• Sonuç bulunamadı

İslâm İnancına Aykırı Nakillere Dikkat Çekmesi

1. ARAŞTIRMANIN KONUSU, ÖNEMİ, YÖNTEM VE SINIRLARI

1.4. Araştırmanın Sınırları

3.1.3. İncîl’lerden Yaptığı Nakiller

3.1.3.4. İslâm İnancına Aykırı Nakillere Dikkat Çekmesi

Semavî dinlerle İslâm’ın birinci şekildeki akîdesi tamamıyla ‘külli tasdîk ve teyid’ şeklindedir. İslâm’ın koruyucu sıfatıyla diğer dinlerle alakası, bu dinlerden kalan aslî unsurların tasdîki ile onlara yapılan ilavelerle beraber tahrîflerin düzeltilmesi şeklindedir. Bu, her Müslümanın bir şeyi gelişigüzel kabul etmemesi

503 Bikâî, Nazmü’d-Dürer, c.XVII, s.465. 504 Bikâî, Nazmü’d-Dürer, c.XVII, s.465-468.

133

veya inkâr etmemesini, bir şeyi kabulde ve rette daima delille ve düşünce ile hareket etmesini sağlayan insaf ve basiret karakteridir.505

Bu bilinçte olan Bikâî’nin, Kitâb-ı Mukaddes’ten naklin cevazı ile ilgili görüşünü açıklarken tahrîf olmamış, İslâm itikât ve inancına aykırı olmayan bilgilerin tefsîrde kullanılabileceği görüşünün ağır bastığını, nitekim bunu tefsîrinde birçok yerde uyguladığını söylemiştik. Bikâî tefsîrinde rivâyet tefsîrinin yönteminden yararlanırken, Kur’ân’ı Kur’ân ile tefsîr metodunu en üst seviyede kullanmakla beraber rivâyet tefsîrinin bir metodu olarak gördüğü Kitâb-ı Mukaddes’ten yararlanmayı da en üst seviyede kullandığı görülmektedir. Kitâb-ı Mukaddes’ten nakilde hassas davranan Bikâî, İslâm inanç ve esaslarına aykırı olan nakiller konusunda da okuyucuyu uyarmaktadır. Bununla ilgili örnek verecek olursak;

َأَو ِتاَنِّيَبْلا َمَيْرَم َنْبا ىَسيِع اَنْيَتآَو ِلُسُّرلاِب ِهِدْعَب ْنِم اَنْيَّفَقَو َباَتِكْلا ىَسوُم اَنْيَتآ ْدَقَلَو َنْدَّي

ِسُدُقْلا ِحوُرِب ُها

َءاَج اَمَّلُكَفَأ َنوُلُتْقَت ااقيِرَفَو ْمُتْبَّذَك ااقيِرَفَف ْمُتْرَبْكَتْسا ُمُكُسُفْنَأ َوْهَت َلَّ اَمِب ٌلوُسَر ْمُك

“And olsun ki, Mûsâ'ya kitap verdik, ondan sonra ardarda peygamberler

gönderdik. Meryem oğlu İsâ'ya belgeler verdik, onu Ruhu’l-Kudüs ile destekledik. Size bir peygamber nefsinizin hoşlanmadığı bir şey getirdikçe, büyüklük taslayarak, bir kısmını yalancı sayıp, bir kısmını öldürür müsünüz?”506 âyetinin tefsîrini

verdikten sonra konuyu dört İncîl’den derleyerek aktarıyorum dediği Kitâb-ı Mukaddes’ten yaptığı nakilde, “ اللَّ لمح انعرش يف اهقلّطإ زوجي لَّ يتلا ظافللْا نم هيفو - ،اللَّ ينب :هلوقو،بلْاو” “Burada şeriatımıza uygun olmayan kelimeler var.” Örneğin: ‘Allah’ın yükü, Baba, Allah’ın oğlu’507 gibi kelimeler diyerek okuyucuyu dikkatli

olması hususunda uyarmaktadır. Bikâî, ayrıca buna benzer kelimelerin A’li İmrân sûresinde Kur’ân’ın ruhuna uygun şekliyle açıklanacağını, okuyucunun da bu kelimeleri şeriatımıza uygun şekliyle anlayabileceği haberini vermektedir. Müellif, bu kelimelere zahiri mana vererek anlayanların ise dalalete saplanacağı uyarısını da yapar. Bikâî, Hz. İsâ’nın İsrailoğullarına peygamber olarak gönderildiğini, kendisinin Ruhu’l-Kudüs ile güçlendirildiğini, bu bilgiyi her dört İncîl’den derleyerek aktardığı

505 Muhammed Abdullah Draz, “İslâm’ın Diğer Dinlerle Mevkii ve Onlarla Alâkası”, Çev. Mehmet

Aydın, Diyanet İlmî Dergi, c. XVI, sy.6, s.339.

