• Sonuç bulunamadı

C. İLMİ DURUM

2. Abbâsîlerde İlmî Hayat

2.1. HADİS İLMİNDEKİ YERİ

İKİNCİ BÖLÜM

SÜFYÂN ES-SEVRÎ’NİN HADİSÇİLİĞİ

Süfyân’ın meclisinde bulunmak bir ayrıcalık ve şeref konusuydu. Hafs b. Gıyas:

“Dünyada Süfyân’ın meclisiyle şerefleniyorduk”637diyerek bunu kasdetmiştir. Sevrî, insanların kendisiyle övündükleri, onunla başkalarına karşı üstünlük elde ettiklerine inandıkları bir âlimdir. İmam Mâlik: “Iraklılar bize karşı dirhem ve elbiselerle övünürlerdi. Ne zamanki Süfyân geldi Süfyânla üstünlük taslamaya başladılar.”638 Diyerek bu duruma işaret etmiştir.

Süfyân, hadis ile meşgul olanların Peygamberimizin sünnetini korumada ne derece önemli görev yaptıklarını anlatmak için onları gökyüzündeki meleklere benzetmiştir.

Kabisa, Süfyân’ın: “Melekler göğün bekçileridir. Ashâbu’l-hadis ise yerin bekçileridir”639dediğini nakleder.

2.1.1. Muhaddislerin Süfyân’la İlgili Değerlendirmeleri

Süfyân’ın hadîsleri, rivayet ve zabt bakımından öylesine meşhur oldu ki, Şu'be b.

el-Haccâc, Süfyân b. Uyeyne ve Yahyâ b. Ma'în ona: "Hadîste emîru'l-mü'minîn"

lâkabını verdiler. Daha önce İmâm Mâlik b. Enes için de bu lâkab kullanılmıştır.640Süfyân es- Sevrî eimme-i metbûînden (özelliğini, vasfını) bir zâtdır.641

Bazı muhaddisler adalet yönüyle şöhret buldukları için onların araştırılmasına ihtiyaç duyulmamıştır. Süfyân da bunlardan biridir. Muhaddislerin hevâ ve bid'at sahiblerinden, bayağı ve utanmaz kimselerden rivayet etmek istemeyişlerine şaşmamalıdır. Bunun yanında meşhur râvîlere müsamahakâr davranarak onların adaletlerini gösteren sebepleri araştırmamışlardır. Muhaddisler arasında ve onların dışındaki ilim muhitinde adaletiyle şöhret bulan ve bu vasfiyle medh-u senâ edilen kimsenin tezkiye edilmeye ihtiyacı yoktur. Meselâ Mâlik b. Enes, Süfyân b. Uyeyne, Süfyân es-Sevrî, Evzâî, Şâfiî, Ahmed b. Hanbel, Leys b. Sa'd, Şu'be b. el-Haccâc, Abdullah b. el-Mübârek, Vekî b. el-Cerrâh, Alî b. el-Medîni, Yahyâ b. Ma'în bu kabil râvîlerdendir.642 Şöhrette ve doğrulukta bunlar gibi olan diğer zevatın adaletinden sorulmaz, durumu gizli kalan kimselerin adaletinden sorulur. Yukarıda

637 ez-Zehebî, Siyer, VII, 269.

638 Hâtib el-Bağdâdî, Tarih, X, 232; ez-Zehebî, Siyer, VII, 270; ez-Zehebî, Tezkiretü’l Huffâz, I, 206; IV, 114.

639 ez-Zehebî, Siyer, VII, 274.

640 Mizzî, XI, 165; İbn Hacer, IV, 114; ez-Zehebî,Tezkiretul huffaz, I, 190; Subhi es-Salih, s.316

641 Ahmet Naim, I, 199.

642

zikrettiklerimizin adaleti gerek muhaddislerin ve gerekse diğer fukahâ ve ilim ehlinin nezdinde şöhret bulmuştur.643 Bu konuyla ilgili Hâtîb el-Bağdâdî, Süfyân hakkında şunları söyler:

"Müslümanların bir imâmı, dînin yüce bir şahsı idi. Onun büyük bir imâm olduğunu kabul etmeyen yoktur. İtkân, hıfz, marifet, zühd ve takvası sebebiyle Süfyân'ın kimsenin tezkiyesine ihtiyâcı yoktur".644

Süfyân’ın hadis ilminde yüksek bir konuma sahiptir. Onun hadisteki konumunu âlimler çeşitli övgü dolu cümlelerle anlatmışlardır. Abdullah b. el-Mübârek (ö.181/797), Süfyân es-Sevrî’yi (ö.162/778) “O, bu iş (hadis ilmi) için yaratılmıştır.

