• Sonuç bulunamadı

4.1 Belirsizin Bilimleri Olarak "Kaos, Kendi Kendine Organizasyon ve

4.1.2 Kendi Kendine Organizasyon (Self-Organization) Kuramı

Organizasyon terimi Yunanca organon yani uzuv kelimesinden gelmektedir. Organ veya uzuv, bir bütünün veya canlı bir varlığın yaşamını sürdürebilmek için gereksinme duyduğu ve bir işlev (fonksiyon) gören parçasıdır (Eren, 1991: 113).

Organizasyon ise, organlaştırma, sistemin amacına ulaşması için çeşitli görevleri yapmak üzere diğer kısımlarla ahenkli bir şekilde işlev gören bölümlerinin oluşturulmasıdır. Bu organizasyonu, ya sistemin dışında bir başka üst sistem veya sistemin içinde bu konuda uzmanlaşmış bir alt - sistem, organ veya grup yerine getirmektedir.

Kendi - kendine organizasyon ise; açık, doğrusal gelişme göstermeyen, dinamik ve karmaşık sistemlerde; sistemin, alt - sistemleri, organları ve elemanları arasında sürekli yeni iletişim ve etkileşim bağlantıları kurarak, kendi - kendini organize etmesi, farklı alt-sistemler, organlar oluşturarak yeni bir düzene geçmesidir.

Bu alandaki çalışmalar üç farklı düzeyde - ölçekte ve üç farklı bilim alanında gelişmiştir. Mikroskobik düzey, mezoskobik düzey ve makroskobik düzey. Kimyasal süreçlerde; atom ve moleküller, fiziksel süreçlerde; dalgalar ve dinamik salınım,

biyolojik süreçlerde; hücreler, beyin, sinir ağları, öğrenme süreçlerinin organizmanın evrimindeki rolü gibi konular incelenmiş ve incelemeler devam etmektedir.

Üç temel bilim (kimyasal, fiziksel ve biyoloji) alanında, zaman boyutu içindeki incelemelerde; kaostan düzene, düzenden kaosa; karmaşıklıktan (heterojenlikten) basitliğe - benzerliğe (homojenliğe), basitlikten karmaşıklığa bir döngü olduğu, sürekli bir kendi - kendine öğrenme süreci yaşanarak evrimleşmenin gerçekleştiği ve "kendi - kendine organizasyon" (self-organization) sürecinin yaşandığı görülmüştür.

Ashby (1961), "kendi - kendine organizasyon (K.K.O.)" sistemlerinin genel prensiplerini belirlemeye çalışmış ve bu kuramı "soyut kuram" veya "genel prensipler" olarak adlandırmıştır. "Kendi - kendine organizasyon" kuramcıları, böyle geniş bir alanda gezerken kendilerini kaybetmemek için "kuş bakışı veya kuş uçuşu" olarak nitelendirdikleri bir yöntem kullanmışlardır.

Bushev'e göre; kendi- kendine organizasyonun net bir tanımı yoktur. Kendi- kendine organizasyonu anlamamızda sinerjetik ve biyoloji bilimleri bize yol göstermekte ve onlar da kendiliğinden organizasyonu kompleks sistemlerin organizasyonunun yaratıldığı, yeniden üretildiği veya geliştirildiği bir süreç olarak tanımlamaktadırlar. (Genel olarak sistemler aralarında olasılık ilişkileri olan çok sayıda elemana sahip kompleks sistemler olarak kullanılmaktadır). Kendi- kendine organizasyon süreci, varolan elemanlar arasındaki ilişkilerin dönüşmesi ve yeni ilişkilerin ortaya çıkma süreci olarak varolur. Bu süreçler amaçsız, kendiliğinden (spontan) ve bağımsız oluşlarıyla ayırdedilirler (Bushev, 1994: 5-7).

Kendi- kendine organizasyon süreci şu şekilde gruplanabilir;

a. Mevcut sistemden yeni bir sistemin kendiliğinden gelişmesi; tek hücreli bir yapıdan çok hücreli organizmaların oluşumu,

b. Dışsal ve içsel koşulları çeşitli olan bir sistemin negatif geribesleme sonucunda varlığını sürdürebilmesi için hareketi,

c. Geçmiş bir deneyimin kullanılmasıyla kendi kendini iyileştirme ve geliştirme (Bushev, 1994; 22).

Prigogine "kimyasal olarak yükselen yapılardaki dağılan süreçler"i bulmuş ve "kendi- kendine organizasyon (self- organization)" düşüncesini ortaya atmıştır. Kendi - kendine organizasyon; geri dönüşümsüz bir süreçtir ve parçaların veya alt sistemlerin

kooperatif eylemleriyle (aktiviteleriyle) karmaşık bir sistem içinde bütünleşmesidir.

