• Sonuç bulunamadı

3. İran’da Çocuk İdamı ve Uluslararası Hukuk

3.8. İran’da İnfaz Metotları

İran’ın ceza hukukuna göre farklı infaz metotları uygulanmaktadır. Bu metotlar genel olarak hem çocuk ve hem yetişkinlerin infazı için kullanılabilir. Kanunda bu konuda ayrım yapılmaksızın infaz biçimi hâkimin kararına bağlıdır. Çocukların infazı için son zamanlarda sıklıkça kullanılan infaz şekli asmadır. İran Ceza Kanununa göre infaz biçimleri şöyledir:

İdam mangası infazlarda kullanılan yasal bir biçim olsa da ancak bugün nadiren İran’da kullanılmaktadır. Bu metot genelde siyaset ve güvenlik ile ilişkili suçlarda ve hapishanelerde veya kırsal bölgelerde kullanılmıştır.

İran’da en çok kullanılan infaz metodu asmadır. Bu metod, genelde hapishanede uygulanan yaygın bir yöntemdir. Toplu infazlar genellikle bir mobil vinç tarafından kamuya açık yerlerde veya hapishanede gerçekleştirilir. Bazen kurban vinçten asılır, ancak daha çok vinç yalpa olarak kullanılır ve kişi tabureden çıkarılır. Birçok çocuk İran’da böyle infaz edilmiştir. Af Örgütü’nün 2013 raporuna göre İran’da “En az 63 infaz halka açık bir şekilde gerçekleşti.”630 Çocuk suçlular da bu metotla halka açık en kalabalık yerlerde, ailelerinin ve hatta başka çocukların gözü önünde infaz edilebilir.

630 Bkz., Af Örgütü’nün 2013 Raporu,

https://www.amnesty.org/download/Documents/16000/pol100012013tr.pdf(E.T.20.05.2019).

Taşlama ya da Recim ise, İran Ceza Kanunu’nun 132, 175 ve 225. maddelerine göre cinsel suçlarda yetişkinler ve 18 yaş altı çocuklar için kamuya açık yerlerde uygulanabilir. Bu metot idam öncesi ve idam anında, özellikle 18 yaş altı suçlular için, korkunç bir psikolojik işkence içermektedir. Genel olarak son yıllarda taşlama infazları açık yerlerde gerçekleştirilmese de şu ana dek birçok kadın, erkek ve 18 yaş altı suçlu çocuk taşlamaya mahkûm edilmişlerdir.”631 Devrimin ilk yıllarında açık ve son zamanlarda gizli olarak, sayısı belli olmayan taşlama olayları yaşanmıştır.

Şia fıkhında erkekler arası homoseksüellik olayları, özel analize tabi tutularak idam hükmünü yetişkinlere ve 18 yaşın altında olan çocuklara, beraberinde getirebilir.

Bu suç Hudud kategorisinde incelenmektedir. Suçlu bulunan kişiler, Daeş’in yaptığı gibi, taşlama, eli-ayağı bağlı yüksekten atılma, yakma, duvar enkazı altında bırakma ve kılıç632 ile infaz edilebilir.

İİC Mahkemeleri birkaç kere homoseksüellikten suçlu bulunan erkeklerin, infaz metodunu yüksekten atılma olarak karar vermiştir.633

631 Bkz., Af Örgütü’nün 2013 Raporu,

https://www.amnesty.org/download/Documents/16000/pol100012013tr.pdf(E.T.20.05.2019).

632 15 Şubat 1990 tarihinde 3 erkek Hemedan kentinde, Hemedan Ağır Ceza Mahkemesi tarafından katl, tecavüz ve hırsılzlık suçlarından dolayı, idama ve infazdan önce, kırpaçlanmaya ve bıçaklanmaya çarptırıldı. Suçlulardan ikisinin kafası kılıçla kesildi ve 3. kişi asıldı. Kesilen kafalar cellatlarin elinde tutulub halka gösterildi. En son cenazeler halk tarafından yakıldı., İslami Cumhuriyet Qazetesi, 17.02.1990. s.2.