506 Bakara, 2/87.

134

haberini verir. Ancak İsrailoğullarından bir kısmının bunu kabul edip îmân ettiğini, bir kısmının ise, kendisine îmân etmeyerek yoldan çıktıklarını haber verir.508

Bikâî, tefsîrinde Kitâb-ı Mukaddes’ten yaptığı nakillerde İslâm inanç ve itikâdına aykırı olanlar hakkında okuyucuyu gerektiği yerde uyarmaya devam ederek bu konuda hassas davrandığını ortaya koymaktadır. Bu konudaki uyarılarını Nisâ sûresinde de sürdürmektedir. ” اوُدْعَت َلَّ ْمُهَل اَنْلُقَو اادَّجُس َباَبْلا اوُلُخْدا ُمُهَل اَنْلُقَو ْمِهِقاَثيِمِب َروُّطلا ُمُهَقْوَف اَنْعَفَرَو ْمُهْنِم اَنْذَخَأَو ِتْبَّسلا يِف ااظيِلَغ ااقاَثيِم “

“Söz vermeleri (ni takviye) için Tûr'u başlarına diktik de onlara, baş eğerek

kapıdan girin dedik, Cumartesi günü sınırı aşmayın dedik. Kendilerinden sağlam söz aldık.”509 âyetinin tefsîrini verdikten sonra “üçüncü sifirde bayramlar” diyerek

aktardığı Kitâb-ı Mukaddes naklinde geçen “Rab yeri ve göğü altı günde yarattı.

Yedinci günde ise istirahat etti.”510 sözü için “Burada yüce Allah’a istirahat etme gibi bir şeyin atfedilmesi gibi şeriatımıza uygun olmayan lafızlar var.”511 diyerek

okuyucuyu bu konuda uyarmaktadır.

Bikâi’nin, İslâm inancına aykırı olarak görüp dikkat çektiği yerlerden biri de Araf sûresi 137. âyetten sonraki yaptığı nakildir. Konu ile ilgili âyet şöyledir:

” يِذَّلا َمْوَقْلا اَنْثَرْوَأَو َكِّبَر ُتَمِلَك ْتَّمَتَو اَهيِف اَنْكَراَب يِتَّلا اَهَبِراَغَمَو ِضْرَ ْلْا َقِراَشَم َنوُفَعْضَتْسُي اوُناَك َن ِرْعَي اوُناَك اَمَو ُهُمْوَقَو ُنْوَعْرِف ُعَنْصَي َناَك اَم اَنْرَّمَدَو اوُرَبَص اَمِب َليِئاَرْسِإ يِنَب ىَلَع ىَنْسُحْلا َنوُش “

“Hor görülüp ezilmekte olan o kavmi (Yahudileri) de, içini bereketle

doldurduğumuz yerin doğu taraflarına ve batı taraflarına mirasçı kıldık. Sabırlarına karşılık Rabbinin İsrailoğullarına verdiği güzel söz yerine geldi. Firavun ve kavminin yapmakta olduklarını ve yetiştirdikleri bahçeleri helâk ettik.”512

Bikâî, âyetin tefsîrini uzun uzun yaptıktan sonra konuyla ilgili Hz. Mûsâ ve Hz. Hârûn’un Firavun’a gidişi, İsrailoğulları’nın Mısır’dan çıkarılışı gibi konularda

