• Sonuç bulunamadı

C. Amacı

II. Hakların Türleri

2. Kamu Hakları

Kamu hakları basit bir tanımla kamu hukukundan doğan haklardır. Bu hakların belirgin özellikleri olarak şunlar söylenebilir: Kamu haklarının karşısında kural olarak yükümlülük bulunmaz. Çünkü kamu haklarında, hak sahiplerinin karşısında genelde yükümlü bir kişi yoktur, bazen yükümlü vardır, o da devlettir. Ayrıca kamu haklarından

145 Tekinay, Medeni Hukuk, s. 132, 140; Umar, s. 149; Göğer, s. 127; Yalman, s. 87.

146 Akıntürk, Medeni Hukuk, s. 34; Gözübüyük, Hukuka Giriş, s. 168; Gözler, Hukuka Giriş, s. 327. 147 Özsunay, Medeni Hukuk, s. 238-239; Tekinay, Medeni Hukuk, s. 129-130; Umar, s. 150;

Gözübüyük, Hukuka Giriş, s. 171; Gözler, Hukuka Giriş, s. 328.

148 Gözübüyük, Hukuka Giriş, s. 172-173; Gözler, Hukuka Giriş, s. 328; Umar, s. 150.

149 Özsunay, Medeni Hukuk, s. 242; Gözübüyük, Hukuka Giriş, s. 171-172; Akıntürk, Medeni Hukuk, s. 37-38; Gözler, Hukuka Giriş, s. 329; Umar, s. 150.

yararlanma hususunda kişiler arasında bir eşitlik sözkonusu değildir. Örneğin seçme hakkına sahip olabilmek, kamu hizmetlerine girebilmek için kişinin belirli bir yaşa ulaşmış olması aranır. Diğer taraftan kamu haklarından yararlanacak kişiler bakımından vatandaş-yabancı ayrımı da bulunmaktadır. Seçme ve seçilme, kamu görevlisi olma gibi bir kısım kamu haklarından yabancılar yararlanamaz150.

Kamu hakları genelde negatif statü hakları, pozitif statü hakları ve aktif statü hakları şeklinde bir ayrıma tabi tutulmaktadır151. Negatif statü hakları, kişinin serbestçe gelişmesini sağlamak amacıyla devletin müdahalesine karşı korunan hakları ifade etmektedir. Bu haklar, Devlete karışmama, dokunmama ödevi yükledikleri için negatif karakterli, dolayısıyla negatif statü hakları olarak nitelendirilirken; kişiyi Devlete karşı korudukları için, koruyucu haklar olarak da nitelendirilirler. Anayasada Kişinin Hakları ve Ödevleri başlığı altında düzenlenen bu haklar arasında kişi dokunulmazlığı, konut dokunulmazlığı, düşünce özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü, dernek özgürlüğü, yerleşme ve seyahat özgürlüğü gibi haklar bulunmaktadır152.

Pozitif statü hakları, kişilere devletten olumlu bir davranış, bir hizmet veya yardım isteme imkânı tanıyan haklardır. Anayasada Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler başlığı altında düzenlenen bu haklar öğretim hakkı, sağlık hakkı, çalışma hakkı (bu hak kapsamında sendika kurma ve üye olma hakkı), sosyal güvenlik hakkı gibi haklardır153.

Aktif statü hakları, kişinin devlet yönetimine katılmasını sağlayan haklardır. Siyasi parti kurma hakkı, seçme ve seçilme hakkı, siyasi faaliyette bulunma hakkı ve kamu hizmetlerine girme hakları aktif statü haklarındandır. Kişinin devlet yönetiminde katılmasını sağlayan haklar oldukları için katılma hakları, siyasal haklar da denen bu haklar Anayasada Siyasi Haklar ve Ödevler başlığı altında düzenlenmektedir154.

150 Bkz. Gözübüyük, Hukuka Giriş, s. 172-173; Gözler, Hukuka Giriş, s. 328.

151 Kapani, Munci: Kamu Hürriyetleri, 7. Baskı, Ankara 1993, s. 6; Tikveş, s. 111; Gözler, Hukuka Giriş, s. 323; Erdoğan, Mustafa: Anayasa Hukuku, 3. Baskı, Ankara 2005, s. 177-178.

152 Bkz. Gözübüyük, Hukuka Giriş, s. 162; Gözler, Hukuka Giriş, s. 323; Erdoğan, s. 178; Kapani, s. 6;

Tikveş, s. 111.

