• Sonuç bulunamadı

İncîl Nüshaları Hakkında Bilgi Vermesi

1. ARAŞTIRMANIN KONUSU, ÖNEMİ, YÖNTEM VE SINIRLARI

1.4. Araştırmanın Sınırları

3.1.3. İncîl’lerden Yaptığı Nakiller

3.1.3.1. İncîl Nüshaları Hakkında Bilgi Vermesi

Kur’ân-ı Kerîm, hidâyet rehberi ve nasihat olan İncîl’in Hz.İsâ’ya verildiğinden bahseder.482 İncîl kelimesinin aslı “iyi haber, müjde”, anlamında

Yunanca “euaggelion” (euangelion) Latince’ye “evangelium”, Fransızca’ya “evangile” olarak geçmiştir.483 Müjde manasına gelen İncîl484 kavramından yola

479 Bikâî, Nazmü’d-Dürer, c.I, s.483.

480 Osman Cilâcı, Dinler ve İnsanlar, Damla Matbaası, Konya 1990, s.143.

481 İzzet Derveze, et-Tefsîrü’l-Hadîs, Çev. Şaban Karataş, Ahmet Çelen, Mehmet Çelen ve diğerleri,

Ekin Yayınları, İstanbul 1997, c.VII, s.111.

482 Mâide, 5/46.

483 Ömer Faruk Harman, “İncîl” DİA, İstanbul 2000, c.XXII, s.270.

484 İncîl kelimesinin aslı “iyi haber, müjde ”anlamında yunanca euaggelion (euangelion) Latince’ye

evangelium, Fransızca’ya evangile olarak geçmiştir. Baki Adam, “Kur’an’ın Anlaşılmasında Tevrât’ın Rolü”, s.167; “İncîl” kelimesi, Kur’ân-ı Kerîm’de 12 yerde geçer. Bugün hıristiyanların elinde resmî olarak Matta, Markos, Lûka ve Yuhanna adıyla dört İncîl vardır ki isimlerinden ve

125

çıkarak Saff sûresinde geçen müjdenin içeriğiyle ilgili dikkate değer bilgi mevcuttur. “Hatırla ki, Meryem oğlu İsâ: Ey İsrailoğulları! Ben size Allah'ın elçisiyim, benden

önce gelen Tevrât'ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek Ahmed adında bir peygamberi de müjdeleyici olarak geldim, demişti. Fakat o, kendilerine açık deliller getirince: Bu apaçık bir büyüdür, dediler.”485 Hz. İsâ'nın, İsrailoğullarına gönderilen

Tevrât'ı tasdîk edici ve kendisinden sonra gelecek, ismi Ahmed olan bir peygamberi müjdeleyici, İsmâiloğullarına gönderilen bir peygamber olduğunu bildirmiştir. Bu âyet-i Kerîme’de dikkate değer husus; Hz. İsâ'nın, ismi Ahmed olan kendisinden sonra gelecek bir Peygamber’in müjdecisi olarak gönderildiğini vurgulamasıdır. İşte Yüce Allah'ımızın yüce kitabı Kur'ân-ı Azimüşşan, Hz. İsâ'nın kitabının daha isminde bile gayesini bildiren bu müjdeye işaret etmiştir.486Yahudi ve Hrıstiyanların

kutsal kitaplarını tahrîf etmelerini eleştiren Kur’ân, Tevrât ve İncîl gibi kutsal metinlerin aslî şeklini doğrular. Ehli Kitab’ın muhatap kabul edildiği âyetlerde Hrıstiyanlara da hitap edilir. De ki: “Ey Kitap ehli! Ancak Allah'a kulluk etmek,

O'na bir şeyi eş koşmamak, Allah'ı bırakıp birbirimizi Rab olarak benimsememek üzere, bizimle sizin aranızda müşterek bir söze gelin". Eğer yüz çevirirlerse: "Bizim Müslüman olduğumuza şahid olun" deyin.487 Kur’ân’ın “İncîl'e inananlar, Allah'ın onda indirdiği (hükümler) ile hükmetsinler.” uyarısını dikkate alan bâzı müfessirler,

Ehl-i Kitâb ile ilgili âyetlerin tefsîrinde Tevrât, İncîl ve Zebûr gibi kutsal metinlerin bilgilerinden istifade etmiş, bunları âyet tefsîrinde istişhâd olarak kullanmıştır. İncîller üzerinde birçok tasarruf yapılmış olup, bu tasarrufu yapan Hıristiyan kilisesi, Hz. İsâ’nın hayatını ve öğrettiği dinî esasları nakleden kitapların çoğunda son derece budamalar yapmıştır.488 Hıristiyan kilisesinin bu tarz bir budamada bulunması bu

kitaplardan nakilde bulunan müelliflerin nakilde bulundukları nüsha hakkında okuyucuya bilgi verme zorunluluğunu hissettirmiştir. Bunlardan biri olan Bikâî’nin

içindekilerden de anlaşılacağı üzere hepsi sonradan yazılmıştır. Bunlar, Hz. İsâ’nın biyografisini

