• Sonuç bulunamadı

C. İLMİ DURUM

2. Abbâsîlerde İlmî Hayat

2.3. HADİS RİVAYETİ

Biz bunlardan Süfyân’ın görüş bildirdiklerini konu edineceğiz.

Kırâat: Talebenin, hocanın rivayet hakkına sahip olduğu hadisi onun huzurunda okuması veya okuyan birini dinlemesidir. Böylece talebe hadisi o hocadan almış olur.717 Bu okumanın kitaptan veya hâfızadan yapılması yahut şeyhin okunan hadisleri kitaptan veya hıfzından takip etmesi arasında hiç bir fark yoktur.718 Bu yolla alınan hadis rivayet edilirken ُعامْساي اوُه او ٍن الْ يالاع ُتْأ اَاق (… nın huzurunda bu hadisi okudum) ifadesi kullanılır. Şayet hadisi başkası hocanın huzurunda okumuşsa o takdirde de … يلع اءِي كَق عمساأ نأو ٍنلْ … (… nın huzurunda bu hadis okunurken dinledim) ifadesi kullanılır.719

Sema: (ع مسلا) Bizzat hocanın ağzından hadis işitme, hadis alma usulüdür. Bu usül, hadis öğrenme yollarından biri ve en üstünüdür.720 Hadis tahammül yollarından semanın eda sigaları ise şöyledir: Sema durumu, rivayet yani (eda) esnasında, topluluk içinde alınmışsa haddesenâ fülan, ( ن الُْ اناثَّداح) ahberena fülan, ( ن الُْ ان اَابْخاأ) enbeenâ fülan, ( ن الُْ اناأابْناأ) semi’na fülânen ( ن الُْ ان ْعكماس) ; yalnız iken alınmışsa, haddesenî, (يكناثَّداح) ahberenî, (يكن اَابْخاأ) enbeenî fülan, (ن الُْ ينأبنأ ) semi’tü fülânen yegûlü ( ُلوَاي ن الُْ ُتْعكماس) gibi ifadelerle belirtilir.721

Babanzade Ahmet Naim Tecrid-i Sarih adlı kitabında, Süfyân es-Sevrî’nin de aralarında bulunduğu arz tarikiyle rivayet edenleri şöyle aktarmaktadır: “Arz tarikiyle rivayetin sıhhatine kail eslâf (öncekiler) pek çoktur. Beyhakî'nin Medhâl'in de rivayet ettiğine göre Sahabeden; Enes, İbn-i Abbâs ve Ebû Hureyre, Tâbiînden; Saîd b. el-Müseyyeb, Ebû Seleme b. Abdü'r-Rahmân ez-Zührî, Kasım b. Muhammed b. Ebû Bekr, Salîm b. Abdullâh b. Ömer, Hârice b. Zeyd, Süleyman b. Yesâr, Abdurrahmân b.

Hürmüz, Ata b. Ebî Rebâh, Nâfi, Urve b. Zübeyr, Zührî, Mekhul, Hasan-ı Basrî, Mansur b. el-Mutemir, Eyyûb es-Sahtiyânî, eimmeden i b n - i Cüreyc, Süfyân es- Sevrî, İbn-i Ebî Zi'b, Şube, Ebû Hanîfe, Mâlik, Şafiî, Ahmed b. Hanbel, İbn-i Mehdî, Şerîk b.

Abdullah el-Kureşî, Leys b. Sad, Ebû Ubeyd el- Kâsı m b. Sellâm, Buhârî ilâ-âhirih ilâ-âhirih hep bunu tecviz edenler meyânındadırlar.”722

716 Aydınlı, Hadis Istılahları Sözlüğü, s.300.

717 Aydınlı, Hadis Istılahları Sözlüğü, s.150-151.

718 Eziz Cumayev, Ameli Konuların Dayandığı Hadisler Açısından Malik-Buhârî Mukayesesi, (Basılmamış Doktora Tezi), Uludağ ÜniversitesiSosyal Bilimler Enstitüsü Bursa 2005, s.50-53.

719 Çakan, Hadis Usulü, s.53.

720 Aydınlı, Hadis Istılahları Sözlüğü, s.274.

721 Çakan, Hadis Usulü, s.51-52.

722Ahmet Naim, I, 407-409.