Bu konuda yeryüzünde ondan daha bilgili birisini tanımıyorum” diyerek övmüş ve onun hadis konusundaki başarı ve maharetinin ne kadar üstün olduğunu ifade etmiştir. 645 Süfyân’ın, yaşadığı yüzyılda hadisteki konumu anlatılırken şöyle denilmiştir: “Hz Ömer kendi zamanında insanların lideriydi, ondan sonra Abdullah b.

Abbas, sonra Şa’bî, sonrada Süfyân’dır.”646 Abdurrahmân b. Mehdî’den gelen bir rivayette ise (Ö.198/813), “Yaşadıkları zamanda insanların imamları dörttür; Kûfe’de Süfyân, Hicaz’da Mâlik, Şam’da Evzâî, Basra’da Hammad b. Zeyd.”647 Şeklinde bir değerlendirme yapmıştır. Burada dikkat çekici nokta şudur: Mâlik, Medine'de, Süfyân Kûfe'de, Evzâî ise Şam'da otoritedir. Üç ayrı yerdeki bu âlimler bir mesele üzerinde aynı hükmü verdiklerinde bu sünnet olmaktadır. Bu konuda İshak b. İbrâhim şöyle der:

"Süfyân es-Sevrî, Mâlik ve Evzaî bir iş/hüküm (emr) üzerinde birleştiklerinde bu (o konuda nass yoksa) sünnettir". İshak b. Râhûye ise aynı ifadeyi "o konuda nass yoksa"

kaydı olmaksızın söylemiştir. Bu iki rivayeti nakleden Zehebî, ilkine herhangi bir not düşmezken ikincisine şöyle bir not düşmüştür: "Bilakis sünnet, Nebi’nin ve raşit halîfelerinin sünnet kıldığı şeydir. İcma da öncekiler ve sonrakiler olsun ümmetin zannı veya sukûti olarak üzerinde birleştikleri şeydir. Mezkûr üç âlime muhalefet eden kimse icmâ ya ve sünnete muhalefet etmiş olmaz. İshak’ın kastı şudur: ‘Onlar bir mesele üzerinde birleştikleri zaman genellikle vardıkları sonuç haktır.”648 Ayrıca burada bu üç

643 et-Tehânevî, s.200.

644 Subhi es-Salih, s.316-317

645 İbn Hallikân, II, 389; İbn Ebî Hâtim er-Râziî, I, 56; ez-Zehebî, Tezkiretü’l Huffâz, I, 204; Karahan, s.148.

646 İbn Hallikân, II, 389.

647 İbn Ebî Hâtim er-Razî, I, 118; Ebû Nuaym, VI, 356; Yavuz Köktaş, Hadis ve Sünnette Oryantalist Yaklaşımlar –İddialar ve Gerçekler- İz Yayıncılık, İstanbul 2011, s.107

648 Köktaş, s.121-122.

âlimin bu durumda sünnete muhalîf karar veremeyecekleri de ima edilmektedir. Çünkü Mâlik, Medine'deki, Süfyân Kûfe'deki, Evzaî ise Şam'daki sünnetleri çok iyi bilmektedir. O dönemde sünnetler belli bir merkezde toplanmamıştı veya yeni yeni toplanmaya çalışılıyordu. Böyle olduğu halde, ortak bir kararda birleşmeleri sünnete muhalefet etmediklerini gösterir.

Aynı zamanda Süfyân, Küfe Mescid'inde yer alan bir sütuna dayanarak hadis rivayet edip fetvalar veren hadis kutuplarından birisidir. Bu kutuplar, sırasıyla İbn Mesûd, Alkame, İbrâhim en-Nehaî, Mansûr b. el-Mu'temir, Süfyân es-Sevrî, Vekî ve Ebû Bekr b. Ebû Şeybe’dir.649

Hadis rivayetinde hoca ile talebe arasında belli bir ilişki vardır. Süfyân es Sevrî, Süfyân b. Uyeyne'ye (ö. 198/813) niçin hadis rivayet etmediğini sorunca, İbn Uyeyne

"Sen yaşarken hadis rivayet etmem uygun olmaz" cevabını vererek hem hocasına saygısını ifade etmiş hem de rivayet etse de kimsenin onu bırakıp kendisine teveccüh etmeyeceğini ima etmiştir.650 Aynı zamanda burada, İbn Uyeyne’nin, hocası olan Süyân’a olan bakışını görmekteyiz.

