• Sonuç bulunamadı

C. İLMİ DURUM

2. Abbâsîlerde İlmî Hayat

1.14. SİYASİ KİŞİLİĞİ

1.14.1. Süfyân es-Sevrî’nin İdarecilerle İlişkisi

Süfyân’ın, idareciler ile olan münasebetini değerlendirirken konuyu iki bölümde ele almak faydalı olacaktır. Emevîlerin yıkılışına kadar olan dönem ve Emevîlerin yıkılışından sonraki Abbâsîler dönemi. Kaynaklarda Süfyân’ın Emevî halîfeleriyle ne tür ilişki içinde olduğuna dair bilgiye rastlayamadık. Ancak Abbasi halîfeleriyle ve onların valileriyle arasının iyi olmadığını, kendisine kadılık teklif edilmesinden sonra kaçak yaşamasından anlamaktayız. Bu yüzden Süfyân hicri 150/155608 yılında çıktığı Kûfe’ye bir daha geri dönmemiştir.609

Süfyân es-Sevrî’nin idarecilerle ilişkisini anlatması açısından şu cümleler önemlidir: “Süfyân, devlet memûriyetlerini reddetmek suretiyle idare şekline karşı düşmanlığını göstermek isteyen ve böylece sarayın kinini üzerlerine çeken sâdık yaşlı dindarlardan biri idi.”610

Süfyân idarecilerle her zaman arasına mesafe koymuş hatta onlara yaklaşmayı kalbin fesada uğraması olarak görmüştür. Süfyân, çevresinde bulunanlara: “ Melik senden ( دحأ الله وه لق ) bile okumanı isterse bunu yapma, çünkü bu, kalbi fesada uğratır”611 şeklinde öğüt vermiştir. Süfyân başka bir rivayette de: “Ben onların (idarecilerin) bana yaptıkları kötülüklerden değil, asıl iyiliklerinden korkarım, onların kötülüklerini de kötülük olarak görmem”612 diyerek yöneticilerle olan münasebetini ifade etmiştir. Süfyân idarecilere bakışını şöyle ifade eder; “Melikler size ahireti bırakıyor, sizde onlara dünyayı bırakın”613

Süfyân, Mekke’de bulunduğu sırada Mekke valîsi Abdussamed (Abbasi Halîfesi Mansur’un amcası) Süfyân’ın ihtiyaçları konusunda yardımcı olmak ister. O’nun yanına gelir selam verir. Süfyân yüzünü duvara çevirir selamını almaz. Valî: “sanırım Ebû Abdullah uyuyor’ der. Orada bulunanlar ‘zannederim evet, uyuyor” deyince, Süfyân;

“yalan söyleme uyumuyorum” deyince valî “ihtiyaçların neyse söyle’ der, Sevrî, ‘sakın

608 İbn Hibban, Sikat, VI, 402; Mizzî, XI, 169; Hâtib el-Bağdâdî, Tarih, X, 242

609 İbn Hacer, IV, 114.

610 M. Plessner, “Süfyân es-Sevrî”, İslam Ansiklopedisi, Meb Yayınları, (2. Baskı), İstanbul 1971, XX, 83.

611 İbn Ebî Hâtim er-Râziî, I, 89; Ebû Nuaym, VI, 387.

612 ez-Zehebî, Siyer, VII, 262; Ebû Nuaym, VII, 42

613 ez-Zehebî, Siyer, VII, 278.

beni bir daha ziyeret etme, ölürsem cenazeme katılma ve bana hürmette de bulunma”614 diyerek azarlamış ve valîyi orada bulunan insanların içinde rencide etmiştir.

Süfyân, Kûfe’den çıktıktan sonra gizlenerek yaşamıştır. Süfyân’ın Mekke’de bulunduğu bir sırada Halîfe Mansur’un gönderdiği kişiler tarafından yakalanarak çarmıha gerilmesi istenmiştir. Ancak Mansur’un ölümü sebebiyle bu emir yerine getirilememiştir. Bu olaydan sonra Süfyân Mekke’den ayrılarak Basrâ’ya gitmiştir.615

