• Sonuç bulunamadı

İbra ve Ret Kararının Geçersizliği

İbra kararı da her genel kurul kararı gibi yokluk, butlan ve iptal yaptırımına tabidir794. Bu

bağlamda kanunda öngörülen nisaplara uyulmaksızın alınan ibra kararı yok hükmündedir. Şirketin sermaye yapısına aykırı olan örneğin, müdürlerin geleceği dönük bütün işlemlerini ibra eden genel kurul kararları ise butlan yaptırımına tabidir (TTK m. 447/1-c).

Yine kanuna, esas sözleşmeye veya dürüstlük kuralına aykırı şekilde alınan ibra kararının iptali gündeme gelecektir (TTK m. 445). Örneğin, ibra kararı için gerekli olan nisabın oy kullanması

alacaklılarının ve özellikle intifa senedi sahiplerinin de dikkate alınması gerektiği dikkate alındığında bu görüşe katılmak mümkün gözükmemektedir.

793 Atan, s. 61; Çelik, s. 154; Aytaç, İbra, s. 127; Çamoğlu, Sorumluluk, s. 233; Ayan, Sadakat Borcu, s. 260;

Bilgili/Cengil, s. 88; Akbay, s. 191; Oral, s. 70.

794 Çelik, s. 201; Aytaç, İbra, s. 181; Çamoğlu, Sorumluluk, s. 242; Akdağ Güney, İbra, s. 60; Ansay, İbra, s. 423; Helvacı, Sorumluluk, s. 143; Kendigelen, İlk Tespitler, s. 467.

176

yasak olan kişilerce sağlandığı durumlarda alınan kararın iptali istenebilecektir795

. İbra kararının irade bozukluklarına dayanılarak iptal edilmesi de mümkündür. Karar için gerekli olan çoğunluğun hata hile veya tehdit yoluyla sağlandığında durum böyledir796. Ancak hata hile veya tehdit sebebiyle oyun iptal edilmesi tek başına ibra kararının iptali anlamına gelmeyecek, ayrıca ibra kararının iptalinin talep edilmesi gerekecektir797.

Belirtmek gerekir ki, eksik veya hatalı bilançomun genel kurulca onaylanması ibra sonucu doğurmayacağından ibra sonucunun doğmasını engellemek için bilançonun onaylanmasına ilişkin kararın iptaline gerek yoktur. Çünkü iptalin söz konusu olabilmesi için sakat da olsa genel kurul kararının sonuçlarını doğurması gerekir. Yanlış bilançonun onaylanması zaten ibra sonucunu doğurmayacaktır (TTK m. 424). Bu durumun sadece tespiti söz konusu olabilir798.

Öğretide ibra kararına olumlu oy vermeyen ortakların dava hakkının ortadan kalkmayacağı, bu yüzden ibra kararının iptalinin uygulama açısından işlevsel olmadığı belirtilmektedir799. Ancak burada ibra kararına olumsuz oy veren ortakların dava açma hakkının altı aylık hak düşürücü süreyle sınırlandırıldığı (TTK m. 558/2) ve bu nedenle iptal davasının ortakların sorumluluk davası açma süresini genişleten bir fonksiyona sahip olduğu göz ardı edilmemelidir. Nitekim ibra kararı iptal edildiği takdirde ibra lehine oy kullanmayan ortakların dava hakkını altı aylık hak düşürücü süreyle sınırlandıran hüküm uygulama alanı bulmayacak, ortaklar iki ve beş yıllık süreler zarfında sorumluluk davası açabilecektir800.

