• Sonuç bulunamadı

Perspectives of pre-service and in-service english teachers upon teacher training

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Perspectives of pre-service and in-service english teachers upon teacher training"

Copied!
600
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

ON

LANGUAGE AND LANGUAGE EDUCATION

‘Emerging Horizons in Language Teaching’

September 21-22, 2018

Sinop, TURKEY

(3)

"Emerging Horizons in Language Teaching" September 21-22, 2018 Sinop, TURKEY BOOK OF PROCEEDINGS ISBN: 978-605-85197-4-9

(4)

Rector, Ondokuz Mayıs University

Prof. Dr. Nihat DALGIN

Rector, Sinop University

Prof. Dr. Rıfat GÜNDAY

Chair of Foreign Language Education Department

Conference Chairs:

Assist. Prof. Dr. İsmail YAMAN, Ondokuz Mayıs University

Assist. Prof. Dr. Emrah EKMEKÇİ, Ondokuz Mayıs University

Organizing Committee

Dr. İsmail YAMAN, Ondokuz Mayıs University

Dr. Emrah EKMEKÇİ, Ondokuz Mayıs University

Dr. Müfit ŞENEL, Ondokuz Mayıs University

Dr. Adnan YILMAZ, Sinop University

Scientific Committee:

Dr. Abdulvahit ÇAKIR, Gazi University, Turkey

Dr. Ahmet BAŞAL, Yıldız Technical University, Turkey

Dr. Arif SARIÇOBAN, Selçuk University, Turkey

Dr. Atta GEBRIL, The American University in Cairo, Egypt

Dr. Ayşegül Amanda YEŞİLBURSA, Uludağ University, Turkey

Dr. Belma HAZNEDAR, Boğaziçi University, Turkey

Dr. Cem BALÇIKANLI, Gazi University, Turkey

Dr. Cem Erdem, Adam Mickiewicz University, Poland

(5)

Dr. Dilek ÇAKICI, Ondokuz Mayıs University, Turkey

Dr. Dinçay KÖKSAL, Çanakkale Onsekiz Mart University, Turkey

Dr. Ekrem SOLAK, Amasya University, Turkey

Dr. Gonca YANGIN EKŞİ, Gazi University, Turkey

Dr. Gölge SEFEROĞLU, METU, Turkey

Dr. Gülay ER, Ondokuz Mayıs University, Turkey

Dr. Hacer Hande UYSAL , Gazi University, Turkey

Dr. Henryk Jankowski, Adam Mickiewicz University, Poland

Dr. Işıl ATLI, Ondokuz Mayıs University, Turkey

Dr. İsmail Çakır, Yıldırım Beyazıd University, Turkey

Dr. İskender Hakkı SARIGÖZ, Gazi University, Turkey

Dr. İsmail Hakkı MİRİCİ, Hacettepe University, Turkey

Dr. Janice BLAND, Nord University, Norway

Dr. Katarzyna Stefaniak-Rak, Adam Mickiewicz University, Poland

Dr. Kemal Sinan ÖZMEN, Gazi University, Turkey

Dr. Nalan KIZILTAN, Ondokuz Mayıs University, Turkey

Dr. Nurullah ŞAHİN, Sinop University, Turkey

Dr. Paşa Tevfik CEPHE, Gazi University, Turkey

Dr. Rıfat GÜNDAY, Ondokuz Mayıs University, Turkey

Dr. Selami AYDIN, İstanbul Medeniyet University, Turkey

Dr. Ute SMITH, University of Vienna, Austria

Dr. Vafa SAVAŞKAN, Sinop University, Turkey

(6)

Dear Colleagues,

We are pleased to publish the proceedings of the papers presented at the 2

nd

International

Black Sea Conference on Language and Language Education organized by Ondokuz Mayıs

University and Sinop University on September 21-22, 2018. We hope that the conference,

with its full program of plenary talks and oral presentations was inspiring, informative, and

horizon-broadening for all participants. In this book of proceedings, we present the gist of a

variety of research papers that focus on the emerging horizons in language teaching and other

aspects of the field.

The educational paradigms possess an ever-changing nature. The traditional understanding of

teaching and learning, student-teacher roles and educational materials has changed to a

considerable extent in recent decades. One of our primary aims behind organizing this

conference was to enable a cooperative atmosphere in which participants could discuss what

is going on about languages and language education. We hope that this conference

contributed to the knowledge of all participants and added something to the existing

literature.

This proceedings book aims to bring together a variety of papers presented at the conference.

We would like to express our greatest thanks to all presenters and participants for sharing

their valuable work and experience. We would also like to extend our thanks to Ondokuz

Mayıs University and Sinop University for supporting this international event.

Dr. İsmail Yaman

Dr. Emrah Ekmekçi

(7)

YABANCI DİL EĞİTİMİNDE YARATICI VE YENİLİKÇİ TEKNOLOJİLER

“E-ÖĞRENME, E-DEĞERLENDİRME”

Assist. Ahmet Aycan, Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Yabancı Diller Eğitimi Bölümü,

ahmet.aycan@omu.edu.tr

Prof. Dr. Rıfat Günday, Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Yabancı Diller Eğitimi Bölümü

rgunday@omu.edu.tr.

ÖZ

Bilgi ve İletişim Teknolojilerinin Yabancı Dil Eğitimindeki rolü oldukça önemlidir. Kendini sürekli yenileyen ve değişen teknoloji araçları, bu yenileme ve değişim aracılığıyla özellikle öğrenme ve öz-değerlendirme sürecine oldukça önemli katkılar sunmaktadır. Yabancı dil eğitiminin tarihsel sürecine bakıldığında, her yeni teknoloji aracının dil eğitiminde izlerini görmek mümkündür. 1950’li yıllarda dil laboratuvarlarında basit ses kayıt cihazlarının kullanımıyla başlayan teknolojinin dil eğitimine entegrasyonu, bugün yerini interaktif öğrenme ve dijital tabanlı özerk-öğrenmeye bıraktığı görülmektedir. Özerk öğrenmeyle birlikte sınıf içi öğrenim kadar sınıf dışı öğrenim de önem kazanmış, hatta bazı programlar aracılığıyla eş zamanlı yürütülmesi söz konusu olmuştur. Bu eş zamanlı öğrenimi sağlayan öğrenim yönetim sistemleri (Moodle, Mooc) dünyanın neresinde olursa olsun öğrenenleri aynı öğrenim ortamında buluşturmaktadır. Bu çalışmada, yaratıcı ve yenilikçi teknolojilerin dil eğitim sürecine sağladığı katkılar, kolaylıklar, kullanım alanları, sınırlılıklar ve karşılaşılan olası sorunlar ele alınacaktır.

Anahtar Kelimeler: Dijital Öğrenme, İnteraktif Öğrenme, Öğrenen Özerkliği, Dil Eğitimi,

Teknoloji.

GİRİŞ

İçinde bulunduğumuz dijital çağ ve teknolojinin sağlamış olduğu avantajlar, öğrenme sürecinin yalnızca sınıf ortamıyla sınırlı olmadığını, sınıf dışı etkinliklerle de bireysel dil öğrenme ve öğretme sürecinin devam ettiğini göstermektedir. Ancak Kartal’ında belirttiği gibi, “yerel ve uluslararası bilişim ağlarının yaygınlaşmasıyla istenilen her tür bilgiye kolayca ulaşılması, okul dışı (parascolaire) eğitim yazılımlarının gün geçtikçe daha da çeşitlenmesi gibi etkenler, eğitim alanını git gide öğretmen merkezli olmayan, öğretmenin sadece yol gösteren ve yönlendiren bir tutum üstlendiği salt ya da kısmi bireysel öğrenmeye doğru kaydırmaya başlamıştır”. (2005:239-240). Burada üzerinde önemle durulması gereken konu, teknoloji araçlarının öğrenme sürecinde bir amaç değil, bu sürece katkı sağlayan bir araç olduğu gerçeğidir. Zira “Teknoloji ne kadar ilerlerse ve araç-gereçler ne kadar donanımlı olursa olsun öğretmenin yerini hiçbir zaman tutmamaktadır. Bu yönüyle araç-gereçler, dil öğretiminde tek aktör değil öğretmene ve öğrenciye yardımcı olan ögelerdir”. (Kuşçu, 2017:219).

Dil öğrenen bireyler uzaktan eğitim modeliyle, her seviyede, kendi öğrenme stratejisine uygun, bireysel ya da ortak etkinlikleri gerçekleştirme olanaklarının, yazılı ve görsel medyaya ulaşabilme fırsatlarının yanı sıra, özerk öğrenme ve bireysel değerlendirme modeline uygun birçok aktiviteyi de kolaylıkla gerçekleştirebilmektedir. Yaman (2015), uzaktan eğitim modelinin yabancı dil eğitimine yönelik artılarını şu şekilde sıralamaktadır:

(8)

2) Öğrenen özerkliğine büyük katkı sağlaması,

3) Çevrimiçi sınavlarla öğrencilere istedikleri anda sınavı başlatma serbestisi sağlaması, 4) Öğrencinin sisteme kayıtlı olan dersi daha iyi anlayabilmek için ihtiyaç duyduğu kadar

ileri geri sarabilmesi,

5) Aynı anda pek çok kaynağa materyale erişim olanağı vermesi,

6) Hem senkron hem de asenkron ders gibi farklı varyasyonlarının uygulanabilir olması, 7) Teknolojinin nimetlerinden faydalanma noktasında önemli bir farkındalık ve teşvik

oluşturması,

8) Geniş kitlelere kolaylıkla ulaşılabiliyor olması, 9) Zaman ve mekan mefhumunu ortadan kaldırması, 10) Yeni ve gelişmeye açık bir sistem olması,

11) Canlı ders, düzenli hoca-öğrenci buluşmaları gibi artı etkinliklerle desteklenirse hocanın

öğrencilerini daha yakından tanımasına olanak vermesi”. (977-978)

1. Yabancı Dil Eğitiminde Yaratıcı ve Yenilikçi Teknolojiler

Dil öğrenim sürecini olumlu ve olumsuz yönde etkileyen faktörleri dış etmenler ve iç etmenler olarak iki başlık altında toplamak mümkündür. Dil öğrenen bireyin içinde bulunduğu toplumun sosyo-kültürel ve ekonomik özelliklerini, dil eğitiminde kullanılan yaklaşım, yöntem ve teknikleri, öğrenme ortamının fiziki ve teknik altyapısını, kalabalık sınıf ortamlarını, izlenilen eğitim müfredatı ve eğitim materyallerini, dersin hedef kazanımlarını ve öğrenme çıktılarını dil öğrenen bireyleri olumlu veya olumsuz yönde etkileyen dış etmenler olarak sınıflandırabiliriz. Bireyin öğrenme motivasyonunu, öğrenme stratejilerini, bireyin sahip olduğu zeka kuramını, belirlenen hedeflere ve kazanımlara yönelik planlamaları ve stratejileri ise öğrenme sürecini olumlu veya olumsuz yönde etkileyen iç etmenler olarak sınıflandırmak mümkündür. Bahsi geçen tüm bu etmenlerin olumsuz yönleri yaratıcı ve yenilikçi teknoloji araçları sayesinde en aza indirgenebilir.

