• Sonuç bulunamadı

II. Araştırmanın Kaynakları

2.1. CANBOLATOĞLU ALİ PAŞA

2.1.3. Canbolatoğlu Ali Paşa’nın İsyan Serüveni

2.1.3.6. Canbolatoğlu’nun Had Bilmezliği

Canbolatoğlu Ali Paşa’nın Muharrem 1015/Mayıs 1606 tarihinde Devlete gönderdiği bu mektupta Halep Eyaleti’nin kendisine verilmesini, on dört adet üst düzey makamın da emrindekilere ve akrabalarına verilmesini istemiştir. Canbolatoğlu bu mektupta Tarsus, Sivas, Yozgat, Maarra, Bozok, Kars, Maraş, Samsad, Üzeyr, Sis, Hama, Raka, Malatya, Çemişgezek gibi yerlerden oluşan bölgeyi istedi.110 Belli ki Canbolatoğlu Halep’in çevresini kuşatan bu bölgelere kendi adamların yerleştirmek suretiyle amacına daha rahat kavuşabileceğini hesap etmekteydi. Kuzeyden ve Anadolu’dan gelebilecek saldırıları önlemek amacıyla bahsi geçen yerlere yakınlarını yerleştirmeyi planlayan Canbolatoğlu, aynı zamanda bu talebi karşılandığı zaman kutsal bölgelere geçiş güzergahı olan yerleri de hakimiyeti altına almış olacaktı. Bu durumun gerçekleşmesi ise imparatorluğun hem prestij açısından hem de maddi gelir açısından yıpranması demek olurdu.111

Canbolatoğlu aynı mektupta isteklerinin karşılanması halinde on altı bin adamını devletin İran seferine göndereceğini taahhüt etti. Canbolatoğlu’nun bu

109 Haşşi, Ali Paşa Canbulad, ss. 68-71. 110 BOA, A. E. T., 616.

111 Barkey, Karen, Eşkıyalar ve Devlet (Osmanlı Tarzı Devlet Merkezileşmesi), Çev. Zeynep Altok,

İstanbul, 2007, s. 198.; Öz, Mehmet, “XVII. Yy’a Girerken Osmanlı Devleti Duraklama, Buhran, Çözülme veya Dönüşüm”, Genel Türk Tarihi Ansiklopedisi, VI, Ankara, 2002, s. 90.; Yücel, Yaşar- Sevim, Ali, Türkiye Tarihi III, Ankara, 1997, s. 22.

istekleri karşısında mektubun üzerine “bu kadarı da fazla, kabul etmek mümkün mü?” diye padişah tarafından not düşüldüğü dikkat çekmektedir.112 Bu not ise devlet erkanının bu konuyla ne kadar çok meşgul olduğunu gösterir. Ya da devletin bu isyan karşısında ne kadar müşkül bir duruma düştüğünü gösterir. Hatta Barkey, devletin bu isyan karşısında aciz kaldığını dahi belirtir.113 Fakat devlet aciz kalmaktan ziyade, gerek dışta İran ile olan savaşlar, gerek içeride çeşitli celali isyanları, gerekse Canbolatoğlu İsyanı’nın geniş çaplı olması nedeniyle meseleyi en az zararla atlatma yoluna gitmeyi arzu ettiğini söyleyebiliriz. Çünkü Osmanlı Devleti çoğu zaman bu tür isyanları, asi liderlere çeşitli makam ve mevkiler vererek ya da farklı tedbirlerle kansız bir şekilde halletme yoluna gitmiştir.

Canbolatoğlu isyanı için de aynı metodu devletin takip etmeye karar vermesi kadar doğal bir şey yoktur. Bunu acizlikle ifade yerine, devletin bir politikası olarak görmek yerinde olacaktır. Belki de devletin iç ve dış problemleri haledinceye kadar bu meseleyi sineye çekmeyi tercih etmiştir. Nitekim bütün uzlaşma yollarının denenmesine rağmen Canbolatoğlu’nun isyanından vazgeçmemesi neticesinde devletin aldığı Kuyucu Murat Paşa tedbiri aciz olunmadığı göstermeye kafidir. Zaten devletin geçmişte bu gibi isyanlara benzer müdahalelerde bulunduğunu da görmekteyiz.114

Diğer taraftan Canbolatoğlu Ali Paşa’nın isteklerinde bu kadar cüretkar davranması da devletin iç ve dış sorunlarla meşgul olmasına bağlanabilir. Ayrıca daha önce de belirttiğimiz gibi özellikle on yedinci yüzyılda ateşli silahların artması, eyalet yöneticilerinin ayrıcalıklarının artırılması, Şam bölgesinde ticaretin verdiği tesirle de bölge yöneticilerinin giderek zenginleşmesi sonucunda daha fazla paralı asker elde etmesi, dış mihrakların da bölgede çeşitli entrikalar çevirmesi Canbolatoğlu’nu daha da cesaretlendirdiğini söyleyebiliriz.

