• Sonuç bulunamadı

yaklaşımdan doğayı temel alan bir anlayışa geçmek, insanların bugüne kadar alışmış oldukları bütün temel normları değiştirmeleri ve inançlarını yenilemeleri anlamına geldiğinden dolayı son derece güç bir iştir.345

2005 ilerleme raporuna göre atık yönetimi, doğanın korunması ve gürültü alanlarında bazı ilerlemeler karşın, çevreyle ilgili müktesebatın iç hukuka aktarımı düzeyinin düşük olduğu, bu konudaki çabaların yetersiz olduğu gözlenmektedir. Türkiye’de çevre yönetiminin gelişimini büyük ölçüde AB üyelik süreci belirlemektedir. Çevre yönetiminde yasal düzenlemelerin yanında uygulama düzeneklerinin kurulması ve gereken yatırımların gerçekleştirilmesi önemlidir. Yasaların yaşama geçirilmesi ve diğer politikalarla uyumunun sağlanması ile kurumsal kapasitenin arttırılması konularında güçlük yaşandığı görülmektedir.348

Yerel yönetimlerin çevre yönetimi bağlamında önleyici (koruyucu), onarıcı, geliştirici nitelikte görevleri ve sorumlulukları söz konusudur. Merkezi idarenin taşra teşkilâtı ve yerel yönetimlerde görev yapan yöneticilerin çevre sorunlarına yaklaşımları ve etik anlayışları, çevreye ilişkin görevlerin yapılması, yetkilerin kullanılması ve sorumlulukların yerine getirilmesi bakımından anlamlıdır.

Çevre sorunlarındaki artış, hemen her ülkede çevre sorunlarına acil önlemler alınmasını gerekli ve hatta zorunlu hale getirmiştir. Bu önlemler yakın zaman kadar koruma amacı ile sınırlı kalmış iken, son dönemlerde bozulan çevrenin iyileştirilmesi ve onarılması yönünde politikalar izlenmesini gündeme getirmiştir. Bu aşamada çevre kirlenmesini önleyici politikalar ağırlık kazanmaktadır.349 Bu politikaların uygulanabilmesi bakımından yerel yönetimlerin güçlendirilmesi suretiyle çevre yönetiminde yetki ve görevlerin yerelleştirilmesi önem taşımaktadır.

Yerel yönetimler merkezi idarelere göre halka daha yakın olmakta ve bire bir ilişki kurabilmekte, insanları ve toplumu yönlendirme noktasında belirli bir potansiyel gücü ellerinde bulundurmaktadırlar. Özellikle çevre için eğitim, çevre duyarlılığı ve bilincinin geliştirilmesi gibi çalışmalar ile çevre sorunlarının çözümünde kullanılabilecek önemli araçlara ve yöntemlere sahiptirler. Yerel halkın çevreye ilgisinin artması çevre bilincinin ve duyarlılığının oluşturulmasında ilk

348 Bülent Duru, a.g.k. s: 14-15.

349 Kılıç, a.g.k. s: 242-243.

aşamadır. Çevre sorunlarının çözümü öncelikle halkın ilgisinin sürekli kılınmasına ve çevreyle ilgili çalışmalara halkın katılımının sağlanmasına bağlıdır. 350

Ülkemizde il özel yönetimi ve köyler kırsal alanları kapsayan yerel yönetimlerdir. Özellikle özel idareler alan yönetimleridir. Belediye sınırları ile mücavir alan dışı yerler özel idarelerin ve köylerin yönetimi altındadır. Buna karşın il özel irdelerinin ve köylerin yeterli oranda bütçe kaynakları bulunmamaktadır. Genel bütçe vergi gelirlerinin zamana göre değişmekle birlikte, %2 ile % 5’i arasında değişen oranlarda kaynak aktarımı yapılmaktadır. Oysa bu oranlar nüfus ve yetkiler bakımından değerlendirildiğinde oldukça düşük kalmaktadır. Özelikle köyler sadece il özel idarelerinin yardımlarıyla hizmet verebilmektedirler.

Yerel yönetimlerin yapmak zorunda olduğu işlerin büyük kısmı vatandaşların yol, su, konut, çevre, eğlenme, dinlenme, temizlik v.b hizmetlerden oluşmaktadır.

