• Sonuç bulunamadı

Hz Peygamber Döneminde Hapishane Olarak Kullanılan Mekanlar

B. DOĞU DÜNYASINDA HAPİSHANE

1. Hz Peygamber Döneminde Hapishane Olarak Kullanılan Mekanlar

Hz. Peygamber, hürriyeti kısıtlayıcı idari ve siyası bir yaptırım olan hapis cezası için bir takım mekanları hapishane olarak kullanmıştır. Bu mekanlar, kaynaklarda yer alan bilgilerden mescit, ev, kuyular ve dehliz olduğu anlaşılmaktadır.667

Hz. Peygamberin döneminde hapishane olarak kullanılan bu mekanları sırasıyla şöyle açıklayabiliriz.

a. Mescidin Hapishane Olarak Kullanılışı

Hz. Peygamber döneminde mescit çok yönlü bir kullanım alanı vazifesi görmekteydi. Bu dönemde mescit, insanların toplandıkları, ibadet edilen, ilim öğrenilen, siyasi, askeri ve sosyal işlerin görüşülüp karara bağlandığı, kaza dairesi, ordu karargahı, elçilerin kabul edildiği, eğitim-öğretim faaliyetlerinin sürdürüldüğü bir mekandı.668

Hz. Peygamberin zamanındaki mescidin icra ettiği fonksiyonlardan birisi de hapishane olarak kullanılmasıydı.669 Nitekim aşağıda yer alan rivayetleri mescidin hapishane olarak kullanmasına örnek verebiliriz:

“Ebu Hüreyre’nin rivayetine göre, Hz. Peygamber Necd tarafına bir süvari grubu göndermişti. Bu müfreze, Yemâme’deki Benî Hanîfe kabilesinin iki emîrinden biri olan ve daha önce İslam davetini red eden Sümâme b. Üsâl adındaki bir kişiyi esir edip getirdiler ve mescidin direklerinden birisine bağladılar. Hz. Peygamber onu

667

Kettânî, el-Haseni el-İdrisi, et-Terâtîbü'l-İdâriyye, I, 247; Bilmen, Ömer Nasuhi, Hukuk-ı

İslamiyye, III, 33; Hamidullah, Muhammed, İslam Peygamberi, II, 931-932; Bardakoğlu, “Hapis”, DİA, XVI, 55; Demirbaş, s. 28; Günay, H. Mehmet, İslam Hukuk Doktrininde Hapis Müessesesi ve Mahpuslara yapılacak Muamele, s. 37; Atar, İslam Adliye Teşkilatı, s. 217; Hülagu, Metin, İslam Hukukunda Hapis Cezası s. 21.

668

Önkal, Ahmet-Bozkurt, Nebi, DİA, VII, 49-53; Özdemir, Şuayip, “İslam’ın İlk Döneminlerinde Hapisnalenirin Doğuşu Kurumsallaşması ve İşlevleri”, Tabula Rasa- Felsefe Teoloji, sy. 3, 2001, s. 101.

669

Kettânî, I, 55; Hamidullah, İslam Peygamberi, II, 931-932; Atar, İslam Adliye Teşkilatı, s. 217; Âmir, Abdûlaziz, et-Tazir fi’ş-Şeriati’l- İslamiyye, s. 337.

üç gün süreyle mescidin direklerinden birine bağlatarak hapsetti ve kendisine iyi davranılmasını emretti. Evinden ona yiyecekler gönderdi ve üç gün boyunca onu İslâmiyet’e davet etti. Fakat Sümâme buna yanaşmadı ve serbest bırakıldığı takdirde istenen fidyeyi vereceğini söyledi. Üç gün sonra fidyesiz salıverilince gördüğü iyi muameleden dolayı mescidin yakınındaki bir suda yıkanarak müslüman oldu ve Resûlullah’a biat etti.670

Siyer kitapları, İslam ordusunun Adî b. Hâtim’in memleketini ele giçirdiğinden onun İslam’a girişinden bahseder. Resulullah’ın ordusu, memleketini ele geçirdiğini duyduğunda Adî, Şam’a kaçtı, onu takip eden Resulullah’ın süvarileri Adî b. Hatim’in kızının da aralarında bulunduğu Tay kabilesini esir aldı. Resulullah’a Adî’nin Şam’a kaçtığı bildirilince, Hatim’in kızını mescidin kapısı yanında hurma dal ve saplarıyla çevrili yere koydurdu. Resulullah kadınları buraya hapsederdi.671

