6. Yöntem
2.5. İnsanın Psikolojik Özellikleri
2.5.6. İnsanın Zalim ve Cahil Oluşu
“Zulüm”, Kur’an’ın kendisinin muhatabı olan insan için kullandığı önemli sözcüklerden birisidir. " kökünden gelen bu kavram, türevleriyle birlikte ﻢﻠﻇ" Kur’an’da 289 yerde geçer.627 Zulüm kelimesinin; kazılması uygun olmayan bir yeri kazmak, haddi aşmak ve bir başkasının hakkını ihlal etmek gibi anlamları vardır.628 Genel anlamda zulüm, kişinin kendi sınırlarını aşması ve yapmaya hakkı olmayanı yapması anlamında kullanılır. Karşıtı olan “adalet”i gerçekleştirmemesi demektir.629 Zulüm kelimesinde karanlık anlamı da vardır. Bu anlam onun, insan kalbindeki etkisini göstermektedir. İhtimal ki zulüm, kalbin zulmetinden, onun iman nuru ile aydınlanmaması neticesinde kararmasından kaynaklanmaktadır. Bu hal kalbin mühürlenmesine sebebiyet verir.630
İsimlerinden birisi “adl” olan Allah, kullarına hiçbir zaman zulmetmeyeceğini bildirir:631 “Şüphe yok ki Allah, zerre kadar zulmetmez (yapılan iş
625
Hayati Aydın, Kur’an’da İnsan Psikolojisi, s. 247,248.
626
86/Târık, 5-6.
627
Muhammed Fuad Abdülbaki, el-Mucemu’l-Müfehres, s.363, 657-659, 1012, 1013,
628
Ragıb el-İsfehani, Müfredatu Elfazi’l-Kur’ani’l-Kerim, s. 537.
629
Izutsu, Kur’an’da Dini ve Ahlaki Kavramlar, s. 221-222.
630
40/Mü’min, 35. Ayetle ilgili yorum için bkz. Hayati Aydın, Kur’an’da İnsan Psikolojisi, s. 233.
631
kütü ise, onun cezasını adaletle verir).”632 “Kendilerini temize çıkaranlara ne
dersin! Hayır, Allah dilediğini temize çıkarır. Hiç kimse kıl payı kadar zulüm görmez.”633
Zulmün insani boyutuna gelince o, iki şekilde cereyan eder. Birincisi, “Allah’ın hudutları/hudûdullâh” olarak belirlenmiş sınırları çiğnemektir.634 İkincisi, toplum tarafından benimsenen prensiplerin ihlal edilmesi şeklinde vücut bulur.635 İnsanın, beşeri münasebetlerde yaptığı her türlü haksızlık bu tür zulme dâhildir.636
Kur’an, Allah’a ortak koşmayı (şirk) zulmün en büyüğü sayar. 637 Allah’a karşı iftira etme, onun adına yalan uydurma da en büyük zulümlerden kabul edilir.638 Allah’ın ayetlerini yalanlama ise, Allah’a karşı yapılmış dolaylı bir zulümdür.639
İnsanın çok zalim olduğunu belirtmek için Kur’an’ın iki ayetinde “zalûm” ifadesi kullanılır. Bu kelime ayetin birinde, “çok nankör” anlamına gelen “keffar” kelimesiyle pekiştirilir.640 Diğer ayette, “çok cahil” anlamındaki “cehûl” kelimesiyle birlikte kullanılır.641 Terim anlamını öne çıkaran İsfehani’ye göre “cehl”, bir şey bilme halinin karşıtı olarak, “ilim” mefhumunun zıddıdır. 642
632 4/Nisâ, 40. 633 4/Nisâ, 49. 634 Bkz. 2/Bakara, 229; 65/Talak, 1. 635
Izutsu, Kur’an’da Dini ve Ahlaki Kavramlar, s. 223-224.
