• Sonuç bulunamadı

İklim Değişikliği ve Nüfusun Aşırı Büyümesi

2.4. Ortak Sorunların Bulunması

2.4.1. İklim Değişikliği ve Nüfusun Aşırı Büyümesi

Bugün bölgede yaşanmakta olan iklim değişikliklerinin yol açtığı çevresel problemler, göç gibi sorunlar nedeniyle meydana gelen nüfus problemleri, Kafkasya– Mezopotamya coğrafyasında stratejik bir konuma sahip Türkiye ve İran özelde ol- mak üzere, bütün bölgeyi etkisi altına almaktadır. Türkiye ve İran, çok verimli yer altı zenginliklerine ve doğal kaynaklara ve dünyanın hemen hemen en iyi iklim ko- şullarına sahip bulunduklarından bu potansiyellerini bir işbirliği temelinde dinamik hale getirebilirlerse söz konusu sorunların yol açacağı etkileri en aza indirmiş olacak- lardır. İklim değişiklikleri, büyük göçler ve sıkışmış ülke nüfuslarıyla mücadeleye mecbur kalan Türkiye ve İran’ın bölgede tesisine öncülük edecekleri işbirliği düşün- cesi bu sorunların üstesinden gelmede işbirliğine katılacak bölge ülkelerine yardımcı olacaktır.

Bugün küresel ısınmaya bağlı olarak çevresel felaketler artış göstermekte ve olağanüstü iklimsel değişiklikler, ekonomik ve siyasi krizlerin ortaya çıkmasına ve siyasi krizlerin yaşanmasına neden olmaktadır. Daha somut bir vermek gerekirse; Gulf Stream su akıntısı, Meksika Körfezi’nden Birleşik Devletlerin doğu sahil şehir- lerine, oradan da Kanada’nın Atlantik kıyılarına ve Avrupa’nın Kuzey bölgelerine ulaşmaktadır. Gulf Stream su akıntısıyla ekvatoral Pasifik Okyanusu’ndan gelen sı- cak su, soğuk Kuzey Atlantik’e taşındığından Gulf Stream, Amerika’nın doğu ve Avrupa’nın Kuzey Batı bölgelerini yaklaşık 5 derece ısıtmaktadır. Aşırı sera gazı salınımı gibi faktörlerden ortaya çıkan iklim değişiklikleri ve küresel ısınmaya bağlı olarak Greenland’daki büyük buz kitlelerinin veya Kuzey’deki buzların çözülmesiyle soğuk suların okyanus sistemine ulaşması, Gulf Stream’in getirdiği sıcak iklimle karşılaştığında akıntının sıcaklık derecesini düşürmekte ve bu bölgelerin havasını oldukça soğutmaktadır. Olağanüstü iklim değişikliklerine yol açan küresel ısınma nedeniyle Kuzey Amerika ve Kuzey Avrupa gibi bölgelerin sıcaklık değerlerinin düşmesine bağlı olarak bu bölgelerdeki şehirlerin yaşanmaz hale gelmesi, iklim yö- nünden daha elverişli konumdaki –Orta Doğu, Kafkasya veya Kuzey Afrika gibi– bölgelere göçü artıracağından, göç hareketlerine bağlı olarak savaşlara veya çatışma- lara varan büyük siyasi ve ekonomik krizlerin bölgeyi etkileyeceği düşünülebilir.

Ayrıca, bölgedeki çevresel sorunlar ve iklim değişikliklerine bağlı olarak meydana gelen su mücadeleleri, ülkeler arasında savaşlara varabilecek derecede sorunlara ne- den olmaktadır. Hammaddeye ve doğal kaynaklara olan ihtiyaç gittikçe artmakta ve bu durum büyük güçler arasında güç ve sömürü mücadelelerinin yaşanmasına neden olmaktadır. Kıtalar, ülkeler ve halklar arasında ekonomik dağılım eşitsizliği artmak- ta, fakir ve açlık düzeyindeki nüfusun oranı gün geçtikçe yükselmektedir Türkiye ve İran’da iklim değişiklikleri nedeniyle ormanların ve canlı türlerinin varlığının gittik- çe tehlike altına girmesi, bu ülkelerde yaşayan insanların yaşam standartlarını düşü- receği gibi bitkisel ve hayvansal kaynaklara ve gıdalara ulaşmalarında zorluk yaşa- malarına neden olabilecektir (BM İklim Değişikliği Raporu, 2013)5.