Süfyân, Mekke’de hac için bulunduğu bir sırada Abbasi halîfesi Mehdi ile aralarında geçen bir diyalog sonucu Mekke’den çıkmak zorunda kalmıştır. Bu olaydan sonra Basra’ya giden Sevrî ölünceye kadar orada kalmıştır.616 Basra’da da saklanarak yaşamıştır. Orada hurma bahçesinde ücret karşılığı bekçilik yaparken yakalanmaktan son anda kurtulmuştur.617

Süfyân, idarecilere karşı doğru bildiği şeyleri söylemekten çekinmeyen bir âlimdir. Zira hac esnasında halîfe Mehdî ile karşılaşan Süfyân O’na Ömer b. Hattâb’ın hacda on dînâr infak ettiğini hatırlatarak Mehdi’nin Hz Ömer gibi infak yapmadığını söylemiş ve O’nu azarlamıştır.”618 Sevrî, halîfe Mehdi’ye karşı kaba sözler söyleyince, İsa b. Musa, Sevr’den bir adamın emîru’l mü’minine böyle konuşmasını yadırgamış, Sevrî ise şöyle cevap vermiştir: “Sevr’den Allah’a itaat eden bir adam, senin kavminden Allah’a âsi olan adamdan daha hayırlıdır.”619

Sevrî’nin halîfelere ve idarecilere tutumu böyle olmasına rağmen, Abbasi yönetimine hiçbir zaman isyan etmemiş, onlara karşı herhangi bir siyasi tarafta yer almamış ve onların meşru olmadıklarını ileri sürmemiştir. O’nun itirazı haksızlıklara ve insanların bozulmalarınaydı. O Abbâsîlerin meşruiyetini kabul etmiş620, halîfelere, gerek huzurlarında gerekse de gıyablarında “emîru’l mü’minin” diyerek hitap etmiştir.621

Süfyân es-Sevrî ile Harun Reşit arasında yakın bir dosluk ve arkadaşlık olduğunu, Harun Reşit’in halîfe olduktan sonra Süfyân’ın Ondan uzaklaştığını anlatan bir

614 Ebû Nuaym, VII, 38-39; ez-Zehebî, Siyer, VII, 262

615 en-Nevevi, I, 223; Hâtip el-Bağdâdî, Tarih, X, 228; Mizzî, XI, 167; İbn Hacer, IV, 114; Plessner, XX, 83.

616 el-İcli, I, 412; Hâtip el-Bağdâdî, Tarih, X, 228; ez-Zehebî, Siyer, VII, 259; İbn Hallikân, II, 387-388.

617 İbn Hallikân, II, 388.

618 Ebû Nuaym, VI, 377.

619 İbn Hallikân, II, 388.

620 ez-Zehebî, Siyer, VII, 242.

621

mektuptan bahsedilmektedir.622Ancak kanaatimize göre bu mektup Harun Reşit’in halîfeliğinden öncedir. Çünkü Süfyân Harun Reşit halîfe olmadan önce vefat etmiştir.

Bu mektupta bahsedilenler belki Harun Reşit’in veliaht veya üst düzey bir yünetici olmasıyla ilgili olabilir.

Süfyân bahsettiğimiz mektubunun bir bölümünde Harun Reşit’e şöyle demektedir:

“Ya Harun; idarende bulunan kimseler hususunda Allah’tan (c.c.) kork. Ümmeti hakkında Resulullah'ın (s.a.s.) emirlerıni muhafaza et ve onlar üzerindeki emanetini güzel icra et. Şunu da unutma ki bu saltanat senden baskası için baki olsaydı, bugün sana vasıl olmazdı…”623

1.14.2. Hulefâi Râşidin Hakkındaki Görüşleri

Süfyân’ın itikadi konularla ilgili görüşlerinden bahsederken bir anlamda ilk dört halîfeden olan Hz Ebû Bekir, Ömer, Osman ve Alî ile ilgili düşüncelerine değinmiştik.

Burada ise konuyu biraz daha ayrıntılı incelemeye çalışacağız.

Hâfız İbn Kesîr'e göre, Hz Peygamberden sonra, belki de bütün insanların en efdalî, Hazretî Peygamberin halîfesi Hz. Ebû Bekir'dir. Herkesten önce Hazreti Peygamberi tasdik ettiği için kendisine sıddık denilmiştir. Ebû Bekir es-Sıddîk'tan sonra Ömer İbnu'l-Hattâb, sonra Osman İbn Affân, sonra da Alî İbn Ebû Tâlib gelir.