636
4/Nisâ, 10; 17/İsrâ, 33; 22/Hac 39,40; 42/Şûrâ, 42.
637
31/Lokmân, 13.
638
18/Kehf, 15; 29/Ankebût, 68; 39/Zümer, 32; 61/Saf 7.
639
6/ En’âm, 21, 93, 144, 157; 7/A‘râf, 37; 10/Yunus, 17; 11/Hûd, 18.
640
14/İbrâhîm, 34.
641
33/Ahzâb, 72. Kur’an kavramları üzerinde çalışmaları olan Izutsu, cahil (cehl) kelimesi için şu açıklamayı yapar: İslam öncesi zamanlarda cehl/cehalet kelimesi, dini bir anlam taşımamaktaydı. O dönemde “cehalet”, “hilm” kavramının karşıtı idi. “Cehl”, en ufak bir öfke anında bile, kendisini kaybedip parlayan, kontrolsüzce hareket eden, körü körüne atılan delikanlının, ateşli, sabırsız kişinin sorumsuz davranışlarıdır. “Hilm” ise bunun karşıtı olup öfkesini dizginleyebilen insanın tavrıdır. Hilm sahibi insan, aklını doğru çalıştırmayı ve isabetli karar vermeyi başarabilen kişidir. “Hilm” , davranışlara vakar olarak yansırken, cehlin belirtisi zulümdür. Cehlin ikinci anlamı, olayların içine nüfuz edememek ve daima sathi düşünmek ve dolayısıyla her zaman basit ve isabetsiz hükümler vermek demektir. Bu, aynı zamanda insanın kendi kendini ve kendi kapasitesinin sınırını görememesi, kendi değerini idrak edememesi manasına gelir. Bu anlamda cehl, hemen hemen zihni körlük demektir. (Izutsu, Kur’an’da Allah ve İnsan, s. 258-260, 266, 269-271.)
642
Cehl kökünden türeyen ve Kur’an’da dört yerde kullanılan “cahiliye”,643 olumsuz anlama sahip olan dini terimlerdendir. O, kâfirlerin küfür ve inatlarının temelidir. Aslında bağımsızlık ruhu, hiçbir otoritenin önünde eğilmeyi kabul etmeyen bir duygudur. İşte bu, kâfirleri yeni dine karşı bu kadar sert bir muhalefete iten faktördür.644
Kur’an, kurmaya çalıştığı yeni dini hayatın ilkelerini tek tek sıralarken, bu hayatın karşıtı olan Cahiliye yaşantısını da genel hatlarıyla tanımlar. Bunlar, ilahi hükümleri bırakıp nefsani arzulara göre yaşama zihniyeti,645 sadece kendi menfaatini düşünme ve neme lazım anlayışı,646 fuhşa kapı aralayan müstehcen davranış ve açık saçık giyinme, 647 körü körüne yaşatılan hamiyet duygusu648 olarak sıralanabilir.
Cahiliye veya cehalet, Kur’an’ın oluşturduğu yepyeni bir dünya anlayışına göre yeni bir anlama bürünmüştür. Bu haliyle cehalet, eşyanın ve görünen olayların arkasındaki ilahî hikmeti anlayamamak, varlıkları Allah’ın ayetleri olarak görememektir. Kur’an’a göre, kendi içindeki ayetler kadar evrende olup biten her şey Allah’ın varlığını ve kudretini anlatan ayetlerdir. İşte cehalet, çok açık olan bu hakikati bile anlayamamak, ilahî vahyin en kolay tarafını bile kavrayamamaktır.649 Hal böyle olunca dünya hayatını tahsil etmenin ötesine geçemeyen bir ilmin cehaletten farkı kalmaz.650
Kur’an; puta tapmayı,651 ilahi emirlere karşı gelmeyi,652 Allah’ın hükümleriyle alay etmeyi,653 şehevi arzulara meyletmeyi cehaletin bir eseri olarak görür.654
643
Bkz. 3/Al-i İmran, 154; 5/Maide, 50; 33/Ahzab,33; 48/Fetih, 26.
