• Sonuç bulunamadı

JEAN-JACQUES ROUSSEAU’NUN EMİLE’İNDE (BİR ÇOCUK BÜYÜYOR) DOĞA, ÇEVRE VE ÇEVRE EĞİTİMİ

Prof. Dr. Hanife Nâlân GENÇ Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Yabancı Diller Eğitimi Bölümü Fransız Dili Eğitimi Anabilim Dalı, ngenc@omu.edu.tr

Dr. Öğr. Üyesi Elif Omca ÇOBANOĞLU Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Bölümü Fen Bilgisi Öğretmenliği Anabilim Dalı, eomca@omu.edu.tr

ABSTRACT

Until the 18th century, child literature products are limited to lullabies, fairytales, ballads, epics. It is seen that the products in the size of the book for children’s education appeared mostly in the 18th century. An important feature of these works is that they are directed towards adults rather than child literature. In the first half of the century, authors such as Sarah Trimmer followed the writers who showed pioneering works on this area such as John Newbery, Daniel Defoe and Jonathan Swift. In these works which tend to pursue the educational tradition and especially not written for children, children in the Emile (A Child Grows Up) of Jean-Jacques Rousseau, one of the Enlightenment thinkers, were seen as a model of the adults and the work was based on this argument. Therefore, it is not the imagination power in the works but the teaching plan is at the forefront. Nature, environment, environmental education and consciousness were the themes focused on in the book which has been reinforced by views that advocate the idea that the individual should trend to nature from the early beginning of childhood. The opinions and the suggestions on the subject of child education in the book which also carries the intersecting points of the author's own life story are expressed in a complete, simple and original way. Emile, the fantasy hero of the book, aims to direct the reader to what is instructive by what she did and thoughts. Therefore, the orientation towards the nature in terms of the education and development of the child is at the forefront. Allowing only Robinson Crouse to enter the library of Emile in the book is enough to explain why he is headed for nature. Emile can be described as a tutorial formed entirely by nature. The dominant element of child education is nature and natural ones. It is emphasized in the book that children's education passes through a correct and conscious environment education.

Key words: Jean-Jacques Rousseau, Emile, nature, environment, environmental

education.

ÖZ

18. Yüzyıla kadar çocuk yazını ürünleri ninni, masal, balat, destan gibi türlerle sınırlıdır. Çocuk eğitimine yönelik kitap boyutundaki ürünlerin daha çok 18. Yüzyılda ortaya çıktıkları görülmektedir. Bu yapıtların önemli bir niteliği çocuk yazınından çok yetişkinlere yönelik olmalarıdır. Yüzyılın ilk yarısında bu alanda öncü çalışmaları ortaya koyan John Newbery, Daniel Defoe, Jonathan Swift gibi yazarları Sarah Trimer gibi diğer yazarlar izlemişlerdir. Öğretici, eğitici geleneği sürdürme eğilimi taşıyan ve özellikle çocuklar için yazılmamış bu yapıtlar içinde Aydınlanma Çağı düşünürlerden Jean-Jacques Rousseau’nun Emile’inde (Bir Çocuk Büyüyor) çocuklar büyüklerin küçük bir modeli olarak görülmüş ve yapıt bu sav doğrultusunda temellendirilmiştir. Bu yüzden yapıtta düşlem gücü değil öğreticilik ön plandadır. Bireyin daha çocukluk yıllarından başlayarak doğaya yönelmesi gerektiği düşüncesini savunan görüşlerle güçlendirilmiş olan kitapta doğa, çevre, çevre eğitimi ve bilinci, üzerinde ağırlıkla durulan izlekler olmuştur. Yazarın kendi özyaşamöyküsüyle de kesişen noktalar taşıyan kitapta yer alan çocuk eğitimi konusundaki görüş ve öneriler bütünlüklü, yalın ve özgün bir biçimde dile getirilmiştir. Kitabın düşsel kahramanı Emile, yaptıkları ve düşünceleri ile okuru öğretici olana yöneltmek amacını taşır. Bu yüzden çocuğun eğitimi ve gelişimi açısından doğaya yönelim ön plandadır. Kitapta Emile’in kütüphanesine yalnızca Robinson Crouse’nin girmesine izin vermesi onun neden doğaya yöneldiğini açıklamaya yeter. Emile adlı yapıtın öğretici oluşu tümüyle

Kitapta çocuk eğitiminin ancak doğru ve bilinçli bir çevre eğitiminden geçtiği vurgulanır.

