• Sonuç bulunamadı

4. Problem

2.2. Fethu’l-Bârî’ye Genel Bir Bakış

2.2.3. Şerhin İsminin Tespit Edilmesi

İbn Receb’in terceme-i halinden bahseden eserler onun Fethu’l-Bârî isiminde bir Buhârî şerhi bulunduğunu belirtmektedirler.366 Bu durum, İbn Receb’in eserinin

isminin Fethu’l-Bârî olduğu noktasında önemli bir işarettir. İbn Receb’in Fethu’l- Bârî’sinden önce bu isimle bilinen başka bir esere rastlanılmamakla beraber İbn Receb’in Fethu’l-Bârî isimli Buhârî şerhinden sonra aynı isimle ve yine Buhârî’nin Sahîh’ine şerh olarak yazılmış İbn Hacer’e ait bir Fethu’l-Bârî daha mevcuttur. İbn Hacer’in eserinin isminin de Fethu’l-Bârî olduğu noktasında herhangi bir tartışma bulunmamaktadır. Zira müellifin bizzat kendisi kitabının isminin Fethu’l-Bârî olduğunu beyan etmiştir.367 Daha sonraki dönemlerde müellifinin ismi

zikredilmeksizin Fethu’l-Bârî dendiğinde akla ilk gelen İbn Hacer’in şerhi olmuştur. Bu şöhrette İbn Hacer’in şerhini ikmal etmiş olmasının etkisi büyüktür.

Sehâvî, hocası İbn Hacer’in biyografisini kaleme aldığı el-Cevâhir ve’d-dürer isimli eserde İbn Hacer’in Fehu’l-bârî’yi telif etmeye 817/1414 yılında başladığını belirtmiştir. 368 İbn Receb 795/1392 yılında vefat ettiğine göre, İbn Hacer eserini İbn

Receb’in vefatından sonra yazmıştır. Öyleyse burada sorulması gereken soru İbn Hacer’in, İbn Receb’in şerhinden ve şerhinin isminden haberdar olup olmadığıdır.

Sehâvî el-Cevâhir’de İbn Hacer’in Fethu’l-Bârî isimli eserinden bahisle şunları söylemiştir: “Denildiğine göre Fethu’l-Bârî isimini verme noktasında Hâfız Zenüddîn İbn Receb el-Hanbelî, İbn Hacer’den önce gelmektedir. Ancak İbn Hacer’den bundan haberdar olmadığını işittim.”369 el-Cevâhir’i tahkik eden İbrahim

Bâcis, Sehâvî’nin bu ifadesine düştüğü talikte şunları kaydetmiştir: “Bu söz ne musannif ne de hocası (İbn Hacer) için müsellem değildir. Kesinlikle Hâfız İbn

364 Ebü’l-Abbâs Şihâbüddîn Ahmed b. Muhammed b. Ebî Bekr el-Kastallânî, İrşâdü’s-sârî li şerhi Sahîhi’l-Buhârî, I-X, el-Matbaatü’l-kübrâ el-Emîriyye, Mısır, 1905, c. 1, s. 43.

365 Mansûr b. Yûnus b. Salâhiddîn Buhûtî, Keşşâfü’l-kınâ’ an metni’l-ikna’, Âlemü’l-kütüb, Beyrut,

1983, c. 2, s. 352

366 İbn Müflih, el-Maksadü’l-erşed, c. 2, s. 82; İbnü’l-Mibred, el-Cevher, s. 49. 367 İbn Hacer, Fethu’l-Bârî, c. 1, s. 5.

368 Ebü’l-Hayr Şemsüddîn Muhammed b. Abdirrahmân b. Muhammed es-Sehâvî, el-Cevâhir ve’d- dürer fî tercemeti Şeyhu’l-İslâm İbn Hacer, I-III, thk. İbrahim Bâcis, Dâru İbn Hazm, Beyrut, 1999, c.

2, s. 675.

Hacer, İbn Receb’in şerhine muttali olmuş ve ondan istifade etmiştir.”370 Bâcis daha

sonra da İbn Hacer’in, İbn Receb’in şerhinden istifade ettiğini gösteren bazı atıflarda bulunmuştur.

İbrahim Bâcis’in, Sehâvî ve hocası İbn Hacer’i tenkit eden ve her ikisini de zan altında bırakan bu yorumuna katılmıyoruz. Bize göre Bâcis, Sehâvî’nin ifadesini doğru anlayamamıştır. Sehâvî’nin, hocası İbn Hacer’den nakille onun, İbn Receb’in eserinden haberi olmadığını söylemesi şerhten haberdar olmadığı anlamında söylenmiş bir söz değildir. Bilakis İbn Hacer’in, İbn Receb’in şerhin isminin Fethu’l- Bârî olduğundan haberdar olmadığını gösteren bir ifadedir. Zira Sehâvî, o satırlarda Fethu’l-Bârî isminin kullanımıyla alakalı değerlendirme yapmaktadır. Ayrıca İbn Hacer farklı kitaplarında İbn Receb’in Fethu’l-Bârî’sine atıfta bulunmuştur. ed- dürerü’l-kâmine ve İnbâu’l-ğumr isimli eserlerinde şöyle der: “İbn Receb, Buhârî’nin bir kısmını şerhetmiştir.”371 Ayrıca İbn Hacer, kendi Fethu’l-Bârî’sinde

de İbn Receb’in Fethu’l-Bârî’sinden müellifin ismini verip kitabın ismini zikretmeden alıntı yapmıştır. Tespitimize göre İbn Hacer, İbn Receb’in şerhinden üç farklı yerde alıntı yapmıştır. Burada tespit ettiğimiz alıntıları aktarmak istiyoruz.