153 Bkz. Kapani, s. 6; Tikveş, s. 111; Gözler, Hukuka Giriş, s. 323; Erdoğan, s. 179; Gözübüyük, Hukuka Giriş, s. 163.

154 Bkz. Kapani, s. 6; Tikveş, s. 111; Gözler, Hukuka Giriş, s. 324; Erdoğan, s. 179; Gözübüyük, Hukuka Giriş, s. 163.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

TÜRK HUKUKUNDA HAK YOKSUNLUKLARI YAPTIRIMI § 4. GENEL OLARAK

İnsan, varoluş amacına uygun olarak şahsiyetini geliştirmek için konulmuş olan davranış normlarına aykırı davranması halinde sorumlu tutulur. Sorumluluğun sonucu olarak da bir yaptırım uygulanır. Bu yaptırımlardan bazıları ile kişi, yukarıda bahsettiğimiz gerek özel haklardan gerek kamu haklarından bazılarını kullanmaktan yoksun bırakılır. Kişi açısından hak yoksunluğu doğuran yaptırımlar ceza kanunlarında diğer özel kanunlarda çeşitli şekillerde ortaya çıkabilmektedir. Ceza kanunumuz açısından hak yoksunluğu doğuran yaptırımlar hem 765 sayılı TCK’nu hem de 5237 sayılı TCK’nu ayrı ayrı dikkate alınarak açıklanmaya çalışılacaktır. Yürürlükten kalkan 765 sayılı TCK’nu iki nedenden dolayı inceleyeceğiz. İlk olarak faile uygulanacak yaptırımın tespiti açısından hangi kanunun failin lehine veya aleyhine hükümler taşıdığının görülmesidir. İkinci olarak da gerek Adli Sicil Kanunu (geçici m. 2) gerekse Bankacılık Kanunu (m. 8) gibi diğer özel kanunlarda getirilen istisnalarla 765 sayılı TCK’nu zamanında verilmiş olan hak yoksunluklarının halen devam ediyor olmasıdır.

§ 5. 765 SAYILI TÜRK CEZA KANUNU DÖNEMİNDE I. Genel Olarak

Cezalar 765 sayılı TCK m. 11’de “Cürümlere mahsus cezalar şunlardır: 1 – İdam (Mülga: 14/7/2004 – 5218 sy k.), 2 - Ağır hapis, 3 - Hapis, 4 - Sürgün, (Mülga: 13/7/1965–647/geç. 2. md) 5 - Ağır cezayı nakdi, 6 - Hidematı ammeden memnuiyet. Kabahatler için mevzu cezalar şunlardır: 1 - Hafif hapis, 2 - Hafif cezayı nakdi, 3 - Muayyen bir meslek ve sanatın tatili icrası. Bu kanunda şahsi hürriyeti tahdit eden cezalar tabirinden ağır hapis, hapis ve hafif hapis cezaları muradolunur.” Bu düzenlemeden anlaşılacağı üzere maddede hak yoksunluğu doğuran cezalar olarak kamu hizmetlerinden yasaklılık ve meslek ve sanatın tatili icrası cezalarına yer verilmiştir. Madde cezaları, cürümlere ve kabahatlere mahsus cezalar şeklinde bir ayrıma giderek belirlemiş olduğundan, bu cezalardan kamu hizmetlerinden yasaklılık cezasını cürümlere mahsus bir ceza; meslek ve sanatın tatili icrasını ise kabahatlere mahsus ceza olarak tayin etmiştir. Fakat daha sonra incelenecek olan 35. maddede görüleceği üzere bu maddeyle kamu hizmetlerinden yasaklılık cezasının kabahatlere de uygulanabilen bir ceza olarak öngörüldüğü, meslek ve sanatın tatili cezasının da cürümlere tatbik edilebilen bir ceza olarak düzenlendiği görülebilmektedir. Ayrıca meslek ve sanatın tatili cezasının hâkimin

ayrıca zorunlu olarak hükmetmesi şeklinde bazı cürümler (örneğin m. 282, 294, 295) hakkında uygulanabildiği hükümler de bulunmaktadır.