Bunlar arasında çevre daha kapsayıcı ve diğer hizmetleri de etkileyen bir konumdadır. Tarihi, doğal ve yapay çevrenin korunması yerel yönetimlerin en önemli görevleri arasındadır. Bu görevleri yapması için yerel yönetimlerin iyi bir plâna sahip olması ve koordinasyonu gereği gibi yapabilesi gerekmektedir. Bunun için amaç ve hedeflerini iyi belirlemesi ve elindeki kaynakları iyi tanıması gerekmektedir. Seçtiği hedeflere ulaşmak için yeterli kaynakları yoksa önce kaynak bulma yoluna giderek, öz kaynakların dışındaki olanakları değerlendirmek zorundadırlar. Beşeri kaynaklar açısından da durum aynıdır. Amaç ve hedeflere ulaşmak için mevcut personelin iyi niteliklere sahip olması, hizmet içi eğitim-öğretim gibi yollara başvurularak veya nitelikli yeni personel alınması ile az sayıda personelle çok sayıda işi yapmak, bir başka ifadeyle etki ve verimli çalışmak durumundadırlar.351

Çevrenin nasıl ve ne ölçüde korunacağı konusunda çevreci düşünceler ve yönetim sistemleri ortak bir noktada buluşmuş değillerdir. Bu nedenle bu konuda birbirinden farklı anlayış ve yöntemlere rastlanmaktadır. Bu noktada sorun hangi anlayış ve yöntemin çevreyi en iyi koruyacağının bilinemeyişidir. Yurttaş inisiyatifi,

350 Ceritli, a.g.k. s:110-111.

351 Cevat, Geray, Ruşen Keleş, Can Hamamcı, ve diğerleri, Mahalli Đdareler ve Çevre El Kitabı, Çevre projesi yönetimi, Araştırma ve proje grubu çalışması, TODAĐE,1991, Ankara, s:83

sivil toplum hareketleri ve kamu yöneticilerine ya da politikacılara baskı uygulamak ile iktidara doğrudan yönelmek arasında iki yönlü tutum ve davranışlar görülmektedir.352 Toplumsal değişim ve ilerlemeler sonucunda her iki yönteminde çok iyi düzeyde örnekleri hemen her gelişmiş ülkede görülmeye başlanmıştır. Burada önemli olan gelişmekte olan ülkeler ile üçüncü dünya ülkeleri de denilen geri kalmış ülkelerde çevre koruma politikalarının nasıl ve hangi ölçüde uygulama olanağı bulacağıdır.

Türkiye’de köylere ve kırsal alanda yaşanan çevre sorunlarına bakıldığında temel sebebin ekonomik yoksulluk olduğu görülmektedir. Kamu hizmetlerinin yeterli ve gerekli bir şekilde götürülememesi nedeniyle temel alt yapı sorunları bile tam çözümlenememektedir. Kırsal alanda en temel sorunlar yol, kanalizasyon, nüfus artışı, içme suyu gibi ana başlıklar altında toplanabilmektedir.353

Kırsal alanda yaşanan çevre sorunlarının temelinde ekonomik yoksunluk bulunmaktadır. Düşük gelir düzeyleri, geri kalmış teknoloji kullanımı, sağlıklı içme ve kullanma suyunun bulunmaması, kanalizasyon alt yapısının olmayışı, hızlı nüfus artışı, orman ve meraların azalması, aşırı otlatma, eğitim düzeyinin düşüklüğü, gecekondulaşma, işsizlik, yetersiz ve dengesiz beslenme gibi birçok sorun görülmektedir.354

Çevre sorunlarının tipik özelliği “yerellik olgusu” ve “ortak olma” olgusunda da hareket edilerek, sorunların ortaya çıktığı yerlerde kontrol altına alınması, yayılmasının önlenmesi ve yerelde çözümlenmesi çevre sorunlarının çözümünde başarılı olmanın temelini oluşturmaktadır.355

Çevre sorunları esas olarak merkezi idare eliyle çözülmesi çok zor olan sorunlardır. Türkiye’deki merkezi idarenin örgütlenmesine bağlı olarak sorunun çözümü görevi büyük oranda yerel yönetimlere verilmiş gibi görünse de zaman

352 Kılıç, a.g.k. s:123-124.

353 Hüseyin Avcı, Çevre Sorunları ve Mahalli Đdareler, Đstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Đstanbul, 1989, s:3.

354 Şevket Özdemir, a.g.k. s:28-29.

355 Ramazan Armağan, Yerel Yönetimlerde Çevre Hizmetlerini Sunma Yöntemleri ve Karşılaştırmalı Analizi, Celal Bayar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Manisa, 1996, s:146.

içerisinde merkezi yönetim yerel yönetimlere bazen yetki aktarmakta bazen de ortaklaşa çalışmaktadır. Nitekim son zamanlarda çevreye ilişkin görev ve hizmetlerin yerel yönetimlere aktarılmasına ilişkin bir eğilim olduğu görülmektedir.356

Türkiye’de her alanda olduğu gibi çevre politikalarında ve çevre mevzuatında çok sık değişiklikler görülmektedir. Özellikle, çevre kanunu buna örnek olarak gösterilebilir. Politikalardaki hızlı değişimler kırsal alanda bir uyum sorunu olarak karşımıza çıkmakta, uzun vadeli plânlamalar yapılamamasına neden olabilmektedir.