anlatan kitaplardır. Tarihlerin beyanına göre bu dört İncîl, Konstantin zamanında ilk oluşturulan Sinod’da birçok İncîl içinden seçilmiştir. Veli Ulutürk, Kur’ân’da Ehl-i Kitâb, İnsan Yayınları, İstanbul 1996, s.101; Arapça’ya tercüme edilmiş olan “Barnaba İncîl’i” adındaki resmî olmayan İncîl ile diğerleri arasında çok büyük farklar vardır. Sözkonusu bu dört İncîl’de Hz. İsâ’nın öğütleri çerçevesinde yazılmış olan vaazlar içinde hakiki İncîl âyetlerinin manalarını ihtiva eden güzel sözler bulunmakta ise de, bunların hepsinin değişime uğradığı birbiriyle mukayesesinden anlaşılacak kadar açıktır.Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’ân Dili, VIII/179-180.

485 Saff, 61/6.

486 Veli Ulutürk, Kur’ân’da Ehl-i Kitâb, s.101. 487 Al-i İmrân, 3/64.

126

de, Ehl-i Kitâb ile ilgili âyetlerin tefsîrinde isrâîliyyât olarak nitelendirilen İncîl nakillerinde nüsha hakkında bilgi verdiği görülür. Bikâî, bu yöntemle konuya müfessirlerden farklı bir üslup ile yaklaştığını ispat etmiştir.

Bikâî’nin İncîl nüshası hakkında okuyucuyu bilgilendirdiği konulardan biri, Yahudilerin Hz. İsâ’yı öldürdüklerini iddia ettikleri konu ile ilgili ayetlerdir. Söz konusu âyetler şu şekildedir:

” َص اَمَو ُهوُلَتَق اَمَو ِ َّاللَّ َلوُسَر َمَيْرَم َنْبا ىَسيِع َحيِسَمْلا اَنْلَتَق اَّنِإ ْمِهِلْوَقَو َنيِذَّلا َّنِإَو ْمُهَل َهِّبُش ْنِكَلَو ُهوُبَل ( اانيِقَي ُهوُلَتَق اَمَو ِّنَّظلا َعاَبِّتا َّلَِّإ ٍمْلِع ْنِم ِهِب ْمُهَل اَم ُهْنِم ٍّكَش يِفَل ِهيِف اوُفَلَتْخا 411 اازيِزَع ُ َّاللَّ َناَكَو ِهْيَلِإ ُ َّاللَّ ُهَعَفَر ْلَب ) ااميِكَح “

“Ve ‘Allah elçisi Meryem oğlu İsâ'yı öldürdük’ demeleri yüzünden (onları lânetledik). Hâlbuki onu ne öldürdüler, ne de astılar; fakat (öldürdükleri) onlara İsâ gibi gösterildi. Onun hakkında ihtilâfa düşenler bundan dolayı tam bir kararsızlık içindedirler; bu hususta zanna uymak dışında hiçbir (sağlam) bilgileri yoktur ve kesin olarak onu öldürmediler. Bilâkis Allah onu (İsâ'yı) kendi nezdine kaldırmıştır. Allah izzet ve hikmet sahibidir.”489

Şüphesiz ki Hz. İsâ’nın vefatı ile ilgili İslâm âlimleri arasında tarih boyunca farklı görüşler ortaya atılmış, değişik görüşler üzerinde tartışmalar süregelmiştir. Her ne kadar Hz. İsâ’nın vefatı ile ilgili değişik görüşler olsa da Kur’ân-ı Kerîm’in kesin ifadesine göre Hz. İsâ bir peygamberdir. Düşmanları tarafından çarmıha

gerilmemiştir.490 Hz.İsâ’nin çarmıha gerilmediğini, israiloğulları tarafından iddia

edildiği gibi öldürülmediğini ifade eder: Bununla yetinmeyen Bikâî, Söz konusu İncîl nüshası hakkında da okuyucuya bilgi verir. İncîl’den nakledeceği nüsha ile ilgili olarak, “Hz.İsâ’nın göğe yükseltilmesi ile ilgili bilgi bugün Hrıstiyanların elinde olan

İncîl’e göredir. Bu İncîl, nüshasında Deccal’ın gelişi, Hz.İsâ’nın Semadan inmesi, Hz.Peygamber’in Faraklit ve Arkoun ile vasıflandırılması gibi konuları ihtiva eder.”491 diyerek kullandığı İncîl nüshasının (yaşadığı dönemde) Hrıstiyan halkın

elinde olan İncîl nüshası olduğunu söyler.