TCK’nun 11. maddesinde yer almaları nedeniyle gerek asli ceza gerekse ek ceza (fer’i-mütemmim) olarak düzenlenebilme imkânına sahip olan sözkonusu cezalar, kanunumuzda asli ceza olarak düzenlenmeyip ek ceza olarak düzenlendiği belirtilmiştir155. Nitekim Yargıtay da bir kararında kamu hizmetlerinden yasaklılık ve meslek ve sanatının yerine getirilmesini durdurma cezalarının, “yasalarımızda örneği bulunmamakla beraber, bu cezalar bir yasak eyleme tek başına uygulandıklarında asıl ceza niteliğini de kazanabilirler” diyerek kanunumuzda sözkonusu cezaların asıl ceza olarak değil ek ceza olarak düzenlendiklerini ifade etmiştir156. Bununla birlikte angaryayı düzenleyen TCK’nun 249. maddesinde “(fail) Memur ise muvakkaten memuriyetten mahrumiyet cezasına müstahak olur” denilmek suretiyle kamu hizmetlerinden yasaklılık cezası kapsamında olan memuriyetten yasaklılık cezasına asli ceza olarak yer verildiği görülmektedir157.

Kamu hizmetlerinden yasaklılık ve meslek ve sanattan yasaklılık cezalarından başka ceza kanununda kanuni kısıtlılık (m. 33/1) ve babalık ve kocalık hakkından yasaklılık (m. 33/2) şeklinde asli ceza olarak düzenlenmeyen, fakat ek ceza olarak düzenlenen hak yoksunluğu doğuran yaptırımlar da yer almaktadır. Diğer taraftan bir hak yoksunluğu yaptırımı olarak ehliyetnamenin geri alınması yaptırımı da KTK’nda düzenlenmektedir. Görüldüğü gibi ceza kanununda hak yoksunluğu doğuran yaptırımlar olarak kamu hizmetlerinden yasaklılık, meslek ve sanatın tatili icrası, kanuni kısıtlılık, babalık ve kocalık hakkından yasaklılık yaptırımları düzenlenirken; KTK’nda ehliyetnamenin geri alınması bir hak yoksunluğu yaptırımı olarak karşımıza çıkmaktadır.

Aşağıda hak yoksunluğu doğuran bu yaptırımlar ayrı ayrı incelenecektir. Ancak bu inceleme hak yoksunluklarının ortaya çıkış şekillerine göre bir başlıklandırma ile yapılmayacaktır. Çünkü böyle bir incelemede aynı hususları birçok başlık altında tekrar etmek gereği duyulmaktadır. Biz de bu tekrarlardan kaçınmak için aynı yaptırımın değişik ortaya çıkış şekilleri nedeniyle meydana gelen farklılıklara ayrıca değinmeyi tercih ettik.

155 Bkz. Erem/Danışman/Artuk, s. 748; Artuk/Gökcen/Yenidünya, Yaptırım Hukuku, s. 133, 143;

Yüce, Temel Kavramlar, s. 121; Uçkan, s. 27, 31.

156 Bkz. YCGK, E. 1974/137, K. 1974/275, KT. 6.5.1974, YKD, C. 1, Ağustos 1975/8, s. 65; Aynı karar için bkz. Yaşar, Osman: Uygulamada Türk Ceza Yasası Genel Hükümler, Ankara 2000, s. 1303-1304. 157 Keçelioğlu, Elvan: Kamu Hizmetlerinden Yasaklılık Cezası, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi),

Fakat hak yoksunluklarının ortaya çıkışları, hükmedilmeleri açısından ortak olan bir hususa burada değinmekte yarar görmekteyiz.