633 2 Ocak 2008 tarihinde Şiraz Ağır Ceza Mahkemesi’nin hükmü ile 2 erkek tecavüz suçundan dolayı,

yüksekten atılarak idam edildi.

https://www.radiofarda.com/a/o2_exectuion/429528.html(E.T.21.05.2019).

SONUÇ

İran İslam Cumhuriyeti, Birleşmiş Milletlerin üyesi ve birçok uluslararası hukuk anlaşmalara ve konvansiyonlara tabi olmasına rağmen, karşılaştığı birtakım uluslararası konularda, bazen İslam fıkhına ve bazen de çağdaş uluslararası hukuka uymayarak kendi rejim yararları, ulusal çıkarları ve radikal görüşleri doğrultusunda ihlallere neden olmuştur.

İran İslam Cumhuriyeti’nin kuruluş doktrini, İran İslam Devrimi arifesinde Ayetullah Ruhullah Humeyni tarafından ileri sürülen Velayet-i Fakih Teorisi’nin üzerinde kurulmuş ve 1979 Anayasası’na dâhil edilmiştir. Bu doktrin 1989 Anayasası’nın revize edildiği dönemde Ayetullah Humeyni’nin Fermanı ile kapsamını genişletip Velayet-i Mutlakay-i Fakih’e dönüşerek, tekrar anayasaya dâhil edilmiştir.

Velayet-i Fakih Teorisi, Şii siyasi fıkhının en tartışılan konusudur. Şia mezhebinin İtikâdî temellerine göre, Hz. Peygamber ve 12 İmam’dan sonra ve başka bir deyişle 12. İmam’ın Büyük Gaybeti Dönemi’nde, adil ve takvalı fakihler, toplumun günlük genel işlerini ya da hisbiyye işlerini üstlenmekteler. Büyük Gaybet Dönemi’nde, fakihlerin hisbiyye işlerinde Velayet yetkisi, birkaç fakih tarafından reddedilse bile, Şia fakihlerin çoğunluğu tarafından onaylanmıştır.

Ancak Şia fıkhında Velayet’in sınırları ve kapsamı Büyük Gaybet Dönemi’nin başlaması ile birlikte her zaman ucu açık tartışmalara neden olmuştur. Bazı fakihler Genel Velayet kavramını kabul ederek, Şiilerin tüm toplumsal sorunlarda fakihlere başvurmalarını tavsiye etmişlerdi. Bazı diğer fakihler de Sultan-i Me’zun kavramını tasvip ederek fakihlerin görev ve yetkisini, var olan siyasi gücün denetimi ile sınırlandırmışlar. Bu fakihlere göre, yönetim meşruiyetini fakihlerin onayından almaktadır ve fakihler sadece Şeriat kurallarının uygulanıp uygulanmadığını gözetim ve denetim altına almaktalar.

Ender görüşlerden birisi olan Velayet-i Fakih, Şii fıkhi gelişim tarihinde bariz bir arka plana ve özel bir örneğe sahip değildir. Bu görüş Ayetullah Humeyni’nin Necef kentinde sürgünde yaşadığı zaman oluşmuştur. Ayetullah Humeyni’nin ilk kitaplarında Velayet-i Fakih kavramı daha çok Genel Velayet sınırları içerisinde sunulmaktadır.

1979 devriminde Genel Velayet’in, Velayet-i Fakih’e evrilmesi ve 1989 Anayasası’nda bu teorinin Şia fıkhının klasik sınırlarını bile aşarak, Velayet-i Mutlakay-i Fakih’e dönüşmesi, her dönemde büyük ayetullahların ve ünlü fakihlerin eleştiri ve muhalefeti ile karşı karşıya kalmıştır.