644
Izutsu, Kur’an’da Dini ve Ahlaki Kavramlar, s. 259.
645 5/Mâide, 49-50. 646 Bkz. 3/Âli İmrân, 154. 647 Bkz. 33/Ahzâb, 33. 648 Bkz. 48/Fetih, 26. 649
Izutsu, Kur’an’da Dini ve Ahlaki Kavramlar, s. 270.
650
Nesefi, Medariku’t-Tenzil, III, 691.
651 Bkz. 7/A‘râf, 138; Zümer 39/64. 652 Bkz. 11/Hûd, 29. 653 Bkz. 2/Bakara, 67. 654
Bkz. 27/Neml, 55; 12/Yûsuf 33. Bu eylemlerin değerlendirilmesi için bkz. Hayati Aydın,
Emanetin göklere, yere ve dağlara teklif edildiğini, onların çekinip korktuklarını bildiren Ahzab suresinde bu emaneti insanın yüklendiği haber verilmekte, emaneti yüklenen insanın çok zalim ve çok cahil olduğu ifade edilmektedir.655 Buradaki zalimlik ve cahillik bütün insanlığı kapsamaktadır. Zalimlik, zulme ve haksızlığa pek meyilli olmak, insanların hukukunu yüklendiği halde onlara riayet edememek, dolayısıyla kendisine yazık etmek demektir. Cahillik ise kendi konumunu, kadir ve kıymetini, akıbetinin özünü bilememektir. Zaten, onun zulmü de bu cehalete dayanmaktadır.656
Zalimlik ve cahilliğin bütün insan cinsi için kullanılması ve bu iki kavramın ne ifade ettiği üzerinde farklı yorumlar yapılmıştır. Bu yorumlara göre Allah, insanı hayatın gerekleri ile ilgili hiçbir şey bilmeyen birisi olarak yarattı. Hatta yaratılış içgüdüleri, diğer canlıların içgüdülerinden daha zayıf olarak yaratıldı.657 Bu sebeple o, cahil olarak nitelendirildi.658 İnsan ne kadar bilgi edinirse edinsin onun bildikleri, bilmediklerinden ve bilmek istediklerinden çok daha fazladır. O, böyle bir varlık olduğu için cehûl (çok cahil) diye nitelendirilmiştir.659 Diğer bir görüşe göre, insan zalimdir. Çünkü o, yasak meyveyi yemekle kendini rahatlık ve lezzet cennetinden, rahat bir ortamdan alıp eziyet, korku ve ıstıraba mahkûm etti. Dünya sorumluluğunun ağırlığını ve eziyetini omzuna yükledi. Yine o, böyle bir cezanın kendine verilebileceğini hesap edemedi.660 Dahası o, uyanış ve düşüncenin(bilincin), görüşün sonuçlarının ne kadar çok eziyet verici olduğunu bilmedi.661 Bir başka yorum şöyledir: “İnsan, Allah’ın ve Allah’ın kullarının haklarını yüklendiği halde gereğini ifa edemediği ve sonuçta kendisine yazık ettiği için zalimdir.”662 Razi; “İnsan, çeşitli günahlara dalarak kendine zulmettiği için zalim ve cahildir”663 demiştir. Beyzâvî’nin tefsirine göre, gazap ve şehvet kuvvetlerinin ona galip gelmesi sebebiyle insan zalim ve cahil olmuştur. Akıl, bu iki kuvveti gözetleyici ve sınırı aşmaktan koruyucudur.
655
Bkz. 33/Ahzab, 72.
656
Yazır, Hak Dîni Kur’an Dili, VI,114.
657
Bkz. 16/Nahl, 78.
658
Reşid Rıza, Tefsiru’l-Menar, II, 506.
