• Sonuç bulunamadı

İhtiyâru’l-evlâ fî Şerhi Hadîsi İhtisâmi’l-mel’i’l-a’lâ

4. Problem

1.4. İbn Receb’in Rivâyet ve Dirâyet Alanına Katkısı

1.4.3. Müstakil Hadis Şerhleri

1.4.3.14. İhtiyâru’l-evlâ fî Şerhi Hadîsi İhtisâmi’l-mel’i’l-a’lâ

İbn Receb 86 sayfalık bu risâlesinde şerh ettiği hadis, Ahmed b. Hanbel ve Tirmizî tarafından rivâyet edilmiştir. Hadisin özeti kısaca şöyledir: Hz. Peygamber bir gece namaz kılarken uyuyakalmış ve ruyasında mele-i a’lânın (yüksek mertebeli melekler) hangi konuda tartıştığı Rabbi tarafından kendisine sorulmuş. Bilemeyince Allah’ın öğrenmesi neticesinde meleklerin günahlara kefaret olacak ve dereceleri yükseltecek salih amellerin hangileri olduğu konusunda tartıştığı cevabını vermiştir.296 Diğer müstakil hadis şerhlerine nispetle daha geniş olan bu risâlenin

önce çıkan özelliklerini şöyle özetleyebiliriz:

a. İbn Receb rivâyeti aktardıktan hemen sonra Tirmizî’nin hadise “hasen- sahîh” hükmü verdiğini ve onun bu hadisi Muhammed b. İsmâîl el-Buhârî’ye sorup ondan da “hasen-sahîh” cevabı aldığını aktarmak suretiyle hadisin sıhhati noktasındaki değerlendirmelere dikkat çekmiştir.297

b. İbn Receb ardından hadisin isnadında bazı ihtilafların bulunduğunu, hadisn birçok tarikten aktarılıp bazı tariklerde ziyade bazılarında noksanlık bulunduğunu

295 Buhârî, “Cenâiz”, 91.

296 Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 36, s. 498, h. 22109; Tirmizî, “Tefsîr”, 39. 297 İbn Receb, Mecmûu’r-resâil, c. 4, s. 6.

söylemiş ve rivâyetin tarikleri ve ziyadelerine dair daha detaylı bilgi için okuyucuyu yine kendi telifi olan Tirmizî şerhine havale etmiştir.298

c. Hadisten birtakım çıkarımlarda bulunmak suretiyle fıkhu’l-hadîse temas etmiştir.

Eser, Münîr ed-Dımaşkî tarafından neşredilerek Kahire’de 1949, Tâhâ Yûsuf’un neşriyle Kahire’de 1961 yılında, Câsim el-Füheyd ed-Devserî’nin neşriyle Kuveyt’te 1985 yılında, Beşîr Muhammed Avn’ın neşriyle Dımaşk’ta 1985 yılında ve Mecmûu’r-resâil içerisnde Tal’at b. Fuâd el-Hulvânî’nin neşriyle Kahire’de 2003 yılında yayınlanmıştır.

1.4.3.15. “Sizden Birinizi Ameli Asla Kurtaramaz” Hadisinin Şerhi

50 sayfalık bu risâlede şerh edilen hadis Buhârî’nin Ebû Hureyre kanalıyla aktardığı şu hadistir:

:ملسو هيلع الله ىلص الله لوسر لاق :لاق ،هنع الله يضر ةريره يبأ نع

«

ادحأ يجني نل

هلمع مكنم

»

اي تنأ لاو :اولاق

:لاق ؟الله لوسر

«

اوددس ،ةمحرب الله يندمغتي نأ لاإ ،انأ لاو

اوغلبت دصقلا دصقلاو ،ةجلدلا نم ءيشو ،اوحورو اودغاو ،اوبراقو

»

Ebû Hureyre’nin rivâyet ettiğine göre Hz. Peygamber (s.a.s.): “Sizden birinizi ameli asla kurtaramaz!” buyurdu. Sahâbîler: “Ey Allah’ın resûlü! Seni de mi amelin kurtaramaz?” diye sordular. Allah Resûlü (s.a.s.) şöyle cevap verdi: “Evet beni de amelim kurtaramaz. Ancak Allah beni rahmetiyle kuşatırsa o başka. Sözlerinizde ve amellerinizde itidalli olun, ifrata düşmeyin, gündüzün ilk ve son saatlerinde (Allah yolunda) yürüyün, gecenin sonundan da bir miktar yürüyerek faydalananın. Amellerinizde orta yolu tutun ki, maksadınıza erişesiniz.”299

