• Sonuç bulunamadı

İbra Kararı ve Oy Hakkından Yoksunluk

Kanunda özel bir nisap aranmadığı için ibra kararı, toplantıda temsil edilen oyların salt çoğunluğu ile alınacaktır (TTK m. 620) 758.

İbraya ilişkin oylamada, “herhangi bir şekilde şirket yönetimine katılan kişiler”, oy hakkını kullanamayacaktır (TTK m. 619/1)759. Kanunda herhangi bir şekilde yönetime katılmak oy kullanma yasağına tabi olmak için yeterli görüldüğünden yasağın kapsamı müdürlerle sınırlı değildir. Şirkette aynı zamanda ortak olan temsilci, ticari vekil, ticari mümessil760, murahhas ve şirket yönetiminde etkili olan fiili organlar da yasak kapsamındadır761. Ayrıca oy kullanmaya ilişkin yasak açık ibrada olduğu kadar örtülü ibra için de geçerlidir. Ancak örtülü ibrada (TTK m. 424) ibra kararıyla bilançonun onaylanması ayrılmışsa yasaklı kişiler, ibrada oy kullanamamakla birlikte bilançonun oylanmasında oy kullanabilirler762.

757 Şener, Azınlık, s. 93; Şener, Limited Ortaklık, s. 98; Çamoğlu, Ersin: Limited Ortaklık Müdürlerinin İbra Oylamasında Oy Hakkından Yoksunluk (Anılış: Oy Hakkından Yoksunluk), Yargı Dünyası, S. 224, Ağustos 2014, s. 12, dn. 1; Bozkurt, Sorumluluk, s. 173. Nitekim Yargıtay da bir kararında azınlığa tanınan bu hakkın sadece kurucuların ibrasında mümkün olduğunu belirtmiştir. Bkz. Y. 11. HD, T. 03.11.1983, E. 3523, K. 4748 (Eriş, C. III, s. 2855-2857). Azınlığa tanınan bu imkânın kuruluş ve sermaye artırımına özgülenmesinin yerinde bir düzenleme olmadığı, bu düzenlemenin azınlık ile çoğunluk arasındaki dengeyi azınlık aleyhine bozduğu yönündeki eleştiri için bkz. Moroğlu, Değerlendirme, s. 323, 332.

758 Yıldırım, s. 187.

759 Hemen ifade edelin ki, ETK m. 537/3 hükmünde, “hakkında ibra kararı verilecek ortak, bu kararın ittihazında rey hakkını kullanamaz” denilmek suretiyle müdürün bizzat kendi ibrasında da oy hakkını kullanamayacağı açıkça ifade edilmiştir. Ancak TTK m. 619/1 hükmünde, “herhangi bir şekilde şirket yönetimine katılmış bulunanlar, müdürlerin ibralarına ilişkin kararlarda oy kullanamazlar” denilmek suretiyle oy kullanma yasağının sadece diğer müdürlerin ibralarında geçerli olduğu, müdürlerin kendi ibralarında oy kullanabileceği izlenimi uyandırılmıştır. Ancak öğretide haklı olarak bu konuda kanunda açık bir kanun boşluğu olduğu, müdürlerin kendi ibralarında da oy hakkını kullanamayacağı ifade edilmektedir. Bkz. Çamoğlu, Oy Hakkından Yoksunluk, s. 12, 13.

760 Çamoğlu, Sorumluluk, s. 232, Akbay, Direnç: Limited Ortaklık Genel Kurulunun Toplanma ve Karar Alma Esasları, İstanbul 2010, s. s. 167. 191; Yıldırım, s. 188; Ayan, Sadakat Borcu, s. 260; Aytaç, İbra, s. 120. Önemle ifade edelim ki, anonim şirketlerde oydan yoksunluğu düzenleyen TTK m. 436/2 hükmünde “yönetimde görevli imza yetkili kişiler” ifadesi kullanıldığından ticari temsilci ve ticari vekilin yasak kapsamında olmadığı kabul edilmektedir. Bkz. Çelik, s. 143; Çamoğlu (Poroy/Tekinalp), C. I, s. 409. 761 Bilgili, Fatih/Cengil M. Fatih: Limited Şirket Genel Kurulunda Pay Sahibinin Oy Hakkından Yoksunluğu,

GSÜHFD, 2017/1, s. 81, dn. 73.