Velayet-i Mutlakay-i Fakih’in İran İslam Cumhuriyeti Anayasası’na dâhil olması, karma bir anayasanın oluşmasına yol açmıştır. Bir taraftan İslamiyet ve öbür taraftan Cumhuriyet ibarelerini taşıyan yeni rejim, her iki kavramın etkisi altında kalmıştır. Aslında İran İslam Cumhuriyeti’nde rejim yapısı teokratik ve demokratik unsurların karışımıdır. Bu politik karışım sonucu uluslararası camiada benzersiz bir devlet yapısı üretilmiştir. Birçok kurumun teokratik ve demokratik özellikleri, çatışmaları ve çelişkileri beraberinde getirerek, demokratik kurumlar, teokratik güçler tarafından ağır baskılara maruz bırakılmıştır.

Anayasadaki İslamiyet, Şii mezhebine ve özellikle Velayet-i Mutlakay-i Fakih doktrinine dayanmaktadır. Bu ilkelere göre Yüksek Dini Lider, Veliy-i Emr ve İmam-i Ümmet olarak tanımlanmaktadır ve tüm İran Devleti tebaasının yansıra İslam coğrafyası ve bütün Müslümanların Veliy-i Emri ve başka bir deyişle Emirü'l-Mü'minin’idir. Şu görüşe binaen Yüksek Dini Lider, anayasal unvanının yanında, Veliy-i Emr-i Müslimin olarak ta adlandırılmaktadır.

Ayrıca anayasanın maddelerine göre, kuvvetler ayrılığı dikkate alınsa bile, tüm kuvvetlerin başında Velayet-i Mutlakay-i Fakih ve bu doktrinin asıl ve tek sahibi, yani Yüksek Dini Lider durmaktadır. İran İslam Cumhuriyeti Anayasası, mevcut siyasi

sistemlere kıyasen, eşi benzeri görülmeyen yetkileri Yüksek Dini Lider için ayırmıştır.

Bu durumda kuvvetler ayrılığı anlamsız bir hale gelerek, yasama, yürütme ve yargı güçleri doğrudan veya dolayı yollardan Yüksek Dini Liderin yetkisi ve denetimi altına girmektedir.

Yüksek Dini Lider’rin anayasal yetkilerinin yanı sıra Hükm-i Hükümeti ve eğer Merci-i Taklit olursa fetva yetkisi de vardır. Bu ek yetkiler, Yüksek Dini Liderlik makamını sınırsız yetkilerle donatılmış bir makam haline getirmektedir. Dolayısıyla anayasada tanımlanan tüm kuvvetler, Yüksek Dini Lider’in Hükm-i Hükümeti veya fetvası doğrultusunda istediği ve çizdiği sınırlarda çalışmak zorundadır.

İran İslam Cumhuriyeti Anayasası, Cumhuriyet ilkesini de kendi içinde barındırdığına göre, bariz bir şekilde seçime dayalı bir yapıya sahiptir. Bu anayasaya göre; Uzmanlar Meclisi’nin üyeleri halk tarafından seçildikten sonra Yüksek Dini Lideri seçer, Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilir, İslami Şura Meclisi’nin vekilleri halkın uyu ile seçilir, İl ve İlçe Konseylerinin seçimi halkın oyu ile mümkün kılınır, önemli konularda referandum aracılığıyla halktan görüş alınabilir ve anayasanın revize edildiği durumda, halkın oyuna başvurulur.

Ancak bu demokratik kurumlar ve ilkeler, Anayasa Koruma Konseyi’nin ağır etkisi altındadır. Anayasaya göre bu konsey, Meclis kararlarının denetimine ve Anayasa yorumlama yetkisine ek olarak, tüm seçimlerin işleyişini, adayların yeterliliğini ve seçim sonuçlarını uygulamak ve onaylamakla görevlidir. Ancak anayasaya göre Anayasa Koruma Konseyi, Teşhis Konseyi ve Uzmanlar Meclisi’nin yapısı ve işleyişi doğrudan ve dolayı olarak Yüksek Dini Liderin isteğine ve emirlerine tabidir. Bu durumda özellikle Uzmanlar Meclisi’nin mevcut Yüksek Dini Lider’e karşı görüşü, büyük bir oranda önceden belirlenmiş ve dizginlenmiş olmaktadır.

