• Sonuç bulunamadı

İbra Kararının Geri Alınamaması

Yetki ve usulde paralellik ilkesi gereği bir işlemi yapan organ, kural olarak o işlemi ortadan kaldırmaya da yetkilidir. Ancak bu yetki sınırsız değildir. Özellikle işlemin yarattığı görünüşe güvenerek hareket eden üçüncü kişilerin haklarının etkileneceği durumlarda yetki ve usulde paralellik ilkesi uygulama alanı bulmayacaktır807. Bu bağlamda genel kurulun almış olduğu ibra kararında yetki ve usulde paralellik ilkesinin geçerli olup olmadığı, farklı bir ifadeyle genel kurulun, daha önce almış olduğu ibra kararını yeni bir kararla ortadan kaldırıp kaldırmayacağı sorusu gündeme gelmektedir. Konu ETK döneminde tartışmalı olmakla birlikte öğretide yenilik doğurucu irade beyanı olması sebebiyle ibra kararının genel kurul tarafından geri alınamayacağı kabul edilmekteydi808. Ancak uygulamada sorumluluk davası açılabilmesi için yeni bir genel kurul kararıyla ibra kararından dönülmekteydi. TTK öğretideki baskın görüşü de dikkate alarak uygulamada yaratılan hukuka aykırı fiili durumun önüne geçmek adına ibra kararının geri alınamayacağını açıkça düzenlemiştir.

Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü (Anılış: Hükümsüzlük), İstanbul, 2017, s. 209 vd. Farklı bir değerlendirme için ayrıca bkz. Özboyacı, s. 96. Yazar, red kararının icra kabiliyeti olmadığını, dolayısıyla TTK m. 446/1-d kapsamında müdürlerin iptal davası açamayacağını, ancak pay sahibi olan üyenin TTK m. 446/1-a, b kapsamında iptal davası açabileceklerini belirtmektedir.

805 Çelik, s. 241; Aytaç, İbra, s. 174; Helvacı, Sorumluluk, s. 144; Oral, s. 102; Aytaç, Sabih Arkan’a Armağan, s. 253, 256.

806 Olumlu kararın tespiti davası hakkında bkz. Moroğlu, Hükümsüzlük, s. 343 vd.; Aytaç, Sabih Arkan’a Armağan, s. 254 vd.; Kırca (Şehirali Çelik/Manavgat), s. 169 vd. Yazar, bu davada mahkemnin asla genel kurulun yerine geçerek bir karar vermediğini, sadece usule ilişkin eksiklikler sebebiyle ibraya hükmedebileceğini, burada mahkemenin düzeltmiş olduğu eksiklik olmasaydı zaten genel kurulca ibra kararının alınacağını ifade etmektedir.

807 Moroğlu, Tuğrul Ansay’a Armağan, s. 230; Pulaşlı, Tuğrul Ansay’a Armağan, s. 280.

808 Çamoğlu, Sorumluluk, s. 244, 314; Akdağ Güney, İbra, s. 71; Moroğlu, İbra, s. 11; Kırca, İbra, s. 35;

179 TTK m. 558/1 hükmünde ibranın genel kurul kararıyla kaldırılmasının mümkün olmadığı809 ancak iptale ilişkin hükmün saklı olduğu ifade edilmiştir810. Belirtmek gerekir ki, kanunda iptal hükmünün saklı tutulmasının bir anlamı yoktur. Zira her genel kurul kararının olduğu gibi ibra kararının da iptali mümkündür811. Ayrıca öğretide genel kabul gören bir ilke haline gelmiş bir durumun (ibranın geri alınamayacağının) kanunda düzenlenmesinin malumun ilamından başka bir fonksiyonu olmadığı da belirtilmektedir812.

Kanundaki bu açık hükme rağmen ibra kararından dönüldüğüne ilişkin bir genel kurul kararı alınırsa bu kararın yaptırımının ne olacağı sorusu akla gelebilir. Bu durumda kanuna aykırılık sebebiyle kararın iptal yaptırımına tabi olacağı fikri ileri sürülebilirse de, kanaatimizce mutlak emredici nitelik taşıyan hükme (TTK m. 558/1) aykırı olması sebebiyle karar butlan yaptırımına tabi olmalı813, bu durumun tespiti herhangi bir süreye bağlı olmaksızın her zaman istenebilmelidir814.