762 Aytaç, İbra, s. 119; Çamoğlu, Sorumluluk, s. 232; Yıldırım, s. 188; Çeker, Mustafa: Anonim Ortaklıkta Oy Hakkı ve Kullanılması (Anılış: Oy Hakkı), Ankara 2000, s. 205.

168 Şüphesiz yasaklı kişilerin, bizzat oy kullanmaları mümkün olmadığı gibi, temsilci aracılığıyla da oy kullanmaları mümkün değildir763. Bu nedenle birden fazla ortağa ait paydan kaynaklanan oy hakkı ortak temsilci aracılığıyla kullanılacağından (TTK m. 599/2, TTK m. 432/1) temsilci, pay sahiplerinden herhangi birisinin ibrasında veya pay sahiplerinden birinin oy kullanmasının yasak olduğu kişilere ilişkin ibra kararlarında oy kullanamayacaktır764.

Bununla birlikte kendi payından kaynaklanan oyu kullanamayan ortağın, yasaklı olmayan ortağa ait oyu temsilen kullanıp kullanamayacağı konusunda öğretide görüş birliği bulunmamaktadır765. Bir görüşe göre, kendi payından kaynaklanan oy hakkını kullanamayan kişinin, yasaklı olmayan ortağa ait oyu temsilen kullanması mümkün değildir766. Diğer bir görüşe göre ise, kendi payından kaynaklanan oy hakkını kullanamayan kişinin yasaklı olmayan ortağa ait oyu temsilen kullanması mümkündür767. Kanaatimizce yasağın temelinde yatan amaç dikkate alındığında birinci görüşe iştirak edilmelidir.

Burada TTK m. 619/1768 kapsamında oy kullanması yasak olmamakla birlikte müdürle arasında TTK m. 393 kapsamında müzakerelere katılmayı yasaklayan türden bir ilişki bulunan

763 Teoman, Ömer: Anonim Ortalıkta Pay Sahibinin Oy Hakkından Yoksunluğu (Anılış: Oy Hakkından Yoksunluk), İstanbul 1983, s. 165-168; Çamoğlu, Oy Hakkından Yoksunluk, s. 13; Çeker, Oy Hakkı, s. 208;

Bilgili/Cengil, s. 103; Aytaç, İbra, s. 119, 120; Çamoğlu, Sorumluluk, s. 232; Akbay, s. 196. Belirtmek

gerekir ki, kanunda açık bir ayrım olmamasına rağmen oy kullanma yasağı hem olumlu hem de olumsuz oyu kapsamaktadır. Bkz. Postacıoğlu, s. 5050; Bilgili/Cengil, s. 84.

764 Bir paya birden fazla kişinin birlikte sahip olduğu durumlarda pay sahiplerinden birinin yasaklı olması halinde diğerinin de oy hakkından yoksun olup olmayacağı tartışmalı olmakla birlikte her ikisinin de oy hakkının ortadan kalkacağı kabul edilmektedir. Bu hususta bkz. Teoaman, Oy Hakkından Yoksunluk, s. 89; Çeker, Oy Hakkı, s. 202.

765 Konuya ilişkin öğretide ileri sürülen görüşler hakkında detaylı bilgi için bkz. Kırca, İsmail: Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üyesinin İbra Oylamasında Temsilci Sıfatıyla Oy Kullanıp Kullanamayacağı Sorunu (Anılış: Temsilci Sıfatıyla Oy), AÜHFD, C. LIII, S. 1, 2004, s. 65-79; Akbay, s. 197.