İran İslam Cumhuriyeti Anayasası’na göre Yüksek Dini Lider tüm silahlı kuvvetlerin başkomutanıdır ve ülkenin tüm genel siyasetlerini kendi atadığı Teşhis Konseyi’nin daimî ve geçici üyeleri ile danışmadan sonra belirlemektedir. Barış, savaş, anayasa revizyonu ve referanduma gitme fermanları Yüksek Dini Lider’in yetkisindedir. Bu durumda Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu, daha çok, belirlenmiş genel siyasetlerin uygulaması ve detaylandırması bağlamında görev sahipleri olarak gözükmekteler.

İran İslam Cumhuriyeti bu karmaşık yapıyla, uluslararası camiada, uluslararası hukuka karşı bazen uyumlu ve bazen de uyumsuz davranmıştır. Geçen 40 yıl boyunca İran İslam Cumhuriyeti devleti her ne kadar, söylem ve eylemlerini İslam dini bağlamında olduğunu söylese de bu devletin aldığı kararlar ve gösterdiği davranışların analizine baktığımızda, en önemli tutumlar ve uygulamalar, daha çok Velayet-i Mutlakay-i Fakih rejimi ve İran’ın ulusal çıkarları istikametinde şekillenmiştir.

İran İslam Cumhuriyeti’nin iddialarına göre iç hukuk ve uluslararası vakalarda, verilen kararlar her zaman İslam dini ve İran İslam Cumhuriyeti Anayasası doğrultusunda alınmaktadır. Ancak birçok uluslararası boyuta sahip olan olaylarda, örneğin, Tahran’daki yabancı temsilciliklere saldırı, Salman Rüşdi Krizi ve 18 yaş altı çocuklara karşı idam karaları ve onların infazı, uluslararası hukuka ve İslam’ın genel fıkhına aykırı olduğuna rağmen, Velayet-i Mutlakay-i Fakih doktrini ve İran ulusal çıkarları doğrultusunda yapılmıştır ve yapılmaktadır.

İran’daki yabancı siyasi temsilciliklerine saldırı, asla İslam fıkhı ve uluslararası hukukla bağdaşmayan bir dizi olaydır. Ayrıca hem ABD’li diplomatların Rehine Krizi’nde ve hem Türkiye, İngiltere ve Suudi Arabistan büyükelçiliklerine saldırılarda, 1961 Viyana Diploması İlişkileri Sözleşmesi ve 1963 Viyana Konsolosluk İlişkileri Sözleşmesi açık bir şekilde ihlal edilmiştir. Özellikle ABD Büyükelçiliğine saldırı ve

diplomatların rehin alınması, Ayetullah Humeyni’nin onayı ile İran İslam Cumhuriyeti devletinin ABD devletine karşı savaş açma mahiyetini kazanmıştır. Bu olay ve onun ardındaki resmi onaylar, Velayet-i Fakih rejiminin temellerini güçlendirmiş olsa da İran devletini uluslararası camiadan dışlamış ve beraberinde 40 sene boyunca, İran halkına ağır yaptırımlar, kötü sonuçlar ve derin acılar getirmiştir.

Salman Rüşdi Krizi’nde, Ayetullah Humeyni, İran Yüksek Dini Lideri, İslami camianın Şeytan Ayetleri’ne karşı geniş tepkilerinden aylar sonra, İran İslam Cumhuriyeti’nin büyümekte olan iç sorunlarını kontrol altına almak ve İslam dünyasında önderlik propagandası yapmak için, beklenmedik bir ölüm fetvası ile uluslararası hukuk kurallarına meydan okudu. Fetvanın asıl amacı iç sorunları bastırmak ve Velayet-i Fakih düşüncesini reklam yapmaktı.

Ayrıca bu fetvanın hedef tahtasında, genel olarak Şii fıkhına bile uymadığına rağmen, Sünni bir İngiliz vatandaşının oturtulması, bir taraftan Batı kamuoyunda Müslümanlara karşı geniş bir fobi oluşmasına ve diğer taraftan, aşırı ve şiddete yanlısı grupların sesinin duyulmasına yol açmıştır. Oysaki bu fetva, İslam dünyasında çoğunluğa sahip olan Ehli-Sünnet müftilerinin ve birçok Şia fakihinin, içtihadına karşı verilmiştir.