Mescitte hapsetme ile ilgili bir başka rivayet de şudur: “Benî Kurayza muhasarasında onun eski müttefiki ve komşuları olan Yahudiler Ebû Lübâbe’nin yanlarına gönderilmesini istediler. Ebâ Lübâbe, Yahudilere Sa‘d b. Muâz’ın hükmüne boyun eğmelerini ve teslim olmalarını tavsiye etti. Bunun kılıçtan geçirilmek demek olduğunu anlatmak için de eliyle boğazını işaret etti. Fakat daha sonra pişman oldu. Bu davranışından dolayı Allah’a ve Resulüne ihanet etiğini düşünerek Mescid-i Nebevi’ye gidip kendini bir direğe bağlattı. Affedildiğine dair ayet nazil oluncaya ve bizzat Hz. Peygamber tarafından çözülünceye kadar altı (bazı rivayetlerde ise yedi, sekiz, on, on beş, yirmi) gün yiyip içmeden direğe bağlı olarak kaldı. Sadece namaz vakitlerinde eşi onu çözer abdest alır, namazını kılar ve tekrar direğe bağlardı. Hz. Peygamber de onu çözmedi, çözdürmedi. Ta ki hakkında, “diğer bir kısmı ise, günahlarını itiraf ettiler. Bunlar salih amele kötü ameli birbirine karıştırmışlardı. Umulur ki Allah tövbelerini kabul eder…”672 ayeti ininceye kadar. Ayet inince Ebu Lübabe vallahi Allah Resulünden başkasına kendimi çözdürmem dedi. Hz. Peygamber de bir sabah namazında onu çözdü.673

Yine bir rivayete göre birkaç sahabi Hz. Peygamber ile gazveye gitmekten kaçtıkları için pişman olmuş bunun neticesinde kendilerini Mescid-i Nebevi’nin

670

Buhârî, “Husumat”, 7-8; Kettânî, I, 245; Çubukçu, Asri, “Sümâme b. Üsâl”, DİA, XXXVIII, 131.

671

Kettânî, I, 249; Hamidullah, İslam Peygamberi, II, 933.

672

Tevbe, 9/102.

673

direklerine bağlamışlardır.674

Bütün bu rivayetlerden anlıyoruz ki Hz. Peygamber, savaş esirlerini, suç işleyenleri geçici de olsa hapsetmiştir. Bunun için de mescidi hapishane olarak kullanmıştır. Bu uygulama ise ilk İslam toplumunda hapishanenin zorunlu, sosyal kurumlardan biri olduğunun kanıtıdır. Zira o dönemde mescit sosyal kurumların bir tür nüvesi gibi işlev görmüştür.675

Bu rivayetlerden anladığımız bir başka husus, Hz Peygamber döneminde mescitte hapis söz konusu olduğunda erkeklerin bir direğe bağlandığı, kadınların ise mescitte bir hücreye kapatıldığıdır.676

b. Evlerin Hapishane Olarak Kullanılışı

İslam’ın ilk devirlerinde Hz. Peygamber bazı evleri eğitim-öğretim mekanı olarak kullanmıştır. Bu evlerin en meşhuru şüphesiz “Daru’l-Erkam”dır. Hz. Peygamber ve sahabiler, “Daru’l-Erkam”da toplanıp namaz kılıyorlar, Kur’an öğreniyorlar ve İslam’ı kabul edenlere ders ve bilgi veriyorlardı.677

Hirmas b. Habib isimli bir sahabî şöyle rivayet etmektedir: “Bana borçlu olan kimselerden birinin ödemede bulunacağına dair ümidimi kestikten sonra Resulullah’a şikayette bulundum. O da bana bu kimseyi hapsetmeme izin verdi ve arkasından da bilgi almak için o kişiyi hapsettiğim yere uğradı.678

Yine imzalanan anlaşmaya ihanet eden ve Müslümanları arkadan vurmak isteyen Benî Kurayza Yahudilerinden esir aldıklarını Hendek savaşından sonra Sa‘d b. Muâz’ın görüşü doğrultusunda haklarında hüküm verinceye kadar “Haris”in evinde hapsetmiştir.679 Aynı şekilde Hz. Peygamber, Benî Kurayza Yahudilerinden bazılarını Sa‘d b. Muâz’ın kararından sonra Usame b. Zeyd’in evinde hapsetmiştir.680

Hz. Peygamber, Suheyl b. Amr’ı Bedir savaşından sonra eşi Hafsa’nın evinde

674

Ebû Gudde, s. 67.

675

Özdemir, “İslam’ın İlk Döneminlerinde Hapishalenirin Doğuşu Kurumsallaşması ve İşlevleri”,

Tabula Rasa- Felsefe Teoloji, sy. 3, 2001, s. 101.

