• Sonuç bulunamadı

II. Araştırmanın Kaynakları

2.2. MAANOĞLU FAHRETTİN

2.2.5. II Fahrettin’in Tekrar Affedilmesi

Yaklaşık beş yıl Floransa’da kalan Maanoğlu, Avrupa’dan beklediği yardımları da almayı başarmıştır. Bu yardımlar sayesinde beş Floransa gemisi ile Şam bölgesi sahillerine asker ve top yığmaya başlamıştır. Osmanlı Devleti kuvvetleri bu durumu fark ederek araya girmiş ve neticesinde Dürzîler dağlara, Frenkler ise gemilerine binerek kaçmak zorunda kalmışlardır. Asiler bir süre daha dirense de daha fazla mücadele edemeyerek Emir Ali ve kardeşi Yunus teslim olmuşlardır.269 Osmanlı Devleti bu sıralarda İran ile meşgul olduğu için Dürzîlerle daha fazla uğraşmak istemeyerek emirliği tekrar Ali’ye teslim etmiştir. Fahrettin’in ise bir takım şartlarla evine dönebileceği iznini vermiştir.

Devleti’nden aldığı özel izinle 1026/1618 yılında tekrar Lübnan bölgesine geri dönen Maanoğlu Fahrettin, eski emellerinden asla vazgeçmemiştir. Islah olmuş gibi kendisini göstermeye çalışan Fahrettin, diğer taraftan güç toplamaya devam ediyor ve Fransızlara hoş görünmeye çalışıyordu. Maanoğlu Fahrettin bu yeni emirlik döneminde halk tarafından bu yüzden kabul görmemiştir. Bölgedeki nüfuzlu Arap kabilelerinin muhalefetleriyle de karşılaşmıştır. Muhalefet eden Arap kabileleri Maanoğlu Fahrettin’e Müslümanları küçük düşürmek, camileri kiliseye çevirmek,

267 Tekindağ, “Dürzi Tarihine Dair Notlar”, Tarih Dergisi, VII, Sayı:10, ss. 145-146.

268 Daha detaylı bilgi için bkz. Tekindağ, “Dürzi Tarihine Dair Notlar”, Tarih Dergisi, VII, Sayı:10,

ss. 143-156.

Toksana ve Malta korsanlarıyla ilişkiler kurup Sayda sahillerini korsan gemilerine yağmalattırmak, mukaddes yerleri ele geçirmek amacıyla Hıristiyan devletlerle anlaşmak gibi suçlar isnat ediyorlardı ve bu yüzden Fahrettin’e muhalefet ettiklerini söylüyorlardı.270 Nesrin Taşkesenoğlu da hazırladığı yüksek lisans tezinde Fahrettin’in döneminde Mârûnîlerin kiliseler inşa ettiklerinden, devlet kademelerinde daha rahat görevler almaya başladıklarından, Maanoğlu Fahrettin’in birliklerinin çoğunun Hıristiyanlardan oluştuğundan ve danışmanlarının çoğunun da Mârûnî olduğundan bahsetmektedir.271

Dönemin padişahı Sultan Osman Şam bölgesinde isyan içerisinde olan Maanoğlu Fahrettin’i itaat altına almak amacıyla bizzat ordunun başında gitmeyi planladıysa da dönemin vezir ve uleması bunun caiz olmadığını kendisine ilettiler.272 Buna mukabil bir vezirin ve kaptan-ı deryanın sefere çıkmasının daha doğru olacağı görüşü üzerinde karar kılındı. Bunun üzerine Sultan Osman 1031/1622 tarihinde yüz kadırga hazırlanıp bunların teçhizatı için 80.000 altın verilmesini emretti. Tunus ve Cezayir beylerbeylerine de gemileriyle bu donanmaya katılmalarını emretti.273

Hammer’e göre Sultan Osman’ın Mekke’ye Hac vazifesini yapmak amacıyla yol güzergahındaki asilerin dikkatini başka tarafa yönlendirmek için böyle bir hamle yaptığını bildirmektedir. Çünkü bu sırada Floransalı Prens Filiber, Fahrettin’e yardım etmek ve Halil Paşa’nın Manfredonia zaferinin intikamını almak amacıyla Messina’da 60 kadırga ve 6 kalyonu silahlandırmaktaydı.274

1031/1622 yılında Seyfoğlu Yusuf’un yerine Trablusşam valisi olarak görevlendirilen Ketenci Ömer Paşa’ya aynı zamanda Maanoğlu Fahrettin ve Seyfoğlu Yusuf’un işini halletmesi emri de verilmişti. Fakat Seyfoğlu Yusuf’un yeni

270 Emecen, “Fahrettin Ma’noğlu”, DİA, XII, 81. Vahit Çabuk da eserinde bu dönemde Ak Deniz

korsanlarının Osmanlı donanmalarına verdiği zararlardan bahsetmektedir. Birçok kez Ak Deniz’de savaş olmuş ve korsanlık faaliyetleri artmıştı. Çoğu Floransalı olan bu korsanların Maanoğlu Fahrettin ile iş birliği yapması kadar doğal bir şey gözükmemektedir. Çabuk, Vahit, Sultan IV. Murat Han, İstanbul, 1995, s.173.