Dolayısıyla Ayetullah Humeyni’nin ölüm fetvası, aşırı gruplar açısından alkışlansa da devletler nezdinde ve dünya kamuoyunda genel olarak şaşkınlık ve karşıtlık gibi tepkilere yol açmıştır. Ayetullah Humeyni’nin Rüşdi’ye karşı yayınladığı fetva, bir taraftan İran devletinin tanıdığı Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi ve İnsan Hakları Evrensel Bildirisini ve diğer taraftan insan hakları çerçevesinde tanımlanan İfade Özgürlüğü’nü ve Adil Yargılanma İlkesini ihlal etmiştir.

İran İslam Cumhuriyeti bazı iç konularda da uluslararası hukuk ilkelerini göz ardı etmiştir. Bu ülkenin yargısı açısından kızların 9 ve erkeklerin 15 Kameri yaşlarında

ergenlik çağlarına varmaları ve cezai sorumluluk yaşına tabi tutulmaları, 18 yaşın altındaki suçlu çocukların idama çarptırılması, bu hükümlerin infaz edilmesi veya suçlu çocukların cezaevlerinde bekletilip 18 yaşını doldurduktan sonra idam edilmesi, bir taraftan kadın ve erkek eşitliği ilkesini inkar edip ve öbür taraftan Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi, Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi ve Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olmaktadır. Birleşmiş Milletler ve insan hakları örgütlerinin bir dizi uyarı ve kınama raporlarına rağmen, geçen 40 yılda yüzlerce 18 yaşın altında suç işleyen çocuk idam edilmiştir ve yüzlercesi de infaz için bekletilmiştir. Bu acımasız infazlar bir halde yapılıyor ki Şia fıkhında bile cezai sorumluluk yaşı ciddi bir şekilde tartışılmaktadır.

Son 40 yılda, İran İslam Cumhuriyeti uluslararası hukuk ile ilgili tüm aykırı söylemlerini ve eylemlerini, Şia mezhebine ve İran İslam Cumhuriyeti Anayasası’na gönderme yaparak, haklı çıkartmaktadır. Aslında İran İslam Cumhuriyeti, bir taraftan kendi siyasi amaçlarını ve isteklerini ve öbür taraftan uluslararası hukuka aykırı düşen uygulamalarını anayasasında ve Şia inancında meşrulaştırmaktadır. Hâlbuki uluslararası hukukta örneğin insan hakları, belli ve belirli kriterlere sahip olarak, hiçbir din veya iç hukuk gölgesinde tutulamaz.

Dolayısıyla İran İslam Cumhuriyeti, siyasi hayatında, defalarca hem uluslararası bağlamdaki eylem ve söylemlerinde ve hem kendi iç hukuk düzeninde, imzaladığı ve bağlayıcı olan hukuki anlaşmalara ve konvansiyonlara taraf olduğuna rağmen, bazen İslam fıkhına ve bazen de çağdaş uluslararası hukuka uymayarak, kendi rejim yararları, ulusal çıkarları veya radikal görüşleri istikametinde, bir takım önemli uluslararası hukuk ilkelerinin ve hatta İslam kurallarının ihlaline neden olmuştur ve açık bir şekilde insan hakları çerçevesinde tanımlanan ve çağdaş insanlığın onuru olan kavramları çiğnemiştir.

KAYNAKÇA

Kitaplar ve Makaleler

Abrahamian, Ervand, Iran Between Two Revelutions, Princeton University Press, Princeton, New Jersey,1982.

Akdeveli, Atay, İran’da Dış Politikanın Etnik-Dinsel Temelleri, Ankara Üniversitesi, 9 Haziran 1999.

Alimohammadi, Hocetullah, Şia Siyasi Fıkhı’nda Velayet-i Fakih Düşüncesi’nin Gelişimi (هعیش یسایس هقف رد هیقف تیلاو هشیدنا لوحت ریس), Tahran, Merkeze Esnade Enghelabe Eslami Yayınevi, 2008.