766 Çamoğlu, Oy Hakkından Yoksunluk, s. 13; Yıldırım, s. 188; Aytaç, İbra, s. 121; Atan, s. 61; Postacıoğlu, s. 506; Çelik, s. 114; Çamoğlu, Sorumluluk, s. 232, Akbay, s. 197; Arslanlı, C. II-III, s. 55. Yazar, genel olarak oy kullanması yasak olan birinin başkasına ait oyu temsilen kullanabileceğini belirtmekle birlikte ibra kararını ayrı tutmaktadır. Ayrıca bkz. Bilgili/Cengil, s. 105, 106. Yazarlar, anonim şirketlere ilişkin hükümde açıkça kendilerine ait oyların kullanılamayacağı belirtildiği için (TTK m. 436/2) bu kişilerin yasaklı olmayan başka bir ortağa ait oyu kullanabileceğini, ancak limited şirketlerde bu yönde bir hüküm bulunmadığından (TTK m. 619/1) kendisi oy kullanamayan limited şirket ortağının, yasaklı olmayan oyu da kullanamayacağını belirtmektedir. Anonim şirketler hakkında benzer yönde bkz. Sever, s. 131. Nitekim, Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları ile Bu Toplantılarda Bulunacak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Temsilcileri Hakkında Yönetmelik (RG. 28.11.2012 S. 28481) m. 19/4 hükmünde de açıkça, kendisi yasaklı olan kişilerin, yönetim kurulu üyesi olmayan diğer diğer kişilere ait oyu temsilen kullanabileceği öngörülmüştür.

767 Kalpsüz, Bilanço, s. 39-41; Moroğlu, Oy Hakkından Yoksunluk, s. 171, 172; Kırca, Temsilci Sıfatıyla Oy, s. 76; Çeker, Oy Hakkı, s. 208; Oral, Sıla: Anonim Ortaklıklarda Yönetim Kurulu Üyelerinin İbrası ve Tasarı İle Getirilen Değişiklikler, İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2009, s. 59.

768 Önemle ifade edelim ki, anonim şirketlerde oy hakkından yoksunluğu düzenleyen TTK m. 436 hükmünde oy kullanma yasağının kapsamı daha geniş düzenlenerek ortağın, eşini alt ve üst soyunu ilgilendiren konularda

169 kişilerin oy kullanıp kullanamayacağı sorusu gündeme gelmektedir. Örneğin herhangi bir şekilde şirket yönetimine katılmayan ortak, eşi veya babası hakkındaki ibra kararında oy kullanabilecek midir? Kanaatimizce kanunda açıkça yasaklayıcı bir hüküm bulunmasa da müzakerelere katılma ve oy kullanmama yasağının temelinde yatan düşünce dikkate alındığında, ibrası söz konusu olan müdürle TTK m. 393/1 hükmünde zikredilen türden ilişkisi bulunan kişilerin oy hakkından yoksun olduğunu kabul etmek gerekir769.

Müdürler arasında farklılaştırılmış da olsa müteselsil sorumluluğun geçerli olduğu dikkate alındığında, müdürlerin birine karşı dava açılması, diğer müdürün de sorumluluk davasıyla karşılaşmasını muhtemel hale getireceğinden, müdürlerin birbirlerinin ibralarında oy kullanamayacağı kabul edilmektedir770. Nitekim bu durumda diğer müdürler şirket yönetimine herhangi bir şekilde katılmış olacaklarından oy hakkını kullanamayacaktır771. Bu vesileyle yönetim yetkisinden tamamen soyutlanmış pasif durumdaki müdürün oy kullanıp kullanamayacağı sorusunun cevaplanması faydalı olacaktır. Kanaatimizce her ne kadar yetki