Küresel ısınmaya bağlı olarak ortaya çıkan iklim değişiklikleri ve olumsuz ha- va şartları, tüm dünya ülkelerini olduğu kadar, tüm bölgeyi ve özelde Türkiye ve İran’ı da etkisi altına almaktadır. Karbondioksit ve sera gazı salınımlarına bağlı ola- rak ortaya çıkan hava kirliliği, Türkiye ve İran’ın büyük çevre ve sağlık sorunları yaşamasına yol açmakta; insanları sağlıksız ve kötü çevre ve iklim ve hava şartların- da yaşamaya mecbur etmektedir. Deniz suyu seviyelerindeki olumsuz artışa bağlı olarak özellikle Kuzey Amerika ve Kuzey Avrupa’daki bazı ülkelerin su altında kal- ma tehlikesiyle yüz yüze gelmesi bu bölgelerde küresel ısınma dolayısıyla buzulların erimesine bağlı olarak bu ülkelerden Türkiye ve İran gibi ülkelere yoğun nüfus gö- çünün kapısını açacağından Türkiye ve İran’ın sahip olduğu topraklarda yaşayan halkların varlığını ve güvenliğini tehlikeye sokabilecektir.

Birleşmiş Milletler Üniversitesi Çevre ve İnsan Güvenliği Enstitüsünün açık- lamasına göre, “2050’ye kadar 200 milyon kadar insanın çevresel sorunlar yüzünden yerlerinden olabileceği” tahmin edilmektedir (Hürriyet Gazetesi, 09.10.2008). Göçe neden olacak sebepler arasında buzulların erimesiyle deniz seviyesinin artması ve bu nedenle kıyı bölgelerinin su baskını ve erozyonla karşılaşması; tarım ürünlerinin bü- yük çoğunluğunun kuraklık nedeniyle azalması; insanlar açlıkla mücadele ederken kıtlığın birçok bölgede insanları olumsuz etkilemesi; artan beslenme bozuklukları yüzünden hastalıkların artması ve buna bağlı insan ölümlerinin meydana gelmesi; artan sıcaklıkların insan sağlığını olumsuz derecede etkilemesi ve sıcaklık artışı ne-

5

BM 2013 İklim Değişikliği raporu ile ilgili olarak bk.

www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2013/09/130927_bm_iklim_raporu.shtml;

deniyle sıtma ve henüz karşılaşmadığımız salgın hastalıkların baş göstermesi; seller ve kuraklıkla ilişkili olarak ishale bağlı endemik hastalıkların ve ölümlerin artması, yüksek kesimlerdeki buzulların erimesiyle su kaynaklarının azalması ve son olarak yağışların şiddetinin artmasıyla kasırgalar, fırtınalar ve seller gibi aşırı hava olayları- nın meydana gelmesi sayılmaktadır (Çeber, 2013).

Tüm bu sebeplerden kaynaklanacak iklime bağlı göç sorunları, iklimi daha el- verişli olan Orta Doğu bölgesine göçü artıracağından, iklim değişikliklerine bağlı olarak ortaya çıkan aşırı göç ve nüfus artışı gibi problemler, bir işbirliği zeminde ortaklaşa çalışmayı ve mücadeleyi mümkün ve zorunlu kılmaktadır. Yaşanan çevre- sel ve doğasal sorunlara çözüm aramak, tüm dünya insanlarının asli görevidir. Gü- nümüzde konuyla ilgili pek çok uğraş mevcut bulunmakla birlikte, genelde (plansız kentleşme, atık kirliliği, hava kirliliği, tarım ilaçlarının kullanımıyla ortaya çıkan toprak kirliliği, karbon salınımlarını sınırlamakta başarısız olunması sonucu meydana gelen küresel ısınma, su kaynaklarının kirlenmesi, ormanların tahribatı, erozyon, radyasyon, aşırı nüfus artışı, plansız sanayileşme, doğal kaynakların bilinçsiz kulla- nımı, biyoyakıtlar, kaçak avlanma, hayvanların yaşam alanlarının yok olması, habita- tın bozulması, gürültü kirliliği, besin kirliliği, orman yangınları, kuraklık, sulak arazi- lerin ve alanların kuruması gibi) bazı sorunları tam olarak çözüme kavuşturamamak- tadır. Sonuç olarak çalışmada yer verilen işbirliği çabası, çevresel duyarlılığı artır- mak için de bazı adımlar atabilir. Çevre sorunları ve tehditleriyle alakalı olarak ka- muoyunu bilgilendirme toplantıları, konferanslar, seminerler düzenleyebilir ve bir bilinç oluşturmaya yönelik akademik yayınları teşvik edebilir. Hedeflenmiş gruplara yönelik çevresel farkındalığı artırmak için kampanyalar düzenleyebilir. Medya ve basın–yayını etkin bir şekilde kullanabilir. Öğrencileri bilinçlendirmeye yönelik ola- rak, okullarda konuyla ilgili dersler ve seminerler düzenleyebilir. Çevresel duyarlılığı artıracak yarışmalar ve burs, hibe, teşvik ve ödül programları organize edebilir. Çev- resel sorunlar ve tehditlerle ilgili olarak fotoğraf ve resim sergileri tertipleyebilir. Halkı bilinçlendirmeye yönelik reklam–tanıtım çalışmaları yapabilir ve sosyal med- yayı aktif olarak kullanabilir. Ağaç dikme kampanyaları düzenleyebilir. Aktif arabu- luculuk çalışmaları yapabilir ve çevresel koruma ve bilinçlendirmeye yönelik yeni yasaların yapılması için çalışmalar yapabilir.