2.1.2. Hadis Öğrenme Konusundaki Tavrı

Süfyân, hadisi niçin tahsil etmemiz gerektiğini bizlere öğretmektedir. Bu konuyla ilgili olarak Süfyân es-Sevrî’nin (ö.161/778) şu sözü önemlidir: “Hadisi din edinmek, araştırmak ve uydurma olduğunu bilme gibi amaçlardan biri için alırım.”651 Sevrî böyle söyleyerek, hadisin niçin öğrenilmesi gerektiğini özlü bir şekilde anlatmış olmaktadır. Ayrıca Süfyân bu sözüyle Hz Peygamberin hadislerinin sahih olanlarını, zayıf ve uydurma olanlarından ayırmak için öğrenmemiz gerektiğini ifade etmiş oluyor.

Yine hadis uyduranlara karşı bir mücadele olduğunu anlatıyor. Süfyân, hadis öğrenmenin Allah’ın rızasına ulaşmanın bir vesilesi olduğuna dikkat çeker. Bunu şu şekilde ifade eder: “Allah'ın hoşnutluğu için hadis tahsilinden daha faziletli bir amel bilmiyorum.”652 Süfyân es-Sevrî hadis öğrenmenin önemine ve Allah’u Teâla’nın rızasını kazanmaya vesile olduğunu söylemesinin yanında, hadisle meşgul olmanın

649 Yatkın, I, 14.

650 er-Ramehürmüzi, s.352; Tekineş, s.144

651 Hatib el-Bağdâdî, el-Kifâye. s.402; Ahmet Yücel, Hadis Tarihi ve Usulü, İFAV Yayınları, İstanbul 2010, s.72-73

652

sorumluluk gerektiren mesuliyetli bir iş olduğunu da şu sözüyle anlatır: ”Hadis kadar mes’uliyetinden korkulacak başka bir şey yoktur.”653

Süfyân, hadis talep (öğrenmenin) etmenin çok önemli olduğuna inanmaktadır.

Süfyân es-Sevrî: “Farzlardan sonra ilim talep etmekten (hadis ilmi) daha efdal bir şey yoktur.”654 Diyerek hadis öğrenmenin önemini vurgular. Süfyân, başka bir sözünde de hadis öğrenmenin insanı, hem dünya hayatına hem de ahiret hayatına hazırladığını anlatır: “Hadis ilmi şerefli, kıymetli bir ilimdir. Kim onunla dünyayı isterse dünyaya, kim de ahireti isterse ahirete çalışmış olur.”655 Süfyân, aynı zamanda hadisle çok meşgul olmamız gerektiğini: “Hadisle çok meşgul olun o bir silahtir.”656 Diyerek anlatmıştır.

Başka bir rivayette ise Süfyân es-Sevrî hadisle amel etmek için öğrenmemiz gerektiğini şu sözleriyle anlatır: “Bu ilmi (hadisi) öğreniniz, öğrendiğiniz vakit onu muhafaza ediniz. Muhafaza ettiğiniz zaman onunla amel ediniz. Onunla amel ettiğiniz zaman onu yayınız.”657 Bu sözüyle Sevrî, sadece hadisi öğrenmenin yeterli olmadığını aynı zamanda hadisi muhafaza etmemizi ve hadisle amel etmemizi de istemektedir. Bu konuda Abdurrahmân b. Mehdî’den gelen bir rivayette, Süfyân’ şöyle demiştir:

“Resulullah’tan (s.a.v) bana bir hadis ulaşmasın ki onunla bir kere dahi olsa amel etmeyeyim.”658

Sevrî, hadis öğrenmede niyetin önemli olduğunu, samimi olmanın gerekliliğini:

“Niyet sahih olunca hadisten daha efdal iş yoktur”659 sözüyle anlatır. Bu konuda Firyabi’ye, hadis rivayetinde niyet nasıl sahih olur diye sorulmuş oda şöyle cevap vermiştir: “Onunla Allah’ın rızasını ve Ahiret yurdunu istemendir.”660

2.1.3. Hadis Rivayet Etmenin Zorluğu

Aynı zamanda hadis rivayet etmenin hesabının ağır olduğuna inanır. Gerçekten de hadis rivayet etmek kolay bir şey değildir. Bazı sahabiler bile hadis rivayetinden kaçınmışlardır. Bu konuda Ebû Dâvûd, Süfyân’ın: “Beni cehenneme girdirmesi

653 er-Ramehürmüzî, s.177; Yücel, s.63

654 Ebû Nuaym, VI, 363.

655 Ebû Nuaym, VI, 366.

656 Ebû Nuaym, VI, 364.

657 İbn Sa’d, VIII, 492.