Sonuçta devlet Canbolatoğlu Ali Paşa’yı 1014/1606 yılının eylül ayında tarihinde Halep Beylerbeyi olarak atamıştır. Canbolatoğlu’nun adamları için istediği

112 BOA, A.E.T., 616.

113 Barkey, Eşkıyalar ve Devlet, s. 196.

114 Uzun, XVII. Yüzyıl Anadolu İsyanlarının Şehirlere Yayılması; Sosyal ve Ekonomik Hayata Etkisi,

makamlar da kendilerine verilmiştir.115 Beylerbeyi olan Canbolatoğlu Ali Paşa, devlete tekrar mektup yazarak Cebele Sancağı’nı Amed isimli bir adamına istemiştir.116 Sultan Ahmet devletin askere ihtiyaç duymasından olsa gerek ki Canbolatoğlu’nun bu pervasızca isteklerine karşı Kapıcıbağlık’ı dahi teklif etmiştir.117 Bütün bu isteklere verilen olumlu cevaplar elbet ki Canbolatoğlu’nun devlete olan isyanını engelleyememişti. Ancak yukarıda da belirttiğimiz gibi devlet bu tür isyan girişimlerini ilk etapta en az zararla atlatma yoluna gitmeyi tercih etmektedir. Eğer devlet, makam mevki gibi ihsanlarla asileri kendi safına çekemiyorsa en son kanlı bir şekilde isyanı bastırma yoluna gitmiştir.

Osmanlı Devleti açısından baktığımız zaman bu gibi isyanlarda gösterdiği esnek durumun sınırını kestirmek güçtür. Canbolatoğlu’nun isyan faaliyetlerine rağmen ve cüretkar isteklerine rağmen 1015/1607 yılı boyunca dahi devlet tarafından asi olarak ya da sadakatsiz olarak zikredilmediğini görmekteyiz. Ya da devletin Canbolatoğlu’nun isyanının hedefleri noktasında herhangi bir çıkarsımda bulunulduğuna şahit olmamaktayız. Devlet, Canbolatoğlu İsyanı’nda da diğer Celali isyanlarında olduğu gibi kendisine süre kazandırıp çeşitli casuslarla asilerin arasını açma yoluna gitmeyi düşünmüş olabilir.118 Zaten devletin bu tür durumlarda olabildiğince gizli davranarak sorunları halletme yoluna gitmesi kadar da doğal bir durum yoktur. Ayrıca her ne kadar çeşitli nedenlerle asilere karşı tavizler verilse de şartlar olgunlaştıktan sonra devletin bu tavizlerden vazgeçerek gerekli müdahalelerde bulunduğu açıktır.119

Devletin İran ve Avusturya ile savaş halinde olması nedeniyle iç isyanlarla ve eşkıyalarla uğraşmaya vakit, tasarruf ve asker bulamadığı için sonuçta devlet, Canbolatoğlu Ali Paşa’yı Halep valisi olarak atamak zorunda kalmıştır. Bu vesileyle devlet, isyanı büyütmeden durdurabilmek ya da en azından etkisini kırıp zaman kazanabilmek istemiştir fakat buna rağmen isyanın önünü alamamıştır.120 Zaten

115 BOA, A.E.T., 456-457 ve 459. 116 BOA, A.E.T., 465.

117 BOA, 1015, HAT.

118 Uzun, XVII. Yüzyıl Anadolu İsyanlarının Şehirlere Yayılması; Sosyal ve Ekonomik Hayata Etkisi,

ss. 58-59.

119 Griswold, Anadolu’da Büyük İsyan, ss. 142-143.

Osmanlı Devleti savaş halinde olmasaydı Canbolatoğlu Ali Paşa isyanını büyütebilecek zaman da bulamayacaktı. Devletin savaş halinde olması, Canbolatoğlu’nun devlet kurma gibi bir ideolojisini gerçekleştirmesi için gerekli zemini oluşturuyordu ve Canbolatoğlu da kendisine Halep verilmesine rağmen bu fırsattan istifade etmek istiyordu.