapısal durumlarıyla karşımıza çıkmaktadır. Modern dünyanın genel özelliklerinden etkilenmekte ve yerel anlamda

öz varlığını oluşturmakta olan şehirler, evrensel normlar ve yaşanılan bölge insanının değerleri ile şekillenmektedir (Begel, 1996: 14). Değişimler sadece kentleri değil insanların yaşam alışkanlıklarını da değiştirmektedir. Karşılıklı etkileşim içinde olan bu yapıdaki çocukların yeri, ayrı bir inceleme konusudur. Yetişkinlerden farklı olarak yaşadığı bölgeye etkisi daha az olan çocuklar, günümüz şartlarında kendilerine yer edinmeye çalışmaktadır.

Görünüm, insani şartlar ve mimari yapının çevresel şartları da dikkate alınarak yenilenmesi, anlamına gelebilecek olan kent yenilenmesi kavramı günümüz kentlerinde daha çok çocuk ile ilintili hale geldiği görülmektedir. Kentlerin yeniden inşa edilmesinde çocuk dostu kavramı da önem kazanmaktadır. Çocuğu düşünerek hareket etmek yetişkinleri de düşünmek anlamına gelmektedir. Çocuk Dostu Kent oluşturma, yetişkinler tarafından, çocuklar adına yapılıyor olsa da etkilerini kentte yaşayan herkese ve kentin kendisine de hissettirmektedir (Özden ve Kubat, 2003:79)

Çocuk dostu mekânlar oluşturmada ve çocuğu ilgilendiren en önemli belgeler arasında yer alan Çocuk Hakları Sözleşmesi 2 Eylül 1990 yılında yürürlüğe girmiştir. Kabul edilme tarihi 20 Kasım 1989 olmasına rağmen on ay içinde yürürlüğe girmesi, sözleşmenin ne kadar önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Sözleşme genel anlamda çocukları ilgilendiren bütün konularla ilgili maddeler içermektedir. Sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel, kişisel ve temel haklar noktasında bağlayıcı ifadelerle çocukları koruma altına almaktadır.192 ülkenin bu sözleşmeyi kabul etmesi evrensel anlamda ne kadar önemli olduğunun bir göstergesidir (Uran, 2014: 97).

18 yaşına gelene kadar bütün insanları çocuk olarak adlandıran Çocuk Hakları Sözleşmesi, çocukların güvenilir bir yaşam alanı, korunaklı çevre ve ahaklar, özel muamele gerektiren çocuklarda dâhil olmak üzere kapsamlı bir incelemeye alınmıştır. Uluslararası ve çok katılımlı kapsamlı ilk sözleşme olması ülkeler ve yerel yönetimler adına yapılması gerekenleri de ifade etmektedir. Çocukların katılım hakkının tanınması, geliştirilmesi ve uygulanabilir hale getirilmesi sözleşmenin ayırt edici başka bir noktasıdır (Topsümer vd., 2009: 6).

Çocuk Hakları Sözleşmesi taraf ülkelere belirli sorumluluklar yüklemesinden dolayı ülke yönetimleri, yerel yönetimler, aileler ve sivil toplum kuruluşları da dâhil toplumun bütün kesimlerine, görevler düşmektedir. Sözleşme maddeleri 2.(Ayrıma uğramama ilkesi), 3.(Çocuğun yararı ilkesi), 6.(Yaşama hakkı ilkesi), ve 12.(Görüşünü özgürce ifade etme ilkesi) madde çocuk dostu tasarımların ve düşüncelerin ortaya çıkmasını sağlamıştır (UNICEF Innocenti Research Centre, 2004: 7).

Çocuk dostu kent oluşturma çabası günümüzde yönetimsel açıdan ve insani açıdan kentlerde değişimin oluşması düşüncesini ortaya çıkarmaktadır. 19. yüzyıl ve 20. yüzyıl evrensel anlamda bütün insanlığı etkileyen yüzyıllar olmuştur.19.yüzyılda ekonomik değişimler 20. yüzyıl ise savaşlardan etkilenen bir dünya gerçeğiyle karşı karşıya kalınmıştır. Bu süreçlerden geçerken kentlerin yeniden dizayn edilmesi durumu kendini göstermektedir (Özden ve Kubat, 2003:78).

Kentlerde yaşanan politik kaygılar ve insanlar arası ekonomik ilişkiler, kentin yenilenmesi sürecinde değişikliklere sebep olabilmektedir. Kötü uygulamalar gibi iyi uygulamalarda yaşanan dijital çağda ülkeler arası yapılan tüm çalışmaların çok kısa sürede, tüm dünya tarafından duyulabildiği bir çağ olarak karşımıza çıkmaktadır. Kentlerde yapılan güzel uygulamaların kentlerin dünya genelinde yaşanılabilir kent imajıyla isimlendirilmesi olağandır. Yaşanılabilir kent görünümünün iyi olması, ekonomik ve kültürel anlamda kenti ön plana çıkardığı gibi kötü bir izlenim de oluşturabilmektedir (Trueman, Klemm ve Giroud, 2004: 317).