658 ez-Zehebî, Siyer, VII, 242.

659 ez-Zehebî, Siyer, VII, 255.

660 Ebû Nuaym, VI, 366.

konusunda, hadisten korktuğum kadar başka bir şeyden korkmuyorum”661 dediğini rivayet eder. Yine Süfyân: “Rivayet ettiğim her hadisten yarın sorguya çekilmeyi istemezdim” demiştir.662 Başka bir rivayette de Süfyân: “Hadisten korktuğum kadar başka şeyden korkmuyorum. Allah rızasını isteyen bir kimse için hadisten daha eftal bir şey yoktur.”663 Süfyân, hadis ilminin kolay elde edilmediğini, onun meşakkatli bir yol olduğunu ise: “İdrak edilmese bile, hadisin (elde etmenin) zorluğu altın ve gümüş elde etmeden daha zordur”664 diyerek anlatır.

Süfyân’ın hadise olan arzusunu, düşkünlüğünü ve yakınlığını anlatmak için Yahyâ b. Saîd el-Kattân: “Hadis arzusu onda galîp geldi” demiştir.665 Süfyân, ilmin artmasının insanın rahatsızlığını artırdığına inanır ve ilminin kalbinden alınmasını ister.666

2.1.4. Süfyân’ın Hadise Yaklaşımı

Süfyân es-Sevrî’nin hadise bakışını onun şu sözü mükemmel bir şekilde özetler:

“Eğer hadis mal olsaydı mal gibi tükenirdi.”667 Aynı zamanda Süfyân, bu sözüyle hadisin tükenmeyen bir hazine olduğuna işaret eder. Süfyân’ın hadisle meşguliyeti hastalık ve bağımlılık mesabesinde bir uğraştı. Ebû Usâme Süfyân’dan: “Hadis öğrenme ölüme hazırlık değildir. Fakat kendisiyle meşgul olunan bir hastalıktır”668dediğini söyler. İbn Mehdi ise: “Süfyân’ın yanındaydık. Sanki o hesaba çekiliyordu da konuşma fırsatı bulamıyorduk. Ne zaman ki ona hadisi hatırlatsak ondan korku gider ve hadis rivayet etmeye başlardı”669 diyerek Süfyân’ın bu durumuna işaret eder.

Sevrî hadisi dünya ilimlerinin en hayırlısı olarak görür. Hâtem b. Velîd el-Kirmâni’nin naklettiğine göre: “Süfyân’a ne zamana kadar hadisle meşgul olacağı sorulunca; hadisten daha hayırlı benim için ne varki, ona yöneleyim. Hadis dünya

661 Ebû Nuaym, VI, 366; ez-Zehebî, Siyer, VII, 255.

662 ez-Zehebî, Siyer, VII, 255.

663 er-Ramehürmüzi, s.177; Suyutî, Celaleddin Abdurrahman b. Ebî Bekir, es-Suyutî, Tedrîbu’r Râvî fî-Şerhi Takrîbi’n-Nevevî, I-II, Dâ’ru Kütübi’l İlmiyye, Beyrut 1996, II, 83.

664 Ebû Nuaym, VI, 363.

665 ez-Zehebî, Siyer, VII, 255.

666 ez-Zehebî, Siyer, VII, 255.

667 Dülber, Hatice, İbnKuteybe ve Hadis Anlayışı, (Yayınlanmamış Doktora Tezi) Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 2008, s.170.

668 Ebû Nuaym, VI, 364; ez-Zehebî, Siyer, VII, 255; ez-Zehebî, Tezkiretü’l Huffâz, I, 204.

669

ilimlerinin en hayırlısıdır670 demiştir.

