• Sonuç bulunamadı

V. ARAġTIRMANIN TEMEL KAYNAKLARI

1.2. SÜNNET

1.2.1. Ġmâm ġâfiî‟nin Sünnet AnlayıĢı

Ġmâm ġâfiî fıkıhta hadisi çok kullanmıĢtır. Bundan ötürü hadisi fıkha sokan ilk kiĢi olarak ileri sürülmüĢ ve onun er-Risâle‟si kaleme alınan ilk hadis usûlü kitabı olarak görülmüĢtür.283

Bu ve benzeri yaklaĢımlardan dolayı ġâfiî‟nin Sünnet anlayıĢını bilmek önem arz etmektedir. Ancak tezimizin sınırlarını aĢmamak adına burada hadisi fıkha sokanın ilk kim olduğuna veya muhaddis olup olmadığına dair tartıĢmalara yer vermeyeceğiz.284

Bununla birlikte bu konuların tartıĢmaya açık ve araĢtırma konusu olabileceği kanaatindeyiz. Bizim burada ele alıp inceleyeceğimiz husus, ġâfiî‟nin Sünnet'i ele alırken kendine özgü metot ve mantalitesinin genel hatlarını ortaya koymak olacaktır. Böylece ona muhâlefet eden ġâfiî usûlcülerin görüĢleri ile birlikte daha sağlıklı bir mukayese yapma imkânı doğacaktır.

Malum olduğu üzere Hicrî II. asır hemen hemen her alanda Ġslâmî ilimler tarihinin en önemli dönemlerinden biri olarak tespit edilmiĢtir. Bu dönemin önde gelen âlimlerinden olan Ġmâm ġâfiî, fıkıhta olduğu gibi Sünnet/hadis alanında da kendine özgü görüĢler ortaya koymakla temeyyüz etmiĢtir.285

Hicâz ve Irak'ta bilenen hadisleri bir araya getirmekle kalmamıĢ bunları harmanlayarak hadis-re‟y dengesini koruma cihetine de gitmiĢtir. Böylece baĢta Sünnet/hadis olmak üzere usûl-î fıkha da önemli katkılar sağlamıĢtır. Kendisi hadislerin çeĢitlerini ve hükümlerini ispat etmedeki kuvvet ve mertebelerini açıklama mertebesine ulaĢmıĢtır.

283 GeniĢ bilgi için bk., ġâfiî, er-Risâle, (muhakkikin mukaddimesinde) s. 11; Abdulkadir, Nazratun

Amme Fi Târîhi'l-Fıkhi'l-Ġslâmî, s. 269.

284 Ġmam ġâfiî‟nin Sünnet/hadis bilgisi ve muhaddis oluĢu hakkında lehte ve aleyhteki tartıĢmalar için bk., Ahmed b. Hüseyn el-Beyhakî, Menâkibu'Ģ-ġâfiî, es-Seyyid Ahmed sakar (Thk.), Mektebutu Dâri‟t-Turâs, Kahire, t.y., I, 368; KırbaĢoğlu, “ġâfiî‟nin er-Risâle‟deki Hadisçiliği”, s. 205-206. 285 Râzî, Menâkibu‟l-Ġmami‟Ģ-ġâfiî, s. 219.

77

Hangi hadisle istidlal yapılabileceğini hangisiyle yapılamayacağını ve bunları karĢılaĢtırmalı bir metotla ortaya koyabilmiĢtir. Genel/küllî kâide ve görüĢlere yönelmiĢtir. Bu yüzden o, Ģekil ve faraziyelerle ilgilenmemiĢtir.286