271 Taşkesenlioğlu, Nesrin, Arap Milliyetçilik Hareketleri ve Lübnan Örneği, Yayımlanmamış Yüksek

Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Ortadoğu Araştırmaları Enstitüsü, İstanbul, 2006, s. 26.

272 İnalcık, Halil, Devlet-i Aliyye, II, İstanbul, 2009, s. 168. 273 Hammer, Büyük Osmanlı Tarihi, VIII, s. 212.

tayin olunan vezir Mere Hüseyin Paşa’ya rüşvet vermesi sonucunda herhangi bir değişiklik olmadı.275

Osmanlı Devleti’nin geçirdiği iç burhanlardan istifade eden Maanoğlu Fahrettin 1032/1623 yılında Ancar mevkiinde Hannak Mustafa Paşayı esir etti. Maanoğlu Fahrettin 1033/1624’te de devlete vermeyi taahhüt ettiği vergileri devletin içinde bulunduğu bu karışıklıklardan istifade ederek vermemeye başlamıştır.276 Bunun üzerine Şam valisi Küçük Ahmet Paşa kendisine baskı yapmaya başlamış, bu baskılara dayanamayan Maanoğlu Fahrettin, Frenklere rica ile Şam bölgesine müdahaleye teşvik etmeye başlamıştır. Hatta bu teşviklere dair Maanoğlu’nun gönderdiği mektuplar devletin de eline geçmiştir.277 Maanoğlu Fahrettin zaten Hammer’in de ifadesiyle ve daha önce de belirttiğimiz gibi devlet düşmanlarına sahip çıkmaktaydı.

Hammer, Osmanlı Devleti’nin Tunus ve Cezayir’de bulunan gemilerini sürekli gasbeden ve devlete karşı Ak Deniz’de korsan faaliyetlerinde bulunan Floransa Dükası’nın Maanoğlu Fahrettin ile 1033/1624’de ahitname imzaladığını beyan etmektedir.278 Uzunçarşılı ise bu anlaşmaya binaen Floransa’nın Maanoğlu Fahrettin’in ayaklanmasına destek olması için beş kalyon, asker ve top gönderdiğini ilave ederek bizlere aktarmaktadır.279 1036/1627’de ise Trablusşam valisi Seyfoğlu Yusuf ile giriştiği mücadelede zaferle ayrılarak Seyfoğlu Yusuf’un topraklarını da yağmaladı.280

1041/1631 yılına gelindiği zaman Maanoğlu Fahrettin Lübnan’daki egemenliğini Kesrevan’a kadar uzatmış bulunuyordu. Kesrevan’da bulunan Şiî halkı Güney Lübnan-Cebel Amil uçlarına ve Bekaa Vadisi’ne sürgün ederek yerlerine Mârûnîlerin yerleşmesini sağladı. Bunun sebebi olarak ise o döneme kadar Dürzî- Mârûnî yapılanmasının içerisinde Şiî karakterli bir yapılanmanın bölgede

275 Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, III, s. 160.

276 Bu sıralarda Sultan II. Osman asiler tarafından katledilmiş ve yerine I. Mustafa tahta çıkmıştı. Bir

yıl kadar ancak tahtta kalabilen Sultan Mustafa’dan sonra henüz çocuk yaşta olan IV. Murat tahta geçti. Maanoğlu Fahrettin ise devleti meşgul eden otorite boşluğundan faydalanmayı tercih etti.

277 Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, III, s. 213. 278 Hammer, Büyük Osmanlı Tarihi, IX, s. 31. 279 Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, III, s. 149. 280 Naima, Naima Tarihi, II, s. 202.

istikrarsızlık getireceği iddiası gösterilmekteydi. Ayrıca Dürzîlerin ikincil bir konumda olması ve çeşitli baskılara maruz kalması da Şiîlerin sürgününde etkin olduğu söylenebilir. Diğer taraftan da Kuzeyde Palmira, Güneyde ise Sina yarımadasına kadar sınırlarını genişletmiş ve isyan bayrağını çekmişti.281

2.2.6. Maanoğlu Fahrettin’in Tekrar İtaat Altına Girmesi ve İdamı