2.1.5. Hadis öğrenmede metodu

Süfyân’ın, hadis rivayetindeki metodunu onun şu sözlerinden anlıyoruz: “A‘meş

’in ve Mansûr’un huzuruna gidiyor ve onlardan dört beş hadis dinliyordum. Daha sonra fazla olmasını güzel görmediğim için hadis dinlemeyi bırakıp gidiyordum.”671 Bu sözleriyle Süfyân, hadis rivayetinde metodunu ortaya koymaktadır. İnsanın gücünün yettiği kadar hadis ezberlemesini uygun bulmaktadır. Sonra araya bir fasıla girmesinin gerektiği kanaatindedir. Süfyân’a göre hadisler, azar azar ezberlenmeli, bünye zorlanmamalıdır. Bu konuda Şuayb, İbn Uyeyne ve Ma’mer’den de benzer rivâyetler gelmiştir. Zührî’den rivâyet edildiğine göre o şöyle demiştir: “Kim ilmi toptan talep ederse, o elinden toptan gider. İlim birer-ikişer hadis alarak elde edilir.” Yine Zühri, şöyle demiştir: “Sen ilmi birden elde etmeye kalkışırsan, o sana galîp gelir. Ancak, onu gece gündüz sindire sindire elde et ki, ona hâkim olasın.”672

2.1.6. Her İsteyene Hadis Rivayet Etmemesi

Süfyân her isteyene hadis rivayet etmezdi. Hadis rivayet edeceği kişileri seçerdi.

Muhammed b. İshak b. Abdullah el-Kûfi babasından şöyle duyduğunu rivayet eder:

“İkindiden sonra Süfyân’nın meclisine bir adam geldi. Ashâbu’l hadis, Süfyân’ın etrafında olduğu halde; adam ona dedi ki, ey Şeyh; sende bulunanları (hadisleri)yaymaya ve insanlara onları konuşmana (anlatmana) engel olan nedir?

Süfyân dedi ki: “bilsem ki bu adam bunu Allah için istiyor ona hadis vermek için ta evine giderdim.”673 Bu cümlelerden onun herkese hadis rivayet etmediğini ancak Allah için hadis öğrenmeyi isteyen kimselerin evlerine kadar gideceğini söylemiştir. Onun bu anlayışı hadis rivayetine ne kadar önem verdiğini göstermektedir. Süfyân şöyle der:

“Eğer Ashâbu’l hadis bana gelmese ben onların evlerine girderdim.”674 Hadis ehline, hadis öğretmek için onların kapılarına kadar gitmekten imtina etmemektedir.

Süfyân, hadis rivayet eden râvînin belli bir olgunluğa ulaşmasını uygun görürdü.

Âdem b. İ’yâs el-Askalânî, Süfyân’la beraber, hadis nakleden bir gencin yanına uğradık

670 ez-Zehebî, Siyer, VII, 243.

671 Mehmet Savan, İbnü’l-Cezerî’nin (v.833/1429) Hadsi İlimindeki Yeri, (Basılmamış Yüksek Lissns Tezi), Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya 2010, s.104-105.

672Savan, s.105.

673 er-Ramehürmüzî, s.184.

674 Ebû Nuaym, VI, s.366.

Süfyân ona dedi ki; “Ey Allah’ım hayâmı azaltma (genci rivayete ehil görmediği için).” Sonrada fetva veren bir gencin yanına uğradık onada dediki; “bu ne güzel”675

2.1.7. İlmin (Hadis) İnsanı Olgunlaştıracağı Fikri

Süfyân’a göre ilim, insanı olgunlaştırır. İnsanı malayânî işlerle meşgul olamaktan uzaklaştırır. Bu durumu Süfyân’ın şu sözlerinde görmekteyiz: “Kimin ilmi artarsa onun hüznü artar.” Başka bir rivayetinde de: “Eğer ilmim olmasaydı, hüznüm az olurdu”676 demiştir. Süfyân, kendisine hüzün veren bu durumdan kendisinin ne lehine ne de aleyhine olmadan kurtulmak istemektedir. Sevrî, bunu şu sözüyle anlatır: “İsterim ki bu işten ne lehime ne aleyhime olacak şekilde el çekeyim.”677 Aynı zamanda bu sözüyle Süfyân, hadis iliminin insana ağır bir sorumluluk yüklediğine inanır.

2.1.8. Hadis Rivayetinde Süfyân’ın Derecesi

Süfyân’ın hadis rivayetindeki konumunu İbni Hacer’den öğrenmekteyiz. İbni Hacer el-Askalânî, sahabe asrından rivayetin sona erdiği devre kadar olan tabakaları on iki kısma ayırmıştır. Bu on iki tabakaya, Kütüb-i Sitte’de rivayeti olan râvîleri almış, Kütüb-i Sitte'de rivayeti bulunmayanları ise, bu tabakalara dâhil etmemiştir. İbni Hacer’in sıralamasında, Süfyân es-Sevrî 7. Tabakada bulunmaktadır.