Ġmâm ġâfiî, er-Risâle'de oluĢturduğu Kur'ân merkezli beyân anlayıĢını detaylı bir Ģekilde Sünnet konusunda da sürdürmüĢtür. Bu konuda Sünnet'in Kur'ân'ı beyân, tahsis ve takyîd etmesi, Sünnet'e uymanın farziyeti, Peygamber'e itaatin gerekliliği, nâsih mensûh meselesi, Sünnet'in hüküm koyması, Sünnet'in bağlayıcılığı gibi hususları ele almıĢtır. Böylece Ģer„î deliller hiyerarĢisinde Kur'ân'la birlikte üzerinde en çok durduğu delillerden biri de Sünnet olmuĢtur.287

Ġmâm ġâfiî, Ġslâm hukuku kaynakları hiyerarĢisinde Kur'ân'dan sonra Sünnet'i ikinci kaynak olarak gören âlimlerin aksine yeni bir görüĢ ortaya koyarak, Kur'ân ve Sünnet'i bir mertebede değerlendirmektedir. Bu görüĢünü el-Umm adlı kitabında Ģöyle dile getirmektedir: “İlim, çeşitli derecelere ayrılmaktadır. Birincisi, Kitab ve

sabit olan Sünnet'tir…”288 ġâfiî, Kitap ve sabit olan Sünneti aynı derece/mertebede delil kabul ettiği gibi diğer delilleri de temelde bu iki delile dayandırmaktadır. Ona göre ilmin bir tek kaynağı vardır, o da haberdir. Bu haberin de iki kaynağı vardır. Bunlar da Kitab ve Sünnet'tir. Bu ikisi var iken, artık baĢka bir Ģeye bakılmaz. Çünkü ilim/fıkhî bilgi ancak, en üst kaynaktan alınır. Ġlimlerin en üstünü de Kur'ân ve Sünnet‟tir.289

286 GeniĢ bilgi için bk., Muhammed Ebu Zehra, Tarihu'l-Mezhebi'l-Ġslâm, Dâru‟l-Fikri‟l-Arabî, Kahire, t.y., s. 476.

287

ġâfiî‟nin özellikle er-Risâle adlı eserinde Sünnet'in geniĢ yer bulması ve çok sayıda hadis usûlü kaidelerini ihtiva etmesi sebebiyle, bazı araĢtırmacılar tarafında ilk hadis usûlü kitabı olarak mütalaa edilmiĢtir. er-Risâle‟nin meĢhur muhakkiklerinden A. Muhammed ġâkir bu görüĢte olanlardandır. GeniĢ bilgi için bk., ġâfiî, er-Risâle, (muhakkikin mukaddimesinde), s.9; Sibâî, es-

Sünne ve Mekânetuhâ fî't-TeĢrî„'l-Ġslâmî, s. 439; Habil Nazlıgül, “Ġmam ġâfiî‟nin Hadis Kültürümüzdeki Yeri”, (Doktora, Ankara Üniversitesi SBE Ankara 1993), s. 57. Bu iddia her ne

kadar tartıĢmaya açıksa da kanaatimizce bu iddianın birçok yönden kuvvetli delillere sahip olduğu söylenebilir. Ayrıca Ebî Abbas el-Esam ve et-Tahâvî'den rivayet yoluyla ġâfiî‟ye dayandırdıkları ġâfiî‟ye ait "Sünne'ş-Şâfiî" adlı bir hadis kitabını olduğunu belirtmek isteriz.

288 ...ُخَُّّٕغٌا ْذَزَجَث اَرا ُخَُّّٕغٌاَٚ ُةبَزِىٌْا ٌَُٝٚ ْ٤ا َّٝزَش ٌدبَمَجَؽ ٍُُِْؼٌْاَٚ ; Ġkincisi, Kitap ve Sünnet'te hüküm bulunmayan meselelerde icmâdır. Üçüncüsü bazı sahabenin sözleridir. Ancak bu sahabe sözleri arasında çeliĢki bulunmamalıdır. Dördüncüsü, ashâb-ı kiram arasında ihtilaflı kalan sözlerdir. BeĢincisi, Kıyas'tır. Bu da temelde Kitap ve Sünnet'e dayanır. ĠĢte ilim bu derecelerden en üst olanından elde edilir. ġâfiî, el-Umm, VIII, 764.