Bir sistemin kendi - kendine organize olabilmesi için "gerekli ve yeterli" şartları hiçkimse henüz tam olarak tarif etmese de bazı önkoşullar belirlenmiştir. (Nicolis & Prigogine, 1989). Bunların bazılarından çok söz edilmiş, bazıları ise tanımlanmamıştır, fakat bunlar da kendi - kendine organizasyon potansiyeli için kullanışlı, sezgisel önkoşullardır ve özetle şu şekildedir;

• Termodinamik olarak açık; sistem çevresi ile enerji alış - verişi içinde olmalıdır, • Termodinamik denge; sistem çevresindeki kullanılabilir tüm enerjiyi kullanarak

entropisini maksimuma çıkarır ve termodinamik dengeye ulaşır. Kendi - kendine organizasyon bu dengeye giden süreçtir.

• Dinamik davranış,

• Hem yerel, hem de çok düzeyli etkileşimler (yatay ve dikey bağlantılar), • Doğrusal olmayan dinamikler,

• Çok parça, alt-sistem, bileşen, • Bütünün ortaya çıkması.

Kendi - kendine organizasyon süreçlerine sentezci bir şekilde yaklaşan Decker (2000) da, sürecin temel özelliklerini şu şekilde belirtmiştir. Sistemin kendi - kendine organize olmuş olması onun tepeden inme kurallarla yönetilmediğini ifade etse de, her bir bileşenin küresel sınırlamaları, sınırları olabilir. Yerel eylemler ve bireyler arası

etkileşimler, yüksek düzeylerde - kademelerde farkedilen dinamikleri olan dokuları,

düzenli yapıları oluşturur. Kendi - kendine organizasyon süreci içindeki düzenin

kaynağı; bileşenleri, parçaları arasındaki küçük farklılıklar ve bunlar arasındaki etkileşimlerdir.

Karmaşık yapılar, iç yapılarını, onlarla ve dış yapılarla bağlantılı organize ederek varlıklarını sürdürürler. Bütünün dengesini, parçalar arasındaki etkileşim süreçleri

korur. Bu etkileşimler, tipik gerekli bağlantılarda işler. Hoerz; bir sistemdeki gerekli

daha fazla varolamaz ve yapılar kendilerini yeni bağlatılarla başka yapılara dönüşerek organize ederler. Eski sistem ölebilir veya bir yenisini inşa edebilir. Yeni sistem, şartlar değişmiş olduğu için, genellikle eski sistemin aynısı değildir. Burada "geri - dönüşümsüzlük" (irreversibility) ortaya çıkar. Sistemdeki değişimler bir evrim süreci halini alır, belki de bu süreç evrim çizgisinde bir sıçrama olur.

Kendiliğinden oluşan şartlar- değişimler, bu tür evrim süreçlerinin tipik bir özelliğidir. Bu tür gelişimler doğrusal değildir. Doğrusal bir gelişme izlemeyen yapıların matematiği ve geometrisi "fraktal geometri" de oluşturulmuştur. Bu geometriye göre, hem yatay hem dikey bağlantılar (kanunlar) olmalıdır.

Kendi - kendine organizasyon sürecindeki, parçalar veya elemanlar arasında oluşan ve geometride de fraktaller olarak yansıyan, hem yatay hem dikey bağlantıların koordinasyon kurallarını araştıran DeGuzman ve Kelso (1992)'ya göre; tüm yaşayan şeylerin temel özelliği, parçaları arasındaki yüksek koordinasyon derecesidir. Koordinasyonun ortaya çıkışı, bir talimat programının öncülü değil, belirli dinamik kuralların bir sonucudur. Koordinasyon kuralları özel veya fiziko-kimyasal süreçlere bağımlı yapılar değil kendi-kendine organizasyon kurallarıdır ve soyut - matematikseldir.

Ancak, koordinasyon dinamikleri basit matematiksel tuhaflıklar değildir, bunlar;

(a) bir organizmanın bileşenleri, (b) organizmaların kendileri, (c) organizmalar ile kendi çevreleri arasındaki uzay-zamansal (spatio-temporal) ilişkileri ifade etmek için kullanılırlar. Böyle dokular (örüntüler), günlük fonksiyonlar için gereken özelliklerdir ve uzun zaman dilimlerinde organizmaların gelişimi ve evriminde çok önemlidirler. Çeşitlilik çok önemli bir role sahiptir, bu nedenle biyolojik fonksiyonlar için gerekli olan dengelilik ve esneklik özelliklerinin tanımlanması gerekir.

Simetri Kırılmaları ile ortaya çıkan benzer yapılar, koordinasyon dinamiklerinde çok önemlidir. Çünkü, simetri kırıldığında daha çok çeşitte koordinasyon olası hale gelir.

