• Sonuç bulunamadı

Gecekondu, Đmar, Toprak Koruma ve arazi kullanım

3.6. Çevre Etiği ve Çevre Hukuku

3.6.2. Gecekondu, Đmar, Toprak Koruma ve arazi kullanım

çerçevesinde aşırı ve yanlış kullanım, her türlü çöp ve atıkların yurt dışından getirilmesi nedeniyle ülkenin temel ekolojik sistemlerinin dengesinin bozulması, hayvan ve bitki türlerinin nesillerinin tehlikeye düşürülmesi, doğal zenginliklerin bütünlüklerinin tahribi yasaklanmıştır.421

Çevre kanununun canlı merkezli bir bakış açısı ile kaleme alınmış olduğu anlaşılmaktadır. Çevrede yer alan bütün varlıkların, canlılar gibi önemli ve vazgeçilmez olduğu göz önüne alınmadan yapılacak hukukî ve idarî düzenlemelerin beklenen faydayı sağlayacakları hususu tartışmalıdır.

Đnsan çıkarlarının insanların dışındaki canlıların çıkarlarıyla çatışması durumunda, çözüm insanlara üstünlük tanımak yerine, insan olmayan canlıların ve varlıkların içsel değerlerine saygılı olunması ile bulunmalıdır. Bu sorun çevre felsefesinin ve canlı merkezli etiğin karşılaştığı en büyük sorunlardan biridir.

Tutarlılık açısından etiğin temel ilkelerine uyumlu olacak çözümler üretmek gerekmektedir.422

Genel olarak hakseverlik, yüklerin eşit olarak dağıtılması, yükler ile yararların dağılımının yansız bir biçimde gerçekleşmesi, bir uyuşmazlığın çözümü için en az yanlış yapma ve dağıtıcı adalet ilkesi, insanların ve insan olmayanların temel çıkarları arasındaki uyuşmazlıkları çözmenin ölçütleridir. Eğer belirlenen ölçütler çözümü sağlayamıyorsa telâfi edici adalet ilkesi, her zaman eski duruma getirmeyi gerekli kılmaktadır.423 Çevre kanununda telâfi edici adalet ilkesinin eski duruma getirmeye ilişkin yükümlülükleri noksan bırakılmıştır.

düzenleyen mevzuata ve genel hükümlere bağlı kalınmaksızın, kendisine ait olmayan arazi veya arsalar üzerinde, sahibinin rızası alınmadan yapılan izinsiz yapılar kastedilmektedir.424

Kırsal alanda ve Belediye sınırlarında bulunan yerleşim alanlarında imar ve iskân bakımından çok büyük sorunlar yaşanmaktadır. Gerek inşaat gerekse oturma anlamında izinsiz ve ruhsatsız yapılaşma son derce yaygın şekilde görülmektedir.

Bu durum Hazineye, özel idarelere, katma bütçeli dairelere ait arazi ve arsalarla Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerde dahi görülebilmektedir.

Diğer taraftan belediye sınırları içinde veya dışında belediyelere, hazineye, özel idarelere veya katma bütçeli dairelere ait arazi ve arsalar üzerinde veya Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerde izinsiz yapı yapanlar, yaptıranlar, bu gibi yapıları satanlar, bağışlayanlar, rehin edenler veya diğer şekillerde devredenler ve bilerek devir ve satın alanlar, fiilen ağırlık derecesine göre hapis ve çeşitli miktarlarda ağır para cezası ile cezalandırılacaktır. Bu suçların tekerrürü halinde bu cezaların bir misli artırılabileceği ifade edilmiştir.425 Bu düzenlemenin uygulamaya yön vermemesi nedeniyle ülke genelinde bu konuda sağlıklı ve sistemli bir yapı henüz kurulamamıştır.

Alınan bütün tedbirlere ve yapılan düzenlemelere rağmen bu konuda önemli bir ilerleme sağlanamamıştır. Bu durum sosyal ve siyasal sistemle ilgili olduğu gibi, yozlaşmış politik tutum ve davranışlarla da yakından ilintilidir. Özellikle seçim dönemlerinde yasaların ve diğer hukuki düzenlemelerin işleyişi adeta askıya alınmakta ve siyasi rant devşirme yoluna sıklıkla gidilmektedir. Sonuçta etik açıdan konuya yaklaşıldığında büyük ve çok köklü bir sorun karşımıza çıkmaktadır. Çevre bakımdan geri dönülemez ve telâfisi olanaklı olmayan zararlarla karşılaşılmaktadır.

Her geçen gün bu zarar katlanarak artmakta ve maliyetler sürekli büyümektedir.

