• Sonuç bulunamadı

İşyerinin Kapatılması

Meslek ve sanattan yasaklılık kapsamında işyerininin kapatılmasının da gerekip gerekmeyeceği incelenen bir diğer konudur. Bu konuda doktrinde bir görüş, meslek ve sanattan yasaklılık cezasının şahsa bağlı bir ceza olması nedeniyle işyerinin kapatılması şeklinde uygulanmasının suçla ilgisi olmayan işyerinin varsa ortakları veya çalışanlarını etkileyeceğini, zarar göreceğini, bu durumun ise cezaların şahsiliği ilkesine aykırı olacağını ileri sürerek meslek ve sanattan yasaklılık cezasının işyerinin kapatılması

468 Bkz. Önder, C. 2-3, s. 582; İçel/Sokullu-Akıncı/Özgenç/Sözüer/Mahmutoğlu/Ünver, Yaptırım Teorisi, s. 126; Özgenç, Marka Hakkı, s. 863; Artuk/Gökcen/Yenidünya, Yaptırım Hukuku, s. 143;

Uçkan, s. 76-77; Akbulut, Cezanın Amaçları, s. 28.

469 Y2CD, 25.4.1974, 6568/9047, (Çağlayan, C. 3, s. 299).

470 YCGK, 25.2.1988, 1111/1546, (Önder, C. 2-3, s. 582); “TCK.nun 402. maddesine göre cürme vasıta kıldığı meslek ve san’atın tatili yerine, genel olarak meslek ve san’atın tatiline karar verilmesi, bozmayı gerektirmiştir”, Y4CD, 24.11.1983, 5677/6074, (Çağlayan, C. 3, s. 298); Aynı yönde bkz. Y2CD, 23.12.1992, 12562/13368, (Erdurak, s. 637); Y4CD, E. 1986/5838, K. 1986/5895, KT. 9.9.1986, (YKD, C. 13, Şubat 1987/2, s. 292); Y4CD, E. 1975/1496, K. 1975/1514, KT. 21.3.1975, (YKD, C. 1, Haziran 1975/6, s. 117); Y4CD, E. 1975/1741, K. 1975/1763, KT. 4.4.1975, (YKD, C. 1, Haziran 1975/6, s. 119); Y4CD, E. 1988/1111, K. 1988/1546, KT. 25.2.1988, (YKD, C. 15, Haziran 1989/6, s. 887).

suretiyle uygulanmaması gerektiğini ifade etmektedir471. Diğer bir görüş ise meslek ve sanattan yasaklılık cezasının işyerinin kapatılması şeklinde gerçekleştirilmediği takdirde işyerinde başkasının çalıştırılması suretiyle toplum için zararlı faaliyetin sürdürülmüş olacağını savunarak meslek ve sanattan yasaklılık cezasının işyerinin kapatılması suretiyle uygulanması gerektiğini belirtmektedirler472. Yargıtay’ın da bu konuda farklı kararlar verdiği görülmektedir. Yargıtay’ın ceza dairesi meslek ve sanattan yasaklılık cezasının işyerinin kapatılması suretiyle uygulanamayacağını savunurken473, hukuk dairesi ise aksini savunmaktadır474. Konuyu ayrıntılı bir şekilde ele alan hukuk dairesinin gerekçesi özetle şöyledir: Meslek ve sanattan yasaklılık cezası; şahsi (örneğin ehliyetnamenin veya diplomanın geri alınması), maddi (örneğin TCK. m. 410 eczacılık dükkanının kapatılması) hem şahsi hem de maddi (örneğin mevkutenin yayından, sahip ve sorumlularının başka mevkute çıkarmaktan meni ve genellikle meslek ve sanatın tatili icrası ve bütün men ve kapatma cezalarının birlikte verildiği haller) şeklinde içeriğe sahip olabilmektedir. Diğer taraftan işyerinin kapatılmaması durumunda işyerinde başkasının çalıştırılması suretiyle işyerinin zararlı faaliyete devam etmesi engellenememekte, bilakis bu yolu açmaktadır. Ayrıca meslek ve sanat tabiri, failin kişilik ve yeteneği ile alet, edavat ve bütün malzemeyi ihtiva eden işyerinin birlikte gözönünde tutulmasını zorunlu kılmaktadır. Aksi takdirde TCK’nun 41. maddesinde kişisel özgürlüğü bağlayan bir cezaya bağlı veya onun sonucu olan men cezası için “asıl cezanın infazı süresince devam etmekle beraber hüküm ilanında veya kanunda gösterilen süre, ancak cezanın tamamlandığı veya düştüğü günden başlar” denmezdi. Çünkü bu hükümle başkası vasıtasıyla fakat kendi adına aynı iş yerinde failin cezaevinde bulunduğu sürede dahi aynı meslek ve sanatı icrasının önlenmek istenmiştir. Diğer taraftan bütün cezaların hükümlünün geçindirdiği kimselere dolaylı da olsa ettiği bir gerçek olduğu için işyerinin