Her bir bileşene kendi miras aldığı uzay - zamansal (spatio-temporal) çeşitliliği sergileme izni verildiğinde, ayrıntılı veya göreli koordinasyon olasılığı artar

(DeGuzman ve Kelso: 1992). Burada toplumsal çeşitliliğin önemi ve farklı kimliklerin özgürce kendini ifade edebilmesinin bir başka deyişle temsilinin toplum içindeki

koordinasyonu artırıcı etkisi olacağı düşüncesi, son bölümde geliştirilen model için önemli olarak değerlendirilmiştir. Burada toplumsal çeşitliliğin önemi ve farklı kimliklerin özgürce kendini ifade edebilmesinin bir başka deyişle temsilinin toplum içindeki koordinasyonu artırıcı etkisi olacağı düşüncesi son bölümde geliştirilen model için önemli olarak değerlendirilmiştir.

Kendi - Kendine Organizasyon Süreci

Özellikle fiziksel, kimyasal ve biyolojik karmaşık süreçlerin "kendi kendine organizasyon" süreçlerini araştıran çalışmalara "kuş bakışı" yaptığımız incelemeler sonucunda, kendi -kendine organizasyon süreci toplumlara uyarlayabilmek için genellenerek, aşağıdaki şema hazırlanmıştır.

Şekil 4.7 Kendi - kendine organizasyon süreci (topluma uyarlayabilmek için bu tez kapsamında şemalaştırılmıştır) (Çamlıbel, 2003).

• Her bir toplumsal sistem / yapı bu süreci varlığını sürdürebilmek için yaşar

• Her kendi - kendine organizasyon süreci, daha basit bir düzenden daha karmaşık bir düzene doğru gelişen bir evrimdir.

• Her oluşan düzen bilgi akışını düzenleyeceği için uzmanlaşma ve çeşitlilik için gereken ortamı sağlar.

• Çeşitlenme ve uzmanlaşmanın artışı ise sistemin karmaşıklık düzeyini (entropisini) arttırır.

• Artan karmaşıklık (entropi), sistem içinde hata artışına ve olumsuz geribildirimlere neden olur.

KAOS ÇE ŞİTLENENİLETİŞİM KANALLARI BENZERLER İN B İRLİĞİ - ORTAKLI ĞI B İRLİKLER ARASINDA YEN İ BA ĞLANTILAR DÜZEN UZMANLA ŞMA ARTI ŞI VE ÇE ŞİTLİLİK KARMA ŞIKLIK DÜZEY İNDE ARTI Ş (ENTROP İ) OLUMSUZ GER İ-BİLDİRİM DÜZENL İ B İLGİ AKI ŞI

• Sistemdeki olumsuz geri bildirimler kaosun doğmasına neden olur.

• Karmaşık sistem içinde farklı uzmanlıklar / çeşitlenmiş yapılar arasında yeni bağlantılar / iletişim kanalları oluşur.

• Her bir toplumsal sistem / yapı bu süreci varlığını sürdürebilmek için yaşar.

• Her kendi - kendine organizasyon süreci, daha basit bir düzenden daha karmaşık bir düzene doğru gelişen bir evrimdir.

• Her oluşan düzen bilgi akışını düzenleyeceği için uzmanlaşma ve çeşitlilik için gereken ortamı sağlar.

• Çeşitlenme ve uzmanlaşmanın artışı ise sistemin karmaşıklık düzeyini (entropisini) arttırır. Artan karmaşıklık (entropi), sistem içinde hata artışına ve olumsuz geribildirimlere neden olur.

• Sistemdeki olumsuz geribildirimlerin artışı kaosun doğmasına neden olur.

• Kaos - karmaşıklık içinde; farklı uzmanlıklar ve çeşitlenmiş yapılar arasında yeni bağlantılar - iletişim kanalları oluşur.

• Oluşan yeni iletişim kanalları sayesinde benzer özellikleri, sorunları, talepleri düşünceleri, ihtiyaçları, amaçları .... olanlar buluşarak "birlikler - ortaklıklar" oluştururlar.

• Oluşan "Benzerlerin Birlikleri" arasında yeni "yatay (aynı kademede) ve dikey (farklı kademeler arasında)" bağlantılar - iletişim kanalları oluşur.

• Yeni iletişim ve etkileşim bağlantıları ile sistem daha "karmaşık bir düzen" durumuna kavuşmuş olur.

• Bu toplumsal evrimde bir sıçramadır.

Kendi kendine organizasyon yoluyla daha karmaşık bir düzene geçişi Flood ve Carson (1993) aşağıdaki şemada görüldüğü gibi ifade etmişlerdir. Sistemdeki aşırı uzmanlaşma sonucu ortaya çıkan ilişkisiz birbirinden kopuk elemanlar arasında önce yeni bağlantılar oluşmakta, bu bağlar yoğunlaşmasıyla alt sistemler ortaya çıkmakta, alt sistemler arası ilişkilerin başlamasıyla ise birkaç alt - sistemi içeren daha karmaşık sistemler ve yeni bir kademelenme ortaya çıkmaktadır.

Şekil 4.8 Karmaşık bir sisteme geçiş, kendi - kendine organizasyon süreci (Flood ve Carson, 1993: 9).