• Sonuç bulunamadı

3.5. Yerel Yönetimler ve Çevre Yönetimi

3.5.2. Köyler

üzerinde yoğunlaşırken, derin ekoloji, günümüzdeki çevre bunalımının derin felsefi nedenleri olduğu noktasından hareket etmektedir. Bu nedenle, bunalımdan kurtulmanın yolu, ancak felsefî dünya görüşümüzde köktenci bir değişimden, hem kişisel hem de kültürel dönüşümden geçmektedir. Kısaca kendimizi hem birey olarak hem de kültür olarak değiştirmek zorundayız.403 Bu değişim ve dönüşümün bireylerden başlaması, ardından da yerel yönetim birimlerinin yetki, görev ve sorunlulukları bağlamında devam etmesi gerektiği düşünülmektedir. Bugüne kadar her türlü hizmetin sadece devletten veya merkezi yönetimden beklendiği, sosyal ve kültürel olarak dönüşüm ve değişimin hayata geçirilemediği, bununda toplumsal gelişmeye bir katkısı bulunmadığı görülmektedir. Sosyo-kültürel açıdan bireylerin, yaşadığı topluma ilgisiz kalmak yerine, katkı ve katılımlarının sağlanmasının toplumsal gelişmişlik ölçütü olduğu değerlendirilmektedir. Aynı şekilde yerel yönetimlerinde yerelde sosyal, ekonomik ve kamusal nitelikli her türlü hizmet alanında sorumluluk alması gereksinimi bulunmaktadır. Ayrıca bireylerin yerel yönetimlere gönüllü katılımın arttırılması da üzerinde durulması gereken bir konudur.

güvenlik, mülkiyet dağılımı, örgütlenme, tarımsal faaliyet, kültürel ve sosyal yaşam alanlarında önemli sorunlar bulunmaktadır.404

Köy yaşamı veya kırsal yaşamın normlarına bakıldığında karşımıza ilk önce köy kanunu çıkmaktadır. 442 Köy kanunu 1924 tarihli olup, şu an yürürlükte olan en eski yasalardan biridir. Zaman içerisinde çeşitli değişiklikler yapılmış ve halen kırsal alanın ve köylerin yönetimini ve gereksinimlerini karşılamakta olan eski bir kanundur. 120 dolayında görev verilen köylere; sağlık, eğitim, bayındırlık, tarım, hayvancılık, ekonomi v.b birçok alanda sorumluluk yüklenmiştir.405 Bu kanunla köy muhtarları da neredeyse en çok ve çeşitli yetki kullanan kamu görevlileri arasında yer almıştır.

Köy kanununun köylülere ve köy yönetimlerine verdiği sağlık, çevre ve temizlikle ilgili görevlerin çoğunluğu köylerin malî yetersizlikleri nedeniyle yapılamamaktadır.406 Günümüzde ülkenin coğrafî olarak oldukça büyük bölümünü içeren kırsal alanda birçok sorun çözümsüz kalmıştır.

Kanuna göre: nüfusu iki binden aşağı yurtlara köy, nüfusu iki bin ile yirmi bin arasında olanlara kasaba ve yirmi binden çok nüfusu olanlara şehir denmektedir.

Nüfusu iki binden aşağı olsa dahi belediye teşkilâtı mevcut olan nahiye, kaza ve vilâyet merkezleri kasaba olarak adlandırılır ve Belediye Kanununa tabidir. Cami, mektep, otlak, yaylak, baltalık gibi orta malları bulunan ve toplu veya dağınık evlerde oturan insanların bağ, bahçe ve tarlalarıyla birlikte bir köy teşkil edecekleri belirtilmiştir. 2005 yılında yasalaşan Belediye kanunu ile nüfusu 5000 ve üzeri olan yerleşim birimlerinde belediye kurulabileceği ifade edilmiştir.407 Buna göre nüfusu iki bin ile beş bin arasında olan yerleşim birimlerinin durumu tartışmalı bir hale gelmiştir.

Köy; bir yerden bir yere taşınabilir veya taşınamaz mallara sahip olan ve kendisine verilen işleri yapan başlı başına bir varlık olarak tanımlanmıştır. Buna şahsı manevî deneceği belirtilmiştir.

404 Bülent Gülçubuk, a.g.k. s:69-72.

405 Ruşen Keleş, Yerinden Yönetim ve Siyaset, a.g.k. s:172-176.

406 Görmez, a.g.k. s:135

407 Belediye Kanunu, Kanun No: 5395, R.G. Sayı: 25874, 13.07.2005.

Kanun Köye ait işler ikiye ayrılmıştır. Buna göre:408 1 - Zorunlu olan işler;

2 - Köylünün isteğine bağlı olan işler.

