• Sonuç bulunamadı

İran Anayasası’nın 10. Bölümündeki 152, 153, 154 ve 155. maddeler, dış siyasetle ilgilidir. Anayasada dış unsurlar ve dış siyaset, İslam’ın ve Şia mezhebinin çerçevesinde yorumlanmaktadır. Hiçbir maddede dış siyasetin, uluslararası hukuka bağlılığı söylenmemiştir. Bu bölümde İİCA uluslararası hukuk kavramları dışına çıkarak, devletleri "savaş yanlısı", "barış yanlısı" ve "tahakkümcü" ve insanları

"Müslüman", "mustazaf"405 ve "müstekbir"406 olarak sınıflandırmıştır.

Ayetullah Humeyni İİC dış siyaseti konusunda görüşünü şöyle belirtmiştir:

“Amerika İngiltere'den daha kötü, İngiltere Amerika'dan daha kötü, Sovyetler Birliği her ikisinden daha kötü, Herkes öbüründen daha kötü, herkes öbüründen daha kirli, ama bugün bu kötülüklerle uğraşıyoruz!”407

Anayasa’nın 3. maddesi uyarınca İran devleti "ülkenin dış siyasetinin İslam ölçütlerine dayanılarak düzenlenmesi, bütün Müslümanlara karşı kardeşlik ödevlerinin üstlenilmesi ve yeryüzü mustazaflarının, elden gelen imkânların esirgenmeksizin korunması" ile görevlidir.408

Bu madde bazı belirli ve bazı belirsiz unsurlar içermektedir. "Dış siyasetin İslam ölçütlerine dayandırılması", belirli bir açıklama olsa da "bütün Müslümanlara karşı kar-deşlik ödevlerinin üstlenilmesi" ve "yeryüzü mustazafların, elden gelen imkânlarla esirgenmeksizin korunması" gibi belirsiz ve çok belirsiz açıklamalar içermektedir.

405 Kur’ân-ı Kerîm’de toplum içerisinde ezilen, küçük görülen veya kendilerini öyle hisseden ya da sayılarının azlığı ve güçsüzlükleri sebebiyle etkisiz kalan kimseler için kullanılan bir tabir., İslam Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/arama/?q=mustazaf&p=m (E.T.11.01.2019).

406 Kendini üstün görüp gerçekleri kabul etmeyen kimse anlamında Kur’an’da geçen bir kavram., İslam Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/mustekbir (E.T.11.01.2019).

407 Humeyni, Sahifeye Emam, a.g.e., C.1, s. 420.

408 İİCA, a.g.e., Madde 3.

Müslümanlara karşı kardeşlik, yeryüzü mustazafları ve onlardan imkânları esirgememek, uluslararası camiada sadece Müslüman ve zayıf tutulmuş insanlara ilgi göstermek ve dünyanın büyük bir bölümünden kopmak demektir. Hâlbuki buğun İran dış siyasetine baktığımızda İran’ın Dağlık Karabağ Meselesinde, Müslüman ve Şia Azerbaycan Devletine karşı işgalci Ermenistan Devletini savunmakta olduğunu net bir şekilde görmemiz mümkündür.

Bu madde uluslararası hukuka karşı bir içerik ihtiva etmektedir. Zira BM Genel Kurulu’nun karalarına göre devletlerarası ilişkilerde dostane ilişkilerin409 gerekliliğine ve başka devletlerin iç işlerine karışmama ilkesini vurgu yapılmaktadır.410

Anayasanın 154. maddesi, uluslararası hukuk doğrultusunda başka ülkelerin iç işlerine karışmama ilkesine vurgu yaparak şöyle diyor: “başka milletlerin iç işlerine karışmaktan tamamen sakınmakla birlikte, mustazafların müstekbirlere karşı hak arama savaşını yeryüzünün her noktasında destekler.” Bu madde de "başka milletler", "başka devletler" ibaresi yerine kullanılırken, tekrar İran Anayasası dış siyaset sahasında,

"mustazafların müstekbirlere karşı hak arama savaşını yeryüzünün her noktasında desteklenmesini" açık bir şeklide savunmaktadır.

Anayasa’nın 152. maddesine göre " İİC’nin dış siyaseti her türlü tahakkümü ve tahakküm altına girmeyi reddeder", "ülkenin her yönden bağımsızlığının ve toprak bütünlüğünün korunmasını savunur", "bütün Müslümanların haklarının savunulmasına yardımcı olur", "zorba güçlere karşı hiçbir taahhüt altına girmez" ve " savaş yanlısı olmayan devletlerle karşılıklı barışçı ilişkiler temeline dayanmasını" ister.

409 United Nations, General Assembly, 24 Ekim, 1970, (G.A / Res / 2625 (xxv) 1970).

410 United Nations, General Assembly, 21 Aralık, 1965, (G.A /Res / 2131 (xx) 1965).

Bu madde de İran Devleti dış siyasette, uluslararası arenada uluslararası hukukun eşitlik ilkesine vurgu yaparak, savaş yanlısı olmayan devletlerle karşılıklı barışçı ilişkiler içerisinde olmayı diler. Ancak bu madde de, 154 ve 3. maddeler gibi, henüz Müslüman ve mustazaf insanlar ve milletler belirsiz bir tarzda savunulmaktadır.