1. İbn Hacer Fethu’l-Bârî’de “İbn Receb’in şerhinde okudum.”372 demiştir.

2. İbn Hacer eserinin bir başka yerinde “İbn Receb, Buhârî’nin ilk kısımlarının şerhinde şöyle demiştir.”373 diyerek İbn Receb’in eserine atıfta bulunmuştur.

3. İbn Hacer

“تبثي”

kelimesiyle alakalı rivâyet farklılıklarından bahsederken İbn Receb’in bazı âlimlerden yaptığı

“ثني”

lafzına da temas etmiş ancak bu lafzın

Sahîhayn’da bulunmadığını belirtmiştir.374

İbn Hacer’in Fethu’l-Bârî’de yaptığı bu alıntılar onun, İbn Receb’in şerhinden istifade ettiğini net bir şekilde ortaya koymaktadır. Kanaatimize göre o, İbn Receb’in

370 Sehâvî, el-Cevâhir, s. 2, s. 675 (dipnotta).

371 İbn Hacer, ed-Dürerü’l-kâmine, c. 3, s. 109; İbn Hacer, İnbâu’l-ğumr, c. 1, s. 460.

372 Ebü’l-Fadl Şihâbüddîn Ahmed b. Alî b. Hacer el-Askalânî, Fethu’l-Bârî bi şerhi Sahîhi’l-Buhârî I-

XVII, thk. Nazar Muhammed el-Fârayâbî, Dâru Taybe, Riyad, 2010, c. 1, s. 309.

373 İbn Hacer, Fethu’l-Bârî, c. 14, s. 670. 374 İbn Hacer, Fethu’l-Bârî, c. 1, s. 313.

şerhinin tamamına sahip olamadığı için eserin ismi noktasında bilgi sahibi değildi ve İbn Receb’in eserinden yaptığı alıntılarda Fethu’l-Bârî ismini kullanmadı.

İbn Hacer’in, İbn Receb’in şerhinin tamamına vakıf olmadığını teyit etmesi açısından şu zikredilebilir: İbn Hacer, Buhârî’nin Sahîh’inde yer alan muallâk rivâyetlerin muttasıl senedlerini tespit etmeye özel bir önem atfetmektedir. Bununla birlikte iki isnadın muttasıl senedi İbn Receb tarafından tespit edildiği halde İbn Hacer tarafından tespit edilememiştir. Şayet İbn Hacer, İbn Receb’in şerhinin tamamına sahip olsaydı, mutlaka ondan yararlanıp bulamadığı senedlerin bilgisine ulaşırdı.

İbn Receb’in muttasıl halini tespit ettiği muallâk senedlerden bir tanesi, Hasan- ı Basrî’den (110/728) aktarılan şu rivâyettir: “Düşmandan korkmaları dışında bayram günlerinde silah taşımaktan yasaklandılar.”375 Buhârî’nin bâb başlığı olarak

kullandığı bu rivâyet için İbn Receb, “Bu hadisi, Ebûbekir Abdülazîz b. Ca’fer, Şâfî isimli kitabında Ali b. Ayyâş İsmâîl İbn Ebû Na’mHasanCâbir tarikiyle tahrîc etmiştir.”376 diyerek hadisin muttasıl senedini tespit etmiştir. İbn Hacer ise,

“Bu rivâyetin mevsûl senedine vâkıf olmadım. Ancak İbnü’l-Münzir, benzerini Hasan-ı Basrî’den aktarmıştır.”377 diyerek rivâyetin muttasıl senedini tespit edemediğini ifade etmiştir.

İbn Receb’in muttasıl senedini tespit ettiği diğer muallâk rivâyet ise şudur: “İbn Ömer ve Ebû Hureyre, (Zü’l-hicce’nin) on günleri içinde tekbir getirerek çarşıya çıkar, insanlar da onların tekbirleriyle beraber tekbir getirirdi.”378 İbn

Receb’in tespiti şu şekildedir: “Buhârî’nin, İbn Ömer ve Ebû Hureyre’den zikretmiş olduğu rivâyet, Sellâm Ebü’l-Münzir’in Humeyd el-A’racMücâhidİbn Ömer ve Ebû Hureyre tarikiyle aktarmış olduğu rivâyettir. Bu rivâyeti Ebûbekir Abdülazîz b. Ca’fer Şâfî isimli eserinde ve Ebûbekir el-Mervezî el-Îdeyn isimli eserinde tahrîc etmiştir.”379 İbn Hacer’in bu isnad hakkında değerlendirmesi ise şöyledir: “Bu

375 Buhârî, “Îdeyn”, 9. 376 İbn Receb, Fethu’l-Bârî, c. 6, s. 78. 377 İbn Hacer, Fethu’l-Bârî, c. 3, s. 283. 378 Buhârî, “Îdeyn”, 11. 379 İbn Receb, Fethu’l-Bârî, c. 6, s. 87.

hadisin İbn Ömer ve Ebû Hureyre’den mevsûl isnadını görmedim. Bu hadisi Beyhakî ve Beğavî, İbn Ömer ve Ebû Hureyre’den aynı şekilde muallâk olarak aktarmıştır.”380

Abdullah Karahan, İbn Hacer’in şerhine Fethu’l-Bârî ismini vermesini, İbn Receb’in şerhine olan özel ilgisi olarak yorumlamıştır.381 Onun bu yorumundan, İbn

Hacer’in, İbn Receb’in şerhinin isminden haberdar olduğu anlaşılsa da yukarıda zikrettiğimiz gerekçelerden dolayı bu yorumu isabetli bulmuyoruz.