• Sonuç bulunamadı

İptal Davaları

Belgede İdari yargının görev alanı (sayfa 98-101)

B. İdari İşlemlerden Doğan Davalar

1. İptal Davaları

İdari Yargının görev alanına giren idari dava türlerinin neler olduğunun cevabı 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2 nci maddesinde yer almaktadır.

Bu kanunun ‘’İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı’’ başlıklı 2 nci maddesinde, iptal davaları; idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar olarak tanımlanmıştır.

Bu hükümlerden anlaşılacağı gibi iptal davalarının konusunu idari işlemler oluşturmaktadır. Daha önce de ifade edildiği gibi idari işlem, idarenin idare hukukuna dayanarak yaptığı tek yanlı hukuksal işlemlerdir. Genel/düzenleyici işlemlerin yanı sıra bireysel işlemler de iptal davasına konu olabilir; ancak davaya konu edilen işlemin kesin ve yürütülebilir bir nitelik taşıması gerekir (2577 sayılı kanun m. 14/3-d).

Bu arada “zımni ret işlemeleri”ni de belirtmek gerekir. Zira 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 10 ncu maddesi kapsamında bir idari işlem tesis ettirmek üzere yapılan başvuruya idarece 60 gün içinde cevap verilmemiş olursa kanun bu durumu “zımni ret işlemi” olarak kabul etmekte ve aynen diğer idari işlemler gibi dava konusu yapılabileceğini öngörmektedir.

Genel düzenleyici işlemlerin iptali isteğiyle açılan iptal davasının doğurduğu sonuçlardan yalnızca davayı açan değil işlemin diğer ilgilileri de etkilenir. Yalnız bu noktada işlemin diğer ilgililerinin hangi andan itibaren etkileneceği noktasında uygulama bir fikir birliğinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Kimi görüşe göre aynen davacı gibi işlemin diğer ilgilileri de işlemin tesis edildiği tarihten itibaren etkilenirler, diğer bir görüşe ise iptal kararının verildiği tarihten itibaren etkilenirler.

İptal davası, hukuka aykırı bir idari işlemin, idari yargı organları tarafından iptal edilerek ortadan kaldırılmasını sağlayan bir dava türüdür. Bir başka deyişle, iptal davası, idare tarafından tesis edilen icrai bir karardan kişisel, hukuka uygun ve güncel

bir menfaati244 etkilenen kişinin, idari yargıya başvurarak bu idari işlemin, yetki, şekil, sebep, konu ve maksat öğelerinden biriyle hukuka aykırılığından ötürü iptalini istemesidir245. İptal davalarında netice-i talep her zaman için, davanın konusu olan idari işlemin hukuka aykırı olduğu iddiasıyla iptali talebi olacaktır.

Ancak hemen ifade etmek gerekir ki iptal davası ile tam yargı davası eğer şartları varsa birlikte açılabilir246. Bu durumda hem işlemin iptali istenilir hem de işlemden kaynaklanan bir hak ihlali varsa bunun yerine getirilmesi istenilir.

İptal davalarında yargı yerleri yalnızca dava konusu edilen idari işlemi inceler ve işlemde bir hukuka aykırılık olup olmadığını belirlemeye çalışır, hukuka aykırı olduğu sonucuna varılırsa işlem iptal edilir ve işlemin ilgilisi de işlemin doğurduğu hukuki sonuçlardan kurtulur.

Tam yargı davalarında olduğu gibi, işlemin kapsamı, hakları ihlaldeki ağırlık derecesi ve bunun giderilmesi yolları araştırılmaz. İptal davalarında öncelikle aranan şey hakkın ihlali değil, ilgililerin menfaatinin ihlal edilip edilmediğidir. Menfaat ihlali hak ihlalinden daha geniş kapsamlıdır. İlgililerin mal varlığının, subjektif haklarının, manevi kişiliğinin zarar görmüş olması şart değildir247.

İdari rejimi ve böylece idari yargı denetimini kabul etmiş olan ülkelerde idarenin hukuka aykırı tasarrufları iptal davası yolu ile ortadan kaldırılabilmesi nedeniyle iptal davası, idarenin hukuka aykırı tasarruflarda bulunmasını, kararlar almasını önleyen ve böylece idarenin hukuka bağlılığını ve hukuk düzeninin korunmasını sağlayan en etkili müessesedir248.