Süfyân’a (Süfyân dahil) Kadar Olan Tabakalar Şunlardır:

1. Dereceleri farklı olmakla beraber ashâb-ı kiram.

2. Büyük tâbi'îler tabakası, Sa'îd b. el-Museyyeb gibi.

3. Orta yaşlı tâbi'îler tabakası, el-Hasen (el-Basrî) ve İbni Sîr gibi.

4. Rivayetlerinin çoğu tâbi'înden olup orta yaşlı tabi'îlerden son gelenler tabakası, Zührî ve Katâde gibi.

5. Bir kısmı sahabeden hadîs duymamış olan küçük yaşlı tâbi'î tabakası, el-A’meş gibi.

6.Beşinci tabakadaki râvîlerle görüşmekle beraber, sahabe ile görüşmeyenler tabakası, İbnu Cüreyc gibi.

675 er-Ramehürmüzî, s.351.

676 Ebû Nuaym, VI, 363.

677

7.Büyük Tebe-i tâbi'în tabakası, Mâlik b. Enes ve Süfyân es-Sevrî gibi.678 2.1.9. Hadislerinin Çok Olması

Birçok yerde Süfyân’ın hıfzının çok kuvvetli ve hadislerinin çok olduğu zikredilir.679 Sevrî’nin hadislerinin sayısı ile ilgili çeşitli rivayetler vardır. İbrâhim b.

Ebû Leys, Eşcâi’den rivayetle: “Süfyân’dan otuz bin hadis dinledim”680 demiştir. Yine Salîh b. Muhammed de Süfyân’ın hadislerinin otuz bine yükseldiğini söylemiştir.681 Başka bir rivayette de Yahyâ b. Yeman, Süfyân’ın şöyle dediğini: “Her on kişiden dokuzuna hadis rivayet ettim”duydum der. Yahyâ b. Yeman başka bir rirvayette de:

“Süfyân’dan yirmi bin hadis yazdım”682 demiş, Yine Yahyâ: “Eşcaî Süfyân’dan otuz bin hadis yazdığını bana haber verdi”683 demiştir. Ayrıca Halef b. Temîm de:"Ben, Sevrî'den on bin kadar hadîs dinledim”684demiştir. Süfyân’la Şu’be’nin karşılaştırıldığı başka bir rivayette de Süfyân’ın hadislerinin çok olduğundan, hıfzının kuvvetli olduğundan ve hadislerinin otuz bine ulaştığından sözedilmektedir.685

2.1.10. Her Fırsatta Hadis Öğrenmeye Çalışması

Süfyân, her yerde ve her fırsatta hadis ilmiyle meşgul olmuştur. Mekke’den Basra’ya gittiği bir sırada ashabı hadisten biri olup olmadığını sormuş, onlarda Yahyâ b. Saîd el-Kattân’ın bulunduğunu söylemişler, bunun üzerine Sevrî; “Beni ona götürün demiştir.”686 Yine Basra’da bulunduğu bir sırada, ilim meclisi kurmuş Basra’ın muhaddisleri ondan hadis dinlemek için gelmişlerdir. Hadis dinlemeye gelenler arasında Cerir b. Hazm, Mübârek b. Fudale, Hammad b. Seleme, Merhum el-Attâr, Hammad b. Zeyd, Abdurrahmân b. Mehdî ve başkaları vardı.687 Bunların arasında Abdurrahmân b. Mehdî ve Yahyâ b. Saîd el-Kattân Süfyân’dan bazı günlerde hadis yazıyordu.688

678 Subhi es-Salih, s.285

679 ez-Zehebî, Siyer, VII, 271.

680 ez-Zehebî, Siyer, VII, 247.

681 ez-Zehebî, Siyer, VII, 271; ez-Zehebî, Tezkiretü’l Huffâz, I, 206; İbn Hacer, IV, 114.

682 Ebû Nuaym, VI, 368; ez-Zehebî, Siyer, VII, 273.

683 Ebû Nuaym, VI, 368; ez-Zehebî, Siyer, VII, 273.

684 er-Ramehürmüzî, s.385; Hâtip el-Bağdâdi, el-Kifâye, s.70; Ahmet Naim, I, 418.

685 Hâtib el-Bağdâdî, Tarih, X, 240-241.

686 İbn Sa’d, VIII, 494.

687 İbn Sa’d, VIII, 494; Hâtib el-Bağdâdî, Tarih, X, 229.

688 İbn Sa’d, VIII, 494.