• Sonuç bulunamadı

Hz Peygamber‟in Aynı Konuda Farklı Fiilde Bulunmasının Hükmü

V. ARAġTIRMANIN TEMEL KAYNAKLARI

1.2. SÜNNET

1.2.2. Sünnet Konusunda Ġmâm ġâfiî ve ġâfiî Usûlcüler Arasındaki Ġhtilaflı Konular

1.2.2.2. Hz Peygamber‟in Aynı Konuda Farklı Fiilde Bulunmasının Hükmü

onlar Hz. Peygamber ile birlikte olmuĢlar ve her hareketini/fiilini yakından takip etmiĢlerdir. Zaman zaman onun huzurunda sergilediği davranıĢların aynısını sergilemiĢlerdir. Hz. Peygamber de onların bu davranıĢlarını ya onaylamıĢ ya da tashih etmiĢtir. Mesela Ebû Saîd (r.a): “Peygamber (s.a.v.), ashabına pabuçlar ile

namaz kıldırırken aniden pabuçlarını çıkartıp sol tarafına koydu. Ashabı bunu görünce kendileri de pabuçlarını çıkartıp bir kenara koydular. Namazını edâ edince, sordu: „Neden pabuçlarınızı çıkardınız' Cevap verdiler: „Senin çıkardığını gördük: biz de çıkardık.‟ O: „Cibril bana gelip, pabuçlarımda necaset bulunduğunu bildirdi. Onun için biriniz mescide geldiğinde, baksın eğer pabuçlarında bir necaset görürse onu silsin ve onlarla namaz kılsın!‟ dedi.”343

1.2.2.2. Hz. Peygamber‟in Aynı Konuda Farklı Fiilde Bulunmasının Hükmü

Bir önceki konuyla yakın irtibatı bulunan bu mesele hakkında âlimler, bir takım farklı görüĢler ortaya koymuĢlardır. Ġmâm ġâfiî‟nin de aralarında yer aldığı usûlcülerin çoğunluğuna göre, Ģayet Hz. Peygamber‟den (s.a.v.) muhtelif tarihlerde iki fiil rivâyet edilse, son olarak rivâyet edilen fiil alınır. Ġkincisi birincisini nesh

340 Sem„ânî, Kavâti„u‟l-Edille, I, 283-285. 341 el-Ahzâb, 33/21. 342 Sem„ânî, a.g.e., I, 286. 343 Ebû Dâvûd, Salâ, 2/88, 650.

91

etmiĢ olur.344

Cüveynî ise ġâfiî‟nin bu düĢüncesine katılmamakta ve konuyla ilgili tercihini Ģu iki rivâyet üzerinden eleĢtirmektedir:

“Şâfiî, korku namazının nasıl kılınacağı hususunda İbn Ömer‟in Zatu‟r-Rıkâ‟

gazvesindeki rivâyeti ile Salih b. Havvât‟ın345 başka bir gazvedeki rivâyetini karşılaştırmış ve ikisinin de (uygulama olarak) sahih olduğuna kanaat getirmiştir. Ancak Havvât'ın rivâyetinin, İbn Ömer‟in rivâyetinden sonra olduğunu görmüş ve bu iki rivâyetten Havvât‟ın rivâyetini tercih etmiştir. Veya Şâfiî başka bir yol izlemiştir; bir gazvede iki ayrı şekilde nakledilen iki muarız rivâyeti bir araya getirmiş sonra kıyas yoluyla iki rivâyetten itaat etmeye, huşû„a daha yakın olanın ve daha az hareket içeren rivâyeti kabul etmiştir.346

Ancak ZerkeĢî'nin tespitine göre Cüveynî'nin bu yorumu tartıĢmaya açıktır. Zira onun bu yorumu, ġâfiî‟nin er-

Risâle'de bahsi geçen iki rivâyetten birini tercih ettiği sebeplerle çeliĢmektedir.347

Çünkü ġâfiî‟nin muhatabı kendisine: “Sen, İbn Ömer'in rivâyet ettiği hadise nasıl

muhâlefette bulunuyorsun?” sorusuna şöyle cevap vermektedir: “O hadisi Hz. Peygamber'den Havvât rivâyet etti. Sehl b. Ebî Hasme de anlam bakımından ona yakın bir şey söyledi. Ali b. Ebî Talib'in el-Harîr gecesinde348

korku namazını, Havvât b. Cübeyr'in Hz. Peygamber'den rivâyet ettiği şekilde kıldığı bilinmektedir. Havvât ise yaş ve Hz. Peygamberle sohbet bakımından İbn Ömer‟den daha kıdemlidir.”349