Adı geçen hak yoksunluklarının bir ceza mahkûmiyetiyle birlikte hâkimin ayrıca hükmetmek zorunda olduğu durumlarda hükümde mutlaka gösterilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde CMUK’nun 307. (CMK m. 288) maddesi hükmüne göre kanuna muhalefet hallerinden birisi oluşacaktır. Çünkü maddeye göre temyiz, ancak bir hükmün hukuka aykırı olması nedenine dayanır. Hukuka aykırılık ise bir hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygulanmasıdır. Ancak sanığın lehine, yararına olan hukuk kurallarına aykırılık aleyhine hükmün bozdurulması için bir hak vermez (CMUK m. 309; CMK m. 290). Dolayısıyla hak yoksunluklarının kararda gösterilmemiş olması aleyhe bir temyiz yoksa hükümlü bakımından kazanılmış hak oluşturacaktır158, zira kazanılmış hak deyince hep lehde olan bir durum sözkonusudur159. Bununla birlikte hak yoksunlukları kararda gösterilmemiş olursa aleyhte temyiz olması durumunda bozma nedeni sayılacaktır. Fakat bozma nedeni CMUK’nun 322. (CMK m. 303) maddesi kapsamında olursa Yargıtay ilk derece mahkemesinin kararını ıslah ederek yeni bir karar verebilecektir. Nitekim Yargıtay da “şoför ehliyetnamesinin sürekli yerine, 6085 sayılı kanunun 60/E maddesi açıklığına aykırı olarak, yedi gün süreyle geçici olarak geri alınmasına karar verilmesi yasaya aykırı (bulunduğundan) C.M.U.K.nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak bu hususun düzeltilmesi mümkün olduğundan sanığın şoför ehliyetnamesinin sürekli olarak geri alınmasına karar verilmek suretiyle hükmün düzeltilerek onanmasına…karar verildi” demektedir160.

Ceza mahkûmiyetine bağlı olarak ortaya çıkmaları halinde ise hâkim, kararında göstermemiş olsa dahi infazda savcı tarafından resen dikkate alınıp uygulanacağı için bu

158 Öztürk, Bahri/Erdem, Mustafa Ruhan: Uygulamalı Ceza Hukuku ve Emniyet Tedbirleri Hukuku, 8. Baskı, Ankara 2005, s. 301; Erdoğan, Ahmet Sevinç/Özkepir, Ramazan: Kasten Adam Öldürme Suçları, Ankara 1996, s. 18; Otacı, Cengiz: “Suçun Sonucu Olarak Belli Hakları Kullanmaktan Yoksun Bırakılma”, HPD, Eylül 2006/8, s. 52.

159 Kunter/Yenisey/Nuhoğlu, s. 563, Kazanılmış hak konusunda bkz. Kunter/Yenisey/Nuhoğlu, s. 563, dn. 48; 1412, dn. 236.

160 Y5CD, 24.12.1981, E. 3806, K. 4075, (Yaşar, Genel Hükümler Şerh, s. 284); “…zimmetlerine para geçirmekten sanıklar hakkında T.C.K. nun (219/4 üncü) maddesiyle memuriyetten sürekli yoksun bırakma cezası yerine daha geniş kapsamlı olan T.C. K. nun 31 inci maddesi gereğince kamu hizmetlerinden yasaklanma cezası verilmesi yasaya aykırı ise de C.M.U.K. nun 322 nci maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak bu hususun düzeltilmesi mümkün bulunduğundan ‘T.C.K. nun 31 inci maddesinin uygulanmasına’ ilişkin bölüm hüküm fıkrasından çıkarılarak sanıkların T.C.K. nun (219/4 üncü) maddesi uyarınca memuriyetten sürekli mahrumiyetlerine karar verilmek suretiyle hüküm düzeltilerek onanmasına”, Y5CD, 3.12.1987, 4312/6978, (Erdoğan/Özkepir, s. 33).

durum hükümlü açısından kazanılmış hak teşkil etmeyecektir161. Nitekim ceza mahkûmiyetine bağlı hak yoksunluklarının kararda gösterilmemiş olmasını Yargıtay bozma nedeni olarak kabul etmemektedir. Örneğin “T.C.K. nun 31 ve 33 üncü maddelerinin uygulanmasına karar verilmemesi, bu husus infaz sırasında nazara alınması mümkün bulunduğundan bozma sebebi sayılmamıştır” 162. Keza hak yoksunluklarının süresinin eksik tayin edilmiş olması da hükümlü için kazanılmış hak oluşturmayacaktır163. Yargıtay da “TCK. nun 33. maddesinin uygulanması infaza ilişkin olduğundan bu konuda yapılan hatalar sanık lehine olması halinde dahi kazanılmış hak oluşturmaz”, demektedir164.