Özellikle ülkemizde yürütülen dil eğitim politikaları gerek bahsi geçen dış etmenlerin gerekse iç etmenlerin olumsuz etkileri nedeniyle hedeflenen düzeylere ulaşmakta yetersiz kalmaktadır. Sözgelimi üniversitelerin lisans bölümlerinde dil eğitimi gören bireylerin özellikle sözlü iletişim becerilerinin gelişiminde büyük eksiklikler görülmektedir. Bunun en büyük nedenlerinden birisi eğitim müfredatında sözlü iletişim becerisine yönelik derslerin az olması, derslerin uygulamadan çok teoriye dönük olması; diğeri ise kalabalık sınıflar ve bu sınıflarda öğrencilerin aktivitelere yeterince katılamamış olmasıdır.

Öğrencinin öğrenmenin merkezinde yer almadığı ve etkinliklere aktif bir şekilde katılma şansının olmadığı kalabalık sınıflar, öğrencilerin kendi kapasitelerini somut olarak yansıtamamasına ve temel dil becerilerini etkin bir şekilde geliştirememesine yol açmaktadır. “Bireyin çevreye uyumu ve bu çevrede başarılı olabilmesi için kendi zeka özelliklerini tanıyabilmesi çok önemlidir. Bu nedenle okullarda, öğrencilerin zihinsel kapasitelerini deneyebilecekleri çeşitli öğretim programları geliştirilmeli ve öğrencinin aktif olarak katılımının sağlandığı öğretim yöntemleri uygulanmalıdır”. (Başaran, 2004:14).

Öğrenme uzun ve karmaşık bir süreçtir. Bu süreci etkileyen en önemli faktör bireylerin öğrenme stillerinin birbirinden farklı olmasıdır. “Öğrenme bir yaşam döngüsüdür ve bir süreçtir. Ancak, bireysel özelliklere bağlı olarak öğrenme şekli bireyden bireye değişiklik göstermektedir. Bu bağlamda, etkili bir öğrenme öğretme sürecinin gerçekleşebilmesi öğrenen kişinin öğrenme stillerinin hem öğretmen tarafından hem de öğrenen tarafından bilinmesine bağlıdır”. (Taş&Erdem, 2013:152).

(9)

Yaratıcı ve yenilikçi teknolojilerin doğru ve etkin kullanılması bu gibi sorunlara alternatif çözüm önerileri sunmaktadır. Sınıf ortamında yeterince aktif olamayan bir birey, uygun bir interaktif uygulama sayesinde kendi öğrenme hızına ve stratejisine uygun aktiviteler ile yaparak ve yaşayarak dil becerilerini geliştirme fırsatı bulabilir.

Yaratıcı ve yenilikçi teknolojilerin dil eğitimine sağladığı katkıları genel olarak sıralayacak olursak;

 Eylem odaklı yaklaşım modeline göre, sosyal aktör görevi üstlenen bireyler bildirişimsel görevleri sanal öğrenme yoluyla gerçekleştirebilir,

 Bilgisayar temelli öğrenme, bireyin kendi hızına ve öğrenme stratejisine uygun pek çok aktiviteyi bir arada bulundurmaktadır, “Bilgisayarların alıştırma-uygulama yaptırma gibi beceriler için sınıfta kullanılmasından daha çok işbirlikli öğrenme, senkron ve asenkron uygulamalar üzerinde temellendirilen öğrenme, işbirlikli veri tabanları, işbirlikli proje tabanlı okul çalışmaları doğrultusunda kullanılmasına önem verilmektedir”. (Gürol, 2002:168).

 Dil öğrenen bireyler, internet ortamında kendi zeka türüne uygun bir çok aktiviteye ulaşabilme imkanı bulabilmektedir,

 Dijital dil yazılımları sayesinde öğrenciler bireysel öğrenme ve bireysel değerlendirme süreçlerini Günday&Çamlıoğlu’nun (2016:70) belirttiği gibi; “öğrenenler çevrimiçi ya da çevrim dışı, bireysel veya gruplar halinde öğrenmeyi, çevrimiçi seminerlere katılarak öğretmen eşliğinde öğrenmeyi veya bağımsız olarak özdenetim işlevini kullanarak öğrenmeyi, belirli bir yere bağlı olmaksızın gerçekleştirebilirler”.

 İnternet ortamında hedef dilde hazırlanan görsel, işitsel ve yazılı metinlere kolayca ulaşmak, bireyin yazma ve konuşma becerisine katkı sağlamaktadır, “Görsel materyallerin ve görsel sözlüklerin kullanılması, öğrencilerin dikkatini toplamada, görsel ve işitsel zekalarının ve iletişim becerilerinin gelişmesinde, hedef dildeki sözcüklerin öğrenilmesinde önemli işlevlere sahiptir”. (Demirkan, Karaca, Büker, Başkan, 2017:21).  İnteraktif dil yazılımları öğrencilerin eleştirel düşünme, problem çözme, bilişsel, meta

bilişsel, motor öğrenme becerilerini etkin bir şekilde geliştirme fırsatı sunmaktadır, “Probleme dayalı öğrenme yaklaşımı, bireylerin öğrenme sürecine etkin olarak katılmalarına ve çalışmalarını kendi kendilerine yönlendirmelerine olanak sağlaması nedeniyle öğrencilerde anlamlı ve kalıcı öğrenmelerin oluşmasına yol açmaktadır”. (Yaşar, 1998:70).

 Web ortamı sanal bir kütüphane olarak düşünüldüğünde, öğrenciler hedef dilde web sayfalarına, blog, wiki, video, dinleme, interaktif sözlükler, dilbilgisi ve kelime bilgisine yönelik materyallere kolaylıkla ulaşabilmektedir. Demirkan ve Zeytinkaya

Sözlükbilimde Yeni Teknolojinin Yeri başlıklı anket çalışmalarında, araştırmaya katılan

120 öğrenciden 35’inin basılı sözlük, 85’inin ise elektronik sözlük kullanmayı tercih ettiklerini belirtmişlerdir. Çalışmada elektronik sözlüğü tercih eden öğrencilerin gerekçeleri; “Daha hızlı, pratik ve kapsamlı olduğu, güncel ve interaktif olduğu, taşıma sorunu teşkil etmediği, bilgisayar ve akıllı telefonlarla her yerde kullanılabilir olduğu, hızlı güncelleme imkanı sunduğu”. (2016:18) şeklindedir.

(10)

çok dillilik ve çok kültürlülük bağlamında yeni kültürleri tanıma ve öğrenme fırsatları bulabilmektedir. “Podcast kayıtları ile tasarlanacak etkinlikler hem gerçek hayattan kesitler sunabilecek hem de öğrencilerin farklı ders araç gereçlerinden haberdar olmasını sağlayacaktır” (Coşkun&Demirkan, 2016:43).

 Öğrenme sürecinin yanı sıra, öğrenciler teknik kapasiteleri sayesinde interaktif sunumlar, yaratıcı aktiviteler, eğitici videolar, etkileşimli uygulamalar hazırlayabilmektedir, özelikle eğitsel dijital video programları Akpınar’ın (2005:67) da belirttiği gibi öğrenme için bazı fırsatlar sunmaktadır. Bunlar; Yeni kavramların geliştirilmesi ve pekiştirilmesi, Konuların somut ve soyut ifadelerinin ilişkilendirilmesi, Öğrencinin daha önceki yaşantı ve deneyimlerinin yazılım içerisinde işe koşularak, araştırma ve inceleme yapılması, Bilgi keşfi için uygun stratejiler hazırlama, Öğrencilerin birbirleriyle etkileşim kurması ve tartışmalar yapması, Değişkenler arası ilişkilerin modellenmesi şeklinde özetlenebilir.

 Öğrenciler gerçekleştirdikleri aktiviteleri ve kazanımlarını dijital dil dosyalarına aktararak öğrenme süreçlerini kendi kendilerine izleyebilmektedir, zira Günday’ın da (2015:248-249) belirttiği gibi, “dijital dil dosyaları öğrenenleri hem öğretim/öğrenim sürecinin takibinden sorumlu tutmakta hem de dosyaya koyacakları alıştırma, etkinlik ve görevler ile aktif öğrenmeye teşvik etmektedir”.

 İnteraktif dil yazılımları gerçekleştirilen aktiviteler sonunda hızlı dönüt sağladığı için, öğrenciler eksikliklerini anında görebilme ve bu eksiklikleri anında düzeltme fırsatı bulabilmektedir.