78

Ġmâm ġâfiî, Sünnet anlayıĢında Peygamber'in Sünnet‟ine uymanın farziyeti hususuna özellikle vurgu yapmaktadır.290 Sünnet'in bağlayıcı oluĢu hususunda birkaç örnek sunduktan sonra bilginlere Ģu çağrıda bulunmaktadır:

“Bir bilgin için Sünnet'in bağlayıcı oluşunda şüpheye düşmemek, Allah'ın

hükümleriyle O'nun elçisinin hükümleri arasında ihtilaf bulunmadığını ve onların aynı derecede olduklarını bilmek, en uygun olan bir haslettir.”291

ġâfiî‟nin Sünnet hususundaki bu görüĢleri bazı kimselerce tenkide tâbi tutulmuĢtur. Bundan dolayı Ebû Zehra, ġâfiî‟nin maksadını doğru anlamak için aĢağıdaki Ģu üç hususu göz önünde bulundurmamızı önermektedir:

“1- Şâfiî‟nin Sünnet‟i genel olarak Kur'ân mertebesinde görmesi,

Peygamber'den rivâyet olunan her hadisin, kesin olan mütevâtir âyetler mertebesinde olduğu anlamında değildir. Nitekim Şâfiî, bu duruma dikkatleri çekmiş, Kur'ân mertebesinde gördüğü Sünnet‟i, „Sünnet-i sabit‟ olarak belirtmiş ve bunu birinci mertebede olan, „Kitap ve sabit Sünnet‟tir‟ şeklinde ifade etmiştir.

2- Furûa dair hüküm çıkarırken, Sünnet‟i Kitab mertebesinde tutmak, akâidi ispat hususunda Sünnet‟in hepsini Kitab seviyesinde değerlendirmek anlamında değildir. Nitekim Sünnet‟le sabit olan bir şeyi inkâr etmek ile Kitab'la sabit olan bir şeyi inkâr etmek aynı değildir.

3- Furûa dair hükümler çıkarırken Şâfiî‟nin Sünnet‟i Kur'ân mertebesinde tutması, Kur'ân'ın bu dinin temeli, dayanağı, hücceti ve Hz. Peygamber'in mucizesi olmasına asla aykırı değildir. Nitekim Sünnet furû„, Kur'ân da onun aslıdır. Bundan dolayı Sünnet, kuvvetini ondan almaktadır.”292

ġâfiî'ye göre Sünnet, vahiy menĢelidir. Ancak ġâfiî, ilahî olan ile beĢeri olanı aynileĢtirmemiĢ, Sünnet'in Kitab'a tâbi olduğunun altını çizmiĢtir.293

Ayrıca hiçbir hadisin Kur'ân'a hiçbir Ģekilde aykırı olamayacağını ifade etmesiyle de Sünnet'e bir

290 ġâfiî, er-Risâle, md., 236; Ġhtilâfu'l-Hadis, s. 5; el-Umm, VII, 496-497. 291

ġâfiî, er-Risâle, md., 480.

292 Zehra eĢ-ġâfiî, s.169-170; bk., a.mlf., ġâfiî, Keskioğlu (Çev.), s.177-178. 293 ġâfiî, er-Risâle, md., 254.

79

sınır koymuĢtur. Nitekim Kur'ân'ın Sünnet‟le neshini kabul etmeyen ġâfiî: “Aslın

(Kur'ân), ona tâbi olanla (Sünnet) neshi caiz değildir” diyerek, Kur'ân ile Sünneti,

mahiyet itibariyle birbirinden farklı olarak değerlendirmiĢtir.294

Ġmâm ġâfiî, Allah'ın Kitabı‟nda bir hükmü bulunmayan konularda, Peygamber bir Sünnet koymuĢsa, onu Allah'tan aldığı yetkiyle koyduğunu ifade etmektedir. Aynı Ģekilde hakkında belli bir nas bulunmayan konularda da Sünnetin koyduğu hükmü belirtmekte ve Allah'ın Kitab‟ı ile birlikte hüküm bildiren Hz. Peygamber'in Sünnet‟lerini iki kısma ayırmaktadır:

1) Kitâb'ın açık hükmü bulunan bir konuda Hz. Peygamber, ona Allah'ın indirdiği Ģekilde uymuĢtur.