Yerleşme yerleri ile bu yerlerdeki yapılaşmaların; plân, fen, sağlık ve çevre şartlarına uygun teşekkülünü sağlamak amacıyla düzenlenen imar kanunu Belediye

424 Gecekondu Kanunu, 1. Madde.

425 Gecekondu Kanunu, 37. madde.

ve mücavir alan sınırları içinde ve dışında kalan yerlerde yapılacak plânlar ile inşa edilecek resmi ve özel bütün yapıların tabi olacağı düzenlemeleri getirmiştir.426

Kanunla birlikte yapılması zorunlu olan Çevre düzeni plânının; Ülke ve bölge plân kararlarına uygun olarak konut, sanayi, tarım, turizm, ulaşım gibi yerleşme ve arazi kullanılması kararlarını belirlemesi esası getirilmiştir.

Belediyeler veya valilikler mahallin ve çevrenin özelliklerine göre yapılar arasında uyum sağlamak, güzel bir görünüm elde etmek amacıyla dış cephe boya ve kaplamaları ile çatının malzemesini ve rengini tayin etmeye yetkili oldukları belirtilmiştir.427 Böylece önemli bir soruna dikkat çekilmiş ve düzenleme yapılmıştır.

Ancak bu maddenin uygulanmasında yetersizlikler olduğu gözlenmektedir. Belediye ve Valiliklerin bu yetkisini kanun çerçevesinde ve kanunun öngördüğü şekilde kullandıklarını söylemek mümkün değildir.

“Arsalarda, evlerde ve sair yerlerde umumun sağlık ve selâmetini ihlâl eden, şehircilik, estetik veya trafik bakımından mahzurlu görülen enkaz veya birikintilerin, gürültü ve duman tevlit eden tesislerin hususî mecra, lâğım, çukur, kuyu; mağara ve benzerlerinin mahzurlarının giderilmesi ve bunların zuhuruna meydan verilmemesi ilgililere tebliğ edilmesi”

şeklinde yasal bir düzenleme yapılmıştır.428 Bu madde kapsamının da çevre yönetimi açısından yeterli olmadığı, sadece bilgilendirmenin yapılması ancak buna karşı yaptırımların caydırıcı olmaması ülke şartları dikkate alındığında yeterli olmadığı anlaşılmaktadır.

Çevre sağlığı; Đnsan sağlığının çevredeki fizikî, kimyevî, biyolojik, sosyal ve psiko-sosyal faktörlerle tespit edilen yaşam kalitesi anlamında kullanıldığında imar ve iskân faaliyetlerinin tamamı hem çevre sağlığı hem de insan sağlığı kavramları ile ilintili hale gelmektedir.

426 Đmar Kanunu, Kanun No: 3194, 3.5.1985.

427 Đmar Kanunu, 21. madde.

428 Đmar Kanunu, Madde 40.

Kırsal çevrede yer alan yaylak ve kışlaklarda, 442 sayılı Köy Kanununda öngörülen inşaatlar ile valiliklerden izin alınmak suretiyle imar mevzuatına göre yapılacak kullanma amacına uygun mandıra, suluk, sundurma ve süreklilik göstermeyen barınak ve ağıllar ile Turizm Bakanlığının talebi üzerine turizme açılması uygun görülen bölgelerde ahşap yapılar dışında, ev, ahır ve benzeri inşaatlar yapılamayacağı kesin hükme bağlanmıştır. Öte yandan kentlerde yasaların uygulanmasını sağlayamayan bir çevre yönetimi sisteminin, kırsal alanda aynı konuda başarı göstermesini ve hukuk kurallarının uygulanmasını beklemek tartışmalı bir durumdur.

Toprak Koruma Kanunu; toprağın doğal veya yapay yollarla kaybını ve niteliklerini yitirmesini engelleyerek korunmasını, geliştirilmesini ve çevre öncelikli sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak, plânlı arazi kullanımını sağlayacak usul ve esasları belirlemek amacıyla çıkarılmıştır. Toprak çevre açısından en önde gelen unsurlardan biridir. Bu açıdan özel bir düzenlemeye konu edilmiştir.

Kanun kapsam olarak; arazi ve toprak kaynaklarının bilimsel esaslara uygun olarak belirlenmesi, sınıflandırılması, arazi kullanım plânlarının hazırlanması, koruma ve geliştirme sürecinde toplumsal, ekonomik ve çevresel boyutlarının katılımcı yöntemlerle değerlendirilmesi, amaç dışı ve yanlış kullanımların önlenmesi, korumayı sağlayacak yöntemlerin oluşturulmasına ilişkin sorumluluk, görev ve yetkilerin tanımlanması ile ilgili usul ve esasları içermektedir. Bu esaslar aşağıda yer almaktadır:429

1- Kanunla toprakların korunması konusunda önemli adımlar atılmıştır. Buna göre arazi kullanımını gerektiren her türlü girişim ve yatırım sürecinde toprakların korunması, doğal ve yapay olaylar sonucu meydana gelen toprak kayıplarının önlenmesi; arazi kullanım plânları, tarımsal amaçlı arazi

429 Toprak Koruma Ve Arazi Kullanımı Kanunu, Kanun Numarası: 5403, Kabul Tarihi: 3/7/2005 Yayımlandığı R.Gazete: Tarih: 19/7/2005, Sayı: 25880, Yayımlandığı Düstur: Tertip: 5 Cilt: 44

kullanım plân ve projeleri ile toprak koruma projelerinin uygulamaya konulması ile sağlanması hedeflenmiştir.

