• Sonuç bulunamadı

4. Problem

2.2. Fethu’l-Bârî’ye Genel Bir Bakış

2.2.3. Fethu’l-Bârî’nin Üslubu

Bir eserden daha fazla istifade edilmesini sağlayan hususların başında eserin müellifinin tercih ettiği üslup gelmektedir. Eser ne kadar kıymetli olursa olsun müellifinin üslubu kapalı olur, anlaşılmaz ve karışık ifadelerden oluşursa ondan istifade de o ölçüde az olur. Burada İbn Receb’in Fethu’l-Bârî’de tercih ettiği kullanım özelliklerinden öne çıkanları aktarmaya çalışacağız.

1. İbn Receb ele alıp incelediği konuyu genellikle tüm tafsilatıyla aktarmaktadır. Bu aktarım esnasında doğal olarak farklı görüşleri de gündeme getirip değerlendirme yapar. Değerlendirmenin ardından kendi kanaatini ortaya koyar ve bunu genellikle “

رهظلأا وه اذهو/

Bu görüş daha açıktır”382, “

حصلأا وهو

/Bu görüş daha doğrudur”383 ifadelerini kullanarak belirtir. Tercih ettiği görüşün gerekçesini

bazen belirtir, bazen belirtmez. Değerlendirdiği konunun tafsilatlı bir şekilde ele alınması şerhin öne çıkan özelliklerinden olup okuyucu için de doyurucu bilgiler aktarması açısından önemlidir.

2. Bazı konuları ele alırken âlimlerin o konu hakkındaki görüşünü “

لاق,ليق

” ifadeleriyle aktarır. Aktardığı görüşü bazen ilmî bir üslupla tenkit eder ve sahip olduğu kanaati ortaya koyar. Bu maddenin örnekleri Fethu’l-Bârî’de bir hayli fazladır. 380 İbn Hacer, Fethu’l-Bârî, c. 3, s. 288. 381 Karahan, İbn Receb, s. 178. 382 İbn Receb, Fethu’l-Bârî, c. 2, s. 194, 196; c. 3, s. 356; c. 5, s. 183, 414. 383 İbn Receb, Fethu’l-Bârî, c. 1, s. 167, 204, 285; 390, 444.

3. Önemli gördüğü konuların aktarımında bazen “

نأ ملعا

” ifadesini kullanarak okuyucunun dikkatini çeker.384

4. Bir konuyla alakalı kendi görüşünü ortaya koyduysa ihtiyatlı davranarak “

ملعأ اللهو

” ifadesiyle cümleyi tamamlar. Bu, müellifin ihtiyatını göstermekle birlikte sahip olduğu kanaatin tek doğru olmadığını düşündüğünü de hissettirmektedir.385

5. Katılmadığı görüşü tenkit ederken “

فيعض اذه/

bu zayıf bir görüştür.” ifadesini tercih eder ve zayıflık sebebini ortaya koyar.386

6. Bazen konunun girişinde kullandığı “

اذه لصاح

” ifadesiyle meseleyi özetler.387 Bu üslubu, okuyucunun konuyu daha iyi anlamasına katkı sağlamaktadır.

7. Şerh ettiği hadisin konusu dolaylı olarak bir meseleye temas etmeyi gerektirir, o mesele ileride daha detaylı bir şekilde yerinde incelenecekse konuyu asıl yerine “

ىلاعت الله ءاش نإ يتأيس

” cümlesiyle havale eder.388 Bu üslup, eseri fazla tekrardan arındırarak okuyucunun eserden bıkmasının önüne geçmekte, ayrıca eserin yazımının bir plan dahilinde gerçekleştiğini göstermektedir.

8. Bir meseledeki farklı görüşlere, görüş sahiplerinin ismini zikrederek değinmiştir. Örneğin, dünyada iken kendisine had uygulanmasını gerektiren bir suç işleyen kimseye had cezası uygulandığında bu cezanın günahı için kefâret olup olmayacağı konusunda âlimlerin iki gruba ayrıldığını tespit etmiştir. Bir grup, had cezasının tatbikinin günahtan temizlenmek için yeterli olduğu görüşünde olup ayriyeten tövbeyi şart koşmazken, diğer grup ise cezanın tatbikiyle birlikte mutlaka tövbe de etmesini gerekli görmektedir. İbn Receb, had uygulanmasının günahın temizlenmesi için yeterli olduğu görüşünün; Hz. Ali, oğlu Hasan, Mücâhid, Zeyd b. Eslem, Sevrî, Şâfiî, Ahmed, İbn Cerîr et-Taberî gibi âlimere ait olduğunu, ikinci

384 İbn Receb, Fethu’l-Bârî, c. 1, s. 341; c. 3, s. 272. 385 İbn Receb, Fethu’l-Bârî, c. 1, s. 438; c. 2, s. 11, 23. 386 İbn Receb, Fethu’l-Bârî, c. 6, s. 281. 387 İbn Receb, Fethu’l-Bârî, c. 1, s. 310; c. 2, s. 405; c. 6, s. 30. 388 İbn Receb, Fethu’l-Bârî, c. 1, s. 222, 223, 392; c. 2, s. 80; c. 3, s. 20.