Köylünün zorunlu olan işleri görmezse ceza göreceği, isteğine bağlı olan işlerde ceza olmayacağı, ancak köylünün isteğine bağlı bu gibi işlerde köy derneğinin yarısından çoğunun hükmetmesi ile birlikte, vilayete bağlı olan yerlerde vali, ilçeye bağlı olan köylerde kaymakamın olurunu alırlarsa, o işin bütün köylü için zorunlu olacağı ve yapmayanın ceza göreceği hüküm altına alınmıştır.409

Köylünün mecburî işleri arasında çevre ile ilgili olan maddeleri şöyle sıralanabilir:410

1- Sıtma, sivrisinek tarafından aşılandığı ve sivrisinek de su birikintilerinde barındığı ve ürediği için her şeyden evvel köy sınırı dâhilindeki su birikintilerini kurutmak;

2- Köye kapalı yoldan içilecek su getirmek ve çeşme yapmak, köyün içtiği su kapalı geliyorsa yolunda delik deşik bırakmamak ve mezarlıktan veya süprüntülük ve gübrelikten geçiyorsa yolunu değiştirmek;

3- Köylerdeki kuyu ağızlarına bir arşın yüksekliğinde bilezik ve etrafını iki metre eninde harçlı döşeme ile çevirmek;

4- Evlerde odalarla ahırları bir duvarla birbirinden ayırmak;

5- Köyün her evinde üstü kapalı ve kuyulu ya da lâğımlı bir helâ yapmak ve köyün münasip bir yerinde herkes için kuyusu kapalı veya lâğımlı bir (helâ) yapmak;

6- Evlerden dökülecek pis suların kuyu, çeşme, pınar sularına karışmayarak ayrıca akıp gitmesi için üstü kapalı akıntı yapmak;

7- Köyde evlerin çevresini ve köyün sokaklarını temiz tutmak, her ev kendi önünü süpürmek;

408 Köy Kanunu, Md. 12.

409 Ruşen Keleş, Yerinden Yönetim ve Siyaset, Cem Yayınevi, Ağustos, 2000, Đstanbul, s:176-178.

410 Köy Kanunu, Md.13.

8- Çeşme, kuyu ve pınar başlarında gübre, süprüntü bulundurmayıp daima temiz tutmak ve fazla sular etrafa yayılarak bataklık yapmaması için akıntı yapmak;

9- Köyün süprüntü ve gübreliğini köyden uzakça yol üstü olmayan sapa ve rüzgâr altı yerlerde yapmak ve herkese o gübrelikten ayrı yerler gösterilmek;

10- Köy yollarının ve meydanının çevresine ve köyün içinde ve çevresindeki su kenarlarına ve mezarlıklara ve mezarlık ile köy arasına ağaç dikmek. (Köylü her sene adam başına en az bir ağaç dikecek ve bu ağaç tamamen tutup yeşilleninceye kadar ağaca bakacak ve yeni dikilmişlere hayvanların sürünerek ve kemirerek zarar vermesinin önünü almak için etrafına çalı çırpı sarıp muhkemce bağlıyacaktır.);

11- Köy korusunu korumak;

12- Köyde su basması olursa birleşerek selin yolunu değiştirmek;

13- Ekine, mahsule, yemişli, yemişsiz ağaçlara, bağlara, bahçelere zarar veren kuşları, böcekleri, tırtılları öldürmek. (Bunun için hangi türlü kuşların ve böceklerin hangi zamanlarda ve nasıl öldürülmesi lâzım geldiği Hükümetten sorulacak ve nasıl öğretilirse öyle yapılacaktır.);Çiftçilerin ve köylülerin kendi çıkarlarını korumak için vahşî ve yırtıcı hayvanlar ile diğer zararlıları yok etmelerine ve öldürmelerine izin verilmesi ne derece etiktir veya doğrudur? Đşte bu noktanın tartışılması gerekmektedir.