oy hakkından yoksun olduğu hükme bağlanmıştır. Limited şirketlerde konuyu düzenleyen TTK m. 619’da ise, yasağın kapsamı daha dar tutulmuş eş, alt ve üst soy yasak kapsamında sayılmamıştır. İki şirket türü arasındaki bu farklılık karşısında öğretide anonim şirketlere ilişkin hükmün limited şirketler için de uygulanması gerektiği ifade edildiği gibi (bkz. Yıldız, Limited Şirketler, s. 225); aksi yönde görüş de beyan edilmiştir. Bkz. Çamoğlu, Oy Hakkından Yoksunluk, s. 14. Yazar, limited şirketlere ilişkin TTK m. 619 hükmünde, TTK m. 436/1 hükmünde zikredilen, eş, alt ve üst soya yer verilmediğini, dolayısıyla bu kişilerin müdürlerin ibrasında oy hakkını kullanabileceğini ifade etmektedir. Bu konuda olması gereken hukuk açısından kanaatimizce Yıldız’ın görüşüne üstünlük tanınmalıdır. Bununla beraber yine olması gereken hukuk açısından oy kullanma yasağının, gerek anonim gerekse limited şirketler bakımından bir adım ileri taşınması gerektiği de savunulabilir. Şöyle ki, genel kurulda oy hakkından yoksunluğu düzenleyen TTK m. 436 hükmünde yasağın kapsamı, yönetim kurulu toplantılarına katılmayı yasaklayan TTK m. 393’e nazaran daha dar tutulmuştur. Gerçekten de, TTK m. 393 hükmünde üçüncü derece de dâhil üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımları yasak kapsamındayken, TTK m. 436 hükmünde sadece eş, alt ve üst soydan bahsedilmektedir. TTK m. 393 ile TTK m. 436 arasında yaratılan bu farklılığın bilinçli bir tercihin sonucu olup olmadığı açık değildir. Gerekçede de yol gösterici bir ifadeye rastlanılmamaktadır. Bu durum karşısında yönetim kurulu üyesinin/müdürün idare meclisinde müzakerelere katılmasına engel olan hısımlık ilişkilerinin, bahsi geçen kişilerin de genel kurul toplantısına katılmalarına engel olması gerektiği, dolayısıyla üçüncü derece de dâhil üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımlarının yönetim kurulu üyelerinin/müdürlerin ibralarında oy kullanamaması gerektiği savunulabilir. Ancak genel kurul ve yönetim kurulunun yapısı dikkate alındığında iki hüküm arasındaki bu farklılığı, bilinçli bi tercihin sonucu olarak değerlendirmek gerekir. Zira yönetim kurulu, az kişiden oluştuğundan oy kullanma yasağının denetimi kolaydır. Özellikle halka açık şirketlerde, genel kurulun üye sayısı fazla olduğundan üçüncü dereceye kadar hısımlık ilişkilerini tespit zorlaşmakta, dolayısıyla oy yasağını sınırlamak gerekmektedir. Ayrıca yönetim kurulunun şirketin kararlarını etkileme olanağının daha geniş olması, dolayısıyla akrabalık ilişkilerinin şirket aleyhine kullanılmasının daha muhtemel olması da bu farklılığa gerekçe oluşturabilir.

769 Aynı yönde bkz. Çamoğlu (Poroy/Tekinalp), C. I, s. 409; Postacıoğlu, s. 505, 507; Çamoğlu, Sorumluluk, s. 232, Çelik, s. 139, Aytaç, İbra, s. 118. Farklı görüş için bkz. Helvacı, Sorumluluk, s. 141; Teoman, Oy Hakkından Yoksunluk, s. 116; Çeker, Oy Hakkı, s. 204; Akbay, s. 190; Oral, s. 62.

770 Aytaç, İbra, s. 123; Çelik, s. 140; Postacıoğlu, s. 506; Helvacı, Sorumluluk, s. 140; Oral, s. 60. 771 Aytaç, İbra, s. 123; Çeker, Oy Hakkı, s. 206.

170 devri yapılsa da devredilemez yetkilere ilişkin görevler devam edeceğinden pasif durumdaki müdürün de oy hakkından yoksun olduğunu kabul etmek gerekecektir.

Bu başlık altında intifa hakkı sahibinin oy hakkını772 ayrıca incelemek gerekir. Şüphesiz intifa hakkı sahibi kendisinden kaynaklanan bir yasak söz konusuysa örneğin, herhangi bir şekilde şirket yönetimine katılmışsa oy hakkını kullanamayacaktır773. Öğretide aksi kabul görmekle birlikte774 kanaatimizce olması gereken hukuk açısından intifa hakkı sahibi kendisine ilişkin bir yasak olmasa dahi pay sahibinin oy kullanmasının yasak olduğu durumlarda da oy hakkını kullanamamalıdır. İntifa hakkı sahibi açısından yasak bulunmamakla birlikte, pay sahibin herhangi bir şekilde şirket yönetimine katıldığı varsayımında durum böyledir. Nitekim kanunda intifa hakkı sahibine malikin haklarını gözetme yükümlülüğü yüklendiği dikkate alındığında intifa hakkı sahibinin gerek pay sahibinin kendisinin ibrasında gerekse pay sahibinin oy kullanmasının yasak olduğu kişilerin ibrasında objektif davranması mümkün değildir775.