Ġmâm ġâfiî, Havvât'ın yaĢ ve sohbet bakımından kıdemli olması dıĢında baĢka bir delil daha öne sürmekte ve Ģunları söylemektedir:

“Allah, korku halinde kılınan namazla güven içinde kılınan namazı,

Müslümanlar ansızın düşmanlarının baskınına uğramasınlar diye tedbir olarak, birbirinden ayırmıştır. Buna göre biz de, Havvât b. Cübeyr'in rivâyet ettiği hadisle,

344 Cüveynî, el-Burhân, md., 405. 345

Bu hadis'in ravîsinin tam ismi, Salih b. Havvât b. Cübeyr'dir. Ancak Cüveynî, Salih b. Havvât olarak zikretmiĢ, ġâfiî ise, Havvât b. Cübeyr olarak zikretmiĢtir. Biz de bu râviyi, onların zikrettiği isim ile verdik.

346 Cüveynî, el-Burhân, md., 405; Rivâyetler için bk., ġâfiî, er-Risâle, md.,712-713. 347 ZerkeĢî, el-Bahru‟l-Muhît, III, 263.

348

el-Harîr gecesi, Hz. Ali ve Muaviye arasında Sıffîn'de mevkiinde cereyan eden gece savaĢlarından biridir. el-Harîr günü de denilmektedir. bk., ġâfiî, er-Risâle, (dipnot s. 307.)

92

buna muhalif olan hadisi araştırdık ve gördük ki onun rivâyet ettiği hadise göre amel etmek, ihtiyat bakımından daha iyi ve namazda iki taifenin birbirine eşit olarak görev yapması için daha uygundur. Şöyle ki: İmâmla birlikte namaz kılan kısım, önce namaz kılmayan kısım tarafından korunmuş olur. Namaz kılmaksızın korucu durumunda olan kısım kıyam, kuûd, sağa-sola dönme, saldırıya karşılık verme, düşman tarafından sıkıştırılmaktan korkarsa konuşma, fırsat bulursa savaşma imkânlarına sahipti; bu gibi işleri yapmasına namaz engel teşkil etmemektedir. İmâm da düşmanın saldırmasından korkarsa, korucu kısmın uyarısından yararlanarak, namazı çabucak bitirir.”350

Ġmâm ġâfiî‟nin kendi sözlerini delil gösteren ZerkeĢî, Cüveynî‟yi bir bakıma niyet okumakla eleĢtirmekte ve ġâfiî‟nin iki rivâyetten birini tercih etme gerekçesini özetle Ģu maddelerde toplamaktadır: 1. Havvât'ın yaĢ ve sohbet bakımından kıdemli olması, 2. Kur‟ân‟ın zâhirine muvafık olması 3. DüĢman tehlikesine karĢı stratejik olarak daha tedbirli olması.

Kanaatimizce Cüveynî ve ġâfiî‟nin söyledikleri ilk bakıĢta paralel olmadığı görülse de söz konusu iki rivâyet iyice incelendiğinde -ZerkeĢî'nin iddiasının aksine- Cüveynî'nin çeliĢkili bir yorumda bulunmadığı görülecektir. Çünkü ġâfiî‟nin öne sürdüğü delillerin neticesini Cüveynî özetlemiĢtir. Nitekim Gazâlî de ġâfiî‟nin söz konusu iki rivâyetten namazın heyetine daha yakın olanı tercih ettiğini ifade etmiĢtir.351

Ayrıca böyle bir çeliĢki farz edilse bile sonuç itibarıyla ġâfiî‟nin, son rivâyetin ilk rivâyeti nesheder görüĢüne bir etkisi yoktur. Çünkü ġâfiî, bu konuda neshe hükmetmektedir.