471 Bkz. İçel/Sokullu-Akıncı/Özgenç/Sözüer/Mahmutoğlu/Ünver, Yaptırım Teorisi, s. 126; Özgenç, Marka Hakkı, s. 863; Artuk/Gökcen/Yenidünya, Yaptırım Hukuku, s. 147; Centel, Ceza Hukukuna Giriş, s. 560; Mengüç, s. 210; Hekimoğlu, s. 313.

472 Uçkan, s. 79; Günay, İnfaz Hukuku, s. 406.

473 TCK’nun 402. maddesinin 2891 sayı ve 1983 tarihli kanunla yapılan değişiklikle meslek ve sanatın tatili cezasının yanında “fiilin işleniş şekli veya niteliğine göre yedi günden altı aya kadar işyerinin kapatılmasına da hükmedileceği” kuralına yer verilmeden önceki tarihli bir kararında Yargıtay, “Türk Ceza Kanununun 402’nci maddesi sarahatine göre, failin cürme vasıta kıldığı meslek ve sanatının muayyen süre ile tatiline karar verilmesi gerekirken sanığın işyerinin kapatılması suretiyle meslek ve sanatının tatiline karar verilmesi kanunu aykırıdır” demiştir (Y2CD, 12.10.1972, 7714/7555, (Hekimoğlu, s. 313).

kapatılmasının işyeri ortaklarına veya çalışanlarına etki etmesinin cezaların şahsiliğine aykırı bir yönü de bulunmamaktadır.

Kanaatimizce, meslek ve sanattan yasaklılık cezası işyerinin kapatılması suretiyle yerine getirilmemelidir. Şöyle ki; işyeri sözlükte, işin yapıldığı yerler, eklentiler, iş araçları anlamına gelmektedir475. İş Kanununun 2. maddesinde de işyeri, “...işveren tarafından mal veya hizmet üretmek amacıyla maddi olan ve olmayan unsurlar ile işçinin birlikte örgütlendiği birime işyeri denir. İşverenin işyerinde ürettiği mal veya hizmet ile nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı yönetim altında örgütlenen yerler (işyerine bağlı yerler) ile dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden ve mesleki eğitim ve avlu gibi diğer eklentiler ve araçlar da işyerinden sayılır. İşyeri, işyerine bağlı yerler, eklentiler ve araçlar ile oluşturulan iş organizasyonu kapsamında bir bütündür.” şeklinde açıklanmaktadır476. Buna göre işyeri, sadece işin yapıldığı yer anlamına gelmemekte; işin yapıldığı yerle birlikte işyerine bağlı yerler, eklentiler ve araçlardan oluşan bir bütünü ifade etmektedir477. Dolayısıyla işyeri, Yargıtay kararında belirtilen meslek ve sanatın icra edildiği, işin yapıldığı yerden daha geniş bir anlam taşımaktadır. Bu nedenle işyerinin kapatılmasını bu bütünün kapatılması, faaliyetinin durdurulması olarak kabul etmek gerekecektir. Ancak doktrinde bazı yazarlarca478 ve bir Anayasa Mahkemesi kararında ifade edildiği gibi işyerinin kapatılması “bir işletmenin faaliyetinin tümüyle durdurulması”479 olarak da anlaşılmamalıdır. Nitekim işyeri ve işletme kavramları farklı kavramlardır. İşletme, işyerinden daha geniş ve işyerini kapsayan bir kavramdır. Çünkü işletmenin birden çok

475 Şafak, s. 230.