 Dijital ortamlar oyun yoluyla öğrenme modeline katkı sağlamaktadır. Bu da öğrencilerin öğrenme motivasyonlarını olumlu yönde etkilemektedir. Dil eğitiminde en önemli unsurun motivasyon olduğunu düşünürsek; interaktif öğrenme ortamlarının bu motivasyonu artırabileceğini, öğrencilere derse gelmeden önce dijital ortamda öğrenilecek konuyla ilgili ön bilgilerini saptayabilmek, hazırbulunuşluklarını sağlayabilmek adına birçok aktivite yaptırılabilir. Yapılan bilimsel çalışmalarda sınıf ortamında karşılaşılan en temel sorunlardan birisinin motivasyon olduğunu görmekteyiz. Yukarıda bahsedilen avantajlar basit düzeyde teknik bir altyapı bilgisine sahip olan öğrencilerin dil öğrenim sürecine oldukça önemli katkılar sunabilmektedir. Ancak, teknoloji araç ve gereçlerin seçimi hem sınıf ortamında hem de sınıf dışı bireysel öğrenme sürecinde etkili olarak kullanılabilmesi için dikkat edilmesi gereken bazı hususlar bulunmaktadır. Bunların başında Ceyhan (2007:191), hangi önemli öğretim amacının gerçekleştirilmesi için ne tür araçları kullanmak gerektiğinin iyi saptanması gelmektedir.

Teknoloji araçları ancak doğru ve etkili bir şekilde kullanıldığında öğrenme/öğretme sürecine olumlu katkı sağlayabilir. Yardımcı materyal olarak kullanılması hedeflenen bir teknoloji aracının öncelikle örnek uygulamalara bakılarak, öğrenme sürecinde etkili olup olmadığı araştırılmalıdır. Sözgelimi uygulamalar sonucunda öğretimde etkin sonuçlar doğurduğu somut olarak gözlemlenen araçların tercih edilmesi daha yararlı olacaktır.

SONUÇ VE ÖNERİLER

Dil öğrenim sürecinde bireyin sosyal boyutuna yeterince önem verilmediği görülmektedir. Sınıf içi ve sınıf dışı etkinliklerde dijital teknolojilerin yalnızca sunum hazırlama, internet

(11)

uygulamaların yeterince tanıtılmamış olması ön plana çıkan sorunlardan bazılarıdır. Bu aşamada ülkemizde dil eğitiminin geliştirilmesine ve eksikliklerin giderilmesine yönelik önerilerimizi kısaca özetleyecek olursak;

 Yaratıcı ve yenilikçi teknolojilerin tanıtımı ve kullanımına yönelik hizmet içi eğitim seminerlerinin verilmesi öğreten profili açısından yararlı olacaktır,

 Dijital teknolojilere yönelik alan araştırmalarının geliştirilmesi için dil eğitimcilerinin ve bilgisayar programcılarının ortaklaşa yürütebileceği projelere önem verilmesi gerekmektedir,

 Özellikle dil sınıflarının fiziki ve teknolojik altyapısı uzman görüşleri alınarak geliştirilmelidir,

 Teknoloji araçlarının öğrenmenin merkezinde yer almadığı, öğrenmeyi kolaylaştırıcı rolü üstlendiği gerçeği göz ardı edilmemelidir,

 Bilgisayar, tablet, akıllı telefon vb. araçların dil eğitimine yönelik bilinçli bir şekilde kullanılması adına başta ailelerin ve eğitmenlerin dikkatli olması gerekmektedir,  Öğrenim yönetim platformlarının özellikle lisans düzeyinde yaygın olarak

kullanılması için gerekli çalışmaların yapılması öğrenmenin sürekli kontrol altında tutulmasına ve bu sürecin izlenmesi hem öğretmen hem aile hem de öğrenciler açısından faydalı olacaktır.

KAYNAKÇA

Akpınar, Y. (2005). Bilgisayar Destekli Eğitimde Uygulamalar. Anı Yayıncılık: Ankara.

Başaran, I. (2004). Etkili Öğrenme ve Çoklu Zeka Kuramı: Bir İnceleme. Ege Eğitim Dergisi. s.14. Ceyhan, E. (2007). Yabancı Dil Öğretim Teknolojisi, MORPA Kültür Yayınları: İstanbul.

Coşkun, O.& Demirkan, M. (2016). Türkçe’nin Yabancı Dil Olarak Öğretiminde Dinleme Becerisini Geliştirmede Web Radyo ve Podcast Uygulamaları, Turkophone, Cilt:3, s.35-56.

Demirkan, M.& Karaca, F.& Büker, M.& Başkan, S. (2017). Dil Eğitiminde Yazılı Sözlüklerden Sesli ve Görsel Sözlüklere Geçiş Sorunsalı, Istanbul Journal of Innovation in Education, Volume:3, Issue:2, s.17-28.

Demirkan, M.& Zeytinkaya, D. (2016). Sözlükbilimde Yeni Teknolojinin Yeri, Uluslararası Sözlük Bilimi Sempozyumu Bildiri Kitabı, s.18.

Günday, R. & Çamlıoğlu Tahtalı, Y. (2016). Les Ressources Numériques dans l’Enseignement/Apprentissage des Langues Etrangères. Synergies Turquie, n:9, s:69-80.

Günday, R. (2015). Yabancı Dil Öğretiminde Yaklaşımlar, Yöntemler, Teknikler ve Multimedya Araç ve Materyalleri. Favori Yayınları: Ankara.

Gürol, M. (2002). Eğitim Teknolojisinde Yeni Paradigma: Oluşturmacılık. Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt:12, Sayı:1. S.168.

Kartal, E. (2005). Çoklu-ortam Yazılımlarının Fransızcanın Yabancı Dil Olarak Öğretimindeki Yeri ve İşlevleri, Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, s.239-240.

Kuşçu, E. (2017). Yabancı Dil Öğretimi/Öğreniminde Görsel ve İşitsel Araçları Kullanmanın Önemi, Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, s.219.

Verilmesinin Artı ve Eksileri, Turkish Studies, Volume: 10/7

Yaman, İ. (2015). Üniversitelerde Zorunlu İngilizce (5İ) Derslerinin Uzaktan Eğitim Yoluyla

Yaşar, Ş. (1998). Yapısalcı Kuram ve Öğrenme-Öğretme Süreci. Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt 8, Sayı 1-2, s.70.

Yücelsin Taş, T.& Erdem, E. (2013). Fransızca Öğrenen Öğrencilerin Öğrenme Stilleri Üzerine Bir Araştırma. Synergies Turquie, sayı:6, s.151-161.

(12)

DİRİLİŞ ERTUĞRUL DİZİSİNİN ARAPÇA DUBLAJ VE ALTYAZI

ÇEVİRİLERİNDE YERLİLEŞTİRME VE YABANCILAŞTIRMA

Arş. Gör. Arife ERAY Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Arapça Mütercim Tercümanlık Bölümü, arifeeray@gmail.com

Arş. Gör. Gülfem KURT, Gazi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Arap Dili Eğitimi Bölümü,

gulfemisguzar@gmail.com

ÖZET

Günümüz dünyasında çeviri, her alanda etkisini göstermektedir. Özellikle kitle iletişim araçlarında hem sosyal hem de ekonomik açıdan önemli bir rol oynamaktadır. Günümüzde dizi ve filmlerin güncelliği kaybolmadan çevirileri yayınlanmaktadır. Görsel-işitsel çeviri olarak adlandırılan bu alanda dizi ve filmler altyazı veya dublaj çevirisi şeklinde yapılmaktadır. Çeviride kültürel öğelerin aktarımı yıllar boyunca tartışma konusu olmuştur. Atasözleri, deyimler, deyişler veya mecaz anlamların aktarımı çeviride karşımıza çıkan önemli bir zorluktur. Lawrence Venuti bu konu hakkında ‘yerlileştirme’ ve ‘yabancılaştırma’ kavramlarını ortaya koymuştur. ‘Yerlileştirme’ kaynak metni, hedef dilin normlarına uygun olarak ve akıcı bir biçimde çevirme, ‘yabancılaştırma’ ise kaynak metnin bazı yabancı unsurlarını tutarak hedef dilin normlarını zorlayan bir biçimde çeviri yapmak şeklinde tanımlanmaktadır. Osmanlı’nın kuruluşunu konu alan Diriliş Ertuğrul dizisi dünya çapında özellikle Arap ülkelerinde yoğun ilgiyle takip edilmektedir. Dizinin Arapça altyazı çevirisi Al Noor TV tarafından, Arapça dublajı ise Qatar TV tarafından yapılmaktadır. Yapılan dublaj Qatar TV ekranlarında hafta içi her gün 45’er dakikalık yeni bölümler halinde yayınlanırken hafta sonu ise haftanın özeti verilmektedir. Bu çalışmada dizinin orijinal senaryosunda geçen deyimler ‘yerlileştirme’ ve ‘yabancılaştırma’ stratejileri bağlamında altyazı ve dublaj çevirileri karşılaştırılarak incelenecek ve bu deyimlerin hedef kültüre aktarımı tartışılacaktır.

Anahtar Kelimeler:

Diriliş Ertuğrul, Altyazı, Dublaj, Yerlileştirme, Yabancılaştırma.

GİRİŞ

Deyimler gibi kültüre özgü yapıların çevirisinde kullanılan stratejiler uzun yıllar boyunca tartışma konusu olmuştur. Çeviribilim alanında ortaya çıktığından beri söz konusu tartışmaların merkezine yerleşen en önemli iki strateji “yerlileştirme” ve “yabancılaştırma” stratejileridir (Hu, Cui’e, 2000).

Çeviri işleminin özü, bir dilde ifade edilen bir bilginin diğer bir dile aktarımıdır. Ancak günümüzde çeviribilimciler tarafından da yoğun bir ilgi gören görsel-işitsel çeviri sadece dil sembollerinin aktarım türü değil aynı zamanda kültürler arası iletişimin bir türü haline gelmiştir. Bugün dizi ve filmler, üretildiği toplumun kültürünü diğer toplumlara hızlı ve etkili bir şekilde aktarmaktadır. Bu bağlamda görsel-işitsel çeviri kültürler arası iletişimde önemli bir rol oynamaktadır.

Bu çalışmada dünyanın dört bir yanında yoğun bir ilgiyle takip edilen Diriliş Ertuğrul dizisinin birinci bölümünde geçen deyimlerin Arapça altyazı ve dublaj çevirileri Lawrence Venuti’nin “yerlileştirme” ve “yabancılaştırma” stratejileri bağlamında değerlendirilecektir.