Cüveynî, konuya ilgili görüĢünün daha net anlaĢılması için ġâfiî ile birlikte Kâdî Bâkillânî‟nin görüĢüne de yer vermektedir:

“Kâdî‟ye göre, şayet iki fiil hususunda bir yasaklama söz konusu değilse,

fiillerin önce ve sonra olması iki fiilin caiz olduğuna hamledilir.”352

350

ġâfiî, er-Risâle, md.728-729. 351 Gazâlî, el-Menhûl, 150. 352 Cüveynî, el-Burhân, md., 406.

93

Cüveynî, Kâdî‟nin söz ettiği kuralın usûlcülerce bilinen bir durum olduğunu ifade ederek onun yeni bir görüĢ ortaya koymadığını ima etmektedir. Gerekçe olarak da fiillerin sıgasının bulunmayıĢını öne sürmektedir. Cüveynî, sözlerinin devamında: “Bir kimse: „Hz. Peygamber‟in sahabeleri en yeni olan fiile tutunuyorlardı.‟

iddiasında bulunsa, bu yerinde bir iddia olur diyebiliriz,353

demektedir.

Cüveynî, bu hususta söylenenlerin karıĢık ve içinden çıkılmaz bir durum arz ettiğini ve bu fiiller konusunda kesin bir hükme varmanın çok düĢük bir ihtimal olduğunu ifade etmektedir. Ona göre bu iki fiil hakkında, Ģayet “kesin olarak hüküm

budur” diye tartıĢma sürdürülecek olursa denilebilir ki, sahabe, Hz. Peygamberin son

fiilini onun en iyi hali ve en evla fiili olarak görüyorlardı.354

Cüveynî'nin bu konudaki düĢüncesinde sahabenin tutumunun belirleyici olduğu görülmektedir. Zira burada sahabe, ikinci fiili tercih etmiĢ ve buna göre hüküm belirlemiĢlerdir. Dolayısıyla söz konusu fiiller ne ġâfiî‟nin öne sürdüğü gibi ikincisi birincisini nesh etmiĢtir ne de Kâdî Bâkillânî‟nin dediği gibi iki fiilin, hüküm bakımından aynı konumda olduğuna hüküm edilmiĢtir.

Gazâlî, el-Menhûl'de bu konunun kapsamını biraz geniĢleterek, düĢüncelerini ve tercihini Ģu Ģekilde ifade etmektedir:

“Şayet fıkıh âlimleri iki fiilin sıhhati hususunda ittifak eder fakat hangi fiilin

daha evla olduğu konusunda ihtilafa düşerlerse biz, evla olan fiili tercih ederiz. Şayet her görüş sahibi diğer bir görüşün rivâyetlerinin geçersizliğini iddia ederse tevakkuf edilir ve iki fiilin de caiz olduğu anlaşılmaz. Çünkü iki fiil de çelişkilidir. Buna göre biz, fiillerin birinin Hz. Peygamber'e aidiyetini biliyoruz, fakat ikisinden birisinin tercih edilmesi söz konusu olmamaktadır. Şayet âlimler, bir fiilin daha evla hususunda ittifak ederlerse onunla hüküm eder ve diğeri hakkında bir hüküm belirlemeyiz.”355

Görüldüğü gibi burada Gazâlî ne ġâfiî gibi ne de Cüveynî gibi düĢünmektedir. Ona göre tercih edilen görüĢ, evla olduğu hakkında ittifak meydana

353

Cüveynî, el-Burhân, md., 406. 354 Cüveynî, el-Burhân, md., 406. 355 Gazâlî, el-Menhûl, 150.

94

gelen fiilin tercih edilmesi daha iyidir. Dolayısıyla bu tür fiillerde belirleyici olan nesh ve sahabe uygulaması değil âlimlerin görüĢ birliğidir. Ancak Gazâlî‟nin

Menhûl'de ileri sürdüğü bu görüĢünden daha sonra vazgeçip ġâfiî gibi düĢündüğü

görülmektedir.356 Kanaatimize göre bu konuda Ġmâm ġâfiî‟nin de aralarında bulunduğu cumhurun görüĢü daha isabetlidir. Zira Cüveynî bile bu hususta kesin bir görüĢ ortaya koyamamıĢtır. Söylenenlerin karıĢık ve içinden çıkılmaz bir durum arz ettiğini ve bu fiiller konusunda kesin bir hükme varmanın zor olduğunu kabul etmiĢtir.