İptal davası açma hakkı kural olarak müdürler kuruluna aittir (TTK m. 622, TTK m. 446/1-c). Münferiden müdürler ise ancak kararların icrası kişisel sorumluluklarına sebep olacaksa iptal davası açabilir (TTK m. 662, TTK m. 446/1-d). Bu durumda münferiden müdürlerin ibra ve ibranın reddi kararlarına karşı iptal davası açıp açamayacağı sorusu gündeme gelmektedir. Sorunun cevabı bu iki kararın icra kabiliyetiyle yakından ilgilidir. Nitekim ibra kararının icrası mümkün olmadığından, iptal davası açılabilmesi için gerekli olan şart (kararın

795 Aynı yönde bkz. 11. HD, T. 31.5.2016, E. 2015/9554, K. 2016/5992: “…Yönetim kurulu üyelerinin birbirlerinin ibralarında oy kullanamayacak olmaları ve yönetim kurulu üyelerinin oyları çıkarıldığında yeterli nisabın sağlanamaması sebebiyle 12.9.2013 tarihli genel kurulda alınan yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine dair kararın da iptaline karar verilmesi gerekirken…” (Kazancı İçtihat Bilgi Bankası). 796 Çelik, s. 203; Çamoğlu, Sorumluluk, s. 243; Aytaç, İbra, s. 192.

797 Aytaç, İbra, s. 192; Helvacı, Sorumluluk, s. 143.

798 Ansay, İbra, s. 429; Sungurbey, s. 166; Akdağ Güney, Sorumluluk, s. 310; Ayan, Sadakat Borcu, s. 262. 799 Çamoğlu, Sorumluluk, s. 243; Aytaç, İbra, s. 182; Akdağ Güney, İbra, s. 61; Akdağ Güney, Sorumluluk,

s. 309.

177 icrasının sorumluluğa sebep olması şartı) sağlanamayacak, dolayısıyla münferiden müdürler ibra kararının iptalini talep edemeyecektir801. İbra talebinin reddi kararının802 icra kabiliyetine, dolayısıyla bu karara karşı müdürlerin münferiden sorumluluk davası açıp açamayacağına ilişkin ise, öğretide görüş birliği sağlanamamıştır. Bir görüşe göre, ibra talebinin reddine ilişkin karar, icrası mümkün bir karardır. Bu nedenle münferiden müdürler bu kararın iptalini talep edebilir803. Diğer bir görüşe göre ise, ibra talebinin reddine ilişkin karar, tek başına icra edilebilir nitelikte bir karar değildir. Çünkü ret kararı aynı zamanda müdürler aleyhine sorumluluk davası açıldığı anlamına gelmemekte, dava açılabilmesi için ayrıca genel kurulun bu yönde karar alması gereklidir. Ret kararı, sadece sorumluluk davası açılmasına ilişkin genel kurul kararına bir dayanak oluşturmaktadır. Bu nedenle icrası mümkün olmayan ibra talebinin reddine ilişkin karara karşı münferiden müdürlerin iptal davası açma hakkı yoktur804.

801 Tekinalp, Ünal: İbra Edilmeyen Yönetim Kurulu Üyelerinin veya Denetçilerin İptal Davası Açabilip Açamayacakları Sorunu (Anılış: İbra), İkt. Mal. Der., C. XXIII, S. 4, 1976, s. 166.

802 Genel kurulun ret kararlarına karşı iptal davası açılmasında kural olarak hukuki yarar bulunmadığına, bu tür kararların iptalinde hukuki yararın çok istisnaen mevcut olacağı yönünde görüş için bkz. Kırca,

İsmail/Şehirali Çelik, Feyzan Hayal/Manavgat, Çağlar: Anonim Şirketler Hukuku C. II/II (Anılış: C.

II/II), B. 2, Ankara 2017, s. 165.

803 Çelik, s. 238; Aytaç, İbra, s. 171; Akdağ Güney, İbra, s. 61; Tekinalp, İbra, s. 167, 168; Aytaç, Zühtü: İbranın Reddi-İbra ve Sorumluluk Davası-Yargıtay’ın Görüşü (Anılış: Sabih Arkan’a Armağan), Prof. Dr. Sabih Arkan’a Armağan, İstanbul 2019, s. 252. Yazar, red kararının uygulaması mümkün bir karar olduğunu, sorumluluk davası açılıp açılmamış olmasının bu nitelendirmeye bir etkisinin olmadığını ifade etmektedir. 804 Pekcanıtez, Denetçi, s. 479; Pulaşlı, Tuğrul Ansay’a Armağan, s. 267; Helvacı, Sorumluluk, s. 144. Yazar,