(13)

Yerlileştirme ve yabancılaştırma çeviri stratejileri ilk olarak Romantik akım savunucusu Friedrich Schleiermacher tarafından ele alınmıştır. Daha sonra Amerikalı çeviribilim araştırmacısı Lawrence Venuti, söz konusu stratejileri The Translator’s Invisibility: A History of

Translation (1995) adlı kitabında “görünebilirlik” (visibility) ve “görünmezlik” (invisibility)

kavramları üzerinde durarak farklı bir açıdan ele almıştır. Çevirmen kaynak metni hedef kültüre göre aktardığında, başka bir deyişle yerlileştirme yaptığında, çevirmen “görünmez” olmaktadır. Ancak çevirmen çeviri sürecinde yabancılaştırma stratejisini kullandığında yani hedef dil okuyucuları tarafından söz konusu metnin bir çeviri olduğu anlaşıldığında, çevirmen “görünür” olmaktadır.

Venuti (1995: 1), çevirmenlerin çeviri sürecinde kaynak dil ve hedef dil arasındaki farklılıkları ortadan kaldırmasıyla hedef okurların, çeviri metnini sanki kendi kültürlerinde yazılmış bir eser olarak kabul etmelerini sağladığını belirtmektedir. Bu şekilde meydana gelen yanılgı sonucunda Venuti, çeviri metninin bir çeviri olmadığı, özgün bir metin olduğu düşüncesinin ortaya çıktığını vurgulamaktadır. Bununla birlikte eleştiri ve tanıtım yazıları gibi kitap veya çeviri üzerine söylemlerde de çevirmenlere yer verilmemesi çevirmenin görünmezliğine hizmet etmektedir. Bu şekilde hem çevirmen hem de çeviri metin görünmez hale gelmektedir (Taş, 2017).

Yerlileştirme, kaynak metinde yer alan yabancı kültürün, hedef kültür okuyucusu tarafından kabul edilebilir ve anlaşılır duruma getirilmesi olarak ifade edilebilir. Yerlileştirme, hedef kültürün özeliklerini taşıyan ve hedef okuyucunun beklentisini göz önüne alan bir çeviri stratejisidir. Özlem Berk’in Çeviribilim Terimcesi’nde, yerlileştirme, “yabancı metni erek dil kültürüne hâkim olan değerlere uygun olarak tutucu ve benzeştirici bir yaklaşımla aktarmak” (Berk, 2005: 164) şeklinde tanımlamaktadır. Berk, Venuti’nin yerlileştirmeyi “kaynak metnin yabancılığını erek dil okuyucuları için mümkün olduğunca azaltmak amacıyla saydam ve akıcı bir biçemin benimsendiği bir çeviri stratejisi” olarak tanımladığını belirtmektedir (Berk, 2005: 165). Schleiermacher’in ünlü “Über die verschiedenen Methoden des Übersetzens” adlı çalışmasında ise, yerlileştirme kavramı, okuru rahat bırakıp yazarı okura yaklaştıran yaklaşım, bir başka deyişle yazarı okura götüren strateji olarak karşılığını bulmaktadır (Yurtdaş, 2016). Dickins’a (2002: 32) göre, yerlileştirme hedef metinde yapılan bir tür “kültür nakli” dir. Kültür nakli, hedef dile özgü kültürel ögelerin kaynak metnin ortamına dâhil edilmesidir. Bir başka deyişle, çeviri sürecinde yabancı olanı vermek yerine, kaynak eser yazarının, çevirmenin dilinde yazacağı gibi yazma şeklinde ifade edilebilir (Yalçın, 2015: 104). Örneğin, Arapça bir romanda birbirini seven iki kişiyi betimlemek için “ىليلو سيق لثم امهضعب ناقشعي اناك” (Birbirlerine Kays ve Leyla gibi âşıktırlar) şeklinde kullanılan bir cümleyi çevirmen Türkçeye “Birbirlerine Leyla ve Mecnun gibi âşıktırlar” şeklinde çevirmesi kültür nakline örnek verilebilir (Suçin, 2013: 212).

Yabancılaştırma ise kaynak kültürün özelliklerinin hedef metinde en üst düzeyde hissettirilmesidir. Bu ise, hedef dilde kültürel yabancılaştırmanın en üst düzeyde yaşanması demektir. Yabancılaştırma işleminin baskın olduğu bir hedef metinde sürekli olarak ithal edilmiş dilbilgisi ve kültürel özellikler varlık gösterir (Suçin, 2013: 203-204). Mine Yazıcı’ya (2007: 38) göre, yabancılaştırma: “çevirmenin yabancı kültürü tanıtmak amacıyla hedef dilin olanaklarının elverdiği ölçüde kaynak kutba yakın çeviri stratejisi kullanılmasıyla ilgili karara dayalı çeviri işlemi” olarak değerlendirilmektedir. Berk (2005: 162) ise, Venuti’nin yabancılaştırmayı, kaynak metnin bazı yabancı unsurlarını tutarak hedef dilin normlarını zorlayan bir biçimde çevirmek olarak açıkladığını ve yerlileştirme stratejisinin karşısına yerleştirdiğini ifade etmektedir. Bir diğer deyişle, yabancılaştırma stratejisi ile okur, yazara götürülmektedir. Venuti yabancılaştırma stratejisini aynı zamanda hedef kültürde “direnç” olarak da adlandırmaktadır (Munday, 2001:

(14)

normları karşısında adeta bir hâkimiyet alanında direnç oluşturarak varlık gösterebilir (Taş, 2017).

Çeviri sürecinde uygulanan yerlileştirme stratejisi ile çeviri metinler, hedef kültürün, ekonominin, siyasetin amaçlarına ve var olan değerlerin sürdürülmesine hizmet etmektedir. Yabancılaştırma stratejisiyle de çeviri metinler aracılığıyla okur, yabancı kültürlere gönderilir, alışkanlıkları bozulur ve var olan çeviri geleneği sarsılır (Taş, 2017). Venuti, okurun yabancı bir kültürle, edebiyat anlayışıyla, dünya görüşüyle, dille tanışmasını hedeflediği için yabancılaştırma stratejisini savunmaktadır.

İNCELEME

Aşağıda Diriliş Ertuğrul dizisinin birinci bölümünde geçen on iki deyimin Arapça altyazı ve dublaj çevirileri yerlileştirme ve yabancılaştırma stratejileri ışığında karşılıklı olarak incelenmektedir.

1. Örnek:

Kaynak Metin Hedef Metin (Altyazı Çevirisi) Hedef Metin (Dublaj Çevirisi)

O zaten ser verir sır vermez.

وه

أ

ادبأ رارسلأا يشفي لا اساس

.

.اهب حوبي نلو هرارسأ فرعي دحأ لا

“Ser verip sır vermemek” deyimi “ağzı çok pek olmak, ne denli sıkıştırılsa ağzından sır alınamamak” anlamındadır (Aksoy, 2017: 1032). Deyim dizinin hem altyazı hem de dublaj çevirisinde yerlileştirme stratejisi ile aktarılmıştır. Altyazı çevirisinde “o aslında sırları asla yaymaz” şeklinde, dublaj çevirisinde ise “kimse onun sırlarını bilmez ve o, sırları ifşa etmez” şeklinde aktarılmıştır.

2. Örnek:

Kaynak Metin Hedef Metin (Altyazı Çevirisi) Hedef Metin (Dublaj Çevirisi)

Beylerin basireti

bağlanmış.

.

لاجرلا ةريصب تدقع دقل

.نايمعلاك اوراص انه ُلاجرلا

“Basireti bağlanmak” deyimi “doğru yolu görememek, alabileceği uygun önlemi alamamak” anlamında kullanılmaktadır (Aksoy, 2017: 615). Deyim dizinin altyazı çevirisinde yabancılaştırma strateji kullanılarak hedef dile birebir aktarılmıştır. Dublaj çevirisinde ise yerlileştirme stratejisiyle çevrilerek hedef dile “beyler körler gibi oldular” şeklinde aktarılmıştır.

(15)

Kaynak Metin Hedef Metin (Altyazı Çevirisi) Hedef Metin (Dublaj Çevirisi)

Onun sultan Alâeddin’in gözüne girmesi çok önemli.

نيدلا ءلاع ناطلسلا نيع ىلإ هلوخد

ادج مهم

.

ةبسنب هل نيدلا ءلاع ناطلسلا لبقت

انل

.مهم رمأ

“Gözüne girmek (birinin)” deyimi “anlayışlılığı, çalışkanlığı, becerikliliği ile büyüğünün sevgi ve güvenini kazanmak” anlamında kullanılmaktadır (Aksoy, 2017: 819). Deyim dizinin altyazı çevirisinde yabancılaştırma strateji kullanılarak hedef dile birebir aktarılmıştır. Dublaj çevirisinde ise yerlileştirme stratejisiyle çevrilerek hedef dile “Sultan Alâeddin’in onu kabul etmesi bizim için önemli bir durum” şeklinde aktarılmıştır.

4. Örnek:

Kaynak Metin Hedef Metin (Altyazı Çevirisi) Hedef Metin (Dublaj Çevirisi)

Hepsi bu karnaval için

yanıp tutuşacaklar.

.

لافنركلا اذه نم اران نوججأتيس مهلك

.لافتحلإا اذهل نيسمحتم نونوكيس مهلك

“Yanıp tutuşmak (biri için, bir şey için)” deyimi “1) büyük bir aşk içinde olmak, 2) elde etmek için güçlü bir istek duymak ya da elde edemediği, kaçırdığı için derin bir üzüntü ile harap olmak” anlamlarında kullanılmaktadır (Aksoy, 2017: 1106). Deyim dizinin altyazı çevirisinde yabancılaştırma stratejisi kullanılarak hedef dile birebir aktarılmıştır. Dublaj çevirisinde ise yerlileştirme stratejisiyle çevrilerek hedef dile “hepsi bu kutlama için hevesli olacaklar” şeklinde aktarılmıştır.

5. Örnek:

Kaynak Metin Hedef Metin (Altyazı Çevirisi) Hedef Metin (Dublaj Çevirisi)

Müslümanlar birbirine düşmüşken bu sefer işimiz zor olmayacak.

ضعبلا مهضعب نيملسملا يداعي امدنع

ةرملا هذه ابعص انلمع نوكي نل

.