14- Köy halkının ekilmiş ve dikilmiş mahsullerini, ağaçlarını her türlü zarar ve ziyandan korumak;

15- Birdenbire yıkılarak altında adam ve hayvanat kalacak derecede çürümüş ya da eğilmiş duvar veya damları bir sakatlık çıkarmaması için yıktırmak veya tamir ettirmek;

16- Köyde çürümüş ve kokmuş meyve ve sair sıhhate muzır şeyler köyden dışarıya götürülür ve gömülür;

17- Yaylımlara başlı başına hayvan salmamak ve ortaklama çayırları biçmemek;

Diğer taraftan kanunda yapılması köylünün isteğine bağlı olan işler sayılmıştır. Çevre yönetimi ve çevre etiği açısından önemli olanlar şunlardır:411

1- Köyün evlerinde ahırları odalardan ayrı bir yere yapmak;

2- Ev, ahır, helâ duvarlarının iç ve dışları senede bir defa badanalanmak;

3- Her köyün bir başından öbür başına kadar olan yolları taş kaldırma ile döşemek;

4- Köy mezarlığının köyden ve caddeden uzak bir yerde, suların geldiği tarafta değil, akıp gittiği tarafta olmasına çalışmak ve etrafını duvarla çevirerek içersine hayvan girmesinin önünü almak ve mezarlığa gübre süprüntü dökmemek, herkes mezarlarına iyi bakmak;

5- Köyde bir çamaşırlık, hamam, pazar ve çarşı yerleri yapmak;

6- Köyün sınırı içinde münasip yerlerde ve tepelerde orman yetiştirmek;

7- Köyü, kasaba ve komşu köylere bitiştiren yolların iki kenarına ağaç dikmek ve köy sınırı içindeki yabanî ağaçları aşılamak;

8- Köy tarla ve bahçelerini sulamak için bütün köye ortaklama ark yapmak;

9- Ekinden çok gelir almak için yapma gübre getirtmek;

10- Kazaen yanan veya yıkılan fukara evlerini bütün köy yardımı ile yapmak;

11- Köy korusu olmayan yerlerde koru yetiştirmek;

Kanuna göre “Köy muhtarı, köy ihtiyar meclisinin olumlu kararını aldıktan sonra, köy yerleşme plânının yapılmasını bağlı bulunduğu mülkî âmirinden talep edebilir. Köy yerleşme plânı, köy yerleşik ve gelişme alanını ihtiva eder.”412 Öte

411 Köy Kanunu, Md.14

412 Köy Knunu, Ek 9. Madde.

yandan Valilikçe resen veya köy muhtarının talebi uygun bulunduğu takdirde, köy yerleşme plânının yapılması için Köy Yerleşme Alanı Tespit Komisyonuna görev verilir. Komisyon, köyün hâlihazır ve gelişme durumunu dikkate alarak, konut ve genel ihtiyaçlarına göre köy yerleşme plânını düzenler. Bu plân üzerinde Tarım Orman ve Köy işleri Bakanlığı, merî Đmar Kanunu ve bu konudaki yönetmelik hükümlerine tabi olmaksızın, parsellerin konumunu belirleyen işleri yapar veya yaptırır. Bu plân valilikçe onaylanarak kesinleştirilir ve yürürlüğe girer.413 Türkiye’de köylerin genel durumuna bakıldığında bu maddenin uygulamasının olmadığı veya çok sınırlı olduğu görülmektedir. Gerek kentlerde gerekse köylerde görülen imar uygulamaları çevre boyutunda olumsuz bir tablonun ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Kent topraklarında yapılan imar uygulamalarını rant belirlerken, kırsal alanlarda ve köylerde yapılan uygulamaların ise turizm, kalkınma, yatırım başlıkları altında çıkara ve kara dayalı faaliyetler kapsamında yürütüldüğüne sıklıkla şahit olunmaktadır.

Köy yerleşme plânında konut alanı ve köy genel ihtiyaçlarına ayrılan yerler, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan seyrangâh, yol ve panayır yerleri gibi alanlar ve Hazinenin mülkiyetinde olup kamu hizmetine tahsis edilmemiş taşınmazlardan, Mera Kanunu hükümleri uyarınca incelenmesine müteakip mera, yaylak ve kışlak ile otlak ve çayır olarak yararlanılamayacağı anlaşılan yerler, köy yerleşme plânının onaylanması ile bu vasıflarını kendiliğinden kaybetmektedirler.

Ancak bu şekilde Hazinenin mülkiyetinde olup kamu hizmetine tahsis edilmemiş taşınmazların devri Maliye Bakanlığının görüşü alınmak suretiyle yapılır ve valilikçe köy tüzel kişiliği adına tapuya tescil edilir.414 Mera ve çayırların Anayasa ile koruma altına alınmış olmasına karşın, bu kapsamda yeterli düzeyde çalışma yapıldığını söyleyebilmek oldukça zordur.