2) Kitâb'ın mücmel olan hükmüyle Allah'ın ne murad ettiğini Hz. Peygamber, Allah adına beyan etmiĢtir. Bu mücmel hükmün bildirdiği farzın, âmm ve hâss olma bakımından keyfiyeti ve edasını Hz. Peygamber açıklığa kavuĢturmaktadır.295

Ġmâm ġâfiî, Sünnet'in bu taksimini zikrettikten sonra Kur'ân'la Sünnet iliĢkisini üç yönden değerlendirmekte ve Ģunları dile getirmektedir:

“Sünnet‟lerin üç çeşit olduğu hususunda ilim sahiplerinin ihtilaf ettiklerini

bilmiyorum. Âlimler, bu Sünnet çeşitlerinden ikisi hakkında icmâ etmişlerdir. Hakkında İcmâ edilen bu iki çeşit Sünnet biri diğeriyle bir bakıma birleşir, bir bakıma da ayrılır:

1- Sünnet'in, Kur'ân'da açıkça bildirilen bir hükmü aynı şekilde beyan etmesi. 2- Sünnet'in, Kur'ân'da mücmel olarak indirilen bir hükmü O'nun muradına uygun olarak açıklaması. Bu iki Sünnet çeşit üzerinde ittifak bulunmaktadır.

3- Hakkında Kur'an'da hiçbir hüküm bulunmayan konularda Sünnet'in hüküm koyması.”296

294 ġâfiî, er-Risâle, md., 329, 613. 295 ġâfiî, er-Risâle, md., 292-293, 298.

80

Ġmâm ġâfiî, Sünnet'in üçüncü çeĢidi hakkında da dört görüĢ olduğunu söylemektedir. Bu görüĢleri ortaya koyup tartıĢtıktan sonra, durum ne olursa olsun, Allah (c.c), Kitâb'ında Peygamber'ine itaati farz kılmayı beyan ettiğini ve insanlarından hiç birine bildiği bir iĢte Hz. Peygamber'e muhâlefet etmek için bir mazeret tanımadığını ifade etmektedir. ġâfiî, bu ifadesi ile Sünnet, ister Kur'ân'da okunan bir âyetle farz kılınmıĢ bir hükmü açıklasın, isterse Kur'ân'da yer almayan bir hükümle ilgili olsun, her iki durumda da bağlayıcı olduğunu ortaya koymaktadır.297 ġâfiî, bu üç hususun net bir Ģekilde anlaĢılması için bazı misaller arz etmekte ve konuyla ilgili açıklamalarda bulunmaktadır.298

Ġmâm ġâfiî, Hz. Peygamber‟in konumunu ve Sünnet'in teĢri„ kaynağı olması hususları üzerinde durmakla birlikte Sünnet'in, Kur'ân'ı beyan etme hususuna da ayrı bir önem vermektedir. Zira ġâfiî, er-Risâle'de oluĢturduğu beyân anlayıĢını Sünnet konusunu içerisine bilinçli ve sistematik bir Ģekilde yaymaktadır. Bu bağlamda pek çok konuya yer vermekte ve Ģer„î deliller hiyerarĢisinde Kur'ân'la birlikte en çok durduğu delillerden biri de Sünnet olduğu görülmektedir.299