مهضعب عم نوملسملا نوعزانتي امدنع

ابعص نوكي نل انلمعف

“Birbirine düşmek” deyimi “aralarında anlaşmazlık çıkıp birbiriyle uğraşmaya başlamak” anlamındadır (Aksoy, 2017: 643). Deyim dizinin hem altyazı hem de dublaj çevirisinde yerlileştirme stratejisi ile aktarılmıştır. Altyazı çevirisinde “birbirine düşmanlık etmek”, dublaj çevirisinde ise “birbiriyle çekişmek, anlaşamamak” şeklinde aktarılmıştır.

(16)

Kaynak Metin Hedef Metin (Altyazı Çevirisi) Hedef Metin (Dublaj Çevirisi) Türklerle Selahattin Eyyubi’nin torunlarını birbirine düşürdüğümüz gün hedefimize ulaşacağız.

حلاص دافحأ هيف عقي يذلا مويلا يف

دق نوكن كارتلأا عم يبويلأا نيدلا

انفده ىلإ انلصو

.

يذلا مويلا يف

حلاص دافحأ هيف فلتخي

نيدلا

كارتلأا عم

مهحلاصم براضتتو

.فدهلل نحن لصن

“Birbirine düşmek” deyimi bölüm içinde bir kez daha geçmektedir. Bu diyalogda geçen söz konusu deyim, dizinin altyazı çevirisinde yabancılaştırma stratejisi kullanılarak hedef dile birebir aktarılmıştır. Dublaj çevirisinde ise yerlileştirme stratejisiyle çevrilerek hedef dile “Türklerle Selahattin’in torunları anlaşmazlığa düştüğü ve çıkar çatışması yaşadığı gün hedefimize ulaşacağız” şeklinde aktarılmıştır.

7. Örnek:

Kaynak Metin Hedef Metin (Altyazı Çevirisi) Hedef Metin (Dublaj Çevirisi)

Dünyanın altını üstüne getirirler

بقع ىلع اسأر ايندلا نوبلقي

.

.ابرح

او

لعشي

نأ

نكمملا نم

“Altını üstüne getirmek” deyimi “1) söz ya da davranışıyla çevreyi birbirine düşürmek, 2) bir şey bulmak için karıştırmadık yer bırakmamak” anlamlarında kullanılmaktadır (Aksoy, 2017: 569). Deyim dizinin altyazı çevirisinde “baş aşağı etmek” şeklinde, dublaj çevirisinde ise “savaş alevlendirmek” şeklinde aktarılarak yerlileştirme stratejisi uygulanmıştır.

8. Örnek:

Kaynak Metin Hedef Metin (Altyazı Çevirisi) Hedef Metin (Dublaj Çevirisi)

O çoban başı Selçukluya

kafa mı tutacak?

عضي

نأ عيطتسيس له ةاعرلا سيئر وه

؟يقوجلسلا سأرب هسأر

ينادحتي نأ عيطتسي نلو ةاعرلل ديس هنإ

“Kafa tutmak” deyimi “boyun eğmeyip karşı çıkmak” anlamındadır (Aksoy, 2017: 899). Deyim dizinin hem altyazı hem de dublaj çevirisinde yerlileştirme stratejisi ile çevrilmiştir. Ancak altyazı çevirisinde kaynak metne daha yakın bir çeviri yapılmaya çalışılarak “kafasını Selçuklunun kafasına mı koyacak” şeklinde, dublaj çevirisinde ise “benimle mücadele edemez” şeklinde aktarılmıştır.

(17)

Kaynak Metin Hedef Metin (Altyazı Çevirisi) Hedef Metin (Dublaj Çevirisi)

Gördün mü kızı? Şimdiden avucunun içine almış Ertuğrul’u.

نم اهديب لرغطرا تذخأ دقل ؟ِتيأر له

نلآا

.

ِتيأر له

لماكلاب ترطيس دقل ؟ةاتفلا

.لرغطرأ ىلع

“Avucunun içine almak” deyimi “bir kişiyi etki ve baskısı altına almak” anlamındadır (Aksoy, 2017: 594). Deyim dizinin altyazı ve dublaj çevirisinde yerlileştirme stratejisi kullanılarak hedef dile aktarılmıştır. Altyazı çevirisinde kaynak metne daha yakın bir çeviri yapılarak “eline aldı” şeklinde aktarılmıştır. Dublaj çevirisinde ise hedef dile “Ertuğrul’u tamamen kontrol altına almış” şeklinde aktarılmıştır.

10. Örnek:

Kaynak Metin Hedef Metin (Altyazı Çevirisi) Hedef Metin (Dublaj Çevirisi)

Dilinin altındaki baklayı

çıkar istersen ha?

؟ ِكيأر ام ِكناسل تحت ام يجرخا

يف ام يلوقت نأو يملكتت نأ لضفلأا

.

كسفن يحيرتو كبلق

“Ağzından baklayı çıkarmak” deyimi dizide “dilinin altındaki baklayı çıkarmak” şeklinde kullanılmıştır. Deyim “sabrı tükenip o zamana kadar sakladığı şeyleri söylemek” anlamında kullanılmaktadır (Aksoy, 2017: 612). Deyim dizinin hem altyazı hem de dublaj çevirisinde yerlileştirme stratejisi ile çevrilerek altyazıda “dilinin altındaki şeyi çıkar”, dublajda ise “en iyisi konuşman, kalbindekileri söylemen ve kendini rahatlatman” şeklinde aktarılmıştır.

11. Örnek:

Kaynak Metin Hedef Metin (Altyazı Çevirisi) Hedef Metin (Dublaj Çevirisi)

Yakında kokusu çıkar

demiştim sana.

.

ابيرق رهظتس هتحئار نأب ِكل تلق دقل

.ةقيقحلا فرعنس اننأ كل تلق

“Kokusu çıkmak” deyimi “gizli kalmak üzere yapılan iş, herkesçe anlaşılmaya başlamak” anlamındadır (Aksoy, 2017: 935). Deyim dizinin altyazı çevirisinde yabancılaştırma stratejisi kullanılarak hedef dile birebir aktarılmıştır. Dublaj çevirisinde ise yerlileştirme stratejisiyle çevrilerek hedef dile “sana gerçeği öğreneceğimizi söylemiştim” şeklinde aktarılmıştır.

(18)

Kaynak Metin Hedef Metin (Altyazı Çevirisi) Hedef Metin (Dublaj Çevirisi)

Halep’ten eli boş dönmeyesin.

بلح نم ةغراف ديب دوعت لا

.

.ةراسلا رابخلأاب انيلع عجرتل

“Eli boş dönmek” deyimi “umduğunu elde edemeden dönmek” anlamındadır (Aksoy, 2017: 755). Deyim dizinin altyazı çevirisinde yabancılaştırma stratejisi kullanılarak hedef dile birebir aktarılmıştır. Dublaj çevirisinde ise yerlileştirme stratejisiyle çevrilerek hedef dile “bize sevindirici haberlerle dön” şeklinde aktarılmıştır.

SONUÇ

Çevirmenler, kültüre özgü yapıların çevirisinde çeşitli zorluklarla karşı karşıya kalmaktadır. Deyimlerin çevirisinde karşılaşılan ilk zorluk, çevirmenin metin içerisinde geçen ifadenin deyim olup olmadığına karar verebilmesidir. Çevirmen söz konusu ifadenin deyim olduğunu fark edip doğru bir şekilde yorumladıktan sonra hedef dile nasıl aktaracağına karar vermektedir (Baker, 2011: 71). Bu çalışmada Diriliş Ertuğrul dizisinin birinci bölümünde geçen deyimlerin Arapça altyazı ve dublaj çevirileri Lawrence Venuti’nin “yerlileştirme” ve “yabancılaştırma” çeviri stratejileri bağlamında karşılıklı olarak incelenmiştir. İnceleme sonucunda dizinin altyazı çevirilerinde çoğunlukla “yabancılaştırma” stratejisinin kullanıldığı gözlemlenmiştir. Söz konusu deyimler hedef dile genellikle sözcüğü sözcüğüne çeviri yoluyla aktarılmıştır. Yabancılaştırma stratejisinde çevirilerin hedef dilin normlarını zorlayan bir şekilde yapıldığı düşünülmektedir. Ancak dizi içerisinde yabancılaştırma stratejisi ile çevrilen deyimlerin hedef dil izleyicisi tarafında kesinlikle anlaşılması zor ifadeler olduğunu söylemek mümkün değildir. Çünkü her iki toplum ortak kültürel değerlere, gelenek ve göreneklere sahip olduğundan dolayı kaynak dilde geçen bazı deyimler hedef dilde de birebir karşılık bulabilmektedir. Yakın coğrafyada yaşamak, aynı dine mensup olmak gibi çeşitli faktörler bu durumu açıklamaktadır. Birebir çevrilen deyimler fasih Arapçada veya edebî metinlerde bu şekilde kullanılmasa bile çeşitli Arap lehçelerinde kullanımları mevcuttur. Bazı durumlarda hem kaynak dil hem de hedef dil aynı mantık yapısına sahip olabilmektedir. Dizinin dublaj çevirilerinde ise “yerlileştirme” stratejisinin hâkim olduğu görülmüştür. Deyimler hedef dile kaynak dil biçiminden farklı olarak ancak aynı anlamı taşıyan ifadeler ile aktarılmıştır. Bu çalışma sonucunda Diriliş Ertuğrul dizisinin Arapça altyazı çevirisinde kaynak dilin kültürel özelliklerinin yoğun olarak hissettirildiği, dublaj çevirisinde ise Arap toplumlarının kendi ürünü olduğu, kendi dillerinde hazırlanmış bir dizi olduğu düşüncesi ön plana çıkmaktadır.

KAYNAKÇA

Aksoy, Ö. A. (2017). Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü 2 (Deyimler Sözlüğü), İstanbul, İnkılap Yayınevi.

Berk, Ö. (2005). Kuramlar Işığında Açıklamalı Çeviribilim Terimcesi. İstanbul: Multilingual Yabancı Dil Yayınları. Baker, M. (2011). In other words: A coursebook on translation. Abingdon, Oxon: Routledge.