476 Deniz İş Kanununun (m. 1) işyerinin gemiye hasreden düzenlemesi bir yana bırakılırsa Sendikalar Kanunu (m. 2/8, 9) ve Sosyal Sigortalar Kanununda (m. 5) da İş Kanunundaki işyeri tanıma benzer tanımlar bulunmaktadır.

477 Bkz. Esener, Turhan: İş Hukuku, Yeniden Gözden Geçirilmiş 3. Bası, Ankara 1978, s. 100-101;

Süzek, Sarper: İş Hukuku (Genel Esaslar-Bireysel İş Hukuku), 2. Bası, İstanbul 2005, s. 159, 163; Çelik, Nuri: İş Hukuku Dersleri, Yenilenmiş 17. Bası, İstanbul 2004, s. 53; Narmanlıoğlu, Ünal: İş

Hukuku, Ferdi İş İlişkileri 1, Genişletilmiş ve Gözden Geçirilmiş 3. Bası, İzmir 1998, s. 120;

Tunçomağ, Kenan/Centel, Tankut: İş Hukukunun Esasları, 3. Bası, İstanbul 2003, s. 60; Uşan, M.

Fatih: İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku, C. 1, İş Hukuku, Ankara 2006, s. 30; Aydınlı, İbrahim: Türk İş Hukukunda İşyeri ve İşletme Kavramları, Ankara 2001, s. 41-42, 47; Aksi görüş için bkz.

Mollamahmutoğlu, Hamdi: İş Hukuku, Gözden Geçirilmiş Yenilenmiş 2. Bası, Ankara 2005, s. 152;

“Seyyar satıcı olup sabit bir işyeri bulunmayan sanık hakkında işyerinin kapatılmasına karar verilmesi”, Y2CD, 18.12.1991, 11942/12895, (Erol, s. 864).

478 Bıyıklı, Sosyal Ceza Hukuku, s. 265; Avcı, Seçenekler, s. 232.

479 AMK, E. 1996/70, K. 1997/53, KT. 5.6.1997, (http://www.anayasa.gov.tr/eskisite/KARARLAR/IPTALITIRAZ/K1997/K1997-53.htm, 14.2.2007).