Ġmâm ġâfiî‟nin Sünnet hususundaki sistemi, daha çok Sünnet'i yorumlama, kuralları netleĢtirme ve disipline etme yönüyle temeyyüz etmektedir. Bu bağlamda Sünnet‟in kendi içinde tekâmül etmesi gereğini, Kur‟ân‟ı beyan ettiğini dolayısıyla tahsis, takyîd, tefsîr ve benzeri hususlarda beyâna dayanması gerektiğini düĢünmektedir. Dolayısıyla hadislerin arasını bulmak için Sünnet içi tekâmül yöntemini kullanarak ona göre bir tercih yapmaktadır. Tercih yapmak mümkün olmadığında nesh yoluna baĢvurmaktadır.300

Ona göre, aralarında ihtilaf bulunan iki hadisin arasını bulamamak, nâsih ve mensûh olanı bilmemek ve subût bakımından kuvvetli olan tercih edememek gibi bir durum söz konusu olamaz. ġâfiî‟nin bu

296

ġâfiî, er-Risâle, md., 299-301; Bu değerlendirmeye Ġbn el-Kayyim el-Cevziyye de katılmıĢ ve Ģu maddeler Ģeklinde zikretmiĢtir:

1- Sünnet'in Kur'ân hükmüne her yönüyle muvâfakat etmesi 2- Sünnet'in Kur'ân hükümleri beyân etmesi

3- Kur'ân'ın zikretmediği helal ve haram hükümlerin Sünnet'in belirlemesi. bk., Ġbn el-Kayyim el- Cevziyye, Ġ„lâmu'l-Muvakki„în, II, 503.

297 ġâfiî, er-Risâle, md., 308.

298 Misaller için bk., ġâfiî, er-Risâle, md., 348 vd. 299

GeniĢ bilgi için bk., ġâfiî, er-Risâle; Sibâî, es-Sünne ve Mekânetuhâ fî't-TeĢrî„'l-Ġslâmî, s. 439; Nazlıgül, Ġmam ġâfiî‟nin Hadis Kültürümüzdeki Yeri, s. 57.

81

husustaki temel düĢüncesi, delilleri araĢtırmak ve onlara uymaktır. O, bu hususta bir esasa dayanmayan, senedi bulunmayan faraziyeler peĢinden koĢmayıp uygulamaya itibar etmektedir. ġâfiî, birbiriyle çeliĢen/muarız hadisler konusunda ileri sürdüğü her bir kâideye misaller zikrederek, bu hadisleri birleĢtirmekte veya birinin nesh edildiğini belirlemekte veyahut aralarında tercih yapmaktadır.301

Ona göre, ihtilaflı hadislerin mutlaka bir açıklaması vardır.302 Bu hususu kendi ifadeleriyle Ģöyle belirtmektedir: “İhtilaflı bulduğumuz iki hadisin elbette ya izahları vardır yahut da

bunlardan birinin Kur'ân'a veya başka bir Sünnete, ya da bazı delillere uygun düştüğünü gösteren bir delâlet mevcuttur.”303

Ġmâm ġâfiî‟nin Sünnet anlayıĢı çerçevesinde değinilmesi gereken baĢka bir husus da, hadisi yorumlarken bazen uzak te'vile baĢvurmasıdır.304 Bilindiği gibi Ġmâm ġâfiî nasları, genelde zâhir ve umûmî manada kabul edip yorumlamaktadır. Zâhir olsun âmm olsun bunların dıĢına çıkmak için bir delil veya delâlete gereksinim olduğunu ifade etmektedir.305

Onun nasları yorumlama metodolojisinin temel ilkesi bu iken Cüveynî‟nin tespitine göre, ġâfiî, “kim, mahrem akrabasını köle edinirse o

akrabası azat/hür olur”306

hadisinin yorumunda kendi metodolojisiyle çeliĢmiĢtir. Çünkü Ġmâm ġâfiî, cumhurun aksine usûl ve furû„ dıĢındaki kimselerin azat olmadığı görüĢünü savunmaktadır. Buna göre ana, baba ve evlat hariç diğer tüm akrabalar (kardeĢler dâhil) köle olarak tutulmaktadır.307

