• Sonuç bulunamadı

3.8. Mûsikî/Lahin/Gınâ:

3.9.2. Îkâ‘ ile ilgili terimler

Bu bölümde yer alan terimler de tıpkı “Lahinlerle İlgili Terimler” başlıklı bölümde belirttiğimiz gibi bizim için çok önemli bir yer teşkil etmektedir. Müellif dönemin mûsikî yapısı hakkında özellikle îkâ‘da kullanılan terimlerin nasıl kullanıldığına dair bilgileri kendi üslûbunca anlatmaya çalışmıştır. Bu terimler,

129

dağdağa, mebâdi, tafsîl, idrâc, tertîl, hab, taz’îf, tayy, tecnîb, tesrîh, takannuât, nefadât, ihtilâsât, ba’serât, munsarifât, teşbîât ve cerrâttır.

Dağdağa (ة َغ َد غ َدلا): Müellif bu terimi parmaklarla takip edilen dokunuşlar olarak tanımlamıştır. Amnon Shiloah ise bu terimi esere başlamadan udla ilgili bir temrin olarak tarif eder. Özellikle “ces” ( َجس ) teriminin yerine kullanıldığını düşünmektedir.546

Mefâtihu’l-Ulûm’da bu terim mızrap kullanmadan başparmak ve işaret parmağıyla

tellere vurarak çalma olarak geçer.547 Bu bilgiler ışığında dağdağa, lahne başlamadan önce telli enstrumanla lahnin ritmini belirlemek maksadıyla yapılmış vuruşlar mânâsında kullanılmış olabilir.

Mebâdi’ (ءى دا َب َملا): Müellife göre vuruş açılışlarıdır. Vuruşun iletilmesinde kullanılır ve

böylece sesin pek çok devre yani periyoda ulaşması sağlanır. Ancak bu sırada hiçbir fâsıla üzerinde durulmaması gerekir. Tek zamanda nağmeler birbirleriyle karıştırılırak hafîf îkâ‘lar farklı şekillerde kullanılır. Faruqi bu terimi daha çok geçişlerin olduğu yerlerde açılış vuruşları olarak tanımlar.548

Tafsîl (لي ص ف َتلا): Sözlükte gruplara veya sınıflara ayırma mânâsındadır. Müellife göre bu

terim fâsılalara bir şey eklenmeden vuruşların ve devirlerin birbirlerinden ayrılmasıdır. Özellikle eski ve iyi lahinlerin îkâ‘ vuruşlarında hoş karşılanır.

Tavsîl (لي ص و َتلا): Müellife göre tafsîlin (ليصفت) yani ayırmanın zıttıdır. Mûsîka’l-Kebîr’de tavsîl, farklı devirlerin dışarıdan hiçbir ilave vuruş dâhil edilmeden tek bir devirde birleştirilmesi olarak tanımlanır.

İdrâc (جا َر دلإا): Sözlükte araya koyma, araya yerleştirme mânâsındaki bu kelime

müellife göre devirlerden ve sakîl yavaş vuruşlardan fâsılaların hafîf vuruşlarla, meshalarla (ى َح س َم)549, gamzelerle (ة َز م َغ)550, revmlerle ( م ) veya işmâmlarla وَر (ما َم شإ) doldurulmasıdır. Bu lahnin suretini değiştirmez. Lahin onunla beraber, hali üzere kalır, sadece îkâ‘ın sureti değişir. Ğattâs’a göre idrâc, îkâ‘ın devir zamanın değiştirmeden lahne güzellik katmak ve îkâ‘ın mülâyemetini arttırmak için ilave edilen ziyade

546

Shiloah, Kemâlü Edebi’l-Gınâ, s. 131. 547

el-Harezmî, Mefâtîhu'l-Ulûm, s. 261; Uslu, X. yy.'daAnsiklopedi Bilgini Harizmî ve Eserindeki

Mûsikî Bilgileri, s.66.

548

el-Farukî, An Annotated Glossary of Arabic Musical Terms, s. 161.

549 Faruqi bu terimi “silme” mânâsında kullanmıştır. Fârâbî ise orta şiddette vuruş olarak tarif eder. 550 Faruqi bu terimi Fârâbî’den alıntı yaparak “zayıf vuruş” mânâsında tarif eder. Bkz. el-Farukî, An

130 vuruşlardır.551

İdrâc, îkâ‘ın hızını değil vuruşların sayısını arttırmaktır. Bu şekilde aradaki vakfe ve fâsılaların ortadan kalkması sağlanmış olur.552 Shiloah ise îkâ‘ın süresini değiştirmeden vuruşlar arasını hızlandırma ve canlandırma olarak açıklamaktadır.

Tertîl (لي ت ر َتلا): Lügatte güzel okumak, kaidesine göre okumak mânâsındadır. Bu terim

aynı zamanda Kur’an-ı Kerim’in tecvid kurallarına uygun şekilde okunması mânâsında kullanılır. Müellife göre “tutma” anlamında olup sese yakışan ve lahnin parlaklığını arttıran bir uygulamadır. Fârâbî’ye göre îkâ‘da bir periyottaki iki vuruş arasındaki uzaklığın orta fâsıladan daha uzun olacak şekilde büyütülmesi şeklinde kullanılır.553 Shiloah, tertîlin daha çok serbest ritimli şarkılarda kullanıldığından bahseder.554

Habb ( َخلا ّب ): Sözlükte (hayvan) eşkin gitmek, (at) tırıs gitmek, (insan) avare avare

gezmek mânâsındadır.555 Müellife göre bu terim yavaş söylenen şarkının hızlandırılmasıdır. Aynı şekilde Shiloah da bu terimin özellikle icrada yavaş okunan bir eserin günlük hayattaki konuşma seviyesine kadar hızlandırılması olarak olarak tarif eder.556