Alipur, Adel, İmamiye Fıkhı’nda Taziri İdam Cezasının Engellenmesi ( مادعا تازاجم عنم هیماما هقف رد يریزعت), Hukuk ve İslam hukuku çalışmaları Dergisi, 9. Sayı, Tahran, Güz ve Kış, 2013 ve 2014.

Ameli Cebeli, Şeyh Zeyneddin, Mesaleku’l-Efham(ماهفلإا کلاسم), C.14, Kum, Elmearefu’l-İslamiye Yayınevi, 1998.

Ameli, Hüseyin Bin Abdulsemed, Vusulu’l-Ahyar İla Usulu’l-Ahbar ( ىلإ رایخلأا لوصو رابخلأا لوصأ), Kum, Mecmeu’l-Zahair El-İslamiye Yayınevi, 1981.

Ameli, Mohammad Bin Mekki, Elkevaed ve Elfevaed (دئاوفلا و دعاوقلا), Kum, C.1, Mofid Yayınevi,1. Baskı, 1980.

Anthony, Chase, Legal Guardians: İslamic Law, International Law, Human Rights Law, and the Salman Rushdie Affair, American University International Law Review, Volume 11, Issue 3, Article 1, 1996.

Armaoğlu, Fahir, 20. Yüzyılın Siyasi Tarhi, 25. Baskı, İstanbul, İş Bankası Kültür Yayınevi, 2018.

Baki, Emadeddin, Yaşam Hakkı, 18 Yaşı Altı Çocukların İdamı, Tahran, İnsan Hakları Derneği Yayınevi, 2008, s. 24.

Beheşti Sereşt, Mohsen, İran İslam Cumhuriyeti Anayasa’sı Tarihçesi, Jerfapejuh Dergisi, 2. Yıl, 2 ve S.3, Kış 2014 ve Bahar 2015.

Beheşti, Mohammad, Velayet-Rehberi-Ruganiyet (تیلاو-یربهر -تیناحور ), Tahran, Rozene Yayınevi, 2011.

Cami Grubu, Dün Bugünün Feneridir )تسا هدنیا هار غارچ هتشذگ(, Tahran, 2. Baskı, Koknus Yayınevi, 1984.

Cavadi Amoli, Abdullah, Velayet-i Fakih (هیقف تیلاو), Kum, Esra Yayınevi, 1999.

Cosas, Ahmed, Ehtilafu’l-Ulema, Beyrut, 3.Cilt, 1996.

Dabashi, Hamid, Theology of Discontent, New Brunswick and London, Transaction Publishers,1993.

Douglas, William, O., Strange Lands And Friendly People, Harper & Brothers, New York, 1951.

Delkhasteh, Mahmood, İslamic Discourses of Power and Freedom in the Iranian Revolution, 1979-81, London, London School of Economics and Political Science, ProQuest Publisher, 2007.

Ebadi, Shirin, Iran Awakening: A Memoir of Revolution and Hope, USA, Random House Publisher, 2017.

Ebne Şehr Aşub, Mohammad Bin Ali, Menakeb (بقانم), 3. Baskı, Kum, Elmektebol Heyderiye, 1957.

El-Zuhili, Sheikh Wahbeh, Islam and İnternational Law, İnternational Review of the Red Cross, Volume 87, Number 858, June 2005.

Elhelebi, Ebu Elselah, Elkafi Fi Elfekh (هقفلا یف یفاکلا), Çevirmen: Ostadı, Reza, İsfahan, Emiru’l- momenin Yayınevi, 1983.

Ensari, Morteza, Elkaza ve Elşehadat (تاداهشلا و ءاضقلا),1. Baskı, C. 1, Kum, Uluslararası Şeyh Ensari Kongresi, 1994.

Ensari, Morteza, Elmekasib (بساکملا), Uluslararası Şeyh Ensari Kongresi, 1. baskı, Kum, C. 3, 1994.

Ergüven, Nasıh Sarp, Uluslararası Hukukta Diplomatik Ayrıcalıklar, Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi, Ankara, 2008.