Ġmâm ġâfiî‟nin Sünnet kavramına getirdiği tanım ve Sünnet hususunda kullandığı bazı kavramlarla da farklı olduğunu göstermiĢtir.308

Kendisinden önce Sünnet kavramının ve tanımının usûlî manada kullanımı bilinmekle birlikte hem

301 Ebû Zehra, Ġmam ġâfiî, 210; Konun detayları ve misalleri için bk., ġâfiî, er-Risâle, md., 586- 590,737-773.

302

Ġhtilaflı hadisler konusunun önemine iĢaret eden Suyutî, her âlime hemen anlaĢılması zor gelen bu konuyu ilk defa Ġmam ġâfiî‟nin kaleme aldığını belirtmektedir. bk., Suyûtî, Tedrîbu'r-Râvî fî

ġerh'i Takrîbi‟n-Nevâvî, Salâh el-Ûveyda (Thk.), Dâru'l-Kutub'i-Ġlmiyye, Beyrût 1996, II, 115.

303

ġâfiî, er-Risâle, md., 590. 304

Edîb Sâlih, Tefsîru'n-Nusûs fi'l-Fikhi'l-Ġslâmî, I, 321-323. 305 ġâfiî, er-Risâle, md., 881-882.

306 Ebû Davud, Itk, 28/7, 3951. ٌّشُز ََُٛٙف ٍخََِشْسَِ ٍُِزَس اَر َهٍََِ َِْٓ Biz bu hadise, Ġmam ġâfiî‟nin eserlerinde rastlayamadık.

307

Konu hakkındaki tartıĢmaların detayları için bk., Cüveynî, el-Burhân, md., 463.

308 GeniĢ bilgi için bk., Fuat Ġstemi, er-Risâle ve er-Risâle'de Geçen Hadis Istılahları, (Yüksek Lisans, Dicle Üniversitesi SBE, Diyarbakır 2011.

82

kavram hem de tanım cihetiyle Sünnet, onunla yeni bir tanıma kavuĢmuĢtur.309

O, haber-i vâhid nevindeki hadisler için “haber-i hâssa”, mütevâtir türündeki hadisler için “haber-i âmme” kavramlarını kullanmıĢtır.310 Bir kısım âlimler, “haber” kavramına hadisten farklı bir anlam yükleseler de ġâfiî böyle bir ayırama gitmemiĢtir. Sahâbi ve tâbilerden gelen sözleri haber olarak niteleyenlerin aksine, sadece Hz. Peygamber'den gelen sözleri kastetmiĢtir.311 Dolayısıyla Ġmâm ġâfiî Sünnet, hadis ve haberi birinden farklı kavramlar olarak telakki etmemiĢtir.

Ġmâm ġâfiî‟nin Sünnet anlayıĢının ana hatları bu olmakla birlikte aslında onun Sünnet anlayıĢı, haber-i vâhid ve mürsel haber konusu ile netlik kazanmaktadır.312

Bu iki konu aĢağıda müstakil baĢlıklar altında detaylı olarak ele alınacaktır.

Netice itibariyle Ġmâm ġâfiî‟nin Sünnet hususundaki anlayıĢını tek bir baĢlık altında toplamak mümkün olmasa da onun, Sünnet hususunda keyfî yorumların önüne geçmek için ortaya bir metodolojinin konulması adına çok önemli çabalar sarf ettiği görülmektedir. Bundan dolayı ġâfiî', Sünnet'i ele alırken özgün bir metot ve anlayıĢla Hz. Peygamber'in konumu, Sünnet'in Kitab'ı beyanı, Sünnet'in hücciyyeti, Sünnet'e uymanın gereği, Sünnet'e uymanın farz oluĢu, onun yasamadaki yeri ve mertebesi (müekked, mübeyyin, müfessir ve zâid yönleri) gibi konulara sırasıyla değinmektedir.313

1.2.2. Sünnet Konusunda Ġmâm ġâfiî ve ġâfiî Usûlcüler Arasındaki