Dickins, J., Hervey, S. G., ve Higgins, I. (2002). Thinking Arabic translation: A course in translation method. London: Routledge.

(19)

Suçin, M. H. (2013). Öteki Dilde Var Olmak. Ankara, Say Yayınları.

Taş, S. (2017). Kültürel Unsurların Çevirisi ve Çeviri Stratejileri. Humanitas, 5(10), 1-14.

Venuti, L. (1995). Translator’s Invisibility: A History of Translation. London and New York: Routledge. Yalçın, P. (2015). Çeviri stratejileri kuram ve uygulama. Ankara: Grafiker Yayınları.

Yazıcı, M. (2005). Çeviribilimin Temel Kavram ve Kuramları. İstanbul: Multilingual Yabancı Dil Yayınları.

Yurtdaş, H. (2016). Cumhuriyet Dönemi Yazın Çevirilerinde Bir Çeviri Stratejisi Olarak Yabancılaştırmanın Eksikliği: Franz Kafka’nın “Ein Landarzt” Adlı Öyküsünün Türkçeye Ve İngilizceye Çevirilerinin Karşılaştırmalı İncelemesi. Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi.15)57(, 380 – 411.

(20)

BİR YAZIN ÇEVİRMENİNİN PORTRESİ: BEHÇET NECATİGİL

Assist. Prof. Dr. Ayla AKIN, Kırklareli Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Mütercim-Tercümanlık Bölümü,

akin.ayla@klu.edu.tr

ÖZ

Modern Türk edebiyatının eşsiz şairlerinden biri olarak kabul edilen Behçet Necatigil, çeşitli toplumların edebi eserlerinden birçok çeviri yaparak, yabancı yazarların Türkiye’de tanınmasına katkı sağlamıştır. Türk okuruna azımsanmayacak sayıda çeviri eser sunmuş olan Necatigil’in çevirileri, günümüzde halen tercih edilen eserler olmaya devam etmektedir. Kuşkusuz okurun bu tercihinin altında yatan en önemli nedenlerden biri, Necatigil’in Türk edebiyatında bir şair ve radyo oyunu yazarı olarak sahip olduğu konumdur, bir başka ifadeyle edebi şahsiyetidir. Fakat okurun bu tercihini sadece çeviren kişinin tanınmışlığıyla ilişkilendirmek, çeviri süreci boyunca yapılmış olan titiz ve özenli çalışmaya gölge düşürmektedir. Bu nedenle Necatigil isminin okur üzerindeki etkisinin yanı sıra, kendisinin sanatçı kimliği temelinde yapmış olduğu çeviri tercihleri, okuru cezbeden ve tercihlerinde ön sıralara yerleşmesini sağlayan en önemli unsur olarak gösterilebilir.

Necatigil isminin Türk çeviri dünyası için de önemi, yalnızca yapmış olduğu çok sayıdaki roman ve şiir çevirileriyle sınırlı değildir. Behçet Necatigil aynı zamanda başarılı bir yazın çevirmeni portresi çizmektedir. Kendisinin çevirmen kimliği üzerinden, güncelliğini ve sunduğu edebi hazzı on yıllarca yitirmeyecek bir edebi çeviri eserinin ne şekilde oluşturulabileceği ve başarılı bir yazın çevirmeninin sahip olması gereken niteliklerin izi sürülebilir. Çeviribilimsel çalışmaların görevleri arasında, başarılı yazın çevirmeninin özelliklerini saptamak ve bu saptamalardan yola çıkarak, çevirmen adaylarına gerekli nitelikleri kazandırmaya yönelik ilkeleri geliştirmek bulunmaktır.

Bu çalışmada, Necatigil’in sanatçı kimliği temelinde çeviri olgusuna yaklaşımı ve aynı zamanda sanatçı kimliğinin çevirmen kimliğini etkileyişi mercek altına alınmıştır. Behçet Necatigil’in çevirmen kimliği, bugün çeviribilimde başarılı bir çevirmenden sahip olması beklenen nitelikler göz önünde bulundurularak, analiz edilmiştir. Böylece çeviri eğitiminde adaylara kazandırılmak durumunda olunan ve yazın çevirisinin gerekli kıldığı nitelikler somut bir örnek üzerinden gösterilmiş olacaktır.

Anahtar Kelimeler: Behçet Necatigil, edebi çeviri, çevirmen

PORTRAIT OF A LITERARY TRANSLATOR: BEHÇET NECATİGİL ABSTRACT

One of the unique poets of Modern Turkish Literature, Behçet Necatigil made a whole range of translations from the literary works of various societies, thus contributing foreign writers to be known. The translations of Necatigil, who introduced a considerable amount of translation works to his Turkish readers, continue to be preferred works today. Beyond doubt one of the most important causes underlying this preference of the reader is the acquired location of Necatigil as a poet and sketch writer in Turkish Literature, in other words it is his literary personality. Yet, to identify this preference of the reader only with the translator`s famousness overshadows the particular and meticulous work performed during the translation period. Therefore, as the underlying cause of the success of relevant translations, alongside the effect of Necatigil name upon the reader, the translation preferences, which he made based on his craftsman identity, can be mentioned as the most important factor attracting the readers and making him stand in the front lines of their selections.

(21)

only with many novel and poem translations of him. At the same time, Behçet Necatigil portrays a successful literary translator. Among the tasks of translation studies, there are to determine the characteristics of successful literary translators, and to develop principles for making the translator candidates acquire the required qualifications based on this determination. Thus, through the translator identity of the master poet, how to create a literary translation work, which will not lose its actuality and literal pleasure for decades, and the qualifications required for a successful literary translator will be traceable.

In this study, the approach of Necatigil towards the translation fact on the base of his craftsman identity, and in the same time, the effect of his craftsman identity upon his translation identity will be put under the scope. The translator identity of Behçet Necatigil will be analysed considering the expected qualifications of a successful translator in the translation studies today. Thereby the qualifications, which are to be gained by the candidates during the translation education and which are required by the literary translation, will be shown through an epitome.

Keywords: Behçet Necatigil, literary translation, translator

GİRİŞ

Çeviribilimin amaçlarından biri, çeviri eyleminin karmaşıklığını çözümleyerek çevirmen adaylarına ‘başarılı’ bir çeviri metni oluşturmanın yollarını göstermektir. Çeviribilimin en çetrefilli alanlarından biri edebi metin türleridir. Fakat her ne kadar yazın çevirisi karmaşık bir yapıya sahip olsa da, birtakım koşulların yerine getirilmesi durumunda çevirmen adaylarına bu alanda yetkinlik kazandırmak da mümkündür1. Yazın çevirmenliğinin gerekliliklerini gösterebilmek için, bu alanda başarı elde eden isimlerin çevirmen kimliklerini ortaya çıkarmak, çevirmen adaylarının becerilerini geliştirmelerine katkı sağlayabilecek yöntemlerden biridir. Böylelikle çevirmen adaylarının bu isimleri ve onların çalışma tarzlarını kendilerine rol model olarak seçme imkânı doğacaktır. Türkçeye edebi türde oldukça başarılı çeviri eserler kazandırmış çevirmen sayısı az değildir. Şair Behçet Necatigil bu isimler arasından akla ilk gelenlerdendir.

Çalışmada çevirmen adaylarına rol model olabileceği düşünülen Behçet Necatigil’in çevirmen kimliği, Ulrich Kautz’un “Handbuch Didaktik des Übersetzens und Dolmetschens” (2002) adlı çalışmasında dile getirdiği, alanında uzman bir çevirmenden beklenen beceriler ve edinçler göz önünde bulundurularak irdelenmiştir.

KURAMSAL ÇERÇEVE VE YÖNTEM

Kautz, alanında uzman bir çevirmenin sahip olması gereken beceri (Fähigkeiten) ve edinçleri (Fertigkeiten) altı madde halinde sıralamaktadır. Bunlar sırasıyla (Kautz, 2002; 20);

1. Genel kültür:

Bu bilgi türünü dünya bilgisi olarak da adlandıran Kautz, çevirmenin çeviri yaptığı uzmanlık alanlarına dair temel bilgi düzeyini de bu türe dahil etmektedir. Uzmanlık alanlarına örnek olarak teknik, ekonomi, işletme, hukuk, edebiyat ve sanat alanlarını göstermektedir.

2. Ana dil ve kültür bilgisi (temel dil edinci) 3. Yabancı dil ve kültür bilgisi (yabancı dil edinci) 4. Çeviri kuram ve yöntem bilgisi

5. Metin bilgisi: Metin bilgisi, görev ve kaynak metin analizi, çevri stratejileri, erek metin üretme ve düzenleme, araştırma ve terminoloji çalışması olmak üzere tüm bunları kapsayan bir edinç gerektirmektedir.

6. Çevirmenlik mesleğine dair bilgi ve tecrübe.

(22)

eyleminde bu edinçlerden biri diğerini kaçınılmaz olarak zorunlu kılar. Örneğin her ne kadar Kautz genel kültür -çeşitli uzmanlık alanlarına dair temel bilgiler de dahildir- ve metin edincini ayrı ele alsa da, bunları birbirinden ayırmak oldukça güçtür. Çeviri eyleminde metin edinci ile genel kültür edinci karşılıklı beslenir ve bunlar birbirinden tamamen soyutlanamaz. Çevrilen metnin uzmanlık alanına ait bilginin yetersiz kalması durumunda, yetkin bir çevirmenin bilgiye erişme becerisi kendiliğinden devreye girer.

Tüm bu edinçlerin etkileşim süreçleri şair Behçet Necatigil üzerinden gösterilmeye çalışılmış ve şairin çevirmen kimliği, çeviribilimde başarılı bir çevirmenden sahip olması beklenen nitelikler göz önünde bulundurularak, analiz edilmiştir. Böylece çeviri eğitiminde adaylara kazandırılacak olan nitelikler ve bir yazın çevirmeninin sahip olmak durumunda olduğu edinçler somut bir örnek üzerinden gösterilmiş olacaktır.