Firehi, Davud, İran’da Şia ve İstişareli Demokrasi (ناریا رد یتروشم یسارکومد و هعیش), Tahran Üniversitesi Hukuk Dergisi, S. 67, Bahar, 2005.

Firehi, Davud, İslam’da Bilim ve Meşruiyet’in Gücü (ملاسا رد تیعورشم و شناد تردق), Tahran, Ney Yayınevi, 2015.

Firehi, Davud, İslam’da Siyasi Düzen ve Devlet (ملاسا رد تلود و یسایس ماظن), Tahran, 13.

Baskı, Semt Yayınevi, 2016.

Garavi İsfehani, Mohammad Hüseyin, Haşiye Kitap Elmekasib (بساكملا باتك ةیشاح), C.2, Kum, Zove Elkurba Yayaınevi, 1998.

Gerevi, Cevad, Tartışmalı Fetvalar’da Analize Dayanan Fıkıh ( لئاسم رد یللادتسا هقف یفلاخ), Tahran, Negareş Yayınevi, 2006.

Gieling, Saskia Maria, Religion and War in Revolutionary Iran, Bloomsbury Academic, London; New York, 1999.

Golamnejad, Yaser, Sebb’ul-Nebi Hükmü’nün İncelenmesi (يبنلا باس لتق مکح يسررب), Fıkıh Ve İslami Hukuk Temelleri Dergisi, 44. yıl, S.1, Bahar ve Yaz 2011.

Hairi Yezdi, Mehdi, Hikmet ve Hükümet (تموکح و تمکح), İngeltere, Şadi Yayınevi, 1994.

Hakyemez, Cemil Gaybet İnancı Ve Şiîlik’teki Yeri, Ankara Üniversitesi, Doktora Tezi, 2006.

Hamaneyi, Ali, Ocubetu’l-Esteftaat (تائاتفتسلاا ةبوجا), Birinci Bölüm, Daru’l-İslamiye Yayınevi, Beyrut, 1995.

Hansari, Ahmed, Cameu’l-Medarek, 2. Baskı, Tahran, Mektebetu’l-Seduk, C.3, 1985.

Hilli, Cemaluddin, Muhtelifu’l-Şia, Kum, C.4, Camia Moderresin Yayınevi, 1993.

Hoi, Ebolkasem, Seratu’l -Necat, 1. Baskı, C.1, Kum, Bergozide Yayınevi, 1995.

Hoi, Mohammad Sadık, Velayet-i Fakih Hapishanesinde (هیقف تیلاو نادنز رد), İran, Darul’- Ehya Yayınevi, 2010.

Humeyni, Ruhullah, Elresail (لئاسرلا), C.2, Tahran, Merkeze Tanzim ve Neşre Asare Emam, 1999.

Humeyni, Ruhullah, Keşfu’l- Esrar (رارسلاا فشک), 1. Baskı, İran, 1944.

Humeyni, Ruhullah, Kitabu’l- Beye (عیبلا باتک), Velayet-i Fakih Bölümü, Tahran, İslami İrşad Bakanlığı Yayınevi, 1986.

Humeyni, Ruhullah, Kitabu’l- Beye (عیبلا باتک), İmam Humeyni Vakfı, C.2., Tahran, 2000.

Humeyni, Ruhullah, Sahifeye Emam (ماما هفیحص), Tahran, Tüm Ciltler, Merkeze Tanzim ve Neşre Asare Emam, 1999.

Humeyni, Ruhullah, Sahifeye Nur (رون هفیحص), 1. Baskı, Tahran, Merkeze Medareke Farhangi, 1985.

Humeyni, Ruhullah, Tahrir u’l-Vesile (هلیسولاریرحت), Kum, Emri Bilmaruf ve Nehyi min Münkir Bölümü, Daru’l-İlm, 2000.

Humeyni, Ruhullah, Tahrir u’l-Vesile (هلیسولاریر ), Kum, Nikah, Daru’l-İlm, 2000. حت Humeyni, Ruhullah, Vasiyyet Name )همان تیصو(, İslamic Sources, 15 Şubat 1983.