809 Aynı yönde bkz. Y. 11. HD, T. 02.07.2012, E. 5063, K. 11693: “İbra menfi borç ikrarıdır. Maddi bir hataya dayanmayan hallerde ibradan dönülerek, sorumluluk davası açılamaz.” (Eriş, C. III, s. 2808).

810 Eriş, ibra kararından geri dönmenin kural olarak mümkün olmadığını, ancak kararın geçersiz olması durumunda uyuşmazlığın mahkemeye taşınmasını önlemek adına, geçersiz ibra kararının genel kurul kararıyla geri alınabilmesi gerektiğini belirtmektedir (Eriş, C. III, s. 2850).

811 Moroğlu, Değerlendirme, s. 331; Yıldırım, s. 190; Oral, s. 76; Kahyaoğlu, s. 87. Yazar, kanunda sadece iptal yaptırımının saklı olduğunun belirtilmesinin ibra kararının butlan ve yokluk yaptırımlarına tabi olmayacağı anlamına gelmediğine dikkat çekmektedir.

812 Kahyaoğlu, s. 84. Yazar, işlem güvenliği ilkesi ve hukuka saygı gereğince bu yönde yasal bir düzenleme yapılmasının gereksiz olduğunu belirtmektedir. Benzer yönde eleştiri için bkz. Helvacı, Oğuz İmregün’e Armağan, s. 78, 79; Akdağ Güney, Sorumluluk, s. 325; Uzel, s. 382, dn. 11, s. 387, dn. 19.

813 Şener, Limited Ortaklık, s. 808; Kahyaoğlu, s. 91, 92. Yazar, ibranın menfi borç ikrarı ve yenilik doğurucu bir işlem niteliğinde olduğunu, bu yüzden ibra kararını geri alan kararın şirketin temel yapısını bozacağını (TTK m. 447/1-c) ve kamu düzenine aykırı olacağını (TBK m. 27), bu yüzden kararın batıl olduğunu belirtmektedir.

814 Yargıtay, bazı kararlarında ibra kararını kaldıran genel kurul kararlarına karşı iptal veya tespit davası açılmayacağını kabul etmektedir. Yargıtay’a göre, ibra kararının geri alındığına ilişkin iddialar açılacak sorumluluk davasında zaten incelenecektir. Bu nedenle geri alma kararına karşı iptal veya tespit davası açılmasında hukuki yarar yoktur. Bu yöndeki talepler menfaat yokluğu sebebiyle reddedilmelidir. Bkz. Y. 11. HD, T. 7.10.2002, E. 2002/4400, K. 2002/8701 (Karar metni için bkz. Moroğlu, Tuğrul Ansay’a Armağan, s. 242). Moroğlu ise, ibra kararının geri alınamayacağını ancak bu yönde bir genel kurul kararı varsa bu kararın geçersizliğinin tespitinin mümkün olduğunu ve bunda müdürlerin hukuki yararı olduğunu belirtmektedir. Yazar, müdürlerin sorumluluk davası açıldığında ibra kararının geri alınamayacağını defi olarak ileri sürmeye zorlanamayacağını, ibra kararı kaldırılan müdürün bu kararın geçersizliğini mahkeme aracılığıyla tespit etmek veya sorumluluk davası açıldığında bu durumu defi olarak ileri sürmek konusunda seçimlik bir hakkı olduğunu belirtmektedir. Moroğlu, Tuğrul Ansay’a Armağan, s. 233, 234. Aynı yönde bkz. Kahyaoğlu, s. 86; Sever, s. 147. İbranın reddi kararının iptali davası ile ibra davasına ilişkin benzer yönde bkz. Aytaç, Sabih Arkan’a Armağan, s. 257. Yazar, ibra davası açma imkânı varken, ibranın reddi kararının iptali davasında hukuki yararın varlığının sorgulanabileceğini, burada ibra davası açmanın en uygun ve gerekli yöntem olduğunu ancak bunun aynı zamanda ibranın reddi kararının iptalini talep etmeye engel olmayacağını belirtmektedir. Yazar, ibranın reddi karraının iptali ile sorumluluk davası bakımından da benzer sonuca varmakta, ibranın reddi kararının iptalini dava edebilmek için sorumluluk davası açılmasını beklemenin gerekli olmadığını ifade etmektedir. Bz. Aytaç, Sabih Arkan’a Armağan, s. 256, 257.

180

E- İbra Davası