BEHÇET NECATİGİL’İN ÇEVİRMEN KİMLİĞİ

Behçet Necatigil bünyesinde birçok kimliği barındıran bir isimdir. Kendisi öncelikle bir şair, sonra öğretmen, yazar ve çevirmendir. Edebiyat alanında roman, kısa hikaye (novel), şiir, tiyatro oyunu ve radyo oyunu gibi çeşitli alanlarından Almancadan Türkçeye elliden fazla eser kazandırmıştır.

Yoğun öğretmenlik hayatından kalan zamanlarda hem telif eserler hem de azımsanmayacak sayıda çeviri eserler üretebilmesi, kendisinin çalışma azmine, titizliğine ve disiplinli çalışmasına bağlıdır. Necatigil’in annesini henüz iki yaşındayken kaybetmesi, onun hayatın zorluklarıyla erken yaşta yüzleşmesine yol açmıştır. Çocukluk ve gençlik döneminde hastalıklarla, maddi ve manevi zorluklarla baş etmek durumunda kalan şair, erken yaşta olgunlaşmış ve henüz ortaokul ve lise sıralarında disiplinli bir çalışma prensibine sahip olmuştur (Çetin, 2013; 27-29)2. Disiplinli çalışma prensibini çevirmenliğine de yansıttığı, eşi Huriye Necatigil’in şu ifadelerinden görülmektedir: “Programlı yaşamını hiç bozmazdı. O gün, yirmi sayfalık çeviri yapmaya mı karar vermişti, akşama hepsi hazır olurdu. Eve kim gelirse gelsin ne olursa olsun aldığı kararı değiştirmezdi” (akt. Çetin, 2013; 52). Böylece çevirmenlik mesleğinin, gerektiğinde saatlerce masa başında oturmayı ve bunun güçlü bir konsantrasyon edincini (Kautz, 2002; 23) gerekli kıldığı çeviri durumlarını Necatigil’in bizzat yaşadığı da görülmektedir.

Necatigil, edebi eserlerde yazarın kendi hayatından kesitler yansıttığını, hatta yansıtmak durumunda olduğunu savunur:

“Ben sanatı -şimdi yalnız şiirle yetineyim, daha iyi!- şiiri, şairin hayatına paralel, o hayatın bir görüntüsü diye düşünüyorum. Bu durumda, yukarıdaki örneklerde toplumun genel yaşayışına aykırı davranışlar, ancak o sanatçıların çok özel ve ayrık hayatlarının birer sonucu diye değerlendirilebilir” (Necatigil, 2014; 42).

Şairin bu ifadeleri geniş çerçeveden değerlendirildiğinde, sanatçı ruhlu bir çevirmenin kendini bulduğu eserleri çevirmeyi tercih edeceği söylenebilir. Nitekim Til (1986; 95), Necatigil’in çeviri eser seçiminde kendisine yakın isimlerin eserlerini ya da kendine yakın karakterler barındıran eserleri çevirdiğini savunmaktadır.

NECATİGİL’İN GENEL KÜLTÜR BİLGİSİ VE METİN BİLGİSİ

İster yazınsal metin çevirileri olsun ister işlevsel, bilgilendirici veya çok araçlı metin çevirileri olsun, bir çevirmenin sahip olması gereken en başat niteliklerden biri genel kültürünün yüksek seviyede olmasıdır (krş. Tosun, 2012; 86). Çevirmenin genel kültür bilgisine ve çeviri yaptığı ya da yapma ihtimali bulunan alanlara dair temel uzmanlık bilgilere sahip olması beklenir (Kautz, 2002; 20). Ne var ki genel kültür -tıpkı dil bilgisi gibi- sınırları belli olmayan,

2

Necatigil’in sosyal yaşantısı, günlük ve çalışma hayatındaki disiplin ve titizlik konusunda daha ayrıntılı bilgi için bkz. Nurullah Çetin (2013)

(23)

olabilmekle birlikte, konusu birbirinden farklılık gösterebilmektedir. Çalışmanın konusundan yola çıkılacak olursa, edebi metinler kendi içinde türlere ayrılmaktadır. Örneğin bir edebi tür olan roman, konusuna göre polisiye, tarihi, psikolojik vb. roman türlerine ayrılır. Tarihi romanlardaki olaylar zamansal olarak farklılık gösterir ve çevirmen döneme göre bilgiler edinmek durumunda kalabilir. Romandaki olayların geçtiği zaman ve/ya mekan hakkında bilgi sahibi değil ise, gerekli bilgileri çok kısa sürede edinebilmelidir. Dolayısıyla çevirmenin en kısa yoldan bilgiye erişme yollarını da bilmesi beklenir.

Metnin teması çevirmenin ilgi ve uzmanlık alanından uzaklaştıkça araştırma süreci, bunaltıcı boyutlara ulaşır. Çevirmen teknik bilgi eksikliğinden kaynaklanan sıkıntıların üstesinden gelebilmek için, ilgili alanda uzman kişilerin yardımına başvurur, başvurmalıdır.

Behçet Necatigil bir yazın çevirmenidir. Bir şair ve bir edebiyat öğretmeni olarak Necatigil’in edebi alandaki uzmanlığı ve becerisi malumdur. Ancak ömrünü edebiyata adamış bir ustanın dahi edebi metin çevirisinde zorlandığı ve çıkış yolunu buluncaya kadar yaşadığı sıkıntılı süreci dostu Oktay Akbal’a yazdığı 16 Ekim 1950 tarihli mektubundaki şu ifadelerinde görmekteyiz:

“Azizim, bu Strindberg'in romanı demirden leblebi. Denizcilik tabirleri belimi büküyor. Müşkülleri bir türlü kesin olarak çözemiyorum. Yardımlarından faydalandığım şahıslarda hep mütereddit davranıyorlar, ihtimal üzerine konuşuyorlar. Fakat artık şu bir, bir buçuk ay içinde temize çekip yollayacağım.” (Necatigil, 2014b: 49)

Yine Akbal’a yazdığı 23 Ocak 1951 tarihli bir başka mektubunda Strindberg eserinin çevirisiyle ilgili ne denli zorluklar yaşadığını şu sözleri dile getirir:

“Şevke gelip bu mektubu mesrur ve memnun yazmamın asıl sebebi nedir biliyor musun? Efendim, gözüm aydın, Strindberg’in daktilosunu eninde sonunda bitirdim. Bu öyle belalı bir kitaptı ki benim için, encam reşide olana kadar anam ağladı. Daha da bazı kelimelerin karşılığını hayvanat, nebatat enstitüsünden tahkik ve tevsikle meşgulüm.” (Necatigil, 2014b; 53)

Necatigil’in bu sözlerinden anlaşılan, çeviri eserini teslim etmeden önce gerekli araştırmaları yapmış ve gerektiğinde uzman görüşlerinden faydalanmaktan kaçınmayıp ilgili yerlere başvurmayı ihmal etmemiştir. Necatigil’in hemen her eserinde, bunlar ister telif eser olsun ister çeviri eser olsun, detaylı bir konu araştırması yaptığını Selim İleri şu sözleriyle paylaşmaktadır:

“Şiirinde, çevirisinde, radyo oyununda, kısacası, her türden yazısında çizisinde bilgiye, bilgi birikimine önem verirdi. Necatigil, Ertuğrul faciası adlı radyo oyununu kaleme alırken geniş yelpazeli bir okuma çabası gütmüştü. Kitaplıkları dolaşmış, devrin güncel yayınlarından yararlanmıştı. Üstelik tarihî bir çalışma değildi Ertuğrul Faciası.” (İleri, 1996)

Yazın çevirmeninin araştırmacı kişiliğine ve genel kültürüne, gerek yabancı kültürün gerekse kendi kültürünün edebiyat dünyasını tanımak ve güncel gelişmelerden haberdar olmak da dahildir. Necatigil hem kendi ülkesinin edebiyat dünyasındaki gelişmeleri, hem de diğer ülkelerdeki gelişmeleri yakından takip eden bir isim olmuştur. Çeşitli vesilelerle Almanya dışında, örneğin Balkan ülkelerinin edebiyatıyla ilgili araştırmalar yapmıştır. Yapılan yayınları takip etmekle kalmayıp, okurun ilgi gösterdiği veya ilgi gösterme ihtimali bulunan isimleri de tespit etmiştir. “[…] Kafka ve Brecht, şu iki üç yıldır bizde çok gözde Alman yazarları. Ama ben

daha bilinmeyenleri tercih ediyor, mesela Heinrich Böll’den henüz hiçbir kitap çıkmamış olmasına üzülüyorum. […]” (akt. Pazarkaya, 2016; 235). Horst Wilfrid Brands’a 2.5.1964

tarihinde yazmış olduğu mektuptan alıntılanan bu satırlardan yaklaşık bir iki yıl sonra Necatigil’in Heinrich Böll çevirisi yayınlanmıştır. Yine aynı satırlarda belirttiği gibi Necatigil daha ziyade henüz Türk okuru tarafından tanınmamış isimleri çevirmiştir. Çevrisini yaptığı

(24)

da başkasının kaleme aldığı, yazarı ve eseri tanıtan önsözler yer almıştır:

“Behçet Necatigil de sadece bu kanal ile çıkan çevirilerinde değil, özel sektör yayınevleri tarafından basılan çevirilerinin çoğunun başına tanıtıcı, ayrıntılı özsözler hazırlayarak, bu yabancı kültür malzemelerinin Türk okuyucusu tarafından daha kolay anlaşılmasına ve benimsenmesine katkıda bulunmuştur.” (Til, 1986; 68)

Erek okuru dikkate alarak kaleme alınmış olduğuna şüphe olmayan çeviri eserlerindeki bu önsözler, yazarın hayatı ve eserin konusu ile ilgili okura tanıtıcı bilgiler aktarmaktadır.

