• Sonuç bulunamadı

İncîl Metinlerinde Özet Nakille Yetinmesi

1. ARAŞTIRMANIN KONUSU, ÖNEMİ, YÖNTEM VE SINIRLARI

1.4. Araştırmanın Sınırları

3.1.3. İncîl’lerden Yaptığı Nakiller

3.1.3.3. İncîl Metinlerinde Özet Nakille Yetinmesi

Sahâbe ve Tâbîûn döneminde İslâm’ın temel kaynakları olan Kur’ân ve sünnetin kabulünde ihtilaf olmamakla beraber, Kur’ân da yer alan konuların daha iyi anlaşılması için farklı arayışlar içine girildiği de muhakkaktır. Başta Ulumu’l-Kur’ân olmak üzere birçok yönteme başvuran sahâbe ve tabiiun, âyetlerin anlaşılması hususunda daha sonra isrâîliyyât, Kitâb-ı Mukaddes nakilleri olarak adlandırılacak bir yönteme de başvurdular. Kendilerinden sonra gelen Müslümanlar ise temelini sahâbe, Tâbîûnin attığı bu yöntemi tefsîr üzerinde uygulamaya devam ettiler. Ancak kimi, bu yöntemi yerinde ve usûlüne uygun olarak kullanırken, kimisi ise herhangi bir tenkît ve tasnife tabi tutmadan kullanmayı mubah görmüştür. Bu da zamanla tefsîr ilminin gereksiz bir şekilde isrâîliyyât bilgileriyle dolmasına sebep olmuştur. Âyetlerin anlaşılması için kullanılan bu yöntem zamanla ümmetin kamburu haline gelmiş, meseleyi içinden çıkılamaz bir duruma getirmiştir. Hâlbuki Kur’ân-ı Kerîm’de kıssalar kısaltılmıştır. Kur’ân cüzziyatın tafsiliyle uğraşmaz, vakaların tarihini zikretmez. O, ancak mevzunun esasını ve ibret verici kısmını alır.499 Tefsîr

ilim ve geleneğinde bu tarz bir sorunun farkında olan Bikâî, isrâîliyyât nakillerini gelişigüzel yapmaktan ziyade Kur’ân ve sünnete uygunluğunu dikkate alarak yapmıştır.

498 Bikâî, Nazmü’d-Dürer, c.VIII, s.113-114.

499 İsmâil Cerrahoğlu, “Tefsir Sahasında İsrâîliyyâta Kısa Bir Bakış II”, Diyanet İşleri Başkanlığı

131

Kendine has bir yöntem geliştiren Bikâî, İncîl metninden yaptığı nakillerde konunun anlaşılacağı kadarıyla nakilde bulunmuş, konu ile ilgili İncîl metninin tümünü almayarak özet nakille yetinerek kıssalarda Kur’ân’ın üslubunu takip etmiştir. Bununla beraber aynı konuda farklı incîllerden nakiller getirmiş, bu incîller arasında gidip gelmiştir. İncîller arasında gidip gelerek özet nakille yetindiği yerlerden biri de Bakara sûresi 275. âyetinin tefsîrinden sonra getirdiği nakildir. Faiz yiyenlerin durumunu anlatan âyette “Faiz yiyenler mahşerde ancak şeytanın çarptığı

kimsenin kalktığı gibi kalkarlar.500 şeklindeki ifadenin soyut bir kavram olmayıp

gerçek manada kullanıldığını ispatlamaya çalışır. Hz. Peygamber döneminde sara nöbeti geçiren bir çocuğun annesi tarafından Peygambere getirilişini örnek verdiği gibi, Luka İncîl’ine göre cinli bir veya iki adamın501 Hz. İsâ’ya getirilerek

iyileştirilmesi konusunu da delil olarak kullanır. Ancak bu konuda İncîl’den nakil getirirken Luka İncîliyle yetinmeyip Matta, Markos incîllerinden de yararlandığı görülür. Burada incîllerde konunun birbirinden farklı nakledildiğine işaret eder. Bunu yaparken sadece farklı olan cümleleri nakleder. Örneklendirecek olursak; Luka İncîlinde, “İsâ, Celile’nin karşısında bulunan Gerasalıların memleketine vardılar.” şeklinde başlarken Matta İncîlinde, “İsâ gölün karşı yakasında Gadaralıların

memleketine vardığında..” şeklinde başlar. Aynı konuda devam ederken Luka İncîl’i