Ahmed Naim: “Ulema arasında ihtilaflı olanın arzın cevaz ve sıhhati değil, arz (kırâat) ile semanın hangisinin diğerine tercih edileceği meselesi” olduğunu belirtir ve bu konuda üç görüşün olduğunu nakleder:

“Birinci mezhebe göre; Arzın Semâ'dan farkı yoktur. İmâm-ı Mâlik'in, Ashâb-ı Mâlik'in, ulemâ-yı Medîne'den olan eşyâh-ı Mâlik'in, Hicaz ile Küfe ekseriyyet-i ulemâsının, Buhârî'nin ilâ-âhirih hep buna kail oldukları hikâye olunuyor.

İkincisi Semâı Arz'a tercih edenlerin mezhebidir ki ehl-i meşrıkın cumhuru buna kaillerdir. Îbnu's-Salâh, Irâkî, Nevevî, Suyûti mezheb-i sahîh bu olduğunu söylüyorlar.

Üçüncüsü Ebû Hanîfe ve ibn-i Ebû Zi'b ile diğerlerinin mezhebidir ki bunlar Arz'ı Semâa tercih edenlerdir. Osman b. Esved Cümahi'nin, Hanzale b. Ebû Süfyân el-Emevî'nin, Talha b. Amr el-Hadramî'nin, Muhammed b. İshak'ın, Süfyân es- Sevrî'nin, Ebû Hanîfe'nin, Hişâm'ın, Muhammed b. Ebû Zi'b'in, Sad b. Ebû Arûbe'nin, Müsennâ b. es-Sabbâh el-Ebnâvî'nin mezhebi budur.”723 Tedrîbu'r-Râvî'de geçtiğine göre: İbnî Cüreyc, Osman Îbnü'l-Esved, Hanzala İbnu Ebî Süfyân, Mâlik, Süfyân es-Sevrî, Ebû Hanîfe, Hişâm ve başkaları şunu söylemişlerdir: "Âlim üzerine yaptığın kıraat, âlimin sana olan kıraatından daha hayırlıdır"724 demişlerdir. Bu satırlardan da anlaşıldığı üzere Süfyân es-Sevrî’yi arz ile semanın karşılaştırılmasında arzı semaya tercih edenler arasında görmekteyiz.

Süfyân es-Sevrî’nin arzı semaya tercih ettiğine yönelik rivayetlerin yanında, onun arz ile semayı müsavi gördüğü yönünde de bilgiler bulunmaktadır. Buhârî, yukarıda geçtiği üzere arz ile semayı eşit görenlerdendir. Bu görüşünü desteklemek için Süfyân’ın aşağıda zikredeceğimiz sözünü nakletmektedir. Buhârî’nin arz konusundaki görüşlerini, Kitâbu’l-İlim’de “Muhaddisin Huzurunda Okumak ve Ona Arz Etmek”725 isimli bab başlığından öğreniyoruz. O, daha önce de belirtildiği gibi sema ile arz arasında fark görmemiştir. Kendi görüşünü teyid için de Hasan Basrî, Süfyân es-Sevrî ve İmam Mâlik’in de bu usulü yani arzı câiz gördüklerini, İmam Mâlik ile Süfyân es-Sevrî’nin: “Âlimin huzurunda okumak ile âlimin okumasını” müsavi bulduklarını zikreder.726 Ayrıca kimi âlimler de, her iki (Buhârî ve Mâlik) imamın arz ile semâ’nın

723 Ahmet Naim, I, 407-409; Cumayev, 50-53.

724 et-Tehânevî, s.315.

725 Sezgin, Buharinin Kaynakları Hakkında Araştırmalar, s.24.

726

eşit olduğu hususunda Hasan Basrî ve Süfyân es-Sevrî’yi takip ettiklerini söylemişlerdir.727

Öte yandan usulcülere göre, kırâat yoluyla alınan hadisler rivayet edilirken

“kara’tu alâ fulânin” ( ٍن الُْ يالاع ُتْأ اَاق), “kuri’e aleyhi ve ene esma’u”,( ُع ام ْس اا ان اا و كه ال ْه اع ائ كَ ُق) gibi lafızlar kullanılır. Onlara göre eğer bu hadisler “haddesenâ” ( اح اث ان َّد ) veya “ahberenâ”

( ان اَ اب ْخ اأ) lafızlarıyla rivayet edilecekse “kırâaten aleyh” ( كهه ال اع ة اءِا اَ كق)lafzı da eklenmelidir.