Anahtar Sözcükler: Jean-Jacques Rousseau, Emile, doğa, çevre, çevre eğitimi.

GİRİŞ

Aydınlanma döneminin önemli isimlerinden biri ve Fransız Devrimi’nin simgesi olan Jean-Jacques Rousseau yazarlığından çok toplumsallık üzerine öğretileriyle adından söz ettiren bir filozof, düşünür, politika adamı ve sosyal bilimci olarak değerlendirilmiştir. Bu sıfatlara politika ve müzik teorisyeni olduğunu da eklemek gerekir. Aydınlanma döneminin temel yapıtları arasında yer alan Encyclopédie’nin yazarları arasında sivrilen Rousseau, özellikle uygarlık eleştirisi ve doğaya dönüş önerileriyle Coşumculuk akımına öncülük etmiştir. Mülkiyet hakkına karşı olan yazar, yalnızca demokrasi kavramının anayasal hukuk devletine dönüşmesine dair düşüncelerin teorisini geliştirmekle kalmaz, aynı zamanda etkileri günümüze değin uzanan ve eğitim modellerini etkileyen yapıtlar kaleme alır. Felsefe, ahlak, siyaset, hukuk gibi alanların hepsinde yazdığı makaleleri büyük eleştiri ve tartışmaları beraberinde getirmiştir. Politik görüşleri ve girdiği yazınsal tartışmalar yüzünden sürgün hayatı süren, Emile ou de l’éducation (Emile ya da Eğitime Dair) ve Du Contrat Social (Toplum Sözleşmesi) adlı eserleri yakılan yazar vatandaşlıktan çıkarılmaya kadar varır. Deneme ve kitaplarında özellikle dikkat çeken nokta yazarın insan doğasına ilişkin çözümlemeleridir. Örneğin, Emile’de uygarlık tarafından değiştirilmemiş insanı ele alan yazar bireyin doğal halinin üstün olduğu düşüncesini savunur.