İbn Receb mezkûr hadis ve bu hadisin manasına gelen diğer rivâyetleri zikrettikten sonra bu ve bu manadaki hadislerin önemli kaideleri içerisinde barındığını belirtmiştir.300 Müellifin tespit ettiği bazı kaideler şöyledir:

a. İnsanın ameli kendisini cehennemden kurtaramaz ve cennete sokamaz. Bunların tamamı ancak Allah’ın af ve mağfiretiyle olur.301

298 İbn Receb, Mecmûu’r-resâil, c. 4, s. 7. 299 Buhârî, “Rikâk”, 18.

b. Cennet ve salih amel işlemek Allah’ın mümin kullarına olan ikramı ve rahmetinin eseridir.302

c. Bir kimsenin cehennem veya cennet ehli olması Allah’ın adaleti ve rahmetiyle olur.303

d. Amel etmek cehennemden kurtulmayı vacip kılmaz.304

Risâle, Yahyâ Muhtâr Gazâvî’nin neşriyle 1984 yılında Beyrut’ta ve Mecmûu’r-resâil içerisinde Tal’at b. Fuâd el-Hulvânî’nin neşriyle Kahire’de 2003 yılında yayınlanmıştır.

1.4.3.16. Nûrü’l-iktibâs fî mişkâti vasiyyeti’n-nebî li’bni Abbâs (Tuhfetü’l- ekyâs fî şerhi vasiyyeti’n-nebî li’bni Abbâs)

Müellif bu eserinde Allah Resûlü’nün İbn Abbâs’a yaptığı vasiyeti şerh etmiştir.305 Diğer risâlelerinde olduğu gibi; âyet, hadis, selef-i sâlihînin kavillerini

çokça zikreden müellif konuyla alakalı bazı şiirleri de aktarmıştır. İbn Receb ilk olarak hadisin farklı tariklerini zikretmiş ve bazı isnad değerlendirmelerinde bulunmuştur. Ardından hadisi cümle cümle ayırarak detaylı olarak şerh etmiştir.

Eser ilk olarak Mekke’de 1928 yılında, daha sonra Abdülfettâh Halîfe’nin neşriyle Kahire’de 1946 yılında, İzzeddin el-Bedevî en-Neccâr’ın neşriyle Cidde’de 1980 yılında, Muhammed b. Nâsır el-Acmî’nin neşriyle Kuveyt’te 1986’de, Muhammed Avn’ın neşriyle Dımaşk-Tâif’de 1991 yılında, Mecmûu’r-resâil içerisinde Tal’at b. Fuâd el-Hulvânî’nin neşriyle Kahire’de 2003 yılında yayınlanmıştır. Ayrıca 2013 yılında Rasûlullah’ın (s.a.s.) İbn Abbas’a vasiyeti adıyla Türkçe’ye tercüme edilmiş ve Neda Yayınlarından neşredilmiştir

301 İbn Receb, Mecmûu’r-resâil, c. 4, s. 392.

302 İbn Receb, Mecmûu’r-resâil, c. 4, s. 398. 303 İbn Receb, Mecmûu’r-resâil, c. 4, s. 399. 304 İbn Receb, Mecmûu’r-resâil, c. 4, s. 406.

Değerlendirme

İbn Receb’in yaşadığı dönem, içerisinde bulunduğu ilmî muhit ve siyasî yapıya dair aktardığımız bilgiler, Fethu’l-Bârî’ni hangi şartlarda yazıldığını göstermesi açısından önem arz etmektedir. Ayrıca o, birçok âlimden ders almakla ilmî bakış açısını geliştirip farklı alanlarda kıymetli eserler bırakmıştır. Özellikle hadis ilmi ile olan irtibatı ve bu alanda zikrettiğimiz eserleri onun rivâyet ve dirâyet alanındaki ehliyetinin göstergesidir. Hadis alanındaki çalışmaları daha çok şerhçilikte kendisini göstermiştir. O, derin bir rivâyet bilgisine sahip iyi bir şârihtir.