Köy kanunu ile verilen görevler köylerden daha çok merkezi idarenin kurumları ile il özel idaresi eliyle yürütülmüştür. Bu nedenle işlerin yürütümü kanunun öngördüğü gibi olmamıştır. Yıllar içerisinde köylerin neredeyse bütün iş ve hizmetleri kamu kurumları tarafından yapılmıştır. Bunun en önemli nedenlerinden

413 Köy Kanunu, Ek 10. Madde.

414 Köy Kanunu, Ek 12. Madde.

biri köylerin malî bakımdan olanaklarının olmaması ya da daha doğru bir ifade ile genel bütçeden kaynak ayrılmamasıdır. Đl özel idareleri ve belediyeler gibi yerel yönetim birimi olarak Anayasada yer bulan köyler diğer birimler gibi bir kaynağa ve bütçeye sahip olamamışlardır. Aslında köy kanunu 1924 yılı şartları göz önüne alındığında son derece gelişmiş ve ileri bir toplumu öngörmüş ve böyle bir toplumun gereksinimleri dikkate alınarak hazırlanmış sayılabilir. Günümüzde bile uygulanabilmesi bu ilerici özelliğinin ve geleceği öngörmüş olmasının bir göstergesidir.

Kanun hükümleri günümüz şartlarında da uygulanması gereken genel düzenlemeleri içermektedir. Ancak ne yazık ki şu anda bile birçok yararlı ve işlevsel maddeleri hayata geçirilememektedir. Örneğin “Köy yollarının ve meydanının çevresine ve köyün içinde ve çevresindeki su kenarlarına ve mezarlıklara ve mezarlık ile köy arasına ağaç dikmek, Köylü her sene adam başına en az bir ağaç dikecek ve bu ağaç tamamen tutup yeşilleninceye kadar ağaca bakacak ve yeni dikilmişlere hayvanların sürünerek ve kemirerek zarar vermesinin önünü almak için etrafına çalı çırpı sarıp muhkemce bağlıyacaktır” maddesi eğer tam anlamıyla uygulanabilse kırsal alanın çehresi değişecektir. Bu madde dâhil birçok yararlı hüküm yaşama geçirilememektedir. Bu durumun çok çeşitli nedenleri vardır. Başta malî olanaksızlık olmak üzere, kötü yönetim, insan kaynağının yetersizliği, yerel yönetim anlayışı, demokratikleşme sorunları, merkeziyetçilik gibi birçok unsur nedenler arasında sayılabilir. Kısaca bu durum çok boyutlu bir konudur.

Esas itibarîyle yerel nitelikli olması gereken çevre koruma, iyileştirme ve yönetim hizmetleri merkezde yürütülmek istenince istenen düzeyde başarı da sağlanamamaktadır. Bu nedenle il özel yönetimleri ve köyler yeterli malî kaynaklarla güçlendirilmeli ve böylece kırsal alanda etkili ve verimli nitelikte çevre koruma, iyileştirme ve geliştirme hizmetleri bu birimler eliyle yapılmalı ve gerçekleştirilmelidir.

Kırsal alanda tarım ve diğer arazilerde kayıt dışılık oranı çok yüksektir. Bu yerlerde kişi başına GSYĐH miktarı ülke ortalamalarının da altındadır. Gizli işsizlik görülmektedir. Sosyal güvenlik sisteminin iyi işlemeyişi, bölgeler arası gelişmişlik

farkları, tarımsal işletmelerin parçalı ve küçük olması, kırsal sanayinin gelişmemiş olması, kırsal turizm politikalarının sağlıksız yürütülmesi, kurumlar arası eşgüdüm zorlukları, doğal çevrenin üzerinde baskı kurulması gibi bir çok sorun yaşanmaktadır.415

Kırsal alanda görülen sorunlar yerleşme ve çevre sorunlarından ibaret değildir. Sosyal ve ekonomik sorunlarla kalkınma sorunu bütünsel bir bağlılık içindedir. Kırsal alanda kalkınmayı amaçlayan girişimler, sosyal ve ekonomik yapıda değişiklik öngören yaklaşımlardır.416 Bu bakımdan kırsal alanda çevre ile ilişkili politikalar da sosyal ve ekonomik kalkınma düzeyi ile yakından ilgilidir. Çevreyle ilişkili kavramlar aynı zamanda sosyal, siyasal ve ekonomik içerikli kavramlardır.

Buna ek olarak etik boyuta da vurgu yapan bir nitelik taşımaktadırlar.