Hâkim en-Nîsâbûri talebenin tek başına hocaya okuyarak elde ettiği hadisleri rivayet ederken “ahberanî fulânun”, başka kişilerin de bulunduğu sırada hocaya okunan hadisleri rivayet ederken de “ahberenâ fulânun” lafzını kullanmasını daha uygun bulur.

Ayrıca Abdullah b. Vehb, İmam Şâfiî, Ahmed b. Hanbel, Tirmizî ve Beyhakî de bu görüşü benimsemişlerdir. Bununla birlikte bazı muhaddisler bu iki metodu birbirinden farklı gördükleri için bu usullerle rivayet edilen hadis rivayeti için de farklı lafızların kullanılması gerektiğini belirtmişlerdir. İmam Şâfiî, Müslim, Evzaî ve Abdullah b. Vehb bunlara örnek verilebilir. Onlar; “kırâat yoluyla elde edilen hadisler rivayet edilirken

“haddesenâ” ( اناثَّداح) değil de yalnız “ahberenâ” ( اناَاب ْخاأ) lafzı kullanılmalıdır”

demişlerdir. Bu konuda aksini savunan âlimler de vardır. Zührî, Mâlik b. Enes, Sufyân b.Uyeyne, Yahyâ b. Saîd el-Kattân, Buhârî ve Süfyân es-Sevrî bunlar arasındadır.

Onlara göre hem sema hem de kırâat yoluyla rivayetlerde “haddesenâ”, ( اناثَّداح)

“ahberenâ” ( ان اَابْخاأ) gibi ifadelerin kullanılmasında hiçbir sakınca yoktur.728

Görülüyor ki arzda isti'mâli caiz olmayan lâfız yalnız تعمس dür. Kâdî lyâz, Mâlik, Süfyân es-Sevrî, İbn-i Uyeyne bunu da tecviz (caiz) ettiklerini söylüyorsa da herhalde kavl-i sahih âdem-i cevazıdır (caiz olmadığıdır).729

Kırâat (arz) olarak ( نَبخا ,ينثدح ) lafızlarının kullanılmasında muhaddisler arasında ihtlaf vardır. Ancak Süfyân es-Sevrî’nin de içinde bulunduğu bazı muhaddisler kırâatta bu lafızları kullanmayı caiz görmüşlerdir. Bu muhaddisler şunlardır: İbn-i Şihâb-ı ez-Zührî, Mâlik, Süfyân b. Uyeyne, Yahyâ b. Saîd el-Kattân, Buhârî, Ebû Hanîfe, Ebû Yûsuf, Nazr b. Şümeyl, Ebû Nuaym-i İsbehâni, Ahmed İbn-i Hanbel gibi Hicâziyyûn ve Kûfiyyûnun ekser-i ulemâsı her iki sîganm yekdiğeri makamında

727 Cumayev, s.50-53.

728 Cumayev, s.50-53.

729Ahmet Naim, I, 410-411.

isti’mâlini caiz görmüşlerdir.730

Münâvele: Hocanın, hadislerini ihtiva eden kitabını rivayet etmesi için talebesine vermesidir. Bu da iki şekilde olur:

a. Hocanın kitabını talebeye verirken icazetten söz etmeksizin vermesi ki, buna münâvele-i mücerrede denir.

b. Hoca talebeye kitabı verirken: “Bu benim filân kişiden işittiğim hadislerdir.

Bunu al da benden rivayet et” veya “bunu al ve istinsah et, karşılaştırdıktan sonra bana geri getir ve yazdığın hadisleri benden rivayet et” der. Münâvelenin bu şekline de “el-munâvele el-makrûna bi’l-icâze” denir. Bu “el-munâvelenin en üstün derecesidir.731

İkinci münâvele şeklini sema ile karşılaştıran muhaddisler iki gruba ayrılmışlardır:

Birinci grupta yer alan Zührî, Rabi’a, Yahyâ b. Saîd el-Ensârî, Mücâhid, Ebu’z-Zübeyr, Muhammed b. Müslim, Alkame b.Kays, İbrâhim En-Nahaî, eş-Şa’bî, Alî b. Dâvûd, Katâde b. Di’âme vb. muhaddislere göre bu tür munâvele sema ile eşdeğerdir. İkinci grupta yer alan Süfyân es-Sevrî, Evzaî, Abdullah b. Mubârek, Ebû Hanîfe, İmam Şâfiî, el-Müzenî, Ahmed b. Hanbel, İshak b. Râhûye, Yahyâ b. Yahyâ gibi muhaddislere göre ise bu sema ve kırâatten aşağı derecededir.732