Humeyni, Ruhullah, Velayet-i fakih-İslam Devleti (یملاسا تموکح -هیقف تیلاو), İmam Humeyni'nin -ks- Eserlerini Tanzim ve Yayınlama Müessesesi Yayınevi, Çevrimen: Uluslararası İlişkiler Bürosu, 1. Baskı, Tahran.

Hüseyni Tehrani, Mohammad Hüseyin, İslam Hükümeti’nde Velayet-i Fakih ( هیقف تیلاو ملاسا تموکح رد), Meşhed, Allama Tebatebai Yayınevi, 2000.

İran İslam Cumhuriyeti Anayasası 1979.

İran İslam Cumhuriyeti Anayasası 1989.

İran Meşruta Padişahlık Anayasası.

İran Meşruta Padişahlık Anayasası’nın Tamamlayıcı Eki.

Joheri, Mehdi, Sefidi, Sepide, Dehagn, Seid, Erkekler ve Kızlar Arasında Eşit Cezai Yaşı ( سپ و رتخد نایم یرفیک غولب نس یواستر ), Sosyal Bilimler Dergisi, S.11., Tahran, Kış, 2017.

John L. Esposito, Voices of Resurgent İslam, Published by Oxford University Press, New York 1983.

Keddie, Nikki R., İran Devrimi’nin Sonuçları, Çeviri: Mehdi Hakikatkhah, 3. Baskı, Tahran, Koknus Yayınevi, 2009.

Keddie, Nikki R., Modern Iran, Yale University Press, New Haven and London, 2003.

Kediver, Mohsen, Azeri Qomi’nin inişleri ve çıkışları (یمق یرذآ دورف و زارف), Kediver websitesi Yayını, 2013.

Kediver, Mohsen, Devlet Teorileri Şia Fıkhı’nda (هعیش هقف رد تلود یاهه یرظن), Tahran, Ney Yayınevi, 2008.

Kilinç, Ahmet, İran Anayasa Hukukunun Genel Esasları, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. XII, Y. 2008.

Koleyni Razi, Mohammad bin Yakup bin İshak, El-Kâfi (یفاکلا), Kum, C. 7, Daru’l-Hadis Yayınevi,1987.

Kubadi, Mohammad, Devrim ve Diploması: Sadr’ın Anıları ( تارطاخ رد یساملپید و بلاقنا ردص), Tahran, Sureye Meher Yayınevi, 2015.

Kur’an.

Laurie, Timothy; Khan, Rimi, The Concept of Minority for the Study of Culture, Contınuum: Journal Of Medıa & Cultural Studıes, VOL. 31, NO. 1, 1-12, 2017,

M. McGreevey, Robert, The Iranian Crisis and U.S. Law, Northwestern Journal of International Law & Business, C. 2, S. 2, Güz,1980.

Meclesi, Mohammad Bakir, Beharu’l-Envar (راونلأا راحب), C. 52, Tahran, Elmektebol Eslamiye Yayınevi, 1973.

Mekarem Şirazi, Naser, Envaru’l-Fekahe (ههاقفلا راونا), Kitabu’l- Beye Bölümü ( باتک عیبلا), Kum, İmama Ali Yayınevei, 2004.

Mervan, Mohammad, Usul-i Fıkıh İlminin Tanımı )هقفلا لوصأ ملع فیرعت( , Mevzu Yayınevi, Yayınyeri ?, 2016.

Mesbah Yezdi, Mohammad Taki, Sorular ve Cevaplar ( خساپ و اهشسرپاه ), Tahran, İmam Humeyni Yayınevi, 2000.

Metini, Celal, Şia Mezhebinde Takma İsimler ve Unvanların Geçmişi ( ءهقباس ءهرابرد یثحب خیرات

املع نیوانع و باقلا ی

هعیش ), İran Name Dergisi, 1. Yıl, 4. Sayı, Yaz, 1983.

Milani, Mohsen, Pehlevi Saltanatından İslami Cumhuriyet’e dek ( ات یولهپ تنطلس زا

Milani, Mohsen, Pehlevi Saltanatından İslami Cumhuriyet’e dek ( ات یولهپ تنطلس زا