Hemen ifade edelim ki, TTK m. 433 hükmünde oy kullanma yasağını dolanmak için yapılan devirlerin geçersiz olacağı düzenlenmiştir776. Ancak yasaklı oyun temsilen kullanımının denetimi, hamiline yazılı senetler ve bağlamlı olamayan nama yazılı senetlerin beyaz ciroyla devri durumunda oldukça zordur. Çünkü nama yazılı bir senedin beyaz ciroyla devri, her ne kadar senedi hamiline yazılı hale getirmese de, senedin tıpkı hamile yazılı senetmiş gibi devrine imkân vermekte (TTK m. 490/2, TTK m. 684/2-c), dolayısıyla senet tıpkı hamiline

772 Burada anonim şirketlerde pay üzerinde intifa hakkını düzenleyen TTK m. 432 ile limited şirketlerde intifa hakkını düzenleyen TTK m. 600 hükmü arasındaki şu farka dikkat çekmek gerekir. TTK m. 432/2’de aksi kararlaştırılmadıkça oy hakkının intifa hakkı sahibi tarafından kullanılacağı açıkça düzenlenmiştir. TTK m. 600/3’de ise payın intifa hakkı sahibince temsil edileceği belirtilmiş ancak oy hakkının kim tarafından kullanılacağına yer verilmemiştir. Bu farklılık karşısında öğretide limited şirketlerde de aksi kararlaştırılmadıkça oy hakkının intifa hakkı sahibi tarafından kullanılacağı kabul edilmektedir. Bkz.

Bilgili/Cengil, s. 85, 86, Yıldız, Limited Şirketler, s. 221; Akbay, s. 195.

773 Kendigelen, İntifa Hakkı, s. 275; Bilgili/Cengil, s. 86; Akbay, s. 195.

774 Bilgili/Cengil, s. 83, dn. 85, 86. Yazarlar, intifa hakkı sahibinin oy hakkı ile pay sahibinin oy hakkının bağımsız nitelik taşıdığını, bu nedenle intifa hakkı sahibinin, pay sahibi yasaklı olsa dahi oy hakkını kullanabileceğini ve bu durumun oydan yoksunluğun dolanılması anlamına gelmeyeceğini belirtmektedir. Aynı yönde bkz. Teoman, Oy Hakkından Yoksunluk, s. 96, 97; Kendigelen, İntifa Hakkı, s. 274 vd; Çeker, Oy Hakkı, s. 202; Akbay, s. 195; Oral, s. 58.

775 Farklı görüş için bkz. Bilgili/Cengil, s. 87. Yazarlar, intifa hakkı sahibinin pay sahibinin haklarını gözetme borcuna dikkat çekmekle birlikte bu yükümlülüğün intifa hakkı sahibinin oy kullanmasına engel olmayacağını belirtmektedir. Kanaatimizce bu görüşün savunulması, bazı durumlarda oy hakkından yoksunluğu öngören normun amacına aykırı olacaktır. Örneğin, pay sahibinin aynı zamanda müdür sıfatını taşıdığı ve bu kişinin ibrasının oylandığını düşünelim. Bu durumda intifa hakkı sahibine pay sahibi olan müdürün ibrasında, özellikle yasaklı oyun kullanılmasının denetiminin güç olduğu dikkate alındığında, oy hakkı tanımamak gerekir.

