• Sonuç bulunamadı

Kanuni Temsilcilere Başvurulabilmesi İçin Gerekli Olan Şartlar

A- VUK m 10 Kapsamında Sorumluluk

5- Kanuni Temsilcilere Başvurulabilmesi İçin Gerekli Olan Şartlar

Vergi ve buna bağlı alacaklar bakımından şirket temsilcilerine başvurulabilmesi için öncelikle asıl borçlu konumunda bulunan şirket tüzel kişiliğine karşı takip başlatılmalı ve bu takip sonucunda vergi alacağının şirketten kısmen veya tamamen tahsil edilemeyeceğinin

arasındaki bu farklılığın sorumluluk hukukunda önemli bir yansıması bulunmaktadır. Şöyle ki, yönetim kuruluna tanınan bu yetkinin, somut olayın şartlarına göre bir mecburiyete dönüşebileceği, dolayısıyla bu yetkinin kullanılmamasının, TTK m. 553 kapsamında sorumluluk sebebi teşkil edebileceği belirtilmektedir [bkz. Kırca (Şehirali Çelik/Manavgat), C. I, s. 420 vd., özellikle s. 423]. Bu doğrultuda üyeliklerden biri boşalmış ancak diğer üyeler üye seçme yetkisini kullanmamış ve bu durum şirket işleyişinin aksamasına, örneğin vergi borcunun ödenememesine sebep olmuşsa diğer üyeleri sorumlu tutmak mümkün olacaktır. Ancak limited şirketlerde üye seçme yetkisi esas sözleşme ile atama dışında (TTK m. 623/1) münhasıran genel kurulun yetkisinde olduğundan (TTK m. 616/1-b), dolayısıyla diğer üyelerin boşalan üyelikleri doldurmak gibi bir yükümlülüğü bulunmadığından müdürlerin bu kapsamda sorumluluğu doğmayacaktır. Burada müdürler, boşalan üyeliğin doldurulması için gerekli olduğu halde (TTK m. 617/1) genel kurulu toplantıya çağırmadıkları gerekçesiyle sorumlu tutulabilecektir.

333 Benzer yönde bkz. Çamoğlu, Müdür Sıfatı, s. 16; Özcan, s. 225, 226.

334 Karayalçın, Hukuki Mütalaalar V, s. 40; Çamoğlu, Müdür Sıfatı, s. 15; Çamoğlu, Gülören Tekinalp’e Armağan, s. 144; Çamoğlu, Sorumluluk, s. 275; Barlas, s. 115, 122; Candan, s. 131; Yıldırım, s. 219;

Poroy, s. 309; Yıldız, Erdoğan Moroğlu’na Armağan, s. 790; Ateşli, s. 164, 167; Pulaşlı, Hasan: Yönetim

Kurulu Üyelerinin Görevinin Kendiliğinden Sona Ermesine İlişkin Esas Sözleşme Hükümlerinin Türk Ticaret Kanunu ve Tasarıya Göre Değerlendirilmesi, THYKS 2005, C. XXI, s. 21, 22. Nitekim Danıştay da sorumluluk bakımından görev süresinin fiilen sona erdiği tarihin dikkate alınması gerektiğini, sicile tescilin önemli olmadığını ve bu nedenle sicilden terkin edilmese dahi fiilen görevi sona eren temsilcilere başvurulamayacağı yönünde kararlar vermiştir. Bkz. Dan. 7. D, T. 21.3.2017, E. 2016/920, K. 2017/2096; Dan. 9. D, T. 19.2.2013, E. 2009/9941, K. 2013/835; Dan. 3. D, T. 8.11.2012, E. 2010/2335, K. 2012/3569 (Kararlar için bkz. Kazancı İçtihat Bilgi Bankası). Farklı görüş için bkz. Akdağ Güney, Yönetim Kurulu, s. 59. Yazar, istifa etmesine rağmen sicilden terkin edilmeyen yönetim kurulu üyesinin/müdürün, iyi niyetli üçüncü kişilere karşı sorumluluğunun devam edeceğini, Danıştay’ın sicilden terkin edilmemekle birlikte fiilen görev süresi dolan yönetim kurulu üyelerinin/müdürün, şirketin vergi ödevlerinin yerine getirme görevi kalmayacağına ilişkin kararının ilginç olduğunu belirtmektedir. Benzer yönde bkz. Pulaşlı, Şerh C. III, s. 2547.