İİCA modern "millet" ibaresi yerine birkaç maddede dini terim olan "ümmet"

ibaresini kullanmıştır. Ümmet ibaresinin kullanışı İİCA’nın, İran Milleti’nden ziyade İslam Ümmeti’ne ait olduğunu çağrışım yapmaktadır. 5, 57 ve 157. maddelerde

"Velayet-i Emr "ve "İmamet-i Ümmet" ibarelerinin yan yana kullanılması görülmektedir. Her 3 madde de bu ibarelerin kast ettiği anlam ve kişi, Yüksek Dini Liderdir. Dolayısıyla İran Anayasası, Yüksek Dini Lideri sadece İran Milleti’nin lideri yok, belki Dünya Müslümanları’nın lideri olarak tanımlamaktadır.

Bu görüş açıkça 109. maddenin 2. Fıkrasında, Yüksek Dini Liderin nitelik ve şartları içerisinde "Ümmet-i İslam’ın Rehberliği için gerekli adalet ve takvayı haiz olmak" ibaresi şeklinde görülmektedir. 109. madde Yüksek Dini Liderin yetki ve görev sınırını, bütün İslam Coğrafyası ve hatta dünyanın her bir yerinde yaşayan Müslümanlara kadar uzatmıştır. Bu madde uluslararası hukukla bağdaşmayan bir maddedir. 411

İİCA’nın 11. maddesi şöyle diyor: “Kuşkusuz bu sizin ümmetiniz yegâne bir ümmettir ve ben rabbinizim, bana ibadet edin,412 Ayet-i kerimesi hükmünce tüm Müslümanlar yegâne bir ümmettir ve İİC, İslami hükümetlerin uyuşması ve birleşmesi temelleri üzerinde genel siyaseti yerleştirmekle ve İslam dünyasının siyasi, ekonomik ve kültürel birliği gerçekleşinceye dek daima çalışmakla görevlidir.”

411 İİCA, a.g.e., Madde 109.

412 Kur’an, Enbiya/92.

Bu maddeye göre "Ümmet" ibaresinin İran Anayasası’nda Kur’an’ı bir tanımda kullanılması anlaşılıyor. Ayrıca İran Devleti’ni dış siyaset sahasında, "İslami devletlerin uyuşması ve birleşmesi temeline genel siyaseti yerleştirmekle ve İslam dünyasının siyasi, iktisadi ve kültürel birliği gerçekleşinceye dek sürekli çaba harcamakla ödevli" olduğunu vurguluyor. 413

İİCA'nın 154. maddesi İran İslami Devrimi'nin dünyanın diğer ülkelerine ihraç edilmesine dayanmaktadır. Bu maddeye göre İİC, başka milletlerin içişlerine karışmaktan tamamen sakınmakla birlikte, mustazafların müstekbirlere karşı haklı arayışlarını yeryüzünün her noktasında desteklemektedir.414 Bu maddeye göre dünyanın her bir yerindeki mustazaflar, din ve etnik kökenlerine bakmaksızın İİC tarafından desteklenebilir.

Devrimin İhracı Ayetullah Humeyni’nin sözlerinde de görünmektedir: “Biz savaşıyoruz. Biz savaş meydanlarının yiğitleriyiz. Biz devrimimizi tüm dünyaya ihraç ediyoruz. Çünkü bizim devrimimiz İslami bir devrimdir. ”415

Her devlette olduğu gibi, İran Devleti de insan hakları ve insancıl hukuk sözleşmeleri de dâhil olmak üzere en önemli uluslararası sözleşmelre (bazı çekinceler ile birlikte) taraftır. İran Medeni Kanunu’nun 9. maddesi, uluslararası anlaşmalara ilişkin olarak "Anayasal Kanun uyarınca İran Hükümeti ile diğer hükümetler arasında imzalanan anlaşmalar kanun hükmündedir" söylemiştir.

İslam hukukunun İran hukuk sistemine entegrasyonu ile ilgili en önemli maddelerden biri, İran Anayasası’nın 4. maddesidir. Bu madde şöyle diyor: “Medeni, cezai, mali, ekonomik, idari, kültürel, askeri, siyasi ve diğer tüm yasalar ve kararlar

413 İİCA’da (önsöz ile birlikte) "İslam" ibaresi 204 kere, "İran" ibaresi 59 kere, "Millet" ibaresi 35 kere ve

"Ümmet" ibaresi 15 kere kullanılmıştır.

414 İİCA, a.g.e., Madde 154.

415 Humeyni, Sahifeye Emam, a.g.e., C.12, s. 148.

İslami ölçütlere dayanmalıdır.” Bu madde kayıtsız şartsız olarak anayasanın bütün maddelerinin ve diğer yasa ve kararların üstündedir ve bu konunun tespiti ve yorumlanması, Koruma Şurası’nın fakihlerinin uhdesindedir.”416

Görünen o ki, İran kanun koyucusu ve koruyucusu, iç hukuka öncelik vermektedir ve böylece İran iç hukukuna veya İslam hukukuna aykırı olan herhangi bir bağlayıcı uluslararası kanuna bile karşı koymaktadır.