• Sonuç bulunamadı

HZ PEYGAMBER VE DÖRT HALİFE DÖNEMİNDE MUSİKİ

1.3. ANAHATLARIYLA XI YÜZYILA KADAR İSLAM DÜNYASINDA MÛSİKÎ

1.3.2. HZ PEYGAMBER VE DÖRT HALİFE DÖNEMİNDE MUSİKİ

Kaynaklarda ilk dönemde mûsikî ve diğer sanatlara ait gelişmeler, İslam’ı yayma çabası ile birçok seriyye25

ve gazve26 münasebetiyle kaydedilememiştir. Bu dönemde Arap yarımadasında mûsikî, ancak köle kadınlar ve kayneler tarafından sürdürülmekteydi.27 Arap müziğinin bu dönemde iptidai olmasının sebebinin coğrafi muhitin basitliği, sadeliği ve göçebe hayat tarzından kaynaklandığı yönünde açıklamalar ileri sürülmüştür.28

Mûsikînin İslam tarihindeki serüvenine temas eden bir pasajın, dönemi tasvir eden şu tespitleri önemli bir anekdot oluşturmaktadır: “İslamiyetin ilk dönemlerinde

18 Hüseyin el-Mahfuz, Kâmûsu'l-mûsîkâ'l-Arabiyye, Bağdat,1977,s.145. 19 el-İhtiyâr, Nesib, el-Fennü’l-Gınâî İnde’l-Arab, Dımaşk 1955., s.18 20 Kılıçlı, Sadrulislam ve Emeviler Devrinde Ğına, s 6-7.

21 Samha Amîn el-Kholy, The Function of Music in İslamic Culture, Kahire 1984, s.20-21. 22 George Henry Farmer, “Ğinâ”, İslam Ansiklopedisi (İA), İstanbul 1993, IV, 773.

23 Cercîs Fethullah el-Muhâmî, Târihu’l-Mûsîkâ’l-Arabiyye, Darün Mektebeti’l-Hayât, Beyrut ts., s.61 24 El-Muhâmî, Târihu’l-Mûsîkâ’l-Arabiyye, s.59-60.

25 Hz. Peygamber’in bizzat katılmayıp görevlendirdiği kumandanlarla sevk ve idare ettiği sefer. Ayrıntılı

bilgi için bkz. Serdar Özdemir, “Seriyye”, DİA, XXXVI, 2009, s.565-566.

26

Hz. Peygamber’in bizzat sevk ve idare ettiği savaşlar. Ayrıntılı bilgi için bkz. Hüseyin Algül, “Gazve”,

DİA, XIII, 1996, s. 488-489.

27 Farmer, A History of Arabian Music, London, 1929, s.43.

15

mûsikî, dinî bir kimlik altında Kur’an-ı Kerîm tilaveti, ezan, bayram salâtları, tekbir ve tehliller olarak tezahür ediyordu. Din dışı mûsikî ise yine nasb, hudâ ve inşâd türünden

“şa’bî” mûsikî olarak icra ediliyordu.”29

Öncelikle dinî mûsikîmizin temellerinin

atıldığı bu dönemde günde beş vakit ezan okuyan Hz. Peygamber’in müezzinlerini de bu konu içerisinde zikretmemiz gerekir. Bunlar; Bilâl-i Habeşî, İbn-i Ümmü Mektûm Kureyşî, Ebû Mahzûre Semure ve Sa'dü'l-Karaz'dır.30

Hz. Peygamber’in mûsikîye karşı tavrı son derece objektif olmuştur. Örneğin Hicret sebebiyle Medine’ye ulaştığı esnâda halkın koro halinde ellerindeki çeşitli enstrümanlarla söylemiş oldukları mûsikîli şiiri hoş karşılaması, Kurban bayramında cariyelerin def çalarak şarkı söylemelerine müsaade etmesi bunlara delil olarak gösterilebilir.31 Mısır Kralı Mukavkıs’ın Hz. Peygamber’e hediye olarak gönderdiği Sirîn adındaki cariye İranlı olup sesinin güzelliği ve mûsikîşinaslığı ile meşhurdu.32 Sîrîn, bu bölgede birçok mûsikîşinasa hocalık yaparak Arap mûsikîsine önemli katkılarda bulunmuştur.

Kısa süren halifeliğinde Hz. Ebûbekir (r.a.) (632-634) dönemine baktığımızda halifelik sürecinin, irtidat (dinden dönme) savaşları ve yalancı peygamberlerle mücadele içinde geçtiğini görmekteyiz.33

Hatta bu yüzden Hz. Ebûbekir döneminde mûsikî ve eğlencenin çok fazla yer almadığı üzerinde durulmuştur.34

Hz. Ömer döneminde de fetih hareketleri süratle devam etmekteydi. Bu dönemde Sasani İmparatorluğuna son verilmiş, Mısır, Suriye ve Irak İslam topraklarına eklenmiştir. Öyle ki Hz. Ömer döneminde fethedilen arazinin toplam miktarı 2.251.000 km² olup ülke, Mekke’den kuzeye 1036 km, doğuya 1087 km, güneye ise 483 km genişlemiştir.35

Hz. Osman (r.a) ve Hz. Ali (r.a) dönemlerinde İslamiyet'in sınırları daha da genişlemiş, toplum refaha ermiş ve İslam’ın fethedilen yerlerde hakkıyla yaşanabilmesi için çeşitli faaliyetlere başlanmıştır. Göçebe hayat tarzından yerleşik hayata geçiş

29

Ahmet Hakkı Turabi, el-Kindi’nin Mûsikî Risaleleri, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 1996., s. 6.

