• Sonuç bulunamadı

İbra Kararı Almaya Yetkili Organ ve İbranın Zamanı

İbra kararı, genel kurulun devredilemez yetkileri arasındadır (TTK m. 616/1-f). Bu nedenle ibra yetkisinin, genel kurul kararıyla veya esas sözleşmeyle başka bir organa devri mümkün değildir749.

İbra kararı, olağan genel kurul toplantısında alınabileceği gibi olağanüstü genel kurul toplantısında da alınabilir750. Kararın alınabilmesi için zamansal bir sınır da yoktur. Bu nedenle olağan genel kurul toplantısının yapılması için öngörülen üç aylık süre zarfında (TTK m. 617/1) veya bu süre geçtikten sonra ibra kararı alınabilir751. Ancak kuruluş esnasında şirkette hâkim konumda bulunan kurucuların yolsuzluklarını örtbas etmeleri mümkün olduğundan752 kurucuların ibra edilebilmeleri için şirketin tescilinden itibaren dört yıllık sürenin geçmesi şartı

745 Aytaç, İbra, s. 138; Akdağ Güney, İbra, s. 55; Aydemir, s. 1083; Akdağ Güney, Sorumluluk, s. 308. 746 Benzer yönde bkz. Yıldız, Sorumluluk, s. 66.

747 Moroğlu, İbra, s. 7.

748 Aytaç, İbra, s. 102, 138; Aydemir, s. 1088.

749 Pulaşlı, İbra, s. 265; Moroğlu, İbra, s. 8; Çamoğlu, Sorumluluk, s. 231; Aytaç, İbra, s. 81; Akdağ Güney, İbra, s. 54; Aydemir, İbra, s. 1086; Helvacı, Sorumluluk, s. 140.

750 Pulaşlı, Tuğrul Ansay’a Armağan, s. 166; Aydemir, s. 1086; Çelik, s. 111; Ayan, Sadakat Borcu, s. 258;

Çamoğlu, Sorumluluk, s. 231; Aytaç, İbra, s. 82.

751 Moroğlu, İbra, s. 7.

752 Domaniç, Kuruluştan Doğan Sorumluluk, s. 81; Sever, s. 103; Şener, Oruç Hami: Anonim Ortaklıklarda Azınlık Pay Sahiplerinin Kuruluştan Doğan Sorumluluğun Sulh veya İbra Yoluyla Sona Erdirilmesine Engel Olabilme Hakkı (Anılış: Azınlık), YD, C. XVII, S. 1-2, 1991, s. 92.

166 aranmıştır (TTK m. 559)753. Bu süre geçmeden yapılan ibra754 kurucular bakımından geçerli bir ibranın hüküm ve sonuçlarını doğurmayacaktır755. Bahsi geçen hükümde sermaye artırımından kaynaklanan konulara ilişkin de şirketin tescili tarihinden itibaren dört yıl geçmedikçe ibra kararı alınamayacağı öngörülmüştür. Ancak sermaye artırımına ilişkin ibrada dört yıllık sürenin başlangıcının şirketin tescili tarihi olarak belirlenmesi uygun olmamıştır. Nitekim sadece maddenin lafzı dikkate alındığında şirketin tescilinden itibaren beş yıl geçtikten sonra yapılan sermaye artırımlarında dört yıl geçme şartı aranmaksızın ibra kararı alınabilecektir. Bu nedenle dört yıllık sürenin, sermaye artırımı kararının tescili tarihinden itibaren başlatılması uygun olacak756.

Son olarak belirtmek gerekir ki, kuruluş ve sermaye artırımı ile ilgili konuların ibrasında azınlığa ibrayı engelleme imkânı tanınmıştır. Bu sebeple şirkette %10 paya sahip ortak veya ortaklar karara itiraz ederse ibra, geçerlilik kazanmayacaktır. Ancak azınlığa tanınan bu hak,