Tad’îf (في ع ض َتلا): Sözlükte bir şeyi iki kat yapmak, çoğaltmak, kat kat yapmak

mânâsındadır. Müellife göre tekli vuruşların özellikle ağır îkâ‘ usûllerinde iki katına çıkarılmasıdır. Ğattâs’a göre tad’îf, bir vuruşun iki katına çıkartılmasıdır. Bu eşit bir şekilde devir zamanının dışına çıkmadan zaman bölümlemesidir. Ona göre üç veya dört katına da çıkartılabilir ve bu da düzenli bir idrâc çeşididir. Rızvanoğlu’na göre iki vuruş arasında bulunan vakfelerin velveleli şekilde ilave vuruşlarla doldurulmasıdır.557

Tayy)ى َطلا(: Sözlükte “bir şeyi katlamak, dürmek, gizlemek, saklamak, açıklamamak”

mânâsındadır.558 Müellife göre vuruşların gizlenmesi mânâsında olup ona göre tayy iki şekilde gerçekleşir. Birincisi bir vuruşun iki katına çıkarılması halinde ortadan vuruş kaldırılmasıdır. Diğeri ise vuruşlardan birini hazfederek araların mesha, gamze veya

551el-Mu’cemu’l-Mûsîka’l-Kebîr, I, 139. 552 Rızvanoğlu, s.58-59.

553 Rızvanoğlu, s.55. 554

Shiloah, Kemâlü Edebi’l-Gınâ, s. 133.

555

Mutçalı, Arapça-Türkçe Sözlük, s.212.

556 Shiloah, Kemâlü Edebi’l-Gınâ, s. 136. 557 Rızvanoğlu, s. 51.

131

revmlerle açılması yoluyla gerçekleşir. Fârâbî’ye göre tayy, vuruşların asıl yerlerinden düşürülmesidir.559

Tecnîb)بي ن ج َتلا(: Lügatte sakındırmak, uzak tutmak mânâsındadır. Müellife göre bu

terim nağmenin lahnin ortasında ve maktalarında nağmeyi yumuşatmaktır. Sebbâbe nağmesinin mücenneb nağmesiyle değiştirilmesi şeklinde olur. Bu en güzel lahnin ortasında ve maktalarında hafîfçe yapılarak ortaya çıkar. Çoğunlukla zemmeli lahinlerde gerçekleşir.

Tesrîc)جي ر س َتلا(:Türk asıllı mûsikîşinas İbn Sureyc’in icra ettiği lahinlere verilen addır.

Zira İbn Süreyc’in kendine has bir okuma şekli bulunmaktaydı. Müellife göre kendi döneminde mûsikîşinaslar tarafından bilinen bir icra şekli olup çoğunlukla îkâ‘ı fark etmeksizin bınsır ile yapılır.

Mukannaât )تا َع َّن َق ُمل: “عّنق” fiilinin mefulünün cemi müennes kalıbındaki bu kelimenin

sözlük mânâsı “maskelenmişler, peçe takılmışlar”dır. Müellif bu terimi açık şekilde ifade etmemiştir. Sadece mızrap ile ses maktalarında aşağıya doğru olup bineğin gemlenmesine benzer şekilde elin tellerden sağ tarafa doğru çıkarılması sonucu elde edildiğinden bahseder. Yine o dönemin terimlerinden nefdâlar (تا َض َف َن) bu icraya benzer.

İhtilasât )تا َس َلا ت خلإا(: Sözlükte zimmete geçirme, çalma mânâsındadır. Müellife göre

mızrapla vuruşun gizlice yapılmasıdır. En güzeli maktalarda olanıdır.

Be’serât )تا َر َث ع َبلا(: Sözlükte saçmak, yaymak, bir şeyin düzenini bozma mânâsındadır.

Müellife göre mızrapla iki tel arasında kendisinden hızlı ve iç içe girmiş ancak ikaın dışına çıkmayan vuruşun dağılarak duyulması sonucu oluşur. Bu vuruşta yerler birbirinden ayrılırsa güzel olur.

Munsarifât)تافرصنملا(: Sözlük mânâsı bir şeye yönelmek, bir şeyden yüzünü çevirmek,

elini çekmek olan munsarifâtı, Ali el-Kâtib herkesin bildiği düşüncesi ile açıklama ihtiyacı hissetmemiştir. Ancak ona göre bu terim dinleyicide makta izlenimi veren seslerdir. Maktalara birleşip, boğazda uzun, kısa, tiz ve yumuşak oluşuna göre darplarda bulunur. Uzun ve kısa olmak üzere iki çeşidi vardır. Kısa olanı gunne getirilerek elde edilir. Ancak müellif uzun olanı açıklamamıştır. Eskilerin munsariflerde bulunan maktalar hakkında çok güzel bir yöntemlerinin olduğunu ve bundan

132

faydalanılabileceğinden bahseder. Munsarifat dinleyici tarafından bilindiğinde güzel olabilir ve coşkusunu arttırabilir.

Cerrât (تا َّر َجلا): Müellife göre tellere mızrapla vurma sonucu peşpeşe gelen nakrelerdir.

Ğattâs’a göre ud, tanbur, rebaba benzeyen telli âletlere mızrapla vurularak meydana gelen dairesel vuruşlardır. Shiloah ise cerrâtınmûsikîmizde tremolonun karşılığı olduğunu ifade eder.560