79 kesinleşmesi gerekir335. Yapılan takip sonucunda alacak tahsil edilmişse artık müdürlere başvurulamayacaktır336. Bu durumda müdürlere sadece tahsilde meydana gelen gecikmeden dolayı başvurulabilecektir. Bu açıklamalardan da anlaşıldığı üzere şirket temsilcilerinin vergi ve buna bağlı alacaklardan sorumluluğu ikincil nitelik taşımaktadır.

Belirtmek gerekir ki, kanuni temsilcilere başvurulabilmesi için vergi borcunun ifasının talep edilmesi yeterli değildir. Şirkete başvurulmasına rağmen vergi borcu ifa edilmemişse şirket aleyhine icra takibi başlatılmalı ve bu takip sonucunda alacağın şirketten kısmen veya tamamen tahsil edilemediği aciz vesikasıyla (AATUHK m. 75) tespit edilmelidir337. Şirketin iflas veya tasfiye aşamasına girmesi, alacağın şirketten tahsil edilemeyeceği anlamına gelmediğinden şirketin, iflasının istenmesi veya tasfiye sürecine girmesi de müdürlere başvurulabilmesi için yeterli kabul edilmemelidir. Nitekim vergi alacağı, İcra İflas Kanunu’nda (İİK)338 öncelikle ifa edilecek alacaklar arasında sayılmıştır (AATUHK m. 21, İİK m. 206). Ayrıca tasfiye durumunda da kamu alacakları ödenmeden diğer alacaklılara ödeme ve ortaklara paylaştırma yapılamayacağı düzenlenmiştir (KVK m. 34)339. Bu nedenle müdürlere başvurabilmek için iflas ve tasfiyenin sonuçlanması beklenmeli, iflas ve tasfiye sonuçlanmasına rağmen alacak tahsil edilememişse temsilciye başvurulmalıdır340.

Bu başlık altında şirket aleyhine daha önce başlatılan bir takip semeresiz kalmışsa, müdürlere başvurulabilmesi için yine de öncelikle şirketi takip şartının aranması gerekip gerekmediği sorusu yanıtlanmalıdır. Kanaatimizce bu durumda vergi alacağı için ayrıca takip şartı aranmamalıdır341. Zira şirketin borçlarını ödeyemeyeceği hukuken tespit edildiğinden ayrıca şirketi takip şartını aramak, gerek vergi idaresinin gerekse müdürlerin zararına olacaktır.

335 Karayalçın, Hukuki Mütalaalar V, s. 39; Pulaşlı, Şerh C. III, s. 2583; Yaralı, s. 182, 201; Candan, s. 94;

Çamoğlu, Sorumluluk, s. 277; Ayhan, Sorumluluk, s. 96; Bozkurt, Vergi, s. 244; Barlas, s. 71; Yıldız,

Erdoğan Moroğlu’na Armağan, s. 780, 791; Silahşör, s. 76; Helvacı, Sorumluluk, s. 103. Aynı yönde bkz. Dan. 7. D, T. 02.04.2001, E. 1328, K. 1038 (Eriş, C. III, s. 2826); Y. 11. HD, T. 12.12.2012, E. 9982, K. 20507 (Eriş, C. III, s. 2805); Y. 11. HD, E. 2011/4753, K. 2011/7389, T. 14.06.2011: “…Vergi borcunun temsilciden istenebilmesi için öncelikle temsil edilen tüzel kişiden talep edilmesi ve tüzel kişinin ödeme kabiliyetinin olmadığını gösteren "aciz vesikasının" düzenlenmiş olması gereklidir…” (Kazancı İçtihat Bilgi Bankası).

336 Ayhan, Sorumluluk, s. 95.

337 Yıldız, Erdoğan Moroğlu’na Armağan, s. 780. 338 RG. 19.6.1932, S. 2128.

339 Bu hususta bkz. Çakı, Gamze: Anonim Ortaklık Tasfiyesinde Alacaklıların Korunması, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2017, s. 238, 239.