171 yazılıymış gibi tedavül kabiliyeti kazanmaktadır. Hamiline yazılı senetlerde hak sahipliği senedin zilyedinin kim olduğuna bakılarak tespit edildiğinden (TTK m. 426/2) oy kullanma yasağını delmek için yapılan devirlerin tespiti oldukça zorlaşmaktadır. Beyaz ciroyla devredilmeyen nama yazılı hisse senetlerinde ise, kıymetli evrak hukukundan farklı olarak hak sahipliği, ciro zincirine göre değil de pay defterindeki kayıt dikkate alınarak tespit edildiğinden oy kullanma yasağının denetimi kolaylaşmaktadır (TTK m. 417/2)777. Ayrıca kanuni (TTK m. 491/1) veya iradi bağlam hükümleri de (TTK m. 492), payın devri için şirket onayını gerektirdiğinden bu tespitte önemli bir işlev görmektedir. Ancak bu durumda da nama yazılı senetlerde oy kullanma yasağını delmek için yapılan inançlı devirler yasağın denetiminin zorlaşmasına sebep olmaktadır778. Bu vesileyle ifade edelim ki, oy kullanma yasağını dolanmak için yapılan devirlerin geçersiz olacağını öngören anonim şirketlere ilişkin TTK m. 433 hükmü, TTK m. 617/3’de yetkisiz katılmaya yapılan atıf sebebiyle limited şirketler bakımından da uygulanacaktır779. Ancak limited şirketler bakımından yasaklı oyun denetimi anonim şirketlere nazaran daha kolaydır. Çünkü limited şirket paylarının devir kabiliyeti anonim şirket paylarınınkine oranla oldukça sınırlıdır. Şöyle ki, öncelikle limited şirketlerde, anonim şirketlerden farklı olarak pay bedellerinin tamamı ödense dahi (TTK m. 484/2) hamiline yazılı pay senedi çıkarmak, dolayısıyla hamiline yazılı pay senetlerindeki devir kolaylığından yararlanmak mümkün değildir (TTK m. 593/2)780. Nama yazılı senetler ise aksi esas sözleşmede kararlaştırılmadıkça (TTK m. 577/1-a) kanunen bağlamlıdır (TTK m. 595/1)781. Keza kanunen bağlamlı olmasa dahi esas sermaye payının devrinin yazılı şekilde yapılması ve tarafların imzalarının noterce onaylanması şarttır (TTK m. 595/1)782. Dolayısıyla limited şirketlerde pay devirlerini kontrol etmek daha kolay olacağından oy kullanma yasağını delmek için yapılan devirleri tespit etmek de nispeten kolaylaşacaktır. Ancak yasağı delmek için yapılan inançlı devirler burada da isbat konusunda güçlük yaratabilecektir783. Örneğin, müdür ortaklardan

777 Pay defterine kaydın oy hakkına sahip olanların tespiti bakımından etkisi hakkında detaylı bilgi için bkz.

Narbay, s. 194.

778 Aytaç, İbra, s. 120, 124; Çelik, s. 113; Bilgili/Cengil, s. 110, 111; Moroğlu, Oy Hakkından Yoksunluk, s. 187 vd.

779 Bilgili/Cengil, s. 110, dn. 209; Akbay, s. 195.

780 Bu hususta detaylı bilgi için bkz. Demirkapı, Ertan: Limited Ortaklıkta Payın Devri, İzmir 2008, s. 39 vd. 781 Demirkapı, s. 301 vd.

782 Bu konuda detaylı bilgi için bkz. Kaya, Mustafa İsmail: Limited Ortaklıkta Esas Sermaye Payı Devri ve Devir Borcunu Doğuran İşlemlerde Tarafların İmzalarının Noter Tarafından Onaylanması Zorunluluğu (Anılış: Noter Onayı), ErzÜHFD, C. III, S. 2, 2008, s. 361-376.

783 Noter onayı şartının isbat konusunda sağladığı kolaylık hakkında bkz. Kaya, Noter Onayı, s. 368, Demirkapı, s. 219 vd.

172 birisi yasağı dolanmak amacıyla payını eşine devretmişse bu durum yasağı dolanmak amacıyla bir devrin söz konusu olduğuna işaret edecek, ancak devrin geçersiz kılınabilmesi için ek başka verilerin bulunması gerekecetir.