2- Arazi kullanım plânlarının yapılması suretiyle; su potansiyeli, toprak veri tabanı ve haritaları esas alınarak çevre öncelikli sürdürülebilir kalkınma ilkesi doğrultusunda toprağın niteliği, arazinin yeteneği ve diğer arazi özellikleri gözetilerek uygun arazi kullanım şekilleri belirlenmesi öngörülmüştür.

3- Tarım arazilerinin, Kanunda belirtilen istisnalar hariç olmak üzere, arazi kullanım plânlarında belirtilen amaçları dışında kullanılamayacağı hüküm altına alınmıştır.

4- Kırsal alanda tarım arazilerinde toprağın kimyasal, fiziksel ve biyolojik özelliklerinin sürekli üretim sağlayacak şekilde korunarak kullanımı için, tarımsal amaçlı arazi kullanım plân veya projeleri, valilikler tarafından hazırlattırılır. Bu hazırlık yapılırken çiftçilerin ve arazi sahiplerinin görüşleri alınır. Arazi sahipleri ve araziyi kullananlar, hazırlanan plân ve projelere uymakla yükümlüdür.

5- Bu kanunla toprağın bulunduğu yerde, doğal fonksiyonlarını sürdürebilmesinin sağlanması amacıyla korunması amaçlanmıştır.

6- Kırsal çevrede ve Kentsel yerleşim amaçlı imar plânı bulunan yerler dışında, zorunlu olarak kazı veya dolgu gerektiren herhangi bir arazi kullanım faaliyeti sonucu toprak kayıpları ve arazi bozulmaları söz konusu ise araziyi kullananlar tarafından toprak koruma projeleri hazırlattırılmaktadır.

7- Toprak koruma projeleri arazi bozulmalarını ve toprak kayıplarını önlemek için gerekli olan sekileme, çevirme, koruma duvarı, bitkilendirme, arıtma, drenaj gibi imalât, inşaat ve kültürel tedbirleri içerir ve valilik tarafından onaylanmaktadır.

8- Heyelân, sel ve rüzgâr gibi doğal olaylar sonucu meydana gelen toprak kayıplarını önlemek için valilikler, toprak koruma projelerini hazırlatarak uygulamasını yaptırmaktadırlar.

9- Mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri, dikili tarım arazileri ile sulu tarım arazileri tarımsal üretim amacı dışında kullanılamaz.

10- Mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri, dikili tarım arazileri ile sulu tarım arazileri dışında kalan tarım arazileri; toprak koruma projelerine uyulması kaydı ile valilikler tarafından tarım dışı kullanımlara tahsis edilebilir.

11- Tarımsal amaçlı yapılar için, projesine uyulması şartıyla ihtiyaç duyulan miktarda her sınıf ve özellikteki tarım arazisi valilik izni ile kullanılır.

12- Doğal ve yapay olaylar sonucu toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik özellikleri bozulmuş veya bozulma ihtimali olan araziler ile millenmeden önemli derecede etkilenen baraj, gölet ve benzeri rezervuar havzalarında toprak kayıplarını ve millenmeyi önlemek, koruma, geliştirme ve kullanmayı esas alan teknikleri yerleştirmek amacıyla gerekli tedbirlerin alınması Bakanlar Kurulunun görevidir.

13- Toprak kirliliğinin izlenmesi ve önlenmesi amacıyla Valilikler, tarımsal veya tarım dışı faaliyetlerden kaynaklanan toprağı kirletici ve bozucu olumsuzlukların izlenmesi ve giderilmesi için gerekli önlemleri alır ve aldırır.

Ayrıca toprağı kirletenlere Çevre Kanununun ilgili hükümleri uygulanmaktadır.

Türkiye’de tarım arazilerinin çeşitli nedenlerle hızla azaldığı bilinmektedir.

Buna bağlı olarak birçok sorun gelecekte tehlikeli bir hal alacaktır. Özellikle artan nüfusun gereksinimlerinin karşılanması başta olmak üzere ekonomik, toplumsal ve siyasal sorunlar yaşanabilecektir. Çevre etiği bakımından değerlendirildiğinde tarımsal faaliyetlerin çevre odaklı yürütülmesi gerektiği söylenebilmektedir. Diğer durumda hem insan ve diğer canlılar, hem de doğada bulunan tüm varlıklar risk altında kalacaklardır.