659
Yaşar Nuri Öztürk, “Kur’an’da İnsan Kavramı”, İÜİFD, İstanbul, 2001, S.3 s. 10.
660
Fahreddin Râzî, Mefatihu’l-Gayb, XVIII, 304; Krş. Rasul Ertuğrul, Kur’an’a Göre İnsanın Psiko-
Sosyal Açıdan Değerlendirilmesi, 110,111.
661
Ali Şeriâtî, Dinler Tarihi, s. 222.
662
Nesefi Medariku’t-Tenzil, III, 49; Şerafettin Gölcük, Kur’an ve İnsan, s. 61.
663
Kutsal kitapların gelişindeki maksat da bu kuvvetleri kırmak, fazla yükselmelerini engelleyip dengelerini sağlamaktır.664
Zülüm ve cehalet kavramlarının Kur’an’daki kullanılışları incelendiğinde ve yapılan yorumlara bakıldığında, ortaya şöyle bir tablo çıkmaktadır: Evrendeki bütün varlıklar kendileri için konulan ilahi kanunlara tamamen uymakta ve yaratılışlarının gereğini kusursuz olarak yerine getirmektedirler. Buna karşılık yeryüzünde halife kılınan, ilahi emaneti yüklenerek ağır bir yükün altına girmiş bulunan insan üstlenmiş olduğu emanetin sorumluluğunu hakiki manada idrak edememekte, bunun gereklerini istenen ölçüde yerine getirmemektedir. Bu yüzden insan zalim ve cahil olarak anılmıştır.665 Emanetin gereklerini yerine getirdiği zaman o, yaratılmışların en şereflisi olarak gerçek kimliğine kavuşacaktır.
İnsan emaneti yüklenmekle mutlak anlamda zalim ve cahil olduğu şeklinde yorumlanmamalıdır. Emanetlerin büyük olması makamın yüksekliğini gösterir. Dolayısıyla, bu yüce emanetin insana verilmesi onun konum ve itibarının büyük olduğuna delildir.666 “Beraet-i zimmet asıldır”667 hükmü burada da geçerli olmalıdır. Buna göre zalimlik ve cahillik ancak, emanete ihanet edildiği zaman gerçekleşecektir. Zalimlerin göreceği cezanın kendi kazançlarının karşılığı olduğu Kur’an’ın beyanıdır.668 Onlar bu cezaya kendilerine zulmetmelerinin neticesi olarak çarptırılacaklardır. İşte, ayetlerin ifade ettiği bu anlam yukarıdaki tezi doğrular mahiyettedir. Özetle zulüm, kişinin kendi sınırlarını aşması, ilahi yasakları çiğnemesi, hakkı olmayanı yaparak adaletten ayrılmasıdır.669
Kur’an’ın beyanına göre insan, hem Allah’a (ona şirk koşarak, onun adına yalan uydurarak), hem de O’nun ayetlerine karşı zulmedebilmektedir. Kendi nefsine ve çevresine karşı da zalim olabilmektedir. Allah, insanlara zerre kadar zulmetmediğini bildirir. İnsanlardan da zulümden kaçınmalarını ister. Yüklendiği
664
Beyzâvî, Envârü’t-Tenzîl ve Esrârü’t-Te’vîl, II, 282.
665
Nesefi Medariku’t-Tenzil, III, 49.
666
Şevki Saka, Yabancılaşma Karşısında Kur’an, s. 130-131.
667
Faruk Beşer, Kolay Fıkıh Usulü, s. 104.
668
Bk. Bakara 2/57, 67, 286; Âli İmrân 3/117, 182; A‘râf 7/9, 160, 162, 177, 199; Tevbe 9/70; Yunus 10/44; Hûd 11/46; Yûsuf 12/33; Nahl 16/33, 118; Ankebût 29/40; Rûm 30/9; Zümer 39/64.
669
emanetin gereğini yerine getirmediği takdirde, insanın zalim ve cahil olacağını beyan eder.