işyeri olabilir. Örneğin şubeleri olan bir banka işletme, şubeleri ise onun işyerleridir, otelleri olan bir otelcilik işletmesi işletme, oteller onun işyerleridir. Bu bağlamda meslek ve sanattan yasaklılık cezası kapsamında bir kişiye ait işletmenin hangi işyerinin kapatılacağı sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Fakat bazı durumlarda işletme tek işyerinden de ibaret olabilir. Örneğin bir işverenin tek fabrikası varsa bu hem işyeri hem de işletme durumundadır480. Bunun gibi işyerinin, her zaman asıl işin yapıldığı yer ile eklenti ve araçlardan meydana gelen bir bütün olacağı anlamı da çıkarılmamalıdır. Örneğin terzilik, avukatlık, hekimlik gibi bazı meslek ve sanatlar açısından asıl işin yapıldığı yer dışında eklenti ve araçlar gibi yerler sözkonusu olmayabilir. Böyle olduğu durumlarda işyerinin kapatılması meslek ve sanattan yasaklılık cezasının zorunlu sonucu olacaktır481. Diğer taraftan meslek ve sanat; evde icra edilen halıcılık ve işlemecilik gibi her zaman bir işyeri gerektirmeyebileceği gibi meslek ve sanatı marangozluk, terzilik olan kişileri çalıştıran, yani meslek ve sanatı olmayan kişilerin de işyeri olabilir482. Dolayısıyla avukatlık, terzilik ve hekimlikte olduğu gibi meslek ve sanatın yapıldığı yerin, asıl işyerinin birlikte gözönünde tutulmasının zorunlu olduğu durumlar haricinde meslek ve sanattan yasaklılık cezası kapsamında işyerinin kapatılması doğru bir uygulama olmayacaktır. Aksi takdirde varsa işyerinin ortaklarının ve/veya çalışanlarının da bu uygulamadan etkilenecek olması ve işyerinde sunulan hizmetten başkalarının yararlanmasının engellenecek olması cezaların şahsiliği ilkesine aykırılık oluşturacaktır483. Ayrıca meslek ve sanattan yasaklılık şahsa yöneliktir ve daha öncede belirtildiği üzere kişinin icra ettiği meslek ve sanatı yapmaktan yasaklanmasıdır. İşyerinin kapatılması ise işyerine yönelik olup yukarıda ifade edildiği bir bütün olarak işgörülen yerin kapatılmasıdır. Bu bakımdan işyerinin kapatılması kişinin başka bir yerde meslek ve sanatını icra edebilmesi hususunda bir yasağı kapsamaz484. Dolayısıyla şahsa yönelik olan

480 Bkz. Süzek, İş Hukuku, s. 163-164; Çelik, s. 62; Narmanlıoğlu, Ferdi İş İlişkileri, s. 127;

Mollamahmutoğlu, s. 153; Esener, s. 82, 87-88; Sümer, Haluk Hadi: İş Hukuku, 12. Baskı, Konya

2006, s. 26-27; Uşan, İş Hukuku, s. 34-35.

481 Nitekim doktrinde, failin meslek ve sanatı tek başına, yani o işin sahibi olarak icra eylemekte ise işyerinin de çalıştırılmaktan yasaklanması gerektir denmektedir, Gözübüyük, C. 1, s. 265.

482 AMK, E. 1996/70, K. 1997/53, KT. 5.6.1997, (http://www.anayasa.gov.tr/eskisite/KARARLAR/IPTALITIRAZ/K1997/K1997-53.htm, 14.2.2007). 483 Bkz. Özgenç, Marka Hakkı, s. 862, 864; Nitekim Kabahatler Kanununun 19. maddesinin gerekçesinde

de işyerinin kapatılmasının cezaların şahsiliği ilkesine aykırı olduğu belirtilmektedir. Bkz. Şahin, Cumhur/Özgenç, İzzet: Türk Ceza Hukuku Gazi Külliyatı, Ankara 2005, s. 869.

484 Bkz. 1987 tarihli Türk Ceza Kanunu Öntasarısı 73. madde gerekçesi (Türk Ceza Kanunu Öntasarısının Gerekçesi, Ankara 1987, s. 66); 1989 tarihli Türk Ceza Kanunu Öntasarısı 72. madde gerekçesi (Türk