Türkiye gelişmekte olan bir ülke olduğu için kırsal alanda temel alt yapı hizmetlerini bile henüz tamamlayamamış bir ülkedir. Bu nedenle kırsal çevrede korumacılık ile kırsal kalkınma hedeflerinin çakışıyor gibi algılanması bir yanlışlıktır. Kırsal kalkınma çevre koruma hedefleri ile çatışmamaktadır.357 Ancak uygulamada buna bağlı sorunlar çıkabilmektedir. Özellikle kırsal çevrenin ihmal edildiği ya da önemsenmediği durumlar görülebilmektedir.

Diğer bir konu toplumda var olan çevre duyarsızlığıdır. Bunun kırsal alana yansıması daha da yıkıcı ve tahrip edici olmaktadır. Kırsal alanda kurumsal yapılanma ve alt yapı yetersizliği bu olumsuzluğu kalıcı hale getirmektedir.

Çevre politikalarında son yıllarda görülen bir gelişmede, gelişmiş ülkelerde görülen uygulamaların tersine ülkemizde, yetkilerin merkezi yönetimde toplanmakta olmasıdır. Yerel yönetimler alanında yapılan reformlara karşın özellikle çevre politikaları açısından yetki ve görevlerin merkezi yönetimde toplandığı ya da bu yetki ve görevlerin yerel yönetimlere aktarılmadığı gözlenmektedir.358

Kırsal çevre bağlamında çevresel stratejik plânlamaların yerel yönetimler tarafından yeterli düzeyde yapılmadığı bilinmektedir. Bu plânlamayı yapacak teşkilât ve birimlerde bulunmamaktadır. Bu da göstermektedir ki yerel yönetimler çevre konusunu ne yazık ki henüz yeteri kadar ciddiyet ve önemle ele almamakta, çevre konusunu sadece sağlık ve temizlik konusu olarak değerlendirmektedirler.359 Bu

356 Kemal Görmez, Çevre Sorunları ve Türkiye, Gazi Kitabevi, 3. baskı, Mart 2003, Ankara, s:135

357 Görmez, a.g.k. s:173

358 Görmez, a.g.k. s:174

359 Mahalli Đdareler El Kitabı, a.g.k. s:90

nedenle yerel yönetimlerde çevre konusunda uzman birimlerin oluşturulması gereksinimi çok açıktır.

Gerek yerel yönetimler gerekse merkezi yönetim açısından hem çevreye ilişkin hem de diğer tüm görevlerinde kaliteli ve verimli bir kamu hizmetinin gerçekleştirilmesi için etik yönetimin temel ilkelerini uygulamaya geçirebilmeleri büyük önem taşımaktadır. Kamu hizmetlerinde etik yönetimin başarılı olabilmesi için başlıca temel ilkeler şöyle özetlenebilir360:

- Kamu hizmetlerinde etik standartlar açık ve anlaşılır olmalıdır.

- Kamu görevlileri için etik kılavuz kullanılmalıdır.

- Etik konusundaki politik yorumlar kamu görevlilerini etik bakımından teşvik edici olmalıdır.

- Karar alımı süreci açık olmalı ve halk bilgilendirilmelidir.

- Kamu ve özel sektör arasındaki ilişki açık olmalıdır.

- Yöneticiler etik işlemleri geliştirmeli ve bu konuda örnek olmalıdırlar.

- Yönetimin politikaları, izlekleri ve uygulamaları etik davranışı ilerletmelidir.

- Kamu hizmeti koşulları ve insan kaynakları yönetimi etik davranışı ilerletmelidir.

- Prosedür ve işlemler bozulmalarla mücadele etmelidir.

Etik yaklaşımının geleneksel işlevlerinden biri rehberlik ve değerlendirme yapmasıdır. Çevre ile ilgili sorunlarda çözümlemeler yapmak ve tavsiyelerde bulunmak için etik ussal bir temel sağlamaktadır. Bu nedenle çevre sorunlarının çözüme kavuşturulmasında etik önemli bir kaynak olmaktadır.361

Yerel yönetimlerin kırsal alanda çevre ile ilgili başlıca sorunları aşağıdaki gibi özetlenebilir:362

1- Yasal düzenlemelerden kaynaklanan sorunlar

360 Bayram Coşkun ve N.Kemal Öztürk, “Yerel Yönetimlerde Etkinlik ve Etik” TODAĐE, ÇYY, C:11, sayı:2, Ocak 2002, s:82-85.

361 Des Jardins, a.g.k., s:63.

362 Geray ve diğerleri a.g.k. s: v

2- Yerel kuruluşların örgütleniş ve işleyişleri

3- Yetkilerin yeterli olmasına karşın malî olanakların yetersizliği 4- Çevre konusunda iş birliği, eş güdüm ve denetim yetersizlikleri 5- Sağlık ve çevre konularında yetişmiş eleman eksikliği

6- Merkezi yönetim, yerel yönetimler ve üniversiteler arasındaki iş birliğinin belirli ve yeterli düzeye çıkarılamaması

7- Halkta çevreye duyarlılığın yetersizliği

8- Yatırım plânlarının stratejik olmaktan çok sağlık kontrolleri ile ilgili olması. v.b.