Öğretide payına birden fazla oy hakkı tanınan veya birden fazla paya sahip olan kişinin oy hakkını aynı yönde kullanmasının gerekip gerekmediği konusunda farklı görüşler ileri sürülmüştür784. Bir görüşe göre, aynı kişinin oy hakkının bir kısmını olumlu bir kısmını olumsuz yönde kullanması dürüstlük kuralına ve payın bölünmezliği ilkesine aykırılık teşkil edecektir. Bu nedenle birden fazla oy hakkı bulunan kişi, oylarını aynı yönde kullanmalıdır785. Bizim de iştirak ettiğimiz diğer bir görüşe nazaran ise, oy hakkı pay sahibine değil paya bağlı bir haktır. Aksi kararlaştırılmadıkça oy hakkının intifa hakkı sahibine ait olacağını düzenleyen hükümler (TTK m. 432/2, TTK m. 600) bunun en bariz örneğidir. Çünkü oy hakkı paya değil de pay sahibine tanınmış olsa idi bu düzenlemelerin açıklanması mümkün olmayacaktı. Bu sebeple her pay için tanınan oy hakkı diğerinden bağımsız değerlendirilmeli birden fazla oy hakkına sahip ortağın oylarının bir kısmını olumlu bir kısmını olumsuz yönde kullanması mümkün olmalıdır786. Önemle vurgulayalım ki, bu davranış dürüstlük kuralına aykırılık da teşkil etmemelidir. Dürüstlük kuralına aykırılık iddiası, iptal (TTK m. 446/1)787 ve sorumluluk davası (TTK m. 558/2) açma hakkında olduğu gibi, kanunda başvurulabilmesi için olumsuz oy kullanma (TTK m. 446/1) veya olumlu oy kullanmama (TTK m. 558/2) şartı aranan haklar söz konusu olduğunda dikkate alınmalıdır. Şöyle ki, birden fazla oy hakkı bulunan ortak, ibra kararında oylarının bir kısmını olumlu yönde kullanmasına rağmen, oy hakkının bir kısmını olumsuz yönde kullandığı gerekçesiyle sorumluluk davası açmak istediğinde, bu tutumu dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edeceğinden talebi reddedilmelidir. Zira ibra kararını engellemek için elinden gelen bütün imkânları sarf etmeyip, hatta ve hatta ibra kararının alınmasına katkı sağlayan ortağın bu tutumu, iyiniyet kurallarıyla bağdaşmayacağından dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edecektir.TTK m. 558/2 hükmünün lafzını dikkate alarak da

784 Bu hususta detaylı bilgi için bkz. Teoman, Ömer: Anonim Ortaklık Genel Kurulunda Birden Fazla Paya Sahip Olan Ortaklar Bir Öneri Konusunda Aynı Zamanda Olumlu ve Olumsuz Oy Kullanabilirler (Anılış: Birden Fazla Oy), Otuz Yıl Ticaret Hukuku Tüm Makalelerim, C. I, B. 1, İstanbul 2000, s. 11 vd.

785 Arslanlı, C. II-III, s. 47; Aytaç, İbra, s. 117; Çelik, s. 135.

786 Çeker, Oy Hakkı, s. 193; Teoman, Birden Fazla Oy, s. 19-21. Yazar, bir paya imtiyaz yoluyla birden fazla oy hakkı tanındığı durumda ise oy hakkının aynı yönde kullanılması gerektiğini belirtmektedir.

787 Öğretide oy hakkının bir kısmını olumlu bir kısmını olumusuz yönde kullanan ortağın iptal davası açabileceği de savunulmakla birlikte, kanaatimizce ortağın hem oyunun bir kısmını olumlu yönde kullanıp hem de iptal davası açması dürüstlük kuralıyla bağdaşmayacağından bu görüşe katılmak mümkün gözükmemektedir. Bu görüş için bkz. Ünal, Süleyman: Türk Ticaret Kanunu’na Göre Anonim Şirket Genel Kurul Kararlarının İptali, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara 1990, s. 79.

173 aynı sonuca varmak mümkündür. Zira kanun koyucu sorumluluk davası açma hakkının ortadan kalması için sahip olunan bütün oyların olumlu yönde kullanılması şartını aramamış, tek bir oyun dahi olumlu yönde kullanılmasını yeterli kabul etmiştir. Bu vesileyle ifade edelim ki, öğretide ortaya çıkan bu görüş ayrılığının, aynı paya imtiyaz yoluyla birden fazla oy hakkı tanındığı durumlarda konumuz bakımından (ibra) bir önemi yoktur. Çünkü TTK m. 479/3-c hükmü gereği, ibra kararında oy hakkında imtiyaz etkisizleşecektir. Her ne kadar limited şirketlerde oy hakkında imtiyazın etkisizleşeceği halleri düzenleyen TTK m. 618/3 hükmünde ibra kararına yer verilmese de788, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna ilişkin hükme yapılan atıf gereği (TTK m. 644/1-a) müdürlerin ibralarına ilişkin kararlarda da aynı sonuca varmak gerekecektir. Keza TTK m. 618/3 hükmü de tek başına bu sonuca varmayı gerektirir. Nitekim maddede, sorumluluk davası açılıp açılmayacağına ilişkin genel kurul kararlarında oyda imtiyazın etkisizleşeceği açıkça düzenlenmiştir. Dolayısıyla benzer sonuçlar doğuran ibra