“İsâ karaya çıkınca kentten bir adam O'nu karşıladı. Cinlere tutsak olan ve uzun

zamandan beri giysi giymeyen bu adam evde değil, mezarlık mağaralarda yaşıyordu.” şeklinde konuya devam eder. Matta İncîli ise “Cine tutsak iki kişi mezarlık mağaralardan çıkıp O'nu karşıladı.502 şeklinde konuyu ifade eder.

Anlaşıldığı üzere müellifimiz Kitâb-ı Mukaddes naklinde bulunurken sadece kendisine lazım olan bölümle yetinmiş, konu ile ilgili metnin tümünü nakletmeyip özetle yetinmiştir. Ayrıca getirdiği nakilden anlaşıldığına göre, kendilerinde kötü ruhları barındıran şahıslar gerek Hz. İsâ gerek Hz. Peygamber tarafından iyileştirildikleri görülmüştür. Ancak İncîl metninde bu haberlerin Luka, Matta, Markos’ta farklı ifade edildiğini yine her üç İncîl’den getirdiği özet nakilden anlamaktayız.

500 Bakara, 2/275.

501 Luka İncîline göre Hz. İsâ’nın iyileştirdiği cinli kişi sayısı bir iken, Matta ve Markos incîllerine

göre ikidir. Bk. Luka, 8/26-39; Matta, 8/28/34; Markos, 5/1-20.

132

Bikâî’nin incîllerden özet nakille yetindiği yerlerden biri de Zuhrûf sûresi 64. âyetin tefsîrindedir. Müellif, Hz. İsâ’nın İsrailoğulları gibi kendisinin de Allah’ın kulu olduğunu, ibadet edilmesi gerekenin sadece Yüce Allah olduğunu kendilerine haber verdiğini söyler. Hz. İsâ, kendisine verilen mucizelerin bir ihsan olduğunu bu mucizeler haricinde kendisinin kavminden bir farkı olmadığını vurgular. Dolayısıyla İsrailoğulları tarafından kendisine ilahlık vasfını yüklemelerinin yanlış olduğunu ifade eder.503 Konu ile ilgili açıklamadan sonra Hz. İsâ’ya verilen hikmet ve

mucizeler ile ilgili bölümlerden nakiller getirir. Müellif nakilde bulunurken ağırlıklı olarak Matta İncîl’inden naklettiğini vurgulamakla beraber her dört İncîl’in tercümelerini yoğurduğunu haber verdikten sonra konu ile ilgili özet nakil getirir.

Bikâî’nin özet nakille yetindiği yerlerden biri de Hz. İsâ’nın Sur ve Sayda’ya geçerken Kenanlı bir kadının ona yaklaşarak cine tutsak kızın iyileşmesi için yardım talep etmesi ile ilgili naklettiği hâdisedir. Bikâî, bu hâdiseyi ağırlıklı olarak Matta’dan nakleder ancak Markos İncîlinde kadının Yunanlı olduğunu ifade eder. Ayrıca müellif, Hz. İsâ ile kadın arasında incîllerde yer alan konuşmaların farklılığını ortaya koyar, konuyu özetler bununla beraber konu ile ilgili bütün incîllerden nakil getirerek her dört İncîl’den haberdar olmamızı sağlar.504

Müellifimizin hangi maksatla incîller arasında geçiş yaparak özet metinle yetindiğini net olarak bilmesek de muhtemelen konunun kutsal kitaplarda ne şekilde işlendiğini ortaya koyma, nüsha farklılıklarına işâret etme, tahrîf olduğu, Kur’ân’da haber verilen kitaplarının tahrîf edildiği yerleri ispat etme gibi sebepler onun bu tarz bir yönteme başvurması için neden olabilir.

Outline

Benzer Belgeler