753 Aytaç, İbra, s. 106, Atan, s. 67, 68; Ayhan, Sorumluluk, s. 39. Aynı yönde bkz. Y. 11. HD, T. 22.04.1986, E. 1951, K. 2379 (Eriş, C. III, s. 2855). Belirtmek gerekir ki TTK m. 559’da dört yıllık süre geçtikten sonra ibranın ancak genel kurulun onayıyla geçerli hale geleceği öngörülmüştür. Maddede geçen “onay” ifadesi öğretide haklı olarak eleştirilmektedir. Nitekim ibra kararı alıp almama konusunda genel kurul münhasıran yetkilidir. Bir kararı almaya yetkili olan organın kararı tekrar onaylamasının bir mantığı yoktur (Şener, Azınlık, s. 95; Sever, s. 105, 106). Burada kanun koyucunun abesle iştigal etmeyeceği ilkesi göz önünde bulundurulduğunda madde metninde ifade edilen “onayın”, dört yıllık süre geçmeden alınan ibra kararlarının geçerli hale gelebilmesi için gerekli bir şart olarak öngörülmüş olup olmayacağı üzerinde düşünmek gerekir. Ancak hükmün gerekçesinde yol gösterici bir ifadeye rastlanmamaktadır.

754 Domaniç, haklı olarak kuruluştan itibaren dört yıllık süre içince sadece ibranın değil, ibrayla aynı sonucu doğuran işlemlerin de yapılamayacağını belirtmekte, bu tür işlemlerin de kanunda yasak olarak öngörülmesini önermektedir. Yazara göre, dört yıllık süre içinde kurucu müdürlere karşı sorumluluk davası açılmışsa, davayı kabul ve davadan feragat mümkün olmamalıdır (Domaniç, Kuruluştan Doğan Sorumluluk, s. 96, 98). 755 Bu tespitin bir sonucu olarak dört yıllık süre geçmeden yapılan ibra kararının yaptırımın ne olacağı sorusu

gündeme gelmektedir. Örneğin, şirket kurulduktan iki yıl sonra kurucular ibra edilmişse bu karar batıl mı olacaktır, yoksa dört yılın geçmesiyle geçerli hale gelecek midir? Öğretide alınan kararın batıl olacağı belirtilmekle birlikte (bkz. Kahyaoğlu, Emin Cem: Anonim Ortaklıkta İbra Kararının Geri Alınması Sorunu, Ersin Çamoğlu’na Armağan, İstanbul 2013, s. 89; Şener, Azınlık, s. 94; Bozkurt, Sorumluluk, s. 172; Eker, s. 162.), iptal edilebilir olduğu, iptal edilmediği takdirde geçerli hale geleceği de savunulmaktadır. Bkz.

Domaniç, Kuruluştan Doğan Sorumluluk, s. 85, 86. Kanaatimizce 753’üncü dipnotta da belirtildiği üzere TTK m. 559 hükmünde ifade edilen “onayın” tam da bu durum için öngörülüp öngörülmediği üzerine düşünülmelidir. Dolayısıyla dört yıllık süre geçmeden kurucular ibra edilmişse, bu kararın askıda geçersiz kabul edilip edilemeyeceği, buna bağlı olarak dört yıllık süre geçtikten sonra genel kurul onay kararı alırsa askıda geçersiz olan ibra kararının, alındığı tarihten itibaren geçerli hale gelip gelmeyeceği sorusu üzerinde düşünülmelidir. Ancak bu varsayımın ibranın, muhatabına ulaşmakla sonuç doğuran yenilik doğurucu hak niteliğiyle bağdaşmadığı ortadadır. Bu sebeple dört yıllık süre içinde kurucuların ibralarının yasaklanmasının, kuruluşta yapılan usulsüzlüleri örtbas etmeyi önlemeyi, dolayısıyla sermayenin korunması ilkesine katkı sunmayı amaçladığı dikate alındığında, TTK m. 447/1-c hükmüne aykırılık sebebiyle bu tür kararların butlan yaptırımına tabi olacağı kabul edilmelidir. Dört yıl geçmeden alınan ibra kararının butlan, azınlığın itirazına rağmen (TTK m. 559 son cümle) alınan ibra kararının ise iptal yaptırımına tabi olduğu yönünde farklı görüş için bkz. Sever, s. 105.

756 Aynı yönde bkz. Moroğlu, Değerlendirme, s. 332; Kendigelen, İlk Tespitler, s. 468, 469; Bahtiyar, Ortaklıklar, s. 396. Benzer yönde bkz. Eriş, C. III, s. 2854; Sever, s. 221.

167 kuruluş ve sermaye artırımına ilişkin konulara sınırlı tutulduğundan, bunun dışındaki konularda azınlığın ibrayı engelleme hakkı yoktur757.