Bu sıra, aynı zamanda Muhacir ve Ensarın da kabul, ettiği bir sıradır. Çünkü Ömer Îbnu'l-Hattâb, kendisinden sonra yerine geçecek olan halîfe işini altı kişilik bir şûraya havale ettiği ve iş, Osmân ile Alî’ye münhasır kaldığı zaman, Âbdurrahman İbn Avf, geceli gündüzlü olmak üzere üç gün sokaktaki adama, evdeki kadına ve mektepteki çocuğa sormuş, hiç kimsenin Alî'yi Osman'a takdim ettiğini görmemiştir. Bu sebeple o da Osman'ı Alî'ye tercih etmiş ve işi ona vermiştir. Buna rağmen bazı Kûfe ehlinin Alî'yi Osmân'a takdim etmeleri hayret vericidir. Süfyân es-Sevrî’nin de bu görüşte olduğu, fakat sonradan bundan rücu (döndüğü) ettiği söylenir.624

Süfyân es-Sevrî’nin raşit halifeler hakkındaki düşüncelerini kendi cümlelerinden öğrenmeye çalışalım. Süfyân; Hz. Ali ile Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer hakkında şöyle söylemiştir (ö.161/778): “Kim Alî’nin halifeliğe, Ebu Bekir ile Ömer’den daha layık

622 Bilgi için bakınız; Mehmet Ergün- Mustafa Kuzuk, “Süfyân es- Sevrî’nin, Halife Hârûn-ur Reşid’e Meşhur cevabi Mektubu”, DİB Dergisi, Temmuz-Ağustos 1971, X, Sayı, 110-111, s.307-310.

623 Ergün-Kuzuk, Sayı, 110-111, s.307-310.

624 Ahmed Muhammed Şakir, el-Bâisu’l-Hasîs Şerhu İhtisâri Ulûmi’l-Hadis, Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut tsz, s.178; Koçyiğit, Hadis Tarihi, s.72.

olduğunu iddia ederse, o kimse, hem Ebu Bekir’e, hem Ömer’e, hem de muhacir ve ensara hata isnad etmiş olur. Böyle bir kimsenin böyle bir tutum ile amelinin semaya yükselip kabul göreceğine ihtimal vermiyorum”demiştir. 625 Süfyân es-Sevrî (ö.161/778), Hz Alî ve Osman’la ilgili olarak ise: “Alî ve Osman sevgisi ancak çok üstün insanların kalbinde bir araya gelebilir”626 diyerek ikisi arasında fark olmadığını anlatmaya çalışmıştır. Süfyân es- Sevrî, başka bir sözünde ise: “Kim Alî’yi Osman’a öncelerse, Allah Rasulü’nün, vefat ettiğinde kendilerinden razı olduğu oniki bin sahabiye iftira etmiş demektir. Zira bu kadar sahabi, Osman’ın hilafetinde ittifak etmiştir.”627

Süfyân raşit halîfeler ve Ömer b. Abdulaziz ile ilgili şu değerlendirmeyi yapar:

“Adil imamlar beş tanedir. Bunlar; Ebu Bekir, Ömer, Osman, Alî ve Ömer b.

Abdulaziz’dir. Allah onların hepsinden razı olsun. Kim bunların dışında bir şey söylerse haddi aşmıştır.”628 Süfyân’ın bu sözlerinden onun Ömer b. Abdulaziz’i de raşit halifeler arasında gördüğünü anlamaktayız.

Süfyân hakkında onun, Hz Ali’yi Hz Osman’a takdim ettiğine dair rivayetler olda da, yukarıdaki sözlerinden hareketle onun raşit halifer konusunda genel anlayışın dışına çıkmadığını görmekteyiz.

625 Mahmut Demir, Fezailu’s Sahabe Rivayetleri Bağlamında Şii-Sünni İhtilafının Sünni Hadis Rivayetine Yansımaları, (Yayınlanmamış Doktora Tezi ), Ankara 2010, s.265.

626 Ebu Nuaym, VII, 32; Demir, s.275.

627 Demir, s.276.

628

İKİNCİ BÖLÜM

SÜFYÂN ES-SEVRÎ’NİN HADİSÇİLİĞİ