meslek ve sanattan yasaklılık cezası işyerinin kapatılması şeklinde uygulanamaz485, hükümlünün icra ettiği meslek ve sanatı yapmaktan men edilmesi suretiyle uygulanmalıdır. İşyerinin kapatılması ise, işyerinin toplum için zararlı ve tehlikeli bir faaliyet göstermesi veya mevzuatta belirlenen kurallara aykırı şekilde faaliyette bulunması durumunda işyerine yönelik bir tedbir olarak uygulanmalıdır486. Zira bu şekildeki bir uygulama ile cezaların şahsiliği ilkesine de aykırı davranılmamış olacaktır. Bu itibarla iş yerinin kapatılmasını meslek ve sanattan yasaklılık cezasının bir türü487 olarak değil, ayrı bir tedbir olarak kabul etmek gerekmektedir. Bu nedenle işyerinin kapatılması avukatlık, hekimlik, terzilik gibi meslek ve sanatın icrasının yasaklanmasının zorunlu sonucu olarak ortaya çıkmasının dışında şahsa yönelik bir yaptırım olan meslek ve sanattan yasaklılık cezası kapsamında uygulanmamalı, meslek ve sanattan yasaklılıktan ayrı bir yaptırım olarak sadece işyerine yönelik bir tedbir olarak uygulanmalıdır488. Nitekim TCK’nun 402 ve 410. maddelerinde işyerinin kapatılmasına ayrı olarak yer verilmiştir. Bu düzenlemelerden 402. maddeye göre işyerinin kapatılabilmesi için bir takım şartların gerçekleşmesi gerekmektedir: Birincisi, failin TCK’nun 394-401. maddelerindeki cürümlerin birinden mahkûm olmasıdır. İkincisi, failin meslek ve sanatını ve ticaretini sözkonusu cürümlerin işlenmesinde araç olarak kullanmasıdır. Üçüncüsü, işyerinin, bulunduğu mahal açısından hayati önem taşımamasıdır489. Şartların gerçekleşmesi durumunda fiilin işleniş şekli veya niteliğine Ceza Kanunu Öntasarısı, Ankara 1989, s. 241); 1997 tarihli Türk Ceza Kanunu Tasarısı 73. madde gerekçesi, (Dönmezer, Sulhi/Yenisey, Feridun: Karşılaştırmalı Türk Ceza Kanunu ve 1997 Tasarısı, Gerekçeler, İstanbul 1998, s. 488); 2003 tarihli Türk Ceza Kanunu Tasarısı 74. madde gerekçesi, 2003 tarihli Türk Ceza Kanunu Tasarısı, s. 59.

485 Avcı, Seçenekler, s. 231. 486 Özgenç, Marka Hakkı, s. 863.

487 Bıyıklı, Sosyal Ceza Hukuku, s. 265; Avcı, Seçenekler, s. 232.

488 İşyeri kapatılmasının özel kanunlarda ek ceza, idari yaptırım ve disiplin yaptırımı olarak düzenlediği görülmektedir. Bkz. Avcı, Seçenekler, s. 232 vd.; İdari bir yaptırım olarak işyeri kapatılmasının Anayasa karşısındaki konumu açısından bkz. Feyzioğlu, Metin: “İşyeri Kapatma Cezası ve Anayasa Karşısındaki Konumu”, TBBD, 1993/1, s. 5 vd.; İşyerinin işveren tarafından da kapatılabileceği açıktır. Nitekim Anayasanın 48. maddesinde güvence altına alınan çalışma ve sözleşme özgürlüğünün doğal sonucudur, işyerini serbestçe açabilen işveren dilediği zaman işyerini kapatabilme özgürlüğüne de sahiptir. Bu özgürlüğün istisnasını işyerinde toplu iş sözleşmesinin yapılması için yetkinin kazanılmasından itibaren başlayan safhadaki işyerini kapatma durumu oluşturur. Bkz. Süzek, Sarper: “İşyerinin Kurulması, Faaliyetinin Durdurulması ve Kapatılması”, Prof. Dr. Nuri Çelik’e Armağan 2, İstanbul 2001, s. 1343 vd.; Aynı yazar, İş Hukuku, s. 172 vd.; Çelik, s. 61.

489 “İl merkezinde bir bakkal dükkanının kapatılmasının hayati önem arz etmeyeceği nazara alınmadan ve bu hususta bir araştırma yapılmadan sanığın iş yerinin kapatılmasına yer olmadığına karar verilmesi”, Y2CD, 5.5.1993, 4651/5620, (Erol, s. 863).

göre diğer cezaların yanında yedi günden altı aya kadar işyeri kapatılacaktır490. TCK’nun 410. maddesine göre ise şahadetname olmadan eczacılık dükkanı açılması halinde işyerinin kapatılması kararı verilecektir.