Jean-Jacques Rousseau bilim ve sanatı bütünleştirerek ele aldığı yapıtlarında insanlık durumunu mercek altına alarak insanın doğal kalmasını yeğlediği hatta onu çağdaş insandan üstün tuttuğu görülür. Yazarın yalnız yazıldığı dönemde değil, sonraki zamanlarda da eğitim ve toplum düzeni üzerine yazdığı ikinci romanı Emile ya da Eğitim Üstüne isimli kitabı yazıldığı 1700’li yıllarının sonundan sonraki dönemlere kadar önemli bir referans olarak kabul edilmiştir. İlk çevirileri Ziya Paşa tarafından yapılan kitap, daha sonra “Emile-Yahut Terbiyeye Dair” adıyla Prof. Dr. Hilmi Ziya Ülken, Ali Rıza Ülgener ve Selahattin Güzey tarafından çevrilerek 1944 yılında Türkiye Yayınevi tarafından neşredilmiştir. (Rousseau, 2005: 10). Rousseau romanın bilimsel bir kurguyla biçimlendirildiği yapıtta biyolojik bir varlık olan insanın kültürel gelişimi ve eğitimi hakkında görüşlerini sistematik biçimde düşsel bir kahraman olan Emile üzerinden anlatır. Rousseau’nun bireyin özgürlüğünü başkalarının kurallarına göre eğitilmediğinde sağlayabileceğine olan inancın canlı tutulduğu ve yedi ilke üzerine inşa ettiği romanı toplam beş bölümden oluşur. Bu yedi temel ilke çocuk ve eğitimi üzerinde temellenir. Çocuğu tanıma ve doğru şekilde eğitmeyi amaçlayan bu ilkelerin ilki çocuğa öz değerini vermeyi kapsar. Çocuk ve çocukluk çağının insan yaşamında özel ve ayrıcalıklı bir dönem olduğuna dikkat çekilir. Bireyin vatandaş olmadan önce bir çocuk olduğu düşüncesi üzerine temellenen ikinci ilke çocukluk evresinin iyi araştırılması gerektiği düşüncesi üzerine kuruludur. Çocuğun kendini var etmeye başladığı bu dönemde onun yalnızca fiziksel değil, düşünsel ve ruhsal gelişimi açısından da son derece önemlidir. Üçüncü ilke, çocuğa verilecek olan ahlak eğitimin başlangıç yaşını kapsar. Bu ilke çocuğun on iki yaşına kadar böyle bir eğitime tabi tutulmaması gerektiğini savunur. Çünkü çocuğun bu yaş sınırına kadar alacağı eğitimde onu yetiştiren kişilerin söz sahibi olacağı ve bu yüzden bireysel bir ahlak anlayışının baskın olacağı inancı baskındır. Rousseau’nun üzerinde önemli durduğu bir başka ilke ise yaparak, yaşayarak yani deneyimle öğrenmedir. Bu öğrenme sürecinde doğa, toplum ve olgu çocuk eğitiminin üç temel bileşenini oluşturur. Doğa çocuğun yeteneklerini geliştirmesine yardımcı olurken, toplum bu yetenekleri nerede kullanacağını, olgular ise deneyimler sonucu nelerin edinildiğini belirler. Çocuğa eğitimin onun önemli bir gereksinimi olduğu duyumsatılarak bu yönde bir yaklaşım sergilenmelidir. Kitabın temellendiği beşinci ilke çocuğun biyolojik ve bilişsel gelişimine koşut olarak ona uygun olana eğitimin verilmesini ön görür. Birey yaşamını toplam dört bölümden oluşan bir süreç olarak değerlendiren Rousseau, çocuğa bu dönemin temel gereksinimlerine göre

geçiş sürecine kadarki zamana yayılan bu evre 0-3 yaş arası ön çocukluk, 3-12 yaş arası çocukluk, 12-15 yaş arası ön ergenlik ve 15-20 yaş arası ergenlik olarak adlandırılır. Bireyin vatandaşlık eğitimi içinde bulunduğu topluma karşı sorumluluklarını yerine getirmesini ön gören yetişkinlik dönemine adım attığı süreçte başlar. Birey hangi toplum veya ülkede yaşayacağına kendisi karar vermelidir. Çocuk eğitiminin son ilkesi de din eğitimine dayalıdır. Bu konuda da bireye sonsuz özgürlük hakkı veren Rousseau’ya göre kişi hangi dini seçeceğine edindiği deneyimler sonucu karar vermelidir. Bu temel yedi ilke ışığında biçimlenen kitabın her bir bölümünde farklı görüş ve düşünceler ele alınır.

Romanın çocuğun doğumundan ilk çocukluğunun sonuna kadarki süreci kapsayan ilk bölümünde her şeyin aslında iyi yaratıldığı düşüncesi baskındır. Ancak insan ne diğer canlıların ne de eşyanın ilk haliyle kalmasına izin verir. Bireyin ilk halindeki gibi saf ve temiz kalması ancak ona dışarıdan bir müdahale yapılmadığında olası olabilir. Bu yüzden birey toplumun isteklerine göre değil, kendi yetenekleri, ilgisi ve istekleri doğrultusunda yetişmeli ve eğitim almalıdır. Kitabın konuşan çocuk çağı olarak değerlendirilen ikinci bölümünde çocuğun isteklerinin bir arzu mu yoksa bir ihtiyaç mı olduğu saptanmalı ve ona göre davranılması gerektiği düşüncesi savunulur.