489 Nisâ, 4/157-158. 490 Bkz. Nisâ, 157-171.

127

Bikâî’nin kullandığı İncîl nüshası hakkında okuyucuyu bilgilendirdiği bir diğer yer ise, Al-i İmrân ailesi olarak Hz. Zekeriyyâ, Hz.Yahyâ, Hz. İsâ ve annesi Hz. Meryem hakkındaki âyetlerin tefsîrindedir. Konu ile ilgili âyetler şu şekildedir:

” ٍةَمِلَكِب اًقِّدَصُم ىَي ْحَيِب َكُرِّشَبُي َ َّاللَّ َّنَأ ِباَر ْحِمْلا يِف يِّلَصُي مِئاَق َوُه َو ُةَكِئ َلََّمْلا ُهْتَداَنَف اًدِّيَس َو ِ َّاللَّ َنِم ً يِبَن َو اًروُصَح َو ( َنيِحِلاَّصلا َنِم ا 93 ُ َّاللَّ َكِلَذَك َلاَق رِقاَع يِتَأَرْما َو ُرَبِكْلا َيِنَغَلَب ْدَق َو م َلَُّغ يِل ُنوُكَي ىَّنَأ ِّبَر َلاَق ) ( ُءاَشَي اَم ُلَعْفَي 16 َّلاِإ ٍماَّيَأ َةَث َلََّث َساَّنلا َمِّلَكُت َّلاَأ َكُتَيآ َلاَق ًةَيآ يِل ْلَعْجا ِّبَر َلاَق ) ْحِّبَس َو ا ًريِثَك َكَّبَر ْرُكْذا َو اًزْمَر ( ِراَكْبِ ْلإا َو ِّيِشَعْلاِب 14 َنيِمَلاَعْلا ِءاَسِن ىَلَع ِكاَفَطْصا َو ِك َرَّهَط َو ِكاَفَطْصا َ َّاللَّ َّنِإ ُمَي ْرَم اَي ُةَكِئ َلََّمْلا ِتَلاَق ْذِإ َو ) ( 12 ْرا َو يِدُج ْسا َو ِكِّبَرِل يِتُنْقا ُمَي ْرَم اَي ) َنيِعِكاَّرلا َعَم يِعَك “

“Zekeriyyâ mâbedde durmuş namaz kılarken melekler ona şöyle nida ettiler: Allah sana, kendisi tarafından gelen bir Kelime'yi tasdîk edici, efendi, iffetli ve sâlihlerden bir peygamber olarak Yahyâ'yı müjdeler. Zekeriyyâ: Rabbim! dedi, bana ihtiyarlık gelip çattığına, üstelik karım da kısır olduğuna göre benim nasıl oğlum olabilir? Allah şöyle buyurdu: İşte böyledir; Allah dilediğini yapar. Zekeriyyâ: Rabbim! (Oğlum olacağına dair) bana bir alâmet göster, dedi. Allah buyurdu ki: Senin için alâmet, insanlara, üç gün, işâretten başka söz söylememendir. Ayrıca Rabbini çok an, sabah akşam tesbih et. Hani melekler demişlerdi: Ey Meryem! Allah seni seçti; seni tertemiz yarattı ve seni bütün dünya kadınlarına tercih etti. Ey Meryem! Rabbine ibadet et; secdeye kapan, (O'nun huzurunda) eğilenlerle beraber sen de eğil.”492

Bikâî, konu ile ilgili âyetleri tefsîr etmekle beraber âyetlerin muhteva itibariyle geçmiş ümmetlerin hayatını konu etmesinden dolayı konunun okuyucu tarafından daha anlaşılır kılınması ve Ehl-i Kitâb’ın yalanlarını ortaya koyması için Kitâb-ı Mukaddes nakillerini de getirir. Bunu yaparken nakilde bulunduğu İncîl Nüshaları hakkında bilgi verir. Nakilde bulunduğu İncîl nüshasının yaşadığı dönemi kastederek, “Şu anda yaşayan Hrıstiyanların elinde bulunan dört incîlden nakletmem

gerekli oldu.”493 diyerek kendisinden nakilde bulunduğu İncîl nüshasının yaşadığı

dönemin Hrıstiyanların elinde bulunan İncîl nüshası olduğu ile ilgili bilgi verir. Bikâî, yapacağı nakil hakkında bilgilendirmeye devam ederek “Hz.Yahyâ’nın

doğumu, peygamberliği, mucizeleri ile ilgili olarak dört İncîl nüshasının metnini

492 Al-i İmrân, 3/39-43.

128

harmanlayarak nakledeceğim.”494 diyerek Hz.İsâ, Hz. Zekeriyyâ, Hz.Meryem ile

ilgili kıssalarda nakilde bulunduğu İncîl nüshası hakkında okuyucuyu bilgilendirir ve sonrasında konu ile ilgili uzunca bir nakil yapar.

Bikâî’nin Tevrât ve İncîl nakillerinde bulunurken, kullanmış olduğu nüsha hakkında okuyucuyu bilgilendirmesine rağmen, Zebûr’dan nakil yaparken Zebûr nüshası hakkında okyuyucuyu bilgilendirmediği görülmektedir. Kitâb-ı Mukaddes nakillerinde en az nakli Zebûr’dan yapan Bikâî, nüsha ile ilgili açıklamadan ziyade “هرخآ وهو ةئاملا دعب نيسمخلاو يداحلا رومزملا يف روبزلا يفو” “Zebûr’da elli birinci

Mezmurun sonunda”495 gibi ifadeler kullanarak kaçıncı Mezmurdan nakil yaptığı ile

ilgili olarak okuyucuyu bilgilendirmekle yetinmektedir.

Outline

Benzer Belgeler