244 Danıştay 6. Dairesi menfaatin meşru olması aramaktadır, bkz.D.6.D.’nin 28.12.2004 gün ve E:

2003/2750, K: 2004/7115 sayılı kararı, Danıştay Bilgi Bankası, (erşim tarihi: 17.08.2007)

245 Ragıp SARICA, İdari Kaza, C. I, İdari Davalar, İstanbul, 1949, s. 10., aktaran Serkan AĞAR,

"Vergi Davalarının Hukuki Niteliği", http://www.idare.gen.tr/agar-vergidavalari.htm.htm (erişim tarihi: 17.08.2007)

246 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 12 nci maddesinde; ilgililerin haklarını ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştay’a ve idare ve vergi mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri gibi ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine, bu husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın tebliği veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açabilecekleri, bu halde de ilgililerin 11 inci madde uyarınca idareye başvurma haklarının saklı olduğu hükmü yer almaktadır.

247 GÖZÜBÜYÜK,Yönetsel Yargı, s. 110.

248 GÖKALP, a.g.e., s. 442.

İptal davası hukuk devleti ilkesinin gerçekleşmesi bakımından en etkili yoldur.

İptal davaları ile yönetimin hukuka uygun hareket etmesi sağlanmış olur. İptali istenen işlemle menfaati ihlal edilen hemen herkese dava hakkı tanınmıştır. Dava hakkı amaca uygun olarak geniş tutulmuştur249.

Danıştay son zamanlarda verdiği bazı kararlarında “menfaat ihlali” koşulunu meşru menfaat olarak anlamakta ve davacının işlemle meşru bir menfaat ilişkisinin bulunmadığı sonucuna vardığı durumlarda aksi düşünceye dayalı mahkeme kararlarını sırf bu yönden bozmaktadır250.

İptal davası bakımından “menfaat” koşulu, davacı sıfatı ile ehliyet yönünden yeterlidir. Davacı ile iptali istenen işlem arasındaki ilgiyi ifade eden “menfaat” kavramı, davacı bakımından kişisel, meşru ve güncel bir özellik arz etmelidir.251 İptal davası ile, gerçekte, davacının menfaatinin korunması değil, kamu yararının himayesi söz konusudur; zira, hukuk devletinde, idarenin, işlemlerinde daima hukuka uygun davranmasında tüm toplum fertleri bakımından yarar vardır252. Bu nedenledir ki, iptal davası sonucunda (genel nitelikte)253 bir idari işlemin iptaline karar verilmesi, sadece davanın tarafları için değil, herkes için geçerli (erga omnes) olur254.

Ancak önemle vurgulanması gereken husus iptal davaları ile yalnızca “hukuka uygunluk denetimi” yapılıyor olmasıdır255. İptal davaları ile idarenin işlemlerinin yerindeliği denetlenmez. Bu husus gerek Anayasa’nın 125 gerekse 2577 sayılı İdari yargılama Usulü Kanunun 2 nci maddesi ile yasaklanmıştır.

Yani idarenin birden fazla alternatiften birini tercih etmesinin söz konusu olduğu durumlarda idare bu alternatiflerden birini tercih ederek işlem yapmışsa idarenin bu

249 GÖZÜBÜYÜK, Yönetim Hukuku, s. 357.

250 D. 6. D.’nin 28.12.2004 gün ve E: 2003/2750, K: 2004/7115 sayılı kararı, Danıştay Bilgi Bankası, erişim tarihi: 24.09.2007.

251 SARICA, a.g.e., s. 29-30., aktaran Serkan Ağar, "Vergi Davalarının Hukuki Niteliği", http://www.idare.gen.tr/agar-vergidavalari.htm.htm, erişim tarihi: 22.10.2007.

252 SARICA, R., “Danıştay Kararlarının Yerine Getirilmesi, Danıştay Kararları ve Yürütmenin Durdurulması”, Ankara, s. 18-19, aktaran Serkan Ağar, "Vergi Davalarının Hukuki Niteliği", http://www.idare.gen.tr/agar-vergidavalari.htm.htm , erişim tarihi: 22.10.2007.

253 Ali Sıtkı GÖKALP, İptal Davaları, in Yüzyıl Boyunca Danıştay, Ankara, 1968, s. 443. aktaran Serkan Ağar, "Vergi Davalarının Hukuki Niteliği", http://www.idare.gen.tr/agar-vergidavalari.htm.htm, erişim tarihi: 22.10.2007.

254 Ali Ülkü AZRAK, İptal Davalarının Objektif Niteliği Üzerine Düşünceler, in Onar Armağanı, İstanbul, 1977, s. 44; Yıldırım ULER, İdari Yargıda İptal Kararlarının Sonuçları, Ankara, 1970, s.

44., aktaran Serkan AĞAR, "Vergi Davalarının Hukuki Niteliği", http://www.idare.gen.tr/agar-vergidavalari.htm.htm , erişim tarihi: 22.10.2007.

255 GÖZÜBÜYÜK, Yönetim Hukuku, s. 358.

tercihine yargı yerinin müdahalesinin önüne geçilmiştir, yeter ki idarenin bu tercihi hukuka uygun olsun.

Belgede İdari yargının görev alanı (sayfa 98-101)