30 Ahmed Cevdet Paşa, Mahiz İz, Peygamber Efendimiz, (Haz. M. Ertuğrul Düzdağ), İzmir Işık

Yayınları, 1996, s.317.

31 Aycan İrfan, vd., Emevîler Dönemi Bilim, Kültür ve Sanat Hayatı, Ankara 2003, s. 112-113. 32

Turabi, "Klasik İslâm Düşüncesinde Mûsikî Tasavvuru", (Haz. Halit Özkan), Sanat ve Klasik, İstanbul-2006, s.101.

33 Ayrıntılı bilgi için bkz. Nuri Ünlü, İslam Tarihi I, İstanbul M.Ü.İ.F.V. Yayınları, 1992.

34Nebi Bozkurt, Hadiste Folklor-Eğlence, İstanbul Marmara İlahiyat Fakültesi Yayınları, 1997, s. 133. 35 Ünlü, İslam Tarihi I, s.114.

16

sürecinin başladığı bu dönemde fethedilen yerlerin kültürleri ile etkileşim de artmaya başladı.36

Hz. Osman dönemiyle birlikte profesyonel erkek müzisyenler ortaya çıktı. Bunlar daha çok muhannisîn olarak adlandırılan elleri kınalı kadınsı hareketlerde bulunan kişilerdi. Bunların en meşhuru Tuveys'tir. Bu tür insanların hal ve hareketleri, ayrıca mûsikînin icra edildiği ortamın durumu, ilk zamanlarda mütedeyyin kimseler tarafından pek hoş karşılanmadı. Buna ilaveten mûsikînin daha çok alt tabakadaki insanlar tarafından daha fazla icra edilmesi de mûsikînin hoş görülmesini engelleyen faktörler arasında sayılabilir.37 Ancak Hz. Ali'nin şair olması, aynı zamanda edebiyat ve güzel sanatlara karşı ilgili olması bu dönemden sonra mûsikînin de içinde olduğu bu alanların daha da yayılmasına sebep olmuştur.38

Bu dönemde mûsikî, genellikle Arap olmayanlar ve özellikle de yabancı beldelerden gelen köleler tarafından icra edilmekteydi. Bu köleler, efendilerini memnun etmek için kendi mûsikîlerini Arap kültürüne uyarlayarak icra ediyorlardı. Araplar’ın bedevî kültürüne ait şiirlerini şehir kültürüne uygun şekilde dönüştürülmesinde aristokrat kesimin yanında bu köleler de önemli bir rol oynamıştır. Bölgedeki önemli kişilerin evlerinde düzenlenen meclislerde şiir ve mûsikî faaliyetleri ön şart idi. Gelen şair ve mûsikîşinaslar tarafından büyük bir gelir kapısı olarak görülen bu meclisler, şair ve mûsikîşinaslar arasında büyük bir yarışmaya sebep olmaktaydı. Bu dönemdeki en meşhur kadın ve erkek mûsikîşinasların büyük çoğunluğu azatlı köle olarak isimlendirilen mevâlî'lerden oluşmaktadır. Bunlar arasında Azzatü'l-Meyla (ö. 705) ve Cemîle (ö. 720) örnek gösterilebilir.39 Bu dönemin profesyonel en önemli kadın mûsikîşinaslarından Azzetü'l-Meyla, putperestlik döneminin mûsikî geleneğini bir sonraki döneme aktaran önemli temsilcilerdendir. Hocaları Sîrîn, Zirnab, Hâvle, Rebâb, Selma ve Râika'dır.40

Bu dönemin mûsikî âletleri konusuna da kısaca değinmek gerekir. Telli enstrümanlar arasında mi'zefe (santur?) ve mi'zef (lîre benzeyen bir enstrüman) gösterilebilir. Ayrıca mizher, gövdesi deri ile kaplı uda benzeyen bir âlet, tanbur ise

36

Turabi, el-Kindî’nin Mûsikî Risaleleri, s. 9

37

Farmer, A History of Arabian Music, s.45.

38 Farmer, a.g.e. s.43.

39 Amnon Shiloah, Music in the World of İslam: A socio-cultural study, 1995, s.11-12 40 Farmer, a.g.e., s.46.

17

daha çok Irak bölgesine ait bir enstrümandır. Üflemeli âletler kassâbe, mizmar ve bûk olarak sıralanabilir. Vurmalı enstrümanlar ise kadîb, def, sanc ve tabl'dır. 41

Bu dönemin ileri gelen mûsikîşinasları arasında, mûsikîyi Dört Halife Dönemi’nde himaye edenler Hz. Aişe, Hz. Hasan, Sükeyne bint Hüseyn, Sa'd ibn Ebî 'Alî, 'Aişe bint Sa'd, Mus'ab İbn ez-Zübeyr, Aişe bint Talha ve Abdullah İbn Cafer gösterilebilir. Aişe bint Talha, Mus'ab İbn Zübeyr'in eşi olup dönemin en önemli kadın mûsikîşinası Azzatü'l-Meylâ gibi bir konuma sahipti.42