Kentin imajı iyi ve kötü yönleriyle o kenti oluşturmaktadır. Uluslararası ve yerel alanda her kent kendi yapısını yaşanılan çağa uygun olarak planlamakta ve iyileştirme çalışmaları yapmaktadır. Yapılan iyileştirme çalışmalarıyla birebirde ilgili olan Çocuk Dostu Kent girişimleri dünya geneline yayılmış durumdadır. Kenti çocuk dostu yapmak etkili vizyon, ihtiyaçlar, beklentiler, uygun yöntem ve araçlar sayesinde olabilmektedir. Çocuk Dostu Kent oluşturmada ülkelere öncülük eden, yol gösteren en önemli belge Çocuk Hakları Sözleşmesi ve en önemli kuruluş UNICEF olarak karşımıza çıkmaktadır. Sözleşme maddeleri doğrultusunda ve UNICEF işbirliği ile bu süreç daha etkili olarak sürdürülmektedir (Topsümer vd., 2009: 17).

Çocuk dostu kentin çocuklar için bir gereksinim olduğu bir gerçektir. Günümüz şartlarında kentin gelişimini artırırken çocuğun özellikleri de dikkate alınmaya çalışılmaktadır. Kent yapısının çocuk dostu olması için yapılması gerekenler bulunmaktadır. Yapılması gerekenleri maddeler halinde şu şekilde özetleyebiliriz (Topsümer vd., 2009: 18).

 Yerel, bölgesel veya genel anlamda yönetimsel faaliyetlere katılım hakkının verilmesi,

 Çocuk dostu uygulamaların hukuksal metinler aracılığıyla bağlayıcı hale getirilmesi,

 Stratejik planlamalarda çocuk ihtiyaçlarını gözeterek bu doğrultuda hareket edilmesi,

 Çocuk hakları birimi ve koordinasyon merkezinin kurulması,

 Çocuk meclislerinin kurulması ve aktif olarak çalışmalarını yürütmesi,  Yasalar ve düzenlemelerden çocuğun etkilenme düzeylerinin araştırılması,  Çocuk için bütçe hazırlanması ve uygun alanlarda kullanılması,

 Çocuklar yararına sivil toplum kuruluşları ile işbirliği yapılması, çocukların kent içersinde kendilerini ait hissetmelerine ve gelecekte yetişkin olarak yaşayacakları kente olumlu bakmalarını sağlayacaktır.

Yapılan bu ve benzeri çalışmalar hem kentte yaşayan insanlar adına yeni modern gelişmeleri, kente kazandıracaktır hem de kentin görünüşünü olumlu yönde etkileyecektir (Bartlett, 1999). Kentin çocuk dostu olması sonrasında geleceğin yetişkini çocuk, yaşadığı kentin görünümüne, yaşama, şu katkıları ve benzerlerini sunması beklenmektedir (Alpan, 2015: 209).

 Çocukların yerel yönetime katılımının sağlanması kent yönetimine olan güvenin artmasına,

 Çocuk dostu hukuksal yapının oluşması çocuğun kente kendini ait hissetmesine ve yaşadığı yeri kabullenmesine,

 Kentsel mekânlar çocuğun beklentilerine karşılık vermesi ve duygusal olarak da bireysel olarak kenti özümsemesine,

 Çocuk meclisi gibi oluşumlar sayesinde demokratik tutumun gelişmesine, diğer bireylerle iletişim içine girmesine,

 Yeteneklerini, becerilerini geliştirip bulunduğu kentin ilerlemesine,

 Katılım hakkının verilmesiyle sosyal uyum ve bütünleşme düşüncelerinin oluşmasına ve çevresi adına üreten durumuna gelmesine,

 Kendi düşüncelerini özgür bir şekilde ifade etmesiyle hayatı tecrübe eden sonucunda ise yaşadıklarıyla kentin bir parçası olduğu hissini kazanmasına,  Katılımı teşvik edilmesiyle pasif insan yapısından uzaklaşıp hayatın

anlamını ve faydalı olması gerektiği algısını kazanmasına ve kente kazandırmasına,

 Yapılan kent çalışmasında kendi düşüncesinden parçalar görmesiyle kente ait olduğunu hissetmesi gibi konularda kentte yaşayan herkese, kente ve en önemlisi de çocuğun aktif bir yurttaş olacak şekilde yarınlara ulaşmasını sağlayacaktır.

2.6. Çocuk Dostu Kent Düşüncesinde Fiziksel Çevrenin Çocuk Adına