340 Pulaşlı, Şerh C. III, s. 2583, 2584; Yıldız, Erdoğan Moroğlu’na Armağan, s.781, Ayhan, Sorumluluk, s. 96;

Barlas, s. 70, 71.

341 Benzer yönde bkz. Pulaşlı, Şerh C. III, s. 2584. Farklı görüş için Barlas, s. 71. Yazar, kanunun açık lafzı gereği icra yolunun tüketilmesi gerektiğini belirtmektedir.

80 Nitekim ayrıca takip şartı arandığı takdirde vergi idaresi alacağını geç elde edecek, müdürler de geçen süre için gecikme zammı ödemek zorunda kalacaktır342.

b- Etki Şartı

Şirketten tahsil edilemeyen vergi alacakları bakımından müdürlere başvurulabilmek için vergi borcunun ödenmemesine müdürlerin sebep olması, farklı bir ifadeyle borcun ödenmemesi ile müdürler arasında illiyet bağının bulunması gerekir343. Bu nedenle vergi borcunun ifası için gerekli olan tüm yükümlülükler yerine getirilmesine rağmen borç, şirketin ödeme gücü olmadığı gerekçesiyle ifa edilememişse müdürlere başvurulamayacaktır344. Kuşkusuz burada şirketin ödeme güçsüzlüğünün ne zaman ortaya çıktığı önem arz edecektir. Alacak muaccel olmadan önce şirket acze düşmüşse artık müdüre başvurulamayacaktır. Ancak şirketin aczi, alacak muaccel olduktan sonra gerçekleşmiş ve aciz hali gerçekleşmeden şirketten ödeme talebinde bulunulmuşsa müdürlere başvurulabilecektir.

Bu kapsamda şirketin ödeme gücünün olduğu ancak alacağın muaccel olmadığı dönemde görev yapan eski müdüre başvurmak mümkün olacak mıdır? Kanaatimizce bu sorunun somut olayın şartlarına göre cevaplanması uygun olacaktır. Eğer şirketin acze düşmesine veya şirketin ödeme gücü olduğu dönemde alacağın muaccel hale gelmemesine eski müdür sebep olmuşsa sorumlu tutulabilmelidir345. Örneğin eski müdür, vergi tarhına haksız yere itiraz ettiğinden dolayı alacağın muacceliyeti gecikmiş ve bu esnada şirket acze düşmüşse eski müdür sorumlu tutulabilmelidir346.

c- Kusur Şartı

VUK m. 10 hükmünün eski halinde “bu ödevleri kasıt ve ihmalleriyle yerine getirmemeleri yüzünden” denilmek suretiyle müdürlerin sorumlu tutulabilmesi için açıkça kusur şartı aranmaktaydı. Ancak 3.12.1988 tarih ve 3505 sayılı Kanun’un347 2’nci maddesinde yapılan değişiklikle kasıt ve ihmalleriyle yerine getirmemeleri ifadesi kanun metninden

342 Barlas, s. 72.

343 Yaralı, s. 225; Candan, s. 102; Yıldız, Erdoğan Moroğlu’na Armağan, s. 782; Silahşör, s. 76; Helvacı, Sorumluluk, s. 104.

344 Yıldız, Erdoğan Moroğlu’na Armağan, s. 782, 783. 345 Barlas, s. 133.

346 Aynı yönde bkz. Candan, s. 104. 347 RG. 10.12.1988, S. 20015.

81 çıkarılmıştır. Bu değişiklik vergi ve buna bağlı alacaklar bakımından kanuni temsilcilere başvurulabilmesi için kusur şartının aranıp aranmayacağı sorusunu gündeme getirmiştir.

Kanaatimizce yapılan değişikliği, vergi ve buna bağlı alacaklar bakımından kusursuz sorumluluğun öngörüldüğü şeklinde yorumlamamak gerekir. Kanun koyucu bu değişiklikle sadece kusur karinesini kabul ederek kusuru isbat külfetini ters çevirmiş, müdürler bakımından objektif bir sorumluluk öngörmüştür348. Bu nedenle alacağını tahsil edemeyen kamu idaresi kusur şartı aranmaksızın müdürlere başvurabilmeli, sorumluluktan kurtulmak isteyen müdür ise kusursuz olduğunu isbat etmelidir349.