676

Özdemir, “İslam’ın İlk Döneminlerinde Hapishalenirin Doğuşu Kurumsallaşması ve İşlevleri”,

Tabula Rasa- Felsefe Teoloji, sy. 3, 2001, s. 102.

677

Özdemir, “İslam’ın İlk Döneminlerinde Hapishalenirin Doğuşu Kurumsallaşması ve İşlevleri”,

Tabula Rasa- Felsefe Teoloji, sy. 3, 2001, s. 102.

678

İbn Mâce, “Sadakat”, 15.

679

Kettânî, I, 246; Atar, İslam Adliye Teşkilatı, s. 218.

680

hapsetmiştir.681 Bunun yanında Hz. Peygamberin başka sahabilerin de evlerini hapishane olarak kullandığı rivayet edilmektedir. Nitekim İslam’dan dönen kızı Zeyneb’in eşini ve İbn Şifafi el-Hanefi’yi bir sahabinin evinde hapsetmiştir.682 Bütün bu örneklerden de anlaşıldığı gibi Hz. Peygamberin döneminde özel evler de hapishane olarak kullanılmıştır.

c. Kuyuların (Dehliz) Hapishane Olarak Kullanılışı

Hz. Peygamber döneminde suçluların hapsedildiği yerlerden birisi de kuyulardır.683 Bu kuyular bugünkülerden farklı olarak yer altında yapılan tünel (dehliz), tahıl ambarı ve zindan gibi yerlerdir. Bunlar özellikle geçmiş milletlerin hükümdarlarınca yaptırılan ve yüzlerce kişiyi alacak genişlikte olan mekanlardır. Bunların kuyu diye adlandırılması, yer altında bulunmaları, kapı ve girişlerinin dar olması gibi şekli benzerliklerden ileri gelmektedir.684

Hz. Peygamber döneminde mahkumların hapishane olarak kullanılan mescit ve evlerin yanı sıra farklı amaçlarla açılmış yer altında bulunan kuyu veya dehlizlere hapsedildiği iddiası, Hz. Peygamberin hapis cezasını tatbik amacındaki asıl gaye ile çeliştiğinden izaha muhtaç bir husus olarak karşımıza çıkmaktadır.

Kettanî başta olmak üzere bazı İslam tarihçileri Resulullah’ın bir kısım insanları mescit ve evlerin dışında kuyulara hapsettiğini öne sürmüşlerdir.685 Ancak yukarıda da örneklendirdiğimiz gibi insanların ev ve mescitlere hapsedildiğine dair rivayetlerle karşılaşmamıza rağmen, kuyuların hapishane olarak kullanıldığına dair hiçbir örneğe rastlayamadık.

Böyle bir uygulamadan zannımızca, o dönemde müstakil bir hapishanenin olmayışı, diğer topluluklar tarafından sıkça başvurulan kuyulara hapsetme geleneğinin Hz. Peygamber tarafından da kullanılabileceği varsayımından hareketle söz edilmiştir.686 681 Ebû Gudde, s. 299. 682 Ebû Gudde, s. 299. 683

Kettânî, I, 247; Hamidullah, İslam Peygamberi, II, 934; Atar, İslam Adliye Teşkilatı, s. 218; Bardakoğlu, “Hapis”, DİA, XVI, 56.

684

Kettânî, I, 247; Özdemir, “İslam’ın İlk Döneminlerinde Hapishalenirin Doğuşu Kurumsallaşması ve İşlevleri”, Tabula Rasa- Felsefe Teoloji, sy. 3, 2001, s. 103.

685

Kettânî, I, 247.

686

Bu örneklerden de anlaşıldığına göre, Hz. Peygamber döneminde tevkif faaliyetinin mevcut olduğu ve bununla da kalınmayıp hapis cezasının uygulandığı açıktır. Fakat bu hapis cezasının sırf bu maksatla hazırlanmış/yapılmış özel mekanlarda infaz edildiğini söyleyemeyiz. Ancak her mahkum için ayrı olarak, o mahkumu gözetlemek maksadı ile “Tersim” ismi verilen geçici muhafızlar görev yapmaktadır.687

Hz. Peygamber döneminde, söz konusu zikrettiğimiz bu mekanlarla yetinilmiş ve müstakil bir hapishaneye geçiş yaşanmamıştır. Ancak böyle bir sonucun ortaya çıkmasında İslam toplumunda henüz müstakil olarak kurumsallaşmanın teşekkül etmeyişinin etkili olduğu söylenebilir.

2. Hulefâ-i Râşidin Döneminde Hapishane Olarak Kullanılan Mekanlar