Şerhlerinin genel karakteri, değerlendirdiği hadisin varsa farklı tariklerini zikretme, o manaya gelen diğer hadislerden yardım alma, gerektiği yerde fıkhî izahlarda bulunma, selef-i sâlihînden nakillerde bulunarak metni anlama çabası, zâhid kimliğiyle bilinen âlimlerden çokça istifade etme ve şiirlerle anlatımı zenginleştirme olarak kendini göstermiştir. Bu risâlelerinde şerh metodu olarak diğer hadis şerhlerindeki metodunu devam ettirdiği söylenebilir. Müellifin özellikle müstakil olarak şerh etmek için seçtiği hadisler genel olarak zühd, ilim ve şöhretten uzak durma gibi konularla alakalıdır. Onun bu konudaki hadisleri seçiminde özellikle zühde olan meylinin etkili olduğu kanaatindeyiz.

Çalışmamızın ikinci bölümünde, hayatı ve geride bıraktığı eserlerini yakından tanıdığımız İbn Receb’in Fethu’l-Bârî isimli eseri hakkında genel malumat aktaracağız. Ancak çalışmamızın ana konusunu oluşturan eserin şerh edebiyatına dair olmasından dolayı hadis şerhi ilmine dair genel bir bakış yapılacaktır.

İKİNCİ BÖLÜM

HADİS ŞERH İLMİ VE FETHU’L-BÂRÎ

Bu bölümde ele alınacak konular iki üst başlıktan oluşacaktır. Öncelikle hadis şerh ilmine hakkında genel bir bakış yapılacak, ardından Fethu’l-Bârî tanıtılıp kaynakları zikredilecektir.

2.1. Hadis Şerhi İlmine Genel Bir Bakış

Allah Teâlâ’nın bu ümmete olan rahmetinin eserlerinden biri de İslâm dinini tahriften koruyacak güvenilir âlimler bahşetmesidir. Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: “Şüphesiz o Zikr’i (Kur’ân’ı) biz indirdik biz! Onu koruyucusu da elbette biziz.”306

Zikrin korunması demek, Kur’ân’ın muhafazası olduğu gibi aynı zamanda sünnetin korunmasına da şamildir. Kur’ân ve sünnetin korunup aktarılması ise güvenilir ilim adamları eliyle gerçekleşmiştir.

Muhaddisler, Hz. Peygamber’in (s.a.s.) hadislerini nakletmek, sened ve metin tenkidi yapmak, hadislerin sahih olanları ile olmayanlarının arasını ayırmak gibi çok önemli görevler üstlenmişlerdir. Bunu yerine getirirken de çalışmalarını rivâyet ve dirâyet merkezli yürütmüşlerdir. Dirâyet merkezli yani; hadislerden hükümler istinbat etmek, garîb olan lafızları açıklamak, aralarında zahirde tenâkuz olduğu düşünülen hadislerin arasını telif etmek, hadislerin söyleniş sebeplerini ortaya koymak gibi çalışmalara, rivâyet merkezli yani; sened ve seneddeki râvilerin durumlarını ortaya koyan çalışmalardan daha fazla ağırlık vermişlerdir. Burada muhaddisler sadece ellerindeki malzemeyi aktarmakla yetinip, onun anlaşılması için hiçbir çaba sarf etmediler gibi bir eleştiri doğru değildir. Zira rivâyet ve dirâyet alanında ortaya konan eserler bu tenkidin isabetli olmadığına en açık delildir. İbn Hacer’in şu ifadeleri bunu teyit eder mahiyettedir: “Hadislerin anlaşılması ve garîb olan kelimelerin izah edilmesi için birçok kitap tasnif edilmiştir. Birisi çıkıp bu alanda yazılan eserlerin, rical sahasında yazılan eserlerle sahih hadislerle zayıf olanları birbirinden ayırmak için yazılan eserlerden daha fazla olduğunu iddia etse

306 Hicr Sûresi, 15/9.

kabul edilmeyecek bir iddiada bulunmuş olmaz. Belki de vâkıaya uygun olan da budur.”307

Hadislerin anlaşılması için ortaya konulan eserler çok olduğu gibi, o eserlerde takip edilen metotlar da birbirinden farklıdır. Bu kısımda İbn Receb el-Hanbelî’nin Fethu’l-Bârî isimli şerh çalışmasını detaylı olarak incelemeden önce, şerhu’l-hadîs kavramını açıklayıp bu sahada yazılan ilk eserler ve daha sonra yazılan şerhlerde izlenilen metotları kısaca inceleyeceğiz.