İlk gençlik çağının irdelendiği üçüncü bölümde çocuğun içinde var olan merak duygusu ve ilgisinin doğru biçimde yönlendirilmesinin gereği üzerinde durulur. Eğer bu iki olgu doğru biçimde geliştirilirse bir sonraki yaş aralığında bireyin kendisini ileriye taşıyan gücü haline gelebilir. Ergenlik dönemini kapsayan dördüncü bölümde biyolojik ve bilişsel değişime koşut olarak bireyi bekleyen sorunlar ve sorunların üstesinden gelmek için kimi çözüm önerileri sunulmuştur. ‘Hayata Giriş’ alt başlığı ile verilen beşinci bölümde düşsel kahraman Emile’in (1) yetişkinlik dönemi kadın-erkek ilişkisi ve toplumsal cinsiyetçi bakış açısıyla değerlendirmeye tabi tutulmuştur.

Bu çalışmada Emile (Bir Çocuk Büyüyor) (2) adlı romanı gerek dayandığı yedi temel ilke gerekse her bölümünde ağırlıkla yer alan doğa, çevre ve çevre eğitimini izleğini kitapta yer verildikleri biçimiyle değerlendirmeye çalışacağız.

Emile’de (Bir Çocuk Büyüyor) Anlatı Yapısı

Jean-Jacques Rousseau’un Emile (Bir Çocuk Büyüyor) isimli romanında insan eğitimi ve kültürel gelişimi Emile adında düşsel bir kahraman üzerinden anlatılır. Kitap gerçek yaşamla, bilimle, felsefeyle kurduğu bağla kökleşik roman dokusunun dışında bir nitelik taşır.

Kitap toplamda beş bölümden oluşur. Bu bölümler temel olarak doğum ve çocukluk çağı ile başlar evlilik dönemiyle son bulur. Kitabın 0-2 yaş dönemine ayrılmış ilk bölümü doğuştan ilk çocukluk çağının sonuna kadarki dönemi kapsar. 2-12 yaş aralığına adanmış ikinci bölüm çocukluk evresinin ikinci bölümünü kapsar ve konuşkan çocuk çağı olarak adlandırılır. Üçüncü bölüm 12-15 yaş aralığını içeren ilk gençlik çağını odağına alır. İzleyen bölüm 15-20 yaş yani ergenlik dönemini ele alır. 20-25 yaş aralığını kapsayan beşinci bölümse evlilik ve usluluk dönemidir. Şimdi kitabın anlatı yapısını bu bölümleri temel alarak kısaca değerlendirelim.

Emile’in ilk bölümü her şeyin aslında iyi yaratıldığı, çocuğun doğduğunda her şeyin iyi olduğu ve her şeyin doğal kalması gerektiği düşüncesiyle başlar. Ancak Rousseau bunun böyle devam etmemesinden insanı sorumlu tutar. Zira insan ne canlıların ne de eşyaların ilk haliyle kalmasına izin verir. Rousseau, çocuğum saflığı ve temizliğinin korunması ve bu yönde eğitilmesi gerektiğini düşünür. Bu saflığı bozan en büyük tehdit toplumun istekleridir. Bu yüzden Emile’in anne babası yoktur. Özdağ, Emile’in yetim oluşunun iki anlamı olduğuna dikkat çeker ve bu durumu şu sözlerle açıklar: “Toplum etkilerine maruz kalmamıştır ve Emile’in bir atası yoktur. Toplumsallıktan izoledir (farazi doğal durum) ve atası yoktur (reel doğal durum)” (2015: 59). Bu yüzden çocuk kendi yetenekleri ve istekleri doğrultusunda yetiştirilmelidir. Bunun için çocuklar özgür bırakılmalı, yeteneklerini sergilemelerine olanak sağlanmalıdır. Rousseau doğayı çocuğun en iyi öğretmeni olarak değerlendirir. Çünkü çocuk