Yetkin çevirmen her şeyden önce bir metin uzmanıdır (Tosun, 2012) ve bir metin uzmanının görevi oluşturulan metnin amaca göre işlevsel olmasını sağlamaktır. Necatigil’in yaptığı çevirilerde göz önünde bulundurduğu amaç, Türk okuruna henüz tanımadıkları yazarların eserlerini sunmaktır. Okurun, herhangi bir bilgiye sahip olmadığı yazarın ve ait olduğu edebi dünyanın tek bir eser çevirisiyle karşılaştığında bocalayabileceğinin farkında olan Necatigil, aynı zamanda okuru bilgilendirme görevi de üstlenerek, bir metin uzmanı olduğunu göstermiştir. Üstelik bu görevi sadece kendisinin çevirdiği eser ve yazarlar için üstlenmemiştir. Kendisinin döneminde Türkiye’de yaşanan çeviri ‘furyası’ndan dolayı, dünya edebiyatlarını tanıtacak antolojilerin hazırlanmasını da ısrarla dile getirir. Okura kılavuz olacak bu çalışmaların “[a]kademik değil de güncel, pratik kitaplar” (Necatigil, 2016; 278) olmasını önerir. Necatigil’e göre, çağdaş dünya edebiyatını tanıtacak bu kılavuz kitaplar, ayrıca yazarların Türkçeye çevrilmiş kitaplarının bilgisini de içermelidir.

Necatigil’in bir metin uzmanı olduğunu gösteren bir başka açıklaması ise, 1973 yılında Başbakanlık Müsteşarlığı kültür yayınlarından Almanca dilinde çıkan Türkische Gedichte vom

XIII. Jahrhundert bis in unsere Zeit (XIII. Yüzyıldan Günümüze Türk Şiiri) adlı antoloji kitabı

için kaleme aldığı değerlendirme yazısında bulunur:

“Kitaba dizgi, baskı itinası da gösterilmemiştir: Birçok harfler ya düşmüş ya kırılmış. Birkaç santimde bir bakıyorsunuz, “i” harfinin noktası gene yok. Yabancı dilde oluşu nedeniyle ayrı, özel bir dikkat isteyen bu kitap, bu haliyle hiç de sempatik değil. Oysa İstanbul Milli Eğitim Basımevi'nin görünüşü kusursuz, güzel, zarif, okunaklı kitaplar bastığı da olur.” (Necatigil, 2016; 312)

Yabancı dilde yapılan bir yayında, söz konusu dilin harflerine özen gösterilmediğinde, okuyucunun bu kitabı ciddiye almayacağını ve dizginin bir kitabın okunur olmasında ne derece önem taşıdığının bilincinde olan Necatigil’in buradaki hassasiyeti yine Türk şiirinin tanıtılmasında özenli olunmasına yöneliktir.

NECATİGİL’İN YABANCI DİL VE KÜLTÜR BİLGİSİ

Necatigil’in yabancı dil bilgisi ortaokul yıllarına dayanır. Kabataş Erkek Lisesi’ne ortaokul kısmından başlayan Necatigil, liseden mezun oluncaya kadar iyi düzeyde Almanca eğitimi almıştır. Çalışkan yapısıyla tanınan Necatigil Almancasını Türkoloji bölümünde öğrenci olduğu dönemde ilerletmek zorunda kalmıştır. Bu zorunluluğu Necatigil şu sözleriyle anlatır:

“Bir profesörümüz vardı, Fuat Köprülü. İki yıl içinde bilimsel bir metni elimizde sözlük olmadan okuyup çeviremezsek, bizi asla mezun etmeyeceğini söylemişti. Bu tabi bizim hayrımıza bir tehdit. Bizi mecburi bir uyanıklığa götürdü. İlk sınıfta geceleri Halkevi’nde yapılan dil kurusuna gittim. Birinci yıl sonunda herhalde epey ilerlemiş olacağım ki, profesörlerim “Humboldt Stifung” bursuna beni seçtiler.” (Pazarkaya, 2016; 195)

Böylece Almanya’ya ilk ziyaretini 1937 yılında (Berlin) gerçekleştirmiş, ikincisini ise ancak 35 yıl sonra 1972 yılında (Stuttgart) gerçekleştirebilmiştir. Bu iki ziyareti de üçer ay sürmüştür. Necatilgil Almancayı, Almanca konuşulan bir ülkede öğrenememesi ve yabancı dilini pratikte kullanamaması hususunda hissettiği eksikliği şu sözlerle dile getirir.

(25)

kitaplardan gelen bir almancadır. Türkçeden Almancaya bir çeviri yapmadığım gibi pratik gelişmelerin yokluğu yüzünden, yanlış yapma korkusuyla doğru dürüst konuşamam bile. Bu eksikliğimi telafiye ise bu yaşa kadar ne vakit bulabildim, ne fırsat.” (Necatigil, 2014b; 122)

Ne var ki şairin bu sözleri kendisinin Almanca’ya hakim olmadığı anlamına gelmemektedir. Almanya’ya gerçekleştirdiği ilk ziyaretinden sonra Almancayı bırakmadığına dikkat çeken Necatigil, özellikle 20. Yüzyıl yazarlarını asıl dillerinden okumaktan ve çevirmekten hoşlandığını belirtir (Pazarkaya, 2016; 195).

Necatigil, Kabataş Lisesi’nde öğretmenlik yaptığı dönemde Alman Filolojisine yazılmış, fakat lisedeki derslerinin yoğunluğundan dolayı iki sertifika aldıktan sonra öğrenimini bırakmıştır (Necatigil, 2013; 120).

Yabancı dilini, o dilden yapılacak çeviriler bağlamında önemli gördüğünü şu sözleriyle açıklar: “Bu inançladır ki, pratiğine değil, edebiyat verimlerini anlayıp çevirebilmesine önem

verdiğim Alman dilinde bir Türk antolojisi çıktıkça, Türkçe'den bir hikaye, bir roman yayımlandıkça görmek, karşılaştırmak istemişimdir hep” (Necatigil, 2016; 324).

NECATİGİL’İN ANA DİL VE KÜLTÜR BİLGİSİ

Çeviribilim öğrencilerinde karşılaşılan sorunlardan biri, kendi ana dillerine ve kültürlerine yeterince hâkim olmamalarıdır. Oysa çeviribilimciler için ana dil bilgisi, çevirmenliğin olmazsa olmaz şartlarından biridir (Kautz, 2002: 20; Hönig/Kussmaul, 1982; 134). Kautz (2002; 19-20), tıpkı yabancı dil ve kültür bilgisi gibi, ana dil ve kültür bilgisini de sürekli geliştiren bir çevirmenin, mesleğinin koşullarını yerine getirebileceğini savunur. Çeviri eylemi boyunca, çevirmen sadece yabancı dil bilgisini pekiştirip geliştirmekle kalmaz, aynı zamanda ana dilinin inceliklerinin de farkına varır. Necatigil, çevirinin kendi ana diline katkısını Salah Birsel’e yazdığı 29 Eylül 1965 tarihli mektubunda şu sözlerle açıklamaktadır:

“[…] Türk Dili Tiyatro özel sayısı için çeviri istiyorsun benden. Teşekkür. Şipal yollayacak ama Necatigil şüpheli. Çünki, sevgili Salah, soğudum artık çeviriden, yıllarımı yedi bu iş, evet çok şey öğretti bana, ana dilimi öğretti, ama çok, pek çok güzelim vakitlerin de üstüne oturdu. […]” ((Necatigil, 2014b; 87)

Kendi ana dilini çeviri yoluyla daha da geliştirdiğini ifade eden şair, asıl dillerinden hem okuma hem de çevirme fırsatı bulduğu Alman şair ve yazarlarının eserlerinden etkilenerek, Batı kültürüne ait unsurları kendi şiirlerine de yansıtmış, bu tutumu ise Türkçedeki anlatım biçimlerini çoğaltmıştır. (Şişmanoğlu, 2003)

Şair, divan edebiyatı başta olmak üzere geleneğe olan bağlılığıyla da tanınmaktadır. Kamuran Şipal ile yaptığı bir söyleşide3

şiirde gelenekten kopuşun, ana dile yabancılaşmaya yol açtığını dile getirir. Diliçi çeviri de yapan Necatigil, Ahmet Mithat Efendi’nin bir romanını Türkçeleştirme çalışmasıyla ilgili yazdığı bir mektupta4

, dildeki doğal değişimleri kabul etmekle birlikte, eski kelimelerin günlük dilde kullanılmasalar bile, unutulup gitmelerine karşı çıkar:

“[…] Romanda “hürriyet, hür” kelimeleri geçiyorsa, bunları silip yerlerine “özgürlük, özgür” sözcüklerini koyamıyorum. Çünkü Namık Kemal’in “Hürriyet Kasidesi”ni, Tevfik Fikret’in “Fikri hür, vicdanı hür… bir şairim” mısraını hatırlıyorum hemen, ve gönlüm elvermiyor. […] Sonra her zaman söylerim: Bu biraz kültür işidir, dünü de bilmek zorundayız, aydın bir kişi olmanın içinde bu da var. Bu gün o dille yazmıyorsak, ki kendiliğinden bir gelişmenin payını da görmezden gelemeyiz bunda, elbet o dille yazamıyorsak, o dili bilmek külfetinden (külfetse!) kaytarmamız mı gerekir? […]” (Necatigil, 2014b; 227-228)

3

http://earsiv.sehir.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/11498/34991/001519363006.pdf?sequence=1

Referanslar

Benzer Belgeler

Düflük doz KS alt›nda nüks eden (5 olgu) ve MTX, AZA tedavilerine dirençli (5 olgu) TA’da, Mikofenolat Mofetil (MMF) (2 g/gün) ile ortalama 23 ay takip

ANOVA analysis revealed that the contribution rate of production parameters on the strength value of CaO briquettes were as follows: (i) binder amount, (ii) binder

The patients were hospitalized in our clinic and cases that did not meet the SSHL definition (sensorineural hearing loss of at least 30 dB at three consecutive frequencies within 72

1914) On dokuzuncu yüz­ yılın sonlariyle yir­ minci yüzyılın başla­ rında, İstanbul'da bü­ yük şphret kazanmış bir halk sahne sanat­ kârıdır,

Y urt dışında uzun yıllardır sanat kavgasıyla ekmek kavgasını, kimi zaman tek başına, kimi zaman can < yoldaşı eşiyle birlikte yürüten, kendilerini

[r]

體育處重視北醫人健康,持續提升北醫大運動舒適空間 本校為提供本校學子及教職員工更完善的運動環境及設施,每年

We also build a prototype to encompass personalized health exam recommendations, medical interpretation and advisory, as well as clinical care recommendation processes to show