hem ibra hem de ibra etmeme kararının icrasının mümkün olmadığını, bu nedenle her iki karara karşı müdürlerin münferiden iptal davası açamayacağını belirtmektedir. Yargıtay ise, ibra talebinin reddi kararına karşı kural olarak iptal davası açılamayacağını, nitekim buna ilişkin taleplerin zaten açılacak sorumluluk davasında inceleneceğini bu nedenle ibranın reddi kararına karşı iptal davası açılmaması gerektiğini belirtmektedir. Bkz. Y. 11. HD, T. 25.4.2016, E. 2015/15388, K. 2016/4620: “…Kural olarak ibra edilmeme kararına bağlı olarak açılmış bir sorumluluk davasının mevcut olması halinde, yöneticiler hakkında verilen ibra edilmeme kararının, açılmış sorumluluk davasında değerlendirilecek olmasının mümkün bulunması nedeniyle, yöneticilerin hemen ibra edilmeme kararının iptali davasını açmakta hukuki yararlarının bulunmamasına…” (Kazancı İçtihat Bilgi Bankası); Y.11. HD, T. 5.11.2015, E. 2015/4340, K. 2015/11638: “…Anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin ibra edilememelerine dair genel kurul kararlarının iptali davasını hemen açmakta hukuki yararlarının bulunmamasına, ancak yönetim kurulu üyeleri aleyhine sorumluluk davası açılması yönünde makul süre geçmesine rağmen genel kurulca karar alınmamış ve dava açılmamışsa yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmemelerine dair genel kurul kararlarının iptali davasını açmakta hukuki yararlarının olmasına…” (Kazancı İçtihat Bilgi Bankası). Nitekim Kırca da, hukuki yararın bulunmadığı gerekçesiyle aynı yönde görüş beyan etmektedir. Kırca (Şehirali Çelik/Manavgat), C. II/II, s. 169. Yazara göre, ibra davası açma imkânının varlığı karşısında ibranın reddi kararının iptalinde hukuki yarar bulunmamaktadır. Bu sebeple ibra sorunu ya açılacak ayrı bir ibra davasında ya da (açılmışsa) görülmekte olan sorumluluk davasında tartışılmalıdır. Bu konuda farklı görüş için bz. Aytaç, Sabih Arkan’a Armağan, s. 250, 251. Yazar, ibranın reddinin iptali davasında hukuki yararın bulunduğu konusunda şüphe edilmemesi gerektiğini, genel kurul kararlarının iptal edilebilmesi için mahkeme kararının gerekli olduğunu, bu gerekliliğin başlı başına ibranın reddi kararının iptali talebinde hukuki yararın bulunduğuna delil oluşturduğunu ifade etmektedir. Yazar ayrıca, hukuki yarar kavramının sadece maddi menfaatleri kapsayacak şekilde dar değil, manevi menfaatleri de kapsayacak şekilde geniş yorumlanması gerektiğini, red kararının anlamsız olmadığını, müdürlerin imajı üzerinde bir etki gösterdiğini dolayısıyla red kararının iptalinde hukuki menfaatin bulunduğunu ifade etmektedir. Benzer yönde bkz. Moroğlu, Erdoğan: Anonim Ortaklıkta Genel

178 Belirtmek gerekir ki, ibra talebinin reddi karına karşı iptal davası açılabileceği kabul edilse dahi bu imkân uygulama açısından pek işlevsel değildir. Şöyle ki, ret kararına karşı iptal davası açmak yerine ibra davası açmak daha işlevseldir. Nitekim mahkemenin genel kurulun ret kararını iptal etmesi ibra anlamına gelmeyeceğinden davacı müdürün tekrar ibra edilmesi gerekecektir. Bu durumda da aynı çoğunluk ibrayı tekrar reddedecektir805. Bu nedenledir ki öğretide, ibranın reddi kararının iptali davasıyla birlikte “olumlu kararın tespiti davası” olarak nitelendirilen bir davanın açılabileceği, eğer ibra talebi, yanlış oy sayımı gibi sadece usule ilişkin yanlışlıklar sebebiyle reddedilmişse mahkemenin bu yanlışlığı düzelterek ibraya hükmedebileceği kabul edilmektedir806.