Hâkimin takdirine bağlı olarak hükmedildiği durumlarda ise kararda, ehliyetnamenin geri alınması ve babalık ve kocalık hakkından yoksunluk gibi hak yoksunluklarına hükmedildiğine dair bir açıklık bulunmamasının, hâkimin bu hak yoksunluklarına hükmetmeye gerek görmediği anlamının çıkarılacağı ifade edilmektedir165. Yargıtay’ın da aynı yönde kararlarına rastlanmaktadır. Örneğin “Sürücü belgesinin geri alınması mahkemenin takdirine mevdu olup bu takdirin zımnen uygulanmama yönünde oluştuğu kabul edilerek tebliğnamenin 3. numaralı bendindeki

161 Öztürk/Erdem, s. 300; Erem/Danışman/Artuk, s. 863, 866; Artuk/Gökcen/Yenidünya, Yaptırım Hukuku, s. 134; Önder, C. 2-3, s. 577, 586-587; Gözübüyük, C. 1, s. 328; Hakeri, Hakan: Ceza Hukuku, 5. Baskı, Ankara 2007, s. 424; Koca, Mahmut: “Yeni Türk Ceza Kanunu’nda Hekimler Hakkında Uygulanacak Yaptırımlar”, YÜHFD, C. 3, 2006/2, s. 176; Yılmaz, Zekeriya: “Ceza Kanunumuzda Mahkumiyete Bağlı Hak Yoksunlukları”, ABD, Yıl 64, 2006/2, s. 36; “ceza mahkumiyetin doğal sonucu (olan hak yoksunlukları) kararda gösterilmemiş olsa bile hükümlü açısından kazanılmış hakka konu olamazlar”, YCGK, 14.2.2006, 13-16, (Yalvaç, Gürsel: “Yargıtay Ceza Genel Kurul Kararları Işığında 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu”, HPD, Eylül 2006/8, s. 38). 162 Y5CD, 22.12.1987, 5450/7654, (Erdoğan/Özkepir, s. 33); “…ceza mahkumiyeti neticesi olan

mahcuriyetin ilamda ayrıca tasrih ve hükmüne luzüm olmadığına, …karar verilmiştir.”, YİBK, E. 33, K. 1929/18, 4.12.1929, (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları Ceza Bölümü, C. 1, (1927-1940), Ankara 1977, s. 67-68); Aynı yönde bkz. YCGK, 18.4.1939, 122/180, (Savaş, Vural/Mollamahmutoğlu, Sadık: Türk Ceza Kanunu Yorumu, C. 1, (Madde 1-94), Ankara 1999, s. 523); Y1CD, 2.4.1994, 891/1107; Y5CD, 6.11.1990, 3904/4843, (Erdoğan/Özkepir, s. 35); Y5CD, E. 186, K. 653, KT. 17.2.1993, (Yaşar, Genel Hükümler Şerh, s. 365); Y5CD, E. 1409, K. 1824, KT. 18.5.1983; Y5CD, E. 3210, K. 2913, KT. 6.9.1982, (Yaşar, Genel Hükümler Şerh, s. 366); AsY8D, E. 18, K. 40, KT. 7.8.1973, (Yaşar, Genel Hükümler Şerh, s. 369).

163 Erdoğan/Özkepir, s. 34.

164 Y1CD, 25.3.1996, 889/933, (Erdoğan/Özkepir, s. 33).

165 Bkz. Erem/Danışman/Artuk, s. 863, 867; Keskin, O. Kadri: Ceza ve Hukuk Uygulamasında Taksirle Ölüme ve Yaralanmaya Sebebiyet, Ankara 1991, s. 285; Şahin, Emin/Gültaş, Veysel: Uygulamada Trafik Kazalarında Hukuki ve Cezai Sorumluluk, Ankara 2000, s. 1089.

görüşe iştirak edilmemiştir”166. Kanaatimizce takdire bağlı hükmedilen hak yoksunluklarına ilişkin kararda bir açıklık bulunmamasını bunlara zımnen karar verilmediği şeklinde kabul etmek yerinde değildir. Çünkü Anayasa (m. 141) ve CMUK (m. 260, 268) gereğince mahkemenin bütün kararları gerekçeli yazılmak zorundadır ve takdirine bağlı olarak hükmesilmesi gereken bir yaptırıma neden hükmedilmediğinin de açıklanması gereklidir. Bu itibarla genel kurala göre düşünmek ve sanığın lehine temyize gidilmesi durumunda bozmadan sonra aleyhe bozma kuralı gereğince (CMUK m. 326) daha önceden verilmeyen takdire bağlı hak yoksunluklarına karar verilmemesi167; ancak sanığın aleyhine temyize gidilmesi durumunda verilebilmesi gerekmektedir.

II. Kamu Hizmetlerinden Yasaklılık Cezası