görüşün ise Safvân b. Süleym, İbn Hazm, müteahhir müfessirlerden Beğavî ve Ebû Abdullah İbn Teymiyye’ye ait olduğunu belirtmiştir.389

9. Görüşünden istifade ettiği âlimin bazen ismini zikrederek alıntı yapar. Şerhte, Hattâbî390, İbn Abdülberr391, İbn Battâl392 gibi şârihlerin ismi eserde

geçmektedir. Bu isimler içerisinden İbn Abdülberr’in 213 kere, Hattâbî’nin 103 kere, şerhte zikredildiğini ettiğini tespit ettik. Bu, İbn Receb’in kendinden önceki şârihlerden en çok bu iki âlimden istifade ettiğini göstermektedir.

10. İbn Receb, genellikle Buhârî’nin kitap başlarında yapmış olduğu değerlendirmeleri şerh ederek söze başlamaktadır. Örneğin, Buhârî Sahîh’inde imanın söz/kelimeyi şahadet ve fiil/amel olup artıp azalacağını belirtmektedir.393 İbn

Receb, Buhârî’nin bu cümlesini açıklama sadedinde şunları söylemiştir: “İman söz ve ameldir. Bu selef ve hadis âlimleri tarafından icmâ ile kabul edilmiştir. İmam Şâfiî ve Ebû Sevr, sahabe ve tâbiînin de bu noktada icmâları olduğunu aktarmıştır.”394

11. Konuyla alakalı tâbiînin sözlerini gündeme getirip istişhadda bulunmuştur. Örneğin, yukarıdaki iman tanımıyla alakalı olarak Ubeyd b. Umyer’in “İman temenni değildir. Lâkin iman söylenen söz ve yapılan ameldir.” sözünü getirmek suretiyle görüşünü desteklemektedir.395

12. Hadislerden mutlak ve mukayyed olanlara dikkat çekmiştir. Örneğin, Buhârî’nin “Yakında Müslümanın en hayırlı malı, dinini fitnelerden korumak için yanına alıp dağ başlarına ve otlak yerlere gideceği koyun olacaktır.”396şeklinde

yaptığı rivâyetin “

نتفلا نم هنيدب رفي/

dinini fitnelerden korumak için” cümlesindeki fitne lafzıyla mukayyed olduğu dolayısıyla konuyla alakalı fitne kaydı olmadan gelen mutlak rivâyetlerin bu rivâyetle takyid edileceğini belirtmiştir.397

389 İbn Receb, Fethu’l-Bârî, c. 1 s. 103. 390 İbn Receb, Fethu’l-Bârî, c. 2, s. 434. 391 İbn Receb, Fethu’l-Bârî, c. 1, s. 453. 392 İbn Receb, Fethu’l-Bârî, c. 1, s. 157. 393 Buhârî, “İmân”, 1. 394 İbn Receb, Fethu’l-Bârî, c. 1, s. 49. 395 İbn Receb, Fethu’l-Bârî, c. 1, s. 50. 396 Buhârî, “İmân”, 10. 397 İbn Receb, Fethu’l-Bârî, c. 1, s. 120-121.

13. Hadiste geçen kelimeden murat edilen manayı belirlemesi. Örneğin,

رحننف عجرن مث ،يلصن نأاذه انموي يف هب أدبن ام لوأ نإ

“Bugünümüzde yapacağımız ilk şey bayram namazı kılmak, ardından dönüp kurban kesmektir.” hadisinde geçen

انموي

kelimesinden kastın güneş doğduktan sonraki zaman diliminden itibaren başladığını zira daha öncesinde bayram namazı kılmanın ittifakla caiz olmadığını belirtmiştir

.

398

14. Hadisi kısa ve özlü bir şekilde açıklaması. Örneğin, Ebû Hureyre’nin aktardığı hadiste Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:

هبلغ لاإ دحأ نيدلا داشي نلو ،رسي نيدلا نإ

“Muhakkak ki din kolaydır. Bir kimse (gücünün üstünde ibadet yapmaya çalışarak) dinde kendini zorlarsa mutlaka din ona üstün gelir.”399 İbn Receb bu

hadisin manasını kısaca şöyle izah eder: “Hadis, kişinin ancak ağır bir zorlamayla altından kalkabileceği ibadetleri nefsine yükleyerek dinde aşırıya gitmekten yasaklamaktır. Rasûlullah’ın (s.a.s.);

هبلغ لاإ دحأ نيدلا داشي نلو

“Bir kimse (gücünün üstünde ibadet yapmaya çalışarak) dinde kendini zorlarsa mutlaka din ona üstün gelir.” sözüyle kastı budur. Yani din, ona üstün gelmeye çalışarak alınmaz. Kim dine üstün gelmeye çalışırsa din ona galip gelir.”400