508 Bikâî, Nazmü’d-Dürer, c.II, s. 25-29. 509 Nisâ, 4/154.

510 Bikâî, Nazmü’d-Dürer, c.V, s.458. 511 Bikâî, Nazmü’d-Dürer, c.V, s.461. 512 Arâf,7/137.

135

Tevrât’tan nakil yapar. Ancak burada geçen itikâdımıza uygun olmayan bâzı kelime ve kavramların kullanımını ise şeriatımıza aykırı olduğu uyarısını yapmaktadır. Kur’ân, onların Allah’a yönelik bu tür itham ve yalanlarına karşı, “Allah, O'ndan

başka Tanrı olmayan, kendisini uyuklama ve uyku tutmayan, diri, her an yaratıklarını gözetip durandır. Göklerde olan ve yerde olan ancak O'nundur. O'nun izni olmadan katında şefâat edecek kimdir? Onların işlediklerini ve işleyeceklerini bilir, dilediğinden başka ilminden hiçbir şeyi kavrayamazlar. Hükümranlığı gökleri ve yeri kaplamıştır, onların gözetilmesi O'na ağır gelmez. O yücedir, büyüktür.”513

âyeti ile Yüce Allah’ın diri ve kâim olduğuna uyuklama ve uyku halinden münezzeh olduğunu vurgular.

Bikâî, konu ile ilgili olarak ,“Burada Şeriatımıza uygun olmayan kullanımlar

var. Baba, oğul gibi..” diyerek yaptığı nakilde geçen ،يركب ينبا “Bu, ilk oğlumdur.”514

gibi bir sözün kullanımının dinimizce sakıncalı olduğu uyarısını yapmaktadır. Bikâî, ayrıca Hz. Mûsâ için Tevrât nüshasında geçen “Rab, Mûsâ’ya dedi ki: Seni

Firavun’a ilah kıldım, kardeşin Hârûn’u da üzerine nebi kıldım” sözünün ulûhiyet

vasfının Allah dışında bir varlığa kullanımının söz konusu olduğunu, bunun dinimizce kullanımının uygun olmadığı görüşünü savunur.515 Nitekim Bikâî,

isrâîliyyât ve Kitâb-ı Mukaddes nakilleri yaparken bunun İslâm’a uygun olup olmadığı yönünü dikkatli incelemektedir. Bu konuda nakil yapan müelliflerin aynı hassasiyeti gösterdikleri söylenemez ise de, Bikâî ve ona benzer müelliflerin bu konuda hassas davrandıkları aşikârdır. Kur’ân-ı Kerîm, Ehl-i Kitâb’ın özellikle Yahudilerin kitaplarını tahrîf ettiklerini bildirir. Semavi dine mensup olanların beşeri zaaf ve taassuba yönelmeleri zamanla hakikatleri anlaşılmaz kıldığı gibi, ilahi kitaplara kendi görüşlerini, zaaf ve temayüllerini sokmaları da onları aslından uzaklaştırmıştır.516

Her şeyi ile büyük bir denge ve tutarlık içinde olan İslâm dininin sözkonusu rivâyetleri herhangi bir tahlîle tabi tutmadan kabul etmesi söz konusu olamaz. Hele hele İslâm dininin getirdiği ilkelere aykırılık arz eden, itikâdî, fıkhî, amelî yönden

513 Bakara, 2/255.

514 Bikâî, Nazmü’d-Dürer, c.VIII, s.68. 515 Bikâî, Nazmü’d-Dürer, c.VIII, s.49.

136

İslâm’ın emirlerine ters olan rivâyetlerin gelişi güzel kabul görmesi düşünülemez. Bu tür isrâîliyyât haberler İslâm’a aykırı grubunda değerlendirilmiş olup, bunların herhangi bir kaynaklık değeri bulunmamaktadır. Bu kısma giren isrâîliyyât hangi konuda olursa olsun İslâm’ın esasları (inanç ve ahlâk ilkeleri) ile tenakuz halinde olan isrâîliyyât kastedilmektedir. Bunları aklen ve naklen tasvip etmek mümkün değildir.517 Kaldı ki bu tür haberlerin İslâm’a uygunmuş gibi sunulması, tefsîr ve

hadîs malzemesi olarak kullanılması, kişiye ve dine hiçbir fayda sağlamadığı gibi dine zarar vermek isteyen art niyetli insanların önünü açıp işlerini kolaylaştırmayı da sağlamaktadır. İslâm’a aykırı rivâyetlerin din üzerindeki olumsuz etkilerinin daha net anlaşılması için konuyu örneklerle sunmanın faydalı olacağı kanaatindeyiz.

Outline

Benzer Belgeler