5. Meslek ve Sanattan Yasaklılık Cezasının Süresi ve Uygulanış Şekilleri Ceza kanununda müebbet meslek ve sanattan yasaklılık cezası öngörülmemiş, sadece muvakkat meslek ve sanattan yasaklılık cezası öngörülmüştür. Ancak muvakkat yasaklılığın süresi meslek ve sanattan yasaklılık cezasının ortaya çıkış şekline göre farklılık arz etmektedir.

A. Ceza Mahkûmiyetine Bağlı Olarak Ortaya Çıkması Durumunda

Ceza mahkumiyetinin neticesi olarak ortaya çıkması TCK’nun 35. maddesinde “Kanunun tayin ettiği ahvalden maada…icrası ait olduğu daireden verilecek ruhsatname ve şehadetname gibi vesikaya muhtaç olan bir meslek ve sanatı suistimal suretiyle işlenen cürüm ve kabahatlere müteallik hükümler mahkumun mahkum olduğu müddete veya cezayı nakdinin ademi tediyesinden dolayı ne miktar hapis cezası verilmek lazımgelirse o miktara muadil olacak ve…yirmi beşinci maddelerde muayyen müddetlerin azami hadlerini geçmiyecek bir müddetle muvakkaten…meslek ve sanatının tatilini dahi istilzam eder. Sair meslek ve sanatlar hakkında tatili icabettiren ahvali kanun tayin eder.” şeklinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemede kamu hizmetlerinden yasaklılık cezası da yer almış olduğundan kamu hizmetlerinden yasaklılık cezası kısmında, esasen 35. madde ile ilgili açıklama yapılmıştı. Bu nedenle burada kamu hizmetlerinden yasaklılık cezası açısından farklı olan hususlara temas edilecek, ortak noktalar açısından ilgili kısma atıf yapmakla yetinilecektir. Meslek ve sanattan yasaklılık cezasının ceza mahkûmiyetine bağlı olarak ortaya çıkabilmesi için kamu hizmetlerinden yasaklılık cezasından farklı olarak mahiyeti gereği suistimal edilenin resmi sıfat olmayacağı açıktır. Suistimal edilen, icrası ait olduğu daireden alınacak ruhsatname veya şahadetname gibi bir belgeye dayanan meslek ve sanat olacaktır. Yani 35. madde gereğince meslek ve sanattan yasaklılık cezasının uygulanabilmesi için suistimal edilen meslek ve sanat herhangi bir meslek ve sanat değil, ruhsatname veya şahadetnameye dayanarak yapılan meslek ve sanat olmalıdır. Ancak maddenin son fıkrasına göre kanunun açıkça öngördüğü hallerde

490 Nitekim Yargıtay “TCY. nın 402. maddesi uygulanırken işyerinin kapatılmasına ve cürme vasıta kıldığı meslek, sanat ve ticaretin tatiline ayrı ayrı karar vermek gerekir…” demektedir. Bkz. Y4CD, 1.4.1998, 2529/3192, (Günay, İnfaz Hukuku, s. 409); Aynı yönde bkz. Y4CD, E. 1987/8739, K. 1987/10646, KT. 4.12.1987, (YKD, C. 15, Temmuz 1989/7, s. 1033).

ruhsatname veya şahadetname alınmadan yapılan meslek ve sanatlar hakkında da meslek ve sanattan yasaklılık cezası uygulanabilecektir. 35. maddenin uygulanması ile ceza mahkûmiyetinin neticesi olarak ortaya çıkan meslek ve sanattan yasaklılık cezasının süresi, asıl cezanın süresine eşit olacaktır. Daha açık ifadeyle mahkûm olunan ceza hapis cezası ise bu cezanın süresi kadar, para cezası ise para cezasının ödenmediği takdirde ne kadar hapis cezası verilecekse o süre kadar olacaktır. Ancak bu süre hiçbir şekilde meslek ve sanattan yasaklılık cezasının genel sınırını gösteren 25. maddede gösterilen üç günden az iki seneden fazla olmayacaktır.

B. Hâkimin Zorunlu Olarak Hükmetmesiyle Ortaya Çıkması Durumunda